Φ Senyour Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2007 Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız. Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor. Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor. Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!.. O kadar odaklanmışsınız ki “onarmaya”, bu yıkımın artık sizin kontrolünüzde olmadığını göremiyorsunuz. Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edilebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz. Yaşam da birçoğumuz için böyle geçip gidiyor. Katlanamadığımız bir işimiz, sevmediğimiz bir çalışma ortamımız ya da gururumuzu inciten bir yöneticimiz oluyor bazen. “Alışmaya” çalışıyoruz. İncinen yerlerimize her gün küçük yamalar dikiyoruz. Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın dönüyoruz evlerimize. “İşimi sevmiyorum ama dayanmak zorundayım!” diyoruz. Her şeyi bırakıp düşlerimizin peşinden gitmek, bir lüksmüş, şımarıklıkmış gibi görünüyor gözümüze. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden! Parasal anlamda risk alalım ya da almayalım; “Çevrem ne der? Yıllardır çalışıp aldığım terfilerim ne olur?” kaygılarımız, hırslarımızdan ve profesyonel (!) değerlerimizden vazgeçemeyişimiz ve daha birçok neden bile bizi yeni başlangıçlardan alıkoyabiliyor. Aynı durum ilişkiler için de, bitmiş ama süregelen evlilikler için de, hani o hep gidip yerleşmek istediğimiz huzur dolu sahil kasabası için de geçerli; değil mi? Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi? Hayatınızdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi? Yazar : Deniz Yalım Kadıoğlu Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 Bu yazı bana çok sevdiğim bir arkadaşımı hatırlattı İnsana en çok kendi zarar verirmiş.Kalbimiz bazen en can acıtıcı,en zararlı organ olabiliyor malesef. O kalelerin kumdan olduğunu bile bile onarmaya çalışıp,ayakta tutmak için didinip duruyoruz. Ama sonra bir bakıyoruz kendimizi,benliğimizi kaybetmiş aranıp duruyoruz. Üstüne üstlük bir de bu mücadeleyi verirken, biryandan da etrafımızda ki betondan kaleleri de yıkabiliyoruz Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.. . Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edilebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz. . . “Alışmaya” çalışıyoruz. İncinen yerlerimize her gün küçük yamalar dikiyoruz. Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın dönüyoruz evlerimize. “İşimi sevmiyorum ama dayanmak zorundayım!” diyoruz. Her şeyi bırakıp düşlerimizin peşinden gitmek, bir lüksmüş, şımarıklıkmış gibi görünüyor gözümüze. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden! Parasal anlamda risk alalım ya da almayalım; “Çevrem ne der? Yıllardır çalışıp aldığım terfilerim ne olur?” kaygılarımız, hırslarımızdan ve profesyonel (!) değerlerimizden vazgeçemeyişimiz ve daha birçok neden bile bizi yeni başlangıçlardan alıkoyabiliyor. Yazar : Deniz Yalım Kadıoğlu Selam zedan hikayen cok güzel ve oldukca da düsündürücü... fakat söz konusu 1 Kisi 1 kücük kova misal olarak verilmis desek bile, bu kitada ki düsünceye ben katilamiyorum birtürlü nedenine gelince...tek bir kova ile tek bir kisi onca caba gösteriyor..onarmak icin.. sonuc ta yikildigini elbet bir zaman sonra fark edecek.. diyelim. Nasil olur da bu tek kisi...Denizin biraz ötesinde... yenisini yapabilir birde şu var...o yapilacak olan yenisinin de yikilmayacagini... kim garanti verebiliyor eyer dersek...nasil olsa hersey kuruyor cöl oluyor o dalgalar, Denizin biraz ötesin de yapilacak olana erisemez....bu düsünce var ise, birsey diyemem tabi ki ( yer ve yapim misal tabiki bu arada ) ayrica daha sonra gelen kita da onarmaya calisdigi vakitler, tek basina iken ..neden birden karsi tarafta ki düsünceler ....düsünebilecekleri.....düsünülüyor onarmaya calisir iken madem ki bir karsi taraf var bu karsi taraf ne yapti, bu zaman icersinde...izledimi? Kendi tek basina iken, o kadar mücadel ederken..kurtarayim derken...karsi taraf yok gözükmezken yine bile karsi tarafi düsünüyor........... Saygilar oysa ki tek basina olmasay di, gercekten de onarilmaz birseymi di acaba diye düsünüyorum ki onca seyler var, onarilmaz yikilacak yikmamiz gerekiyor denildigi ise de...hayir yikilmayacak.....onarilacak..ve kaydirilacak dendi..... ve buda gerceklestirilmisdi Son olan soruya ise yanit olarak: Hayir etmedi diyorum Bu yazı bana çok sevdiğim bir arkadaşımı hatırlattı İnsana en çok kendi zarar verirmiş.Kalbimiz bazen en can acıtıcı,en zararlı organ olabiliyor malesef. saygilar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.