-
İçerik Sayısı
51 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
tebu tarafından postalanan herşey
-
Cennete Gideceğini Zannedenler BUYRUN...
tebu şurada cevap verdi: nazli64 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Başlığı açan arkadaş güzel bir konuya değinmiş, evet yanlış bilinenler var kesinlikle Kuran'ı okuduktan sonra insan konulara vakıf oluyor. Bu sizin bahsettiğiniz kapılar tasavvuf'daki 4 kapıyı andırdı bana Şeriat, tarikat, marifet, hakikat. Şeriat kapısının makamları: 1. İman etmek, 2. İlim öğrenmek, 3. İbadet etmek, 4. Haramdan uzaklasmak, 5. Ailesine faydalı olmak, 6. Çevreye zarar vermemek, 7. Peygamberin emirlerine uymak, 8. Şefkatli olmak, 9. Temiz olmak, 10.Yaramaz işlerden sakınmak. Tarikat kapısının makamları 1. Tövbe etmek, 2. Mürşidin öğütlerine uymak, 3. Temiz giyinmek, 4. İyilik yolunda savaşmak, 5. Hizmet etmeyi sevmek, 6. Haksızlıktan korkmak, 7. Ümitsizliğe düşmemek, 8. İbret almak, 9. Nimet dağıtmak, 10.Özünü fakir görmek. Marifet kapısının makamları 1. Edepli olmak, 2. Bencillik, kin ve garezden uzak olmak, 3. Perhizkarlik, 4. Sabır ve kanaat, 5. Haya, 6. Cömertlik, 7. İlim, 8. Hoşgörü, 9. Özünü bilmek, 10.Ariflik. Hakikat kapısının makamları 1. Alçakgönüllü olmak, 2. Kimsenin ayıbını görmemek, 3. Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek, 4. Allah’in her yarattığını sevmek, 5. Tüm insanları bir görmek, 6. Birliğe yönelmek ve yöneltmek, 7. Gerçeği gizlememek, 8. Manayiı bilmek, 9. Tanrısal sırrı öğrenmek, 10.Tanrısal varlığa ulaşmak. -
Bu kadar peygamber, bu kadar kitap var hepside bir yaratıcıdan bahsediyor, hepsinde sıfatları belli. Yani biz bir sabah uyandığımızda birde aaa bir yaratıcı olmalı dur ben ona inanayım demedik. Elimizde onlarca kaynak var ve düşünecek aklımız var. Bir tanemi olayına gelince, bir tane olsa nasıl bu kadar komplike bir sistem olabilir, neden karmaşa yok bizim hayatımızdaki gibi, dünyadaki gibi. Yönetme gücüne sahip insanlar bir bakın ne kadar uyum içinde olduklarını göreceksiniz, hiç savaş yok, baskı yok, diktatörlük yok değil mi? Yani bu tanrılar tamda hepsi eşit güçte mi acaba? Olmasalar güçlü olan diğerlerini alt etmeye çalışmaz mı? Yoksa çok mu uyum içindeler acaba? Evrene bakıp yaratıcının olması gerektiğini anlıyorsunuz ama gene aynı evrene bakıp yaratıcının bir tane olması gerektiğini yoksa bu sistemin bu kadar kusursuz çalışamayacağını anlayamıyorsunuz, ne kadar tutarlı. Birşeylere yok yere inanılmaz, akıl illaki sorgular neden diye ama dediğiniz gibi objektif olmak lazım, okumak araştırmak lazım. Biz bunu yapıyoruz ve ne kadar muhteşem bir yaratıcının bizi ve tüm kainatı yarattığını görüyoruz.
-
Tartışmalar hep sonuçsuz kalıyor maalesef ftoyd sizin bulunduğunuz manevi konumda o arkadaşlar bulunamaz maalesef çünkü redediyorlar. Yaşadıklarınızı çok iyi anlıyorum ve bu takım olayları bende yaşadım bunun tesadüf, yanılsama veya beyinle alakalı olduğu söylenemez. Tartışmalarda birkaç ayet veya hadis üzerine duruluyor sürekli, bütün olarak Kuran'ı ele alıp önyargısız inceleme zahmetinde bulunulmuyor maalesef. Temelde Kuran Allah'a inanmak ve ona ortak koşmamak, peygamberlere ve kitaplara inanmak, anne babaya itaat etmek, akrabaya, fakire ve yetime yardım etmek, adil olmak, iyi insan olmak, kötükleten, zulümden, bozgunculuktan, kibirden, nankörlükten, israftan, hainlikten uzak durmayı emreder. Kuranın geneline bakıldığında iyi işlere teşvik, kötü işlerden men etmek vardır. Bu ayetler o kadar çoktur ki onları görmezden gelmek ve bu ayetler üzerine hiç düşünmemek önyargısız olunmadığının açık ve net göstergesidir. Dünyadaki sapmış müslüman toplulukları örnek verip sizin dininiz budur diye suçlamak ise olacak iş değildir. Allah'a ve yarattıklarına inanmayan biri insanlığın neden bu durumda olduğu gerçeğini anlayamaz. İblis ve onla ilgili ayetler üzerinde düşünmediği sürecede anlamayacaktır. Bu konular o kadar uzun tartışılırki sayfalar dolusu sürer fakat sabit fikirler olduğu sürece gene bir sonuca varılamayacaktır. Bilimsellikten söz edilmiş, başka bir konuda gene kutsal kitapların bilimsel ispatları üzerine konuşulurken tesadüfen Discovery'de seyrettiğim bir belgeselden örnek verdim geçiştirildi, İncil ve Kuran'da geçen Lut kavminin yok oluşu ve Hz.Musa'nın Kızıldenizi geçişi bilimsel olarak kanıtlarla Discovery'de ele alınmış ve bütün bulgular olayların gerçekliğini gösteriyor. Kainatın yaratılışı, yörüngeler, dağların kazık şeklinde oluşu, birbirine karışmayan denizler, insanın yaratılışı gibi başka bilimsel olaylarda Kuran'da vardır ama bunlarda çeşitli tezlerle reddedilebilmektedir. Biz inananlarla göre Kuran Allah'tan geldiğine şüphe olmayan Hak bir kitaptır ve gerçekten Kuran'a göre yaşayabilirsek herşey şimdikinden daha güzel olacaktır. İnanmayanlarda kendi düşüncelerinde tabiki özgürdürler, istedikleri gibi inanabilirler, kimse başkasına bir fikri zorla dayatamaz sadece anlatır ve tartışır ama zorla dayatma olmaz.
-
Sürekli birbirine benzeyen iletiler, aynı yada benzer ayetler. Cevaplar veriliyor birkaç gün içinde başka biri aynı konularla tekrar sahnede. Sebepsiz sonuç olmaz, Kuran birçok ayette iman edip güzel ve makbul işler yapanlara cenneti müjdeler. Kendine ortak uyduranları, kendine, peygamberlerine yada ayetlerine inanmayanları, zalimleri, kötülük yapanları ise cehennemle müjdeler. İstediğinizi seçmekte serbestsiniz kendi seçimlerinizden dolayı yaratanı gaddar yada zalim olarak nitelendiremezsiniz. Size yol göstermiş, seçenekler sunmuş, kurtuluşuda, azabıda anlatmış. Siz seçiminizi yaparsınız fakat kendi yaptığınız seçimi yaratıcıya yükleyemezsiniz. Allah ayetlerinde belirtmiştir, kendisine karşı gelmekten sakınanları, iyilik edenleri, sabredenleri, güzel davrananları, adil davrananları ve temiz olanları sever. İnkar edenleri, nankörleri, bozguncuları, zalimleri, kibirlenen ve övünenleri, hainleri, haddi aşanları, israf edenleri, büyüklük taslayanları, böbürlenip şımaranları sevmez. Kuranın çeşitli ayetlerinde bunları görebilirsiniz. Zalim, kabadayı ve önyargılı diye kendi düşüncenize göre iddia ettiğiniz yaratıcı, ayetlerinde sizin belirttiğiniz sıfatlarda olanları sevmediğini söylüyor. Siz nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlayın sonuçta buda sizi bağlar, herkes istediği seçimi yapmakta özgürdür fakat ölümden sonra insana kendi seçimini yapma şansı maalesef bir kez daha verilmeyecektir.
-
Öncelikle rica ederim. Çeviri konusuna gelirsek bu benim yorumum değil, embriyo rahim duvarına asılı bir şekilde durur. Alaka'nın arapça türkçe karşılığı ise asılıp tutunan şey demektir. Sizce bu embriyo değilde başka bir şey olabilir mi? Mümkün olmasa gerek ki, meallerde genel olarak alaka yada embriyo diye tercüme edilir.
-
sevenyearsintibet Arılar polenleri sadece çiçeklerden değil mevye ağaçlarındaki meyve tomurcuklarından da toplarlar burada kastedilen meyve buna işarettir. İnsanın yaratılışı konusuna gelirsek Kuran'ın tamamında yaratılışla ilgili ayetler vardır en uzun ve en detaylısın ise Hac suresi 5. ayettir Hac - 5 Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra da yapısı belli belirsiz bir mudga'dan yarattıkki size kudretimizi gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip erginlik çağına varırsınız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken birşey bilmez olur. Alaka: Rahim duvarına asılı duran tutunan madde, embriyo (embriyo spermle döllenmiş yumurtadan oluşan zigotun mitozla bölünerek çok hücreli canlı halini alması) Mudga: Bir çiğnem et, cenin Yumurtanın varlığında habersiz olan yok siz öyle anladıysanız amenna. Katır meselesine gelince, nadirde olsa katırların doğum yaptığı bilen bir gerçek, ayrıca katırlarda erkek ve dişi olmak üzere çift cinsiyet olarak doğabilirler, unutulan birşey yok anlayacağınız. Kuran'ın akıl ve bilim dışı olduğunu bu ayetlerle savunuyorsanız vay halinize. Biraz daha okuyup araştırın belki daha tartışılabilir bir şeyler bulabilirsiniz
-
Kuran'ı Kerim'in tümünü çokça okudum ve okumaya da devam ediyorum şimdiye kadar mehtiyle ilgili yada ona işaret eden bir ayet gördüğümü hatırlamıyorum. Hadislerde geçtiği bilinir ama hadisler konusu ise her zaman çok tartışmalı olmuştur, uzun uzun araştırıp tartışmak gerekir.
-
DİN SAÇMALIĞININ ÇELİŞKİLERİ
tebu şurada cevap verdi: raif bostan başlık Dini Konular - Din - Dinler
raif bostan insan haklarının en iyi uygulandığı ülkede insanlar çıplak geziyorlar mı? Evlilik bir anlaşma tamam ona riayet etmek gerekir peki evlenmeden önce aileden bir çıplak gezmek isterse ne yapmamız gerek? Yada başka soru diyelim ki insan hakları kapsamında çıplak gezmeye izin verildi, toplum içindeki sapıklarda bunu fırsat bildi, taciz ve tecavüz olaylarında patlama yaşandı, bunun önlemini nasıl alacaksınız?. -
DİN SAÇMALIĞININ ÇELİŞKİLERİ
tebu şurada cevap verdi: raif bostan başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kuşkusuz büyük bir İslam düşmanısınız bu kesin fakat bununda ötesinde osmanlı türkleri hakkında da pek iyi şeyler düşündüğünüz söylenemez. Öncelikle Kuran'ı değerlendirecek objektiflikte ve bilgide olmadığınız bütün yazılarınızdan belli oluyor fakat siz hala kendi düşünceleriniz doğrultusunda kendi anladığınız gibi Kuran'ı eleştirebileceğinizi zannediyorsunuz. Tabiki eleştirebilirsiniz fakat bu eleştirilerinizin doğru olduğu anlamına gelmez sadece sizin düşüncelerinizdir. Kuran'da Tevrat ve İncil gibi Allah tarafından vahiy yoluyla peygamberine indirilmiştir, önceki kitapları tasdik eder hatta bazı kısımlarını da içermektedir. Bahsettiğiniz ayetler sizin dediğiniz gibi yahudi edebiyatından değil tevratın kendinden gelmektedir ve tüm inananlara emrolunmuştur. Haksız yere insan öldürülemeyeceği başka ayetlerde de yazılıdır sadece Maide 32'de değil. Osmalı konusuna gelince, Osmanlı nasıl fetih yaptığı ve fethettiği yerlerdeki halka hangi hakları tanıdığı tarih kaynaklarında açıkça yazılıdır. Balkanların ve Ortadoğunun Osmanlı sonrasını haline ve Osmanlı zamanındaki haline bakın. Fatih'in Bosnayı fethettikten sonraki yazdığı ferman ilk insan hakları ahitnamesidir. Acaba fethettiği yerlere bu hakkı tanıyan başka inanışa sahip örnek bir devlet varmıdır. Fermanın asıl metni aşağıdadır. Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine canlarına mallarına kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için yedi Mushaf hakkı için yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir." Mevlana ve Yunus'da, ortadoğuda birbirini öldürenlerde aynı dine ve aynı kitaba tabidir herkesin nasıl ve ne şekilde o kitabı anlayacı ise kendisine bağlıdır. -
DİN SAÇMALIĞININ ÇELİŞKİLERİ
tebu şurada cevap verdi: raif bostan başlık Dini Konular - Din - Dinler
raif bostan dini kuralları geçtim de siz olayın ahlaki boyutunu da tamamen silmişsiniz. Farz edelim evlisiniz ve eşiniz çırıl çıplak gezmek istiyor ben insan haklarına riayet eden bir insanıp deyip onun böyle gezmesine izin verecek misiniz? -
DİN SAÇMALIĞININ ÇELİŞKİLERİ
tebu şurada cevap verdi: raif bostan başlık Dini Konular - Din - Dinler
Başkalarına zarar vermeden insan haklarını ihlal etmeden yapmak isteyip yapamadığımız şeylerden de örnekler vermiştim fakat okumadınız sanırım. En iyi üniversitelerden birinde okumak istiyorsunuz kurallara boyun eğmeden alıyorlar mı? hayır tabiki. Elini kolunu sallayarak kimseye zarar vermeden istediğiniz yere girip çıkabiliyor musunuz? tabiki hayır. İstediğiniz işe girebiliyor musunuz? tabiki hayır. İyi bir hastane de tedavi olmak istiyorsunuz ama paranız yok parasız tedavi olabiliyor musunuz? tabiki hayır. Bu örnekler de çoğaltılabilir. Nerede insan hakları yada temel hak ve özgürlükler özellikle eğitim ve sağlık en temel hak ve özgürlüklerden. Demek ki bazı kurallara uymadan birçok şeyi elde edemiyoruz istediklerimiz başkalarına zarar vermesede. İslam'da da pek tabi Allah'ın koyduğu kurallar vardır uyarsınız yada uymazsınız sizin bileceğiniz iş zorla değil, inanan Dünya'da yaptığının tam karşılığını alacağını bilir. Fakat bu iş öyle başörtüsü örtmüyorsan cehenneme gidersin olayı değildir, cennet ve cehennemle ilgili Kuran'dan biraz araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Ben size İslam'da ki genel emir ve yasakların başlıcalarıdan birkaç örnek vereyim saçma mı değil mi siz karar verin. En’âm - 151 De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin.İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.” Nisâ - 36 Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. Nahl - 90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Ek olarak eğer bir yaratıcıya inanıyorsanız onun yarattığına karışmaması gerektiğini savunmanız anormal olur. -
DİN SAÇMALIĞININ ÇELİŞKİLERİ
tebu şurada cevap verdi: raif bostan başlık Dini Konular - Din - Dinler
Özgürlükten yola çıkmışsınız, özgürlük nedir yada ne kadar özgür olunmalıdır. Özgürlüğün kelime anlamı; herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumudur. Neden hiç bir zaman insanlar tamamen özgür bırakılmamış ve bir devlet altında, yasalar ve kurallar dahilinde yaşamıştır. Sokakta çırıl çıklak gezsek ne de olsa özgürüz diyebilirmiyiz. Veyahut otomobille bütün kuralları ihlal etsek kurallar insan haklarına aykırı nede olsa özgürüz diyebilirmiyiz. Ben istediğim yere girip çıkabilirim diyebilirmiyiz yada ben istediğim üniversitede okumak istiyorum deyince bizi özgürüz diye o okula alırlar mı? Çalıştığımız iş yerinde neden kurallar vardır? İstediğimiz saatte gidip gelelim veya istediğimizi giyelim nede olsa özgür olmalıyız değil mi? Bu örnekler yüzlerce hatta binlerce verilebilir. Yasaları yada kuralları çiğnersen ceza alırsın bu devlet kanunlarında da işyeri kurallarında da böyledir. Allah'ın bütün dinlerde koyduğu sosyal ve hukuk kuralları vardır aynı devletlerde olduğu gibi. Neden Allah'ın koyduğu kuralları anlamak bu kadar zor geliyor, inanmıyorsanız zaten size ne kurallardan gidin devletin koyduğu "uymak zorunda olduğunuz" kurallara karşı çıkın, işyerindeki işletmenizin koyduğu "uymak zorunda olduğunuz" kurallara karşı çıkın yada öğrenciyseniz okuldaki "uymak zorunda olduğunuz" kurallara karşı çıkın inanmadığınız kurallarla neden uğraşıyorsunuz zaten bu kurallar sizin için geçersiz. -
Verdiğiniz örnek ayetleri birde hiç parantez kullanmadan tercüme yapan Prof.Yaşar Nuri Öztürk'ün mealinden görelim. Saffat - 150 Mûsa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi?" Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma." Fatır - 27,28 Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyvelar çıkardık. Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var. Aynı şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah Azîz'dir, Gafûr'dur. Gördüğünüz gibi benim verdiğim çeviri parantezsiz ve anlaşılır. Sonuçta üzerinde yorum yaptığınız ve anlamsız dediğiniz bir çeviri ve arapça bilmeden ne kadar eleştirsenizde boştur.
-
Kuran'daki parantezleri şahsen okumam ve ayetleri forumda yazarkende parantezli yerleri koymam ve bu haliyle Kuran'ı rahatlıkla anlayabiliyorum. Acaba bu kapasiteyle mi yoksa bakış açısıyla ilgili bir sorun mu?. Parantez olayının özüne gelirsek bu parantezler türkçe'ye çevrimde anlaşılma açısından kolaylık olması için koyulmuştur hatta hiç parantez olmayan çeviriler de mevcuttur. Arapçasında parantez falan yoktur, bir dili eleştirebilmek için o dili iyi bilmek gerekekir. Arapça bilginiz baya iyi olsa gerek özne yükleme kadar girdiğinize göre.
-
Sn. demirefe, inanmadığınız bir şey sizin için evrensel olmayabilir ve hiç bir şey ifade etmeyebilir fakat bu sadece sizin görüşünüzdür. Evrensel: Evrenle ilgili, bütün insanlığı ilgilendiren. Kuran, bütün insanları ilgilendirdiği için evrenseldir. İbrahim - 1,2 Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye layık, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Yunus - 57 Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet geldi. Yunus - 108 De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.” Şiir ve şair konusuna gelince Kuran'ın indiği dönemde Hz.Muhammed'i şair Kuran'ı da şiir olarak nitelendiren müşrikler olmuştur. Aşağıdaki ayetler mekke döneminde indirilmiştir, o dönemde yönetime ve güce sahip olanlar müşriklerdir, hatta inananlara türlü işkenceler yapılmıştır, kelle korkusu o döndemde olsa olsa inananlarda olabilir. Yâsîn - 69 Biz o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır. Sâffât - 36 “Biz, deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı. Tûr - 30 Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar?
-
Kurandaki emir ve yasakları sadece o dönemle sınırlayamazsınız bazı ayetler o dönemdeki olaylar üzerine gelmiştir doğru fakat İslam'ın temel yapısını oluşturan emir ve yasaklar geneldir. Bakara - 21 Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız. Bakara - 183 Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Nisâ- 136 Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur. Mâide - 6 Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan gelir veya kadınlara dokunur da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz. Mâide - 8 Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Hac - 77 Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. Cum’a - 9 Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Yûnus - 108 De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.” Hucurât - 13 Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır. Bunlar sadece örnek Kuran'ın tamamında bu tip ayetleri fazlasıyla görebilirsiniz, başında ey iman edenler veya ey insanlar geçmeyen genel emir ve yasaklardan bahseden ayetleride fazlasıyla görebilirsiniz. Bakara - 43 Namazı kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. Nisâ - 36 Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. Âl-i İmrân - 76 Kim sözünü yerine getirir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever. Nahl - 90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
-
Hıristiyanlık-Yahudilik ve Katliamlar
tebu şurada cevap verdi: emintürk başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sn. Suheyla sürekli saptırmak yönündesiniz, maalesef anlamanız mümkün gözükmüyor, daha önceki iletimde Hz.Mevlana'dan 2 söz yazmıştım ne kadar doğru söylediği ortada. Allah Kuran'da emir ve yasakları açıklarken şirk koşmaktan sonra anne-babaya saygı, hoşgörüden bahseder. Dikkat edin namazdan, oruçtan vs.den değil ana baba'ya iyilikten. Siz Kuran'ı düşünmeden sadece kendi fikriniz ve önyargınızla yorumladığınızdan birçok şeyi göremediğiniz gibi Allah'ın anne babayı ne kadar kutsal ve önemli kıldığını maalesef göremezsiniz. Bakara - 83 Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekatı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz. Nisâ - 36 Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. En’âm - 151 De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin.İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.” İsrâ - 23 Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Bahsettiğiniz ayette ise onları dost edinmeyin sözü tamamen dinle ilgili güvenceyle alakalıdır, dostluğun kelime anlamında da güven vardır. Yani gizliden gizliye yayılan bir din, bu dini yok etmek ve mensuplarını öldürmek isteyen büyük bir müşrik halk. Bunları göz önünde buludurduğunuzda neden dost edinmeyin denildiğini çok iyi anlarsınız, pardon siz anlamazsınız. -
Hıristiyanlık-Yahudilik ve Katliamlar
tebu şurada cevap verdi: emintürk başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kendi menfaatini düşünen biri neden insanlar arasında adalet istesin, neden birbirinize güzel davranın desin, neden birbirinize iyilik yapın desin, yana neden haksızlık yapmayın desin, büyüklük taslamayın desin, zalim olmayın desin bu kadar bencil ve kendini düşünen biri neden bunları istesin, normal biri olmasa gerek. Benim sözlerimi kabul etmeyen Kuran okumamış olmaz çünkü şimdiye kadar yazdıklarımın hiçbiri benim sözüm yada görüşüm değil direk Kuran'ın ayetleridir. Fakat siz kafanızda herşeyin sorularını ve cevaplarını kendiniz verdiğiniz için diğerlerinin ne söylediği yada Kuran ayetlerinde ne yazdığı sizin için birşey ifade etmez maalesef. Kuran'ın kölesi olduğunu söyleyen Rumi ise (büyük kaynak mesnevide yazar) ayrı bir konu, aşağıdaki ayetlere bakarak bir parça Rumi görebilirsiniz. Kasas - 54 İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları karşılığında, mükafatları kendilerine iki kez verilecektir. Nahl - 126 Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır. Şûrâ - 43 Her kim de sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir. Beled - 17,18 Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir. İlaveten Mevlana mesneviden 1-2 sözle iletiyi bitireyim. "Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol." "Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır." (Hz. Mevlâna) -
Hıristiyanlık-Yahudilik ve Katliamlar
tebu şurada cevap verdi: emintürk başlık Dini Konular - Din - Dinler
Güzel yerlere değinmişsiniz politikacılar, hurafeciler, gericiler güç sahibi olanlar dini nasıl kullanıyorlar buna her daim şahit oluyoruz. İblisin insanların çoğunu saptırdığını görmek için dünyanın şu anki genel haline bakmak yeterlidir. Açlık, zulüm, haksızlık, adaletsizlik, katliam (insan, doğa ve hayvan) ve şirk her yerde maalesef. -
Hıristiyanlık-Yahudilik ve Katliamlar
tebu şurada cevap verdi: emintürk başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sn.Süheyla siz ya gerçekten okumuyorsunuz yada Kuran'a karşı inanılmaz bir ön yargınız var, keşke yazmadan önce biraz araştırsanız yada bilgi sahibi olmadan tartışmaya girmeseniz. Âl-i İmrân - 76 Kim sözünü yerine getirir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever. Âl-i İmrân - 134 Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. Âl-i İmrân - 146 Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. Âl-i İmrân- 148 Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükafatını verdi. Allah güzel davrananları sever. Âl-i İmrân - 159 Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. Bakara - 195 Mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. Bakara - 222 Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever. Mâide - 13 İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever. Mâide - 42 Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever. Mâide - 93 İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah iyilik edenleri sever. Tevbe - 4 Ancak Allah’a ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar, bu hükmün dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. Tevbe - 7 Allah’a ortak koşanların Allah katında ve Resûlü yanında bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram’ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınız başkadır. Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah kendine karşı gelmekten sakınanları sever. Tevbe - 108 Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva üzerine kurulan mescit içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz onları sever. Nahl - 90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Hucurât - 9 Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Çünkü Allah, âdaletli davrananları sever. Mümtehine - 8 Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever. Peki Allah kimleri sevmez kısaca onuda belirteyim eğer görmek isterseniz ayetleride yazabilirim. İnkar edenleri, nankörleri, bozguncuları, zalimleri, kibirlenen ve övünenleri, hainleri, haddi aşanları, israf edenleri, büyüklük taslayanları, böbürlenip şımaranları sevmez. -
Siz namazı, zekatı, orucu ve haccı islamla gelen ibadetler olarak bildiğinizden bu konuda da yanılıyorsunuz dediğim gibi keşke okumuş olsaydınız. Bilmeden ahkam kesmeyle din tartışılmıyor maalesef. Namazın Hz.İbrahim'e, Hz.İsmail'e, Hz.Lokman'a, Hz.Musa'ya, Hz.İsa'ya, Hz.Zekeriya'ya ve onların toplumlarına da emrolunduğu Kuran'da geçer ne kadar eski bir ibadet olduğunu buradan anlayabilirsiniz. Oruç'da Bakara 183'de (Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.) anlatıldığı gibi bizden önceki dinlerde de emrolunmuştu. Zaten diğer dinlerde uygulandığını günümüzde de görebiliyoruz. Gene zekatında Hz.İbrahim, Hz.Musa, Hz.İsa gibi eski peygamberlere ve toplumlarına emrolunduğunu görebilirsiniz. Hacc ise Kabenin yapıldığı zamandan beri vardır, yani Hz.İbrahim zamanından beri Hacc ibadeti vardır, sizin dediğiniz gibi puta tapanlar tarafından değil bizzat Allah'ın peygamberi tarafından uygulanmaya başlanmış bir ibadettir. Hz.İbrahim'den sonra tabiki mekkede putperestler yaşamış ve Kabe'yi kendi inançlarına göre kutsallaştırmış ve bu Hz.Muhammed zamanına kadar böyle devam etmiştir. İslamın şartlarıyla ilgili yazımıda okumamışsınız maalesef, oysaki bende islamın şartının 5'le sınırlanmaması gerektiğini Kuran'ın bütünüyle ele alınması gerektiğini yazmıştım, fakat okumayı sevmiyorsunuz sanırım yada dikkatli değilsiniz. Ayrıca bu iddalarınızın kaynaklarınıda verirseniz nereden hangi bilgiden geldiğinide öğrenmiş oluruz.
-
Siz Kuran okudunuz mu gerçekten, islamın şartları nasıl Kuran'da olmaz, nereden çıkardınız, kim söyledi. Rica ediyorum kesin bilgi sahibi olmadan buraya yazıp okuyucularında aklını karıştırmayın. Varsa kanıtınız buyrun paylaşın sizin yoksa ben size ayetlerle 5 şartın Kuran'da nasıl geçtiğini izah edeyim. İlave olarakdan İslam'ı 5 şartla sınırlamak yanlıştır Kuran bütünüyle ele alınmalı ve islamda bu doğrultuda yaşanmalıdır. 1-Kelime-i şahadet getirmek yani Allahın varlığına ve Hz.Muhammedin onun elçisi olduğuna inanmak. Peygamberin gönderiliş amacı bu zaten bütün Kuran'da bunu görebilirsiniz. 2-Namaz kılmak, 100'e yakın ayette geçer Kuran'ın en çok bahsettiği ve emrettiği ibadettir. 3-Oruç tutmak, 12 ayette geçer kesin olarak emrolunmuştur ne zaman ve hangi hallerde tutulacağı açıklanmıştır. 4-Zekat vermek, yaklaşık 20 tane ayette geçer Kuran'da kesin olarak emredilmiştir. 5-Hacca gitmek, 5 ayette geçer gücü yetene kesin olarak emrolunmuştur. Ayrıca namazın tam açıklaması olmasada günümüzde yapılanla namaz ibadetiyle tam örtüşen ayetler Kuran'da vardır. Nisâ - 102 Cephede sen de onların arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında arkanıza geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Şu’arâ - 217,218,219 Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. İsra - 110 De ki: ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut. Bakara - 125 Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun.”
-
Hikayenizi yazıp yayınlamanızı tavsiye ederim baya bir sansasyon yaratırsınız. Allah'ın varlığına ilişkin Kuran'da geçen ve bilimsel olarak kanıtlanmış bazı bilgiler. Büyük patlama yani evrenin varoluşu, bilim adamlarınca kabul edilen evrenin varoluşu yaklaşık 13,7 milyar yıl önce olduğu tahmin edilen büyük patlamaya dayanmaktadır, bu artık kanıtlanmıştır (uzaydaki hidrojen helyum oranıyla ve radyasyonla) ve aksini inkar eden bilim adamı neredeyse yoktur. Büyük patlamanın ispatı daha önceki görüş olan, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olduğu ve bir Yaratıcı'nın varlığını da bulunmadığı görüşünü genel olarak çürütmüştür. Kuran yaratılışı 1400 yıl evvel şu ayetlerle bildirmiştir. Enam - 101 O gökleri ve yeri yoktan var edendir. Zariyat - 47 Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz. Bilim adamları dağların sadece yüzey yükseltileri olmadıklarını, dağ kökü adı verilen kısımları ile kimi zaman kendi boylarının 10-15 katı kadar yerin altına doğru uzandıklarını fark etmişlerdir. Ayrıca Amerikan Bilim Akademisi Başkanı olan Frank Press'in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, dağların kazık şeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir. Kuran ayetlerinde ise, dağların bu işlevine, "kazık" benzetmesi yapılarak şöyle işaret edilir: Nebe Suresi - 6,7 Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık? Dünyamızın ve diğer gezegenlerin bir yörüngesi olduğunu hatta Güneş Sistemimizdekilerin değil, evrendeki bütün gök cisimlerinin bir yörüngesi olduğu biliniyor. Yani hepsi kendileri için belirlenmiş olan bir yol üzerinde dolaşırlar. Bilim adamları bu bilimsel gerçeği yakın bir dönemde keşfetmişlerdir. Ancak günümüzden 1400 yıl öncesi gibi, gök cisimlerinin yörüngelerinden haberdar olunmadığı bir dönemde, Kuran’da Allah bu gerçeği bir mucize olarak şöyle bildirmiştir: Enbiya - 33 Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. Denizlerin, araştırmacılar tarafından çok yakın bir geçmişte tespit edilen bir özelliği, birbirine açılan fakat kesinlikle birbiriyle karışmayan sularıdır, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller. Bunuda Kuran 1400 yıl önce şöyle bildirmiştir. Rahman - 19,20 Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. Ayrıca Discovery Channel'da Kutsal Kitap metinlerinin üzerine bilimsel araştırma yapılan bir program var. Bu programda Kuran'da ve İncil'de bildirilmiş olan Lut kavminin helakını bilim adamları bilimsel olarak kanıtlamıştır. Olayı anlatan ayetler: Hicr - 74,75,76 Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor. Aynı programda Kuran ve İncil'de anlatılan Hz.Musa'nın kızıl denizden geçişi kızıl denizin zeminindeki yükseltiler ve rüzgarın sayesinde mümkün olabileceği deneylerle ortaya koyulmuştur. İnanmak istemeyen, işlerine gelmeyen, sorumluluk zoruna gidenler inanmamak için hala ispat, kanıt aramaya devam etsinler. Bu arkadaşlar hiç ölmeyi istemez sonsuza dek yaşamak isterlerki sürekli zihinlerini kurcalayan dirilme ve hesap vermenin başlarına gelmesinden korkarlar. Başlıkla ilgisi olmayan bu ileti için başlığı açan arkadaştan özür dilerim fakat yazmak zorunda hissettim kendimi. Başlıkla ilgili olarak ise böyle bir rantın kesinlikle ülkemizde tıkır tıkır işlediğini söyleyebilirim çok üzücü ama maalesef gerçek. İnsanlarımızın en kolay kandırıldığı konu din olduğu için siyaset bu konudan senelerdir rant sağlıyor ve olan maalesef güzel ülkemize ve insanlarımıza oluyor. Ülkemizin temel sorunlarından eğitimsizlik ve okumamak burada baş rolu oynayan etkenler.
-
Hıristiyanlık-Yahudilik ve Katliamlar
tebu şurada cevap verdi: emintürk başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sizin kafanız(da) kusurlu olabilir, yada nerden gelmiş olduğu belli olmayabilir. Eğer okumuş olsaydınız bu takılmış olduğunuz soruların cevabını bulabilirdiniz. İblis'in yoldan çıkardığı insanlar mı kusurlu yoksa Kuran'mı, insanların çoğu kitabı yanlış anlamış olabilir en son peygamberin üstünden yaklaşık 1500 sene geçmiş herşeyin aynı kalmasınımı bekliyoruz yoksa. Son 100 senede Dünyanın ve insanların ne denli değiştiğini(kötüye doğru) herkes görebiliyordur. İsra - 61 Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur halinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti. İsra - 62 Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, kontrolüm altına alacağım.” İsra - 63 Allah şöyle dedi: “Çekil, git”. Onlardan kim sana uyarsa kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.” -
Son 100-150 yılda kapitalizm hayatımıza girdi ve 100 yılda Dünya milyonlarca yıldır kirletilmediği kadar kirletildi hem madden hem manen. Şimdi nasıl kurtarırız diye kıvarınıyor insanoğlu. Dine inanmak veya inanırken doğru uygulamak kimsenin işinize gelmez. Kim namaz kılacak, oruç tutacak, bütün insanlara ve diğer tüm canlılara saygı duyacak. Kim kendi parasından ve malından hiç olmayana da verecek. Kim yaşlanınca anasına babasına bakacak onları huzur evine göndermek varken. Kim namusuyla para kazanacak çalıp çırpıp zengin olmak varken. İşçiye kim hakkını verecek onu sömürüp 3 kuruş para ödemek varken. Kim doğaya saygı duyup ihtiyaçtan fazlasını üretmeyecek insanları tüketim kölesi yapıp zengin olmak varken. Teknolojiyle insanların önü açıldı evet tembel herşeyi hazır bekleyen nesiller yarattık. Tarım alanları ve ormanları yok ettik neden kapitalizmin istediği sermaye için insanlara teknolojiyi verip onları rahat ettirmek için. Televizyona ve bilgisayara mahkum gerçeklerden uzak beyinler oluşturduk kimse düşünmesin gerçekleri görmesin diye. Refah seviyesi yükseldi evet dünyanın %10'luk kısmının refah seviyesi aldı başını gitti diğer kısım iyice fakirleşti. Son 100 yıldaki gelişmeler sayesinde Dünya yaşanır bir yer olmaktan çıkmak üzere ve hala sermaye sahiplerinin umrunda değil. Teknolojiye kesinlikle karşı değilim aksine çok da ilgilenir ve severim fakat sorun kapitalizmin yarattığı sömürü düzenine kesinlikle karşıyım. Ek olarak yalan yanlış tarikatlara, mezheplere bakarak yargılama yapacağınıza okumanızı tavsiye ederim. İsra 23 - 38 Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır. Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle. Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın. Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir. Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da kısas konusunda meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine zaten yardım edilmiştir. Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz veren sorumludur. Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin. Bütün bu sayılanların kötü olanları Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.