Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kralx

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    7.449
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

kralx tarafından postalanan herşey

  1. Valla yamyam bey şimdi feminizmi bir kenara bırakıyorum.. Şahsi fikrim şudur; Benim kadınım benim eşim bana itaat edecektir.. Sus diyince susacaktır.. Siz bu tip çıkışlarla tatmin olacak gibisiniz.. Şimdi mutlu olun.. Ve bana ne derseniz diyin.. ister gerici ister yobaz ister maço.. Farketmez... Şunuda bilki sevgilimi başım üstünde taşımaktanda utanmam.. Ona bir çiçekten daha nazik bakarım.. Onun ihtiyçlarını en güzelinden karşılarım.. Ama karşılığındada karşımda cırtlak mırmır mızmız bir kadın istemem.. Bana değer veren, beni seven ve beni dinleyen bir kadın.... Saygılar efendim..
  2. Dikkat edersen kötülenen tablo ortada.. Kötülenen kadın değil, yanlış uygulamalaR ve bu uygulamaların getirdiği sonuçtur.. Sen o tabloya iyimi diyorsun.. Kadın başımızın tacıdır.. Bilen bilir boşver.. Neden yazının sadece bir kısmını alıntı yapıyorsun... O YAZIDA "Batı'da ve Batılılaşma gayreti içinde olan ülkelerde femiznizm hareketinin belki de en önemli olumsuz sonucu bu olmuş, aile, eşlerin karşılıklı bağlılık ve fedakarlığıyla yürütülen kutsal bir kurum olmaktan çıkıp her iki tarafta da bencillik, tek taraflı çıkar ve yarar egemen olmaya başlamıştır. Bu gelişmelerden de sosyoekonomik konumu daha zayıf duramda olan taraf zarar görmekte, ne yazık ki çoğunluğu da kadınlar oluşturmaktadır" BU DA VAR...
  3. Tam bir engizisyon mantığı seninki.. Evrim ********** uğraşsaydı.. Bir H.Y nin bileğini bükemedinizde çamur atıverdiniz be.. O bilim adamı değil dicenize adamın araştırmalarına karşı tezler yazsaydınızya.. Bumu bilimsel tartışma bumu bilim... Nereye evrime karşı reddiyeler yazdıysak, hiç birine bilimsel açıklama getiremediniz.. Mesala bir stokrom c yi izah edemediniz.. Günlerce cevap bekledim.. Hep üstü örtülü sözlerle geçiştirdiniz.. Gerçi tesadüflere bilim diyenlerden ne bekleyebilirdikki.. Saygılar....
  4. FEMİNİZM Çağımızda feminizm adı verilen hareket, tarihte kadının kiliseye girmesini, İncil'e bile dokunmasını yasaklamış olan zihniyete karşı bir tepki hareketi olması sebebiyle çıkış noktası bakımından haklı ise de, ahlaki ve sosyak bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bu sonuçları iki noktada toplamak mümkündür. Bir kere, feminizm hareketine kapılan kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymakta; esasen sosyal hayatın hiçbir alanında hiçbir insan için geçerli olmayan "Kendi hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır!" şeklindeki anlayışı, bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun kabul etmektir. Bu anlayış, bütünüyle ahlakideğerler ve kurallar ile kutsallık kazanan aile yuvasının iğreti bir hal almasına, kadın ve erkeğin, aile sorumluluklarını çekilmez bir yük ve bir tür esirlik gibi algılamalarına yol açmaktadır. Bu hayat anlayışının yagın olduğu ülkelerde, eşine ve çocuklarına bağlılığı, yuvanın mutluluğuna katkıda bulunmayı kendi istek ve tutkularının üstünde tutan kadın tipi giderek özlemle aranır olmakta, nikahsız birlikte yaşamaların yaygınlaşması gibi Batılılar'ın bile korkutucu saydıkları olumsuz gelişmelerin temelinde de aynı anlayış yatmaktadır. Sözde kadın özgürlüğünü savunan feminizmin ortaya çıkardığı diğer bir olumsuz sonuç da erkeklerle ilgilidir. Bu gelişmeler karşısında erkekler genellikle üç değişik tavır sergilemektedirler: Olayı olduğu gibi kabul edip, evlenip boşanmayı alışkanlık haline getirme Eşlerini baskı zoruyla sadık kılma ve yuvada btutmaya çalışma Zaten eşlerini başlarından atmak isteyen, yuvayı yıkmaya dünden hazır olan bir tutum . Aile yuvası bir defa kutsallığını yitirdi mi, artık kişisel arzu ve çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlar bu yuvayı yıkmakta hiçbir sakınca görmezler. Batı'da ve Batılılaşma gayreti içinde olan ülkelerde femiznizm hareketinin belki de en önemli olumsuz sonucu bu olmuş, aile, eşlerin karşılıklı bağlılık ve fedakarlığıyla yürütülen kutsal bir kurum olmaktan çıkıp her iki tarafta da bencillik, tek taraflı çıkar ve yarar egemen olmaya başlamıştır. Bu gelişmelerden de sosyoekonomik konumu daha zayıf duramda olan taraf zarar görmekte, ne yazık ki çoğunluğu da kadınlar oluşturmaktadır. Kaynak: İslam ve Toplum, TDV. İslami Araştırmalar Merkezi Saygılar-sevgiler...
  5. Artık polemik yok, felsefe yok, laf dansı yok.. Sadece deliller ve belgeler konuşacak.. Aşağıda insanlık tarihine damgasını vurmuş bardak kırmayan bilim adamları alıntı olarak eklenmiştir.. Bu bilim adamları Allaha iman ettiler....!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Haydi bir tanesini yalanla evrensel.. ROGER BACON 1220 yılında Oxford'da doğan Roger Bacon, bilim alanında yaptığı araştırmalar, yazdığı kitaplar ve çalışmalarından dolayı "Muhteşem Doktor" olarak anılmış bir İngiliz din ve bilim adamıdır. Bacon, gece gökyüzünde ışık olmamasının nedenini araştıran ve bu konu üzerinde incelemeler yapan ilk kişidir. Araştırmaları daha sonra Olber paradoksu olarak anılmıştır ve henüz 20. yüzyılda keşfedilen evrenin genişlemesi konusunun bir açıklamasıdır. Ayrıca Bacon, merceklerin büyütme özelliklerini ve kullanım yerlerini de açıklamış, yıldızlardan gelen ışığın Dünya'ya aynı anda ulaşmadığını ilk defa olarak fark etmiştir. Kristof Kolomb'un doğumundan 200 yıl önce Dünya'nın düz değil yuvarlak olduğunu keşfetmiştir. Matematiği; optik ve geometriyi de içine alan tüm bilimlerin temeli olarak görmüş ve bu bilim üzerine yoğunlaşmıştır. Bacon, bilimi insanları inanca yaklaştıracak çok önemli bir araç olarak görmekte ve "gelecekte, şimdi ve geçmişte göreceğimiz bilim, inananlar için yararlıdır" demektedir. İnsanların, Allah'ın yarattığı varlıkları gördükçe evrendeki mükemmelliğin farkına varacaklarını düşünerek, bilimin insanların dini kabul etmelerini sağlamada büyük bir avantaja sahip olduğunu belirtmiştir. JOHANNES KEPLER Modern astronominin kurucusu olan Kepler 1571 yılında Almanya'da doğmuştur. Yaşamı boyunca çeşitli dallarda eğitim gördükten sonra astrolojinin, doğruluğu henüz kesinleşmemiş olan diğer bilimlerden çok daha önemli bir bilim olduğuna karar vermiştir. Daha sonraki tüm çabaları, astrolojinin değerini ve önemini yüceltmek amaçlı olmuştur. Kepler Astronomi biliminin gerçek anlamda kurucusu olan Kepler, gezegenlerin hareketlerini, güneş sisteminin uzaklığını hesaplamış ve yıldız hareketlerinin haritasını çıkarmıştır. Dolayısıyla ilk astronomik takvimi yayınlamıştır. Eseri Mysterium cosmographicum, Ptolema ve Kopernik'in iddialarının karşılaştırmasını yapan son derece önemli bir eserdir. Kepler de, bilimin insanları Allah'a yaklaştıracak bir vesile olduğunu düşünmüştür. Astronomi ile ilgili araştırmaları sonucunda Allah'ın varlığının farkına varmış ve bu gerçeği şu şekilde dile getirmiştir: "Uzun zamandır rahatsızdım. Ama şimdi, astronomi konusundaki araştırmalarım yoluyla Allah'ın varlığının farkına vardım." (Dan Graves, Scientists of Faith, Kregel Publications, 1996, s.. 49) Kepler, neden bilim ile uğraştığı kendisine sorulduğunda ise "Yaratıcının eserlerindeki lezzeti tatmak için" diyerek cevap vermiştir. İnsanları, "Yaratıcıyı anlamak için sahip oldukları bütün duyularını kullanmaya" çağırmış ve bilimsel eserlerinde bu önemli noktayı sürekli dile getirmiştir. ROBERT BOYLE Robert Boyle, 1627 yılında İngiltere'de doğmuş modern bilimin kurucusu sayılan ünlü bir bilim adamıdır. Kimya alanında son derece büyük ve önemli keşifleri bulunmaktadır. Boyle gazlarla 43 tane deney yapmış ve bunu yaparken günümüzdeki bilim adamlarının kullandıkları yöntemleri kullanmıştır. Boyle, gazların havadaki basıncı ile havanın hacmi arasında bir ilişki olduğunu ortaya çıkarmış ve böylece bugün Boyle kanunu olarak bilinen prensipler meydana gelmiştir. Boyle, bilimin insanlar arasında anlaşılır olabilmesi için de çalışmış ve bunun için 42 kitap ve pek çok makale yazmıştır. Keşifleri turnusol kağıdını ve basit yapıda bir buzdolabını içermektedir. Suyun donunca genleştiğini göstermiş, elementin ilk modern tanımını yapmış, "hava, basınçlı olduğuna göre atomun parçaları arasında boşluk olmalıdır" diyerek atom teorisine büyük bir katkıda bulunmuştur. Boyle'a göre bilim, Allah'ın aklını göstererek Allah'ı övmenin yoludur. Eğer keşfedilen şeyler bu gerçeği gösteriyorsa, yeryüzünü büyük bir cesaret ve sabırla incelemek ve böylece Allah'ın varlığına ulaşmak gereklidir. Boyle, bilimin akıl olmadan ilerleme kaydedemeyeceğini ve Allah'ın aklının bilim yoluyla sürekli olarak gösterilmekte olduğunu belirtmiş inançlı bir bilim adamıdır. BLAİSE PASCAL 1623 yılında doğmuş olan Pascal, dünyaca ünlü felsefeci ve matematikçilerdendir. Hidrostatik biliminin öncüsü ve hidrodinamiğin de kurucusu olarak kabul edilir. Matematik alanında, farklı hesaplamalar yapmış, olasılık hesapları konusuna modern bir anlayış getirmiştir. Pascal, 1646 ve 1647 yılları arasında atmosferik ve sıvı mekanikleri ile ilgili pek çok çalışma yapmıştır. Atmosferin bir ağırlığı olduğuna göre, yükseliğe göre bir basınç uygulamasının da olması gerektiği sonucunu çıkarmış, hidrostatik üzerine yaptığı çalışmalarda sıvı ve gazların basınç prensiplerini belirlemiştir. Son olarak da şırıngayı ve hidrolik kaldıracı icad etmiş, barometrenin gelişmesini sağlamıştır. Pascal, tüm çalışmalarında dine yönelmiş ve dinin güzelliklerini insanlara hatırlatımıştır. Ona göre, bir insan eğer Allah'ın varlığına ve dine inanırsa erdem, üstünlük ve mutluluk onun olacaktır. Eğer insan O'ndan uzaklaşırsa, ahlaksızlık, sefalet, mutsuzluk, karanlık ve umutsuzluk onunla birlikte olacaktır. Pascal, insanların inançlı oldukları sürece dünyada mutluluk elde edeceklerini ve ahirette de cenneti kazancaklarını, çevresindeki inançsız insanların ise, ellerindeki her şeylerini kaybetmiş olarak cehennemle karşılaşacaklarını belirtmiştir. ANTONİE VON LEEUWENHOEK Leeuwenhoek, bakteriyi ilk keşfeden ve kendi oluşturduğu mikroskobu ile mikroskobik canlıları ilk olarak inceleyen bilim adamıdır. Gözlükleri büyüteç gibi kullanarak kumaşları incelemeye başlamış, bu mikro canlıların varlıklarının farkına varınca da başka büyüteçler üretmiş ve nihayet bir mikroskop icat edip canlıları yakından görebilme imkanına sahip olmuştur. Yaşamı boyunca ürettiği mikroskop merceklerinin sayısı 550'dir. Her biri ile yeni bir inceleme yapmıştır. Leeuwenhoek aynı zamanda kan hücreleri üzerinde de araştırmalar yapmıştır. Kılcal damarları inceleyerek kan hücrelerinin geçişini gözlemlemiştir. Leeuwenhoek'den önce hiç kimse kasların liflerden oluştuğunun farkında değildir. Mikroskobunun altında liflerin her birini gözlemlemiş ve incelemelerde bulunmuştur. Hayvanlar ve bitkilerde beslenme sistemi, üreme ve bitkilerde besin transferi gibi konularda da pek çok çalışması olmuştur. Bitkilerin birbirinden farklı bölümleri araştırmasının en önemli parçalarındandır. Bitkinin kökü, gövdesi ve yapraklarının üç boyutlu çizimlerini yapmış ve yapılarının detaylarını ilk ortaya çıkaran kişi olmuştur. Leeuwenhoek'in yaşamı boyunca amacı, bir Yaratıcı olmaksızın, kendi kendine varoluş fikrini bilimsel yollarla çürütebilmek olmuştur. Küçük büyük varlıkların tümünün Allah tarafından yaratıldığına iman etmiş ve tüm çalışmalarında bu önemli gerçeği göstermeye çalışmıştır. İSAAC NEWTON Tüm zamanların en büyük bilim adamı olarak kabul edilen Isaac Newton hem matematikçi hem de büyük bir fizikçi olarak bilim tarihine geçmiştir. Kuşkusuz en büyük keşfi yerçekimi kanunudur. Bunun dışında fizikte hareketin üç kanunu ve matematik alanında gelişmiş hesaplama yöntemleri ile birçok bilim dalında öncü kabul edilmektedir. Newton Newton, kuvvet ve ivme arasındaki mükemmel ilişkiyi kütle kavramı ile bağdaştırmış, etki ve tepki prensibini bulmuş, bileşke kuvvetlerinin sıfır olması durumunda hareketli cisimlerin hızının hiç değişmeyeceği tezini ortaya atmıştır. Bu hesaplamalar yüzyılımızda da kullanılmaktadır. Newton ayrıca parçacık teorisini geliştirmiş ve bir astronom olarak ilk yansıtıcı teleskobu yapmıştır. Newton, bilimi araştırdıkça Allah'ın mutlak varlığının farkına varan inançlı bilim adamlarından biridir. Ateizme karşı çıkmış, bunun için pek çok makalesinde yazılar yayınlamış ve eserlerinde Yaratılış gerçeğini savunmuştur. Newton'un, dünyanın seyrini değiştiren buluşlarının temelinde Allah'a yakınlaşma isteği vardır. Principia Mathematica adlı eserinde bu gerçeği şu sözlerle dile getirmiştir. "Bizler Allah'a muhtaç kullar aciz olarak, kendi aklımıza göre Allah'ın aklını büyüklüğünü ve yüceliğini görmeli ve O'na teslim olmalıyız." ADAM SEDGWİCK Adam Sedgwick, 1785 yılında Yorkshire, İngiltere'de doğmuştur. Küçük yaşlardan itibaren fosillerle ilgilenmiş ve kireçtaşı yataklarından bulduğu fosilleri saklamaya başlamıştır. Cambridge Üniversitesi'nde aldığı eğitim ise, küçük yaşlarda jeolojiye olan ilgisini pekiştirmiş, bu konuda uzmanlaşmasını sağlamıştır. Sedgwick, çeşitli fosil yataklarında araştırmalar yapmış ve topladığı örnekler üzerinde çalışmıştır. Zamanla volkanik bölgelerde eski lav yatakların altında kalmış kalıntıları incelemiş ve çıkan fosiller üzerinde bir sınıflandırma yaparak eski jeolojik dönemleri Kambriyen ve Devonyan olarak isimlendirmiştir. Çalışmalarını yazıya çevirme konusuna az önem vermiş, üzerinde yoğunlaştığı konular hakkında tam bir kitap çıkarmamıştır. Ancak çalışma alanı ile ilgili olarak pek çok makalesi vardır. Sedgwick, Charles Darwin'in yakın bir arkadaşı olmasına rağmen onun fikirlerine karşı çıkmıştır. Hatta Darwin'i, materyalist görüşü savunan evrim teorisini ortaya atarak insan ırkını alt bir seviyeye getirmekle suçlamıştır. Adam Sedgwick, aynı zamanda bir rahiptir. Doğada varolan her şeyin insan zihnini, Kutsal kitaptaki gerçeklere hazırlamakta olduğunu savunmuştur. Bu konuda Newton'la aynı fikri paylaşmakta ve şunları söylemektedir: "Doğa, her şeyde Allah'ın varolduğunu bizlere öğretmektedir." MİCHAEL FARADAY 1791 yılında doğan Michael Faraday, özellikle elektrik ve manyetizmanın gelişmesinde rol almış dünyaca ünlü bir fizikçidir. Ünlü bilim adamı Humpry Davy'den çok etkilenmiş, onun laboratuvarında çalışmaya başlamış, ilk önemli başarılarını burada elde etmiştir. Michael Faraday, gerek Davy gerekse daha sonraki müstakil çalışmalarında elektrik alanında daha önce benzeri olmayan ilklere imza atmıştır. Transformatörü icad etmiş ve dünyanın ilk basit dinamosunu yapmıştır. Diğer çalışmalarında ise sıvı bir solüsyon ile elektrik akımı vererek molekülleri elementlerine ayırmayı başarmış ve benzeni keşfetmiştir. Bu çalışma daha sonra James Joule ve James Clerke Maxwell tarafından keşfedilecek olan termodinamik ve elektromanyetizm konularına da öncülük etmiştir. Faraday'ın bilimsel alandaki başarıları temelinde Allah'a olan inancından kaynaklanmaktadır. Faraday, doğadaki her şeyin bir Yaratıcının varlığını kanıtladığına inanmaktadır. Ona göre, "Dünyayı tek bir Yaratıcı yarattığına göre, bütün tabiat bir bütünün parçaları olmalıdır". Bu büyük Yaratıcı evrendeki her noktada Kendisini göstermektedir ve bilim bu gerçeği ortaya çıkarmakla görevlidir. AMES PRESCOTT JOULE James Prescott Joule, ısı ve enerjinin tek ve aynı şey olduğunu ve her ikisinin de birbirine dönüşebileceğini gösteren Termodinamik Kanunu'nu bulmuştur. 1818 yılında doğan Joule'un küçük yaşlardaki eğitmeni, modern atom teorisinin kurucusu olan John Dalton'dur. Henüz genç yaşlarında Joule kendi elektromanyetik motorunu icad etmiş ve 19 yaşında ısı ile deneyler yapmaya ve keşiflerini kayda geçmeye başlamıştır. İlerleyen yıllarda bu yöndeki keşiflerini artıran Joule, bir telde ilerleyen elektrik akımının ürettiği ısıyı hesaplamış ve ilk kez gaz molekülünün hızını bulmuştur. Joule'un en büyük keşfi mekanik ısı denklemidir. Bu önemli keşif en temel evrensel bilim kanunu olan "enerjinin korunumu" kanununu da rehberlik etmiştir. James Prescott Joule, bu keşifleri ile, kendi adıyla anılan Joule kanununun mimarıdır. 1864 yılında Darwin'e karşı bir manifesto imzalayan 717 bilim adamının en önemlilerinden biri olan Joule, evrende insanın karşısına çıkan keşiflerin kendisine Allah'ı tanıttığına inanan bilim adamlarından biridir. Joule bu konu ile ilgili olarak şunları söylemiştir: "Allah'ın isteklerini öğrendikten ve itaat ettikten sonra yapacağımız diğer şey, yaptığı işlerin kanıtından yola çıkarak O'nun aklı, gücü ve iyiliği hakkında birşeyler bilmektir. Tabiat kanunlarını bilmek, Allah'ı bilmektir." GREGOR MENDEL Asıl adı Johann olan Gregor Mendel, 1822 yılında doğdu. İlk olarak kendisine bitki aşılama ve çiftçilik gibi konuları öğreten usta bir bahçıvan olan babasından etkilenen Mendel, daha sonra bu konuda bilgilerini genişletmiş ve bu alanda çeşitli çalışmalar yapmıştır. Çeşitli yerlerde öğrentmenlik yaptıktan sonra Mendel ünlü deneylerini gerçekleştirmiştir. Mendel, iki yıl boyunca bezelye çeşitleri yetiştirmiş, sekiz yıl boyunca bu bezelye çeşitlerini birbirleriyle ve kendi türleriyle döllemiştir. Ortaya çıkan sonuçlara göre Mendel, sonraki nesillerde bezelyelerde beliren özelliklerin her birinin hem yumurtadan hem de gametten geldiğini keşfetmiştir. Bezelyeler üzerine yaptığı bu ünlü deneyi sonucunda kalıtım kanunlarını ortaya koyan Mendel, yaşadığı dönemde ortaya çıkmış olan Darwin'in evrim teorisine de büyük bir darbe vurmuştur. Mendel'in genetik prensiplerine göre bir canlıda sadece anne ve babadan gelen genlerin özellikleri bulunabilir. Bu genlerin tamamen farklı özellikler edinip o canlıyı tamamen başka bir türe dönüştürmesi ise imkansızdır. Gregory Mendel bezelyeler üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda kalıtım kanunlarını keşfetti. Aynı zamanda bir din adamı olan Mendel'in bu keşfi Darwin'in evrim teorisinin önemli bir çıkmaza girmesine neden oldu. LOUİS PASTEUR 1822 yılında doğan Pasteur, tıp tarihinde büyük önemi olan bir bilim adamıdır. Pasteur ayrıca fizik ve kimya alanlarında da gerek çalışmaları gerekse deneyleri ile önemli bir isimdir. Fermentasyonun organik temeli ve kontrolü ile ilgili ilk açıklamalar Pasteur'dan gelmiştir. Araştırmaları kendisini bakteriyoloji konusunun içine daha fazla dahil etmiş ve bu mikroskobik dünya hakkında yüzyılımıza kadar gelen bilgilerin temelini atmıştır. Hastalıkların ortaya çıkışı ile ilgili buluşları, bakterileri detaylı incelemesi ile mümkün olmuştur. Hastalık yapan pek çok organizmayı ayırmış ve onlarla savaşmak için aşılar üretmiştir. Pastörize etme ve sterilize etme işlemlerinin yöntemlerini ortaya koymuştur. Hayatın cansız maddelerden gelemeyeceğini, ancak hayattan gelebilleceğini ispatlayan Pasteur, yaşadığı dönemde özellikle Darwin'in teorisine karşı çıkması ile tanınmış ve bundan dolayı tepki alarak pek çok sözlü saldırının hedefi olmuştur. Evrenin ancak Allah tarafından yaratılmış olabileceğini hararetle savunmuş, bilim ve din arasında büyük bir uyum olduğunu açıklamış ve göstermiştir. "Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcı'nın eserleri karşısında inancım o kadar çok artıyor" diye belirten Pasteur, "Bilim insanı Allah'a götürür" inancı ile hareket etmiştir. JAMES CLERK MAXWELL Modern fiziğin öncülerinden kabul edilen James Clerk Maxwell, 1831 yılında İskoçya'da doğmuştur. Henüz küçük yaşlarda ışık ve elektrik alanına ilgi duymuş ve yetişkinliğe eriştiğinde de bunların bir bütünlük içinde olduklarını iddia etmiş, ışık, elektrik ve manyetizmayı tek bir denklem içinde göstermeyi başarmıştır. King's College'de okurken, elektrik jenaratörü ve transformatörü prensiplerinin kaşifi olan Michael Faraday ile tanışmış ve onunla yakın arkadaş olmuştur. Bundan sonra yaptığı çalışmalarda Faraday'ın araştırmalarını matematik temellerine göre belirlemiştir. Işık üzerine deneyler yapabilmek için prizmalardan ve reflektörlerden oluşan uzun bir kutu inşa etmiştir. Maxwell, bilim tarihinde rahatlıkla Newton veya Einstein ile aynı düzeyde düşünülebilir. Einstein, rölativite teorisini formüle ederken Maxwell'in eşitlikleri ve hesaplamalarından yararlanacaktır. Aynı zamanda Maxwell'in gazlar üzerine yaptığı çalışmaları da kuantum teorisi için bir yol açacaktır. Tıpkı Newton ve Einstein gibi inançlı bir insan olan Maxwell, eşine yazdığı bir mektupta şu şekilde Allah'a dua etmiştir: "Yeryüzündeki herşeyi kullanımımız altına alabilmek için bizlere Senin eserlerinin üzerinde çalışmayı öğret ve Sana hizmet etmek için aklımızı güçlendir." ALBERT EİNSTEİN Geçtiğimiz yüzyılın ve aynı zamanda bilim tarihinin en önemli bilim adamı olarak kabul edilen Albert Einstein evrenin tesadüflerle oluşamayacak kadar harika bir düzeninin olduğu ve bu mükemmelliğin ancak bir Yaratıcı tarafından yaratılmış olabileceği sonucuna varmış büyük bir fizikçidir. Einstein, rölativite teorisi ile ışık hızının, kütlesi olan her maddede sınırlayıcı bir hızının olduğunu ve kütle ve enerjinin eşit olduğunu ortaya atmıştır. 1916 yılında, yerçekiminin, zaman-mekan eğrisinin belirleyicisi olduğu yönündeki rölativite teorisinin matematik formülünü tamamlamıştır. Daha sonra da yerçekimi, elektromanyetizm ve atomaltı parçacıkları ile ilgili çeşitli kanunlar belirlemiştir. Rölativite teorisinin yanı sıra Einstein'in kuantum teorisine de büyük katkıları bulunmaktadır. Yazılarında Allah'a olan inancından sıkça söz eden Einstein, "Dinsiz bir toplum topaldır" sözleriyle dinle bilimin ayrılmaz bir bütün olduklarını göstermektedir. Einstein, "tabiatı araştıran herkesin içinde bir çeşit dini saygı" olduğunu belirtmiş ve şunları söylemiştir: "Bilimle ciddi şekilde uğraşan herkes tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha üstün bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine götürür." GEORGES LAMAİTRE Lamaitre, adını ilk olarak ortaya attığı Yaratılış teorisi ile duyurmuştur. Aynı zamanda Big Bang teorisinin kurucularındandır. Lamaitre evrenin, materyalizmin öne sürdüğü gibi sonsuz olmadığını, bir başlangıcı ve sonu olduğunu, bunun da pek çok insanın iman etmesi için önemli bir faktör olacağını düşünmüştür. Termodinamik ve Einstein'in statik evren problemleri onu kendi teorisini üretmeye iten faktörlerdendir. Ona göre, eğer evren entropi içinde gelişiyorsa, termodinamiğin ikinci kanununa göre, sonlu olmalıdır. Tüm bunlardan yola çıkarak evrenin statik bir durumdan başlayarak gitgide gelişmekte olduğu sonucuna varmıştır. Teorisinin test edilebilir olduğunu, bunun için kozmik ışınların incelenmesi gerektiğini iddia etmiştir. Nitekim geçtiğimiz yüzyılda Big Bang'in varlığını kanıtlayan kozmik ışınların varlığına rastlanmıştır. Kendisi her konuda çok iyi eğitim almış bir din adamı olan Lamaitre, dinin ve bilimin insanları aynı gerçeklere ulaştıracağına inanmıştır. Yaptığı çalışmalar ve bu önemli buluşu, evrenin bir Yaratıcı tarafından yaratıldığı gerçeğini açıkça ortaya koyarken, Lamaitre'nin beklediği gibi pek çok astronom ve bilim adamının da Allah'a iman etmelerini sağlamıştır. MAX PLANCK 1858 yılında doğmuş olan Alman fizikçi Max Planck, kendi ismi ile bilinen fiziksel sabitin kaşifidir. Planck, fizik alanında yaptığı keşiflerle yeni bir döneme damgasını vurmuş 20. yüzyılın önemli isimlerindendir. Planck, ışığın bir akarsudaki suyun sürekli akışı gibi değil, bir yağmur damlasının pencerenin camında oluşturduğu görüntü gibi bir yapıya sahip olduğunu savunmuştur. O döneme kadar bilim adamları ışığın sadece bir dalga hareketinin olduğunu düşünüyorlar ve deneylerini bu kabul üzerine yapıyorlardı. Her bir ışık parçacığının bir enerji paketi olduğunu ortaya çıkaran Planck, her bir pakete foton adını vermiştir. Foton kavramı o dönemden itibaren fizikte sürekli kullanılan bir terim olmuş ve modern fiziğe büyük bir yenilik getirmiştir. Planck'a göre ışık, ses gibi havada dalgalar halinde yayılmakla kalmamakta, aynı zamanda parçacıklar halinde de hareket edebilmektedir. Bu büyük buluşun mimarı olan Planck, evrenin büyük ve kutsal bir güç tarafından idare edildiğine inanmıştır. Bu büyük gücün Allah olduğunu belirten Planck, bilimle uğraşan insanların Allah'ın varlığını görmeleri gerektiğini şu sözlerle dile getirmiştir: "Hangi sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: İman et. İman, bilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır." Evrim teorisinin ******** yada bizler tarafından bilim olarak görülmemesi Allah inancının yada dinlerin bilme engel olduğu anlamına gelmez.. Çünkü evrim teorisi bir ideolojinin devamıdır.. Bilimsel hiç bir yanı yoktur, safsata uydurma ve sahte fosil çalışmlarından başka birşey değildir.. Saygılar-sevgiler..
  6. Ben ne diyim şimdi sana.. Aşkın vefanın ve sadakatin böylesine, mum olur eririm, şamdan dibine birikir tortularım..
  7. O halde haydi dansa burcu..
  8. Konumuz satranç'ı kadınların neden sevmediği idi.. Şimdi döndü dolaştı benim uçtuğuma geldi biri indiriversin yere, iniş takımlarım açılmıyo.. Evet kadınlar satrancı işte bu yüzden sevmez.. Çünki her yerde duygusal davranırlar.. Bakın konu nereye kaymış hissel davranıldığı için.. Oysa strateji taktik zeka ve düşünce unsurlarından meydana gelen satrançta duygulara yer yoktur.. Sanada kolay gelsin kaos...
  9. Teşekkür ederim güzelim..
  10. Ne ikramı lilac burası hacıbaba tekkesimi, çık bakalım paraları.. Bu arada ben geldim kahvem nerede...?
  11. Sessizliğin kızından cevap bekleniyor....... Gereğini yap burcu..
  12. Namazın, cenaze törenin ve diğer ibadetlerin belli edep tertip ve kuralları vardır.. Her ne adına olursa olsun bunların dışına çıkmak yakışıksızlıktır.. Kimse din adına ulema kesilmesin... Dinimizi gayet iyi biliyoruz.. Saygılar-sevgiler..
  13. 1- Konuşma tarzım benim tarzım bana göre hoştur ve beni bağlar... 2- Tavır, üslup, düşünce ve karakter yansıtmalarını eksiksiz yaparsan okuyan düzgün anlar.. 3- Ben eve gidiyorum cafe kapatma zamanım geldi.. Anlamlandıramadığım ise gidiyorum diyip diyip bir türlü çıkamıyorum forumdan.. bir gün polisle fena kapışcaz vala..
  14. chaos sende haklısın..
  15. Merak etme okuyorum yazılarını.. Ama katılmıyorum.. İllaki +1 mi vermek lazım okuduğumuzu anlaman için.. Ben neyle amel edeceğimi yazdım.. Onun bunun yoprumuyla vay efendim o dönemde elbiseleri açılmışta şuymuş buymuş değil.. O ayetleride o yüzden hatırlattım.. Değişmez ve tek olan hükümler onlar... Allaha çok şükür kaynaklarım sağlam ve bilgi birikimimde iman noktasında yeterli.. Ateist kaynaklara ihtiyacım hiç bir zaman olmadı olmayacakta.. Saygılar...
  16. Kısacası biz dine değil din bize uyacak diyosun.. Ok.. O halede senin dinin sana bebim dinim bana.. Kimseye yasak getiren yok.. Saygılar-sevgiler...
  17. Bırakında bunu inananlar değerlendirsin.. Bir müslüman dinini atestten öğrenecek değildir.. Bu büyük bir çelişkidir.. Zaten bir ateistin de islamı ne kadar bilebileceği aşikardır.. Bir inanan olarak senin dipnot düştüğün kaynakları değil, Kuran'ı Kerim'i referans alırım.. Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Ayette şöyle buyurulur: "Mümin erkeklere söyle: Gözlerini sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için daha temizdir" (en-Nûr, 24/30). Kadınların örtünmesi konusunda da şöyle buyurulur: "Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin" umduğunuza nail olasınız" (en-Nûr, 24/31). Bu ayetlerden sonra serbest bırakan ayet inmişmidir..? Kuran'ı Kerim sadece araplara ve o döneme inmemiştir.. Kur'an-ı Kerim evrenseldir ve kıyamete kadarda hükümleri devam edecektir...
  18. Hükümler hiçtir... Dipnot senin yazının özeti budur.. Ama asıl evrensel olan ve değişmeyecek olan Kur'an-ı Kerimdir ve Kur'an-ı Kerimde geçen farzlar yada haramlardır.. Sen istediğin kadar hümanizm de.. Sen Yunus'u referans göstermen için Yunus'u tanıman lazım.. Yunus'un bir sözünü buraya yazarak paradigma kabul edemezsin.. Çünki Yunus Allahın emir ve yasaklarına uyardı.. Biz islam peçede bezde sarıkta demiyoruz.. Nice sarıklı sakallı yada peçeliler varki münafıklıkları boylarını aşmıştır.. Her sözümüzü uç noktalara götürürseniz aynen yukarda yazdıklarınızı yinelersiniz.. Saygılar-sevgiler...
  19. Vaybee... Çağdaşlık cenaze merasimlerimize kadar girmiş.. (hangi çağsa bu) Yakında mezarın içine girerse hiç şaşırmayın.. Mesela mefta kıbleye doğru yatırlımasın sırt üstü yada yüz üstü yatırılsın kıblenin ne önemi var canım önemli olan Allahla insan arasındaki bağdır demelerinden korkuyorum.. Birileri diyoya hani namaza, oruca hacca ne gerek var diye.. Sanki Allah bilmiyordu sadece iyi insan olmanın yeterli olacağını.. Haşa öylesine emretti bunları ölemi..? Yine vay beeeee dicem.. ve dedimde...
  20. Yapma yaa.. Demek bizim için değil ölemi.. Doğru siz öööylece dursanız bile biri gelir size asılır gerek yok makyaja föne.. Ama aslına bakarsan paspal kızlardan nefret ederim.. Çünki bir çiçeğe çiçeklik yakışır, çöplük değil..
  21. Teşekkür ederim güzelim.. Çok güzel olmuş.. Yalnız yeni elemanlara öğretin benim ne içtiğimi.. Servis falan almadan getirsinler orta şekerli Türk kahvemi ok.. Sanırım buranın patronu sensin burcu..
  22. Dansın niyesimi olur frozen.. Eden ediyo işte..
  23. Orta şekerli Türk kahvesi bir daha yeni elemanlara öğretin benim kahvemi.... Aaaaa olmuyo ama...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.