Gönderi tarihi: 2 saat önce2 saat Admin Herkesin Yalan Söylediği 13 Şey (Ama Gerçekten Herkesin Yaptığı)1. O Kitabı Okumuş Gibi DavranmakHepimiz bir akşam yemeğinde veya sıradan bir toplantıda, birinin klasik bir kitaptan bahsettiği ve siz de sanki çok iyi biliyormuşsunuz gibi başınızı salladığınız bir an olmuştur. Belki "Savaş ve Barış" veya "Ulysses"tir ve başlamış olsanız da, bitirmek bambaşka bir hikayedir. BBC tarafından yapılan bir ankete göre, insanların %60'ından fazlası daha kültürlü görünmek için belirli kitapları okuduklarına dair yalan söylediğini itiraf etti. Görünüşe göre, belirli bir edebi şaheseri okumamış olmanın utancıyla yüzleşmektense, okumamış gibi yapmayı tercih ediyoruz. Bir dahaki sefere, belki de özetine göz gezdirip en iyisini umalım.Bir kitabı okumuş gibi davranmak önemsiz görünse de, uyum sağlama ve bilgili görünme konusundaki içsel arzumuza işaret eder. Biraz yalan söylemek anlamına gelse bile, entelektüel yönünüzü sergilemek için baskı hissedebilirsiniz. Gerçek şu ki, çoğu insan klasik edebiyattan çok televizyondakilerle ilgilenir. Öyleyse, bir dahaki sefere okuma geçmişiniz hakkında yalan söyleme isteği duyduğunuzda, bu edebi oyuna bulaşmış yalnız olmadığınızı unutmayın. Muhtemelen konuştuğunuz kişi de aynısını yapıyordur.2. Temel Bilgileri Sürekli Google'da AramakKabul edin, okulda öğrenmiş olsanız bile "yumurta nasıl haşlanır"dan "Fransa'nın başkenti neresidir"e kadar her şeyi Google'da arıyorsunuz. Bunları hatırlamadığımızdan değil; sadece internette tekrar kontrol etmek daha kolay. Bu alışkanlık önemsiz görünebilir, ancak günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Google, hatırlamaya zahmet etmediğimiz tüm önemsiz bilgileri depolayan harici sabit diskimiz haline geldi. Akıllı telefonlar parmaklarımızın ucundayken, arama motorlarına bu kadar çok güvenmemiz şaşırtıcı değil.Çözümler için ne sıklıkla Google'a başvurduğumuzu itiraf etmek bazen biraz saçma gelebilir, ancak bu düşündüğünüzden daha yaygın. Bilgiye bu kadar kolay erişilebilen bir çağda, her şeyi hatırlamaya çalışmaktan daha verimli. Ayrıca, yanlış bilgi yayma veya hata yapma korkusu, bizi en basit ayrıntıları bile doğrulamaya itebilir. Endişelenmeyin, her küçük şey için Google'a danışma alışkanlığında yalnız değilsiniz. Bu, modern yaşamın bir parçası.3. Banyoda Telefon Molası Vermekİnkar edebilirsiniz, ancak banyoda telefonunuzu kullanmak dile getirilmeyen bir norm haline geldi. Mesajlara bakmak, sosyal medyada gezinmek veya huzur içinde hızlı bir oyun oynamak için bir fırsat. Verizon'un Bathroom Habits adlı araştırmasına göre, insanların yaklaşık %90'ı banyoda telefonlarını kullandığını itiraf ediyor. Bu, hayatın bitmek bilmeyen koşuşturmacasından küçük bir kaçış gibi. Banyo, kesintisiz bir şekilde çoklu görev yapabileceğimiz mini bir zen alanına dönüştü.Bazıları bunun hijyenik olmadığını iddia etse de, bu alışkanlık azalmadan devam ediyor. Tuvalete giderken telefonunuzu almak neredeyse bir refleks haline geldi. İnsanlar genellikle bu zamanı, sadece birkaç dakikalığına da olsa, gerçeklikten kopmak için kullanıyor. Burada bir yargı yok; bu, telefonlarımızın ne kadar önemli hale geldiğinin bir başka kanıtı. Bir dahaki sefere biri sizinle bu konuda dalga geçtiğinde, muhtemelen aynı şeyi yaptığını unutmayın.4. İyi Değilken "İyiyim" DemekHepimiz bunu yaparız; biri size nasıl olduğunuzu sorar ve siz de otomatik olarak "İyiyim" diye cevap verirsiniz, aslında çok da iyi durumda olmasanız bile. Özellikle günlük ortamlarda, duygularınızın karmaşıklığına dalmaktan daha kolaydır. Bu küçük yalan, içimizdeki karmaşayı gizli tutmak için koruyucu bir kalkan görevi görür. Bazen, sorunlarınızı başkalarına yüklemekten kaçınmanın bir yoludur. Bazen de, toplumsal beklentilerin hafif tutmasından doğan bir alışkanlıktır.İyi değilken "İyiyim" demek evrensel bir başa çıkma mekanizmasıdır. Her şey bunaltıcı geldiğinde kontrolü elinizde tutmanızı sağlar. Ayrıca, duygularınızı paylaşmadan önce onları işlemeniz için size bir an verir. Ancak unutmayın, hazır olduğunuzda içinize dönmenizde bir sakınca yoktur. İnsanlar umursamasalardı sormazlardı ve dürüst olmak, gerçekten iyi hissetmeye doğru atılmış bir adım olabilir.5. Tembelliğinizin Sebebini Hava Durumuna BağlamakHava çok soğuk, çok sıcak, çok yağmurlu veya çok güneşli olabilir; hava, motivasyon eksikliğimizin en büyük günah keçisi haline gelir. Hepimizin, yapılacaklar listemizi halletmektense, içeride kıvrılıp kaldığımız günler olur ve hava durumunu suçlamak da uygun bir bahanedir. Çevre psikoloğu Dr. Edward Calabrese'ye göre, hava durumu ruh halimizi ve motivasyon seviyemizi etkileyebilir. Ancak, çoğu zaman abarttığımız kadar önemli değildir. Yağmurun planlarınızı bozduğunu söylemek, sadece bir diziyi arka arkaya izlemek istediğinizi itiraf etmekten daha kolaydır.Hava durumunu bahane olarak kullanmak, ertelememizi haklı çıkarmak için kullanılan evrensel bir taktiktir. Bazen zorlu hava koşullarına göğüs germe düşüncesi olduğundan daha korkutucu görünür ve bizi içeride kalmaya yönlendirir. Ama dürüst olalım, bazen sadece tembellik etmek isteriz ve bu da sorun değil. Hava, ara sıra gelen hiçbir şey yapmama isteğimizi kolayca gizler. Sonuçta, kim arada sırada içeride keyifli bir günün keyfini çıkarmaz ki?6. Bir Olayı Abartarak AnlatmakHikayelerinizi daha ilgi çekici hale getirmek için onlara biraz gösteriş katmak cazip gelebilir. Belki "bu kadar büyük" bir balık yakaladınız veya hayatınızın en kötü gününü geçirdiniz; hikayeleri daha ilginç kılan şey küçük süslemelerdir. Abartmak, dikkat çekmek ve birkaç kahkaha atmak için yaygın bir yöntemdir. Amacı aldatmak değil, eğlendirmek ve unutulmaz bir hikaye yaratmaktır. Ancak bazen, heyecan içinde gerçek ile kurgu arasındaki çizgi biraz bulanıklaşır.Herkes iyi bir hikaye anlatıcısını sever ve biraz abartı genellikle bu çekiciliğin bir parçasıdır. Önemli olan sadece gerçekler değil, onları nasıl sunduğunuzdur. Bu eğilim, bağlantı kurma arzumuzu ve etkileyici bir anlatının gücünü vurgular. Hikayelerin ayrıntılar kadar deneyimle de ilgili olduğunu hatırlatır. Yani, balığınız o kadar büyük olmasa da, önemli olan hikayedir.7. Başkalarının Alışveriş Sepetlerini Yargılamakİtiraf etmekten ne kadar nefret etsek de, hepimiz bir alışverişçinin sepetine gizlice göz atıp hızlıca bir yargıya varmışızdır. Bu, başkalarının nasıl yaşadığı ve ne satın aldığı konusunda doğal bir meraktır. Gıda psikoloğu Dr. Brian Wansink tarafından yapılan bir araştırma, insanların genellikle bilinçaltında başkalarını alışveriş tercihlerine göre yargıladığını ortaya koydu. Bu, onların yaşam tarzlarına ve tercihlerine dair hızlı bir bakış açısıdır. Ancak unutmayın, bu sadece insan merakının geçici bir anıdır.Bu eğilim sizi kötü bir insan yapmaz; karşılaştırma ve zıtlık yaratma insan doğasının bir parçasıdır. Başkalarının ne satın aldığını gözlemlemek ilgi çekici olabilir ve bazen kendi alışveriş listeniz için size yeni fikirler bile verebilir. Ancak, bir sepetin tüm hikayeyi ortaya koymadığını unutmamak önemlidir. Herkesin ne satın aldığı konusunda kendi nedenleri vardır ve yargılamak bizim işimiz değildir. Bu yüzden, göz atmanın keyfini çıkarın, ancak hepimizin elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı unutmayın.8. Duşta Şarkı SöylemekBanyoların akustiğinde bizi rock yıldızlarına dönüştüren bir şey var. Mahremiyet ve yankı, onu doğaçlama konserlerimiz için mükemmel bir sahne haline getiriyor. İster en son hit şarkınızı, ister eski favori şarkınızı söyleyin, bu saf ve filtresiz bir neşe anı. Duş, tüm engelleri yıkadığı için yargılanma korkusu olmadan kendinizi ifade etmenin bir yolu. Duşta şarkı söylemek, evrensel bir kendini ifade etme ritüelidir.Birisi sizi duyduğunda biraz aptal hissedebilirsiniz, ancak rahatlamanın zararsız ve eğlenceli bir yoludur. Gününüzü aydınlatan, sıradan bir rutine biraz eğlence katan o küçük eylemlerden biridir. Duş, içinizdeki sanatçıyı tamamen kucaklayabileceğiniz bir sığınağa dönüşür. Bu yüzden, akordunuz bozuk olsa bile, milyonlarca insanın kendi banyo senfonilerinde size katıldığını unutmayın. Şarkı söylemeye devam edin; bu, hayattaki basit zevklerin bir kanıtıdır.9. Erteleme Düğmesine Birden Fazla Kez BasmakUyanmak zordur ve o erteleme düğmesine basmak karşı konulmaz bir cazibedir. O ekstra dakikalar, gün başlamadan önce bir hediye, kısa bir rahatlama uzantısı gibi gelir. Sizi daha sersemletebileceğini bilseniz bile, bu yaygın bir alışkanlıktır. Erteleme düğmesine basmak, kaçınılmaz olanı geciktirmek olsa bile, daha fazla dinlenme vaadinde bulunur. Ancak o ilk anlarda mantık, biraz daha fazla uykunun cazibesine kapılır.Birçok insan bu alışkanlıktan dolayı suçluluk duyar, çünkü genellikle sabahları daha telaşlı hale getirir. Yine de bu, hepimizin karşılaştığı evrensel mücadelelerden biridir. Daha iyi uyanmak için sayısız ipucu olsa da, erteleme düğmesi güvenilir bir müttefik olmaya devam eder. Yoğun bir günün taleplerine karşı küçük bir isyan eylemidir. Unutmayın, bu uykulu, zamana karşı mücadelede yalnız değilsiniz.10. Her Selfie'de Filtre KullanmakHepimiz en iyi şekilde görünmek isteriz ve filtreler, selfie'lerimizi güzelleştirmenin kolay bir yoludur. Kabul etmesek de, neredeyse herkes paylaşmadan önce küçük bir rötuş yapar. Bu bir aldatmaca değil, internette en iyi halimizi sunmakla ilgilidir. Filtreler kusurları düzeltir ve fotoğraflarımızı paylaşırken kendimizi daha güvende hissetmemizi sağlar. Fotoğrafların sürekli incelendiği bir dünyada öz saygımızı artırmanın zararsız bir yoludur.Mükemmel görünme baskısı yoğun olabilir ve filtreler hızlı bir çözüm sunar. Bazıları bunun gerçekçi olmayan standartları sürdürdüğünü iddia etse de, çoğu kişi için bu, kendini ifade etmenin bir başka aracıdır. İyi görünmek istemekte utanılacak bir şey yoktur ve teknoloji bunu yapmanın yollarını sunar. Herkesin filtre kullandığını bilmek bile çekiciliğini azaltmaz. Öyleyse bu filtreleri kaydırın; hepsi modern dijital deneyimin bir parçası.11. Sebepsiz yere buzdolabını kontrol etmekMuhtemelen aç olmadığınız zamanlarda bile kendinizi açık bir buzdolabının önünde bulmuşsunuzdur. Bu, neredeyse sihirli bir şekilde yeni bir şeyin ortaya çıkmasını beklemek gibi tuhaf bir alışkanlıktır. Bu davranış rastgele görünebilir, ancak aslında oldukça yaygındır. Bazen can sıkıntısından, bazen de sadece düşüncesiz bir refleksten kaynaklanır. Buzdolabı, aynı artıkların size bakması olsa bile, olasılıkların bir kapısı haline gelir.Buzdolabını açmak anlamsız görünebilir, ancak yiyecek ve konforla olan ilişkimizi vurgular. Her zaman yemek yemekle ilgili değildir, kontrol etme ve düşünme ritüeliyle ilgilidir. Bir bakıma, bir duraklama anı, düşünmek veya dikkatimizi dağıtmak için bir fırsattır. Bu yüzden, bir dahaki sefere kendinizi bilmem kaçıncı kez buzdolabının içine bakarken bulduğunuzda, kolektif ve ilginç bir insan deneyiminin parçası olduğunuzu bilin. Buzdolabı yeni sürprizler barındırmayabilir, ancak günlük rutinlerimizde güvenilir bir arkadaştır.12. Eski Dizileri Milyonuncu Kez Tekrar İzlemekHer repliğini ezbere bilseniz bile, tanıdık dizileri tekrar izlemek insana belli bir huzur verir. Eski dostlarla buluşmak veya kendinizi sıcacık bir battaniyeye sarmak gibi. En sevdiğiniz dizileri tekrar izlemek, öngörülemez bir dünyada size bir istikrar hissi verir. Sırada ne olacağını bildiğiniz ve her şeyin yerli yerinde olduğu bir yere kaçma fırsatı sunar. Kabul edelim ki, bazı diziler, kaç kez izlerseniz izleyin, asla eskimez.Yeni içeriklere yönelmek daha heyecan verici görünse de, sevilen dizilerin öngörülebilirliği rahatlatıcıdır. Bu sadece nostalji değil, aynı zamanda bir tür öz bakım, yeni hikâyelerin gerektirdiği duygusal yatırım olmadan rahatlamanın bir yoludur. Aynı bölümleri tekrar tekrar izlerken hiçbir yargılama veya eleştiri duymazsınız. Bu rahatlatıcı ritüelde yalnız değilsiniz, çünkü sayısız insan favori dizilerinde teselli bulur. Bu, evrensel olarak anlaşılan basit bir zevktir.13. Sosyal Medyayı Umursamadığınızı SöylemekBirçok kişi sosyal medyayı umursamadığını iddia etse de hesaplarını düzenli olarak kontrol ediyor. Sosyal medya, günlük hayatın bir parçası haline geldi ve bağlantı, haber ve eğlencenin bir karışımını sunuyor. Kayıtsız olduklarını iddia edenler bile, boş zamanlarında kendilerini sık sık sosyal medya akışlarında gezinirken buluyor. Sosyal medya, doğuştan gelen bağlantı kurma ve bilgi sahibi olma arzumuza hitap ediyor. Kusurlarına rağmen, dünyaya açılan bir pencere; uzak yerleri ve insanları yakınlaştırıyor.Sosyal medyayı önemsediğinizi itiraf etmek, modern yaşam üzerindeki etkisine boyun eğmek gibi gelebilir. Ancak sosyal medya, günümüzde iletişim kurma ve deneyimlerimizi paylaşma biçimimizin yadsınamaz bir parçası. Rolünü kabul ederken aynı zamanda denge ihtiyacını da kabul etmekte bir sakınca yok. Daha basit bir zaman özlemi çekiyor olabilirsiniz, ancak dijital çağ burada kalacak. Onu kucaklayın, akıllıca yönetin ve bu dijital dansta yalnız olmadığınızı bilin.Kaynak: Star Candy
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.