Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İnecek var!..


Misafir isimsizuye

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Otobüs yolculuklarını bilirsiniz: sabah ve akşam saatleri epeyce kalabalık olur, evden işe işten eve yetişmeye çalışan memurlar, eş dost ziyâretinden dönen emekliler ve tabiî ki öğrenciler..

 

Hep geç kalma duygusu vardır bir anda gelişen ve işlek kovanların uğultusu gibi yükselen gündelik konuşmaların; bu akordu bozuk, dağınık, düzensiz seslerin ardında..

 

Fakat garip de bir koro kuruluverir öğrenciler arasında; geç kalma duygusunu bir tarafa bırakmış, birbirleriyle şakalaşıyor, gülüp eğleniyorlardır..

 

Ve tabiî iki de bir düğmeye basıp otobüsü durdurur, sonra da ‘kim bu gereksiz yere düğmeye basan’ diyerek netâmeli bir yaygara kopartırlar..

 

Keyifleri yerindedir, bu onlar için bir oyundur; kaptanı, işten eve dönen yolcuları zorlamak onlar için bir eğlencedir..

 

Kendilerine lâf atanlara cevap yetiştirdiklerinde bu eğlence artık doruk noktasına ulaşır, dağları devirecek sert bakışlarıyla küstah karşılık verirler..

 

Efendim hani Marks demiş ya: târihte herşey iki defâ olur; ilkinde trajedi, ikincisinde trajikomedi olarak, diye; bu sözü doğrulayan o kadar çok örnek var ki..

 

Ama 80 sonrası Türkiye’nin işgâli ve Kemalizmin bugün îtîbârîyle konumu bizim için bunlardan en acı olanı..

 

Mütâreke yıllarında düşman sahadaydı; kiminle savaştığımız, ne için ve nasıl savaştığımız belliydi, bugün ise at izi it izine karışmış durumda; kim gerçekte neyi niçin savunuyor, hangi safta yer alıyor ve en önemlisi: düşman nerede belli değil..

 

Ve bizler denizin içinde olup denizi bilmeyen balıklar gibiyiz.. Elimizi attığımız her taşın altından ya bir CIA destekli vakıf, dernek veya sivil toplum örgütü ya Soros’un işbirlikçileri ya da bir mason çıkıyor ve bunları görmezden geliyoruz..

 

Bu düzene karşı saf tutan ve kendilerine “milliyetçi-ülkücü” diyen bâzı kimseler ise pek çok bakımdan trajikomik bir “kurtuluş savaşı” içinde.. Ordudan şu ya da bu şekilde uzaklaştırılmış veya emekli olmuş kimi subay ve astsubaylar öncülüğünde örgütlenip kendilerini “Kurtlar Vâdîsi”nin içine atıveriyorlar(!?)..

 

Bu lümpen milliyetçiler işte böyle bir oyunun içinde.. Hedefini şaşırmış bir kurşun, bir şarkı, bir klip son beş-altı yıldır yükselegelmekte olan milliyetçilik hareketinin üzerine kara çalmaya, bu hareketi duraklatmaya yetiveriyor..

 

Bu otobüsü yanlış ve gereksiz yere durduran bu birkaç insancık büyükleri onları uyardığında, yüzünü ekşitip azarladığında hemen başka bir taarruza geçiyor..

 

Siyah ceketin altına beyaz gömleği giydiklerinde memleketi kurtaracaklarını sanan bu insancıklar gerek Türkiye’nin gerekse milliyetçiliğin geleceğine döşenen dinamitlerdir, kimsenin şüphesi olmasın..

 

Ülkücü kesim boğazına kadar lümpenliğin içine batmış durumda. Sanatçısı böyle, aydını böyle, köşe yazarı böyle.. Evrensel kalitede ne bir sanat yapıtı ortaya koyabiliyorlar ne bir düşünce ne bir görüş..

 

Toplumsal şiddetin hızla yayıldığı, toplumsal ilişkilerin hızla değerden düştüğü, bireyin sanal ve metâlaştırılmış bir cinsellikle dolu yeni bir dünyâya kendini hapsetmeye zorlandığı bir çağda sanat bireye yeni yaşama olanakları sunacaksa öncelikle bu olanakların farkında olan sanatçılara gereksinim vardır. Pekî lümpen milliyetçi câmiâ böyle sanatçılar çıkartabilmiş midir?

 

Kuşkusuz hâyır..

 

Hâlâ Orta Asya Türk mitolojisi içinde yaşıyorlar, mâzîperestlik cabası..

 

Körün değneği hep aynı yeri gösterirmiş; Mirza Fethali Ahunzâde, İsmâil Gaspıralı, Hüseyinzâde Ali Bey, Mehmet Emin Bey ve tabiî ki Ziyâ Bey ve arkadaşları bu insanları kör etti; nitekim kendileri zâten kördü, bu çevrelerin değneği konumunda olan aydınları, akademisyenleri, sanatçıları da bugün bile aynı yeri gösteriyor; imdi sormak lâzım: ne zaman görmeye başlayacaksınız!?

 

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin hiçbir zaman Anadolu Türkleriyle birleşmek yönünde en ufak bir girişimi ve hattâ böyle bir düşünceleri bile oluşmamışken aslında Alman emperyalizminin bir projesi olan Turancılık efsânesine (konunun ayrıntısı için bendenize âit Felsefe ve Kapitalizm isimli kitaba bakabilirsiniz) yapışmaktan ne zaman kurtulacaksınız!?

 

Hoş, balıklar gölüne göre büyürmüş; bu hayâllerle büyümüş kimselerden gerçekleri görmelerini beklemek; tuzlu sulara akıp gerçeklik okyanusuna karışmalarını beklemek çok da doğru değil ya neyse..

 

İsim vererek konuyu dar bir çerçeveye sıkıştırmak istemem ama İsmâil Türüt, Ozan Ârif ve şu mâlûm klip hakkında birkaç şey söylemek isterim:

 

Suçu ve suçluyu özendirici, başından sonuna tahrik dolu ve edebî açıdan son derece zayıf bu ürünler lümpen milliyetçiliğin marşları hâline geldi. Bu tam anlamıyla dehşet verici bir durum..

 

Oysa şiirle anlam kazanır nesneler, şâirâne anlamlar kazanır kelimeler ve vergisini topar yüreklerden, duygulara tercümân olan şâirler..

 

Dolayısıyla şiir yazmak insânî değerleri harcayan eyyamlık saplantılar tefrikasını selüloza bulayıp ete kemiğe geçirmek değildir, olamaz da..

 

Bakın âşıklar geleneğimize: isyan, adâlet duygusu, mücâdele azmi ne kadar ince ne kadar derin bir biçimde işlenmiş..

 

Köroğlu: ‘Köroğlu’m der Mirza gele Han gele/Ben isterim günde yüz tufan gele/Derelerden oluk oluk sel gele/Sele düşüp gövde kürelenmeli’ derken, Dadaloğlu: ‘Kalktı göç eyledi Avşar elleri/Ağır ağır giden eller bizimdir/Arap atlar yakın eder ırağı/Yüce dağdan aşan yollar bizimdir’ derken, Abdal Pir Sultan ‘Yürü bre Hızır Paşa/Senin de çarkın kırılır/Güvendiğin pâdişâhın/O da bir gün devrilir’ derken kendi çağının, kendi kültürünün, kendi toplumunun kavgasının sesi olmuş, asırlarca diri tutulacak bir mücâdelenin; dev bir direniş mücâdelesinin kıvılcımını çakmışlardı; Ozan Ârif ve diğerleri nasıl bu geleneğin içinde yer alabilir..

 

Bu geleneğin asıl temsilcisi ‘Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın/yok edin insanın insana kulluğunu/bu dâvet bizim’, ‘Belki bahtiyarlık değildir artık/boynunun borcudur fakat/düşmana inat/birgün fazla yaşamak’ diyen Nâzım Hikmet’tir, ‘Dışarıda deli dalgalar/Gelir duvarları yalar/Seni bu sesler oyalar/Aldırma gönül aldırma’ diyen Sabahattin Ali’dir, ‘Vurun ulan, vurun/ben kolay ölmem’ diyen Ahmet Ârif’tir..

 

Bir de şu sığlığa, şu bastırılmış egolar resmî geçidine bir bakın: ‘Ogün öyle desinler bugün böyle desinler/Fâtihalar Yâsinler bitmez Karadeniz’de’, ‘Vatan satsa bir kişi ânında biter işi/Türk ve İslâm güneşi batmaz Karadeniz’de’..

 

İmdi lümpen milliyetçilik ve onun vitrinini oluşturan sîmâlar özüne uygunluklu bir milliyetçilik hareketini gerçekleştirmenin önünde bir çin setti gibi dikili duran büyük engellerdir..

 

Özüne uygunluklu bir milliyetçilik üç ilkeyi benimser: millî ekonomi, millî kültür ve millî devlet. Lümpen milliyetçilik ise “dilde ve işte birlik” diyerek millî ekonomiyi, “Türk-İslâm güneşi” diyerek millî kültürü, Turancılık adına da millî devleti zedeler..

 

Mâlûm klipteki haritayı hatırlıyor musunuz?

 

Kuzey Afrika’dan başlıyor, Ortadoğu’dan geçip Rusya’nın içlerine, Çin’e kadar uzanıyor ve bu coğrafya “Türk-İslâm güneşi”yle “aydınlatılıyor”(!?)..

 

Bunun neresi milliyetçilik!?

 

Bu düpedüz kültür emperyalizmidir..

 

Türk milliyetçilerinin haritası Gâzî tarafından çizilmiştir, o da Mîsâk-ı Millî’deki sınırlardır. Dolayısıyla Türk milliyetçiliği bu çevrelere emânet edilemeyecek kadar değerli bir hedeftir; Türk milliyetçiliğinin öbür adı Kemalizm’dir; bu topraklarda millî ekonomi, millî kültür ve millî devlet ilkelerini gerçekleştirme projesidir..

 

Aydınıyla, sanatçısıyla, akademisyeniyle, işçisiyle, devrimcisiyle vb.. bir bütün olarak Türk milletinin ivedilikle örgütlenmesi, 1950 karşı-devrim hareketiyle bir tarafa itilen Kemalizmi yeniden egemen kılması gerekmektedir..

 

Ne İsmâil Türüt ne de Ozan Ârif böyle bir hareketin temsilcisi olamaz; bu sîmâlar ve hitâp ettikleri lümpen milliyetçi çevrelerin bu harekete kazandırabilecekleri hiçbir şey yoktur; arkaik saplantılar kumpanyasından başka tabiî(!?)..

 

Boğazına kadar Turancılık masallarına gömülü bu çevrelerin yükselegelmekte olan milliyetçik hareketine yarardan çok zarar getireceği ortadadır..

 

Bu otobüsü durdurmaya, yolcularla haksız yere tartışıp itişip kakışmaya hiçbirinin hakkı yok..

 

Eğer bu ülkeyi bir parça seviyorlarsa ilk durakta insinler!..

Gönderi tarihi:
Otobüs yolculuklarını bilirsiniz: sabah ve akşam saatleri epeyce kalabalık olur, evden işe işten eve yetişmeye çalışan memurlar, eş dost ziyâretinden dönen emekliler ve tabiî ki öğrenciler..

 

Hep geç kalma duygusu vardır bir anda gelişen ve işlek kovanların uğultusu gibi yükselen gündelik konuşmaların; bu akordu bozuk, dağınık, düzensiz seslerin ardında..

.

.

.

 

Ne İsmâil Türüt ne de Ozan Ârif böyle bir hareketin temsilcisi olamaz; bu sîmâlar ve hitâp ettikleri lümpen milliyetçi çevrelerin bu harekete kazandırabilecekleri hiçbir şey yoktur; arkaik saplantılar kumpanyasından başka tabiî(!?)..

 

Boğazına kadar Turancılık masallarına gömülü bu çevrelerin yükselegelmekte olan milliyetçik hareketine yarardan çok zarar getireceği ortadadır..

 

Bu otobüsü durdurmaya, yolcularla haksız yere tartışıp itişip kakışmaya hiçbirinin hakkı yok..

 

Eğer bu ülkeyi bir parça seviyorlarsa ilk durakta insinler!..

Sevgili dostum şimdi sen neyi anlatmya çalışıyorsun bu öfke kin kim için yaptığın klip gerçekten çok güzel ama klipdeki uğur mumcu,abdi ipekçi,muammer aksoy ile hrand dink'i nasıl aynı görürsünüz ,hrand dink söyledikleri bölücü açıklamaları ile hiç bir zaman yapıcı olmamış cumhuriyetin temel ilkelerine karşı olmuştur.

fakat klibinde yer verdiğiniz uğur mumcular cumhuriyet için savaş verdiler cumhuriyet için öldürüldüler.

bu konuları daha öncede yazmıştık kimler nasıl işlendi cinayetleri .

sizinkide başka bir darbe girişimi anladığım kadar...

Gönderi tarihi:
Otobüs yolculuklarını bilirsiniz: sabah ve akşam saatleri epeyce kalabalık olur, evden işe işten eve yetişmeye çalışan memurlar, eş dost ziyâretinden dönen emekliler ve tabiî ki öğrenciler..

 

Hep geç kalma duygusu vardır bir anda gelişen ve işlek kovanların uğultusu gibi yükselen gündelik konuşmaların; bu akordu bozuk, dağınık, düzensiz seslerin ardında..

 

.

.

.

Ne İsmâil Türüt ne de Ozan Ârif böyle bir hareketin temsilcisi olamaz; bu sîmâlar ve hitâp ettikleri lümpen milliyetçi çevrelerin bu harekete kazandırabilecekleri hiçbir şey yoktur; arkaik saplantılar kumpanyasından başka tabiî(!?)..

 

Boğazına kadar Turancılık masallarına gömülü bu çevrelerin yükselegelmekte olan milliyetçik hareketine yarardan çok zarar getireceği ortadadır..

 

Bu otobüsü durdurmaya, yolcularla haksız yere tartışıp itişip kakışmaya hiçbirinin hakkı yok..

 

Eğer bu ülkeyi bir parça seviyorlarsa ilk durakta insinler!..

 

Arkadaşım alıntıysa bu yazı yazanı. Sana aitse seni gerçekten tebrik ederim. Bu kadar güzel anlatılabilirdi.

 

:clover:

Gönderi tarihi:

Alkım Saygın'ın yazısı ibretlik bir yazı. Her yurtseverin hararetle okumasını öneririm.

Gönderi tarihi:

Bir ülke düsününki parcalanmak yikilmak icin dört bir yandan saldiri altinda,Ermenisi,Pkk si ,Yunani Rumu,bastaki yönetim gaflet icersinde belkide bilincli,Komünistler yine bayrak ellerinde ortalikta yavas yavas boy gösterip eski günleri yasama hevesine kapilmislar,nerede bir milliyetci baskaldiri varsa hemen etiket hazir*Fasist*

******************,eger bu marksist bozmalarinin dediklerine bakarsak.Marksin filosofisi iflas etti,milyonlarca insanin hayatina özgürlügüne malolarak.Türkiye Cumhuriyeti daha taptaze genc bir Cumhuriyet,henüz yüzyilini bile doldurmadan yilikmaya calisisliyor.onu sevenler onu savunanlar ürkütülüyor,Türkiyeyi savunmanin tehlikeli oldugu söyleniyor,bu ülkenin ozanina türkücüsüne yakistirmalar yapiliyor onlari sevenlere hakaretler düzülüyor ve bunlari yapanlar alkislaniyor.Yani Türkiyeyi sevenlere karsi cikanlar alkislaniyor.Türkiyeyi sevebilmek icin siradan bir türkücüde olabilir insan yeterki o duygu ile dolu olsun.Vatan öyle sevilmez diyenler nasil sevdiklerini bir anlatsalarda bizde ögrensek diyecegim ama anlatacaklari birsey yok.Onlarin diyecekleri teksey,bu ülkedeyasayan herkesin vatanidir Türkiye.Sanki buna itiraz eden varmis gibi,veya Karadenizli türkücü sanki Türkiye sadece benim vatanimdir demis gibi.

Kimden alinti yapildigi bile belli olmayan ama amaci cok iyi anlasilan ibret alinmasi gereken bir yazi fazlasina gerek yok,anlayanlar anlarlar.

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.