Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Şimdi madde-enerjiye dönüşebilir teorisi hakkında, basit gözlemler neticesinde kafamda oluşan soru işaretlerini gidermeme yardımcı olabilirseniz sevinirim.Bir yel değirmeninin ürettiği enerjiden sonra hangi maddenin kütle kaybettiğini ben basit gözlemimle göremiyorum. Bunu bana biri açıklayabilirse sevinirim. Sn Brain , Yel değirmeninin hareketini kullanarak enerji elde etme işleminde dönüşen bir madde yok. Bu demek değildir ki , her elde edilen enerjide , bir madde dönüşmüş olması gerekir. Diğer yandan odunun yanmasında da , çıktılardan biri ısı enerjisidir. Kimi enerji elde edinimlerinde , madde dönüsürken... Kiminde de , maddenin durumundan faydalanarak enerji elde edilebiliyor. Su yukardan akarken , önüne bir engel konarak , dönme sağlanıyor. Suyun knetik enerjisi kullanılarak elektrik elde ediliyor. Burada da dönüşen bişey yok. Yel değirmeninde de. Ama havagazı yanması soncunda , elektirk elde edilirken bir dönüşüm var. Her enerji ortaya çıkışında madde dönüşümü beklemek doğru olmayakacktır kanısındayım. Yanılıyor olabilirim. Bende fizikçi yada kimyacı değilim. Hayat öğrencisiyim desem yeridir. Evet ben sadece madde vardır. Sözünün doğruluğundan kuşku ile , enerjinin de olduğu durumun açıklanması gerektiğini düşünmüştüm. Ama sn Ölü Adam ın iletisi , bizim bilgilerimizi de öldürdü , o ayrı. Bakalım bilim daha ne bulacak. Not: Ben iletimi bitirdiğimde , SN Bilimselcinin iletisi yeni asılmıştı. Aynı anda aynı şeyleri yazmışız. İslamcılar bu duruma kader derken , bizler TESADÜF deriz. Bu arada Sn Bilimselci ile aramda 5400 km uzaklık var. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Esasen Sayın Taklamanakn'ın sorusunu cevaplamakta güçlük çekmiştim. Zira ne ben fizikçi veya kimyacıyım, ne de o. Ayrıca enerji ifadesinden tam olarak ne kastedildiği konusunda tam bir fikrimiz de yoktu. Enerji'den ne kastedildiğini tam tarif etmeden, bu soruya cevap verilebileceğini sanmıyorum. Enerji ve madde kavramlarının iyi anlaşılamadığını düşünüyorum... ... Herkes maddenin ne olduğunu kavrayabildiğini düşünürken, enerjinin ne olduğunu anlamakta zorlanmaktadır. Sayın Ölü Adam'a teşekkür ediyoruz. Bizi biraz aydınlattı bu konuda. Ayrıca özet olarak, bize lazım olan bilgiyi de iletisinin sonunda verdi. Bu yeni duruma göre enerji madde dönüşümü çok doğaldır ama madde enerjinin bir formudur. ... Enerji özel koşullarda her zaman maddeye dönüşebilmektedir... Benim bu başlıktaki amacım, algılayabildiğimiz veya henüz algılayamadığımız evrende, maddeden (veya maddenin bir formu olan enerjiden) başka hiçbirşeyin olmadığı, illa birşeye yaratıcı veya ilah adı verilmek isteniyorsa, bunun maddeden başka birşey olmadığı, yaratanın da yaratılanın da madde olduğudur. Saygılar. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Madde ve enerjiyi daha iyi anlayabilmek için, biraz da Kuantum Mekaniğinden söz etmek gerekir; Elektromanyetik ışımalar, dalga özelliklerinin yanı sıra sanki bir parçacık ( foton ) özelliği gösteriyordu. Bunakarşın hareket eden bir kütle bazı yönleriyle, sanki bir dalgaymış gibi davranır. Bir elektron, hatta herşey hatta biz bile dalgalar gibi davranırız. Burada söz konusu olan dalgalar bu sefer elektromanyetik dalga değildir. Bu tamamen farklı olarak, madde dalgaları, olasılık dalgalarıdır. Amerikan bilim adamı Richard Feynman tarafından bu dalga-parçacık ikilemine güzel bir yaklaşım yapılmıştır: Hiçbir parçacık bir A noktasından bir B noktasına tek bir düz yoldan gitmez, ama parçacığın A'dan B'ye aynı anda olası her yoldan gittiği var sayılır. Yani bu demek olurki parçacığın hiçbir kesin geçmişi yoktur. Bu düşünce tarzının adı GEÇMİŞLER TOPLAMI'dır. Bunu akılda canlandırmak çok zordur, çünkü hayatımızda daha önce buna benzer hiçbirşey görmedik. Elektromanyetik dalgalarda da olduğu gibi maddede hem parçacık ( foton ) hem de dalga özelliği aynı anda gözlenemez. 1924 yılında, maddenin bu özelliğini farkeden ilk kişi bir Fransız, Louis Victor De Broigle dır. (Madde dalgaları genellikle De Broglie dalgaları diye isimlendirilir). 1923 yılında Lois De Broglie, optikteki "ermat Prensibi" ve mekanikteki "en küçük etki prensibi" ile benzerlik kurarak, ışınların gösterdiği dalga-parçacık ikililiğinin maddeler tarafından da gösterilmesi gerektiğini öne sürdü. De Broglie; Eisteinın özel rolativite teorisi ile Planckın kuanta varsayımı sonuçlarını yeni bir ışık kuantum teorisi kurmak için birleştirdi Gerçi o, ışık kuantumu için küçük bir durgun kütle kabul ediyordu ama bir ışık fotonunun momentumunu p=h/l denklemi ile belirlenbilir.. ( Burada p momentum, h Planck sabiti ve l ise dalgaboyudur. ) Bu formül madde dalgaları için de geçerlidir. biz bu durumda parçacığın momentum'unu p= m.v olarak gösterebiliriz.( Burada m cismin kütlesi ve v ise hızı dır.)Relativistik etkileri ihmal edersek, fotonun dalga enerjisi, E = p.c = h.f yazabiliriz. Bu eşitlikten de, f= c / l l=h./ p elde edilir. Bu, De Broglie bağıntısıdır. Burada p, ışığın doğrusal momentumudur. De Broglie daha da ileri giderek, ışık kuantumu için verdiği bağıntısının sabit p doğrusal momentumuyla hareket eden herhangi bir parçacık içinde geçerli olması gerektiğini ve bu hareketli parçacıkların dalga boyuyla karakterize edilen dalga özelliklerini sergilemesi gerektiğini öne sürdü.Bu durumda, l=h./ m.v yazılabilir. De Broglie, ayrıcabir elektron demetinin kırınım verebileceğini söyledi. Yani, elektron kırınımı deneysel olarak gözlemlendi. Tıpkı ışık ( foton-e.m. dalga ) gibi! Işık Dalgaları Foton Olduğu gibi Madde Dalgaları da Parçacıktır! Hareketli parçacıkların dalga özeliğinin, yüksek hızlı makroskopik cisimlerde gözlenmesinin sebebi h Planck sabitinin çok küçük olmasıdır. Eğer Planck sabiti çok büyük olsaydı, makroskopik evren çok tuhaf olurdu. Planck sabitinin bu kadar çok küçük olması yüzünden,maddenin ikili dalga-parçacık yapısı sadece temel parçacıkların mikroskopik aleminde kendini gösterir. Eğer Planck sabiti sıfır olsaydı, o zaman, dalga-parçacık ikiliği olmayacak,evren tamamen klasik olacak ve biz de kuantum mekaniğiyle uğraşmayacaktık. Öte yandan,, Heisenberg Belirsizlik İlkesi der ki, bir elektronun momentumunu -dolayısıyla hızını- ve konumu aynı anda tam doğru olarak ölçemeyiz, her iki niceliğin ölçümünde de bir miktar belirsizlik vardır ve bu belirsizliklerin çarpımı bir minimum değere sahiptir. Mesela konumunu doğru belirlemek istersek momentumundaki belirsizlik sonsuza yaklaşır. Tabi bunun tersi de doğrudur. Böyle bir sistemi inceleyebilmek için bir foton gönderdiğimizde de fotonun etkisiyle sistem bozulacak, bundan böyle incelediğimiz sistem 'esas' sistem değil bizim etkimizle 'değişmiş' sistem olacaktır. Elektron gibi çok küçük parçacıklar, artık fotonla kıyaslanabilir düzeye inmiştir. İşte kuantum mekaniğinin dayandığı 2 ilke budur. Bu ilkelerden Schrödinger tarafından geliştirilen dalga mekaniği denklemleri, maddenin ( elektron-atom altı parçacıklar ) konumunu sadece o noktada bulunma olasılığı anlamında zamana bağlı yada bağımız olarak hesaplayabilmemizi sağlar. Bulduğumuz matematik formülleri de doğanın formülleri değil, bizimle ilişkiye giren doğanın formülleridir.Biraz sıkıcı oldu galiba Boşverin gitsin! Saygılar. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Ooo, uçmuşsunuz... Fotonlar, gravitonlar, nötrinolar, madde dalgaları, Heisenberg, Schrödinger... Bu arada, Şrödinger'in kedisi ölmese daha iyi olur ya! Kedileri çok severim, yazık... Ya arkadaşlar, bu işlerin içinden Einstein'ler çıkamadı, o olağandışı zeka ve yeteneğiyle Feynman çıkamadı, CERN'ciler çıkacağız diyorlar, Hawking "I-ıh, cık! Çıkamayacaksınız" diyor. Onca masrafla yapılan dünyanın en büyük makinesinin güme gitme olasılığı var. Şaka yapıyorum ama, aslında hiç şakaya gelir işler değil bunlar. Ben bir ara "ben de bu kuantum zıkkımını anlamazsam ne olayım!" diye çabaya girdim ama, sicimdi, M kuramıydı, olasılıklar evrenleriydi... Son derece karışık bu işler. İtiraf edeyim anladığımı iddia edemiyorum bu işlerden. Ama pes etmedim. Bu konuda benim, Ahmed'in Mehmed'in yapabileceği bir şey yok. Kuantum alanında, şu an elimizdeki teknoloji, buldozer kepçesiyle dantel işlemeye kalkışmak kadar kaba kalıyor. Bu alem son derece ve son derece küçük. Ama bu demek olmuyor ki diyebileceğim hiç bir şey yok. Şunu derim: "Belirsizlik" dediğimiz şey, tamamen belirleyiciliğimizin kapsama alanının dışında kalandır. Yoksa belirsizlik diye bir şey yoktur. Benim inancıma göre evren deterministiktir. Tesadüf yoktur. Rasgelelik yoktur. "Tanrı" zar atmaz. Tırnak içindeki tanrıdan ne kastettiğimi açıklamam çok güç. Bunu söylerken Einstein'in ne kastettiğini bilmek için çok şey verirdim. Şu kadarını söyleyeyim, buradaki tanrı kesinlikle deyimseldir. "Tanrı" dediğiniz zaman batı kültüründe kesinlikle deyimsel, karşılığı olmayan bir soyut kavramdan bahsedersiniz. Neden mi? Çünkü klasik determinizmin son savunucusu Laplace'nin ortaya attığı üstün varlığa kimisi "Laplace'in şeytanı" der, kimi "Laplace'in tanrısı." Doğu kültüründe bu kadar zıt olan iki kavramı, onlar birbiri yerine geçirmekte en ufak sakınca görmezler. Bu yer değiştirtmeden hiç bir rahatsızlık da duymazlar. Batıda tanrı kavramı çok ama çok farklıdır. Hele ki felsefe ve bilim dünyasında, tanrı derken ne kastetiklerini ben şahsen bu güne kadar anlayamadım. Ama zihinsel bir yanılgıdan, karşılanamayan kavramlara bir ad verip kurtulmadan bahsettiklerine eminim. Karşılık bulamadıkları kavramları bu isim altında toplayıp kurtulup geçip gidiyorlar. Çok azı hariç ateist de değildirler. Karşılıksız kavramları altına süpürebildikleri böyle bir halı altı köşesi olmasından da hoşnutturlar. Sözün burasında: Laplace'dan sonra kimse klasik determinizmi savunmamıştır, günümüz determinizmi onun tanrı veya şeytan, her neyse o kavramını kesinlikle söz konusu bile etmez. Dahası, böyle bir kavram günümüz determinizmine temelden aykırı kabul edilir. Laplace laboratuarından çıkınca herhalde biraz İncil okuyor olmalıydı. Soyutlukların insan zihninden çıkması hiç öyle kolay değildir. Doğu kültürünün bu alanda alacağı daha çok mesafe var. Neyse konuyu dağıtmadan: Belirsizlik, tamamen ölçmek istediğimiz ve içini görmek istediğimiz hacimlerin çok ama çok küçük oluşundan kaynaklanıyor. Şöyle bir örnek vereyim: Karanlık bir mağaraya girdiniz ve içerde bir ayı olduğundan şüphelendiniz. Elinizde tenis topları var. Bunları fırlatarak ayıyı belirlemeye çalışıyorsunuz. Top yumuşak bir şeye çarpınca ayıya geldiğini, sert bir şeye çarpınca taşa geldiğini sesten anlıyorsunuz. Bu yöntem size ayının boyu, hangi yönde olduğu ve ne kadar uzakta olduğu hakkında bir fikir verecektir. İşte biz atomaltı nesnelerden bu kadar kaba bir yöntemle haberdar olabiliyoruz. Bir nesneyi, ona çarpıp yansıyan fotonlarla algılıyoruz. Peki gözlemek istediğimiz parçacık, fotondan da küçükse? İşte kuantumun handikapı budur. Karanlık mağarada tenis topları ayının yerini belli ediyor ama, o mağarada karıncaya tenis topu atarsanız ondan haberiniz bile olmaz. Fakat kuantum yasalar gelişecek ve biz ondan faydalanacak teknolojiyi geliştireceğiz. Nasıl elektronu tam anlayamadan elektronik yasaları bulundu ve geliştiyse, kuantum bilgisayarlar yapılacak. Bugünkü silisyum teknolojisi rafa kalkacak. Her bir beyin hücresine karşılık bir minik yonga yapılıp yapay bilinç yaratılacak. Bu işleri de ölüp cennete kapağı atıp köşklerde hurilerle yatıp kalkmayı ve yıldızlar boncuk gibi saçılıp, güneş dürülüp, evrenin yok olacağını hayal edenler yapmayacak. Bu işleri evrenin deterministik olduğuna inanan ve belirsizlikleri determinizmin kapsamına almaya ant içmiş bilim tutkunları yapacak... Onlar için hayatlarının önemi yoktur. Ölmenin de önemi yoktur. Sonsuz bir döngü içinde geçmiş ve gelecek kaygısı çekmenin anlamsız olduğunu bilirler... Bu evren sonsuz döngünün minicik bir parçasıdır... Bir bakterinin kalıtımı olduğu gibi evrenin de kalıtımı vardır. Bilgi, kaybolmaz. Kuantum alemin bir derinliğinde, bilginin kaybolmadığı birimler mutlaka var. Tüm çabamız oraya ulaşmak. Ancak insan beyni boş olarak doğduğu gibi bebek evrenler de boş, hayatsız, bilinçsiz doğuyor. Sonra determinizmin çarkları ağır ağır dönmeye başlıyor. En olası sonuçlara ulaşmak üzere... Neyse uzatmayayım, madde enerji tartışmasında haklı yön şu: Hiç madde içermeyen, sadece enerjiden ibaret bir evren olabilir mi? Tüm madde enerjiye dönüşse, o evrene artık evren denilir mi? Buna kimse "olabilir" demez herhalde. Çünkü bu enerji neyi etkileyecek de enerji olduğu belli olacak? Boş uzayı mı ısıtacak? Işıyıp neyi aydınlatacak? Varlık madalyonunun bir yüzü madde, bir yüzü enerji. Birbirlerine dönüşüyorlar. Biri öbürüsüz olmuyor. İşin sırrı olinde . İki kere rafine... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2008 Neyse uzatmayayım, madde enerji tartışmasında haklı yön şu: Hiç madde içermeyen, sadece enerjiden ibaret bir evren olabilir mi? Tüm madde enerjiye dönüşse, o evrene artık evren denilir mi? Buna kimse "olabilir" demez herhalde. Çünkü bu enerji neyi etkileyecek de enerji olduğu belli olacak? Boş uzayı mı ısıtacak? Işıyıp neyi aydınlatacak? Varlık madalyonunun bir yüzü madde, bir yüzü enerji. Birbirlerine dönüşüyorlar. Biri öbürüsüz olmuyor. İşin sırrı olinde . İki kere rafine... Sadece enerjiden ibaret bir evren tabii ki olabilir, zaten şu anda da sadece enerjiden ibarettir. Madde dediğimiz enerjiin algılayabildiğmiz durumudur. Tüm madde enerjiye dönüşse lafı yanlıştır. Madde şeklinde algıladığımız enerji ortadan kalkarsa bu denebilir. Ama bu durumda ki evrene de hala evren denilir. Çünkü madde olmayan enerji parçacıkları arasında da etkileşim sürer ve tekrar maddeyi oluşturabilir. ( 2 gama ışını--> madde+antimadde ) Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2008 Son günlerdeki en verimli bilgi alışverişi için emek harcayanlara teşekkürler. İyi ki bu foruma gelmişim dostlar. Saygılar. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2008 Son günlerdeki en verimli bilgi alışverişi için emek harcayanlara teşekkürler. İyi ki bu foruma gelmişim dostlar. Saygılar. sızı ozledık nerdesınız Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.