Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

FUZULİ

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. Mealen ''Yok olduğunda dünyaya zarar vermeyecek tek canlı insan.'' İnsansız dünyanın ne manası var?Diğer canlılar için hiçbir manası yok.İnsan insan olmanın idrakine varıp insanı kamil olduğunda diger bütün canlılardan daha üstün ve değerli ama insani yanlarının dışında şeytani yanlarıyla insansa diger canlılardan daha aşağı, daha değersiz, daha zararlı.Günah şeytani yanıyla ortaya koyduğu fiillerin adı, inanan için bu hareket noktası. MUHABBETLE...
  2. Siz okuduklarınızı mı yanlış anlıyorsunuz bir kitanı okuyanlardan hareketle mi kitabı okumadan kitapla ilgili kanıya sahip oluyorsunuz?Tevekkülü bilir misin?Bir benzetmesi vardır:''Deveni önce sağlam kazığa bağla sonra Allah'a tevekkül et.''Biraz düşünün derim bu konuda.Sizinle sizin gibi düşünüp inananlar arasında fazla bir fark yok Sayın Süheyla emin olun.Çalışanın kim olduğu ne olduğu önemli değil karşılığını alması için. Duanın faydaları:http://www.hastaadam.com/haber/2008/Nisan/30/dua.faydalari.htm Güzel sözlerin su üzerindeki etkisi:http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23728 Duayla belki alakasını kuarabilirsin insanın kaçta kaçının su olduğunu da biliyorsundur. MUHABBETLE...
  3. Dua etmekten başka çare yok Allah ıslah etsin.
  4. WWW.çelişkiler.org sitesinden alıntıdır.Yazının uzunluğuna bakıp da okumamak size kalmış lakin okumanızı tavsiye ederim... KURAN A GÖRE MİRAS PAYLAŞIMI ......... MİRAS AYETLERİ - Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer (çocuk) yalnız bir kadınsa (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirasta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı altıda birdir. (Bu hükümler, ölenin) Yapacağı vasiyetten, ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah’ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allah bilendir, hikmet sahibidir. 4/11 - Eğer çocukları yoksa, eşlerinizin yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin de çocuğunuz yoksa, yapacağınız vasiyet ve borçtan sonra bıraktığınızın dörtte biri, onlarındır; çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer miras bırakan erkek veya kadın Kelale ise, bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) Zarar verici olmayan vasiyet ve borçtan sonra (uygulanır). Bunlar, Allah’tan (size) vasiyettir. Allah bilendir, halimdir. 4/12 - Senden fetva istiyorlar. De ki: Allah size kelale kişinin mirası hakkında hükmünü şöyle açıklıyor: Ölen kişinin çocuğu yok, bir kız kardeşi varsa, bıraktığı malın yarısı o (kız kardeşi)nindir. Fakat kendisi, (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, onun mirasını (tamamen) alır. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ve eğer (varisler) erkek kadın birçok kardeşler olursa, erkeğe, iki kadının payı kadar (pay) verilir. Şaşırırsınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi bilir. 4/176 (Kelale, Miras bırakan kişinin, Çocuğu, Babası ve Annesinin birlikte veya birlikte olmayıp bazısının olmaması halidir,) - Birinize ölüm yaklaştığı zaman eğer fazla bir mal terk edecekse anasına, babasına ve en yakın akrabalarına uygun bir şekilde vasiyette bulunması farz kılınmıştır. Bu takva sahipleri üzerine tereddüp eden bir borçtur. 2/180 - Erkekler için baba ile ananın ve en yakınların bıraktıklarından bir pay vardır ve kadınlar için de baba ile ananın ve en yakınların bıraktıklarından bir pay vardır. O bırakılandan az olsun çok olsun farz kılınmış bir nasip vardır. 4/7 -Tereke taksim edilirken uzak akrabalar yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa ondan onları da rızıklandırınız ve onlara güzel sözlerde söyleyiniz. 4/8 - Sizden vefat edip de eşlerini terk edenlere eşleri için bir seneye kadar evlerinden çıkmamak üzere bir meta vasiyet etmiş bulunmalıdırlar. Şayet eşler çıkarlarsa onların kendi nefisleri hakkında meşru şekilde yapacakları şeyden dolayı sizin üzerinize bir günah yüklenmez. Ve Allah Teâlâ azizdir, hakimdir. 2/240 Yukarıda mealleri yazılı Miras konulu ayetlerde, rakamsal hisseli olarak miras paylaşımını konu alan ayetler, 4 Nisa 11 – 12 – 176 ayetleridir, bu ayetler incelediğinde Mirasçıların kimliği ile miras üzerindeki hisseli haklarını açıkça görmek mümkündür, Şöyle ki: Mirasçı Niteliği Olanlar 1- Erkek Çocuklar, 1, 2 , 3, 4…………………………. n kişi olabilirler. 2- Kız Çocuklar, 1, 2 , 3, 4…………………………….. n kişi olabilirler. 3- Kız ve Erkek Çocuklar birlikte 2, 3, 4, ……….. n kişi olabilirler. 4- Miras Bırakanın Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Babası. 5- Miras Bırakanın Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Annesi. 6- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Babası. 7- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Annesi. 8- Miras Bırakan Bayan Eşin Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Erkek eş. 9- Miras Bırakan Bayan Eşin Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Erkek eş. 10- Miras Bırakan Erkek Eşin Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Bayan eş. 11- Miras Bırakan Erkek Eşin Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Bayan eş. 12- Miras Bırakanın kardeşi varsa, Mirasçı olarak Annesi. 13- Miras Bırakanın kardeşi yoksa, Mirasçı olarak Annesi. 14- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Erkek Kardeşler. 15- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Kız Kardeşler. 16- Miras Bırakanın Mirasçı olarak yalnız bir kız kardeşi varsa. 17- Miras Bırakanın Mirasçı olarak iki kız kardeşi varsa. 18- Miras Bırakanın Mirasçı olarak ikiden fazla kız kardeşi varsa. 19- Miras Bırakanın Mirasçı olarak bir erkek kardeşi varsa. 20- Miras Bırakanın Mirasçı olarak birden fazla erkek kardeşi varsa. 21- Miras Bırakanın Mirasçı olarak erkekli – kızlı kardeşleri varsa. 22- Miras Bırakanın Mirasçı olarak hiç kimsesi yoksa Bu oluşumların her biri mirasçı katılımı bakımından kendi başına birer küme niteliğindedir, başka bir ifadeyle bir mirasın paylaşımı söz konusu olduğunda, mirasçı niteliğinde olup miras almaya hak kazanan kimselerin oluşturacağı bir mirasçı kümesiyle karşılaşılır, 22 değişik versiyon dikkate alındığında, karşılaşılması olası mirasçı kümesi sayısı 2 üzeri n den, 2 üzeri 22 = 4.193.304 tür, aslında bundan da fazladır zira ilgili şıklarda erkek kardeş sayısını bir tek oluşum olarak hesaba aldım halbuki n sayıda olabilirler ve her sayı oluşum kümelerini ikiye katlar, bu kümelerin arasından oluşacak her hangi bir kümenin içeriğindeki mirasçıların miras hakları herkese eşit tek bir pay şeklinde olmayıp, hak sahibinin kümede yer alması halinde kendisiyle ilgili olan 1/1, ½, 1/3, 2/3, ¼, 1/6, 1/8, pay hakkından birine göre kendisine hakkının ödenmesi, bu hakkı kendisine ödenirken de hakkında hiçbir kısma veya fazlalık olmaması, bırakılan mirasın muhakkak yeterli gelmesi, başka bir ifadeyle bırakılan mirasın açık vermemesi, mirasa hak kazananların haklarını tam alması, katılımcıların olmaması durumunda fazlalık veren mirasın ne olacağı konusunda gerekli işlemin ne olması gerektiğinin net olması, mirasın değerlendirilmesinde bilinmesi gerekli olan hususlardır, bütün bu hususlar, yukarıda meali yazılı Kuran ayetlerinde anlayan kimseleri hayrete düşürecek şekilde çelişkisiz ve net olarak ortaya konmuş olmasına rağmen, Kuran ı kabul ettiğini söyleyen bir çok kimse, işlemin nasıl yapılması gerektiği konusunda belirsizliğe ve yanlış izahlara düşmekte, hatta doğrudan Kuran ı ret eden kimselerin Kuran’da sayısal çelişki vardır şeklindeki itirazlarına neden olmaktadırlar, bu kimselerin Mirasta AVL veya AVLİYYE versiyonlarıyla, itirazcıların SAYISAL çelişki iddialarının bire bir örtüştüğünü kolayca görmek mümkündür, iddia olarak aynı şeyi söylemelerine rağmen her biri başka bir şey söylüyormuş gibi sözel olarak tartışma içine girmeleri hoş olmasa dahi gerçekten ilginçtir. Bunların sorunu, Kuran kaynaklı olmayıp, Kuran Ayetlerini yanlış anlamalarından kaynaklanmaktadır, Kuran’ı anlamadıkları gibi, Kuran derken neyle karşı karşıya olduklarını, takdirde edememektedirler, zira takdir etselerdi, Miras paylarının dağılımında mirasın açık verebileceğine ihtimal vermezlerdi, ortaya attıkları Avl veya Avliyye kavramı bu kabulün açık ifadesidir, Kuran bu tür yakıştırmalardan uzaktır, O öyle bir sözdür ki O nu duyan veya okuyup ta hayrete düşmeyen bir kimse ya Ondan çok uzaktır yada O nun özerini örtmeye çalışan bir kimsedir, Kuran’dan mealen: - Dedi ki: Bana vahyolundu: Şüphe yok ki, cinlerden bir gurup dinlemiş te demişler ki; Muhakkak biz, bir acîb -eşsiz- bir Kur’an işittik. 72/1 - Doğru yola rehberlik ediyor, artık biz ona iman ettik ve Rabbimize hiç bir kimseyi ortak tutmayacağız. 72/2 Kuran a göre miras payları konusuna dönecek olursak: Avalcıların ve sayısal çelişki iddia edenlerin, yanıldıkları temel nokta, miras paylarındaki paydayı mirası bölen bir veri olarak anlamalarıdır, halbuki şahıs bazında belirtilen kesirler şahısların mirastan alabilecekleri miras tutarıyla ilgilidir, bu durumu örneklendirecek olursam, şöyle ki: Mirası bir havuz şeklinde düşünelim, mirastan hisseli pay alabilecek mirasçıların her birini de, ellerinde Kuran ölçüsüne göre mirastan alabilecekleri hacimde birer kap taşıyan kimseler olarak farz edelim, her birinin Kuran ölçüsüne göre hakkını tam alması Allah ın bir tavsiyesi olduğu gibi aynı zamanda koymuş olduğu bir farzdır, bunun sağlanabilmesi için her bir mirasçının doldurmaya hak kazandığı kabın hacminin doğru anlaşılması ve hesaplanması gereklidir, bu kabın hangi hacimde olması gerektiği, katılımcıların akrabalık yönünden kimliklerine göre ve onlarla birlikte mirastan pay almaya hak kazanan diger mirasçıların Kimliklerine göre özellik taşır, başka bir ifadeyle her durumda standart değildir, örneğin: mirasın tek bir Erkek evlada kaldığını farz edelim, bu durumda erkek evladın elindeki kabın hacmi mirasın tamamını alabilecek nitelikte olmalıdır, mirasçılar iki erkek evlattan ibaret olursa her birinin elindeki kap hacmi, tek erkek evlat mirasçının elindeki kabın yarısı hacminde olmalıdır, iki erkek ve bir kız çocuğunun miras paylaşımında her bir erkek evladın elindeki kabın hacmi kız çocuğun elindeki kap hacminin iki misli olacağı açıktır, örneğin: Vasiyet ve borcun ödenmesinden sonra paylaşacakları mirası 50.000.- Lira farz edelim, Mirasçılar, 2 Erkek çocuk ve bir kız olsun, bu duruma göre mirasın paylaşımı, 2 + 2 +1 = 5 bunun manası 3 mirasçının ellerinde 5 ölçek değerinde mirastan doldurulacak kap olduğu, 2 erkek evladın her birinin elinde her biri 2 ölçek değerinde birer kap, kız çocuğun elinde de 1 ölçek değerinde 1 kap olduğudur, paylaşımı buna göre yaparsak: 50.000.- : 5 = 10.000.- Lira 1 ölçeğin alacağı tutar, 1 x 10.000.- = 10.000.- Lira tutarında pay kız çocuğuna, 2 x 10.000.- = 20.000.- Lira her bir erkek çocuğa verilecek pay, böylece 50.000.- Lira Kuran a uygun olarak bölüşülmüş olur, bu işlemi kesirli işlem şeklinde yapmamız halinde miras paylaşımı olayında hiçbir değişiklik olmaz, zira bayağı kesirlerle ondalık kesirler istenmesi halinde bir birlerine dönüşme özelliğine sahiptirler, bir birlerine dönüşebilen matematiksel ifadeler her zaman aynı sonuca ulaşırlar, kolayına gelen istediği matematiksel ifadeyi kullanabilir, yukarıdaki basit bölüşümü esas alarak değişik işlemler yapalım: 2/1 + 2/1 + 1/1 = 5/1 = 5 ölçek, dikkat edilirse ölçekler toplamında bir değişiklik meydana gelmedi, şimdi bir adım daha ilerleyerek mirasçıların arasına birde anne ekleyelim, bu durumda: 2/1 + 2/1 + 1/1 + 1/8 = 16/8 + 16/8 +8/8 + 1/8 = 41/8 böylece 41 ölçek bulunur. 50.000.- : 41 = 1.219,51219512 YTL bulunur, bir erkek çocuğun elinde bu tutarın 16 misli değerinde bir kap bulunduğundan mirastan alacağı pay 16 x 1.219,51219512 = 19.512,1951219 YTL kız çocuğu için 8 x 1.219,51219512 = 9.756,09756096 YTL Anneye 1 X 1.219,51219512 Lira verilir, toplayacak olursak: 19.512,1951219 + 19.512,1951219 + 9.756,09756096 + 1.219,51219512 = 49.99999999999… Lira bulunur, sade bir bölüşüm için mirası 41.000:- Lira farz ederek işlem yapacak olursam: 41.000.- : 41 = 1000 Lira bulunur, bundan da Erkek çocukların her birine 16 x 1000 = 16.000,- YTL (İkisine 32.000,-YTL) Kız çocuğa 8 x 1000 = 8.000,- Lira Anneye 1 x 1000 = 1.000,- Lira verilir, böylece 41.000,- Lira miras paylaşılmış olur, Bu işlemlerde kafaların karıştığı durum miras haklarında paydalı payın olmasıdır, daha önce belirttiğim gibi bu bölüşümde paydanın bulunması matematik işlemi açısında şart değildir, zira payda ne olursa olsun, istendiğinde payda bire dönüştürülebilir şöyle ki 1/8 ile 0,125 arasında hiçbir fark yoktur, biraz önceki işlemi bu şekilde yapalım ve miras haklarında bir değişiklik olmadığını ve Kuran dışına çıkılmadığını görelim, Şöyle ki: 2/1 + 2/1 + 1/1 + 0,125/1 = 5,125 ölçek 41.000.- : 5,125 = 8.000.-Lira bundan da Erkek çocukların her birine 2 x 8.000.- = 16.000,- Lira (İkisine 32.000,-Lira) Kız çocuğa 1 x 8000 = 8.000,- Lira Anneye 0,125 x 8000 = 1.000,- Lira verilir böylece 41.000,- Lira miras paylaşılmış olur ve mirasta hiçbir zaman açık olmaz, paydayı ortaklı miras paylaşımında mirasın bölündüğü faktör olarak görenler hiç düşünmüyorlar mı 1 kız çocuğu varsa mirasın ½ sini alır, onun yanında 3 tanede erkek kardeş varsa bir erkek kardeş bir kız kardeşin iki misli pay alacağından böylece mirasa açıktan 2,5 miras daha eklemek lazım, bir kimse İsterse Peygamberimiz Muhammed in Allah Resulü ve Nebisi olduğuna inanmasın, buna rağmen Peygamberin böyle basit bir hata yaptığına nasıl ihtimal verir, zira parmak hesabından başka bir hesaba yeteneği olmayan kimseler dahi böyle bir hata yapmazlar, Peygamberimiz Muhammedin peygamberliğine inanmayan kimselere sormak lazım, Bizim Anlayışımıza göre Kura Allah kelamıdır, sizler ise peygamberin sözü olduğunu söylemektesiniz, bu kabulünüze göre dahi, Kuran gibi bir kitabı ortaya koyan bir kimse böyle bir hata yapar mı, sizce böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermek mantıki midir, sorunun Kuran ayetlerinde olmayıp, sizlerin ayetleri anlayışınız da olması daha mantıklı değil midir. Kuran’ a göre yapılan miras paylaşımında hiçbir zaman kişilerin alacakları miras paylarında fazlalaşma ve kısma olamayacağı gibi, hakların dağılımda mirasta yetersizlik meydana gelmez, tam tersi bazı durumlarda mirasçı yetersizliğinden dolayı fazlalık meydana gelir, şöyle ki hiç kimsesi olmayan bir şahıs miras bırakabilir, bu durumda miras diğer ilgili ayetlerde belirtildiği şekilde değerlendirilir, Vasiyet bırakmamışsa, fakirlere, yetimlere v.s.dağıtılandan fazla miktarda miras varsa kalan miras bey tül mala kalır, bu da Allah yolunda harcanır, neticede yerin ve göğün ve her şeyin mirasçısı Allah’tır. Kuran daki miras paylaşımının anlaşılmasında meydana gelen hatalardan bir tanesi de KELALE durumunda miras bırakılmasının ne manaya geldiğinin bilinmemesidir, bu hata durumunu özellikle Kuran meallerinde görmek mümkündür, şöyle ki: - Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir’de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah’tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır. 4/12 -Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah’tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir. 4/12 Başka meallere bakıldığında da KELALE tanımı yukarıdaki örneklerde olduğu gibi değişik değişik tanımlanmaktadır, hal bu ki Kelale durumu Kuran da iki manaya gelen bir durum değildir, şöyle ki: - Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer (çocuk) yalnız bir kadınsa (mirasın) yarısı onundur. - (kelele olarak) Ölen kişinin çocuğu yok, bir kız kardeşi varsa, bıraktığı malın yarısı o (kız kardeşi)nindir. Fakat kendisi, (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, onun mirasını (tamamen) alır. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ve eğer (varisler) erkekli, kadınlı kardeşler olursa, erkeğe, iki kadının payı kadar (pay) verilir. - Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirasta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. - Eğer miras bırakan erkek veya kadın kelele olarak miras bırakıyorsa bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. - Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. - Eğer miras bırakan erkek veya kadın kelele olarak miras bırakıyorsa bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortaktırlar Hisselere Dikkat edilirse Miras bırakanın birinci dereceden mirasçıları olan, çocuklarının olmaması halinde, anne, baba onların yerini alır, şu var ki bu durumda miras bırakanın kardeşleri varsa anasının alacağı mirasın yarısı yani 1/6 hissesi kardeşlere verilir, Miras bırakanın Anne baba yoksa miras bırakanın Kardeşleri onların yerini alır, Miras bırakanın Anne babası yoksa ve aynı zamanda çocukları da yoksa, Kardeşleri miras paylaşımında en üst dereceye çıkarak, çocukların miras paylarını alırlar. Miras bırakan kişinin, kız çocukları ve kız kardeşleri arasındaki miras açısından ikame bağlantısı, miras bırakan kişinin mirasçı olarak yalnız iki kız çocuğu olması halinde alacakları mirası, kız kardeşlerin alacağı miras payından kolayca anlaya biliriz, Şöyle ki: (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır Görüldüğü gibi Kuran öğretisi İnsanı düşünmeye sevk eden bir öğretidir, bu öğreti tarzının farkında olamayanlar, Örneğin, Kuran ın namaz , Salat, abdest, Resul ve Nebi , Sadaka ve Zekat gibi konuları anlatan anlatım tarzı karşısında şaşkınlığa düşerek kavramları durmadan bir birlerine karıştırırlar. Örneğin, Avl veya Avliye için şöyle demektedirler: Sözlükte “haktan ayrılmak, zulmetmek; yükselmek ve çoğalmak” anlamlarına gelen avl kökünden gelen avliye, fıkıh terimi olarak, bir mirasın taksiminde, belirli hisse sahiplerinin (eshab-ı ferâiz) terekeden alacakları payların toplamının ortak paydadan fazla çıkması halinde, payların toplamından elde edilen sayının ortak payda kabul edilerek mirasçıların hisselerinin belirlenmesine denir. (İ.P.) Veya geniş tanımla: Eksik ölçmek ve tartmak, terazinin kefeleri eşit olmamak ve hükmetmekte zulmetmek. Bir miras hukuku terimi olarak avliye: Hisseleri ayet ve hadislerde belirlenen ashabu’t-ferâizin hisseleri toplamı, asıl meselenin ortak paydası (mahreci)’ndan büyük çıkarsa böyle meseleye “avl ve avliye” denir. Burada hisseleri toplamı mahrec kabul edilerek, bu eksiklik her vârise hissesi oranında yansıtılır. Başka bir deyimle hisseleri o nispette azalmış olur. Mûrisin (ölen kimsenin) terikesi; borçlarını ve vasiyetini ifaya kafi gelmiyorsa; bu eksiklik hak sahiplerine, hakları nispetinde taksim edilir. Ayrıca muayyen hisselerin toplamı; asıl meselenin mahrecinden büyük çıkarsa (yani dağıtılacak mal az, hisse çok olursa) “avliye” gündeme gelir. Vârislerin sehimleri (farîzeleri) üç kısıma ayrılır: 1)Farîza-i âdile: Vârislerin hisselerinin toplamı ile mes’elenin mahrecinin eşit olması, 2)Reddiye: Ashâb-ı ferâizin sehimlerinin toplamının, mes’elenin mahrecinden eksik olması, 3)Farîza-i Âile (AVLİYYE) : Ashab-ı ferâizin hisselerinin, mes’elenin mahrecinden büyük olmasıdır. Yani vârislerin sehimleri toplanınca, bu, kendileri için yapılan meselenin mahrecinden fazla olur ve mahreç bunları tam olarak içine alamaz. (Bak: -http://www.islamiterimler.net/alan/terimler/383.html-) Böylece İslam Dininde Zulüm yapmanın meşruluğunu iddia etmektedirler, İslam Dininde zulmetmek meşru olmadığı gibi, İslam Dininin Sahibi olan Allah, asla zalim değildir, hiçbir şekilde zulüm yapmayı da onaylamaz, tam aksine kullara karşı merhametli bir İlah’tır. Bu gibilerin Miras konusundaki paylaşım yollarını gören ve Kuran’ı doğrudan ret eden kimseler Kuran’ın miras payların bölüşümüne göre verdiği oranlar Mirasın yeterlilik yönünden açık verdiğinin ifadesi olup, Allah var ise hesap hatası yapmaz olsa olsa Kuran’ı hesap bilmeyen Muhammed yazmıştır demektedirler, her iki tarafın aynı notada birleşmelerinin ve hesap yönünden sözlerinin birebir örtüşmesinin nedeni, Kuran a Allah’ın emrettiği gibi hakkıyla iman etmemiş olmalarından kaynaklanmaktadır, bu çok önemli bir noktadır, Kuran’a Allah’ın emrettiği şekilde iman etmeyen kimselere karşı Kuran bilgisi devamlı kapalı olagelmiştir. ............ Fereç Hüdür
  5. Daha nice bayramlara ay- yıldızlı al bayrağımız altında ulaşmak dileğiyle.
  6. Tavşan dağa küsmüş... Dağ tavşansız bir dağ olmaktan çok muzdarip olmuş... MUHABBETLE
  7. Bütün şarkıları bırakıp kendimi dinlemek istiyorum.
  8. Arkadaşım saz çalıyor ortaya karışık...
  9. Hayat, şartlar tamamen bizim kontrolümüzde olan bir labaratuar içinde midir de değişkenleri biz belirleyip istediğimiz sonuçları alabilmeyi öngörelim? MUHABBETLE....
  10. Bir yerde bir sıkıntı varsa o sıkıntıyı gidermenin ilk adımı sorunun adını koymak, akabinde sorunu çözecek yollar içinde en uygununu, en etkinini bütün yönleriyle düşünüp bulmak ve o yöntemle sorunu gidermenin çabasını göstermektir.Eyleme konulan yöntem,anlayış sorunu gidermede etkili olmuyorsa yöntem ve anlayışın ya eksikleri giderilir,yanlışı düzeltilir ya da yöntemin,anlayışın yanlışlığına kanaat getirilir yöntem ve anlayış değiştirilir yola devam edilir.Güzel ülkemizde hiç de güzel olmayan yaşadığımız sorunlarda en büyük problemimiz en başta problemi ya doğru tanımlyamamız ve kendi görmek istediğimiz tanımdan yola çıkarak gerçeklikten uzak bir yöntem belirlememiz ya da problemi, bizim canımızı iyice sıkana kadar görmezlikten gelmemiz. Bugün devlet ve milletimizin bekası için iki temel sorun ön plana çıkıyor:İrtica(Şeriat devleti) ve bölücülük Bu ki kavramla zikrettiğimiz sorunu tanımlarken bu sorunların içeriğini ne kadar doğru görüyoruz, okuyoruz bu durumlara bakışımızın kanıtı bu konuyla ilgili burda, devlet erkanı, devlet polikası, toplum nazarında yapılan binbirçeşit yorumla ortada.Bu sorunlarla ilgili bu ana kadar ki mücadelede benimsenen yöntemin, temel alınan anlayışların sonuçları da ortada. 85 yıldır irtica hala zinde ve tehlike arzediyor; 30 yıldır hala bölücülük var hala cenazeler geliyor ve hala sorun.Bu sorunları tanımlarken bu sorunlara demokrasinin,adeletin,ayrımcılığın,düşmanlık besleme duygularının,eğitimin,ekonominin etkilerini göz önünde bulundurarak,bu etkileyicelerle ilişkilendirerek sorunları sebepleriyle ayırt ederek düşündük mü?Biz demokrasinin asgari gereklerini yerine getirdik,kimsenin şüphe etmeyeceği bir hukuğu işletebildik mi, ayrımcılık duygularını en başta yok etmenin çabasını gösterebidik mi,insanımızı kendi doğrusunu bir başkasının telkinine yönlendirmesineaçık olmayak şekilde bulabilecek bir donanımla eğitebildik mi, insanımızı bir başkasının zihniyetinin hakimiyet alanına gebe kalmayacak şekilde ekonomik rahatlık verebildik mi?Bütün bunları düşünmek gerek.Eğer biz hukuğun,demokrasinin,ekonomik refahın eğitimin gereklerini yerine getirdikten sonra hala birileri bütün bu değerlern ötesinde başka bir şeyden bahsediyorsa evet o bahsedenler gerçekten bu ülke için tehlikelidir bahsettikleri şeyler de bu ülke için tehlikelidir diyebilirdik.Evet birileri Şeriat devleti istiyor birileri vatanı bölmek istiyor ama demokrasi,hukuk,ekonomik refah isteyenleri neden görmezlikten geliyoruz?Şeriat devleti isteyenler ve vatanı bölmek isteyenler yüzünden demokrasiyi de hukuğu da militanlaştırdık kendimize bolca düşman üretip hukuğu,demokrasiyi de diktatörce kullanabilmenin aracı haline getirdik.Birileri irticacı diye bütün başörtüleri irticacı yaptık.Birileri dağa çıktı diye bunların hepsi çıkar potansiyel anlayışını geliştirdik.Hakkari'de ''Şehitler ölmez vatan bölünmez'' diyebilen kardeşlerimizi kendi başına bıraktık. İrtica kim irticacıysa onunla mücadele et irticacı olmayanı da ayırt et onun için hukuğu,demokrasiyi tesis et; bölücü kim bölücüyse onunla mücadele et bölücü olmayanı ayırt et tanımla onun için hukuğu, demokrasiyi tesis et.İrticacı için, bölücü için hukuğu, demokrasiyi katletme.Demokrasiyi ve hukuğu katlettiğin anda insanını eğitmediğin zaman, ona ulaşmadığın zaman hem irticacıyı hem bölücüyü haklı çıkarır ona hareket alanı sağlarsın kendine de düşman kazandırırsın. MUHABBETLE...
  11. Peki Sayın Demirefe Determinizm bu konuyla ilgili bir duruş sergilememiz anlayış geliştirmemiz bağlamında ne söylüyor?Gördüğüm kadarıyla yaşayalım görelim onun öncesinde ön yargılı bir duruş,tavır Determinizme ters diyor galiba? MUHABBETLE...
  12. Determinizm ne diyor bu konuda Sayın Demirefe?Her şey olabilir olduğunda görürsünüz mü diyor? MUHABBETLE...
  13. ''Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkasına yapma.'' Hz. Muhammed(S.A.V.) MUHABBETLE...
  14. %75 çalışma ve %87 deneyimle yalakalık da %100'ü yakalamak %100 parodi... MUHABBETLE...
  15. Sorunlarımızın çok olması ve azalmaması önce herkesin kabul etmesi gereken çok büyük bir sorun.Sistemimiz toplumsal sorunları çözmede dünyada benimsenen daha iyisi bulunamamış en etkili doğru sistem.Laik,demokratik,sosyal,hukuk devletiyiz yasamızda bu yazar ve değiştirilemez de.Biz laik miyiz, biz demokratik miyiz, biz sosyal devlet miyiz,biz hukuk devleti miyiz?Bu sorulara evet diyebiloyorsak bu değerlerin hakim olduğu bir yaşam sunulmuşsa ülkemizde yaşanan farklı alanlardaki bunca sorun nerden kaynaklanıyor?Eğer evet diyorsak biz demokrasiyi,sosyal, laik devleti sevmiyor muyuz?Evet diyemiyorsak buyrun soruna burdan başlayın.Bir kısmımız bu sistemi hiç sevmiyorsa, bir kısmımız bu değerlerin yasada yazmasıyla hayatta olmamasından şikayetçiyse,bir kısmımız bu sistemi bu haliyle tamamen eksiksiz görüp, hiçbir değişiklik yapmak istemiyorsa sistemi korumak adına kendi dışındaki herkesi düşman ilan ediyorsa bir kısmımız, bu değerler olsa bile bu çatı altında hiçbir şekilde bulunmak istemiyorsa en başta problem var demektir kim ne istiyor,ne düşünüyor bilinmelidir.Vehimlerle,korkularla kimsenin kimseyi samimi bulmadığı bir yerde, hiçbir şey konuşulmaz, konuşulanlar hakkıyla algılanmaz ve ortak bir akıl da ortaya asla konamaz... MUHABBETLE...
  16. Güzel bir yazı... MUHABBETLE...
  17. Yazının akabinde demokratik çözüm önerileri başlığını da okuyunca bir an için aklıma şu geldi.Ortada ciddi bir savaş var ve bu savaş karşı cenah tarafından kazanıldı anlaşma maddeleri olarak da bahsedilen talepler öne sürülmekte.Önce savaş bitmeliymiş bu ne biçim bir cümle Allah aşkına!Kim kiminle savaşıyor?Savaştan kasıt PKK'yla olam mücadele mi yoksa bilmediğimiz bir yerde düzenli bir orduyla mı savaşıyoruz?Savaş bitsin diyenler kime söylüyor?TSK operasyon yapmasın,hiçbir şey yapmasın PKK demokrasi,insan hakları,özgür düşünce adına güya istediği gibi cana kıysın!PKK dağda DTP ovada terör estirsin,ülkeyi yakmaya yıkmaya çalışsın arkasından biz demokrasi istiyoruz derdimiz demokrasi desin.Çözüm için bütün samimiyetiyle iyi düşünceler içinde bu olaya insan ekseninde yaklaşanlar dahi bu duruş, bu düşmanca tavır karşısında kesinlikle bir daha düşünme gereği duyar.Bir hakkı istiyorsan önce haklı olmalısın karşısındaki vermese bile hakkını hak ettiğini, bu hakların sana reva olduğunu insanca duruşunla,sevgi, insan odaklı olmanla göstermelisin.Bu sorun PKK,DTP üzerinden kesinlikle ve kesinlikle çözülmez.Bu sorunu çözülmez hale getirmek daha da büyütmek için ellerinden geleni yapıyorlar.Karşı taraftan da bu sorunu salt askeri yöntemlerle ,baskı yoluyla çözme düşüncesinde olanları haklı çıkarıyor bu durum.Böyle bir ortamda kendini düşman ilan eden birine demokrasi vermek demek bahsedilen savaşı kaybetmek demektir.Bu sorunun kanaat önderleri PKK ve DTP olmaktan çıkmalıdır bunu da Kürt kardeşlerimiz kesinlikle algılamak zorundadır.Eğer ki PKK'nın ve DTP'nin yöntemini bu devletimiz ve büyük bir çoğunluğumuz benimseyip kullanmaya başlarsa devlet ve millet bu yönteme zorlanırsa ki bunu yapmaya çalışıyorlar bırakın sorun çözmeyi bugününü arar hale gelmeleri içten bile değildir...Herkes ne yaptığının ne yapıldığının farkında olmalı birilerinin kirli oyununa piyon olmayacak kadar akıllı davranmalıdır. MUHABBETLE...
  18. Kolay gelsin...Güzel olan her değere layık olmak için... MUHABBETLE...
  19. Aklın insanların mutluluğu için kullanılması ve dünyanın yaşanabilir bir yer olması dileğiyle... MUHABBETLE...
  20. Birincisi Sayın Dogrucudavut ben laiklik bu topraklarda doğdu demedim bu tpraklarda doğmadığı için arkadaş laikliğin doğduğu topraklardaki laiklik anlayışını laiklik dışı olmakla atfettiği için bunu eleştirmenin garip geldiğini söyledim.Laikliğin anlattığınız gibi bir süreç sonrası ortaya çıktığını biliyorum ve biz laikliğin ortaya çıkış sürecini kendimiz yaşamadığımız için Avrupa değerlerini ithal edip tepeden inmeci bir yolla(Türkiye şartlarında bu şekilde olması gerekiyodu o zamanlar bunu da göardı etmiyorum.) bu değerleri tesis etmeye çalıştığınızda başkasının diliyle,bir başkasının değerinin çevirisiyle sahneye çıkarsınız.Kavramlara yüklediğimiz anlamlarda kendi değerlerimiz ölçüsünde olur akabinde bu değerlerin öz haliyle kendi anlamını oluşturduğumuz hali arasında uçurumlar görmek, kafaların karışması normaldir.Laiklik,demokrasi,evrensel hukuk terimleri evrensel olabilir ama her toplum kendi değerleriyle bu terimleri anlamlı kılar yanılıyor muyum?Bizim sorunumuz kraldan daha kralcı olmak ve bu değerleri biz bulmuşuz gibi, en doğrusunu biz biliyormuşuz gibi davranmak. MUHABBETLE...
  21. Bizler de yasa kitapları gibiyizdir Sayın Değil Öyle.Her doğrunun,her değerin tanımını yaparız ama eylemlerimizle zihnimizdeki değerler ötüşmez nedense!Anayasa'da yazar toplumda yoktur yazanlar.Zihnimizde bu değerler yazar yaşantımızda zihnimizdeki gibi değildir. MUHABBETLE...
  22. Değişmeyen tek şey değişimdir.Değişimin olduğunu söyleyebilmek için değişimi gösteren değerlerin,fiillerin istikrarı,süreklilği ve kalıcılığı önemlidir. MUHABBETLE...
  23. Sayın Değil Öyle kurgulamadaki ve yasalardaki özgün haliyle bütün ilkeler,kabul edilen hareket noktaları ideal olandır ve ütopik bir yanı vardır.Hiçbir anayasada ben şu anlayıştaki insanı,grubu dışlayacağım,ayrımcılık yapacağım yazmaz özellikle günümüz modern insan odaklı saydığımız anayasalarda.Görünürde hiçbir sıkıntı yoktur ama gerçekliğe gelince bütün ülkelerde yazılanın, söylenilenin ötesine geçilir.Doğruluğuna inanılmış değerlere samimi bir şekilde uygulamada yaklaşıldıkça o değerlerin faydası görülür.O değerler anayasada yazıp da birilerinin anladığı ölçüde uygulandığında ,ki bu her zaman böyle olmuştur, toplumda huzuru,adaletin varlığını hissettiriyorsa değerlidir.Laikliğin,demokrasinin tanımının özüyle yaşandığı bir düzen ütopik olarak mümkündür.Yasamızda laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti yazıyor olması bu değerleri yaşıyor olmamız anlamına gelmiyor malumunuz üzere.Bu değerleri tesis etmek için uğraş veriyor muyuz?Burda da her kesimin,her insanın bu değerlerin içini farklı,kendi odaklı anlamlarla doldurduğunu görüyoruz.Her zihniyet kendi anlayışının tesisi için bu değerleri araç olarak kullanıyor bir nevi göze batmayan, hoş görünen kılıflar,elbiseler. MUHABBETLE...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.