Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

pante

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    38
  • Katılım

  • Son Ziyaret

pante tarafından postalanan herşey

  1. pante

    Çelişkiler-3

    Darî mı zakkum mu? Kelime-i tevhid olarak adlandırılan “Lailaheillallah”ın “Allah'dan başka ilah yoktur.” anlamına geldiğini biliyorsunuz. Ayetteki "İlla" sözcüğü kesinlik ifadesidir. “İlla”dediği takdirde başka bir ilah düşünülebilir mi? Kesinlikle düşünülemez. Birisi çıkıp ta “Allah demiş ama, Zeus da olabilir Allah ile birlikte” diyemez. Arapça’da La, Lem, leyse sözcükleri kesin olumsuzluk belirtirler. Örneğin; Hud-16. Ulâikellezîne leyse lehum fil âhıreti illen nâr ve habita mâ sanaû fîhâ ve bâtılun mâ kânû ya'melûn Fakat onlar öyle kimselerdir ki, ahirette kendilerine ateşten başka bir şey yoktur. "La ilahe illa allah" ne kadar kesin ise; "Leyse lehum taâmun illâ min darî" da o kadar kesindir. (Gasiye-6) (Cehennemde) Darî dikeninden başka yiyecekleri yoktur. Yoktur ilah Allah'dan başka. Yoktur yiyecekleri darıdan başka. Vardır diyemez kimse. Diyorsa Allah'dan başka da ilah olabilir. Gasiye-6'da kesin bir şekilde "Lailaheillallah" der gibi, "(cehennemde) darîdan başka yiyecek yoktur" der ama; Duhan suresinde öyle demez. Duhan/ 43-46. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. Meal tahrifatçılarının elinde olsa zakkumun dariyle aynı olduğunu söyleyeceklerdir. Bunu yapabilmek için çok araştıran da olmuştur muhakkak. Ama zakkum, darîdan farklı bir bitkidir. Peki, cehennem yiyeceği olarak hangisi doğrudur? İkisi de doğruysa, ikisi de cehennem yiyeceği ise neden Gasiye-6’da “Allah’tan başka ilah yoktur” der gibi “Darıdan başka yiyecekleri yoktur” denmiştir? Halbuki “Darı ve zakkumdan başka yiyecekleri yoktur.” denmesi gerekmez miydi? Ya da madem ki sadece darı denildi, başka ayette zakkum denilmemeliydi. Sanki “sadece darı” denildiği unutulmuş gibidir. Zaten Bakara-106’da bir ayet unutturulduğunda yerine yenisinin getirildiği yazılmıştır. Yani, Kur’an’ın yazarına göre bir ayetin unutulması da Allah’tandır.
  2. fount, adresi şaşırdın herhalde, yanlış başlıktasın. Yazdıklarının konuyla ne ilgisi var? O kadar satır yazıya sarfedeceğin emekle 1 çelikiye yanıt verebilirdin. Ama söyleyecek sözün olmayınca, susmaktansa saçmalamayı tercih ediyorsun herhalde. Sen başka başlığa bakalım, ya da yazacaksan konuyla ilgili yaz.
  3. Hepsi bu kadar mı? "Geçerlidir" demekle bitiyor mu mesele? Öyleyse şöyle soralım: Bir müslüman 2 kafire mi bedeldir yoksa 10 kafire mi? Yok aman, eksik kalsın. Gördük üstteki cevabını. Anlayan beri gelsin! Musa da Yahudi idi, Yakup, Yusuf, Davud, Süleyman ve diğerleri de. Nuh müslüman değil miydi? Ya Adem? Öyleyse ilk kim? Ne bu şimdi, açıklama mı? Vasiyet geçerli mi, değil mi? Verilecek yanıt buyken niye kendine işkence edip kıvranıyorsun ftoyd? Yanıt vermekte zorlanıyorsan üzme kendini, merak etme din elden gitmez.
  4. Hükümler, inanırların anladığı farklı şekillerde olamaz, olmamalı. Apaçık olduğu çok sayıda ayetle belirtilen kitaptan her müslüman aynı hükmü çıkarmalı. Madem yanlış diyorsunuz; yanlışlığın neler olduğunu da belirtirseniz aydınlanmış oluruz ftoyd. Yanlış dediğinize göre; "Kur'an'da hükümsüz ayet yoktur" diyor olmalısınız. Bu durumda, Enfal-65'in hükmü geçerlidir diyebilir misiniz? Yani, 20 müslüman ikiyüz düşmana bedel midir? Peygamberle özel görüşme yapabilmek için sadaka vermek şart mıydı? İyilik de, kötülük de Allah'tan mıdır? Örneğin, doğurduğu bebeği öldürüp atan anneye bu suçu Allah mı işletmiştir? Size "ilk müslüman kimdi?" diye sorulsa "Musa idi" diye yanıt verebilir misiniz? "İslam'da miras paylaşımı vasiyete göre yapılır." diyebilir misiniz? Bakara-180 öyle diyor çünkü? Bu soruların yanıtını verdikten sonra, yanlışlığı belirtirseniz; biz de ona göre yanıt verebiliriz.
  5. pante

    Çelişkiler-2

    Müslümanların büyük çoğunluğu Kur'an'da her okudukları ayetin geçerli olduğunu sanır. Halbuki bir çok ayet neshedilmiş, hükmü kalmamıştır. 2. köşe yazımız bu konu üzerine: Hükümsüz Ayetler
  6. Muhammed'den bahsederken Hz. gibi önekler, (sav) gibi sonekler konulmasının şart olmadığı düşüncesindeyim. Muhammedî'ler bu tür övgü ve aşırı saygı tutumu içinde olabilirler. Ama bunu herkesten beklemeleri anlamsız. Nasıl ki Sezar, Napolyon, Atatürk, Attila, Aristo, Adem, İsa, Musa diyorsak Muhammed de diyebilmeliyiz. Çünkü tüm dünyada bilim adamları, tarihçiler, filozoflar ve insanlar bu şekilde hitapediyor. Ama müslüman toplumlarda bir şartlanmışlık var. Sanki Hz. denmezse saygısızlık olacakmış gibi düşünüyor. Bu tavır putlaştırmanın bir yansıması. Zorunlu olarak bu beklenti nedeniyle Hz. eki kullanıyordum ama artık Türkçe kullanımla "Muhammed Hazretleri" diyorum. Tevrat'a gelince, neyin ne olduğunu biliyoruz. Böyle ayrıntılara takılmayın. Musevilerin kitabına Tevrat deniyor. Kullanım böyle. Eski Ahid ismi Hristiyan kullanımıdır. Museviler bunu kabul etmez. Tevrat denildiğinde herkes kabul eder, ama Eski Ahit derseniz Musevilere kabul ettiremezsiniz, Kur'an'da da Tevrat der. Tevrat'ın 2 kere yokolduğu, din alimlerince akılda kalanların tekrar yazıldığı, sonuncu yazılışının ise Hristiyanlıktan sonra olduğu ile ilgili iddianızı hangi tarihi kaynağa dayandırıyorsunuz? Yoksa kaynağınız yok da, bir kitabın yazarına mı inandınız? Önce kaynak nedir? Kanıt nedir? Belge nedir? bunları bir gözden geçirin. Ne Musa'nın, ne İsa'nın ne de Muhammed'in yaşadığı hakkında tek bir tarihi kaynak olmadığını biliyor musunuz? Kur'an hakkında yazdıklarınız da sizin iddianız. Yine kaynaksız, kanıtsız. İnsanların yaratıcı Tanrısı, insanlara bir kitap gönderiyorsa eğer; Bu kitap her dile çevirilebilir ve her insan tarafından anlaşılır olmalıdır. Ancak yabancı dilleri bilmeyen, hatta kendi dilini bile tam bilmeyen ve dillerin asırlar geçtikçe değişeceğini bilmeyen insan eliyle yazılmış kitaplarda bu tür anlaşılmazlık sorunu olabilir.
  7. Son mesajımdan sonra ardımdan yazmış olanların sanıyorum hiçbiri artık katılımcı değiller. Ben yine de yorumlarına ve sorularına yanıt vereyim. Belki farklı nickle katılıyorlardır. Aklımın çalışmaya başladığını söyleyenin "Kutsal kitapları Allah mı göndermiş?" sorusundaki "göndermiş" fiilinden yola çıkıp "en azından gönderildiğini kabul ediyorsun" mantığıyla hayra işaret bulan aklının ne zaman çalışacağını merak ediyorum. Bir kitabın bir ilah tarafından gönderilmediği sonucuna erişildiğinde "Öyleyse kim göndermiş?" sorusu ise illa insanüstü bir varlık tarafından gönderildiğine dair şartlanmışlığın ifadesidir. Nedense insanların yazdığı ihtimali hiç düşünülemiyor. Kur'an'a ekleme ya da çıkarma yapılmadığını nereden biliyorsunuz? Orijinalinin elde olmadığını kabullendikten sonra nasıl böyle bir iddiada bulunabiliyorsunuz? Hani Hicr-9'da korunacağı yazıyordu, neden ilk derlenip toplanan Kur'an korunup saklanamamış?
  8. Sevgili Nartkan; Yazıdaki tek kelimeyi-Cebrail'i aldın, topiği asıl mevzuundan melek tartışmasına getirdin. Bravo, beni de alet ettin. Halbuki yazı şöyle başlıyor: Dikkat edersen yazıda "İslam'a göre" deniyor. Senin gibi düşünen bir avuç insan için ayrıca özel bir belirtme yapılamazdı. Sen asıl konuya gel. Kur'an'daki bu "De ki" önekinin eksik ve hatalı kullanımları neden kaynaklanmaktadır sana göre? Vahiyden mi? Muhammed hazretlerinden mi? Katiplerden mi? Kur'an'ı derleyip toplayanlardan mı? Elde Kur'an'ın orijinalinin olmayışından mı? Namaz, hac, kabe, vahiy, Cebrail vb. konulardaki cesur düşüncelerini bu konuda da gösterebilmelisin. Sen bunu yapabilecek kapasitedesin. Bu konuda ikna edici izah beklentisi içinde olan değerli müslüman arkadaşlar var. Ama konuyu geçiştirmek ya da "Bunlarda hata yok, normaldir" diyerek üstünü örtmek onları tatmin etmiyor. Görüşlerin, önceki görüşlerine değer veren insanlara ışık tutacaktır. Bekliyorlar, ben de bekliyorum.
  9. Şimdi gelelim ruh'un ne olduğuna; İsra-85. Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.” Evet, çok az şey biliyoruz ama ruh'un kim olduğunu biliyoruz. Şuara/ 193-195. Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Bakara-97'de Kur'an'ı peygamberin kalbine indirenin Cebrail olduğu ifade ediliyor. Şuara 93-95'de de ruh'un. Demek ki ruh=Cebrail'dir. Dolayısıyla Ruhulkudüs de, ruhulemin de, Meryem'e gelen de Cebrail. Ama sana gelen Cebrail değil Nartkan. İlham meleği.
  10. Bakara-97. De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.” Bu ayette Cebrail'in ne yaptığı açıkça ifade ediliyor. Şimdi aşağıdaki ayete dikkat: Mümin-15. O dereceleri yükselten Arş'ın sahibi Allah, o buluşma gününün (kıyametin) dehşetini haber vermek için kullarından dilediği kimseye emrinden ruh (melek) indiriyor. Ruh, parantez içinde gösterildiği gibi melek midir acaba? Ve ruh, aşağıdaki ayette parantez içinde gösterildiği gibi Cebrail midir? Şuara-193. Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirdi.
  11. Selam Nartkan. Bakara-98. Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mîkâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır. Bu ayette Cebrail'in meleklerden ayrı olarak anıldığını söyleyeceksin. Öyleyse Mikail de melek değil. Söyler misin Nartkan Mikail nedir? Cebrail ile aynı nitelikte bir şey midir? Yoksa farklı bir şey midir? Fatır-1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter. Bu ayette resul meleklerden bahsediyor. Kime resulluk ediyor dersin? Füssilet-30. Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” Sana da akıl veren böyle bir melek olmasın. Cebrail ağır gelir, çökertir adamı.
  12. Yazıda "Zuhruf-114" olarak geçen ayet "Zuruf-11" olacak. Teknik hata nedeniyle 4 fazladan yazılmış.
  13. Kur'an'ın Allah'tan bir vahiy mi olduğu yoksa insan ürünü mü olduğu konusunda neye göre inanıp karar vereceğiz? Nasıl irdeleyip sorgulayacağız? Rastladığımız hata ve çelişkileri nasıl açıklayacağız? Örneğin aşağıdaki linkteki gaflar: Kur'an Allah kelamı mı? Bu eksik ve yanlışları müslüman arkadaşlar nasıl izah edebilir? Normal midir? Yoksa Kur'an derlenip toplanırken mi bu hatalar oluşmuştur? Kur'an sonradan tahrif edilip değiştirilmiş olabilir mi? Ya da orijinalinde bu hatalar olmayabilir mi?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.