Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ÇarpışıkTümceler

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    33
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ÇarpışıkTümceler tarafından postalanan herşey

  1. Sur'a; el-ALÎM Her şey'i çok iyi bilen... Allah, her şey'i tam mânasıyla bilir. Her şey'in, içini, dışını, inceliğini, açıklığını, önünü, sonunu, başlangıcını, bitimini çok iyi bilendir O. Olmuşları bildiği gibi, olacakları da aynı şekilde bilir. Onun için, olmuş - olacak, gizli - açık söz konusu değildir. Bunlar, insanlar hakkında geçerli olan mefhumlardır. İnsanların bilmesi nisbî ve ârızîdir. Allah'ın bilmesi ise, - bütün isim ve sıfatlarında olduğu gibi - zâtî'dir. Onun için O'nun bilmesinde dereceler bulunmaz. Bu da demektirki; hayatımıda, nasıl yaşayacağımıda, yaşadığımıda, seçeceğim yollarıda, seçtiklerimide biliyordur. Bu hususta benim İRADEM ne işe yarar diyorum. Az önce yazdığım iletideki tüm yazılanlar sizin en son bana hitaben yazdığınız iletinize karşılıktır. Saygılar..
  2. Sur'a; Sonu bilinen bir şey için "hür irade, özgür irade" olması gerekmez. Bu yazı nedir ayrıca? Eğer yazı sizin anlattığınız gibi gelecekte olacak olanlar, bir insanın "kaderi" ise bunun sonuda belli değil mi? Yani bunada nasıl yaşarsan yaşa hepsi gibi sonunda ne olacağı belli değil mi? Demişsin ki; "O" senin ne yapacağını biliyor ama sen bilmiyorsun. Bir yandan iyi ve güzel var bir yanda kötü ve çirkin var. Bunları sen kendi iradenle seçeceksin. Sayın Sur, benim bahsettiğim vak'ada tam olarak bu! İyilik, güzellik, kötülük ve çirkinlik bir yana bunların hepsi önceden kararlaştırılmış ve benim ne yapacağım belirlenmiş ise bunları tekrar oynatmaya ne gerek var? Bana neden böyle şeyi sunuyor? Dejavu'yu çok mu seviyor kendileri? Benim hayatımla ilgili kararlar alınmışsa daha niye bir şeyleri değiştirmek veya değiştirmemek istesin ki? İşte ben burada ki tutarsızlıktan ve çelişkiden bahsediyorum. "O" beni yazmış çizmiş. Bu böyle böyle yapacak diye bir kenara notunu almış. Bana da bir tane pusula (irade) vermiş. Fakat irade burada bir şeye yaramıyor. Çünkü benim irademin içinde ki seçeneklerimide o belirlemiş. Yani ben bir şekilde programlanmışım. Neyi seçersem seçeyim yine onun daha önceden karar verdiği yere geleceğim. Hiç bir kaçarım yok. Her şey onun istediği gibi olacak. O halde burada benim iradem ne işe yarıyor? Eğer mümkünse kasetimi geri istiyorum. Saygılar..
  3. Sur'a; Bu bir oyun mu? Sonu bilinen bir şey için neden imtihan halindeyiz? Eğer öyle değilse bize verilen "hür irade" ile yapılan seçimler neden yanlış veyahut doğru olarak isimlendiriliyor? Sözüm şu ki; bir sınıfın en arka sıradan oturan haşere çocuk ne yaparsa yapsın muallimin ferasetinde hiç bir zaman o sınıftan geçemez. Buda aynı böyledir. Bir kötü varmış bir iyi varmış. Ama sen bunu seçecekmişsin. Lâkin, ben senin ne seçeceğini bile bile sana yaşama şansı veriyorum. Nereye gideceğin belli ama sen yine de seç "güzel kulum" diyorum. Bilmesede yazımız diyorsun. Yahu yazıyı yazan kim? Yine "o". O halde bir şeyleri bilmemesi yine olanaksız. Ne yapacağız biz? Sonu daha öncelerden belirlenmiş bir savaş için mi saldırıp duracağız? "Sonunu düşünen kahraman olamaz" mantelitesi ile mi hareket edeceğiz? Yok böyle bir şey.. O halde ya iyi yapacaksın kötü olmayacak yada kötü yapacaksın iyi olmayacak. Saygılar..
  4. Münhasır medeniyet seviyesine gelmiş olmamızı yada o seviyenin adının herhangi bir şekilde ortaya çıkmasının sebebi hiç kuşkusuz ki dinler değildir. İleri seviye teknoloji demişsiniz. Hakeza, bizim bir çok alanda ileriye doğru gittiğimiz vakitlerde ortaya atılan bir din safsatası yüzünden yine bulunduğumuz (yani hiç ilerleyemediğimiz) noktalara geri dönüşler yaşanmıştır. Din, aslında hiç anlaşılmasada bir insanlığın körü körüne yok oluş senfonisidir. Sadece yapılması gerektiğini söyledikleri (kim bunlar?!) için yapılan ve ardındaki nedenlerin tamamının "dünyalık" değil "öbür taraflık" olduğuna 3 yaşında çocuğun bile kanaat getirebileceği bir uydurmadır. Medeniyetlerin ve milletlerin sahip olduğu tek şey zekâları oldukları sürece geriye kalan bütün safsatalar gereksizdir. Her insan kendi kendi düşünme yeteneğine sahip olan bir varlıktır. Birilerinin yada birşeylerin yönlendirmesi sayesinde, "sürü güdüsü" ile hareket edecek bir zümre değildir! Sokakta gördüğünüz her ferde güdü psikolojisi ile yaklaşıp, "ne olduğunu" öğrendiğinizde yaftalanacak bir sınıfta değildir. Dediğiniz üzere; bizi yönlendiren sıfatlar ve varlıklar bulunduğumuz evren üzerinde hakim ve bizim her hareketimizi takip ve ceza usülü kontrol ediyorsa o halde bize neden "özgür iradeleri olan ve düşünen"ler sıfatı takılmıştır? Bana göre konunun özünü hülâsa olarak vereceğim tek tümce şudur; "Bizi yaradan kim? Sen.. Ne yapacağımızıda belirlemişsin önceden... Peki ya; ne bu cennet vede cehennem?" Saygılar..
  5. Eskiden biliriz, habire Unkapanı kurbanları falan çıkar ortaya. Bilmem kim şu kadar para kaptırda da kaseti olmadı. Sonra şu şu kadar para verdide kaseti tutmadı. Köyden tarlasını satıp gelen mi dersin, yoksa evini ocağını çıkaracağı bir albüme bağlayan mı dersin. Ne ararsan vardı piyasada... Şimdilerde ise internet üzerinden, bilimum siteler aracılığı ile bir sürü yeni şarkıcımız var. Kimisi, hatta çoğu albüm, ufak barlarda konserler falan derken bir şekilde isimlerini duyurmayı başardılar. İlk önce telefon kayıtlarından çıkan, daha sonra aa çok güzelmiş denip bir dünya siteye yüklenen ses kayıtları ve amatör vidyolar... Gelelim nasıl olduklarına. Genelde üniversite ortamlarında, ev odalarında, arkadaş toplantılarında ortaya çıkmış yapıtlar (!). Benim ilk bildiğim, İrem - Hayalet Sevgilim var. Bir üniversite ortamında, ortaya çıkmış bir parça. Solo olarak söylenmiş ve daha sonra da siteden siteye gezerek beğeni kazanmıştı. Hikâyesi bir albüm ile başlayıp yine bir albüm ile son buldu. Sanırım onun için sadece internette kalmak daha faydalı olacaktı. Fakat kısa yoldan şöhret olmak demek diye biz buna diyoruz ve İrem defterini uzun süreler boyunca kapatıyoruz.... Daha sonra Hacettepeliler.. Evrim geçirerek Grup 84 oldular. Meşhur parçaları ise Ölürüm Hasretinle'ydi.. Onlarda İrem'le aynı döneme denk geldiler. Biri başka kulvarda, biri başka kulvarda. Fakat hedef yine aynı. Onlarda bir albüm çalışması içerisine girdi ve yaptılarda. Bir kaç ay böyle iyi giderken sonra yine tepetaslak dönerek onlarında kaderi İrem gibi oldu. Şimdi neredeler? Yoklar... Sonra, Gökçe Kırgız diye bir kızcağız çıktı meydana.. İlk duyduğumda telefonlarda çalıyordu, herkes birbirine buluğtut ile atıp duruyordu. Aaa kanka şu parçayı göndersene bana, çok güzel söylemiş kız edalarıyla.. Sonra internet sitelerine düştü. Artık favori parçamız Kalbime Gömerim O Zaman olmuştu. Pavırpointte oluşturulan kliplerde arka plan şarkısıydı artık. Daha sonraları Gökhan Türkmen.. Büyük İnsan parçası ile tanıdık onu. Bu arkadaşımızın canlı müzik geçmişi de olup, bir çok organizasyonda da bulunmuş. Fakat yine de onu internet aracılığı ile daha fazla tanıdık. Şu anda iyi derecede bir hayran kitlesine sahip, bir çok forumda da kendine yer bulmaktadır. Henüz kendisini kaybetmedik, umarım diğerleri gibi sonuda hazin bitmez.. Bir süre önce yine karşıma çıkan bir isim daha var. Nezih isimli. Git diye bir parçası ile kendini tanıtmıştır. Onun hakkında pek fazla bilgiye sahip olmayıp, şu anda nelerle uğraştığınıda kestiremiyoruz. Fakat şarkısında ki sözler pek bir anlam taşıyor demeden geçmeyelim.. Sırada Evren & Caner ikilisi var. Yunus parçaları ile org eşliğinde bir çalışmaları var. Benim nazarımda tanıdık bir sima, bir arkadaşımın arkadaşı diyeyim. Onlarda bu parçadan sonra biraz tutuldular ve ikinci bir şarkı daha yazdılar. Ondan sonra onları ne gören oldu ne de duyan. Bulan arkadaşların en yakın internet sitesi ile ilişiğe girip duyurmaları rica olunur.. En sonra olarak Öykü & Berk ikilisini görüyoruz. Değişik bir çalışma ile karşımıza çıktılar. Bir türküyü İspanyol ezgiler ile birleştirip içine biraz da flamenco katıp karıştırmışlar. Hoş bir çalışma olmuş. Geçenlerde Beyaz Şov'da karşımıza çıktılar. Öykü & Berk - Evlerinin Önünde Boyalı Direk olarak bilimum forumlarda ve vidyo sitelerinde kendilerini bulabilirsiniz. Ayrıca yine kendilerine özgü bir internet siteleri var. Buradan 2007 yılında çıkardıkları bir albümlerinin parçaları var. Onları albüm olarak tanıyamadığımızdan, internette dinlemiş olduğumuzdan ve yine internet sayesinde programlara çıktığından bu kategoride yer veriyorum. Diliyoruz ki sonları kötü olmasın.. Aslında bu kadarla sınırlı değildir belki de. Ben sadece bildiklerimi veya gördüklerimi burada sizinle paylaştım. Eminim buna benzer daha onlarcası vardır. Bu arkadaşlarımız gibi daha ne nice (!) sesler vardır. Belki de hepsi bir köşede tutunmayı bekliyorlardır. Onlarada başarı dileklerimizi iletiyor ve vidyo sitelerinde en kısa sürede görmeyi hedefliyoruz.. İşte Türk müzik piyasası artık böyle dalgalanmalarla hayat bulmaya çalışıyor. Bir yanda yapımcılara soyunan bayan arkadaşlarımız, bir yanda dünya paralar ve dublajlarla ses yaratılan beylerimiz ve yine bayanlarımız. Bir yanda da internette ki vidyo sitelerinde kendilerini afişe eden arkadaşlarımız.. Sizler bu konu hakkından ne düşüyorsunuz merak ediyorum.. Sizce müzik piyasası böyle bir durumun içerisinde mi olmalı. Yoksa bu işi layığı ile yapan ve bir dünya okul okuduktan sonra bu işe atılmaya başlayan arkadaşlarımızla mı dolu olmalı... Saygılar..
  6. ÇarpışıkTümceler

    Kızılderililer

    Buzul Çağı’nın en şiddetli döneminde, M.Ö 34.000 - M.Ö 30.000 yıllarında, dünyadaki suyun önemli bir bölümü büyük kıtasal buz katmanları halindeydi. Bunun sonucunda, Bering Denizi bugünkü düzeyinden yüzlerce metre daha aşağıdaydı ve Asya ile Kuzey Amerika arasında, adına Beringia denilen, bir kara köprüsü oluştu. Beringia’nın en geniş döneminde 1.500 kilometre kadar olduğu sanılıyor. Nemli ve ağaçsız bir tundra olan bölge, otlar ve diğer bitkilerle kaplıydı ve bu da ilk insanların yaşamak için avladıkları büyük hayvanları çekiyordu. Kuzey Amerika’ya ilk erişen insanlar, yeni bir kıtaya ayak bastıklarını hemen hemen kesinlikle bilmiyorlardı. Herhalde, atalarının binlerce yıldır yaptığı gibi Sibirya kıyılarında av peşinde koşuyorlardı ve sonra da kara köprüsünü aşmışlardı. M.S ilk yüzyıllarda, bugün Arizona’da Finiks kentinin bulunduğu yöreye yakın yerleşim birimlerinde, top oynamak için alanların ve Meksika’da bulunanlara benzeyen piramit biçimli kümbetlerin yanı sıra kanal ve sulama sistemleri kuran Hohokumlar yaşıyordu. Bir kızılderili savaşçı Şükran Günü'nün Anlamı 1620'lerde Avrupa'dan yerleşim için ilk kez May Flower (Mayıs Çiçeği) gemisiyle ABD’ye gelen Pilgrimler (yerleşimci ve hacı) ilk geldiklerinde aylarca süren yolculuklarından dolayı yorgun, hasta ve açtırlar. Kızılderililer onları karşılar ve yiyecek verir, hindi avlamasını, mısır ekmesini öğretirler. Üç yıl sonra İngiliz Vali William Bradford büyük bir yemek hazırlar ve Kızılderilileri çağırır. Kızılderililerin şefi Massoit 90 kişiyle bu törene katılır. O günden sonra her hasat sonrasında yemek geleneği sürer. 1863’de Başkan Abraham Lincoln Şükran Günü’nün ulusal bayram olmasını önerir, ancak bu öneri Kongre’de 1941’de karara bağlanır ve her yılın kasım ayının son perşembesi Şükran Günü olarak ulusal bayram ilan edilir. İlk yerleşimciler Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri ile karşılaştılar. İspanyol kaşifler ise Kaliforniya'da Soson, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaşmışlardır. 19. yüzyılda, Avrupalı kâşifler batıya doğru göç ederken Kızılderili kabileleri kendi topraklarından sürmüşlerdir. Bu dönem batıda Apaçi, Siyu ve Komançi ve diğer kabilelerle yapılan utanç verici savaşlar dönemidir. Bu savaşlardan geriye kalan çok az sayıda yerli ise, Rezervasyonlar (Kızılderililer için ayrılmış araziler) olarak bilinen küçük bir alanda yaşamaya mecbur edilmişlerdir. Bugün ABD'de hükümet tarafından resmen tanınan 554 Kızılderili kabilesi vardır. Kızılderililer 1952 yılına kadar Rezervasyon denilen toplama kamplarında yaşamışlardır. 1626 yılında Hollandalıların satın aldığı New York'ta günümüzde 85.000'den fazla Kızılderili yaşamaktadır. Kuzey Amerika yerlileri veya diğer bir deyişle Kızılderililer farklı dil, gelenek ve ritüellere sahip pek çok kabileden oluştuğundan Kızılderili inançlarını tek başlık altında ele almak zordur. Bununla birlikte Kızılderili inançlarında bazı ortak unsurlara rastlamak mümkündür: • Doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak görmek; • Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılması; • Şaman veya şifacı (Medicine man) denilen ve ruhlar dünyası ile ilişki kuran seçilmiş kişilerin varlığı. Buhar kulübesi ritüeli Arınma ritüellerinde kullanılan buhar kulübesi Buhar kulübesi Kuzey Amerika yerlileri tarafından kullanılan törensel buhar banyosunun gerçekleştirildiği küçük yapıdır. Çeşitli stillerde buhar kulübeleri vardır. Kubbeli olanları kadar, Kızılderili çadırları (tipi ) gibi olanları hatta yerde açılmış basit bir çukur şeklinde olanları da bulunur. Kulübe dışında yakılan ateşte kızdırılan taşlar kulübenin ortasındaki bir deliğe yerleştirilerek kulübede yüksek sıcaklık sağlanır. Kızılderili ritüel ve gelenekleri bölgeden bölgeye, kabileden kabileye değişmekle birlikte ritüellerde genellikle dualar, davul çalma ve ruhlar dünyasına armağanlar sunma gibi unsurları içerir. Dua, şükür vb. amaçlarla kullanılan buhar kulübesi bir arınma ayinidir, ayin öncesinde ve sırasında kimi kabilelerde oruçla ve/veya sessizlikle ayin icra edilir. Konuştukları birkaç farklı ayrı dilleri vardır. Bunlar ; Aymara, Bir güney Amerika yerli kavmi ve konuştukları dil. Yaşam alanları And Dağları çevresi olup ağırlıklı nüfus Bolivya'da bulunur(toplam nüfusun yaklaşık % 30–40 ı). Ayrıca Peru'nun güneyi (Toplam nüfusun yaklaşık % 5 i) ve Şili'nin kuzeyinde (Toplam nüfusun yaklaşık %0,3 ü) yaşarlar. Çok az sayıda nüfus da İspanyol sömürgesi zamanında göç ettirildikleri Ekvator’dadır. Bolivya Devlet Başkanlığına 22 Ocak 2006 da seçilen Evo Morales de bir Aymara yerlisidir. Iroqu Dilleri, aslen Kuzey Amerika'nın doğusunda yerleşmiş, Iroqu birlikleri ve diğer halkların üyeleri tarafından konuşulan, akraba dillerdir. Tek başına bu diller Cayuga (360 konuşmacı), Oneida (250 konuşmacı), Onondaga (yaklaşık 100 konuşmacı), Seneca, (200 konuşmacı), Susquehannock (1760lerde yok olmuş), Tuscarora, Wyandot (1960larda yok olmuş) diileri ile Laurentce veya Erie gibi nesli kuruduktan sonra haklarında bilgi sahibi olunmuş dillerdir. En büyük diller Cherokee dili (12.000 ile 22.000 kadar konuşmacı) ve Mohawk dili'dir. Cherokee dili (Cherokeecede: ᏣᎳᎩ; Tsalagi) kendine has bir alfabesi olan ve Beş Uygar Kabilelerden biri olan Cherokeeler tarafından konuşulan İrokuva öbeğinden Kızılderili dili. Alfabesini Sequoyah adlı bir Cherokee tasarlamıştır. Kuzey Carolina eyaletinde konuşulur. Bu dil de yok olmak üzere olan dillerden sayılabilir. Çünkü İngilizce giderek önem kazanmakta ve artık Kızılderili toplumları, Avrupa asıllılarla karışmaktadır. Mapudungun (Mapu "toprak" + Dungun "dil") Şili ve Arjantin'de Mapuçeler tarafından konuşulan bir Araukanya dilidir. Mapudungu, Mapusdugun, Mapuche ve yabancıların tanımlaması ile Araukanca (Araucano) olarak da bilinir. Yaklaşık 440.000 kişi tarafından konuşulan dilin mensuplarının 400.000 kadarı Şili’de, 40.000 kadarı Arjantin’de yaşar. Yaklaşık 200.000 kişi bu dili düzenli olarak kullanır Quechua,(Ketschua, Quichua, Keshwa veya Keçua) Güney Amerika'nın And Dağları'ndaki bölgelerinde , bir grubun konuştuğu, Kızılderili dilleriyle yakın akraba olan bir dildir. Quechua konuşanlar kendi dillerini Runa simi olarak adlandırırlar (Runa "insan" ve simi "kelime", yani "insan kelimesi"). Popüler olarak bilinen 9 tane şefleri vardır. Bunlar ; • Amerikan Atı • Osceola • Oturan Boğa • Black Hawk (şef) • Geronimo • Pontiac (şef) • Red Cloud • Standing Bear • Manuelito Ve şeflerine bağlı ; • Acoma • Alabamalar • Algonquin • Apaçi • Arapaho • Cherokee • Cheyenne • Chickasaw • ChoctawComanche • Creek • Hopi • Huron • Kickapoo • Kiowa • Mohawk • Navaho • Nez Perce • Ojibva • Ute • Sac ve Fox • Shawnee • Siu • Ponca • Potawatomi • Omaha (kabile) • Osage • Ottawa (kabile) İsimli kabileleri mevcuttur. Kızılderili Atasözleri • Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir. • Allah' ın kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez: çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır. • Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi) • Aşkı tanıdığında, Yaratıcı'yı da tanırsın. (Fox Kabilesi) • Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır. • Barış ve mutluluk her anda mevcuttur. Barış ve mutluluk her adımdadır. Ruhun meseleleri için siyasi çözümler yoktur. • Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi makoseninin içine bak (Sauk Kabilesi) • Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Hopi Kabilesi) • Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir. (Kabilesi bilinmiyor) • Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar. • Bütün Kızılderililer her yerde durmadan dans etmelidir. Önümüzdeki ilkyaz Yüce Ruh gelecek. Bütün av hayvanlarını geri getirecek. Avdan geçilmeyecek bu topraklarda. Bütün ölü Kızılderililer geri gelecek ve yeniden yaşayacaklar. (Wovoka) • Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır. (Mohawk Kabilesi) • Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır. • Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım. (Apache Kabilesi) • Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler. • Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.' • Fakir olmak, ******** olmaktan daha küçük bir meseledir. • Gözlerde yaş yoksa ruh gökkuşağına sahip olamaz. • Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver. • Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Hâlbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal (Lumbee Kabilesi) • Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir. • Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir. • Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var. • İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar. • İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir... • İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır. • İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez. • Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır. (Cherokee Kabilesi) • Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü! (Cheyenne Kabilesi) • Nimette külfette 'Büyük Ruh' un elindedir. Bazen onun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır. • Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder. (Hopi Kabilesi) • Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez. • Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile sadece onunla başkaları için fedakârlık yapabiliriz. • Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. • Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. (Siyu Kabilesi) • Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır. (Siyu Kabilesi) • Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcı'dan ödünç aldınız. (Mohawk Kabilesi) • Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kâinatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir. • Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de.. • Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur. • Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır. • Yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. Yine de çok kimse onu ister. • Yeryüzüne iyi muamele et! O babanızın malı değil, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız. • Ben rüzgârların hür estiği, gün ışığının önünü kesen hiçbir engelin mevcut olmadığı bozkırda doğdum. Ben herkesin, her şeyin hür nefes alıp verdiği; duvarlarla, çitlerle, tellerle çevrilmemiş bozkırda doğdum. Orada ölmek istiyorum. Duvarlarında arasında değil. On Ayı (Comanche Kabilesi) Kaynaklar: Google.com Wikipedia.org kizilderililer.net msxlabs.org geocities.com/avmyasan Saygılar..
  7. Aslında resimlerde Absinthe sonrası halleri bir nevi özetlemişler. Oldukça yüksek olan alkol oranı, tek "lıkırda" insanın tüm iç kimsayını değiştirerek bir "ejderha" edası ile ortalıklarda gezinmesini sağlıyor. Akabinde yanmadan dolayı kaynaklanan "doğurganlık zamanlarına denk gelen" hamile kadınlar endamı ile mide bulantıları ve en son olarakta düştüğün yerden, yanağının kenarına akan salyaları görebiliyorsun. Uzman içiciler gözetim altında tüketilmesi önerilir. .) Bap-ın mukattarının evveline gelince, portrelerde bir hayli dilber imiş.
  8. Aslında kültürel ve etiksel açıdan konu başlığını açmam için uygun olan yer burası olmayabilir. Fakat konuya en yakın yer olarak burası geldi. Konu üzerine uygun bir alan var ise oraya taşıyabilirsiniz. Başıkta ele almış aldığım vak'a; Türk kültürüne ve sosyolojik yapısına uygun olmayan, lâkin Türk toplumundan hariç diğer toplumların bakış açılarının biraz daha sıcak olduğu bir husus. Merak ettim, soruyorum... Swinger ( eş değiştirme ), yani genelde evli ve çocuklu çiftlerden oluşan, henüz evliliğini yeni yapmış ve çok az beraber yaşamış kişilerin dahil edilmediği ( edilirse bu durumdan ötürü boşanmalar, ilişki arasında aşılamayacak sorunlar çıkacağından dahil edilmiyor ), ve işin gizli kalmasının çok önemli bir unsur olduğundan her bireyde korkuların yer aldığı karşılıklı anlaşma çerçevesinde gerçekleşen sadece cinsel yönü kapsayan bir değişim. Son zamanlarda kulaktan kulağa yavaşça yayılmaya başlayan kelime. Bundan bir kaç yıl öncesine kadar belki de hayatımızın hiç bir karesinde karşımıza çıkmayan şey. En son bir Fransız filmi olan `Mutluluğun Resmi´ 'nde karşımıza çıktı.Bilmem kaç kişi izledi, yada kaç kişinin haberi oldu. Bu filmden sonra ülkemizde ki Swinger çiftlerinden haberdar olan bir çok insan var. Toplanan bilgilere göre bu çiftlerin toplam sayısı 1500-1600 civarlarındaymış. Bu 10 yıl öncesine kadar yok denilecek kadar azmış ve görülüyor ki bu 'Kültür''e karşı bir yakınlaşma başlamış ve bu ilgi giderekte çoğalmaya elverişli durumdadır. Çevremde bu konu ile ilgili ufacık bir araştırma yaptım ve karşıma çıkan sonuçlar bir hayli ilgi çekici ve beklediğimden öte çıktı.Konu ile ilgili beklenmedik derecede bilgi sahibi kişide karşıma çıktı ve pek fazla ilgilisi olmayan kişilere konu ile ilgili gerekli açıklamayı yaptıktan sonra, ne düşünüyorsunuz gibisinden bir sual yönelttim ve bu duruma %70 oranında 'olabilir' sonucu geldi. Geriye kalan %30'luk kısım ise kesinlikle hayır, asarım keserim cevaplarını verdi.Bu tür bir olgunun çevremde bu kadar olumlu karşılanmasına ve bilgi sahibi olunmasına açıkçası çok şaşırdım. Bu olgu biraz giz kapsamında yapılmakta. Swinger ( eş değiştirme ), olayı bir grup çerçevesinde yapılmaktadır. Genelde bir mekanda toplanılır, tanışılır gerekli bilgiler arz edilir, yada bu real bir ortamda değilde sanal bir ortamda da yapılabilir. Herşey bir gizlilik çevresinde olmalıdır. Bu grup içerisinde bulunan; avukat, doktor, ev hanımı ve daha nice çevresinde bu durumdan haberdar olmayan insanlar var. Öte yandan her geçen gün yayılmaya başlayan Swinger'ın, Türk kültürü ve Türk etik değerleri açısından nasıl karşılandığı ve nasıl bir tepki aldığı. Swinger'ı itham ile kınayanda çıktı, biraz gerici kaldığımızı ve bunun olabilme olasılığının yani Türk kültürünün içinde bulunmasının bir sakınca teşkil etmeyeceğini söyleyende. Konunun biraz daha içine girip araştırmaya başladığımda çok şaşıracağım bilgiler edinmeye başlıyordum. Artık kendime bile sormaya başladım , ben mi gericiyim yoksa onlar mı fazla ileride diye. Kendi edindiğim bilgilerden çok Turkish-Media bünyesi de ki üyelerimizin bu durumu nasıl karşıladığını merak ediyorum. `Tamamen demokratik eylem. etik ve ahlak gibi duygularla ilgilenmeyen insanların en büyük heyecanlarından birisi. Türkiye'de fazla yaygın olmadıgından, küçük bir kitlesi vardır fakat git gide bu kitle büyümektedir..´ - itü sözlük - `Yedikleri her nane gibi bunun da haklı taraflarını bilimsel(!) açıklamalarla göstermeye çalışan deyyus erkeklerle, ruhları fahişe karılarının toplumu içten çürütecek eylemleri..´ - itü sözlük - Swinger yani eş değiştirme ile ilgili azda olsa bilgi sahibi olduğunuza göre; sizlerin fikirlerinizi ve Türk kültürü açısından size göre yarar ve zararlarını öğrenelim. Düşünceleriniz nelerdir?.. Saygılar..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.