Φ Altinay Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 FELSEFEYİ NASIL SEVDİREBİLİRİZ. Felsefeyi insanlara sevdirmek ve sempatikleştirmek için çeşitli yöntemler uygulanıyor. Ben felsefeye soğuk yaklaşılmasının sebebinin felsefecilerin yaşamlarının ve kuramlarının öncelikle öğretilmeye ve anlatılmaya çalışılmasının sonucunda başlangıçta insanların gözünde felsefe büyüyor, birde kuramların karmaşıklığı işin içine girince anlamadığı şeye insanlar eğreti yaklaşıyor. Felsefeyle ilgileneceklerin her şey bir yana felsefi yazılarla ucundan bulaşması, sonra sonra sevdikçe, benimsedikçe karmaşık kuramlara girmesini daha güzel bir yöntem olarak benimsedim ve bu çeşitli yerlerden derlediğim, etik kurallara uyarak alıntı yaptığım yerleri ayrıntısına kadar belirttiğim yazılarla başladım. Okuduğum makaleleri seçerken uyguladığım yöntemi edebiyat hocamın tavsiyesini söyleyerek sözümü bitirmek istiyorum. Hocama hangi kitapları okumamı sorduğumda, bana herhangi bir kitap ya da yazıyı okumaya başladığında, iki üç paragraf okuduktan sonra sıkıcı geliyorsa bırak, hoşuna giden, seni saran yazıları oku, ilerki zamanlarda tekrar aynı yazıları okumayı dene, bazılarına devam etmek isteyebilirsin tavsiyesinde bulundu. Bende felsefe ile ilgili yazıları sonraya bıraka bıraka, sonradan hoşuma gidenlerle ucundan felsefeye bulaştım. Felsefi terminolojilerle yazılmış yazılar hakkında az çok öngörülerim, fikirlerim oluşabiliyor ama tabi bu yıllar süren okuma ve anlama zorlamalarımla oldu, çoğu zaman bir cümleyi çözmek için sözlükler kullandım. Bazı terimleri çeşitli yerlerde nasıl kullanıldıklarına dikkat ettim. Felsefeyi ya da herhangi bir şeyi anlama ve bilme başarısının yüzde doksanı emek, yüzde biri deha deyişiyle bitirmek istiyorum. Sevgi ve saygılarımla Mustafa Altınay Alıntı
Φ sert felsefe Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Felsefe herkesin uğraşacağı birşey değildir. Felsefeci dünyayı anlamaya çalışır, din felsefenin karşısındadır çünkü dinin evrenle ilgili açıklamaları vardır ve sorgulanamazlar, insanlar da bu dogmalara inandıkları için hiçbirşeye kafa yormazlar. Türkiyedeki insanların çoğu dine inandıkları için felsefeye merak da o derece azdır. Bir kişinin kendisini felsefeye vermesi için; Okumayı sevmelidir Dogmaları kabullenmemelidir Şüpheci olmalıdır Rahatı seçmiş olmamalıdır (hayalleri ev araba almak olmamalıdır) Felsefe yapmak gerçekten kolay değildir, birçok zorlukları vardır insana kafayı yedirtebilir. Nietzcshe'nin felsefeyle ilgili bir sözü vardır. ''yüksek dağda buz içinde yaşamaktır Felsefe''. Alıntı
Misafir huseyinn Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2007 Felsefe herkesin uğraşacağı birşey değildir. Felsefe herkesin uğraşabileceği birşeydir. İnsan düşüncesinin belli bir dönemde ulaştığı son noktadır. Herkes anlayabilir. Yeterince çaba gösterirse. Fakat felsefeyi ulaşılmaz dağların doruklarındaki anlaşılmaz laf kalabalıkları gibi görmek yanlış bir yaklaşımdır. Çoğu insan felsefe deyince anlaşılmayan kelimelerin bolca kullanıldığı "akli dengesi pek yerinde olmayan", "filozof" denilen birtakım kimselerin hayattan kopuk, abuk sabuk fikirlerini anlarlar. Bu yanlış bir kanıdır ve felsefeyi kitlelerin gözünde küçük düşürmek için maksatlı bir yaklaşımdır. Bilimden faydalanan felsefeye herkesin ihtiyacı vardır. Doğruyu arayan ve hayata dair sorusu olan herkes felsefeyle ilgilenmeye bir ucundan tutarak başlayabilir. Alıntı
Φ Altinay Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Felsefe herkesin uğraşabileceği birşeydir. İnsan düşüncesinin belli bir dönemde ulaştığı son noktadır. Herkes anlayabilir. Yeterince çaba gösterirse. Fakat felsefeyi ulaşılmaz dağların doruklarındaki anlaşılmaz laf kalabalıkları gibi görmek yanlış bir yaklaşımdır. Çoğu insan felsefe deyince anlaşılmayan kelimelerin bolca kullanıldığı "akli dengesi pek yerinde olmayan", "filozof" denilen birtakım kimselerin hayattan kopuk, abuk sabuk fikirlerini anlarlar. Bu yanlış bir kanıdır ve felsefeyi kitlelerin gözünde küçük düşürmek için maksatlı bir yaklaşımdır. Bilimden faydalanan felsefeye herkesin ihtiyacı vardır. Doğruyu arayan ve hayata dair sorusu olan herkes felsefeyle ilgilenmeye bir ucundan tutarak başlayabilir. Aynen öyle huseyinn kardeş... Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Felsefe herkesin uğraşacağı birşey değildir. Yanlış... İsteyen herkes yapabilir. Doğru ya da yanlış olması sorun değildir. Okumayı sevmelidirDogmaları kabullenmemelidir Şüpheci olmalıdır Rahatı seçmiş olmamalıdır (hayalleri ev araba almak olmamalıdır) doğru... Felsefeci dünyayı anlamaya çalışır, din felsefenin karşısındadır çünkü dinin evrenle ilgili açıklamaları vardır ve sorgulanamazlar, insanlar da bu dogmalara inandıkları için hiçbirşeye kafa yormazlar. Yanlış... Din de bir felsefedir. Türkiyedeki insanların çoğu dine inandıkları için felsefeye merak da o derece azdır. Bir kişinin kendisini felsefeye vermesi için; Yanlış.... Bu cahillikle ilgilidir. Felsefe yapmak gerçekten kolay değildir, birçok zorlukları vardır insana kafayı yedirtebilir. Nietzcshe'nin felsefeyle ilgili bir sözü vardır. ''yüksek dağda buz içinde yaşamaktır Felsefe''. Bu Nietzcshe'nin bir görüşüdür... Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Merhaba; Ben yeni üyelerden biriyim . Felsefeyle içli dışlı olmasamda yaşamın her safsasında felsefe olduğunu düşünenlerdenim.Olgunlaşmanın evresinde bir çok insanın felsefeye yönelebilceğini düşünen bir kişiyim. Yaşamda olduğu gibi felsefede de açık kapılar olduğuna göre; yaşam ve felsefe bütündür diye düşünüyorum. İnsanlara felsefeyi sevdirmenin en güzel yanı yaşam hakkında düşüncelerini öğrenmek ve açık kapılarının olduğunu fark ettirmek olduğunu düşünüyorum .:Hepinize iyi günler dilerim. Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Merhaba;Ben yeni üyelerden biriyim . Felsefeyle içli dışlı olmasamda yaşamın her safsasında felsefe olduğunu düşünenlerdenim.Olgunlaşmanın evresinde bir çok insanın felsefeye yönelebilceğini düşünen bir kişiyim. Yaşamda olduğu gibi felsefede de açık kapılar olduğuna göre; yaşam ve felsefe bütündür diye düşünüyorum. İnsanlara felsefeyi sevdirmenin en güzel yanı yaşam hakkında düşüncelerini öğrenmek ve açık kapılarının olduğunu fark ettirmek olduğunu düşünüyorum .:Hepinize iyi günler dilerim. Evet haklısın. Her insan felsefeyi bir şekilde öğrenmeye çalışmalıdır. Yaşamın her yerindedir çünkü... Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Düşünceme katıldığın için teşekkür ederim. Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Düşünceme katıldığın için teşekkür ederim. Rica ederim... Bu arada, aramıza da hoşgeldin... Alıntı
Φ crazy mom Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Felsefeyi sevdirmenin en guzel yolu,Sofi'nin Dunyasini okutmaktan gecer Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Yarasa teşekkür ederim. Tekrar merhaba; Sofinin Dünyası ilk başlangıç olarak ağır gelebilir. Ama yaşamdan örnekler daha anlaşılabilir ve algılanabilir. Daha sonra okunursa anlaşılır diye düşünüyorum. Önce teşvik bana göre her zaman için insan merak ettiğinde araştırır ,öğrenmek ister..İyi akşamlar... Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 Yarasa teşekkür ederim.Tekrar merhaba; Sofinin Dünyası ilk başlangıç olarak ağır gelebilir. Ama yaşamdan örnekler daha anlaşılabilir ve algılanabilir. Daha sonra okunursa anlaşılır diye düşünüyorum. Önce teşvik bana göre her zaman için insan merak ettiğinde araştırır ,öğrenmek ister..İyi akşamlar... Felsefe konusunda, herhangi bir kitap yönlendirmesi insanlarda ters etki yaratıp felsefeden soğutabilir. Bana sorarsanız, karşınızdaki insanla sohbet havasında sadece "neden?", "nasıl?" sorularını sorarak eğlenceli hale getirilebilir. Korkarım biraz yetenek işi Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 merhaba; Bencede bu yetenek işi ama konuşmayı , paylaşmayı herkes sever.Bu nedenle zor olmaz sanırım .İyi günler Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 merhaba;Bencede bu yetenek işi ama konuşmayı , paylaşmayı herkes sever.Bu nedenle zor olmaz sanırım .İyi günler Yetenekten kastım, insanı soğutmadan sevdirecek şekilde bilinçli ve kontröllü yönlendirme idi. Gerçi fazla karmaşık düşünüyor da olabilirim... Saygılar... Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Tekrar merhaba; Durmadan merhaba dediğim için kızmazsınız umarım ama bir merhaba bana nedense sıcak bir yaklaşım olarak geliyor.Bu nedenle merhaba demeyi tercih ediyorum. Bir çok kişi felsefeyle ilgilenebilir ;fakat her insan elbetteki konuşamaz.Bu bir gerçektir.Konuşarak anlatmaya çalışan bir birey tabiki bu eyleme kalkıştıysa nerede ve ne zaman kişiyi etkileyebileceğini bilir diye düşünüyorum. Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Toplumumuz bu gibi konulardan oldukça uzak maalesef. Bundaki etmenlerden birisi de eğitim tabii ki. Temel eğtimi almayan - yada yarım yamalak alan - insanlar nasıl felsefeyle ilgilenebilir ki? İnsanımız zaten okumuyor. Bırkalım felsefeyi, haber izlemiyor. Boşvermişlik almış başını gitmiş! Gündemini bilmeyen insan felsefeye ilgi duyaiblir mi? HAYIR! Önce gündemi öğrenecek ki sorgulama gereği duysun. Hele bir sorgulamaya başlayınca, felsefe de kapısını çalacaktır ister istemez. Tabi burada, şöyle bir sorun var: her sırgulayan doğru mu sorgular? Olsun. Hİç sorgulamamaktan iyidir. İnsanımız hele bi düşünmeye konuşmaya başlasın. Gerisi zaten gelir. Öyleyse bu sorunu daha da alt bir noktadan eleştirmek lazım belki de... Saygılar... Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Bahaneler her zaman vardır. Sorgulamaya gelince; küçücük yaşta sorgulayarak öğrenmeye, tanı koymaya başlamıyor muyuz? Örneğin 2,5-3 yaşındaki bir çocuk nasıl öğreniyor ? İnsanlar birşeyleri fark etmeden yaşayamaz ki en basiti aşk, aile ve en önemlisi sorgulamadan.Bir birey "neden" demeden yaşamını bitirmiş olamaz. Toplumu bizler oluşturuyoruz. İnsanların en güzel özelliği meraksa bana göre bunu yapmamız da zor değil diye düşünüyorum. Bir insan okumayı sevmiyorsa tek bir nedeni vardır ,oda yanlış tercihler yapmıştır. Elbetteki her insanın ilgi duyduğu bir konu vardır.Gündemi takip etme konusuna gelince ise televizyon bana göre gündemi takip etmek için iyi bir tercih değil. Gazete televizyondan daha iyi düşünüyorum.En azından onu okumayı sevmeyen bir kişi bile spor konularına bakıyorsa bu bile okumaya yönelmeleri için güzel bir sebep olabilir diye düşünüyorum. Eğitim konusunda gerçekten haklısınız bu konuda yorum yapmak benim haddim değil iyi günler. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Bilgi sevgisi demek bilgiyi istemek ona varlığıyla yönelmek demek değil midir??? O zaman önce arayışa geçecek o ruhu edinmek gerekir ki bu da hayatın akışıyla ilgili bir meseledir... Yani siz ortaya bilgi, bilgiler yumağı ve bunların fikirsel düzlemde yansımalarını koyarsınız; onunla uğraşacak olan yola çıkar zaten... Burada özellikle bizim lise düzeyinde felsefe öğrenimi gibi olayların pek işe yaramamasının sebebi ise her yönde olduğu gibi bu yönde de verilen kalıpçı eğitimdir bence... Saygılar... Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Sorgulamaya gelince; küçücük yaşta sorgulayarak öğrenmeye, tanı koymaya başlamıyor muyuz? Örneğin 2,5-3 yaşındaki bir çocuk nasıl öğreniyor ? İnsanlar birşeyleri fark etmeden yaşayamaz ki en basiti aşk, aile ve en önemlisi sorgulamadan. "Sorgulamak" teriminin hayatımızdaki tam karşılığı bu olsaydı "birey olmayı" tamamlamış olur ve toplumsallaşırdık diye düşünüyorum. Bence başka bir şeyler daha eksik... Bir birey "neden" demeden yaşamını bitirmiş olamaz. Olabiliyor maalesef... Örneğin, bu ülkedeki kaç insanımız ekonomik açıdan neden bu kadar geri olduğumuzu sorguluyor? Herhangi bir öğretiye inanan ve onun için savaşan insanların çoğu bile öğretilerinin ne olduğunu ve neye karşı çıktığını bilmiyor... Gündemi takip etme konusuna gelince ise televizyon bana göre gündemi takip etmek için iyi bir tercih değil. Gazete televizyondan daha iyi düşünüyorum. Sadece televizyonu kastetmemiştim. Gündemi internetten, gazetelerden, radyodan vs. takip edebiliriz elbette. Hatta takip ettiğimiz aracın yanlı olup olmadığını bile bilmemiz gerekir. Eğitim konusunda gerçekten haklısınız bu konuda yorum yapmak benim haddim değil iyi günler. Estağfurullah, her türlü yorum ve görüşünüzü bildirmek haddinizdir. Burada özellikle bizim lise düzeyinde felsefe öğrenimi gibi olayların pek işe yaramamasının sebebi ise her yönde olduğu gibi bu yönde de verilen kalıpçı eğitimdir bence... Neredeyse tüm eğitim sistemimizin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Kalıplardan kurtulmalı... Saygılar... Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 merhaba; Yarasa yorumların için teşekkürler. Toplumu bizler oluşturuyorsak kalıplarıda yıkmak bizim elimizde değil mi?Ama her zaman konular gündemde ama faaliyet yok ne yazıkki .bu duruma çok üzülüyorum.Yakınan toplum yani bizler her seferinde bazı durumlardan şikeyet ediyoruz ve her seferinde kabulleniyoruz.Bence ses çıkarmayı öğrenmemiz gerek.Hepinize iyi günler.... Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Bence ses çıkarmayı öğrenmemiz gerek Bulduğumuz her fırsatta ses çıkarıyoruz işte Forum da bu araçlardan bir tanesi, ve çok faydalı... Saygılar... Alıntı
Φ mavikiz_23 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Sizce forumlar ne kadar ses çıkartabilir ? Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Sizce forumlar ne kadar ses çıkartabilir ? Şöyle düşünelim... Evdeyim. İşyerindeyim. Bilgisayar karşısında ve internete girmek gibi bir şansım var... Çalışma aralarında ya da sıkıldığımda anlamsız sitelere girip vaktimi harcayabilirim. Ya da buradan tartışmalara katılıp bir şeyler öğrenip öğretebilirim. 3-4 aydır forumdayım ve çok şey öğrendim. Başkalarına da bir şeyler kattığımı düşünüyorum. En azından söyleyen bir kaç kişi var Bu bana yetiyor Bunun gibi her fırstı değerlendirmek demek bilinçlenmek ve bilinçlendirek adına atılan önemli adımlar demek bence... Ne kadar işe yaradığı tartışılabilir. Daha iyi şeyler de yapılabilir. Ama yukarıda anlattığım şekliyle, bu koşul ve durumu değerlendirmenin de önemli bir yolu olabilir. Doğru kullanılırsa tabi... Sizce nasıl bir ses çıkarmalı mesela? İşyerinde, arkadaş ortmında, okulda vs... Bunlar yanında bu gibi fırsatlar da değerlendirilmeli. Mesela açılan konuların kaç kşi tarafından ziyaret edildiğine bir bak. Sayılar gösteriyor ki forumu okuyan her an yüzlerce insan var. Katılım az olsa da o okuyanlar hiç te azımsanacak kadar değiller... Saygılar... Alıntı
Misafir güzelim Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Okula başladığımız ilk günden itibaren,derste konuşmamamız gerektiğini,yanlış cevaplara kızıldığını öğrenegeldik.Üniversite ortamında bile derslerde anlatılan konulara yorum yapamadan,çoğu zaman susmayı tercih ederek dersleri dinledik.Yorum yapamadan diyorum,çünkü hocalarımız derste yorum yapmamızdan pek hoşlanmazdı.Anlaşılmayan noktaları bile tekrar etmezlerdi.Yani konuşma hakkımızın alındığı bir eğitim sistemimiz var,Okula yeni başlayacak anneler çocuklarını okula göndermeden önce okulu sevdirmek yerine,derste sessiz olmayı ve konuşmamayı öğretiyorlar.Toplum olarak az konuşan ve buna bağlı olarak az yorum yapabilen bir toplumuz.Ben çok kitap okurum ve gazete okumayı da çok severim.Fakat çok iyi yorum yaptığım söylenemez.Her insanın fikirleri vardır ve bunu doğru yorumlayabilmesi önemlidir... Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Okula başladığımız ilk günden itibaren,derste konuşmamamız gerektiğini,yanlış cevaplara kızıldığını öğrenegeldik.Üniversite ortamında bile derslerde anlatılan konulara yorum yapamadan,çoğu zaman susmayı tercih ederek dersleri dinledik. Çok önemli bir konu bence... Belki yanlış bir konu başlığı ama belirtmeden edemeyeceğim. Bu bahsettiğin eğitim sistemi ezbere dayalı bir sistem. Nedir? * Hoca vardır, kitap vardır, sınav vardır. * Hoca aynı kitaptaki bilgileri her sene verir. * Öğrenci kitabi bilgileri ezberlemek zorundadır. * Sınava girer geçer... --> Nerede araştırma? Yok! --> Nerede o kitabın dışında, güncel bilgiler? Yok! --> Nerede tartışma? Yok! --> Öğrenci bildiğini bile yanlış olma korkusuyla söyleyemez... Bu sistem literatürde "Klasik Eğitim" olarak geçiyor. Son yıllarda bazı üniversitelerdeki bazı bölümlerde "Aktif Eğitim" adında yeni bir sistem getiriliyor... * Hoca yok... Eğitim yönlendiricisi var. * Ders yok... Derslerin tümü birleştirilerek konu bütünleniyor. Probleme dayalı öğretim var. Konuyla ilgili bir problem ortaya konularak öğrenci tartıştırılıyor. Hocanın görevi tartışmayı yönetmek! * Tek bir kitap yok... İnternet kaynakları dahil tüm kaynaklar sunuluyor. * Tek bir kaynağı ezberlemek yok... Böylece öğrenci araştırmaya sevk ediliyor. * Yine sınavla değerlendirme yapılıyor. Bu yönleriyle 4/4 lük bir sistem... Ancaaaak; --> Nerede bunu uygulayabilecek donanıma sahip hoca? YOK! (kendi kitabından dışarı çıkmamış, yetersiz!) --> Nerede bunu kavrayabilecek öğrenci? YOK! (lisede ezbere alışmış, tartışma ve araştırma bilmez, yetersiz!) --> Nerede bunu sağlayacak altyapı? YOK! (üniversiteler üniversite gibi değil!) Demek ki, daha çok çalışmamız lazım çoooook! Saygılar... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.