
FUZULİ
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.980 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
5
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
FUZULİ tarafından postalanan herşey
-
Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar
FUZULİ şurada cevap verdi: omar123 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kütlenin Korunumu Yasası'yla ilgili tek bildiğinin ''Yoktan var olmaz...'' cümlesi olduğuna ve bunun da ne ifade ettiğini bilmediğine o kadar emin oldum ki yazdıklarınla. Ezbere konuşuyorsun meraba, bildiğini zannettiklerinin esasında bilmediklerin olduğunu bilebilseydin bu kadar ezber konuşmaktan utanırdın... Ben Kütlenin Korunumu Yasası'nın söylediklerine karşı çıkıyor değilim, ''Maddenin ezeli ve ebedi olduğu'' düşüncesinin bilimsel bir bilgi olmadığını biliyorum.Bu bir yorum, inanç, çünki bilim açısından zamanının ebediliği ve ezeliliği kavramları ölçülebilir, sınırları belli bir olgu değil. Evrende tek gerçeklik ezeli ve ebedi olarak sadece madde(enerji) olabilir, bu düşünce açıklığa kavuşturulmayı bekleyen bir düşüncedir.Evrenimiz dışında evrenler, boyutlar ve bu evrendeki enerjinin başka bir kaynağı olabilir var mı bir bilgi, size göre var, madde ezeli ve ebedi, bir zamanlar da evren ezeli ve ebediydi, Big Bang çıktı bunun böyle olmadığını gösterdi. Bilimsel düşünüyorsanız daha önce dediğim gibi bilimin bilgi vermediği konularda geliştirdiğiniz düşüncelerin kendi inancınız olduğunu bilmelisiniz ki düşüncelerinizin itibarı olsun. -
Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar
FUZULİ şurada cevap verdi: omar123 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Burada tartıştığımız konular bilimsel bir kanunun formüllerini kullanarak matematiksel bir sonuca varmayı içeren konular değil meraba, bu konular yıllardır tartışılıyor hâlâ dünyada tartışılmaya devam ediliyor, sizin gibi düşünen de var, benim gibi düşünen de var, Sn. Zuhurat gibi düşünen de var, başka şekilde düşünen de var. Burada yaptığımız bilgilerimizi kullanarak yani yorumlayarak benimsediğimiz bir düşüncenin felsefesini yapmak.Sizin düşünceleriniz de bilimsel bir kanunun formüllerini,bilgilerini oluşturmuyor.Kimse burada Kütle çekimine, Big Bang'e, İzafiyet teorilerine karşı çıktığı yönünde düşünce belirtmiyor. Konumuz bilimsel kanunların somut bilgilerinin uygulamaları, hesaplamaları olsaydı bu tartışmalar bu kadar uzun sürmezdi. İnançlar bağlamında benimsediğiniz materyalist görüş,başka bir ifadeyle Ateist tavır bilimsel bir kanun teori değildir bir Termodinamik yasaları gibi. Ben termodinamik yasalarına karşı çıkmıyorum ama materyalist, Ateist görüşe karşı çıkabilirim, benimsemeyebilirim, benim bu görüşleri benimsemiyor olmam bilimsel bir kanunu inkâr ettiğim manasına gelmez. -
Bir tahmin geldi aklıma: ''Amak-ı Hayâl'' mi kitabın ismi?
-
Sayın omar, kitabın ismini merak ettim,ismini yazarsanız kitap okuma listeme alabilirim... Muhabbetle
-
Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar
FUZULİ şurada cevap verdi: omar123 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın Zuhurat bilimsel yaklaşımın niteliklerini çok güzel belirtmiş, kendisi bir Teist de değil,agnostik düşünmesinin bilimsel temeli, tutarlı mantıklı,düşünceni sadece bilimsel temellere yaslıyor, bilimsel yaklaşımla konulara yaklaşıyorsan bilimin herhangi bir konuda açıklama yapamadığı konularda şüpheci(septik), olasılıklı yani ancak agnostik bir tavır sergileyebilirsin, bilim herhangi bir önyargının savunucusu, açıklama yapamadığı, yapmadığı bir konuyla ilgili inkâr yaklaşımı sergileyen bir niteliği olan faaliyet değildir. Dindar inancının kaynağını bilimsel bulgulara yaslamaz, inancını Tegeriin'in de dediği gibi bilimsel temelde meşrulaştırmaya çalışır; Ateist dini bir inançla ilgili inanç düşüncelerini yok sayar, Tanrı yok der, buna inanır, bu inancını da aynı şekilde dindarın yaptığı gibi bilimsel temellere dayandırmaya çalışır, daha doğrusu bu inancının bilimden kaynaklandığı yanılgısını taşır ve farkında değildir. Sayın Zuhurat bunun farkında ve gerçekten bilimsel yaklaşımın öngördüğü bir düşünsel tavır sergilemekte, Ateistlik'in de bir dindarın inancı gibi ön kabul olduğunun bilincinde ve buna bağlı olarak Tanrı konusunda bilimsel yaklaşımla uyumlu olarak agnostik düşünmekte, onu da anlamıyor olmanız doğal. Kitap indiren, evreni var ettiğini iddia eden bir Tanrı'nın yokluğuna ben sadece bilimsel bilgilere inanırım düşünce tavrıyla inanmayabilirsiniz; ama Tanrı yoktur düşüncesi bilimsel bir bilgi değildir, bunun farkında olarak ve bugün olmayan yarın için olası olan ama mahiyeti bilinmeyen bir Tanrı olgusu için bilimsel yaklaşım sergiliyorsanız kati olarak karşı çıkamaz, karşı çıkışınızı da bilimsel bilgiymiş gibi savunamazsınız, bilimselliğe aykırı, agnostik düşünmektir bilimsel olan. Bakın ben bu yazımda ve daha önceki yazılarımda Tanrı kesinlikle ve bilimsel olarak vardır düşüncesinden hareket ederek yazılarımı bu çerçevede yazmadım. İnançlı olmam ayrı, bilimsel olarak konuya bilim çerçevesinde neden olmasın şeklinde bir düşünceyle felsefi zemine taşan alanda bir düşünce taşımam ayrı. Hiçbir bilimsel veriyi felsefi yorum katılmamışsa kabul etmemezlik yapmam, inkâr etmem, ama iş bilimsel bilgileri felsefi düzeyde yoruma gelince o noktada kendime göre düşüncelerimi dile getiririm. Bilim Tanrı yoktur, evrende salt gerçeklik olarak madde vardır bilgisini kabul edilmiş bir kanun, teori düzeyinde ortaya koymuşsa eyvallah derim, yok bu bilgi yoksa kendime göre bir inancım vardır sizinki gibi. Bilim Tanrı'nın olmadığını mı ispatladı söyleyin şimdi, bu Tanrı herhangi bir Tanrı olabilir, kitap gönderen göndermeyen, evrenle eşdeğer olan olmayan niteliklerinden birini taşıyan da bilimsel olarak Ateist'liği savunuyorsunuz? Sizin Ateist düşüncenizin geçtim Teist, deist düşünceyi, agnostik düşünceye ne üstünlüğü var, hiç düşündünüz mü önyargısız, mevcut kalıp düşüncelerinizden sıyrılarak? -
Tebrik ederim yazınızdaki bilimsel bilgilerin çokluğundan, bilimsel cevabınızdan dolayı meraba...
-
Sihir gücünüz olsa, kızdığınız kişiyi neye çevirip cezalandırırdınız?
FUZULİ şurada cevap verdi: Radya başlık Havadan Sudan Konular
Ayakkabıya, giyer sonra top oynardım... Muhabbetle... -
Sayın Tengeriin Kütlenin Korunumu yasasının neyi ifade ettiğini açıklayan alıntınızda kanunun ortaya koyduğu bilgilerin ne ile ilgili olduğuna dikkat ediniz lütfen. Yasa, bir kimya yasası, neyle ilgili, maddenin dönüşümlerde kütlesinin durumuyla ilgili ve sınırları da belli, kapalı bir sistem dahilinde olmak kaydıyla, ne diyor; kapalı bir sistemde madde farklı şekillere bürünse de tepkime/tepkimeler sonucunda ortaya çıkan ürünün toplamı tepkime öncesindeki madde kütlesinin toplamına eşittir. Başka bir ifadeyle olmayan bir madde var edemeyiz, olanı da yok edemeyiz biz. Şimdi Sn. Tengeriin siz kalkıp da bu açıklamaları ''Madde ezeli ve ebedidir.'' şeklinde yorumlarsanız bambaşka bir teori ve bilgi ortaya koymuş olursunuz. Bahsettiğimiz yasanın neresinde bilgi olarak madde ezeli ve ebedidir gibi bir anlam, önerme var? Bunu da geçtim kütlenin korunumu yasasının ezeli ve ebedi olduğunu yasa kendi iddia ediyor mu? Yani bu yasa Big Bang'e bağlı olarak ortaya konan evrenin başlangıcına 13,5-14 milyar yıl öncesine gidersek, 20 milyar yıl öncede ondan önce ezeli olarak da vardır, işlemiştir şeklinde bir bilgi mi sunuyor bize? Bu mantıkla hareket edecek olursak Kütle Çekimi, Mendel Kanunu,İzafiyet Teorileri diğer bütün teori ve yasalar da ebedi ve ezelidir diyebiliriz, madem kütlenin korunumu yasası için söyleyebiliyorsak? Nasıl bir sonuç çıktı ortaya 13,5-14 milyar yıl öncesinde ve ezeli olarak bu yasalar bugünkü haliyle vardı ve var olacaktır anlamı çıkıyor ki hiçbir kabul görmüş bilimsel yasa ortaya konan bilgiler için ezeli ve ebedi kavramlarını ortaya koyduğu bilgilerle ilişkilendirerek bu tarzda bir iddia ve bilgi ortaya koymaz. Yok koyar diyorsanız o hâlde Kütle Çekimi, İzafiyet Teorisi v.b yasalar Big Bang'den önce de işliyordu önermesini bilimsel bir gerçeklikmiş gibi ortaya koymak gerekiyor ve bu yasaların ezeli ebedi olduğu anlamına gelir. Big Bang'den önce hangi yasalar işliyordu,evrendeki enerjinin mahiyeti neydi konusunda bilim ne diyor benim bilmediğim buraya yazın da bir zahmet,ben de öğreneyim sizin sayenizde? Kütlenin Korunumu Yasa'sını aldınız Big Bang'den ötesine götürdünüz o da yetmedi ortada zaman yokken, o durumla ilgili hiçbir şey bilinmiyorken zamanı da ezeli yaptınız(ki zaman mutlak değil İzafiyet'ten biliyorsunuzdur.) maddenin varlığını zaman kavramıyla da ilişkilendirip ''Madde ezeli ve ebedi'' yorumunu üstün hayâl gücünüzle yaptınız. Bravo, ben de sizi alkışlıyorum.Sn. meraba neyse de sizin bu konuyla ilgili algınızın, yorumlarınızın önyargıdan uzak ve konuyla ilgili ifade edilen bilgilerle tutarlı olmasını beklerdim. ''Madde ezeli ve ebedidir.'' düşüncesi Materyalizm'in ''Kütlenin Korunumu Yasası''nın ifade ettiği kapalı sistemde madde yok olmaz yeni bir madde üretilemez bilgisini kendi ideolojik bakışı sonucu çarpıtmasıyla kendinin öyle olmasına inancından kaynaklanan bir yorumdan öte bir şey değildir. Kütlenin korunumu Yasası maddenin ezeli ve ebedi olduğunu söylemez; kütle tepkimelerde korunur demekle madde ezeli ve ebedidir demek arasında büyük fark vardır, bu farkı görmek için okuduğunu doğru anlamak gereklidir. Muhabbetle...
-
Yahu bir gidin de Allah, bilim, Tanrı aşkına o yasa ne diyor ne demiyor iyice bir irdeleyin. Enerji ezeli ve ebediymiş, lafa bak, enerjinin kapalı bir sistemde(evren denilen kapalı sistemde vardan yok edilememesi, yoktan da var edilememesi enerjinin zaman ilişkisi bağlamında sadece kendine bağlı olarak ezeli ve ebedi olduğu anlamına gelmez, o yasa da bunu söylemez, söylediğini zanneden sizsiniz. O yasanın söylediği çok basit; siz, bu sistemde olanın dışında bir enerji üretemez, olanı da yok edemezsiniz,enerji dönüşür ama toplamdaki enerji değişmez. Yasa evrendeki toplam enerjinin her zaman(ebedi) var olduğunu veya yoktan var edildiğiyle ilgili bir açıklama yapmıyor. Bizim işleyen sistemleriyle var olan kurallarına tabi olduğumuz bir evrende yeni bir enerji var edemeyişimiz, var olanı yok edemiyor olmamız evrendeki enerjinin kendi özünde her zaman var olduğu, başka bir güce bağlı olmadığı,yokken var olan tarafından var edilmediği anlamına gelmez. Bana ezeli ve ebedi kavramlarını bilimsel olarak da açıklamanız lazım ki bilimin bir açıklaması yok bu konuda, sizin vardır eminim bilimin olmasa da? Enerjinin ezeli ebedi olduğu çıkarımını çarpıtmayla çıkarabilirsiniz bu yasadan, yaptığınız gibi. Termodinamik yasaları bu konuyla ilgili açıklama yapar, bilirsiniz Enerjinin korunumu yasası bilim aşkına nerede ''Madde ezeli ve ebedidir.'' diyor yahu, bunu diyebilmesi için ezel ve ebedin sınırlarının ortaya konmuş olması gerekmiyor mu, senin ezel dediğin Big Bang'la başladığı var sayılan 14,5-15 milyar öncesine dayanır, öncesinde ne var kardeşim ne oldu, madde(nin) enerjinin mahiyeti nedir bilen var mı, hangi kanunlar işliyor kim biliyor bunu? Ben de kalkıyım o halde kütleçekimi, kanunu ezeli ve ebedidir yorumunu yapayım Big Bang öncesini de kastederek komik oldu değil mi, aynı sizin ki gibi? Dikkatimi bu çekti, geri kalan kısma cevap yazma ihtiyacı duymuyorum Sayın Tengeriin, bilimsel yaklaşımınızı ortaya koyan bu ve benzer örneklerden sonra. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, ben namaz kıl, oruç tut, sizi yakacağım diyen, kitap gönderen Tanrı'nın bilimsel ispatı peşinde değilim.Tanrı'nın pozitif bilimle ispatının yapıldığını savunuyor değilim. Muhabbetle...
-
Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar
FUZULİ şurada cevap verdi: omar123 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Allah iyiliğinizi versin sizin! -
Geçmişte yapılmış bir yere bakıp orayı yapanı düşündüren mantık kurgulamasında bir hata yoksa evrene bakıp bir düzen gördüğümde bu düzeni inşa edeni düşünmemde de herhangi bir mantık hatası yoktur Tengeriin. Sorun şu ki siz evrende bir düzen yok diyorsunuz.Hangi ölçüye göre bir düzen yoktur diyorsunuz söyler misiniz, ben düzen vardır derken kavramsal bir mantık üzerinden hareket ediyorum. Düzen:Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem;anlamlarına geliyor Sayın Tengeriin. Evrende bu niteliklerin var olduğunu düşünmememiz için Yer çekimi kanununun,İzafiyet Teorilerinin,Mendel Kanunu'nun, Enerjinin Korunumu Kanunu'nun,Entropi Yasası'nın,bilumum biyolojik,fizik, kimya kanunlarının olmaması, işlememesi durumumun hakim olması gerekirdi. Evren bu kanunlar ve daha bilmediğimiz kanunlarıyla işleyen bir sistem mi,sistem; ilke ve yasalara göre kurulmuş olan bir durum gerçekliği, nizamı var mı, var; bu durumda evrende düzen kavramının nitelikleri mevcutsa evrende bir düzen vardır önermesini düşünmek, savunmak için aşırı zeki olmaya gerek yok Tengeriin; tam tersi evrene bakıp da bilinen kanunlarına ve olası bilmediğimiz kanunlarına rağmen bir düzen yoktur demek için zihinde mantık nizamının kaybolmuş olması lazım değil mi Sayın Tengeriin? Bilim evrendeki bu düzenin bilgisini açığa çıkarmıyor mu? Bilimin ortaya koyduğu düzenli, sistemli olan evrene ait bilgiler evrendeki düzensizliğin bilgileri galiba size göre? Evrende düzen konusundaki düşüncem bu. Peki bu düzeni bir var eden var mı, bir yaratıcıya gerek var mı?Evren denen bir gerçekliği yaşıyoruz, evrenin farkındayız; evrende bir düzen var mı, bizim düzen dediğimiz nitelikler var,yani var; peki bu düzenin asıl kaynağı nedir, bu düzen neden vardır ve bu düzendeki bilginin, bilincin adı nedir sorularını sormak doğaldır? Bu soruya verilen cevaplar aynı kavramları içermekle birlikte kendi içinde çeşitli farklı anlamlar içermekte. A)Madde ezeli ve ebedidir, tek gerçeklik maddedir, başka bir yaratıcıya da gerek yoktur, diyenler ki bu düşünceyi savunanlar şöyle komik bir tavırları da var, evrendeki düzeni, akla gelen olası bilinci, olası tasarımı Tanrı fikrini akla getirdiği için inkâr yoluna gitme inançları. Evrende düzen, tasarım vardır deyip de bu nitelikler yine maddenin kendi niteliğidir demek evrendeki gerçeklikle daha uyumlu ve düşünce açısından daha mantıklı olurdu bence. Düşünsenize evrenin bu haliyle oluşma ihtimalleri dahilinde evrendeki enerji o ihtimaller içinde bu evreni var ediyor, düşünmek lazım üstünde biraz. B)Bu bilincin adı Tanrı'dır diyenler var ve burada Tanrı kavramı birbirinden farklı hatta çok farklı manalarda kullanılabiliyor. Evrenin kendisi yani madde(enerji) Tanrı'nın kendisi olabilir, öyle olduğuna inanan panteistler var, bu durumda evrendeki enerji(madde) Tanrı olur ve bu enerji aynı zamanda bilinçli, akıllı olmuş olur. Semavi kitaplardaki Tanrı anlayışında ise sonradan yaratılan her şey tek gerçek olan Tanrı'ya bağlıdır, madde ezeli ve ebedi değildir, Tanrı maddenin üstünde evrendeki enerjiyi de kapsayacak şekilde tek var edendir. Sayın Tengeriin evrendeki tek gerçeklik madde olabilir ve o maddeyi oluşturan enerji Tanrı'nın kendisi olabilir, kitaplar göndermiş de olabilir kitaplar göndermemiş de olabilir. Şimdi siz o engin bilginizle maddenin ebedi ve ezeli olmadığını neden düşünmeyelim derken bunu düşünürken de evrende bir tasarım, düzen yoktur düşüncesini de beraberinde düşünürken düşüncenizin karşıt düşünceler karşısındaki üstünlüğünün dayandığı inkâr edilemez dayanak ve mantık ne? Ve ayrıca Tengeriin ben sizi çok iyi anlıyorum, şimdi sizin de bunu anlamıyor olmanız, sizi anlamış olmayı sizin düşüncenizi kabule bağlamış olma mantığında olmanız, bu mantığın anlamsızlığı da sizin zihninizin sorunu dostum. Muhabbetle...
-
Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar
FUZULİ şurada cevap verdi: omar123 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bilimin inceleme, araştırma alanı dışında kalan her şey bilimsel olarak yok hükmündedir, uydurmadır mantığını savunanlar saygıdeğer olduklarını, sevgi taşıdıklarını, fedakârlıklarını,dostluk kavramını,onurlu olduklarını ispatlayabilirler mi? Bilimin ''saygıdeğer olma, sevgi taşıma, onurlu olma'' teorisi var mı, bilim saygının, sevginin,onurun v.b kavramsal olguların somut halini gösterebilir mi,labaratuvara bu kavramaları koyamaması bilimsel açıdan bu kavramların olmadığı anlamına mı gelir, bilim yok mu sayar bunları? Bilimselliği sadece bilimin somut olarak ortaya koyduğuna inanma şeklinde kurgulayan, algılayan,bilimin açığa kavuşturmadığı hiçbir şeye inanmam diyen arkadaş/arkadaşlara soruyorum, yukarıda saydığım kavramların sizde olduğunu bilimsel olarak ispatlayın haydi! Muhabbetle... -
Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar
FUZULİ şurada cevap verdi: omar123 başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın Zuhurat yazınızdaki bilginin derinliğinden, konuyla ilgili kavramların içerdiği anlamları özüne uygun vurgulamalarınızdan, bilimsel yaklaşımın niteliklerini yerinde anlatmanızdan,Tanrı konusuyla ilgili bilimsel yaklaşım, bilim ilişkisindeki çok isabetli yaklaşım ve tesbitlerinizden, yazınızın akıcı, kapsayıcı üslubundan velhasılı yazınızın tamamından büyük bir haz aldım. Ateistlerde gördüğüm en büyük eksiklik Tanrıtanımaz düşüncelerini temellendirmede düşüncelerine bilimi temel alırken bilimsel yaklaşımı, bilimselliği bilimsel olmayan, bilimin niteliği olmayan bir manayla anlamlandırma algıları ve kişisel bu algılarını bilime atfedip düşüncelerinin de bilimsel olduğu yanılgısında olmaları. Ateistlerin Tanrı'nın yokluğunu savunurken düşüncelerini temellendirdikleri bilimsel nokta, bilimin Tanrı düşüncesiyle ilgili inceleme, araştırma yapmıyor olması, yapamıyor olması da değil.Ateistlerde bilimin Tanrı olgusunu yok saydığı, dolayısıyla bilim araştırmıyorsa, araştırmadığı için de bilim açısından Tanrı'nın yok olduğuna kanıt olması,bu yaklaşım sonrasında Tanrı'nın yok olduğunun bilimsel ispatının yapılmış olması anlayışı hakim. Bu yaklaşım bilimsel midir, bu düşünce bilimsel bilgiler,bulgular sonucu ortaya konan bir düşünce midir? Siz yazınızda bilimsel yaklaşım ve bilimin niteliklerinin ne olduğuyla ilgili çok güzel açıklama yapmışsınız,açıklamalarınızdan da hareketle yukarıda Ateistlerin düşüncelerini bilimsel temellendirmede bilimi ve bilimsel yaklaşımı çarpıttıkları düşüncesindeyim ve buradaki yazılarımda da benim üzerinde durduğum nokta Tanrı'nın varlığının ispatını yapmaya çalışmak değil, bilimsel olarak Tanrı'nın yok olduğunu düşünenlerin bilim algılarındaki çarpıklığı ortaya koymak üzerinedir. Hatta Ateist arkadaşın biri Ateist düşüncesini o derece ileri götürdü ki pozitif bilimin inceleme alanının madde alanı olduğunu basitçe anlatmak yerine ''Bilim Ateist'tir hatta laiktir.'' diyerek dolayısıyla bilim Tanrı düşüncesini incelemez,incelerse ilahiyat olur, yok sayar gibi mealen bir düşünce mantığıyla Tanrı fikrine,evrende bir tasarım olabileceği düşüncesine karşı çıktığını, savunduğu düşüncenin de bilimsel düşünce olduğunu belirtti, hem de ziyadesiyle bilgi birikimine sahipken. Başka bir arkadaşımız da(meraba ) ölümden sonra hayat konusunu tartışırken ''Evrende metafizik konu yoktur.'' dedi, metafiziği inkâr etti, evrendeki bütün konulara bilimsel, kesin bir açıklama getirildiği düşüncesini ortaya koydu. Muhabbetle... -
Ben anladım o cam orada tesadüfen, amaçsız bir şekilde duruyordu, insan zihni o camın orada tesadüfen ve amaçsızca bir şekilde durduğunu, orada bulunduğunu bildiği için dağılmamış ama kırılmış cama ışık vurduğunda ortaya çıkan renk cümbüşünün de amaçsız, tesadüf olduğu yorumunu önceki izlenimlerinden oluşan mantıktan hareketle yapacaktır. Ve ayrıca o camı oraya o şekilde koyan da fizik kurallarıdır... Evrene baktığımızda fizik kurallarının ortaya koyduğu öylesine bir sistemler bütününe tanıklık ederiz aynı camın orada öylesine amaçsız durması gibi, nasıl ki camın orada o şekilde amaçsız durmasının arakasında bir amaç, bir bilinç aramıyorsak evrendeki işleyen kurallar, yapı için de bir amaç sebep, bilinç aramamak gerekir. Bu yazdıklarım kati doğru bir analoji ve mantık yürütmesidir. Bu yazdıklarım ne Tanrı'nın varlığını kanıtlar ne de yokluğunu... Lakin bir kazı çalışması sonrasında ortaya çıkmış tarihi bir yerleşim yerini gördüğümde ortaya çıkan yerleşim yerini inşa edenleri görmesem bile orayı yapan birilerinin olduğuna aklım kanâat eder, çünki mantık böyle işler... Muhabbetle...
-
Problemli bir evmiş...
-
Sayın yılmaz sadece makarnaya odaklanmayın, hani tarafsızlık dediniz ya tarafsızca bakarsanız muhalefete AKP'nin bu kadar yanlışına rağmen neden desteklendiğini görmemeniz için hiçbir sebep yok.
-
Sayın politika yazınızda belirttiğiniz olgular benim açımdan da savunulmayacak türden, buna ek olarak AKP'yi destekleyenler de bu vakıaları desteklemiyorlardır. Olgulara yüklediğiniz AKP'nin bölücü olduğu niteliği ve en önemlisi bölücülüğü bilinçli, planlı ve dış kaynaklı taşeron bir parti olarak yaptığı algısı eğer ki AKP'ye destek verenler tarafından da aynı anlamda algılanıyorsa bunun anlamı sizin de dediğiniz gibi AKP Türkiye'yi bölme planının maşasıdır ve onu destekleyenler de bölücüdür, Türkiye'nin bölünmesi taraftarı, düşüncesindedirler anlamı çıkar. Gerçek de bu ne kadar doğru?Örneğin BDP'nin , PKK taraftarlığı, PKK'nın siyasi kolu olduğu, bölünmekten yana oldukları aşikâr değil mi?Bu partiyi destekleyenlerin çoğu da(tehditle oy verenler hariç) BDP'nin benimsediği düşünceyi sahipleniyor, bu konuda fazla tartışma olmaz sanırım. AKP bir Kürt partisi mi, AKP'ye destek verenler DTP'ye destek verenler gibi Türkiye'nin bölünmesini mi istiyorlar? AKP grubu AB-ABD'nin planının uygulanması için bu odaklar tarafından sonradan Türkiye'ye getirilen, geçmişi bilinmeyen, anlayışları bilinmeyen insanlardan oluşan bir parti mi? Bunlara evet diyebiliyorsak ''Evet, AKP bir BDP gibi Türkiye'nin bölünmesini isteyen, AB-ABD'nin içimize sızdırdığı ajan, taşeron bir partidir.'' diyebiliriz 10 yıl içindeki iyi diyebileceğimiz uygulamaların tamamını da görmezden gelerek. AKP'nin kendine göre benimsediği bir siyaset var, bu siyasette ortaya koyduğu bir demokrasi anlayışı,Kürt meselesine bakışı, devlet yönetimi-rejim anlayışı,dış politika, milliyetçilik, inanç anlayışı vs. konularda kendini konumlandırdığı bir siyasi çizgisi var. AKP siyasetini uygularken ortaya çıkan tablo çok mu iyi, siyasi çizgisini beğenmeyenler için ne yapsa zaten kötü, AKP'yi destekleyenler için dahi AKP'nin eleştirilecek, başarılı olmadığı o kadar çok konu var ki, sizin saydıklarınız da bunların içinde. Kürt meselesinde benimsediği PKK'yle müzakere,Kürtleri inkârdan Kürt kimliğini kabul yaklaşımı, Kürtlere bazı hakların verilmesi, Kürt meselesinin tartışmaya açılması, bu konuda gösterilen aşırı hoşgörü anlayışıyla bu meseleyi çözme siyasetleri işe yaramadı, Habur olayı gibi fiyasko görüntülere sebep oldu. AKP Kürt meselesinde bahsettiğim siyasi çizgisiyle bir BDP'nin yapmak istediği gibi Türkiye'yi bölme planını mı uygulamak istiyor, hayır politika hayır, AKP bu zamana kadar Kürt mesele için benimsenmiş,inkâr, baskı ve sadece askeri odaklı çözümün dışında başka bir siyasetle çözüm olacağı kanısındaydı; lakin bu sorun o kadar derin ki kim elini atsa elinde kalacak cinsten ve AKP'nin de elinde kaldı izlediği politika, olay bu, bu da benim yorumum, siz bunları yorumlarken AKP, BDP'nin çizgisinde bir partiymiş gibi yorumluyorsunuz Sayın politika. Sayın politika AKP'nin benimsediği Kürt politikasının istenmeyen sonuç vermesi,meselenin çözülememesi ayrı bir durum; AKP'nin BDP gibi Türkiye'yi bölme çalışması anlayışı içinde olması apayrı bir durumdur. Siyasette durduğun yere göre gördüğün değişir işte Sayın politika. Yukarıda yazdıklarınızın çoğuna AKP'nin siyasi, söylem yanlışları olarak katılıyor, AKP'yi birçok alanda başarısız bulmakla beraber AKP'nin bir BDP çizgisinde olmadığını düşünüyor, ABD'yle stratejik ortak olmasına, AB'ye girme anlayışları olmasına rağmen AB-ABD'nin Türkiye'yi bölme planının gizli oyuncusu olduğunu düşünmüyorum. AKP'nin hâlâ halktan destek görüyor olmasının sebeplerini yazmayacağım,AKP'nin aldığı desteği sadece makarnaya bağlayanlar düşünsün bunu da... MHP, CHP'nin güven verici,akılcı, gerçekçi muhalefet yapmasını temenni ediyorum ki, AKP'nin yanlışları görülsün, AKP alternatifsiz olmadığını bilsin ve muhalefetin ürettiği doğru siyaset Türkiye'nin faydasına olabilsin ki gün gelsin daha iyisi iktidar olsun en önemlisi PKK sorunu çözülebilsin,gençlerimiz bayrağımıza sarılı tabutlarda böyle gelmesin!!! Muhabbetle...
-
Evet, sevilen müzik tarzı da kişisel bir zevk konusudur.Hani derler ya, gönül kimi severse güzel odur, diye; kişi hangi müziği seviyorsa güzel müzik de odur. Rahmetli Zeki Müren'den ''Ağlama Sevdam''ı da bir dinleyin, dinlemediyseniz.
-
http://www.youtube.com/watch?v=_HuK44CVneI&feature=related
-
''Takva'' filminde ''Muarrem''in uçarken yere çakılışı geldi gözümün önüne...
-
Sihir gücünüz olsa, kızdığınız kişiyi neye çevirip cezalandırırdınız?
FUZULİ şurada cevap verdi: Radya başlık Havadan Sudan Konular
Muma... -
Ölmeden önce aklın çalışacağı, akla bir şey geleceği kadar bir zamanı da yaşayamayabilirsin, şu an ne desem yalan olur, ölürken aklıma gelen bir şey olursa buraya yazarım aklıma geleni diyeceğim bu da olmadı şimdi. Neyse aklıma bir fıkra geldi ''ölüm'' dedinizde: Fıkramızın kahramanı meşhur Temel.Temel'i asıyorlarmış, ipi boğazına geçirmişler Temel'in ve sonra sormuşlar Temel'e, ölmeden önce söyleyeceğin son bir şey var mı, diye? Temel ne demiş biliyor musunuz(belki bu fıkrayı bilen, duyan vardır onlar hariç):''Bu da bana ders olsun!'' Muhabbetle...
-
Kendimi, sonra herkesi, her şeyi... Anlıyorum, anladığımı kabullenemiyorum belki de, niye kabullenemiyorum onu da anlamıyorum...
-
Bir türün ortak bir atadan evrildiğini aşamalı olarak gösteren ara geçiş formlarını bulamadılar,çoğu Evrimcinin takıntısı bu, derdi bilimsel bir gerçekliği ortaya koymak değil, önce kurguladılar, inandılar sonra abi bunu bulmak zorundayız, aramaya devam mantığıyla bu işi yapıyorlar, uydurma iskeletler de bunun kanıtı. Bir türün farklı çevre şartlarındaki uyumundan dolayı türde ortaya çıkan renk, gaga, boy değişikliği aşikâr, buna evrim denir, anlaşılır bir yanı var da, bir balığın karaya çıkması kanatlanması, bir kara hayvanının denize inip deniz canlısı olması ve tamamıyla farklı bir DNA kodlamasıyla farklılaşması çok büyük bir iddia hakikaten, kanıt var mı yok. Facede dolaşan Evrimle alakalı esprili bir vidyo vardı, adam bir soruda evrimi çürütüyor başlığıyla yanlış hatırlamıyorsam ve yine hafızam beni yanıltmıyorsa adam ''Bugünkü maymunlar niye değişmemiş?'' sorusunu soruyordu. Ben de bunu günümüzden öteye götürerek farklı bir şekilde hâyâl edip soruyorum ve cevabı ne olabilir diye düşünüyorum. Bugün dünya altüst olsa bütün canlılar yok olsa ve milyarlarca yıl sonra canlılık tekrar ortaya çıksa ve insanlar canlılığın kökenini araştırmaya başlasalar o zaman da Evrim Teorisi'ni ortaya koysalar.Bütün canlılar ortak bir atadan gelmiştir, insanın da atası maymunla ortaktır, evrimleşerek gelmiştir şeklinde yine. Kazı yapan adamlar bizim formumuzda insan fosili ve maymun fosili bulacaklar.Bunun anlamı ne şimdi, bugün de olduğu gibi? Ortak atadan evrimleşirken bizim insan olmamızı sağlayan, maymunun maymun kalmasını sağlayan ne?Biz insan olarak evrimleşirken maymun neden maymun gibi evrimleşti ortak atadan sorusuna net bir cevap yok. Tohumların ıslahı,hayvanların ıslahı, virüslerin ilaçlara bağışıklık kazanması, yapı değiştirmesi de evrim ve bugün uygulamaları var bunların, bunlara kimsenin bir şey dediğini, karşı çıktığını zannetmiyorum, GDO'lu ürünlere karşı çıkıyorlar ayrı konu tabiki! Son olarak şunlarısöyleyim, bilimsel bulgularla yaratanın kitaba yazdığı bu konuyla ilgili bilgiler birbiriyle çelişmemeli teorik mantık olarak. Doğada Evrim Teorisi'nin bahsettiği şekilde bir sistem işliyorsa kitapta da başka bir sistemden bahsediliyorsa bu bir facia olur, inanç açısından. Yaratan kitaba başka yazıp, yarattığı doğaya da yazdığına zıt bir sistem koymaz herhâlde? Bilimin bulguları değerlidir, önemlidir, bir zamanlar kilise dünyanın merkezde Güneş'in dünyanın etrafında döndüğü iddiasını yaratıcı kelamı olarak savunup, sonra Güneş'in sabit, dünyanın onun etrafında döndüğünün kanıtlanmasında ortaya çıkan trajikomik bir durum olmaması açısından. Anlıyacağın ben bilimsel bulguları çok önemserim... Muhabbetle...