Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

SIDIKA / ATİLLA ATALAY

 

DENİZ KENARI

 

 

- Niye öyle boş boş bakıyosun Sıdıka. Tanımadın galiba, ben Kenar. Gerçi tanımamakta haklısın, mevsim gereği bi miktar bronzlaştım. Fakat görüyorum ki sen hiç yanmamışsın. Yanmanı isterdim.

- Hiii... Aman Allahım deniz Kenar?ı... Anneme uyup Marmara Denizi?nin ölüsüne girmeye gelirken, koli basilinden elma eşeleğine, hatta katil yosuna kadar her türlü çöp ve pislikle karşılaşmayı göze almıştım ama sen hesapta yoktun Kenar.

- Ben ise seni böyle mayolar içinde görüceğimi rüyamda görsem inanmazdım Sıdıka. Bir rüyasın değil mi? Ya da bir nesin Sıdıka? Ben senin için neyim?

- Şu kadarını söyliyim Kenar; sahilde babam ve abim var, ikisi senin için bir kabus olabilir. Ayrıyetten tek başıma da şuracıkta seni boğabilecek teknolojiye sahibim.

- İyi de Sıdıka?m ben zaten boğuk durumdayım. Seni gördüğüm dakikada nefessiz kaldım. Biliyorum, ben senin için gönül eğlendirdiğin bir oyuncağım adeta. Bu durumda benimle oynayabilirsin Sıdıka. Tamam, var gönlünü eğlendir. Deve güreşi yapmak ister misin?

- Git başımdan Kenar yaa. Koca denizi dar etme insana. Zaten şurada kırk yılda bir suya girip ferahlıycam. Hadi, olay büyümesin. Ben senin söylediklerini duymamış olıyım, hatta sen olmamış ol.

- Tamam Sıdıka, gideceğim bu hüzün denizinden, beni intahara sürükleyen bu kahrolası maviden. Yalnız senden ufak bir ricam var, şunca zamandır seni seven Kenar?ın "elveda" demeden önceki son arzusu olarak kabul et; suyun altında bacaklarını açar mısın, arasından geçip gideyim.

- Çaktırmadan arkana bak Kenar. Sahilde elini alnına siper etmiş düşman denizaltısı gözetler gibi buraya doğru bakan mavi basma elbiseli kadın benim annem oluyo. Ve seni farkedip alarma geçmesine üç saniye var. İnan bana Pörharbır?dan sonra tarihin göreceği en kanlı deniz muharebesi başlamak üzere.

- Başlasın Sıdıka, ben zaten Pörharbır olmuş bi insanım. Bu arada tüy diplerin pürtük pürtük oldu, zannedersem üşüdün ama sana nasıl yakıştı anlatamam... Kötü bir niyetim yok Sıdıka, sadece üşümeni beğendim "pürtük" dedim diye yanlış anlama lütfen.... Sıdıka?

-....blurp...

- Suyun altında bu kadar kalmamalısın Sıdıka. Sıdıka? Nerdesin ruh ikizim? Bari baloncuk çıkar Sıdıka. Bak, ben yüzmesini bilen bir insan değilim ki. Yani ama yeter artık bu kadar naz olayı. Suyun yüzüne çıkmazsan gidiyorum ben. Samimiyim Sıdıka, istenmediğim bir denizde daha fazla duracak değilim. Gidiyorum bak, elveda. Elveda Sıdıka... Taştan bir kalbin olduğunu biliyordum ama aynı zamanda su geçirmez olduğunun farkında değildim.

Yordun sen bu Kenar?ı, kukla ettin kendine. Ama artık bitti. Elveda. "Blurp" haaa... Öyle olsun bakalım, değmezmişsin be Sıdıka, işin gücün riya imiş.

 

- Yavrum insan niye kendini durduk yere boğmaya çalışsın ki. Anneden gizlenmez be evladım, varsa bi derdin söyle. Gözümden kaçtı zannetme, yanına salaktan bi oğlan geldi ondan sonra suya soktun kafayı sen. O çocukla aranızda bişey mi geçti Sıdıka. O *..*** ne söyledi de dört varil su yuttun, söyle kız ne geçti aranızda. Cemiyete rezil olduysak, hazır hastanedeyken yeni bi surat ve kimlik yaptıralım efbiay şeysi gibi. Kız hadi sööle de gidip estetik cerrahiden ameliyat günü alıyım. Yavrum çıkarsana kafanı yorganın altından, annesinin sözü bu kadar mı batar insana ayol. Hayır vırvırcı bi insan olsam neyse. Tamam bundan sonra o yorganın altında yaşa sen, orda yuva yap kendine, başka anne bul. Sanki kötü bi laf söylüyoruz, sanki boş yere konuşuyoruz. İyi bakalım, kimselerle konuşma sen, kimsenin lafını sözünü beğenme, herkes psikopat bi sen akıllısın. Kız çık dedim, bak hallaca verir o yorganla beraber dövdürürüm seni cadaloz.

Gönderi tarihi:

SIDIKA / ATİLLA ATALAY

 

AVRUPA TRENİ

 

 

Alo, Sıdıka, Kenar ben. Seni düzeyli bir vize işi için arıyorum, samimiyim.

- Vize mi? Nası yani Kenar? Sende konsolosmuşum gibi bir his mi uyandırıyorum? Bu yine bir telefon seksi fantezisi mi? Vize vermem mümkün değil ama cenazen için "Defin Ruhsatı" alma konusunda sana yardımcı olabilirim Kenar. Bizzat gebertirim.

- Avrupa Treni kaçmaktadır bugün Sıdıka... Biz o trenin yataklı vagonuna pinmek için...

- Alkol mü aldın sen Kenar? Avrupa Treni dediğin şeyin restoran vagonunda felan mısın?

- Ne münasebet Sıdıka, alkol felan kullandığım yok. Peki sen alkol aldın mı Sıdıka? Bana "hoh" demek ister misin. Ama hemen şimdi deme, şu an internet cafedeyim, yarım saate evde olup üstüme rahat bişeyler giyerim, o zaman "hoh" de...

- Bak gene başladı eş..eşkenar!

- Avrupalıların önünde ne bağırıyosun Sıdıka. Bu koşullarda tabii ki bizi o topluluğa almazlar. Bu gün erişkin iki insan arasındaki bir fantezi isteğine bile bu şekilde tepki gösteriyorsak geçmiş olsun bize.

- İmdat diyorum Kenar ya, "İmdat Freni"ni çekiyorum.

- Tabii Sıdıka, sen bu tren kaçsın istiyosun. Bu Kenar hep sana mahkum olsun istiyosun. Çünkü neden; İsveçli, Norveçli, Danimarkalı her türlü fantaziye açık sarışın hatunlarla baş edememekten korkuyorsun. Ama sırf senin yüzünden memleket bu tarihi fırsatı kaçırmıycaktır Sıdıka!

- İyi de salağım benle ne ilgisi var, trenin raylarına mı yatıyorum? Hem bak sana bişey söyliyim mi, biz topluca o treni kaçırsak bile, seni tek başına kesin alırlar oralara. Ne olsa bilim ve teknikte bizden daha ileriler, senin gibi özel bi yaratığı incelemek istiyecek bi üniversite laboratuvarı olduğundan eminim.

- Benim laboratuvarda ne işim olur ki Sıdıka. Eğer, hani yani, bana "Deney Hayvanı" demek istediysen...

- Yok "fayans" demek istedim... Biliyosun laboratuarlar komple fayans kaplı olur.

- Fayans mı? Anlamadım ki... Hıh... Biliyorum, mahsus anlaşılmaz kadını oynayıp beni kendine kul köle etmek istiyosun Sıdıka. Ama senin bu tür şeytanca oyunlarını yemez Kenar... Günün birinde beni fayans gibi pürüssüz ve ak pak teni olan Danimarkalı görl firendimle görünce kafanı vurucak duvar arıycaksın... Elveda Sıdıka. Adiyö...

- Hadi ya... Hehe... Elveda Kenar.

- Pişmansın de mi? Bana fayans demiycektin Sıdıka. Som altından taç olsan affetmez artık seni bu Kenar. Elveda.

- .....

- Elveda? Kapattın di mi riyakâr kadın... Kukla ettin beni kendine ama artık bitti, finito. Kenar yok artık. Elveda? Alo...

* * *

- Alo Sıdıka... Bu defa seni tamamen temiz ve milliyetçi hislerle arıyorum, samimiyim... Türk’ün Türk’ten başka dostu yok Sıdıka... Her ne kadar bana fayans demiş olsan da seni affediyorum. Neden dersen, bu bana Danimarkalı bir kızın "May Honey" yani, "balım" demesinden daha iyidir. Neticede söyleyen benim insanımdır. Hiristiyan Kulübünün burnu okka gibi fakat havada olan bir neferi değildir. Ben onlara elveda dedim artık Sıdıka, o ecnebi meraklısı Kenar geride kaldı. Ve evet, ben bir fayansım Sıdıka, senin fayansınım... Fayans ettin beni kendine... Alo... Alo?

Gönderi tarihi:
Şimdi bir yerlerde yok galiba,çok severdim Sıdıka'yı,bu diyalog da tabii ki çok güzeldi :kahkaha: Teşekkürler Diloşum :rolleyes:

 

Atilla Atalay'ın Sıdıka serisinin yer aldığı bütün kitaplarına sahibim..vazgeçemediğim bir tutku benim için..ama dizi halini hiç izlemedim..özellikle teyzesi vardı eniştesinden dayak yiyip mütamadiyen onlara saklanan.. onunla ilgili bir yazı arıyorum..bulursam ekliycem..

 

seninde beğenmen, sevmen çok hoşuma gitti Leylam.. :wub: sizlerle paylaşmak ayrıca çok güzel..

Gönderi tarihi:

SIDIKA / ATİLLA ATALAY

 

DİGİTAL KENAR

 

 

Alo... Merhaba Sıdıka, ben arkadaşın Kenar Öbürtekin, bu bir bant kaydıdır. Yani bu kısmını ben kaydediyorum, biraz soona başlıycak şiir kısmını "Cep şiir" servisinden 16 kontür karşılığında ikimiz için seçtim duygularımın ifadesi bakımından... Sinyal sesinden sonra dinle ve beni düşün... (Dııt) "Yürek değil, çarıkmış bu manda gönünden...." Ehem...

- Şşş alo... Alo yine nooldu kontörümün Kenar’ı?

- Alo Sıdıka, alo bu benim Kenar, yani bir bant kaydı olarak değil, şahsen bizzat kendimim. Canlıyım Sıdıka ve bir canlı olarak benim de hislerim var. İşte bu hislerimden bir kısmını sana şiir olarak yollıyım dedim ama bi yanlışlık oldu. A - 27 yi tuşlayıp İclal Aydın’ın sesiyle "Ben sana mecburum"u yollıycaktım, ters bastım heralde. Nerden çıktıysa "Manda gönü" diye bişey çıktı.

- Asıl sen nerden çıktın Kenar, seni hayatımdan silmek için hangi tuşa basmam gerekiyo?

- Ayıp oluyo ama Sıdıka, ben sana kalbimi veriyorum sen bana error veriyosun. Oysa kızlar kendilerini güldüren hatta şiir yollayan erkeklere sadece error vermezler... Diyeyim ben, sen anla artık.

- Ben sana ne diyim bilmem ki Kenar. Eskiden klasik bi salaktın ve bu dijital kazma halinden daha katlanılabilir bi tarafın vardı. Semtlere Internet kıraathaneleri açılalı beri dilin "error" felan gibi laflara da dönmeye başladı. Tebrik ederim, kazmalığın her alanında en son teknolojiye göre yeniliyosun kendini. Umarım ben hayattayken memleketimizin güzide ayılarının hizmetine "ışınlanma" teknolojisi filan da girmez. Çat kapı üç boyutlu olarak hiç çekilmezsiniz.

- Bırak şimdi, cebine yolladığım koala resmini aldın mı? Hani sarılan hayvan.

- Hayır almadım Kenar. Ben de sana vaşak ya da sırtlan gibi bir yırtıcı hayvan yollıycam ama ışınlanma teknolojisini bekliyorum.

- Böyle yırtıcı konuşmaların var ya Sıdıka, nası hoşuma gidiyo biliyo musun? Öööle Sırtlan felan dedin de ayıptır söylemesi şu an benim üstümde Puma eşoftman var Sıdıka. Ya senin? Alo... Aloo. Gene kapattın mı yoksa riyakâr kadın! Ben sana kontörlerce para harcayıp şiir yollamaya uğraşıyım, sen fantaziye kalkışınca telefonu kapat, görlfriendlik görevlerini yerine getirme. Quittirip gidicem senin hayatından çok arıycan bu Kenar’ı çook.

* * *

- Sıdıka gel yavrum, seninle baba oğul gibi konuşalım...

- Nası yani baba? Sen, esasen abimle konuşmak istiyosun da bi yanlışlık mı oluyo? Yoksa doğumum sırasında benim hakkımda seni yanlış mı bilgilendirdiler?

- Her neyse Sıdıka "baba kız" diycektim dilim sürçtü. Çünkü aklım o oğlanda. Hani adı Yakup olan. Seni cebinden ardığımda telefona çıkan o Yakup kim Sıdıka? Cevap ver! Ben bu cep telefonunu sana fink hattı olarak mı aldım?

- Ben öyle birini tanımıyorum baba? Yani beni aradığında cep telefonuma Yakup isimli birinin çıkması çok saçma. Hihihi... Anladığım kadarıyla sen yine yanlış tuşladın o dolma parmaklarınla. Dedik sana o kadar küçük telefon alma diye. Sonra da sarhoşken felan o dolma gibi parmaklarla yanlış yunluş yerleri arıyosunuz.

- Bunlar nası konuşmalar kız bööle Türk erkekleri felan. Sıpaya bak sıpaya, anasına uyup bi kartlı telefon aldık diye kendini reklamlardaki "Özgür kız" sandı. Bak şu beş kardeşe. Ellerim niye bu kadar büyük, parmaklarım niye bu kadar dolma biliyon di mi Sıdıka.

- Evet babaanne! Fakat gerçekten bi yanlış anlama, en azından bir yanlış tuşlama var.

- "Sıdıka" diye hafızaya aldım kız ben seni. Tek tuşta arıyo. Üç kez aradım üçünde de Memur Yakup diye bi adam çıktı...

- Haa sahi, Kenar’a tuzak olsun diye telefonumu semt karakoluna yönlendirdiydim de

- Bu durumda Kenar kim? Aom dı dıdıdıı dırıdırıdıı. Benim adım Zekeriya Saka çok güzel döveriim, şiddetim pek hoştur iyi tekmeleriiim... aomm.

Gönderi tarihi:

SIDIKA / ATİLLA ATALAY

 

 

HINDAROĞLU HENEK BEY

 

 

- Allah alayını bildiği gibi yapsın, topunun köküne kıran girsin, ocaklarında incir ağacı bitsin, hortlayası hokkabazlar ... Meraba Sıdıka ben geldim... Faraş ağızlı, sütü bozuklaa ot kafalılaa..

- Vay Şetaret Hala... Biz de, halam kaç zamandır Sinop'tan bu tarafa kaçmadı diye endişe ediyoduk. Özlemişiz yaa. Beddua seansın bittiyse söyle bakalım, bu sefer neden kaçtın, yoksa yine eniştem yüzünden mi?

- Köyü televizyonculaa bastı o yüzden gaçtım Sıdıka. Antimedyağ oldum gaari ben, nefret ediyan televizyan olayından. Özel hayatımıza gameralaa girdi, tiksiniyan hepsinden...

- Atıyosun hala. Tee Sinop'a gelip de sizin özel hayatınıza niye girsin ki kameralar. Onlar sürü halinde, burdaki bir avuç silikon, porselen, botoks karışımı yaratığın peşinde dolaşıyolar. Anca deprem felan olacak ki sizin tarafa bi kaç tanesi düşsün...

- Öyle değil gız, dizi çekmeye geldilee. Şimdik dağda bayırda, ıssız köy ve mezralarda geçen diziler moda ya. Bizim köye de bi ekip geldi, "Hındaroğlu Henek Ağa" mı ne öyle tuhaf isimli bi dizi çekiyolar.

- Fena mı kız hala? Layla Kapısı görmekten gına geldi, televizyona bakar bakar azcık memleket hasreti gidermiş oluruz.

- Sen öyle zannet, az kaldı hasret gidereceğin bir memleket bile galmıyodu ortalıkda. Evvela bütün köylü "Gelin bizim evde çekin, ev turistik olsun" diyerekten birbirine düştü. Sarıdanaların Ökkeş, Borucu Tevfiği "Set bizim evde kurulacak sen çekil aradan" deye vurdu. Soona Tevfiğin kardeşleri de Ökkeş'i vurdu haliynen. Ökkeş' açılan yaylım ateşi sırasında Torbaların Ömer yanlışlıkla vurulunca Ömer'in oğulları Tevfiğin kardeşlerini bıçakladılar. Soonacığıma...

- Ay yeter hala... Bana bak, takip edilmediğinden eminsin değil mi? Hayır yani, peşine filan takıldılarsa çatışmalar bizim eve de sıçramasın.

- Aman evlerden uzak. Rabbim kimsenin yuvasına televizyoncu uğratmasın. Demin onu anlatıyodum. Bu televizyon ekibi sonunda Göbeksizin Hamdi'nin evini seçti. "Çekim yaparken sessizlik olsun köpek havlamasın, eşek anırmasın" dediler diye, Hamdi köpeğini vurdu, eşeği çayıra saldı, bebeği ağlıyo diyerekten gelini de anasıgilin köyüne yolladı. Gelin askerdeki gocasına mektup yazdırmış "Babangil beni bebeğiminen beraber evden govdu" demiş. Oğlan da mektubu alınca askerden firar edip köye geldi. Ondan soonacığıma efendim... Ay dilim damağım kurudu kız. Git bi çay koy...

- Hayatta çay felan koyamam şimdi. En heyecanlı yerinde bıraktın kız hala. Hadi devamını anlat. Naaptı firar eden oğlan? Gelin soona evine döndü mü?

- Az sonra... Firari Er Mıstafa, bubasıgile neler söyledi? Bahtsız gelin Hacer, ikinci bebeğine mi hamile... Azz sonra... Sen önce git de çay getir.

- O hoo sana da bulaşmış televizyonculuk kız hala. Şaka bi tarafa, o televizyon ekibi sizin köyün başına sardırdığı belayı çekse "Hındaroğlu Henek Bey" mi ne, işte o acaip adlı salak diziden çok daha sağlam bi drama olur... Eee?

- Eeesi, Firari Er Mıstafa, "Sen bu evi televizyonculara kiralıycam diye benim hanımımı nasıl kovarsın, al öyleyse" diyerekten iki teneke benzin döküp babasının evini cayır cayır yaktı. Yirmi hektar ormanlık arazi de birlikte yandı. Yanan ormanlık yeri kendimize tarla yapacaz diye on onbeş kişi daha kavgaya tutuşup birbirini vurdu.

- Ay hakkaten volkan patlayıp lav püskürse televizyonculardan daha az zarar verirmiş köye. "Köyden bi tek ben sağ kurtuldum" deme sakın hala... Eniştem yaşıyo di mi?

- Ona yaşamak denirse yaşaya. Onbir kere vuruldu, ben buraya gaçarken hala vurulup duruyodu.

- Nası yani kız hala. Eniştemi öyle bir durumda nasıl terkedersin. Hemen köyü arayalım, belki yaşıyodur, kan felan lazım mıdır acaba?

- Öyle değil gız, televizyonculaa rol verdi buna. Hındaroğlu Henek Bey'in kâhyası rolünde. İlk bölümde Ağa'nın hasımları vuruyo bunu. Yalnız enişden gabiliyetsiz çıktı biraz, bitürlü güzel vurulup ölemiyo. Oluncaya gadar habire çekiya gameracılar. Herif "güzel ölemedim" deye eve bana gapris yapıya, yok yere hır çıkarıp çoluğa çocuğa girişiya. Huzurumuz gaçdı Sıdıka... Allah alayını bildiği gibi yapsın, hortlayası hokkabazlar..

  • 1 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.