Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FUZULİ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.980
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. Kendi kabulünüz dahilinde ortaya sürdüğünüz tezi doğrulayacak bilgilerin doğruluğu kendi kabulunüzle birlikte genel geçerliliği doğruluğu mantık temelleri dahilinde genel kabul görür olmalı ki teziniz itibara değer veya anlamlı olsun.Sunulan tez nedir:Kuran kendini yalanlıyor (haşa) ilahi(!) değilim ben insan yazmasıyım diyor.Bu tezin mesneti ne: Biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik ki anlayasınız. YUSUF/2 Biz onların, "Ona bir insan öğretiyor!" dediklerini biliyoruz. Hak'tan saparak kendisine yöneldikleri adamın dili a'cemi (yabancıdır, açık değildir), bu ise apaçık Arapça bir dildir. NAHL /103 Ve aynı mahiyetteki Kuran'ın Arapça indirildiğini vurgulayan diğer ayetlere karşılık Kuran'da adı zikredilen kelimelerin kökeninin Arapça olmaması. Zikredilen kelimelerin Arapça kökenli olmaması ama Araplarca kullanılıyor olması Kuran'nın Arapça olmadığına nasıl delalet eder?Kuranda Arapça kökenli olmayan kelimelerin kullanılmış olması Kuran'ın Arapça olmadığını mı kanıtlamaktadır?Kuran biz bunu Arapça indirdik derken salt kökeni Arapça olan kelimelerle indirdik mi demektedir.Arapça indirilmiş olması Kuran'da zikredilen bütün kelimerin Arapça olduğu başka bir dilden kelime kullanılmadığı vaadinde mi bulunmaktadır? Eğer siz bu sorulara evet derseniz Kuran Arapça değildir?Arapça değilse çok açık ve net söylenen ayetler de sizin tezinize mesnet olur kolayca. Örneğin İngilizce yazılmış bir kitabı Türkçeye tecüme ettiniz.Kitaba da ''Türkçe çevirisi'' ibaresini koydunuz.Türkçeye çevirirken kullandığınız bütün kelimelrin Türkçe olduğunu mu iddia ediyorsunuz o zaman?Bunun anlamı bu mudur?Şu an Türkçemizde kullanılan kelimelerin büyük bir oranı Arapça-Farsça-Latince-Moğolca kökenli kelimelerdir.Türkçe sözlüğe bakıp kelimelerin karşısında handi dilden geldiğini görebilirsiniz daha da ileri gitmek istiyorsanız Etimoloji sözlüklerinden araştırma yapabilirsiniz.Burdan hareketle sizin Türkçe çeviri dediğiniz Arapça-Farsça-Latince-Moğolca bir çeviri mi olmaktadır?Türkçe çeviri demeniz mantık dışı kendinizi yalanlamanız mıdır?Bunun mantıki çıkarsaması bu şekildeki bir düşünce midir? Kuran'ın, Arapça indirdik demesi ve buna mukabil Kuran'da Arapça kökenli olmayan kelimelerin kullanılması yukardaki bir mantıkla düşünüldüğünde Arapça indirilmedi kanısına nasıl ulaştırmakta ve bu mantık kurgulamasının mantığı hengi mantık ölçülerine dayanmaktadır? Arapça indirilmeyi vurgulayan ayetlere karşılık Kuran Farsça,İngilizce ya da başka bir dilde Araplara indirilmiş olsaydı hani Arapça indirdik deniyordu şeklindeki düşünceler aşikar bir halde anlam kazanırdı? MUHABBETLE...
  2. İnsan doğaya karşı mücadelesindeki acizliğinden beyninde inançlar üretmiştir şeklindeki sözde bilimsel din tanımı masal fikriyle açıklanan din kadar masal,din kadar gerçektir.Şunu düşünmek çok mu absürttür acaba:Din düşüncesi maddeden geliyorsa yani her şeyin gerçekliğini maddeye atfettiğimizde madden geldiğini varsaydığın insanın beynindeki din düşüncesini maddeye koyan kendisi mi?Bu düşüncenin geldiği bir yer olamaz mı?O kısmı bilemeyiz deyip bu düşünceyi maddeye atfettiğimizde bütün gerçeklik,bütün anlam hangi akılsal gerçeklikle bilinmiş oluyor?Bunun neresi gerçek de dinin dediği masal? MUHABBETLE...
  3. Doğdun,büyüdün ve öldün.Bu bir yolculuk gibi görünüyorsa bir yerden gelip bir yere gidişi anımsatıyorsa maddeden gelip maddeye gitmek midir bunun adı?Niçin varsın niçin dünyaya gelip tekrar gidiyorsun manası olmalı mı?Madde dediğimiz enerji mi yapıyor bunu?Bu geliş gidiş düzenini hangi akılla düşünüp kurdu?Gerek yok mu düşünmeye?Ya da madde böyle takdir etti(!) bir manası yok bunun deyip kestirip atmak hayatın doğru anlamı mı?Bulunan bu anlam diğer bulunacak anlamların son noktası mı?Bunun son anlam, son doğru olduğunu kim hangi akılla hangi bilimle kanıtladı?Ölümden sonraki, semavi dinlerin vaad ettiği hayatın masal olduğunu söyleyenler, bu masalın yerine ölüm sonrasıyla ilgili hangi masal olmayan gerçeği buldular ve hangi geçerlilikle bu düşüncenin sağlamasını yaptılar?Bilinmeyenle ilgili antitez olarak savundukları düşüncenin masal olmadığının sentezini tek gerçeklik olarak gördükleri madde kadar gerçek gösterebilirler mi?Maddenin ötesindeki bir durumun maddeyle açıklanamayacağını düşünce temeli oluşturanlar sözlerinin geçersiz olduğu alanla ilgili maddesel gerçeklikmiş gibi kesin fikir söyleyip,ölçü koymaları görülemeyecek bir çelişki mi?Dinin söylediğinin yanlışlığı mı kanıtlandı bilimsel litaratürde?Senin söylediğin doğruysa ve söylediğin bir inanç değilse kanıtı nerde?Yoksa bir inanç mıdır dini inanca alternatif seninki de?Buna bilim mi diyorlar bilmediğimiz bir alemde?Bildiğimiz bir alemse bilim bunun neresinde?Bilim ne zaman alternatif olduğunu kanıtladı dine?Dini muhatap alamayacak kadar söz söylemeden yoksunsa söz söyleyemeyeceği alandaki bu sözleri bilim adına söylemek niye? MUHABBETLE...
  4. Elinizi nereye atarsanız, hangi taşı kaldırırsanız altından bir sorun, elinizi attığınız yerde bir çürümüşlük bir gaflet,dalalet görüyorsunuz.Günlük 300-350 kelimeyle konuşan ve kullanılan kelimelerin bir kısmının argo bir kısmının yabancı olduğu güzelim vatanımızda insanların sürekli tartışıp birbirini anlamamasına, anlatılmak istenenin yanlış anlaşılmasına, gönül köprülerinin yıkılmış olmasına üzülerek,şaşırarak tanık oluyoruz maalesef.Çıkın sokaklara bir bakın burası Türkiye mi diye?Üstümüzdeki giysilerin isimlerine üstündeki yazılara bakalım yeter, dilimize verdiğimiz zararı görmek,kendimize yaptığımız düşmanlığı idrak etmek için .Burası Türkiye mi İngiltere mi Amerika mı, neresi burası?Diline ilgisizliği hat safhaya ulaşan, bir düşmanın vereceği zararı kendine veren,düşmana gaflet içinde hizmet eden,kendi dilini aşağı görüp yabancı kelime kullandığında itibarının yükseldiğini hisseden başka bir millet var mı acaba şu dünyada?Kendi kültürüne,diline sahip çıkmayana başkasının kültürüne,diline özenene başka düşman ne hacet?Bu gaflet bu idraksizlik nereye kadar sürer? MUHABBETLE...
  5. Bizi çözüme götürecek treni ya görmezlikten geliyor ya da gaflet haliyle kaçırıyoruz.Yıllar yıllar sonra sorunun,sorunların adını bıçak kemiğe dayandığı an koymaya çalışıyor olmanın adımını atıyoruz.Bugün gelinen şu noktada sosyal,ekonomik,demokratik açılımların silahlı mücadelenin yanında büyük bir değer atfettiğinden ziyadesiyle söz etmeye başladık.Bu sorun bu noktaya gelmeden büyümeden önce bu taraflarıyla da düşünülmeli o yönde de mücadele verilmeliydi.Bugünkü ortamda,mevcut şartlarda yukarı tükürsen bıyık,aşağı tükürsen sakal çıkmazı oluşmuştur.PKK görünürde Güneydogu'daki halkımıza verilmeyen hakların verilme mücadelesini yapmaktadır.Biz Güneydoğu'daki halkımızın sorunlarını PKK üzerinden algıladığımız için bu anlayış hasıl olduğu için çok sıkıntılı bir konumla konumlandırdık kendimizi.Bundan sonra yapacağımız siyasi,ekonomik demokratik açılımlarda eger ki yaparsak şu anlayışın ortya çıkması içten bile değildir.PKK bu mücadeleyi vermeseydi bu haklar elde edilemeyeceki.Yani PKK öyle bir konuma gelmiş olacak ki hitap ettiği kesime mücadelesinin etkiliğini,doğruluğunu kanıtlamış olacak.Bizim de korkumuz hep bunun üzerine kuruluydu zaten.Hak verdiğimizde daha fazlası istenecek mi durum daha da vahim olacak mı?PKK'nın onun destekçilerinin verdiği intiba da tam bu nokta da önemli.Onların derdi bu bayrak altında bu ülkenin vatandaşı olarak insanca haklara sahip olarak yaşamak değil.Sorunu bu anlayış tamamen başka alanlara kaydırmakta demokrasi dışına çıkarmaktadır.PKK'nın anlayışı çözüm üretmek,birilerinin haklı taleplerini savunmak değildir.Bunu Güneydogu'daki samimi olan insanlarımızın kesinlikle görmesi gerekmekte ve göstermek zorundayız.Biz sorun alevlenmeye başladığında PKK'nın soruna insan hakları,demokratik haklar bağlamında sahipleniyormuş gibi anlayış oluşturmasına izin vermeden ordaki bazı insanlarımızın PKK'ya bu noktada eklemlenmesine engel olabilseydik,devlet bize sahip çıkıyor anlayışını oluşturabilmenin adımlarını atabilseydik bu kadar derinleşmeyecekti bu sorun.Artık bu sorun Güneydoğu sorunu olmaktan da çıkmıştır.PKK bize karşı şiddetle kullanılan, büyük devletlerin maşalığını yapan, sözde hak mücadelesi veren bir noktadadır.Karşımızda etnik temelli bölücülük yapan bir örgütten ziyade bize karşı kullanılan bir örgüt vardır kanımca.Hem PKK'yı Güneydoğu'dan,zihinlerden soyutlamak için uğraşacağız hem de arkasında bize düşman devletlerin bulunduğu bence bize karşı mücadele veren küresel bir örgütle uğraşacağız.Birileri bu örgütün yok olmasını istemiyor aşikar.Allah yardımcımız olsun... MUHABBETLE...
  6. Kanımıza dokunan,inanmak istemediğimiz,içimizi yakan,moralimizi bozan güçlü olduğuna sonuna kadar inandığımız,saygıda ,güvende en küçük şüphe etmeyeceğimiz ordumuzun garabetlerle ifade edeceğimiz menfur bir saldırıyla karşılaşması ve bütün üstünlüğüne, yakın zamandaki başarılı operosyonlarına mukabil bizi şaşırtan bir hain saldırıda 17 canımızı toprağa vermiş olmamızdır.Geçen yıl ve bu yıl devam eden ciddi operasyonlar sonrasında biz şuna inandık:O bölgeyi BBG evi gibi gözetliyoruz bizim bilgimiz dışında orda herhangi cidid,büyük bir hareketlilik olmaz, kontrol ediyoruz,yapılan operasyonlarla onların belini büktük,gücünü zayıflattık nihayetinde biraz rahatladık düşüncesi ve morali hasıl olmuştu ve inanmıştık.Bu oranda ciddi bir saldırıya maruz kalmamız başa dönmemize düşüncemizin değişmesine sebebiyet verdi ve yeniden tartışmaya başladık canımızı sıkan,canımıza kasteden bu sorunu.Ama bu sefer tartışılmayanları da tartışmaya başladık.Acaba ordumuzun içinde görevini yapmayanlar mı var, zaafiyete sebep olanlar mı var, yöntemin de mi,teçhizatında mı eksik var konusunu da ciddi olarak konuya dahil ederek.Bu konuyla ilgili olarak ilişkili ne varsa tartışacağız elbette.Hükümeti de,ordumuzu da, zihniyetimiz de yöntemizmi de tartışacağız.Bu tartışma da samimi olanlar samimi olmayıp kendine malzeme arayanlar çıkacak aşina olduğumuz bir durum.Kimi ibresini, salt hükümete yöneltecek siyasi çıkarı vaya bireysel egosunu tatmin etmek için; samimi olmayan kimileri ibresini ordumuza yöneltecek içindeki orduyla ilgili konu dışı egolarını tatmin etmek için.Bu sorun kişisel egolara,basit siyasi hesaplaşmalara malzeme yapılamayacak kadar önemli,derin ve ciddidir.Sorunun zemini bu ülkede sürekli yapıldığı gibi kendi zeminin dışına çıkarılmamalı,egolara,siyasi çıkarlara, hissi duygulara kurban edilmemelidir.Birileri ordumuza eleştiri oklarını yöneltiyor diye hayır ordumuzu tartıştırmayız gibi hissi bir savunmaya geçip varsa herhangi bir zaafı görmemeye çalışmak gafletine de düşülmemelidir.Evet ordumuz bizim göz bebeğimizdir her şeyimizdir.Biz onu güçlü,vakur biliyoruz ve bilmeye devam etmek istiyoruz.Varsa içinde bir sorun bu sorunu oluşturanların ordumuzun tartışılmayacak kadar mukaddes zırhının arkasına gizlenme,tartışılmama gibi bir hakkı ve de lüksü olamaz.Hükümet mi hükümetin içinden birileri mi üzerine düşeni yapmamıştır evet sonuna kadar tartışılmalı, hatamız, hatalı olanlarımız,hatalı yanlarımız samimice ortaya konmalıdır. Hırsızın hiç mi suçu yok?Hırsızlığa imkan sağlayan ortamı sorumluluğumuz dahilinde gerekeni yaparak hırsız için hırsızlık yapılamaz bir duruma getiremiyorsak en başta ona bu imkanı vererek suçlu biz oluyoruz.Sürekli hırsızı suçlayarak üzerimize düşeni yaptığımızı düşünüp gaflet hissiyetına kapılıp sürekli hırsızlığa maruz kalmak bize kaybettirip hırsıza kazandırmaktadır. MUHABBETLE...
  7. Biri bu yazıya cevap verebilir mi acaba? MUHABBETLE...
  8. Sayın BrainSlapper üstünlük kavramı için aynı manayı düşünüyor olmamız gerekir ki zikrettiğimiz düşünceler yerli yerine otursun ve anlamlı olsun.Eğer ki üstünlük vaadedilen hesap gününde, hesaba çekilmede ise Kuran bundan bahsediyorsa yani şu ırk hesaba çekilirken ona ayrıcalık tanınacaktır anlayışını güdüyorsa burda bir ırk ayrımından bahsedebiliriz değil mi?Verdiğiniz ayetlerin bir kısım meallerini alıntı olaraka aşağıya vereceğim yani yorumlarını.Bu meallerde ırksal iman ayrıcalığı tanınıp hesap günü ayrıcalık yapılıp yapılmayacağı hususundaki düşüncenize temel olacak yerler ya da bir anlayış görürseniz söyleyiniz. Hesap günü nasıl bir yargılamanın yapılacağı ayetlerde vardır: “Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler.” (Bakara 123) Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurat Suresi, 13) Alıntıladım ayetlerin mealleri: Bakara 40.Ey İsrail oğulları! İsrail, Hz. Yakub'un lakabıdır ki, "yâ"sız ; "yâ"sız ve "hemze"siz ; "hemze"nin "yâ"ya kalb (çevrilmes)iyle ; meftûh (üstünlü) "hemze" ile ; ve meksûr (esreli) "hemze" ile de okunur. İbranî dilinde bunun mânâsı safvetullah (Allah'ın seçkini) veya Abdullah (Allah'ın kulu) demek olduğu beyan ediliyor. Şu halde bu lakabda yahudileri iman etmeye bir harekete geçirme vardır ki, meâli şu olur: Ey Allah'ın güzide bir kuluna evlatlıkla bağlanmış olan Tevrat ehli! o size vermiş olduğum büyük nimeti düşünün, hatırlayın, yâd edin. Çünkü zikir kalb ile de olur, dil ile de. Bu hitap gösterir ki onlar, her şeyden önce nimete talipdirler. Bununla beraber şükür şöyle dursun, nimetin aslını bile unutmuşlardır. Bunları Cenab-ı Allah onlara hatırlatacaktır ve bunlardan başlıcası "benden size bir hidayet gelirse" (Bakara, 2/38) ifadesince kitap ve peygamberliğe işarettir ki, sonunda Muhammed (s.a.v.)'in gönderileceğini idrakleri ve Medine'ye nebevî hicretle gelen ilâhî hidayet vardır. Vaktiyle olduğu gibi bilhassa şimdi üzerinize gelen büyük nimeti takdir ediniz, ve benim ahdimi (bana verdiğiniz sözü) yerine getiriniz. Ta Âdem'in yeryüzüne inmesinden bağlandığınız ve Tevrat ile söz verip anlaşma yaptığınız bir ahdin gereğince, siz herhangi bir zamanda göndereceğim hidayet sebebine uyacak, iman ve itaat edecektiniz ve Musa'nın haber verdiği peygamberlerin sonuncusuna iman edecektiniz. Benim bu ahdimi Resulüm Muhammed'e uymakla yerine getiriniz ki ahdinizi (size verdiğim sözü) yerine getireyim. Sizi cümlesine sokayım. artık benden ve ancak benden korkup sakınınız. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kılmış olduğumu hatırlayın.” (Bakara 122) Daha önceki ayetlerde Allah’u Teala, Resulullah (sav)’in hakla müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderildiğinin hakikatini hatırlattıktan sonra, Yahudi ve Hıristiyanların Resulullah (sav) ve ona tabi olanların bu durumlarına razı olmayacaklarını, ancak imanlarını, dinlerini bıraktıkları takdirde yani; Yahudi veya Hıristiyanların bulundukları küfür yolu üzere yaşamadıkları müddetçe razı olmayacaklarını bildirmektedir. Bir kısmı (Yahudilerden ve Hıristiyanlardan bazıları) iman edip Müslüman oldu, diğer bir kısmı da (Al-i İmran 110. ayette bildirildiği gibi) kafir olarak kaldılar. Bu nedenle, bu ayette (Bakara 122) İsrailoğullarını imana döndürmek için onlara sesleniyor ve onlara verdiği nimeti hatırlatıyor. O nimeti (hidayeti) kendilerine bir takım Resul ve nebilerle gönderdi. Bu hidayete ulaşıp iman etmekle diğer insanlara üstün oldular. Nitekim üstünlük imanla ve takva ile gerçekleşir. Allah’u Teala bu ölçüyü Hucurat suresinin 13. ayetinde gösterdi: “…Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat 13) İsrailoğulları imanı ve takvayı bırakıp dünyayı, malı ve parayı sevmeye başlayınca Allah onların bu durumunu yerdi, kınadı ve onları rezil etti. Hiçbir kavim başka bir kavimden üstün değildir. Hepsi Havva ve Adem’den türediler. Hepsi topraktan yaratıldı. Onları ayıran en önemli faktör iman ve takvalarıdır. Üstünlükte ancak takva ile gerçekleşir. Bu konuda daha ihtisaslı birinin yorumunu dinlemek beni de daha iyi aydınlatır ayrıca.Üstünlük kelimesinin Türkçe karşılığı ile Arapça karşılığı aynı anlamı mı taşıyor, mealde ''üstünlük'' kelimesi doğru olarak mı kullanılmış, Türkçe karşılığıyla algılanıldığında tam karşılığı algılanmış mı oluyor bu konuyu da iyi irdelemek gerekiyor kanımca. MUHABBETLE...
  9. Millet olmayı, aynı dertlere aynı duygularla ağlamayı, şehitlerimizi siyasete malzeme yapmamayı hangi zamanlarda bıraktık?Bir milleti millet olduğu sürece topyekün yıkmak mümkün değildir de o milleti düşünsel kamplara böldüğünüzde, beraber düşünme, beraber mücadele etme karakterini yok ettiğinizde kendiliğinden hazır bir millet vardır yok olmaya karşınızda. Ne kadar basit hale geldi,olağanlaştı her konuda siyasi çıkar görmek konuyu siyasi zemine çekmek.Bu nasıl bir ruh hali?İçimize 25 yıldır ateş düşüren bir sorun karşısında bir ve beraber olamadığımız sadece bayraklara sarılı tabutların etrafında naralarla birşebildiğimiz için sonrasında kendi kendimize düşmanlığımıza kaldığımız yerden devam ettiğimiz için aciziz,gaflet içindeyiz hala fikir çatışması içindeyiz.Niçin bir konuyu kendi zemininde tartışamıyor kendi şartlarının dışına çıkarıp da kendi siyasi zeminimizin içine çekiyoruz, bu kadar da başarılı mı oldu bizi fikir kamplarına bölmek isteyenler?15 can vermişiz, büyük millet,devlet,ordu olma inancımızı sözde bırakan garebet bir baskın yemişiz.Hazır kıta kendine malzeme arayanlar ya sadece orduya ya da hükümete saldırmak da gecikmemek de.Ordusuyla,hükümetiyle hepimiz suçluyuz suçluluğumuzu devam ettirme anlayışı içindeyiz bari bunda hemfikir olalım.Bir sorunu halletmenin ön koşulu önce sorunu kabul etmek,varsa sorumlusunu bilmek, sorunla ilgili sorumluluğu olan kurumun,makamın kişinin karakterli,vicdanlı tavrı sergileyebilmesi ve ortak payda da birliktelik yani güçlü millet olabilmektir. YOKsa bunlar yukardaki tartışmalar çok normal acınası olsa da!Yok hükümet suçlu, yok ordu suçlu yok orduyu eleştirmeyelim yıpranabilir,komutanlara dokunmayalım,yok dış güçlerin işi biz fazla bir şey yapamayız slogan atmaktan başka vesaire vesaire... Devam tartışmaya sloganlarla, ideolojik yanlarımızla bir 25 yıl, otuzbin can yetmediyse devam Ergenekon'a, Deniz Feneri davasına,Atatürkçülüğe malzeme aramaya... MUHABBETLE...
  10. Siz takva kelimesinden ırkların ırklara üstünlüğünü mü anlıyorsunuz ya da bu kelimenin içinde bulunduğu ayetten sizin başka bir konuyla ilişkilendirip savunmasını yaptığınız fikirleri mi anlamamız gerekiyor ya da benim arkadaşa verdiğim cevapla sizin yazdıklarınız arasında nasıl bir bağlantı var da İslam dinini okuyun sonra konuşalım yargısında kıstas olarak kendi düşüncenizi gösteriyorsunuz?Kur'an'da herhangi bir ırkın herhangi bir ırka üstünlüğü anlayışı var mıdır Sayın Doçent?İslam'a inananlar arasında herhangi bir ırkın herhangi bir ırka üstünlüğü yoktur değil mi?Allah'ın ayetlerini inkar edenler hususun da sizin zikrettiğiniz ayetler din,dil,ırk ayrımının yapıldığını mı gösteriyor?Hiç inananlarla inanmayanlar bir olur mu deniyor ayette!Sizce olsun mu Sayın Doçent?Hem inanma, alay et akabinde, beni Cehennem'de yakacakmış bu nasıl adalet de, oldu mu şimdi?Allah'a inananlar da günahlarının cezasını çekecekler akabinde Cennet'e gidecekler, yanlış bilmiyorsam biliyorsam aydınlatın ya da aydınlatsın daha iyi bilen bir arkadaşım? Ben ne İmamhatip mezunuyum ne ilahiyat ne de hafızım sayın Doçent!Özellikle dini konularla ilgili yanlış sözler sarfettiğim olmuyor mu oluyor.Bilmediğim konularla ilgili söz sarfetmemeye, konuyla ilgili söylenilenleri takip etmeye ve araştırmaya çalışıyorum.Kimse kendisinin anladığının tek doğru olduğunu da iddia edemez ayrıca.Her insan bilgisi,birikimi,kültürü,ruh yapısı ölçüsünde durumları algılar, yorum yapar veya söylenilenleri kabul edip reddeder. MUHABBETLE...
  11. Senin dinin sana benim dinim bana Brain...Sizin Hisporatamus semavi dinlerden önce mi söyledi inkarcıların çıkacağını?Başka neler söyledi onları da yazarsanız karşılaştırabiliriz belki! MUHABBETLE...
  12. Siz bir şeye inanmak için illle de görmek gerektiğine mi inanıyorsunuz?Siz sizden önce geçen hatta sizin zamanınızla birlikte sizin görmediğiniz yerde gerçekleşenlere inanmıyor sunuz o zaman?Size göre tarihe atıfta bulunarak fikirlerinize dayanak noktası aramak da dayanak göstermek de yanlış öyle mi?Yer çekimi yasasını Nevton buldu gördün mü gözünle Nevton'u?Edison'un yanında olmadığın için inan mıyor musun ampulu bulduğuna?Akp'mi buldu yoksa ampulu?Şimdi şu yazıları benim yazdığıma da inanmıyorsun?Senin gibi düşünen insanların olacağını Kuran'ı Kerim bildirmiş yıllar önce sen görmesen de!Buyur meydan senin sen de öyle bir öğreti getir ki peşinden gelsin kitleler! MUHABBETLE...
  13. Allah tüm kardeşlerimizin mekanını Cennet etsin, ailelerine ve milletimize sabır versin.Gökte mağrurla, şanla dalgalanan bayrağımıza sarılacak gençler bu kadar basit,yürek yakıcı, acizce ölümün beşiğinde olmamalı.Allah rahmet etsin diyerek geçiştirilmemeli.Düşmana hedef olmak bu kadar kolay olmamalı.
  14. Hakikaten durum kötü çiftlikler idareci değiştirdi ne olacak bu milletin hali?
  15. Kapitalist sistemi çağdaşlık diye yutturup tava getirilmiş halk oluşturanlar, kapitalizmi dev haline getirenler o deve inancı da yutturdular.Sistem o kadar güçlü ki dönüştürdü ne varsa etrafında, ulaştı ulaşılmayacak yerlere, değiştirdi değiştirilemez zannedilen değerleri.Para kazanmak için her yol mübah oldu, insanın değeri kulağındaki telefonun markası, altındaki arabanın beygir gücü, giydiği kıyafetin modaya uygunluğuyla velhasıl kelam paran kadar insansın anlayışı,savaşı yendi bizi yuttu bütün değerlerimizi.Bir zahmet kısa bir süreliğine düşünün kendinizi,düşünelim kendimizi.Kullandığınız cep telefonlarınızı neyini beğenmeyip niçin yenilediğimizi,hayalimizdeki arabayı varsa sürekli niçin yenisini istediğimizi, kaç çeşit elbiseden hiç elbisemiz yokmuş gibi hissettiğimizi ve daha neler istediğimizi,kanaatsizliğimizi,tatminsizliğimizi.Hayellerimizi neler süslüyor arkadaşlar?Türkiye'deki işsiz insanların zor durumları mı, komşumuzun aç yatması mı ama biliriz ''Komşusu açken yok yatan bizden değildir!'' hadisini, bir başkasını eleştirirken onun için bu hadisi kullanmayı daha da neler biliriz biz?Hangi Müslümanlıktan hangi Müslümandan Müslüman olmayanın da hangi evrensel hümanist ilkesine sahipliğinden ona itaatliğinden bahsediyorsunuz?Ben ne kadar Müslüman'sam, ben ne kadar insana değer veriyorsam kendi çıkarımdan çönce bir başkasının çıkarını düşünüyorsam,kapitalist sisteme ne kadar eklemlendiysem ben ne kadarsam,toplum ne kadarsa göz önünde olanlar, bizi yönetenler bizim eleştirdiklerimiz de o kadar yanılıyor muyum?Onların yapmasını istediğimizi biz küçük hayatımızda ne kadar yapıyoruz bir düşünün?Suçlu mu lazım bize,size?Buldum tepedekile dedğimizde bitiyor mu her şey çözülüyor mu sorunlar?Bir kişi değil birileri değil hepimiz suçluyuz bence.Hadi canım sen de deyip geçiştirebilir, görmezden gelebilirsiniz.Görmediğiniz,kabul etmediğiniz hayatınızın kendisi. MUHABBETLE...
  16. Gerçek böyle midir hakikaten Sayın Dogrucudavut?Bu ülkede birçok sorun dillendirilene kadar yokmuş gibi yapılır içten içten herkes kendi sorununun farkındadır esasında.Başörtüsü sorunu vardır ama bir kısım zevat söz edilmesini istemez,konudan bahsedilmediği zaman sorunu çözülmüş gibi gösterir.Birileri çıkıp bahsetttiğinde etekteki bütün taşlar dökülür ve sorun olmadığını söyleyenler tarafından ne kadar büyük sorunmuş ortaya konur.Bugün Tanrı kelimesine ve Allah kelimesine kimlerin de sahip çıktığı bellidir,Ramazan Bayramı'na da Şeker Bayaramı'na da.Örneğin Önder Sav gibi bir şahsiyetin Tanrı'sı vardır,Şeker Bayramı vardır var mıdır yok mudur onu bilmiyorum ama bir zihniyetten bir bakıştan,duruştan bahsediyorum.Bu başlığı açarken de değerler üzerinden ayrımcılık yapıp,ayrılık,huzursuzluk olsun şeklinde düşünmedim.Acaba ne söyleneck, nasıl irdelenecek bir bakış açısı oluşturması mahiyetinde düşündüm.Benim bu zamana kadar ki tesbitlerim beni yanıltmıyorsa bütün bu kavramlar bilinçli olarak sahiplenilmek de esasında bir ayrımın olduğunun da göstergesi niteliğindedir.Tanrı dersin,Allah dersin aynı kapıya çıkar ama Tanrı kelimesini Allah kelimesine karşı efendim Türkçe'dir bizdendir Diğeri Arapça'dır gibi savunmalarla sırf bu kelimeyi yerine ikame etmenin gayreti içinde olursan bir başka anlayış tezahür ediyor demektir.Niçin Şeker Bayramı ya da Ramazan Bayramı?Halkımız bu iki kelimeyi tamamen halis niyetlerle birlikte kullanıyor.Şeker Bayramı tabiri Ramazan Bayramı tabirinin Türkçeleştirilmiş şekli midir?Burda bilinçli bir durum sezinlemek yanlış mı olur.Şeker Bayramı sırf şeker çok tüketildiğinden dolayı mı kullanılmaktadır?Anlamsal içeriğine baktığınızda bayramın zihinlere nasıl kazındırılmak istendiği ortadadır.Diyeceksiniz ki abartıyorsunuz!Niyet okumak bu ülkede sadece bir kısım zevata has olmasa gerek.Benim de müneccim yanım tuttu şimdi geriye ve ileriye dönük.Arap kültürü dayatması derken birileri samimice dil,kültür kısmında hassasiyet gösterirken bir kısmı bunu din kısmında göstermektedir.Bu ülkede dindar denilen kesimin ve karşısında olan kesimin de hangi içsel mücadeleler içinde olduklarını biliyoruz kullanılan kelimeleri sahiplenme ölçüsünde dahi ne anlam içerdiğini okumak yeterlidir diye düşünüyorum. MUHABBETLE...
  17. Söyledikleriniz karşısısnda açıklama geldikten sonra ısrarla kendi görmek istediğiniz açıklamayı yapıyorsunuz.Yukarda hiçbir şarta bağlı olmadan dinin ilkeleriymiş gibi zikretttiğiniz cümleler sizin zihninizdeki din olgusunun nelere indirgenmiş olduğunu göstermektedir.Ön yargıdan bahsediyosunuz ama her söylenileni siz kendi anlamak istediğiniz gibi anlıyorsunuz.Söylenecek fazla da bir söz yok intibamın teyidene vesile oluyorsunuz. MUHABBETLE...
  18. Bu tarihler arasındaki olayların anlatılmıyor olması tarihin ideolojilere hizmet aracı kılınması bağlamında mantıklıdır.Söylendiğinde bir anlayışa zarar verecek durum hasıl olacaksa söylenmemesi,ayıklanması hatta ille de söylenecekse çarpıtılması normaldir.O tarihler arasındaki olayların sonucunda da Türklerin Müslümanlığa geçişini tek doğru olarak kılıç zoruna bağlamak da pek mantıklı gözükmüyor.Hatta o olaylar sonrasında bırakın Türklerin İslam bayrağını taşıyacak duruma gelmesini İslam'ın bir numaralı düşmanı olması gerekirdi.Milletlerin hafızası yaşadıklarını kısa sürede unutacak kadar sığ değildir.O tarihlerden yüzyıl sonra İslam'ın Türk cografyasında dalga dalga yayılması bu gerçekliğe aykırıdır.Bir milletin kendisine yapılanları kısa sürede tamamen unutup kendisine dayatılan bir inancın bekçiliğini,liderliğini üstlenmesi paradoksal bir durum oluşturur. MUHABBETLE...
  19. Bu cümle ilgimi çekti fikrimi söylemeden geçemeyeceğim izninizle:Birlik olmak aynı fikir etrafında hareket etmek makbuldur doğru mu?Az zeki olanlar daha kolay birlik kurup çok zeki olanlar ayrıntılara takılıp birlik olamıyorlarsa az zeki olup birlik kurup çok zekilere karşı herhangi bir mücadelede galip geliniyorsa şu az zekilerin yaptığına bak engel olamadık deniyorsa çok zekiliğin iflasının resmidir bu.Düşünülmesi gereken yerde tam bu noktadadır:Bu mücadelede benim ıska geçtiğim saf dışı bırakamadığım üzerinde yoğunlaşamadığım nedir diye?Var olan bir tabloyu sadece tesbit edip tesbitle yetinmek çözüm getirmez ancak söz üretir ve ruhsal savunma mekanizmasının geçici rahatlığını üretir. Tablo yukardaki gibi.Kabulenilmeyen durumun oluşmasında karşı çıkılanları öne geçiren durum ne din olgusu mu?Mücadeleniz dine karşıysa bir dindar olmayarak din bugüne kadar tamamen ortadan kaldırılamamıştır tüm mücadelelere rağmen.Din kitlesel her türlü mücadelede kendinden kaynaklanan özellikleriyle sizden öndeyse en başata bir sıfır yeniksiniz tesbitinde bulunmanız sonra mücadeleye doğru ergümanlarla başlamanız daha sağlıklı sonuçlar verir.Örneğin CHP'nin yaptığı ve bir türlü anlamadığı hata da budur.Karşı mücadeleyi verdiğin intibasını uyandırdığın bir kitleden kendine destek isteyeceksin destek alamayınca da siz inançlısınız sizin en büyük probleminiz bu diyeceksin.Küçük bir örnekti. Ayrıca yukarda din olgusunun oluşturduğu tablo İslam'ın istediği tablo değil.Akıl etmeden, bilinçsizce hareket etmek dinin istediği tablo değil bence.Aklı olmayanın dini de olmaz.Bilinçli Müslüman yetişmesine katkıda bulunmazsan bırak dinini gerçekliğiyle öğretmeyi dine karşı mücadele verirsen dini yok edemediğin gibi daha tehlikeli dinini bilmeyen her türlü dini yönlendirmeye açık bir kitleyle karşılaşırsın sonra da bunlar nasıl bu noktaya geldi demen normaldir.Bunları siz diyorsunuz diye demiyorum genel durum bundan ibaret... MUHABBETLE...
  20. İroni(TDK sözlük:1. anlamı) yapmak sadece size mahsus da ben mi bilmiyorum demirefe niçin bu kadar celallendiniz?Yukardaki cümleler hukuğun hangi maddesiyle hangi bendiyle ilgili acaba aydınlatırsanız memnun olurum?Yoksa birazcık güldürü ögesi de var mı içinde?Ayrıca yazdığım cümleler irdelendiğinde garip bir durumun tesbiti yapılmış olmuyor mu sizin de yazdığınız cümleler ışığında? MUHABBETLE...
  21. Dünyanın yuvarlak(elips) olduğu hususnda itirazın yoktur herhalde.Kabe dünya üzerinde bir konuma sahip değil mi?Kabe'nin dogusundakiler Kabe'ye yöneldiklerinde batıya yönelmiş olurlar;Kabe'nin batısındakiler Kabe'ye yöneldiklerinde doguya yönelmiş olurlar;Kabe'nin güneyindekiler Kabe'ye yöneldiklerinde kuzeye yönelmiş olurlar yani Kabe'ye yönelirken doguya da batıya da kuzeye de güneye de velhasıl kelam bulundukları yere göre her yönden bir yöne yönelmiş olurlar ve her yöne yönelinmiş olur.Hülasa kelam doğu da batı da O'nundur bu bağlamda.Bu yöneliş Allah'ın tek bir yerde olduğundan mıdır hayır?Bakara 115.Doğu da Allah'ındır Batı da... MUHABBETLE...
  22. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurat Suresi, 13) Anlayacağınız üstünlük ne ırkta ne boyda ne post da ne efendi de ne kölede üstünlük takvada o da Allah katında.Dinler din olgusu insanların grupların kendi çıkarı için araç haline getirilmemiş midir evet getirilmiştir.Ama din olgusu yokken sonradan çıkar için oluşturulmuş yapay bir olgudur demek ispat gerektirir.İnanç olgusu insanlıkla varolagelen bir olgudur en ilkel toplumlardan en gelişmiş toplumlara kadar değil mi?Mealen Ogüst komtun din olgusu madem yok olmuyor bari ''İnsanlık dini'' oluşturalım mantığında da bu var hafızam yanıltmıyorsa.Kimi bu olguyu tamamen ortadan kaldırma fikrini gütmüş kimi de bir şekilde kabulllenip buna karşı başka ne yapabilirim demiş.Bu alanda kullandığınız ergümanlar din olgusunun alanlarını kapsayacak düzeyde ve ötesindeyse etkileyici olur,kıymeti olur.Din olgusunu Peygamberler kullanmışlardır demek içinde genel kabul görür bilgiler gerekir.Peygamberlerin hangi sıkıntılara gögüs gerdiklerini araştırmalarınız sonucunda görmüşsünüzdür. MUHABBETLE... MUHABBETLE...
  23. FUZULİ

    Günün Sözü

    Hayat bir satrançtır.Oyunu iyi oynayamazsan mat olursun. MUHABBETLE...
  24. Kameranın megapikseli düşükse,kayıt süresi istenilen düzeyde değilse, görüntü kalitesinde zumunda mumunda (Kameranın mumu ne onu bilmiyorum bir anda çıktı ağzımdan... ) eksik gedik varsa bu kameradan alınacak görüntüyü labaratuarda çözmek gerekir o zaman. MUHABBETLE...
  25. Bayram'ı protesto edelim bence!Nasıl olacak bu iş diyorsanız sabırsızlanmayın buna da çözüm var:Herkes tatile çıksın,kimse annesinin babasının elini öpmesin. Ya da üç günlük şeker yeme eylemi yapılabilir örneğin. MUHABBETLE...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.