
NARTKAN
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
47 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
1
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
NARTKAN tarafından postalanan herşey
-
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
iş cebraili anlatmala bitecekse anlatayım. ama iş onunla bitmez ! aslında pekte güzel anlattım ama bitmedi işte. cebrail elbette değerli bir elçidir.ama kimdir cebrailin düşmanı ? o ne saydamdır ne kanatlıdır. nede o bir melektir.o değerli bir elçidir.o her kişiye işini gösterir. o hiç yorulmaz.o hiç durmaz.o her yerdedir.o her andır.o Ademden kıyamete iş tutacaktır. o elbette değerli bir elçidir.onun düşmanı iblise dost olandır.ben çok güzel anlatıyorum onu size. ama iş cibrili anlatmakla çözülmez. sizin besmeleyi anlamanızla çözülür. besmelede anlatılmaz.besmele anlanır.onu hak edene hediye edilir.ve kişi onunla iş tutar. -
Selam güzel kardeşim, Muhakkak hepimiz akıl sahibiyiz ve bu işlere kafa yoruyoruz. aslında hepimiz aynı yorum gücüne sahibiz.kimsenin kimseden daha az akıllı olduğunu düşünmüyorum. mesele süreç içindeki yolculuğumuzdan çıkıyor.kavramları kendimizde bina edişimizden. örneğin başka başlıklar altında cebraili tartışıyoruz. her ne kadar ismen onu aynı söylesekte,gerçekte başka anlamlar yüklüyoruz. birbirimizide bu sebepten anlamıyoruz.ben bunca sene uğraşırken sende onca süre uğraştın eminim. ama ben bu uğraş sonucu benzer bir sesle andığımız cebraili başka anladım.sen başka anladın. o yüzden aynı kelimeler çıksada dilden gerçekte aynı şeyi anlayamaz olduk. beni hiç anlayamadın dememin sebebi budur. örneğin sen mucize kavramında benle uzaksın. yada kabe konusunda benden uzaksın. ikimiz her ne kadar o kelimeleri kullansakta bunları başka anlamlarda kullnıyoruz. ve sen kendi söylediğini bende kendi söylediğimi anlıyorum. mesele kimin hangi kavramı hangi şekilde anladığında bitiyor. ve bu kavramları doğru edindiğinde başka bir zincir ortaya çıkıyor. ben sana özünü anlatayım. bu işin özüne besmele ile varılıyor. ancak besmele dil ile söylemekle olan bir iş değil.besmele bir düşünce sistemidir. her türlü hurafeden,eşten dosttan sıyrılarak kendi aklınla en objektif şekilde işi ele almaktır. atadan,evliyadan kendini soyutlayıp kendi aklına değer vermektir.her sözü analiz etmektir. ama ne düşmanca,nede dostça bunu yapmamaktır.düşüncende yalnız ve yalnız gerçeği aramaktır. bir kişiye olan sevginin yada düşmanlığının neticeni değiştirmemesidir. şu Allah dostu şunu demiş o halde doğrudur dememektir.onun sözünü gerçekten kendi aklın ile enine boyuna düşünmektir. işte o zaman her akıl işte,oluşta olur.işte o zaman yanlış dünyada hüküm süremez olur. ama bizde bir evliya yalan yanlış söz ediyor.bütün millet o yanlışa iman ediyor.kimse bu doğrumu demiyor. üstüne birde doğrusunu söyleyeni taşa tutuyor. bu sebeple herkez besmele üzerine iş yapmalı.İslam kötüdür yada islam güzelliktir gibi sözlere taraf olmadan islam nedir bunu bulmak gerekir.doğru tekniklerle incelemek gerekir.hataları tespit etmek gerekir.ama kimi düşmanca yaklaşıp daha çok düşman olurken.kimi düşünmeden yaklaşıp hurafe bankasına ortak olmaktadır.öncelikle bu düşmanlıktan ve düşünmeden ortak olmaktan arınmalıyız.yani besmele ile işe başlamalıyız. işte ben mümkün olduğunca bunu yapmaya çalışmaktayım.ve böyle yola çıkınca gördüm ki.alim dediklerimizin anlattıklarından eser yok.ve sizin kızıp lanetler ettiğiniz o islam yok.başka ama bambaşka bir islam var o kitapta.işte o kavramlarla konuşuyorum ben şimdi.ve bu yüzden sen beni anlamıyorsun diyorum. sen Musayı deynekle gezdi biliyorken ben Musanın devrimciliğini görüyorum. sen süleymanı cinlerle savaştı biliyorken ben süleymanın paraya secde etmediğini görüyorum. sen kehf suresinde bilgin kulun ( bir çoğuna göre hızırın ) o yıkık duvarı imarını masal görürken ben zekat olarak görüyorum. inan bana bunları doğru görüyorum.çünkü doğru ve temiz bakmaya gayret ediyorum.ve hiç tanımadığım Dayı isimli dostu buluyorum. emin ol onun kim olduğunu hiç bilmiyorum.ama hiçbirşey anlatmadığım halde bir kaç imalı cümlemde dahi bana şifre yolladığını çok rahat görüyorum.o beni çok iyi anlıyor biliyorum.çünkü oda besmele ile iş tutmuş.oda mekkedeki o kübik binayı yıkmış.eminim ki o da isra ( Kuran içinde yürümüş ) etmiş.oda Musanın yolculuğunu keşfetmiş.bunu keşfetmeyen o mekkedeki kara binayı yıkamaz.demek ki,bir zaman ikimizde aynı yolu geçmişiz.Musanın ardına düşmüşüz.Musa bizi çevresi mübarek kılınan yere götürmüş.ve bizi çıkmış olduğumuz mescidi harama bırakmış.işte o yolculuk bizi aklamış.o yolculuk bize kıbleyi vermiş.ama sen Musanın yanına hiç gitmemişsin.çünkü sen işe Ademde doğru başlamamışsın.sen eminim Ademden ensest türeyişte kalmışsın.oysa Adem diye biri yok hiç fark etmemişsin.çünkü inan bana besmele ile hiç bakmamışsın. din insana en basit şeyi söyler. özü sadece iyi biri ol demektir.sadece ve sadece budur özü. gerisi hep türevdir.hikayenin geniş özetidir.ama özü sadece budur. bir din dünyadaki en basit mesajı içermelidir.ve islamda bunu içermektedir. iyi nasıl olunur bunu söylemektedir. Ademler-İbrahimler-Musalar hep bunun için anlatılmaktadır.ve her hikaye aslında aynıdır.aynı hikayenin türlü türlü misalleridir. Adem ağaca meyil etmiştir. ama o ağaç nedir.o ağaç onu melek-melik-iktidar yapacak şeydir. onu buna iten iblistir-vesvesesidir.ve Adem kendini para ile örtmüştür. İbrahim ise Ademe vahyedileni bulandır.Ademin hatasını onarandır. işte yaşamdaki tüm karakterler bu ikisinden türemiştir. Ademin hatasında ısrar edenler,yani iblisi takip edenler zaman içinde karunlar firavunlar olmuştur. İbrahimi,yani cebraili takip edenlerde buna karşı Süleymanlar,Musalar olmuşlardır. Adem üstün kılınmıştır.çünkü Adem ruh sahibi olmuştur. Nuh üstün olmuştur,çünkü o İbrahime yol olmuştur. İbrahim üstün olmuştur çünkü o besmeleyi tamamlamıştır. imran üstün olmuştur çünkü rukuyu korumuştur. Kuranda geçen o tanımlar dünyayı eşsiz şekilde tanımlar. bir kişi Kuran ile yaşama baktığında onu çok iyi analiz eder. kafir münafık yahudi şeytan resul nebi vs vs vs işte yaşamda burçlar gibi bu karakterler vardır sadece. kim kimdir ne nedir bunu anlarsın.hele hikayenin özünü bilirsen. bu işin sırrı ne bilirsen bunu çok iyi okursun. o hikayenin özü paradır. işte Dayının dediği odur. onu bilmek için Ademi çok iyi bilmek gerekir. cenneti neden kaybetti anlamak gerekir. yine çok açık olmadı belki ama yinede fikir verir.
-
ap açıkmı ?karmaşa bir kitapmı?
NARTKAN şurada cevap verdi: doçent başlık Dini Konular - Din - Dinler
ve oku bakalım kitabı açık mı değil mi ? ben sana ilk cümlesini söyleyim. ilk cümlesi Allahtır. son cümleside Paylaştır. Sen yatıp kalkmakla Allahı överim mi sandın ahmak ! Sen 40 a bölüp vermekle Allahı sengin ederim mi sandın akılsız. sen kurbanı kesip kan akıtmak mı sandın zavallı. o sana ben zenginim dedi düşünmedin mi onların etleri bana ulaşmaz dedi duymadın mı sen yolda lüks içinde bir dilenci gördün mü sen hiç sabancıya,koç'a sadaka verdin mi sen kitabı nasıl okuyorsunda kafa tutuyorsun. sen kitabı bal gibi okuyorsunda anlamıyorsun. Allaha,meleklere,resullere,cibrile ...... düşman olursan nasıl okursun söyle ! Selam olsun salihlere Selam olsun Peygamberlere ne zor işmiş duyurmak kulakları mühürlülere ne müthiş sabırmış deliler gibi uğraşmak körlerle ben bulalı az oldu köşesinden kıyısından anladım sarhoş oldum. bunu yutanlara aşık oldum. amma ben iki adımda yoruldum. anlatmaya üşenir oldum. ne müthiş sabır varmış onlarda şimdi görür oldum. Selam elbette onlara olsun. bizim gibi tembele selam nasıl helal olsun. -
ap açıkmı ?karmaşa bir kitapmı?
NARTKAN şurada cevap verdi: doçent başlık Dini Konular - Din - Dinler
insan gerçek üzerine değilse ancak kafir olur. gerçekle iş tutmazsan yatıp kalksan nafile olur. huzura, ancak kitabı okursan yol bulunur. işte o zaman rahat uyunur.işte o zaman ölüme buyur edilir. neyse,,, sıkıldım buralarda susar oldum artık kalabalıklarda çünkü ağırlık var hep kulaklarda ve anahtarı yok o mührün anlatanlarda o anahtar yaratanın elinde, ve kimseye satmaz para ile, bir şifresi var,yazar her yerde sorar onu her kula,her nefesinde şifre zor belleme, dedikya yazıyor her yerde ve soruyor onu her nefesinde oku,oku,oku diyor ya işte ! hani muhteşem güçleri olanın adı ile, işte onu söyle ! ama yalandan söyleme dilin ile söyleme onu kendini temizle ve işin ile söyle ! -
ap açıkmı ?karmaşa bir kitapmı?
NARTKAN şurada cevap verdi: doçent başlık Dini Konular - Din - Dinler
ruh insanı Adem eden mekanizmadır. ruh ile sıra ile şunlar işler kitap hikmet furkan zikir tevrat zebur incil iş ruhta başlar,kutsal ruhta biter. bittiği yer Kurandır.Kuran bunların hiçbiri değildir. Kuran ancak onların hepsidir. bunların biri olmazsa Kurana dokunulmaz. Kuran arapça ile okunmaz ruh ile okunur. önce gözler insan kitabı okur. kitabı okuyan hikmete-hükme varır. hükmü doğru koyanın Furkanı çalışır.bir doğru edinirsin ve işte şunlar yanlıştır dersin. işte böylece zikri doğru koyarsın. bu dördü aynı anda sıralı işler.kitap okunursa hüküm doğru konulur.ancak o zaman sıra furkana gelir. furkan doğru süzerse zikir doğru olur. işte ilk 4 den sonra son 3 işler olur. tevrat ile yasan olur zebur ile içtihatın olur incil ile mülkün olur. tevrat namaza denk gelir. incil zekata denk gelir. sen bu yediyi doğru okursan işte o zaman Kurana dokunursun. bunlara dokunmak secde ile olur. ap açık kitabın ayetleri besmele ile okunur. işte o zaman İbrahim olunur hüküm doğru konulur. sonra Musa olunur Adem hatasından türevli fravun düzenine taş koyulur. bu taşı koyarsan davut hükümdar olur. davut hükümdar olursa imran ailesine varılır. İmran ailesine varılınca ölüler dirilir.körler görür olur. işte o zaman Ahmet-Muhammed müjdelenir ! Amma o müjde henüz verilmemiştir. insana hala Adem oğlu denilmektedir. kişi kitabı okumazsa Muhammed ölülere duyuramaz.kulak iş görmezse Muhammed bize müjde olmaz. sen Muhammedi mezarlıklarda tebliğ eden bellersen. İsanın ölüleri diriltmesinden ne anlarsın ! ben ancak Dayı'ya selam ederim. Dayı ne yüzüm görmüştür ne sözüm duymuştur. ama dayı beni o yolda bulmuştur. ayakların bastığı nefeslerin alındığı yol başka olsada akılların yürüdüğü akıl aynı yolda yoldaştır. -
hiç anlamadın üstad hiç anlamadın, sen beni zerre kadar anlamadın. ama anlayan beni anladı.ama anlayanlar hep az oldu. bende çok aramadım zaten.ama ben anlayanı buldum o beni çok iyi anladı ama sen beni hiç anlamadın. zaten artık aynı dilden konuşmaz olduk.
-
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
pante sevgili dostum, nasıl olduda ruhu cibril okudun ! ama sen cibrili yanlış okudun. sen aklı önde tutansın.ama besmele olmadan okuyamazsın. o hurafelere ardını dönmedikçe cibrili bulamazsın. sana cibril şu demem.çünkü cibril şu dersem namaz ne söyle dersin.namaz ne söylesem zekat ne söyle dersin. sen sora sora bulamazsın. öğrenmekse niyetin cibrile düşman olmamalısın. o sana besmeleyi verir.besmele ile iş tutarsan o zaman bizi anlarsın. amma besmele eğuzu..... demek değildir. arınmaktır besmele,gerçekle iş tutmaktır.aklı tertemiz etmektir. işte onu yapacağın yer cibrilin peşidir.sen onu bul ve ardından yürü, gör isra etmek neymiş.sana okuyacak olan biz değiliz. seni biz edecek cibrildir. -
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
temiz akıl beşerin namazıdır. namazın meyvesi zekattır. zekata götüren söz cibrilindir. cibrilin işi ruhu yürütmektir. Ademi, İsaya götürmektir. ruha ilham verip kutsal ruh etmektir. ama kim dinler cibrili ? elbet temiz akıl sahipleri dinler ben yalnızdım dayı, sen beni biz ettin. amma sende bilirsin. biz iki deliyiz onlara. bizi biz anlarız. besmelesiz okuyan bizi deli bilir. -
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
Dayı Selam olsun, senin aklın daim olsun.sözüm sözüne ortak olsun. cibril işte oluştadır.cibril insanın ruhuna hediyedir. cibril Ademi nuh eder,İbrahimi İmran eder. cibrili her kul bilir,az kul beller. çünkü ağırlık vurulur kulaklara ve perde çekilir gözlere işler süslü gösterilir işi yokuşa sürenlere, şeytanın dik yokuşunda yük taşıyan okuyamaz cibrili, cibril aynadır,bakan işini onda görür. bindiği eşşeği kutsal belleyen iblisi görür. cibril durmaz yorulmaz,iblisin ettiğini önüne serer ama kulaklar gözler yoksa cibril neyler. her kul bilir cibrili amma az kul beller onu. Selam sana Dayı bildim sen beni anladın. bilki bende seni anladım. bildim ki benden gayrı sende o yoldasın. bildim ki benden gayrı akıllarda bunda ortaktır. dilerim çok kul bunda ortak olsun. Selam sana Dayı selam -
bizde biri birini anlarsa iki etmez biri ben gibiyse sen ve ben denmez insanlık secde etse bizden öte söz denmez biz bize selam ederiz Selam olsun, Para sırdır,Ademin yanaştığı ağaçtır, çirkinliklerin kapısı orada açılmıştır, Adem ruh ile aleme üstün olmuştur ancak cennette rukuyu bozmuştur İbrahim besmele ile secdeyi bulmuştur beyti temiz kılıp namazı miras bırakmıştır. Ademin bozduğu rukuyu İbrahim secde ile onarmıştır. Selam olsun Dayı Selam üzerine olsun....
-
ap açıkmı ?karmaşa bir kitapmı?
NARTKAN şurada cevap verdi: doçent başlık Dini Konular - Din - Dinler
öncelikle bu kitabın hangi kitap olduğunu netleştirelim. Kuran bir kitapmıdır ? Kurandaki kitap bildiğimiz anlamda bir kitapmıdır. cevap değildir ! kitap evrensel yasaları ifade eder. ap açık olan bunlardır.yasalarda ayet demektir. yani bir taşı attığında yere düşmesi bir ayettir. ve apaçıktır. -
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
örneğin, dün halamın oğlu geldi.ve yine ankaraya dönmek için istasyona gitti. beraber aşağı indik.ve ona bizim sitenin içindeki 30 cm duvarın üzerindeki 50 cm lik demirleri gösterdim. bak dedim.burası bir site ve çevresi zaten yüksek duvar ve demirlerle çevrili.burasıda onun içi. o halde bu demirlere ve duvarlara ne gerek var.o demirler ve duvarlardan bir evsize ev yapılabilirdi. güldü ve haklısın dedi. işte bana bunu söyleten cibrildi.bana o vahyi veren oydu. ama o bir melek değildi. senin melek olduğuna dair kanıtın nedir ? o kanıtı kesin olarak senden istiyorum. -
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
cebrail herkeze vahy veriyor. örneğin bana veriyor. ve sanada veriyor. diğerlerinede veriyor. her an her saniye cebrail bunu yapıyor. ama o bir melek değil. peki o ne ? bunu bul. sen bunu bulabilecek birisin. -
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
NARTKAN şurada cevap verdi: pante başlık Dini Konular - Din - Dinler
Selam pante, görüyorum ki her yerde varsın. verdiğin linki okuyayım dedim ama giriş kısmından sonra şöyle üstün körü baktım sadece. çünkü iş baştan bitti benim için. ben şimdi sana ve gıyabında turan dursuna soruyorum. cebrailin melek olduğuna dair bana bir kanıt getirebilirmisin. beni biliyorsun hadis kabul etmem.hadise dayanarakta yazmam. bana cebrailin melek olduğuna dair kanıt getirmeni istiyorum. ama iddaa sahibi sen olduğun için bana soru sorma hakkını şimdilik sana vermiyorum. sadece cebrailin melek olmadığını ve Musafın her yerinde gizli özne olarak yazıldığını söylüyorum. örneğin alak suresinde gördün mü denilen Peygambere gördüklerini gösteren odur. bununla idare et. iddaa sahibi yada yandaşı sen olduğun için önce bana cebrailin melek olduğunu kanıtla. ama emin ol bunu asla yapamazsın.o halde cebrailin ne olduğunu bul ve iddaanı yeniden gözden geçir. -
şimdi tartışmanın ilk sayfasını okudum. mistik güzel akıl yürütüyor.gerçeği bulmak için yürütülen akılları seviyorum.herkezin samimiyetle bunu yapmasını diliyorum. onun açmış olduğu bu tartışmaya hiç girmiyorum. hemen neticeye gidiyorum ve farzedelim ki bizi iddaanda yendin diyorum. karşında yenilmiş kişiler olarak duruyoruz. ( soruya yenilmek bazen iyidir.deneyin bu sizin başka boyutları görmenize yardımcı olur ) Allahın herşeyi bilemeyeceğini kabul etmiş durumdayız. ve şimdi bu yenilenmiş halimizle şaşkınca bizde sana bir soru soruyoruz. bir gün bir böcek yuvasının içinden gök yüzüne bakmış,ve demiş ki;gök yüzü ne kadar küçük. o kendi yuvasının dar duvarları arasından görebildiği küçük bir gök yüzü parçasını görüp,görmediği uçsuz bucaksız gök yüzüne küçük diyerek iyi niyetli bir iftira atmıştır.çünkü başka hiç çaresi yoktu. kendi imkanlarımız ve tabiatımızdan bakınca,tanımladığımız şeyleri doğru ifade etmek için yeterli kanıta sahip olabilirmiyiz ? misal,1000 sene öncesinde bu tartışmayı yapıyor olsaydık.dünyadaki yaşamı emsal kabul edip,ayda yaşam olduğunu söyleyebilirmiydik ? elbette söyleyebilirdik,ama bu kesin doğru diyebilirmiydik ? işin bizim tarafımızdaki verilerine sahip olup,bizim dar duvarlarımız gök yüzüne ne kadar küçük diyebilmemize sebep olamaz mı ? örneğin şu asıra gelmeden önce insanların milyonlarcası ne çok yıldız var demişlerdir. ama göz bu cümleyi gerçekte küçültmüştür.çünkü daha üstün bir görüşle ( dev teleskoplarla ) bakan insanlık. inanılmaz çok yıldız olduğunu söyleyebilmektedir.yani eski insanların ne kadar çok yıldız var diye şaşırarak söylediğinden kat ve kat daha çok yıldız vardır. yani o bahsettiğim böcek gibi aslında insan elindeki imkan ile tanımladığı veriyi küçültmüştür.aslında tanımlamak istediğini hiç tanımadığını teleskobu bulması ile itiraf etmiştir.ve diyelim ki.teleskop ötesi bir icat yapıldı.ve görüş mesafemiz uzadı.ve evren bildiğimizden 3 kat büyük çıktı. yine itirafta bulunduk demek olur bu.çok büyük dediğimiz evreni aslında küçültmüşüz demektir çünkü bu. bu soru basit iki cümleyi yan yana koyup,sonuna soru işareti getirerek neticelendirilebilecek kadar az veri ile,doğru çözüme götürür mü bizi ? bu iki cümle kendi duvarlarımızın ötesini mi açıyor,yoksa kendi duvarlarımızı yıkıp ötesini görmemizi mi sağlıyor. bir örnek vereyim. office exel programı. içine sizin hangi sayıyı yazacağınızı ve hangi işlemi yapacağınızı bilmez.ama siz tercihinizi yaptığınız anda neticeyi size verir. bu program insanlığın yetersizlikleri sebebiyle geliştirilmiştir.onuda yapan yine o yetersiz insanlardan biridir. örneğin 595847383662282 X 798930434344 = ? sen bunu kafandan yapamazken.o bunun binlercesini aynı anda yapabilir.oysa böyle bir programı bundan 1000 sene önce insanlık hayal dahi edememezdi.ve biz 1000 sene öncesinde yaşamış olsak ben bu exel örneğini dahi veremezdim.çünkü 1000 sene öncesindeki insanın duvarları daha dardı.ve imkansız dediği bir çok şey vardı.biz 1000 sene öncesindeki insanlar için tanrısal bir güce sahibiz. örneğin koca roma imparatorluğu ordusunu tek başına tek elimizle hatta tek parmağımızla yenebiliriz.sağlam bir bombanın düğmesine basmamız onlar daha romadan çıkmadan mağlubiyetlerine neden olabilir. farz edelim ki ben bu imkana sahibim ve zaman makinası ile o ana gidip sezara meydan okudum. ona dedim ki.karşımda amuda kalkmanı emrediyorum.eğer kalkmazsan.taaa istanbuldan,oturduğum yerden,tek parmağımla seni ve muhteşem ordunu yok ederim ! sence sezar bana,bu sözüme karşı ne derdi ? eminim yenilmez sezar bana oldukça gülerdi ! ama benim tek parmağım koca roma ordusunu yerle bir etmeye güç yetirebilirdi.insanlık bu güce ulaştı ! bu kurduğun mantığın içindeki Allaha, sezarın bana gülmesi gibi mi hüküm koyuyorsun ? basit iki cümle,büyük mantıkların kaidelerinin konulmasına yeterlimidir ? bir yanda gücü kıyas kabul etmeyen bir Allah fikrini çürütmeden,bu Allahı kalıp halinde alıyor ve sonra onu ilizyonla mı küçültüyorsun ? yetersizlikleri ile exel gibi bir program yapıp,tüm işlemleri bilen bir sistem yaratabilen insan örneği karşımızda binlerce eseri ile dururken. yetersiz sıfatından tenzih edilmiş bir Allah için hangi hesabın ile kaide koyuyorsun. görünen her zaman göründüğü gibimidir. öyleyse eğer ,insanlık binlerce sene dünyaya neden düz demiştir ! çünkü yetersiz mantık yürütmüştür.bilgisi henüz öteleri kuşatmamıştır. bir bina nasıl yuvarlak üzerinde durur diye düşünür ki insan.o günün insanı gözünün gördüğü hemen her yeri düz görmüştür. ama dünya buna rağmen yuvarlak çıkmıştır. misal ben senin düz dediğin bişeye hayır o yuvarlağın eğimli parçasıdır desem aksini nasıl ispat edersin ? çünkü sonsuz çapta bir çemberin çizgisi mükemmel bir düzdür.görünen her zaman göründüğü gibi değildir. o halde sorum şu, ne olduğunu nasıl bir güce sahip olduğunu hiç bilmediğin bir Allaha kendi duvarların içinden nasıl sınır koyuyorsun ? üstelik sen o Allahı olduğu gibi kalıp halinde alıp kullanıyorsun.
- 2.558 cevap
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
içerikte yazanları okumadım,sadece başlığa cevap veriyorum. Allah yoktur. doğru Allah yoktur. Ama Allah vardır. Al-la-hu var-yok-o
- 2.558 cevap
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sevgili dostum, sanırım ısrarla beni anlamamaktasın. ben sana Kuranda kabe'nin altın oranı hikayesi yok demiyorum. ben sana mekkedeki o kübik binanın bir kutsallığı yok diyorum.o bina Kuranın kutsalı değil diyorum.o binanın Kuran için hiçbir önemi yok. orası müminin kıblesi değil.yıkmak artık benim işim değil ama.sen malesef beni anlamamaktasın.anlayabilmen için o binayı yıkmak durumunda bırakıyorsun beni.bana bir imkan versen onu yıkarım.çünkü hiçbir önemi olmayan bir taş yığınıdır o. mucize konusuna gelince, yine ısrarla beni anlamıyorsun.ben sana kelime oyunları yapmıyorum açık ve net konuşuyorum. mucize diye bişey yok.hiçbir Peygambere senin anladığın o anlamdaki mucizeleri göstermediler. okumasını bilmezsen Musanın elinde deynek var bilirsin.Ademi cennetten kovuldu bilirsin. süleyman cinlerle ( iyi saatte olsunlarla ) savaşa çıktı bilirsin.bende sana diyorum ki ! onu sen öyle sanıyorsun.yok bunlar ! nasıl yok ! bak burada yazıyor deme bana.okumayı bilmezsen göremezsin. Kuranın mucize olmasına gelince.evet Kuran mucizedir.ama yine senin anladığın anlamda mucize değildir. Kuran kendisini reddedenleri aciz bırakan bir kitaptır.o Kuran ki iki kapak arasında değildir.dize dize yazılmaz açılıp okunamaz. o iki kapağı açmadanda bir japon onu okuyabilir.sen domates yerken onu okuyabilirsin.ve tüm dünya Kuranı okumaktadır. sen musaf ile Kuranı karıştırıyorsun henüz.beni anlaman çok zor.
-
Sevgili kardeşim, bu kadar şartlı bakma diğer yazılara.çünkü hiçbirşey anlamamışsın.yazık ki açıkça yazdığım şeylerin tercümesini yapmak durumundayım. Mucize diye bişey yoktur. bizlere anlatılan mucize hikayeleri hurafe ve gerçek dışıdır.Kurandaki mucize kelimelerinin karşılığı aciz kelimesinden türemiş olan muciz demektir. yani mucize demek aciz bırakılan demektir. bu aciz bırakma işlemide açık delillerle beyanatlarla yapılmaktatır. yani senin sözünün ikinci kısmında bilimsel gerçeklerin öneminden bahsediyorum. işte onlar doğru beyanatlardır.yani bilimle birşeyi çürütürsen hurafeyi din edinenler aciz ( mucize ) kalacaklardır. çok açık anlatmıştım ama sanırım yeterince açık yazmamışım. anlayacağın Kurandaki mucize bizlere anlatılan mucize uydurmaları ile bir değildir.öyle bir mucize sistemi Kuranda yoktur. ayrıca kabe meselesine gelince. Senin bahsettiğin o mekkedeki kübik binanın Kuranda yeri ve önemi yoktur.Kuranın böyle bir kutsalı bulunmamaktadır.oda bir hurafe getirisidir. anlatmaktan yorulduğum için detaylara girmiyorum.ama söylediklerim doğrudur.
-
Selamlar, sanırım Nartkan olarak bazılarınız beni biliyordur.sağda solda baya forumlar gezdim.ama artık yoruldum.forumlardan uzak kalma zamanım sanırım geldi. ama yine dayanamadığım yerler oluyor. direkt olarak ana konuya cevap veriyorum. evet Kuranda kelimenin tam manası ile mucize vardır.ve aynen ana konuda söylendiği gibi son derece basit ifadeler söz konusudur. ancak mesele sanırım şudur.biz Kuranın kavramlarına arınmış bir hal içinde bakmıyoruz. bakın Kurandaki mucize ifadesi ne demek kendi gözlerinizle görün. NÛR suresi 57. ayet Okunuş La tahsebennellezine keferu mu'cizine fil ard ve me'vahümün nar ve le bi'sel mesiyr Diyanet Çevirisi İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o! EN'ÂM suresi 134. ayet Okunuş İnnema tuadune leativ ve ma entüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi Şüphesiz size va’dedilen şeyler mutlaka gelecektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz. YÛNUS suresi 53. ayet Okunuş Ve yestembiuneke ehakkun hu kul i ve rabbi innehu lehakkuv ve ma entüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi “O (azap) gerçek midir?” diye senden haber soruyorlar. De ki: “Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir. Siz (bu konuda Allah’ı) âciz kılacak değilsiniz.” (HÛD suresi 20. ayet) Okunuş Ülaike lem yekunu mu'cizine fil erdi ve ma kane lehüm min dunillahi min evliya' yüdaafü lehümül azabv ma kanu yestetiy'unes sem'a ve ma kanu yübsirun Diyanet Çevirisi Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakabilecek değillerdir. Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur. Azap onlar için kat kat artırılacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) işitmeğe tahammül edemiyorlar, hem de görmüyorlardı. (HÛD suresi 33. ayet) Okunuş Kale innema ye'tiküm bihillahü in şae ve ma entüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi Nûh dedi ki: “Onu size, dilerse ancak Allah getirir ve siz (Allah’ı) âciz bırakamazsınız.” (NAHL suresi 46. ayet) Okunuş Ev ye'huzehüm fi tekallübihim fe ma hüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. (NÛR suresi 57. ayet) Okunuş La tahsebennellezine keferu mu'cizine fil ard ve me'vahümün nar ve le bi'sel mesiyr Diyanet Çevirisi İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o! daha onlarca ayet var.açın bakın ! ben size bir çok mucize gösterdim işte !!! oysa siz benden önce görmüyordunuz ! şimdi hala inkar mı edeceksiniz ! ( özellikle Kuran tarzı konuşuyorum ki ! anlayasınız ) şimdi mucize görmedik diyebilirmisiniz !!! mucize ifadesi aciz ve mu takısı ile oluşturulmuş bir kelimedir.aciz kalan-aciz bırakılmış anlamlarındadır. ve Kuranda hiç bir mucize kelimesi bildiğimiz anlamda meal edilmemiştir.aynen burada gösterdiğim gibi meal edilmiştir. çünkü ayet dizilimi buna müsade etmemektedir. ancak mucize diye meal edilen ayetler. bildiğiniz beyinne=beyanat -ayet=delil kelimelerini bu şekilde çevirerek gerçekleştirilmiştir. yani Musayı açık mucizeler ile yollamamış.tam aksine çok açık ayetlerle-delil ve sözlerle yollamış. Musanın doğruları diğerlerinin yanlışlarını yok etmiş ve onları aciz ( mucize =mu-ciz = aciz duruma düşen ) durumda bırakmıştır. yani asasını atmıştır. işte benim bu cevabımda Musanın yaptığı gibi bişeydir. tartıştığınız bir konuda açık delil-ayetlerle size doğrusunu gösterdim.yani lisansımı koydum=asamı attım. ve sizin düzenek-iftira-yalan-yanlışlarınızı yuttum.artık bu açık ayet-beyanatlardan sonra kim söz söyleyebilir ! işte Musanın hikayesi kısaca bunun gibidir.yaptığıda budur.işte bu basit ve güzel bir anlatımdır. delilsiz dayanaksız konuşursan bilgi üzerine olmazsan.asa atamazsın.o zaman boş lakırdılara dalarsın. yani ortada bildiğiniz anlamda bir mucize yok.hiçbir insanada bildiğiniz anlamda bir mucize verilmemiştir. yani asa atıp yılanları yutmalar vs vs vs hepsi doğru okunduğunda size açılan teşbihli müthiş anlatımlardır. eğer doğru muhkemleri edinemezseniz,müteşabihler size yanlış görünürler.sonrada doğrusunu bilmeden iftira atmak durumunda kalırsınız. süleymanı kuşlarla konuştu sanıp cinlerle dolaştı sanırsınız. oysa işin aslı öyle değildir. bunları anlayabilmeniz için besmele ile iş tutmanız gereklidir. tabi eğuzu ...... demekle besmele olmaz ! önce besmele ne onu bilmek hikayesini çözmek gerekir. besmele daima doğrularla iş tutmak ve büyük bir çeviklikle yanlışları terk etmek demektir.bu şekilde iş tutmaktır. çünkü kafir gerçeği örten demektir.mümin ise gerçekle iş tutan demektir. ruhunu-bilincini daima ayakta-diri tutup işte oluşta olmak demektir. siz İsanın gerçekten ölüleri diriltiğini düşünüp körlere gördürdüğünü düşünürseniz elbette Kurana masal dersiniz. oysa Muhammede hitab eden ayetler açıktır ! sen ölülere duyuramazsın körlere gösteremezsin denilmektedir. ne yani ! hergün gidip mezarda ölülere mi anlatıyordu dini yada gidip görenler yerine fiziken körlere mi gördürmeye çalışıyordu ! doğruyu kuşanmayan,iyi ve temiz olanı edinmeyen. ölüdür Kuran için.insanın insana faydası ibadettir.başkada bir ibadet yoktur zaten. işte İsanın diriltiği ölüler ve körler onlardır. ama az bilen vardır ki Kuranda ne İsa diye bir kul nede Adem diye bir kul vardır ! ama oda bana kalsın siz tevratı yahudi yazması o bildik tevrat bilirseniz iş tutamazsınız. incili bildik incil bilirseniz iş tutamazsınız. siz Kuranı bildik Kuran bilirseniz iş tutamazsınız. onlar iki kapak arasında dize dize yazılan göz ile açılıp okunulan kitaplar değil ! hatta kitap diye bildiğiniz şeyde kitap değil ! ama bunları anlatmaya gerek duymuyorum.artık anlatmak bana yorgunluk verir oldu çünkü. ben domatesten bile Kuran okuyorum artık. ve her nefes alanda Kuranı adı gibi biliyor.hatta adından daha öte iyi biliyor. ama Ruhu işte oluşta tutmuyor ki anlasın. ! neyseee benden bu kadar... anlasanızda anlamasanızda bu kadar. ötesi yok. varsa bilen bilir.bilmeyende bilmez. bakarlar İbrahim gibi güneşe aya ! güçleri yetip batırabilirlerse alırlar kitabı. yoksa ümmi kalıp uzaklaştırırlar... düşünün ki ! var olsasınız. ölüler olup kulaklarınızı kapamayın. diri olun. ruhu işte kılın....
-
ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI?
NARTKAN şurada cevap verdi: NARTKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
Selam. yazıyı astım ve ortalıktan kayboldum. artık eskisi gibi forumlara yazmıyorum.yada en azından bu ara yazmıyorum. cevabınıza karşı cevabımı vereyim. Kuran bahsettiğiniz alıntılar ile alakasız bir kitaptır.çünkü bu alıntıları göz önünde bulundurup Kuranın mesajı yanlış anlıyorsunuz. ve çoğumuzda bunu böyle algılıyor.uzunca bir dönemde ben yanlış anladım. bakın dikkat ederseniz verdiğiniz üç mesajda en temel noktalarında birbirine taban tabana zıttır.arada geçen bir kaç küçük benzerlik sizi mesajın bütününde bir benzerlik aramaya götürüyor.ve neticede bu üçü bir birinin aynısıdır diyorsunuz. 1.sümer alıntısına göre çok Tanrı vardır.ve işi enke devralmıştır.oysa ne Tevrat nede Kuran bu kavrama temelden karşıttır. benzerlik işleri yapan bir varlığın yaratılmasında görülmektedir.ama bunun üç mesaj arasında bir bağ kuracak yanı yoktur. çünkü yaşamı bir Tanrıya bağlayan her felsefe mutlak suretle bir Tanrı ve yaratılan miladını başlatmak zorundadır. yani içinde bir tanrı ismi geçen her sistemde her mitte bu duruma benzer bir durum çıkar.ama bu bir ilizyondur.çünkü bahsedilen mantığın açılımı budur.yani değil sümer mitleri içinde Tanrı fikri olan her mit varlığı bi şekilde yaratmak zorundadır. anlayacağın bu benzerlik sümerlerin Tevrat ve Kurana yakınlığından değil.bir yaratıcı fikrinin olmasındandır. dolayısı ile benzerlik ifadelerin eşitliğinden değil.işin felsefesindendir. 2.Tevrat ile Kuranın benzerliği.Tevratta hz.adem var.ama Kuranda yok. biliyorum bu fikir çoğunuza uzak ve aykırı geldi.ama malesef bu gerçek.Kuranda kesinlikle hz.Adem isminde bir karakter yoktur. böyle bir peygamberde böyle bir karakterde yoktur.mesele bakara 30-40 arasındaki Ademin halife olarak atanmasının yaratılış destanı sanılmasından kaynaklanmaktadır. zaten bu sözümden sonrasında daha uzak bir izaha gerek kalmıyor.bu saatten sonra üzerime düşen tek izah hz.Ademin Kuranda olmadığını göstermektir.ama buda boş bir çabadır.çünkü Kuranın bahsettiği örümcek ağı bağlamış akıllar yüzünden bunun anlatısı çok açık olsada.anlanması mümkün değildir.ifadeleri çok iyi okuyun.DÜŞÜNEN biri kesinlikle Kuranda hz.adem diye birinin olmadığını anlayacaktır. şu kaburgadan havvanın yaratılması meselesine gelince. Kuranda malesef buda yoktur. nisa 1 de bahsedilen duruma sanki benzer bir ifade var gibi gelmektedir.ama asla benzer değildir. çünkü orada hiçbir şekilde özel isim geçmez.orda şahıslaştırma yoktur.anlatılan şey dişiliğin ve erkekliğin var edilmesidir. ve çok enteresan gelecektir. oradaki tek bir nefis dişil bir tek bir nefistir.adem gibi erkek değildir.yani neresinden bakarsanız bakın Kuranın tevratın ve sümer mitlerinin bu bahsini yaptığım olayda benzerliği yoktur.benzerlik sandığınız şey büyük bir dikkatsizliğin küçük bir ilizyonudur. Kuranda yaratılış ile seçiliş ayrı zamanlarda olmaktadır. hicr 28 e bakarsanız.adem orada yaratılmaktadır.HALK ( yaratma ) edilmektedir. Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun Hani Rabbin meleklere demişti ki: «Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım.» ama bakara 30 da sonrasında CAILUN ( atanma ) ifadesi vardır. Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni cailün fil erdi halifeh, kalu e tec'alü fiha mey yüfsidü fiha ve yesfiküd dima', ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek, kale inni a'lemü ma la ta'lemun Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. şimdi birde şu ifadeye dikkat edin. Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu. bakın bakara 34 deki ifade geçmiş zamanlı. neden aynı olayı anlatırken.yani ADEMİN YARATILMASINI ANLATIRKEN ! aynı olayın devamında ! geçmiş zaman kullansın.oysa zaman ifadeleri aynı şekilde devam etmeliydi. sebebi işte bahsettiğim yanılgılardır. bakara 34 de hicr 28 e pencere açılıyor.yaratılma o zaman oldu ! bu iş atanma vakti.artık üzerinden binlerce mi milyonlarca mı sene geçti bilemem.ama atanma ile yaratma Kuranda iki ayrı zamanda ifade ediliyor.bunun tek kanıtıda bu değil aslında.ama düşünmeyi bilenler için son derece yeterli bir ifadedir. yani Kuranda hz.adem miti yoktur.o daha önceki uydurmalardan insanın kendini kurtaramamasından gelmektedir. ve Muhammed kendini onlardan arındırmıştır.eskilerden çalmış değildir.çünkü eskilerden çalmış gibi durmamaktadır olay. çünkü Kuranın ifadelerinin gerçekte eskilerle hiç ama hiç alakası yoktur. iddaamın detayıda vardır. ama uzun ve yorucudur. düşünenler için yeteri kadar izah ettim.bu gözle bakanlar Kuranın mesajına ererler.ve ona teslim olurlar.- 59 cevap
-
- 1
-
-
ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI?
NARTKAN şurada cevap verdi: NARTKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
bu yazının devamında hurafeye temel olan çok şey yıkılır. ben forumda yeniyim.ama sanırım ortak tanıdıklar mutlaka vardır.ve benim ısrarla Kuranda Hz.Adem ve Hz.Havva diye karakterler olmadığını savunduğumu bilirler. çünkü Bakara 30 dan sonrası seçiliş ayetleridir.yaratılış ayetleri değillerdir.ve bunları Hz.Adem ve Havva karakterleri üzerine oturtmak isteyenler malesef Kuranın metnini tahrif ve tahrip etmişlerdir.insanları bağnazlığa sürükleyecek ifadelerin altına imza atıp.Kuranda sadece 10 ayette en az 15 çelişki yaratmışlardır. Oysa dediğim gibi Kuranda Hz.adem diye bir Peygamber karakteri yoktur.klasik Hz.adem hikayesi Kuranda yoktur. böyle bir Peygamber Kuranda yoktur.bütün Peygamberler için Peygamberlik ilanı yapılır.Ama Ademin adı bile geçmez. bir iki Adem üzerine iddaa vardır.biz Ademi İbrahim ailesini vs vs vs diye başlayan ayetler delil olarak gösterilsede bana göre delil değillerdir. neyse bunlar ileride detayı ile tartışılır. ama dediğim gibi yukarıdaki yazıyı iyice takip edip.o yazının ruhunu anlayanlar.gerçek İslamın yolunu şimdiden tutmuşlardır. onlara selam olsun ! -
ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI?
NARTKAN şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
ADEM,HAVVA,ELMA KISSASINDA YILLARCA MEALCİLERCE KANDIRILDIK MI? -------------------------------------------------------------------------------- ALINTI: Eyüp Üzümcü” KUR’AN ‘DA AYETLER IŞIĞINDA “Başlangıç; Sıfır Noktası; Adem'in ilk sınavı” Kuran-ı Kerim kendi ayetlerinin anlamlarının insanlar tarafından nasıl bozulabileceği konusunda bizi uyarmıştır. Kuran-ı Kerim ayetlerin anlamının 3 şekilde bozulacağını söylüyor. 1. Tahrif 2. Tebdil 3. Ilhad 1. Tahrif 2/75 Bu tahrif şekli, ayetin içinde bulunan bir kelimenin Allah tarafından konulduğu yerden (mevazinden) kaydırarak anlamını bozmaktır..Örnek olarak evimizde salonda bulunan bozuk (tahrif edilmiş) bir televizyon düşünelim. Televizyonda ses vardır fakat görüntü yoktur. 2. Tebdil 10/15 “Beddele” kökünden gelen bu kelime ayetlerin içinde bulunan bir kelimeyi, ayeti içinden çıkartıp başka bir kelime koyarak anlamını bozmaktır.2/59, 2/211, 7/162, 40/26, 2/181, 7/95, 4/56, 18/27 3. Ilhad 41/40 Bu anlamı bozma şekli ise yukaridaki iki şeklin dışında ayetlerin anlamlarıyla oynamak şeklinde ortaya çıkıyor. 41/40, 22/25, 7/180 Yukarıda verilen metodlara sadık kalarak Adem’in cennetten kovulma olayını incelemeye başlayalım. Bakalım acaba asırlardan beri anlatılan “Adem ile Havva” “Yasak elma” olay doğru mu? “Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu. Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir Dedik ki: "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." 2/34-35-36-37-38 “Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi veüzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rablerikendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanınsizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?" Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız."(Allah) Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır." Dedi ki: "Orda yaşayacak, orda ölecek ve ordan çıkarılacaksınız." Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (varettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir.Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.” 7/19-20-21-22-23-24-25-26-27 “Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır." Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da." Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?" Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti. Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin.Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." 20/117-118-119-120-121-122-123 Şimdi Kuran-ı Kerim’de Adem konusunun geçtiği yukarıdaki ayetlerin anlamlarına Kuran’a sadık kalarak incelediğimizde çok farklı neticelere ulaşıyoruz. Yukarıda yazmış olduğumuz ayetlerin içinde sizin için bazı kelimeleri seçip bu kelimeleri İlahi kitapta başka ayetlerde başka konularda hangi anlamda kullanıldığını inceleyeceğiz ve bu kelimelerin öğrendiğimiz anlamalarını yukarıda okuduğumuz ayet metinlerine yerleştirdiğimizde göreceksiniz ki Adem ile eşinin cennetten kovulma konusu çok farklı yerlere gitmektedir. Konunun içinden seçtiğimiz kelimelere gelince; 1. Cennet 2. Agaç (Şecere) 3. Tatmak (Zevg) 4. Çirkinlikler (Sevatühuma) 5. Ortaya Çıkma (Beda) 6. Cennet Yaprağı (Varak) 7. Oradan çık (İhbitu) 8. Elbise (Libas) 9. İndirme (İnzal) Cennet Kıssasta Allah tarafından Adem ve eşinin cennete yerleştirildiğinden bahsedilmektedir. Cennet kelimesi deyince yeryüzündeki bu kelimeye aşina insanların %99 bölümü ebedilik yurdu cenneti algılamaktadır. Fakat İlahi metodla Kuran’ıKuran ile anlamaya çalıştığımızda burada bir anormallik olduğunu hissediyoruz. Buanormallik nedir dersiniz buyrun beraber bakalım; Adem’in yaratılır yaratılmaz cennet denilen yere yerleştirildiğini görüyoruz. Cennetkelimesi Kuran’da hem İlahi ebedilik yurdu hem de yeşil mümbit bir bahçe anlamınageliyor. “Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştiripgüçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin (cennet) örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir.” 2/265, “Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini (cennet) , buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye (cennet) dönüştürdük.” 34/16 “Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı (cennet)verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.” 18/32 "Belki Rabbim senin bağından (cennet) daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."18/40 Gerçek şu ki, biz o bahçe (cennet) sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.68/17 Bu ayetlere baktığımızda Türkçesinde bahçe diye çevirilen kelimelerin hepsinin arapcası Adem’in yerleştirildiği cennet kelimesi ile aynıdır. Fakat biz sadece bu benzerlik ile kalmayıp, iki cennetin arasındaki farkı yine ayetlere sadık kalarak incelemeye devam edelim. 1. Ahiretteki cennet ebedidir “…Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.” 2/25, “İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.”7/42 “Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir.” 9/72 “Orda onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler.” 15/48 Adem ve eşinin yerleştirildiği cennet ebedi değildir.“Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı...” 2/36 “Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." 20/17 İlgili ayetlere bakıldığında Adem ile eşinin bulunduğu cennette hata yapılmıstır ve kovulunmustur. 2. Ebedilik yurdu cennette günaha girmek yoktur. İlahi cennette böyle bir olay yoktur. Neden? “Güneş, köreltildiği zaman, Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman, Dağlar, yürütüldüğü zaman, Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman” 81/1-2-3-4 “Güneşe ve onun parıltısına (vedduha-sicaklik) andolsun” 91/1 İlgili ayetlerden anlıyoruz ki ebedilik yurdu olan cennette böyle bir susamanın olmayacağı, güneşinde kıyamet gününde köreltileceğini anlıyoruz. 4. Kuran-ı Kerim’in tümüne baktıgımızda ve 67/2 ayeti ile beraber baktığımızda ebedilik yurdu cennete girmek için iman artı salih amelde bulunmak gerekiyor. “O, amel (davranış ve eylem) (ahsenu amel)bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.” 67/2 “Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiç bir şeyle zulme uğratılmayacaklar.” 19/60 “Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Gerçekten Allah, her istediğini yapar.” 22/14 “Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." 16/32 Hesap gününde de terazinin ağır basması gerekiyor; “O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.” 7/8 “Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. “ 23/102 Ya da direk cennete girebilmek için;“Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.” 2/154 Allah için öldürülmek gerekiyor. Kuran’a baktığımız zaman, Adem ise yaratılır yaratılmaz eşi ile beraber cennete yerleştiriliyor. Yukarıdaki cennet tasviri ile bu cennetin aynı olması beklenemez. 5. Ademin bulunduğu cennete şeytan var.7/20, 20/120, 2/36 6. Ebedilik yurdu cennete girildiğinde, hesap görülmüş, herkes kazandıklarının karşılığı olan yere yönlendirilmiştir. Yani şeytan cehennemdedir. “Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.” 59/16-17 “İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtacak değilim, siz de beni kurtacak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azab vardır." 14/22 Ebedilik yurdu cennette şeytanın bulunması ayetlere uymamaktadır. ŞECERE Bu kelime Kuran’da genellikle ağaç olarak geçmektedir. 17/60, 37/61-62-63-64 fakat 4/65 ayeti şecerenin ağaçtan başka mal ihtilafi anlamına geldiğini de görmekteyiz. Bu kelimeyi şimdilik 4/65 anlamında beklemeye alarak konunun sonunda buraya tekrar döneceğiz. Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde (şecere)(mal ihtilafi, alacak verecek davasi) seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.” 4/65 ZEVG Tatmak, tadına varmak anlamlarında kullanılan ilgili ayetlerde (mecazi anlamda) 65/9, 6/148,59/15, 64/5 ve devam eden ayetlerde bu kelime genelde azabı tatmak, yaptıklarının karsılığını tatmak anlamlarında kullanıldığını görüyoruz. “Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı (zevg) ve işinin sonucu bir hüsran oldu.” 65/9 “Bundan önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar (zevg). Onlara acı bir azab vardır.” 64/5 “Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. (zevg) Onlara acı bir azab vardır.” 59/15 SEVATUHUMA Kötülük, çirkin davranış anlamlarında kullanılıyor. 4/22, 4/38, 7/177, 17/32, 20/101, 17/7, 30/10, 53/31, 31/8-9. 3/31 “Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir *********liktir.' (SUE-Seyyiat) Ne kötü bir yoldu o!...” 4/22 “Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' (SUE-Seyyiat) ve kötü bir yoldur.” 17/32 Numaraları verilen diğer ayetlerde de anlam aynıdır, inceleyebilirsiniz. İlgili çevirilerde bu kelime ilgili davranışı yapan Adem ile eşinin avret mahalleri anlamında kullanılıyor. (çirkin yerleri). 95/4 ayetini okursak Allah’ın insanları en güzel şekilde yarattığını görürüz. “Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” 95/4 Bu ayete ters bir anlam cıkıyor çünkü; “Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.” 18/1 Bu kitaptaki goruslerde celiski yoktur. Allah bir yerde insanin en guzel sekilde yarattim diyorsa bir yerde onun avret mahalinin cirkin oldugunu soylemez. BEDA Bu fiil kuranda ortaya cikarmak olarak kullaniliyor. 6/28, 39/47, 45/33, 60/4, 12/35 “Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı(beda)...” 6/28 “Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı (beda)... “ 45/33 Bu “ortaya cikma” fiili de fiziki bir organın ortaya çıkma anlamında Kuran’da geçmediğini görüyoruz. VARAK Konu içinde cennet yaprakları olarak çevirilen bu kelime enteresan bir tespit ile 18/19 ayette; “... Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla (varak) şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." 18/19 Para anlamina gelmektedir. IHBITU Bu kelime konu icinde Allah tarafindan Adem ve esinin cennetten cikarilmasi icin kullanilan kelimedir.Fakat ne gariptir ki bu kelime kuranda 2/74 ayetinde; Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır (yehbitu).Allah yaptıklarınızdan ****** (habersiz) değildir.” 2/74 ... (Mûsâ): "İyi olanı, daha aşağı olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin (ihbitu), orada size istediğiniz var," demişti...2/61 "Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in (ihbit) ..11/48 Bu fiil gökten bir şeyin indirmek anlaminda değil, yeryüzünde yatay hareket eden şeyler anlamında kullanılıyor. LIBAS Örtü (elbise) anlamına gelir. Kuran’da ise 2/42, 3/71, 25/47, 78/10, 16/112, 2/187 ayetlerinde bu örtünme kelimesi manevi bir örtü anlamına gelmektedir. Çünkü bu örtü Adem ile eşine inzal edilen bir örtüdür. “Hakkı batıl ile örtmeyin (libas)ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz.” 2/42 “Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz (libas), siz de onlara örtüsünüz (libas)... “ 2/187 INZAL Bu indirme fiili Kuran’da 2/176, 3/3, 4/136, 2/23, 2/97 ayetlerinde “kitap”, 17/106, 26/198, 3/11 ayetlerinde “ayetler”, 15/8, 3/124’te “melekler” , 6/37 ayetinde “mucizeler” , 15/9 ayetinde “ez zikir” olarak geçmektedir.Bu indirme fiili yeryüzüne gökyüzünden (semadan) birşey indirildiğinde, Allah tarafından kullanılır.57/25 ayetınde Allah hadid (demir madenini) başka bir galaksiden indirdiğini ifade ediyor.8. maddedeki libas (örtü) elbisesinin de gökyüzünden inzal ettiğini (indirdiğini) söylüyor. Demek ki bu örtü mecazi anlamda bir örtüdür ve Allah tarafından indirilmiştir. Yoksa Allah’ın bildiğimiz tekstil elbiseleri de yukarıdan indirdiği gibi komik bir anlayışa düşmüş oluruz. HULD Bu kelime 21/34, 25/15, 32/14, 41/28 ayetlerinde uzun, sürekli,devamlı anlamlarına gelmektedir. “Öyleyse bu (azab) gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın.Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık uzun süreli (huld) azabı tadın.” 32/14 “Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için uzun süreli (huld) kalış yeri vardır.” 41/28 Şeytan Adem ile eşini kandırmak için onlara sarsılmaz bir mülkü tavsiye ediyor. Yani ŞECERETUL-HULD’u. Yukarıda şecere kelimesini yarım bırakmıştık, şimdi burada huld ile birleştirdiğimiz zaman ağaç anlamına gelmediğini, mal mülk anlamına geldiğini anlıyoruz. Yukarıda herhangi bir anlayışın tesirinde kalmadan bu konuya anlam veren yani konuyu ete kemiğe büründüren 9 tane kelimeyi çıkardık, konudan bağımsız bu kelimelerin yukarıda size tavsiye ettiğimiz metoda bizde uyarak (Kuran’ı Kuranla anlama metoduna uyarak) konunun içine araştırdığımız bu kelimelerin Kuran’i karşılıklarını monte ettiğimizde aşağıdaki metin ortaya çıkmaktadır.Allah, Adem ve eşini cennet denen çok verimli bir bahçeye yerleştirip onlara buradayaşamalarını tavsiye edip, bazı uyarılarda bulunuyor. Şeytan konusunda onları sakındırıyor ve şeytan’ın onlar için apaçık bir düşman olduğunu bildiriyor. Verimli olan bu bahçeden yiyin için ama dunya malına tamah etmeyin.Ben Allah olarak rızkınızı burada vereceğim, eğer buna uyarsanız (Allah’ın Rezzak sıfatına güvenirsiniz) acıkmanız (yani eksiklik) olmayacak. Ama şeytan onları açlık, fakirlik duyguları ile vesveselendiriyor. 2/268. Bahçe mallarından ihtiyaç fazlasını biriktirip istif etmeye yönlendiriyor. O zaman insanda bulunan bu mal ve dünya hayatına düşkünlük ihtirası ortaya çıkıyor ve Allah onlara benim emrimi neden tutmadınız,Bana niye güvenmediniz, Ben sizi rızıklandıracağım dememiş miydim? diyerek onları cennet denilen bu bahçeden çıkartıp başka bir mekana yolluyor.kurak bir bozkıra) ve onlara bu bahçeden kovulmanıza neden olan hatalarınız için size bu çirkinliklerinizi örtecek libas indirdim diyor. Bu libaslarda Kuran’da indirilen infak, sadaka ve zekat ayetleri olup ademoğlunun bu ihtirasını törpülemek için uyması gereken ve tavsiye edilen amellerdir. Bugunkü dünyanın sosyal ve ekonomik pozisyonuna baktığımızda insanoğlunun aslında sıfır noktasından fazla ileri gidemediği ve birçok noktada aynı yerde kaldığını gösteriyor. Allah yeryüzüne rızıkları eşit olarak göndermesine rağmen bazıademoğulları öyle bir biriktirme ve istif hastalığına tutulmuşlar ki Avrupa’daki ademoğlunun yıllık geliri yirmibin dollar iken Afrikadaki ademoğlu açlıktan ölmektedir.- 59 cevap
-
- 1
-