Patates Soğancı tarafından postalanan herşey
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
Sayın Süheyla Maide 102 (Y.N.Öztürk) Sizden önceki bir toplum da onları sormuştu; sonra tuttu hepsini inkar ettiler. Burada kafir diye bir söz geçmez. Burada önceki toplumun onları sorduğunu, sonradan da sormuş olduğunu inkar ettiğini söyler. Soru sormak ayıp değildir, tabii. İstediğiniz her şeyi sorabilirsiniz. Sevgiler, saygılar.
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
Şimdi de, Arapça konusunda uzman olan kişilerin çevirerek hazırladığı Kuran mealinden, sizin daha iyi Kuran tercümesi yaptığınızı ve daha iyi Arapça bildiğinizi mi söylüyorsunuz anlamadım. Meali yazan da ben değilim, konunun uzmanı. Kuran ve onu yorumlayanları karıştırıyorsunuz. Yorumsuz olan tek şey Kuran'ın kendisidir. Örneğin Ali, Muhammede en yakın olan ve Kuran'ı en iyi ezbere bilen kişi diye geçer ve Muhammed'in ölümünden hemen sonra kendisi Kuran'ı toplayıp yazmıştır. Fakat bu Kuran'ı yazarken Muhammedden duyduğu Kuran'a ait yorumları da yazmak suretiyle küçük eklemelerde bulunmuştur. Ali'nin Kuran'ında bu eklenen Muhammedin yorumlarının, Kuran'ın kendisini bozacağı ve Allah sözünü değiştireceği endişesiyle, bu Kuran kabul görmemiştir. Yani Muhammedin yorumlarının bile Kuran'ı bozacağı düşünülmüştür. Kuran ne sadece Muhammede, ne sadece Araplara gelmemiş, tüm insanlara gelmiştir. Muhammed'in ve sonraki herkesin bunu nasıl anladıklarının, neler eklediklerinin önemi yoktur. Çünkü o kişilerin bizden daha zeki olduğuna dair bir kanıt yoktur, onlar bizler gibi insandır. Sadece Kuran'ı okuyunuz ve kendi yorumunuzu geliştiriniz. İnsan olan peygamberin ve ardıllarının, Kuran'ı nasıl yorumladığı üzerinden düşünürseniz, bu insanların yaptığı tüm olası hatalı yorumları Kuran'a mal edersiniz. Bu kişilerin sözleri asla Kuran değildir. Tapılan da Allah'tır, Muhammed değil. (Bir örnek verecek olursam, bir şairin şiirini ezberleyerek insanlara okuyup ileten bir kişi, bu şiirin anlamını en iyi bilen ve kesinlikle doğru yorumlayan kişi demek değildir. Siz bu şiiri dinler, okumada yapılan vurgulamaları yanlış bulabilir, başka anlamlar çıkarabiliriz. Şiiri beğenirsek, şaire hayranlık, bu şiiri bizle tanıştırana da minnet duyarız. Eser şairindir, en iyi anlamını o bilir. Şiiri okuyanın(elçinin) mı, yoksa onu dinleyen sizin mi, şairin anlatmak istediğini tam olarak anlayacağınız belli değildir. Okuyanın size göre anlama üstünlüğü yoktur. Bunu sizin zekanız belirler.) Kuran'ın iddiası insan sözü değil, Allah sözünün insan tarafından iletilmesi olduğudur. Yukarıda anlattığım sebeplerden tarihi verilerle değerlendirmek yanlış olur. Tarih Kuran'ın tarihi değil, Kuran'ı yorumlayan kişilerin tarihidir. Hadisler, sünnetler, meshepler,... hep yorum tarihidir. Ben sizi takdir ettiğimi, çünkü sizin düşünüp araştırdığınızı söylemiştim. Sizin yaptığınızın aksine, müslüman diye geçindiği halde; araştırmayan, düşünmeyen ve her ne demekse din büyüklerinin dediklerini kopyacı bir anlayışla kabul edenlerin düşünce tembeli olduğunu söylemiştim. Tamamen yanlış anlamışsınız. Kuran'ı tanrı sözü olarak peşinen kabul eden de, tanrı sözü değildir diye peşinen kabul eden de, düşünce tembelidir. Çünkü peşinen düşünmenin kendisi tembelliktir. Önemli ve doğru olan ise bu derecede büyük bir iddiada bulunan Kuran'ın gerçekten incelenip araştırılmasıdır. "Ben çocuklar küçükse annelerine bakamazlarsa ne olacak diyorum" demiştiniz ve ben de bu durumu açıklamıştım. Tekrar olacak ama söyleyeyim yinede. Kuran'a göre ebeveyn, çocuklara büyüyene kadar bakmak zorundadır. Çocuklar büyüdükten sonra ebeveynine bakmak zorundadır. Bu zorunluluklara uymamakla, miras hukukuna uymamak aynı derecede kabul edilemez, ikisi de Kuran sistemi içinde bir bütündür, birine uyulmaması yaptırıma yol açar. İkisi de suçtur. Ailen yapısının korunması Kuran'ın hedefidir. Çocukları ve ebeveynleri birbirine bağlı kılmak, ayrılmamalarını, bütünlüğünü korumalarını istemenin, nesini yanlış bulduğunuzu tam olarak anlayamadım. Siz sizi büyüten, size bakan, bu uğurda hayatlarının önemli bir bölümünü harcayan ebeveynlerinize karşı, sizin de sorumluluğunuzun başlamasını yanlış mı görüyorsunuz. Kuran ebeveynin yaşlılıkta zorlaşan hayatını, ömrünün sonuna kadar garanti altına alırken, siz çocuğun annesine bakmasını kücük düşürücü bir davranış olarak görüyorsunuz. Evet, bugün kü sistemde annenize bakmak zorunda değilsiniz. Kuran'ın, ebeveyne 3 kuruş mirasını verip, gerisi beni ilgilendirmez diye sokağa veya bakım evine bırakmamızın suç olarak görülmediği günümüze göre bu konuda hala ileride olduğunu düşünüyorum. Darülacezeye gider ve çocuklarının ziyaret bile etmediği ebeveynlerle konuşursanız, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız sanırım. Ebeveyni kücük düşüren bir sistem varsa o da bugün kü derim ben size. Esas ben bugünkü sistemi protesto ediyorum...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Gördüğüm o ki, Kürt sorununun geleceği parlak, Türkiyenin geleceği karanlıktır.
-
Kürt Sorunu Ve Çözümü
Askerler Aktütünde bu sıcaklığı hissettiler. Şimdi aynı sıcaklığı göstermek için onları arıyorlar ama ortada kimse yok
-
Kürt Sorunu Ve Çözümü
Benim Kürtlerle bir sorunum yok, kim Kürt, kim Türk haberim yok. Kürtlerin benle bir sorunu varsa ondan da haberim yok. Doğuda bulundum. Kürtçe bilmediğimi zannetikleri için arkamdan Kürtçe dalga geçen de, aşağılayan da çok oldu. İyi davranan, iyi konuşan da çok oldu. Anladığım kadarıyla iyi ve kötü olan Kürtler, iyi ve kötü olan Türkler var. Tüm iyi Kürt ve Türkler ayrı bir devlet kursa ve kötü Kürt ve Türklerden ayrılsa çok sevinirdim herhalde. Sevgiler, saygılar.
-
DİPNOT'lar...
Sayın Dipnot Türkiye' deki sosyalist olarak gördüğünüz partiler hangileri? Saygılar.
-
Ahmet Altan'ın Güzel Yazılarından
Sayın Doğrucudavut İyi ki 27 Mayıs milli bayram sayılmıyormuş, o zaman bize öyle derlerdi ya! Ben de Türkiye ve Cumhuriyet düşmanı olmaktan kurtuldum o zaman, şükür ki normalmişim Sevgiler, saygılar.
-
Ahmet Altan'ın Güzel Yazılarından
Sayın Doğrucudavut 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı vardı. Milli bayramdı. Aslında 60 darbecilerinin bayramıydı. Darbeyi kabul etmediğim için hiç bir zaman bu milli bayramı benimsemedim, doğal kabul etmedim. Bu durumda ben Cumhuriyet, Türkiye ve Türk düşmanı mı oluyorum? Sevgiler, saygılar.
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
Sayın Demirefe 12. ayette eşin oranları verilirken, 11. ayetteki gibi "ölenin bıraktığının" değil, "geriye kalanın" şeklinde söylenir. Bu sebeple eşe verilecek oranlar, "geriye kalanın" üzerindendir. Kuran'da tamı tamına böyle yazdığından, eşe kalan paylar geriye kalan üzerinden hesaplanır. Eğer çocuk 3 tane ise de, eşe pay kalmaz. Çünkü geriye kalan 0'dır ve bunun 1/8'i de 0'dır. Yani eşin payı 12. ayette "geriye kalanın" lafına bağıldır. Her mirasçının hakkı bu sözlerle belirlenmiştir. 3 çocuklu eşe de bir şey kalmaz. O halde 11. ayeti bir daha inceleyelim: Mesela tek kız çocuk varsa çocuk mirasın 1/2'sini alır. (1/2+1/6+1/6=5/6 olur, eş geriye kalandan 1/6'dan payını, yani mirasın 1/6x1/8=1/48'ini alır). Örneğinizdeki 3 kız çocukta ise çocuklar mirasın 2/3'ünü alır. (2/3+1/6+1/6=1 olur ve geriye kalan 0 olur ve eş yazıldığı gibi geriye kalanın 0x1/8'ini alır, o da sıfırdır). 12 ayette her çocuk miktarı için belirlenen eşin alacağı pay, tek tek her çocuk sayısı için yazılmaktansa, tek formül ve cümle ile içinde söylenmiştir. Yani durum sizin söylediğinizden çok daha pratiktir. Niye bir cümlede diyeceğini demek varken, bir kaç cümlede anlatsın ki? Kuran'ı okursunuz. Sadece onun dediği kanundur. Hadislerin hiçbirini gerçek kabul etmek zorunda değilsiniz. Kuran anlaşılmak için aracıya gerek duymaz. Kuran'ı okurken kelime oyunlarıyla nasıl bundaki çelişkiyi ortaya çıkarabiliriz diye düşünmemeli, tam tersine burada ne anlatılmak istenmiş olabilir diye iyimser düşünmeliyiz. Kuran'ı anlamak için tam anlamıyla insanın bilgi seviyesinin artması gereklidir. Bilim yoluyla ondaki yazılanların doğruluğu araştırılmalı ve görüldüğünde imanınız pekişmelidir. Kuran' da pek çok ne demek istediği kararsız kalınmış nokta vardır. Bu durumda herkez kendi başına burada ne denilmek istendiğini anlamaya çalışacağına, ne yazık ki birisinin yaptığı açıklamayı kabul etmeyi tercih etmekte, bir nevi kopya çekmektedir. Pek çok insan kendi düşündüğünün kesinlikle doğru olduğunu diretir. Bu forumda bile öyle İkna kabiliyeti fazla ve diğer insanlar da düşünce tembeli ise, onun fikirlerini doğru kabul ederler. Tefsir, ilmihal, hadis, sünnet hep görecelidir ve anlatıya, yoruma dayalıdır, sizi yönlendirir. Akıllı insan kendi kaderini belirler. Kuran'ı herkes kimseye sormadan, tek başına okumalıdır. İlla hadise, sünnete uyacağım derseniz, siz bilirsiniz tabi, Kuran da yazana ters bir şey yapmadıkça uyabilirsiniz, o sünnet ve hadisin doğru olmasını umarsınız. Zaten Kuran'la çelişmezse uyup uymamanız çok önemli değildir, zorunlu değildir. Etrafınıza baktığınızda Kuran okumak yada okursa onun bunun tefsirine göre yorumlamak arasındaki farkı görürsünüz. İslam adı altında siyaset vardır, tarih vardır, toplumsal olaylar vardır, vardır da vardır. Saf olan ve uymanız ve bilmeniz gereken tek şey Kuran'dır. Namaz nasıl mı kılınır. Size kalmış, namazdan ne anlıyorsanız...Allah ile aranızda sizin bileceğiniz iştir. İsterseniz varlığına inanmıyorum deyin, bunu söyleyerek iletişim kurmuşsunuzdur. Bu da size göre namazdır. Kimse birşey diyemez. Önemli olan Kuran'da namazın nasıl kılınacağının anlatılmamasıdır. Eğer Kuran'dan başka Muhammed'in dürüstlüğüne de inanıyorsanız, onun gösterdiği şekli uygulayabilirsiniz. Muhammed'den uzaklaştıkça (halife, imam, buhari , hoca efendi vb ), Kuran'dan uzaklaşma riskiniz de artar. Allah'a ve direk sözü olan Kuran'a olan inancınız, kişilere inanca dönüşür. Muhammed de belki Tevrata göre taşlattırmıştır. O da sevap ve günahlarıyla kuldur. Allah değildir. Taşlattırma kendi yorumu da olabilir. Bunu bilemeyiz. Biz Kuran'da ne yazdığına bakarız. Muhammedi Allah yerine asla koymayız. Muhammed bir elçidir. Görevi vahiyleri, etrafına değiştirmeden nakletmektir. Bunun ötesinde söylediği şeyler yorumudur. Ben kendi adıma bunları kabul ederim. Sizin neyi kabul edip etmeyeceğinize karışmak ta istemem. Ne isterseniz kabul edin. Ama İslam diye etrafınızda gördüğünüz her şeyi Kuran ve Allah'a mal etmeyin, yeter. Ayrıca sizi, araştırmacı ruhunuzdan dolayı tebrik ediyorum. Ama bu araştırmalarınızı biraz da Kuran'da belirsiz öngörülerin, ne demek olabileceği konusunda yapmanızı temenni ediyorum. İsterseniz bir bilmece olarak görün ve çözmeye çalışın. Ne bulacağınıza önceden kendinizi şartlandırmayın yeter. Kuran her ayeti üzerinde uzun uzadıya düşünmeyi gerektirir. Üstün körü, hata bulmaya yönelik taradığınızda, içindeki güzellikleri fark edemezsiniz. Elbette hatalı yada çelişkili gördüğünüz yerleri söyleyin, tartışalım, bundan hep birlikte kazanırız. Yorumda gariplik yok; -Ebeveyn erken ölürse, zaten ölene dek çocukları bakmış olacak. Kuran'daki aile kavramı günümüzdeki anlayıştan farklıdır. Bugün mirasını alan ebeveyn, çocuklarıyla olan irtibatını devam ettirmeyebilir, aileden kopabilir, çocuklar ailesine bakmayabilir. Kuran'da sıkı bir aile yapısı vardır ve çocuklar Kuran'a göre ebeveynlerine hep bakarlar. Problem YOK! -Çocuk erken ölürse ebeveyne pay verecek. Problem YOK! -Tek çocuksa, ebeveyn zaten miras sırasında paydan alacak ama çocuğu ona gene de bakacak. Problem YOK! -Çocuklar küçük, miras çocuklarda, paranın yönetimi çocuk büyüyünceye aklı yetinceye kadar ebeveynde (hepsini kendi için harcayamaz,çocuğun kendine bakma hakkını alır ancak mirasın kendinin değil çocuğunun olduğunu da bilir. Ebeveynin payı çocuğun payında saklıdır), büyüdükten sonra çocuk ebeveyne bakacak. Problem YOK! Sevgiler, saygılar.
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
Sayın Demirefe O zaman Nisa 11'de eşe bırakılan miras hakkında bir bilgi olmadığına göre, eşe 1/8 bırakılması gerektiğini nereden çıkartmıştınız peki. Çünkü bu iddiayı ortaya atan kişi hesabın yanlış olduğunu gösteren açıklamasında bu iki ayeti göstererek, eşe 1/8 pay verileceğini iddia etmiş. Bu 1/8 oranı sadece Nisa 12'de geçiyor, Nisa 11'de geçmiyor. Sizin dediğiniz gibi olsa zaten eşe hiç pay verilmemesi gerekirdi. Görülen o ki, Taklamakan durumu sizden daha iyi anlamış ama yine de eksik anlamış. Zaten sure içindeki ayetlerden bir kaçı aynı konuyu tarif etmeye devam eder. Nisa 11 ve 12 mirasla ilgilidir ve birbirini bütünler. Şimdi gelelim "önceki eşinden çocukları olanlarla ilgili" iddianıza! Bunun için 12. ayeti tekrar veriyorum; Gördüğünüz gibi, 12. ayet kesinlikle önceki eşlerden veya başkasından olan çocuklardan bahsetmiyor. İslamda birden fazla eş helaldir. Zaten ayet "zevceleriniz" der. Burada "onların çocukları varsa" derken; eşlerin mirastan yararlanırken, çocuğunun olup olmamasına göre farklı oranlarda faydalanacağı anlatılır. Bunun sebebi o çocukların hakkının da mirasa dahil edilmesidir. Sizin ya da onun çocukları denmesi, kim ölmüşse onun mirası dağıtılacağı için durumun kişiye özel betimlenmesidir. Başka hiç bir anlamı da yoktur. Hele hele, önceki eşten olan çocuklar gibi... Başka oran vermiyor. Çünkü 11. ayet gerçekleştirildikten ve 12. ayetteki borçların ödenmesinden de sonra eşlere ait dağıtımın, borcun ödenmesinden sonra geriye kalan mirastan dağıtılması söylenmiştir. Bu durumda eşle ilgili tüm oranlar zaten geriye kalıp kalmamasına göre verilecek ya da verilmeyecektir. Bu da geriye kalanından 1/4'ü, 1/8'i gibidir. Eğer 12. ayeti dikkatle tekrardan okursanız şunu görürsünüz: Eşler arası mirasın "bocun ödenmesinden sonra geriye kalanın" şartı sadece çocuklu olma halleri için geçerlidir. Çocuk yoksa zaten en baştan çocuklara gidecek olan 2/3 mirasta kalmaya devam eder ve eş payını alır. 2 ye kadar olan çocuk sayısında da bu payı alır. Ama 2'den çok, örnekteki gibi 3 çocuk olduğu durumda geriye kalan olmadığından eş pay alamamış olur. Benim anlatmak istediğim 11. ayetin önce gelmesi sebebiyle, buradaki işlemlerin önce yapılacağıdır (Yemek yaparken tarifine göre yaparsınız, önce ekmeği pişirip, sonra hamuru yapamazsınız). Borçlar tabi öncelikli verilir. Ama 11. ayette geçen miras hakları da artık, birer borçtur ve ödenmelidir. Çocuklu Eşe kalan dağıtım daha sonra "borçlardan sonra geriye kalan" üzerinden, çocuksuz eşe dağıtım ise ölenin bıraktığı üzerinden yapılmaktadır. Eşin 3 çocuklu iken mirastan mahrum olmasının sebebi Kuran'da yazmaz, ben sadece yorum yapabilirim. Benim yorumum ise 3 çocuğunun veya daha çok sayıdaki çocuğunun, Kuran'a göre karşılamak zorunda oldukları tek ebeveyninin bakımını rahatlıkla karşılayabilecek sayıda olmalarındandır. Bu kadar çok bakacak kişi var iken, paya gerek duyulmamıştır. Ayrıca çocuklar önce ölürlerse, ebeveyn tek kaldığı için zaten onlardan 1/3 pay alacaktır. Sizin gözden kaçırdığınız nokta çocukların anne ve babaya bakmakla olan yükümlülükleridir. Hayat arkadaşı pay alamasa da, ona bakmak zorunda olan en az üç çocuğu vardır. Bu Kuran'ın söylediği bir sistemdir. Bugün kü hukuk sisteminden farklı bir sistemdir. Birincisi geldik Kuran'ın değil de, kulların ne dediğine. Kuran'daki hata değil de, kullardaki hataya. İkincisi bu hadisiniz sahih hadislerden değildir. Üçüncüsü hiç bir hadis Kuran'ın üstünde değildir. Dördüncüsü çoğu hadisler insanların çarpıttığı uydurmalardan oluşur. Kuran'la çelişen pek çok hadis vardır. Beşincisi bu hadis eğer doğru kabul edilseydi recm ayetinin bilinçli olarak Kuran'a sokulmadığı anlamı çıkardı. Recm ayeti gelmiş ama Ömer kafasına göre bu ayeti Kuran'a yazmamış. Bu hadisin ne kadar inandırıcılıktan uzak olduğunu gösterir size herhalde. Yok hadis doğru olsa bile ve bunu gerçekten yapmış olsa, bu sefer de Ömer'in verdiği yanlış kararlara bir örnek teşkil eder ve dediğimi doğrular (Avliye yapmasında olduğu gibi, başka hataları da olduğunu gösterir). Saygılar, sevgiler.
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
Sayın BookLess Kuran'da eşe her halükarda pay olmalı diye bir şey yoktur. Bu yüzden, eşin her zaman pay olması da gerekmez. Tek ölçü Kuran'dır. Ömer ve sizler gibi her tür kul hata yapabilir. Onun yaptığı hata Kuran'da yazanın üstünde değildir. Kaynak Kuran'dır. Ömer'in ne Kuran'a, ne de bir başka kula karşı en ufak üstünlüğü de yoktur. O elinden geldiğince islami kuralları, anladığı ölçüde uygulamaya çalışmış olan, Allah'ın bir kuludur ve her yaptığı doğru demek değildir. Burada esas Kuran'da yazanların doğru olması esasıdır. Bugün kü İslama ait olduğu zannedilen pek çok hatalı yargı, bu tür insani yorumların Kuran'a mal edilmesindendir. Ne yazık ki bazen kişiler Kuran'la eşdeğer tutulmaktadır. Kuran bir önceki mesajımda alıntıladığım, üç kırmızı işaretli kısımdan ilk ikisinde, "ölenin bıraktığının" demiş ve "borcunu kapattıktan sonra" lafını kullanmamıştır. Bu laf sadece, eşle ilgili olan üçüncü kısımda geçer ve burada "geriye kalanın" ibaresiyle birlikte söylenir. Yani eşe pay dağıtılacaksa, öncelikle mirastan alınacak bütün payların alınmış olması şartı getirilmiştir. Çünkü diğer paylar bu şarttan muaf olduğundan eşin payından daha önce, ölenin bıraktığından dağıtılmak durumundadır. Eşin payındaki "geriye kalanın dağıtımı" nüansı sebebiyle öncelikle borçların dağıtılmış olması gerekmektedir. Demin bahsettiğim sebeplerden, Kuran'daki sıralama: 1-Çocuk, anne, baba paylarının ölenin bıraktığından verilmesi 2-Tüm borçların bitirilmesi (Mirastan kimin alacağı varsa hepsinin ödenmesi) 3-Son olarak da eşin payının verilmesidir. Bu sıralamadan dolayı, çocuk, anne ve babanın miras hakkı tıpkı diğer borçlar gibi artık bir borçtur, öncelikli verilmesi gereklidir. Eşe gelinceye kadar tüm borcun harcın temizleneceği, gibi bunlar da temizlenmelidir. Çünkü sıralama sebebiyle artık bu miras hakları, borç sayılmaktadırlar. Gayet mantıklıdır. Zira bu bir sistemdir ve zaten Kuran'a göre çocuklar anne ve bablarına bakmakla yükümlüdür. Ayrıca çocukları ölünce kendi miraslarından, ebeveynlerine zaten pay verecektir.
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
Kuran'ı yanlış anlayan arkadaşlara göre dağıtım: 3 kız çocuğa toplam 2/3 Anneye 1/6 Babaya 1/6 Eşe 1/8 Kuran'a göre doğru hesap yapılırsa miras dağıtımı şöyledir: 3 kız çocuğa toplam 2/3 Anneye 1/6 Babaya 1/6 Eşe pay verilmez ve toplam paylar da 2/3+1/6+1/6=1 dir. Çünkü ilgili ayet der ki: Kırmızılı alanlar dağıtımı gösteren kısımlardır. ...Alıntıdaki birinci kısıma göre; 3 kız çocuğa ölenin bıraktığının 2/3'ü verilir. ...Alıntıdaki ikinci kısıma göre; anne ve babanın her biri ölenin geride bıraktığının 1/6'sını alır. ...Alıntıdaki üçüncü ve yanlış anlamaya yol açan kısıma göre; ölenin bıraktığının demez ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın 1/8'ini eş alır der (çocuklar, anne ve babanın payı verildikten sonra geriye kalanın). 3 çocuk, anne ve babanın sağ olduğu durumda, tüm miras dağıtılır ve geriye kalan olmadığından, eş de pay alamaz. Çünkü 0'ın 1/8'i sıfırdır. Anlaşılan konuyu açan arkadaş, kuranda yazılanı tam anlayamamış ve eşin doğrudan diğerlerinden bağımsız olarak, 1/8 pay alacağını zannetmiş. Bütün sıkıntı budur. Kuran'da da hiçbir matematik hata yoktur, sadece Kuran'da ne yazdığını anlayamayan arkadaş matematik hata yapmıştır. Bu arada avliye de uygulanmaz, çünkü avliyeye gerek yoktur. Zaten avliye oranları değiştirdiğinden Kuran'a müdahele eder, bu yüzden yanlıştır. Sevgiler...