
FUZULİ
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.980 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
5
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
FUZULİ tarafından postalanan herşey
-
Evet sayın politika AKP MHP'nin kaset olayındaki aktörlerine hipnoz yapmış, kasette geçen alaycı sözleri söyletmiş, bu olayın aktörlerinin aslında yapmayacağı ahlak dışı bir fiili de yapmaları yönünde yönlendirmiştir değil mi, efendim?Sayın Devlet Bahçeli başbakanı hukuk mercii olarak gördüğü için bu olayın aydınlatılması için meydanlarda Başbakan'ın bu olayı çözmekle yükümlü olduğu anlayışını güderek, suçlayarak konuyu meydanlara taşımıştır.Siyasete bu türden aşağılayıcı, onur kırıcı yöntemlerin bulaştırılması evet insanlık dışıdır.CHP'nin kasetle yeniden dizayn edilmesi, MHP'nin yine kasetle yeniden dizayn edilmek istenmesi veya meclis dışı bırakılmak istenmesi kendi iç dinamikleriyle mi alakalıdır, AKP'yle mi yoksa tamamıyle dış kaynaklı mıdır soru işareti.CHP'de kasetin kimlere yaradığını, kimlerin kimler karşısında yenik, galip hissettiğini görmüyor değiliz.Herkes de biliyordu ki Deniz Baykal'la CHP tıkanmış bir parti durumuna gelmişti ve Deniz Baykal'ın koltuktan inmesi gerekiyordu ki CHP ilerleyebilsin, bunu herkes söylüyordu ve Deniz Baykal kendi gitmedi, gitmeye zorlandı gibi bir görüntü izledim ben kaset olayında. Birkaç köyün seçimde oy vermeyerek protesto etmesini sadece AKP üzerinden değerlendirerek AKP'ye karşı körü körüne oy kullanmama davranışını olumlayarak değerlendirmişsiniz, demek oluyor ki siz de desteklenecek parti görmediğiniz,körü körüne bir partiye oy verme anlayışı taşımadığınız için oyununuzu kullanmayarak siyaseti protesto ettiniz, öyle mi oldu? Odun, kömüre gelince siz hala aynı yerdesiniz efendim, CHP odun, kömürden daha fazlasını vaat etti diyorum halk madem bu kadar odun, kömür meraklısı niye CHP'nin bu projesine büyük oranda destek vermedi bunu açıklayın? Muhabbetle...
-
Uzlaşmadan kastınız ne efendim, cumhurbaşkanı seçeceğiz, hayır seçtirmeyiz, başörtüsü düzenlemesi yapacağız, hayır yaptırmayız, anayasa değişikliği yapacağız, hayır yaptırmayız, bu ülkenin sahibi biziz anlayışı mı?Eğer uzlaşmaz bir tavır sergilediyse iktidar olduğu dönemde sonuç gösteriyor ki uzlaşma yanlısı olan CHP veya MHP'yi halk uzlaşma yanlısı olduğu, demokrasi sevdalısı olduğu için iktidar yapmadı, AKP uzlaşmaz, baskıcı, dediğim dedikçi, halkın isteklerini umursamayan tavrıyla halkın teveccühünü kazandı, demek ki halk uzlaşma diyor AKP'ye bu mantıkla bakarsak, o zaman üstüne düşeni yapsın... Halk başka bir şey daha demiş, git PKK'nın siyasi kanadıyla işbirliği yap ve bu ülkeyi böl, eee halk bunu dediyse yapacak başka bir şey yok, halk bölünmek istiyor demek ki, bu mudur yani AKP'ye verilen desteğin anlamı? Muhabbetle...
-
Başbakan her yaptığı konuşmayı önündeki camdan mı okuyor, camdan okumak var camdan okumak var, Tayip Erdoğan'ın hitabet gücünün diğer liderlere nazaran daha iyi olduğu konusunda fazla söz söylemeye gerek yok benim açımdan.İnandırıcılığa gelince söylediğiniz konu doğru, söylemek istediğimse şu, AKP'ye oy veren seçmenin hepsi bu tutarsızlıktan bihaber değil efendim,farkında ama diğer partilerin de ne yaptıklarının, ne yapabileceklerinin farkında, karşısında daha inandırıcı bir parti veya lider olsaydı durum şimdikinden farklı olurdu herhalde?CHP de birçok projeyle halkın önüne çıktı daha fazlasını vaat etti, ama yetmez efendim yetmez, kömür, pirinçle oy toplandığını söyleyenlerin daha cazip olan en az 600 lira teklifine halkın büyük oranda karşılık vermemesi demek ki bu işin kömür, pirinç kadar basit olmadığı anlamına geliyor...CHP öncelikle eski anlayışından kurtulduğunu kanıtlamak zorundaydı, dediğim gibi bu o kadar da basit değil ve kısa zamanda da olacak iş değil... CHP için olumlu bir hava oluşturuldu ve oluşturulan tabloya, hükümete yöneltilen halkta gelen eleştirilere baktığımda CHP'nin çok daha yüksek bir oy potansiyeli taşıdığını düşünmüştüm ama sonuçla birlikte gerçekten şaşırdım.Sağ seçmeni CHP konusunda inandırmak zordur,nasıl ki Atatürkçü dediğimiz seçmeni AKP ne yaparsa yapsın inandırmak güç olduğu gibi.Sağ seçmen sağda bir alternatif bulsaydı, AKP bu kadar oy alamazdı, AKP karşısında bir MHP vardı onun siyaset anlayışı da CHP'ye yaklaşınca yine AKP bütün yanlışlarına rağmen yine destek aldı... Muhabbetle...
-
Milletimiz seçimlerde şaşırtmak konusunda mahirliğini yine gösterdi.Şahsen AKP'nin oyunu artırarak bu kadar oy alacağını tahmin etmiyordum, CHP'nin de tahminimden daha az oy alacağını.AKP oyunu niçin artırdı meselesinde AKP'ye çalışan CHP ve MHP'nin etkili, inandırıcı olmayan, dar muhalefet anlayışına bakmak lazım.AKP'nin her ne kadar kendisine oy verenlere göre de yanlışları olsa da 9 yıllık iktidarı boyunca ülkede her konuda bir değişim havası oluşturması, ümit vaad etmesi, birçok konuda olumlu ilerleme kaydetmesi nedeniyle desteklenen bir parti olarak akıllarda yer etti.AKP'ye oy verenler işsizliği, Habur'u,ekonomik sıkıntıları, demokrasi sıkıntılarını görmüyor değiller, AKP iktidar olduğu süre zarfında ülkeyi kendinden önceki durumdan çok kötüye götürmedi, halk bunu görüyor bütün sıkıntılara rağmen.Ülke daha da kötüye gitti edebiyatı yapanlara halk inanmıyor, eğer ki dünyayı altüst eden ekonomik krizi ülkemizde de 2001'deki gibi yaşamış olsaydık AKP şimdi sandığa da gömülmüş olabilirdi.AKP ülkemizdeki devletçi, baskıcı, asker odaklı yönetim anlayışının değişimi hususunda halkın istediği bir çizgide siyaset yaptı.Kürt meselesine demokrasi temelli en azından çözümüne yönelik yeni bir bakış açısı getirdi.Bu siyasetin halkımızda olumlu karşılığı var.Bu noktada MHP klasik milliyetçi, anlayışını sürdürdü, yeni bir şey söylemedi. CHP yeni bir anlayışla halkın karşısına çıktı ama yüzyılı bulan sağ seçmendeki CHP'ye karşı olumsuz haklı algıyı bir anda kırıp, sağ seçmenin oyuna talip olmak ve oyunu almak bir anada olacak iş değil tabiatıyla.CHP'nin bu konudaki inandırıcılığı da Ergenekon davası sanıklarını milletvekili adayı göstermesi, referandumda savunma zayıflığı olan hayırı desteklemesi de bu algıyı taze tuttu.Ekonomiyle alakalı projeleri de halka inandırıcı gelmedi galiba... AKP muhalefet karşısında, Recep Tayip Erdoğan gibi halkın diliyle konuşan,inandırıcı, etkileyici hitabet gücü yüksek bir liderle, sistemli seçim çalışmasıyla halkın yeni dönem için yine kredi verdiği, ümit bağladığı parti oldu. Muhabbetle...
-
Merak konusunda insanlarla diğer canlıları aynı düzeyde görmüyorum, görmek de epey bir zorlama olur.Hayvanlardaki merak duygusu, hayvanlara kendi varlığını,niye var olduğunu, evrenin var oluş sebebini, sorgulatan, gizemli olan her konuya karşı öğrenme,onun gerçekliğini bulma, yeni bilgi üretme, var olanla yetinmeme bilincinin bir parçası mı efendim?Bir hayvan sınırlı merakının farkında bir bilince sahip midir, değildir.Hayvanlara baktığımızda kendi var oluşlarının farkında olmadan, kendi var oluş gerekleri çerçevesinde hayatlarına yine farkında olmadan devam ederler.Ama insan tamamıyla varlığının,everenin varlığının sebebini anlama merakı, sorgulaması bilinci yönüyle çok farklı bir canlıdır.Bir söz vardı söyleyeni hatırlamıyorum:''Yok olduğunda dünyaya zarar vermeyecek tek canlı türü insandır.'' Yaşadığımız dünyayı şekillendiren, şekillendirirken kendi halinde düzenli işleyen sisteme zarar veren, sistemi, bozan tek canlı biziz.Bu bağlamda dünyada yerimiz diğer canlılardan çok farklı görünüyor.Sanki dünya belli bir sistem üzerine var edilmiş, biz de bu sisteme dahil edilmişiz ve bu sistemi bilinciyle etkileyebilen tek canlı biziz. Ayrıca niçin Mars'ta, jüpiter'de, Venüs'te bilumum bildiğimiz bütün gezegenlerde dünyada olduğu gibi canlının yaşamasına elverişli bir yapı yok?Neden dünyadaki yaşamın sürebilmesi için sistemimize Güneş gibi bir yıldız canlılığımızı devam ettirecek şekilde mükemmel bir planla, düzenle çalışıyor?İnsan sadece bunları, bu sistemdeki en küçük ayrıntının bile mevcut düzenin dışında değişmesi halinde bütün canlılığı, sistemi yok edeceğini düşündüğünde bize verilen basit akılla bile bu sistemin bir bilinci olmalı ki bu kadar karmaşık bir yapının bu planını yapan bir bilincin olması gerektiğini düşünüyor.Bu bilincin asıl amacı nedir ve bu bilinç nedir sorusunun cevabını alabilmiş değiliz.Ben evrenin bilinçli bir yapıda olduğu kanısındayım. Düşünsenize binlerce sperm hücresi bir yumurtayı döllemek, canlının temelini atmak için emir verilmiş gibi hareket ediyor.Bu hücreye bu işi yaptıran, bunu yapması gerektiğini söyleyen bir bilincin olmadığını düşünmek çok da akıllıca değil.Neden dünyayı kaplayan, bizim var olmamız için hizmet eden olmadığında yok olacağımız bir atmosfer var örneğin?Bu yapıyı oluşturan bir üst bilinci düşünmemek elde değil. Bu everenin bir parçası olduğumuza göre ve bizde de bu evreni sorgulayan bir akıl varsa ve yine bu evreni biz var etmedikse bizim aklımızdan, bizim bilincimizden daha öte bizim aklımızın, bizim bilincimizin kaynağı olan bir bilinç olmalı mantıken.Biz düşünebiliyorsak bizi düşündürten bir evren var içinde olduğumuz.Biz evrenin farkındayız ve anlamaya çalışıyoruz, bize farkında olma, anlama yetisini veren ama bunun farkında olmayan bir üst bilinçten ya da böyle bir bilincin olmama ihtimalinin daha yüksek olasılık olması düşüncesinden bahsetmek çelişkidir. Ben varım diyorsam bana var detirten başka bir üst bilinç daha olmalı ki ben varım diyebileyim.Yoksa ben de kendimin farkında olmazdım.Düşünüyorum öyleyse varım.Hayvanlar düşünemiyor düşünemedikleri için de varlıklarının farkında değiller ve yoklar, biz var olduklarının farkındayız.Ben farkındaysam benim farkımda olmamı sağlayan bir farkında olan olmalı, evrenin farkında olan... Muhabbetle...
-
Bizdeki evreni anlama bilincinin kaynağı ne ki?Bizdeki evrenin var oluşunun sebebini, sorgulama, merak duygusunun sebebi ne ola ki?Evrendeki bu kadar yasanın bizim dünyada olmamızın, dünyaya geliyor yaşıyor ve gidiyor olmamızın sebebi ne?Bilinçsiz bir evren bizim gibi kendisini sorgulatan bir canlıyı niye var eder ki?Evrende bilinç yoksa bizde de yoktur ve yaşamın hiçbir amacı yoktur o halde? Muhabbetle...
-
Sayın Zuhurat evrendeki enerjinin bir başlangıcının olması, bu başlangıçtaki gücün kendiliğinden ebedi olması veya olmaması hususunda aklımızın ve bilimin ortaya koyduğu sonuçların sınırlılığı, yetersizliği ortada.Bu şu anlama gelmiyor evreni anlamak için akla, bilime başvurmayalım, inanç temelli kabulde bulunalım.Lakin şu da bir gerçek ki evrenle birlikte insan denen biz canlılar da bu güç tarafından var edilmiş ve evrendeki bu güç bizim varlığımızın, bize verdiği aklın, evrendeki tüm sistemin tek kaynağı, evrenin bilinci yani mantıken, yanılıyor muyum?Sizce evrendeki bu bilinç bizi niçin var etmiş olabilir,bize kendisini niçin düşündürtüyor, neyi bulmamızı istiyor olabilir?Bu evrenin farkında olan, bu evrenle alakalı düşünce üreten görünürde sadece biz insanlar varız.Bütün evreni kaplayan bu bilinç bizi var ederken ne düşünmüş olabilir sizce?Bilinci olmayan bir evrenin amaçsızca oluşturduğu canlılar mıyız?Bir bilincin bir amaç için var ettiği canlılar mıyız, fikriniz nedir? Muhabbetle...
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Efendim ben de cevap hakkımı kullanıyorum ve diyorum ki:'' Damlaya damlaya, ak akçe kara gün içindir.'' Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Hakikaten siz benden de ilginç birisiniz Sayın Canraşit...Sizin delil anlayışınız herkesin farklı yorum yapabileceği bir durumla alakalı sadece sizin yaptığınız değerlendirmeler mi oluyor?Ben sizden delil istedim,çünkü siz bu planın(oyunun,komplonun) beklendiği gibi sonuçlanmadığı yargısını öne sürdünüz.Biraz düşünelim efendim, bu sonuca varabilmek için bu sonuca sebep olan durumun kesinlikle açık bir şekilde biliniyor olması gerekmiyor mu?Benim düşüncemde gerekçelerimden hangisi yanlış ve doğru olan bilgi ne efendim, yorumsuz diyebileceğimiz? Oy oranını yükseltememiş, kendisini rahatsız etmeyen hatta herkesinde dillendirdiği gibi etkili muhalefet yapamayan, yerinde saydığı,değişmesi gerektiği söylenen, AKP'ye rakip olamayan ve yaptığı sığ, yanlış muhalefetle AKP'ye destek sağlayan yani AKP'nin işine gelen bir partiye AKP hangi mantıklı gerekçe ve amaç için bir komplo hazırlasın?Madem Deniz Baykal bu yöntemle partiden uzaklaştırıldı yeni kadro niçin Deniz Baykal'la birlikte kadrosunu ve siyasi anlayışını da partinin dışına itti efendim, bunun mantığı ne?Madem bu plan parti dışı odaklı yeni yönetim niçin gelir gelmez kısa bir sürede partinin, yönetim kadrosunu ve izlediği siyaseti değiştirdi?Bunu görmek çok mu zor, sanki birileri bu anı bekliyormuş, Deniz Baykal koltuğu bir kaybetsin sonrası Allah kerim... Muhabbetle efendim...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın Zuhurat bildiğim kadarıyla bilimin de gidebildiği nokta ''Bigbang Teorisiyle'' açıklananmaya çalışılan ''sıfır'' noktası, evrenin sıfır noktasından ötesiyle alakalı bilimsel bir teori, bilimsel bir yeni kapsayıcı düşünce hala ileri sürülmüş değil bildiğim kadarıyla, eğer varsa ''Bigbang Teorisi'' nin de ötesine geçen ''Sıfır' noktasından ötesini açıklayan veya evrenin Büyük Patlama dışında farklı bir oluşumla meydana geldiğini söyleyen teori açıklarsanız sevinirim. Evrenimizin oluşumunun başlangıcı belirlenebilmiş mi ki bu oluşumun da içinde olduğu bir üst kapalı evren belirlenebilsin?Evreni oluşturan güce ister Tanrı diyelim isterseniz başka bir isin verelim, bu güç gücünü nerden almıştır sorusunu ötelediğimizde verebileceğimiz, durabileceğimiz hiçbir nokta yoktur.Ya bir noktada bu gücün kendiliğinden var olduğunu kabul edecek bir sıfır noktası bulacağız ya da sonsuza giden birbirini oluşturan üst güçlerle, üst evrenlerle bu ötelemenin bir türlü sonunu bulamayacak bunun da açıklamasını yapamayacağız. Bu evrenin bir üst evren içinde olması gereksiniminin bilimsel dayanağı nedir efendim?Evet evrenimizin genişlediği kanıtlandı, geriye götürdüğünüzde de ''Sıfır'' noktasına ulaşıyorsunuz, başlangıca.Başlangıca güç veren nedir efendim, kendi gücü kendiliğinden mi vardır, dış bir güç mü bu devinimi başlatmıştır? Muhabbetle...
-
Sayın Zuhurat, kendi gerçekliğimizden ve evrenin gerçekliğinden hareketle felsefi temelde düşünce sınırımızın son noktasına kadar gittiğimizde yani Tanrıyı da var eden başka bir güç onuda var eden başka bir güç olmalı şeklinde akıl yürüttüğümüzde hangi sonuca varmamız lazım?Bu evrendeki enerjinin başlangıcını, varlığının sebebini nasıl, ne şekilde açıklayabiliriz? Muhabbetle...
-
Sayın raif insan hayatta sınırsız güce, sınırsız özgürlüğe mi sahip efendim?İnsanın insana karşı olan birlikte yaşamasından, toplum olmasından dolayı ortaya çıkan kanuni, ahlaki sorumluluklarıyla inançla ilgili inanılan bir Yaratıcının bize karşı sorumluluğu olabileceğini, bize karşı sorumlu olması, bizim hakkımızı gasbedemez düşüncesi üzerinden nasıl değerlendirebilirsiniz? Allah dediğini yapmayanlara karşı bir ceza verecekse ne diyebiliriz?Hayır, bir yaratıcı varsa insanlara kesinlikle karışmamalı, ,insanlar istediği gibi yaşamalı, sadece dünyada dünya kanunlarına karşı sorumlu olmalı gibi bir mantığın mantıkla ilgisi yok efendim...İster bir yaratıcıya inanın ister inanmayın yaşadığımız dünya cennet değil değil mi efendim, yani kötülüğün, acının, hüznün olmadığı bir yer değil.Şimdi bu sistemi kim kurguladıysa, yaptıysa bizi de acı çeken,üzülen, kötülük yapan, kötülüğe maruz kalan, ölümlü canlılar olarak var etmiş.Ben bu şekilde bir düzeni doğru bulmasam bile ben evrene, yaratıcıya itiraz etsem bile bu düzeni böyle kuranın kendinden başka kime sorumluluğu var ki, sırf bu düzen böyle diye bu düzenin yaratıcısına saygı duymamak, bir de bu alemde yaptıklarımızdan dolayı bizi nasıl cezalandırır demek faydasız, anlamsız bir düşünce. Dünyaya gelmiş olmak herhangi bir temelde iyiliktir veya kötülüktür kavramları üzerinden değerlendirilemeyecek kadar felsefeyi de zorlayan bir konudur bana göre.İnsanın dünyaya gelmiş olması hangi kötü duruma karşılık iyilik olarak değerlendirilebilir ve size göre bu iyiliği yapan kimdir Sayın raif bostan?Bu mantıkla bakarsak size göre iyilikle kötülük arasında bir tercih yapmak zorunda kalan ve bizi var ederek tercihini iyilikten yana yapan bir güç var o halde?Bu güç yaptıklarından dolayı kime karşı sorumlu peki? Muhabbetle...
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Efendim madem benim teorim gerçekçi değil, sizin buna mukabil söylediğiniz komplonun kaynağı AKP cenahındandır;ama beklenmedik bir sonuç vermiştir söyleminizin gerçekçiliğinin delilleri nedir, açıklayın?Siz bu oyunu tezgahlayan AKP'lileri de biliyorsunuzdur, niyetlerini de, buyrun delil gösterin de sizin teoriniz gerçek/gerçekçi olsun... ''...beklenmedik bir sonuç doğurmuştur.'' yargısına ulaşabilmek için önce olayın gerçek yüzünün tartışmasız bilinmesi gerekir ki bu gerçekten bir adım öteye geçip ortaya çıkan durumu yorumlayalım.Sizin hayal gücünüzün de maşallahı var, kendinize haksızlık etmeyin efendim... Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Güncel konularla ilgili yazı yazmanın duygusal dümeniyle yol alırken yazınız önce gözüme çarptı, okuduktan sonra da yüreğime.Aklımda, ruhumda, damarlarımdaki hayatın kelimelerle bendeki tarifi de böyle. Dilinize, gönlünüze sağlık yazınızın güzelliği için ama anlattıklarınızı yaşadığınız hayat için ne diyebilirim ki? Hayat işte, adı üstünde...
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Eğer bugünkü CHP'yi AB/D dizayn ettiyse bu minvalde bir düşünceye sahipsek akabinde şunları da düşünürüz.Tasfiye edilenler kendilerine yapılan oyundan bihaberler, CHP'nin yeni yönetim kadrosu da bu oyundan bihaber olacak kadar bilgisiz, kontrol edilebilir veya daha kötüsü AB/D'nin dizaynının oyunculuğunu yapıyorlar?Vahim bir tablo çıktı ortaya değil mi? Ya da ortada CHP'yi yeniden dizayn etme durumu varsa tamamıyla iç dinamiklerle de bu iş yapılmış olabilir.CHP'yi Baykal ve ekibininin elinden kurtarmak, yeni bir anlayışla bir parti ortaya çıkarmak için bu plan uygulanmaya konulmuş olabilir. Yeni CHP en çok AKP'yi rahatsız etmiştir, AKP Baykallı CHP'nin muhalefetinden o kadar memnundu ki Baykal'ın izlediği siyaset AKP'ye müthiş fayda sağlıyordu, AKP'yi güçlendiriyordu ki Baykallı CHP'nin izlediği siyaset de yine başta kendi içinde olmak üzere artık gözle görülür derecede eleştirilmeye başlanmıştı, partinin bu hali kimseyi memnun etmiyor, değişimin olması gerekliliği vurgulanıyordu.Dolayısıyla CHP'nin Baykal'dan kurtulması için AKP'nin bu işte rol alması demek, AKP'nin kendi kuyusunu kazmak için çalışmaya girişmesi anlamına gelir, mantıklı değildir. CHP'de beklenen değişim bir kasetle oldu ve şu anki durumuna bakarsanız AKP'yi iyiden iyiye oy kaygısı içine soktu ve yapılan anketlerde gösteriyor ki CHP'nin alacağı oy potansiyelinin yüksek olduğu görülüyor. AB/D Deniz Baykallı CHP'yi tasviye edip, kendi oyuncularının(!) yer aldığı bir CHP'yi AKP karşısında niçin iktidar olma adayı olarak desteklesin, AKP'nin gücünü kırsın?AB/D AKP'nin istediği gibi davranmadığını görüp de(AKP'yle AB/D arasında yine içini bilmediğimiz bir bağlılıktan söz edecek olursak) başka bir oyuna girişmişse: A)AKP AB/D'nin oyuncusu olmak istememektedir, AB'D'nin çıkarlarına ters iş yapmaktadır ve seçim bağlamında desteklemek için bir sebeptir. B)CHP AB/D'nin yeni oyuncusudur, dolayısıyla bu partiye destek vermek de bu bağlamda akıllıca değildir. Fena bir teoriler çeşitlemesi olmadı,güzel beyin jimnastiği yaptırıyor siyasetimizin şu bilinmezleri, gerçeğini bilmediğimiz birçok şey gibi... Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın raif bostan sizin yürüttüğünüz mantık düşüncenizi söylediğiniz inanç alanının mantığına aykırı, ayrıca bu alanda zemin olacak normal mantığa da aykırı.Allah İnsan Hakları'na uymakla yükümlüdür gibi bir mantığın hiçbir akli dayanağı, mantık yürütme ilkleriyle doğru, anlaşılabilir ilişkisi yoktur.Allah dediğini yapmayana ceza vermemeli, veremez, bu insan haklarına aykırıdır mantığını bu dünyada kimse mantık olarak kabul etmez, bunu akıl da kabul etmez.Allah'ı inkar etmenin mantığını oluşturmaya çalışıyorsanız mantık ilişkisi kurulamayacak bir konuyu kullanarak bunu yapmaya çalışıyorsunuz. Allah insanlara şunu yapamazsın, bunu yapmalısın gibi emirler verirken Allah'ın bu emirleri vermeye hakkının olmadığını hangi mantıkla açıklayabilirsiniz?Allah diyor ki ''Her canlı ölümü tadacaktır.'' bu zaman kadar bu ilke bozulmadı, siz buna karşı çıkın isterseniz, hayır ben ölümü tatmak istemiyorum, ölmeyeceğim ben deyin, ben bu konuda ölmeme hakkı istiyorum deyin, nolacak? Haydi yaratıcının dışında düşünelim bu konuyu evrende doğmak ve ölmek üstüne kurulu bir sistem var, bu sistemde bizim dünyaya gelme, dünyadan ayrılma hakkımız yok, bu sistemi böyle kurmuş bir güç, bu sisteme şunu söyleyebilir misiniz?Ben dünyaya gelmeme veya geldiysem ölmeme hakkımı istiyorum, bu benim hakkım olmalı? Bu sistemi ister bir yaratıcıya bağlayın ister bağlamayın Sayın raif bostan bu sistem nasıl var edildiyse bu sistemi var edenin kanunlarına tabiyiz.İnanç diye bir kavram varsa biri inanç diye bir kavram yaratmıştır, var etmiştir, herkes farklı inansa da, yaşasa da...Bu sistemi var eden bize verdiği akılla ürettiğimiz, adalet,hak,doğruluk, vicdan ilkelerine uymak zorunda değil, uymak zorunda olduğunu söylesek bile ne değişecek ki? Ben hiç yaratılmamış, dünyaya gelmemiş olma hakkımı kullanmak istiyorum kimden alabilirim bu hakkımı(!) Sayın raif bostan? Muhabbetle...
-
Ben bendeki cennetten kovulmuşum, cehennem olmuşum, yanıyorum Dayı.Ben bana sitemkarım, ben benden şikayetçiyim Dayı.Ben ne yapayım şimdi Dayı, ben ne yapayım şimdi?
-
Başörtüsü takmanın, oruç tutmanın, namaz kılmanın kime zararı var, insan haklarının hangi maddesinde bu fiiller insan hakkı ihlalidir diye yazıyor Sayın raif bostan?Allah'ın dediklerini yapmayanlara ceza vereceğini söylemesi insan haklarının hangi maddesine göre suçtur?İnsan Hakları Beyannamesi muhteviyatındaki maddelere karşı Allah'ı da mı yükümlü tutmuştur, Allah da mı bu maddelere uymak zorunda demiştir?Ki bu böyle bir düşüncenin olması dahi abesle iştigaldir değil mi? Örneğin insan dedi ki ''Kardeşim ben dünyayı beğenmedim,dünya hayatı bana zarar veriyor, bana tercih hakkı verilmesini istiyorum ve dünyaya gelmek istemiyorum.'' gibi bir hak talebinde bulunacak olsa bunu da İnsan Hakları Beyannamesine yazsak kim sorumlu olacak, bu sorumluluğu yerine getirmeyen kim olacak, sorumluyu kim yargılayacak?Söylediğim hak ziyadesiyle felsefi temelli olsa da neden böyle bir hak yok, böyle bir hak insan hakkı olamaz mı, olursa İnsan Hakları Beyannamesine yazılacak kadar insan hakkı olmayı hak etmiyor mu?Ben bu hakkı niye kullanamıyorum?İnsan Hakları Beyannamesinde bu hak niçin yok? Dünyamızda iyilik ve kötülük kavramları dolayısıyla bunların hayatta somut karşılıkları var değil mi?''Kötülük'' var olduğu için insanlar kötülükten zarar görüyor değil mi?Kötülük insanlara zarar veren, bu noktadan hareketle insan haklarına aykırı diyebileceğimiz bir gerçeklik.Bu kötülük kavramını kim var ediyorsa bize zarar veriyor, o zaman bu hakkımızı(!) kim çiğniyor Sayın raif bostan?Söyler misiniz kimi, hangi mahkemeye vereyim, verelim?Ben iyilik-kötülük iki kavramı arasında tercih yapmak istemiyorum, ben tercihsiz iyi olmak istiyorum nolacak şimdi?Yaşadığım toplumun veya dünyanın sistemi,kültürü, bana benim yaşamak istemediğim kaçamayacağım yanlış bir sistemi dayatıyor, ben hakkımı istiyorum bu dünyada, bu sistemde olmak istemiyorum, bu olmazsa diğer tercih olan bu dünyanın cennet olmasını istiyorum kime söyleyeceğim, bu söylediklerim insan hakkı kapsamına girmez mi, insan hakkı olamaz mı? Ben yaşadığım dünyayı kime şikayet edeceğim Sayın raif bostan?İnançlıysam böyle bir hakkım yok, inançlı değilsem beni kim var etti, bu evren niçin bana göre yanlış bir düzende, bu düzenin sahibini söyle bana sizin dediğinizden hareketle insan haklarına uygun olan istediğim hakları niçin gasbediyor(!)? Muhabbetle...
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Gel de gülme arkadaş!!! Sosyal devlet olmaktan bahsediyorsan halkın sıkıntılarıyla, geçim durumuyla ilgilenecek, gerekli önlemi alacaksın amenna da halka bu meyanda dağıtılan kömür, gıda, beyaz eşya gibi malzemeleri sosyal devletle uzaktan yakından bağdaştırmayıp hem de sadaka kültürü gibi aşağılayıcı bir tabirle eleştirecek, halkı oyunu satmakla suçlayacakcın, arkasından da ''Aile Sigortası'' adı altında yöntem farklılığı dışında aynı kapıya çıkan bir uygulamayı '' Sosyal Devlet'' anlayışı diye sunacaksın diğer uygulamadan çok ama çok farklıymış gibi oya tevil etme anlayışının ön planda olduğunu görmeyeceğiz!!! Öncelikle ''Aile sigortası'' anlayışını ''Sosyal Devlet'' anlayışının içinde gördüğümü söyleyeyim buna karşı çıktığım yok.Garibime giden yukarıdaki bakışın ortaya koyduğu komik durum.Dilencileri bilirsiniz genellikle para dilenirler, kırsal kesimde yaşayanlar bilir buralarda aynı zamanda şeker,un,yağ, giysi,ayakkabı gibi birçok ihtiyaç maddesini dilenirler.Ha bu insanlara para vermişsiniz ha yiyecek, içeçek veya giyecek.Eylem, fiilin özü aynı. İslam'daki sadaka anlayışıyla devletin sosyal devlet anlayışı arasında hiçbir fark yoktur.İslam dilenciliği kötüler, çalışmayı vurgular ama ekonomik sıkıntısı olanlara zekatla,sadakayla kimsenin onurunu kırmadan, kendi çıkarını düşünmeden onlara yardım etmeyi öğütler.Özü bu...Devlet ne yapıyor ya da yapar devlet de bir nevi aynısını yapar sosyal devlet adı altında.Sağlık hizmetini alacak parası mı yok, ona parasız sağlık hizmeti verir, geçimini sağlayacak para kazanamıyor mu, işsiz mi ya iş bulur ya da ona ekonomik destek sağlar.Yeşil kart bunun bir sonucu, yaşlılara, kimsesizlere, özürlülere para verilmesi bunun sonucu...Yani sadakayı eleştireceksen devletin yaptığını da eleştirmelisin bu bağlamda... AKP sosyal devlet anlayışını direkt para vermek yerine kömür,gıda, eşya dağıtma şeklindeki bir yöntemi benimseyerek yapma anlayışını seçti.Bu yöntem yerine bunu para olarak vermek daha doğru bir yöntem mi, bence para olarak vermek daha doğru bir yöntem.Bu noktada garip gelecek ama şu sıkıntı da var.Halkımızın bilinç düzeyi öyle garip bir seviyedeki ihtiyacını karşılasın diye verilen parayı bazı insanımız ihtiyacını karşılamak bir yana aldığı parayı, sigaraya, kumara veya başka keyfi işler için harcayıp yine aynı sıkıntıyı yaşayanlar var.Çok gördüm bu durumu, çocuk parası veriyorlar, çocuğun eğitim-öğretim ihtiyaçlarını karşılasın diye verilen para çocuğa hiç yansımıyor buna çok tanık oldum.Yani yardım ettiğin insanın dahi verdiğin parayı doğru amaç dışında kullandığını düşünüp bu olumsuz durumun yaşanmaması için de somut yardım yolu tercih edilebilir, gerçekçidir ama gülünç, şaşkınlık verici bir durumdur da ortada olan. Velhasılı kelam sadaka toplumu oluşturuluyor, efendime söyleyeyim oy satın alınıyor diye eleştirilen uygulamayla yepyeni bir uygulamaymış gibi gösterilen, diğeriyle alakası yokmuş gibi sunulan uygulama arasında mantık farklılığı yok.Devlet yine sadaka verecek, birileri kendine kömür verene oyumu veririm mantığıyla hareket ediyorsa kendine para verene de oyunu yine verecek aynı durum.Eleştiri getirilecekse bu konularda aynı sonucu verecek, aynı algıyı oluşturacak bu plan da eleştirilmeli amaç sadece kendine verilecek oyu düşünmek değilse, amaç salt siyaset yapmak değilse. Ayrıca ben de bu noktada diğer uygulama için yapılmış bir konuda da bir eleştiri yapmak istiyorum.Diğer uygulamada iş imkanları artırılmıyor, halk hazırcılığa alıştırılıyor, hükümetle,halk,oy bağlılığı sağlanıyor eleştirisi vardı.Peki ''Aile sigortası'' yerine niçin iş imkanlarını artıracağız herkese iş bulacağız mantığı, planı savunulmuyor da şu kadar insana 600 Lira para vereceğiz mantığı ön planda.Noldu imkanlarımız mı arttı da AKP'nin yaptığı yardımın para karşılığından daha fazla yekün tutacak ve yardım yapılacak kişi sayısının daha fazlalaşacağı bir durumun altından kalkabilecek hale geldik?Çalışmayana 600 lira verirsen çalışan asgari ücretlinin artık maaşını da iki katına çıkarmak zorundasın ki çalışsın, yoksa adam işi bırakır oturduğu yerden alır 600 lirasını değil mi? Söylenen güzel olmakla birlikte seçim siyaseti adına günü kurtarmak, oy alana kadar kulakları doldurmak niyetinin olduğu, alt yapısının olmadığı daha bir ön planda...Ha iktidar olur da yaparlarsa ne ala ben inanmasam da...İnanmam için ''Benim adım Kemal...'' lafı en azından bende çok büyük etki bırakan bir laf değil... Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Efendim sorun doğrudur bilinç düzeyimiz..Halkı ya da başkalarını bilinçlendirmeye çalışanların kendi bilinç düzeylerinden bihaber olmaları ortaya trajikomik bir tablo çıkarıyor insanı ağlanacak haline maalesef güldürüyor. Hem Türkiyede'ki siyaseti AB/D'nin güdümünde göreceksiniz yani bütünüyle AB/D'yi siyasi partiler dahil istediği gibi dizayn ediyor düşüncesine inanacaksınız akabinde de içinden bir partiyi artık hangi güce dayanıyorsa AB/D'nin etki alanının dışında görecek, AB/D'nin hiçbir etkisi olmadığını düşünerek bu güce karşı bu parti desteklenmeli düşüncesini savunabileceksiniz.Evet bu mantık, bilinç düzeyi hakikaten şaşırtıcı.AB/D Türkiyeyi yönetiyor ama şu partiye gücü yetmiyor bir iktidar olursa AB/D'den de kurtuluruz tam da bağımsız oluruz neyle, yeter ki iktidar olsun... Benim ortaya koymaya çalıştığım bir çelişki efendim.Tablo siyaseten düzeltilemeyecek kadar vahimse ki sizin de algınız bu yönde akabinde CHP'yi yani ipleri başkasının elinde olan siyasetimizin başka bir oyuncusunu olmayan bir güçle donatıp piyasaya hiç bilmediğimiz bir ambalajla sunmanın mantığı ne? Tablo vahimse siyasi tartışma yapmanın, bir siyasi partiyi ön plana çıkarmanın bir anlamı var mı?Başka yol gösterin daha gerçekçi, daha samimi, siyasi düşünceden uzak olsun bu yolunuz(seçim siyaseti yapmayın Türkçesi) inandırıcı olsun kaygınız ve yüksek olduğunu bilelim bilinç düzeyinizin. Bu ülkeyi AB/D yönetiyor ama bir partiyi yönetemiyor, olsa olsa bu kurtarır gibi bir anlama gelen mantıkla bu ülke kurtulacaksa yandı gülüm keten helva... Muahbbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Sayın demirefe'nin duruşunun mantığı şu benim anladığım:HEPAR'ın iktidar olup olmamaması, HEPAR'ın çok oy alıp almaması değil mesele.Mesele AB/D güdümlü bu düzende bu düzene karşı olduğunu, bu düzene karşı olduğunu düşündüğü bir parti olarak gördüğü HEPAR'ı destekleyerek göstermek.HEPAR AB/D'nin konusu olabilecek kadar Türkiye siyasetini etkileyebilecek bir parti mi, değil, dolayısıyla kontrol etmek ya da istediği çizgiye çekmek için bir çaba sarffetmesine de gerek kalmıyor bu durumda. Yahu mesle AB/D'nin ülkemiz üzerindeki etkisini kırmak, ona boyun eğmemekse bu adamlar siyasi arenayı kendileri istedikleri gibi tertipliyorlarsa seçim meçim hak getire, kim iktidar olursa AB/D'ye karşı direnç gösterir, kim bu güçlerin oyununu bozar asıl mevzusunda seçimi tartışmak bataklık orda dururken bu sivrisinekleri acaba kim azaltır, yokedebiliri tartışmakla aynı... AB/D'nin gücünün kendiliğinden azalmasını bekleyeceğiz galiba, bunlardan kurtulmak için siyasete bel bağlamanın ne anlamı var, siyaset bu adamların elindeyse? Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Tirajı en fazla olan gazeteler Zaman'la Posta. Zaman zaman Posta öne geçiyor zaman zaman ''Zaman'' takip ettiğim kadarıyla.Posta'nın bu kadar satılmasında Haydar Dümen Hoca'nın çok büyük katkısının olduğu söyleniyor.Zaman da okuyucusunu artırmak için iyi çalışıyor her yerde ''Zaman''a abone olmak ister misin sorusunu soran cemaatten bir arkadaş bulabilirsiniz. Şu linkte de gazetelerin, yazarların tekzip, yalan haber gibi konularla ilgili istatistiki bilgileri var, ne kadar doğruyu yansıtıyor bilmiyorum ama fikir edinmek açısından iyidir: -http://www.medyatekzip.com/denial_report.php?type=2&first_Day=05&first_Month=05&first_Year=2010&last_Day=05&last_Month=05&last_Year=2011-- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Öncelikle bu kadar yüz ifadesi kullanıp da üslubumun seviyesizleşmesi benim de tasvip etmediğim lakin muhabbet ettiğim insanın tavrına göre şekillenen istemediğim bir durum.Sizin kullandığınız ifadelerde de belki farkında değilsiniz ama aynı tavrı görmek mümkün efendim.Anlamadığım fikrine sahip olabilirsiniz, bunu ifade eden cümlelerinizin arkasına koyduğunuz gülücükle ortaya çıkan anlamı birazcık düşünün isterseniz efendim.Bu tarz bir üsluba karşılık bu tarz bir üslup çıkıyor ortaya sonuç olarak...Üslupla ilgili düşüncelerim bu... Atatrükçülüğü hiç bilmiyormuşum ya da bu konuda hiçbir fikrim yokmuş gibi bir üslup benimsemem genellikle tartışmalarda kullandığım karşıyı sorularla anlama,muhatabımdan hareketle sorularla, sorumun içeriğinde düşüncemi sergileme üslubundan kaynaklanıyor, çok bilindik bir tartışma üslubu değil, biliyorum, bu konuda da bunu kullandım;ama biraz hatalı oldu... Önce ben anladığım Mustafa Kemal'i söyleyeyim.Mustafa Kemal öncelikle ''paragmatik'' yani faydacı bir kişiliğe sahip...Kendi fikirlerinin görünür hale gelmesinde doğmatikçe davranmamış bence.Şartları çok iyi değerlendirmiş...Cumhuriyet bu fikir zemininde kurulmuş.Mustafa Kemal bilimsel düşünceye bağnazca değil özü itibariyle değer veren, bilimin faydalı yönünü gören, bilimi ilerlemeye araç olarak gören bir insan.Birilerinin bilimi dini inançlara karşı alternatif gibi sadece inançlara savaş aracı olarak gören bilimsiz bilim savunucuları gibi değil ki bunu özellikle söyledim bazı muhteremler Atatürk'ü bu düşüncede görüp Atatürk'ü kendi inançsızlığına ve dine düşmanlığına kılıf yapıyor.Atatürk akılla, bilimle, inancı bütünleştirmiş bir insan.İslam'a bakışı da bu yönde bununla ilgili bakışını anlatan sözleri var şimdi buraya yazmıyorum.HY'nın linkini verdiğiniz malum eserinde de konuyla alakalı sözleri vardı.Yani ne İslam'a düşman ne de inançsızlığı savunan, bunun yerine bilimi inanç yerine ikame etmeye çalışan biri.Mustafa Kemal Türkiye'nin yüzünü Batı'ya çevirmek istemiş, kendi kültürümüzden uzaklaşarak değil, kendi kültürümüzle sanatta, bilimde, eğitimde, ekonomide Batı'nın seviyesine ulaştırmak isteyen... İlle de batı değil tabi ''muasır medeniyet'' sözünün anlamı yeterli bunun için.Mustafa Kemal halkçı, lafla değil gerçekten halkçı, halka değer veren, halkı halk yapan her türlü değere itibar eden, halktan hareket eden biri...Mustafa Kemal Cumhuriyetçi, Cumhuriyet görünümlü totaliter rejim düşünceli değil gerçekten halka inmiş bir Cumhuriyetten yana...Mustafa Kemal milliyetçi ama faşist değil, tanımını yaptığı Türk milliyetçiliği müthiş bir ilke ama bunu gerçekten yapamadık, doğru anlayamadık ya da bunun uygulanması o kadar da kolay değil başka bir açıdan...Mustafa Kemal yenilikçi, sürekli iyiye, zamanın iyi olan neyi varsa o yeniyi bulma, yaşatma, ilerleme taraftarı...Mustafa Kemal laik, ama laikliği inanç düşmanlığı zeminine taşıyan, laikliği inançlarla mücadele aracı olarak gören bazı inançsızların inançsızlıklarına kılıf yaptıkları, inanca, inançlılara karşı tahammülsüzlüklerini laiklikle dile getirdikleri gibi bir düşünce değil. Daha söylenecek çok söz var tabiki de üç aşağı beş yukarı düşünce çerçevesi bu bendeki Atatürk'ün...Bu düşünce yapısı tam manasıyla Mustafa Kemal tarafından ortaya konmuş mudur?Farklı algı uyandıracak uygulama ve sözlerini de bulmak mümkündür... Mustafa Kemal'i herkes kendi düşünce temelinde bir yere koyabilir esasında.''Hayatta en hakki mürşit ilimdir.'' sözünü referans alarak hayata bakışınızı sadece bilimsel temelde oluşturabilir inançsızlığı bu bağlamda Atatürk'ün bu düşüncesiyle savunabilir, bu yönde bir siyaset yapabilirsiniz....Sadece Bursa Nutuk'uğuna dayanarak bile darbe yapmayı, rejimi savunmayı devletin sahibi biziz mantığını üretip, rejimi korumak için demokrasiyi eğip bükebilir, yargıya hakim olabilir, orduyu rejimin yönlendiricisi, savunucusu olarak görebilir, ordunun siyaseti yönlendirmesini bu zeminde savunabilirsiniz ve darbe yapabilirsiniz.... ''Ne mutlu Türküm diyaene!'' sözünün anlamını Atatürk'ün milliyetçilik anlayışından uzaklaştırıp ya da bu haliyle anlayıp ırka dayalı Türk milliyetçiliğini savunup bugün Milliyetçi cephede çok belirgin olmasa da Atatürk'ü Başbuğ olarak bile görebilirsiniz.... Atatürk'ün devrimciliğinden esinlenip kendinizi Milli Şef bile ilan edebilir, paranın üstüne resminizi bastırabilir, aklınızda hangi demokrasi varsa kimseye sormadan aklınıza esen anlayışı uygulayabilir bunu Atatürkçülük olarak savunabilirsiniz.... Hatta Atatürk'ün ''Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.'' sözünden hareketle halka yaslanabilir, yaptığınız siyaseti Atatürkçülere karşı Atatürkçülük karşıtı olarak görülse bile Atatürk'e yaslanarak savunabilirsiniz.... Deniz Baykallı CHP farklı bir Atatürkçülükla siyaset üretti, Kılıçdaroğlu farklı bir Atatürkçülük anlayışıyla başka bir siyaset benimsiyor, bu iki siyaset anlayışı arasında sadece siyaset üretme anlayışı farklılığı var demeyin bugün Kılıçdaroğlu'nun Atatürkçülükten uzaklaştığını düşünen bu sayfada sayın demirefe buna örnek olmakla birlikte ülkemizde çok Atatürkçü var ki bunu televizyonlarda görebiliyorum.Ordumuz kendini hiç de kendini Kemalist değilim ben Atatürkçüyüm gibi sizin ortaya koyduğunuz ''Kemalistliği kabul etmiyor...'' düşüncesiyle savunmuyor efendim...Ordumuzun Atatürkçüyüm demesi sizin savunduğunuz ordumuz Kemalistliği kabul etmiyor düşüncesi anlamını taşımaz efendim bu sizin algınız.Kabul etmiyor demek, bu yönde beyanı vardır demek, var mı, varsa ben bilmiyorum, yoksa sadece sizin düşünceniz.... CHP ve altı ok demekle Atatürkçülüğü anlatmış olmuyorsunuz ki ortada olan Atatürkçülük düşüncelerini kıyaslayabileceğimiz bütün samimi Atatürkçülerin dahi hemfikir oldukları bir Atatürkçülük terasizi de yok efendim... Siz de Atatürkçüsünüz sayın demirefe de ama CHP'nin Atatürkçülüğüne bakışınız farklı hem de ayrılma noktasında.Hanginizin Atatürkçülüğü doğru ki CHP'ye bakışta hangi düşünce Atatürkçülük temelinde doğru olsun ve bana Atatürkçülüğü anlatacaksınız oldu mu şimdi? Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Tamam efendim anladım, kusuruma bakmayın altı ok ve CHP dediğinizi görüp de görmemezlikten gelmişim yeni fark ettim.Doğrudur efendim Sayın Baykal da gerçek Atatürkçü Sayın Kılıçdaroğlu da arada küçüüüüüüük bir yorum farkı var, o da göze gürünmüyor ordumuzun küçüüüük yorum farkları gibi... Altı ok ve CHP, Baykal, Kılıçdaroğlu, ordu nasıl anlamam ben Atatürkçülüğü?O değil de bu ülkede tek anlamayan benim ona üzülüyorum... Muhabbetle efendim muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
FUZULİ şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Sayın demirefe duruşunuzla ilgili benimsediğiniz tavra yüklediğiniz anlamı anlayabiliyorum.Bu bağlamda şu hikaye geldi aklıma:''Karınca hacca gitmeye karar vermiş ve yola koyulmuş.Karıncayı görenler, karıncanın durumuyla alakalı şu yorumu yapmışlar:Sen bu halinle hacca gitmeden ölürsün, yaptığın akıllıca bir şey değil.O da biliyorum, ama hiç olmazsa bu yolda ölürüm, hangi yolda öldüğüm belli olur.'' İnanılan bir değer uğruna, ondan yana olduğunu her türlü olumsuz şarta rağmen belli etmek, o uğurda çalışmak,ondan vazgeçmemek eleştirilecek, yanlış görülecek, küçümsenecek bir anlayış değil tabiki... Siyasi bir partiye inanmak, ona güvenmek de sonuçta bir inanç, akli yani olmakla birlikte işin içine sonuçta duygular da giriyor...Siz HEPAR'ın düşünce değerlerini doğru,faydalı,kendi anlayışınıza yakın bulup Pamukoğlu'nun da sözüne, kişiliğine güvenip bu partiyi ve liderini destekliyorsunuz.Bu partinin söylediklerini yapabileceğinin garantisi parti programına bağlanamaz, hiçbir partinin söylediklerini papma garantisi parti programı olamaz.Parti programı olmayan parti var mı?Hiçbir partinin programında da ''Ben milleti soyacağım, herkesi fakirleştireceğim, devleti güçsüzleştireceğim,elimden gelen ne varsa bu ülkeye, millete zarar vereceğim...'' diye yazmaz, yazmıyor da...Ayrıca hiçbir parti ''Ben ABD'nin dünya siyasetinde onun piyonu gibi çalışacağım, ABD'nin ülkemiz üzerindeki planlarına destek olacağım...'' diye de bir beyanda da bulunmuyor...Bütün partiler kulağa hoş gelen programlarında yazan vaatlerle halka seslenirler iktidar olduklarında bambaşka bir tabloyla karşılaşırız, tanıyamayız sonra meydanlarda bas bas bağıran zat-ı muhteremleri.Dilin kemiği yok efendim at atabildiğin kadar, bedava inandırabilirsen ne ala... Sayın Pamukoğlu'nun ordumuzda yaptığı başarılı görev ortada, samimiyetini konuşmalarından hissetmek de mümkün.Ama gelin görün ki bir devleti yönetmek komutan olarak yetkine dayanarak altındaki askerlere emir verdiğinde sorgusuz, sualsiz yerine getirilmesi kadar basit, kolay bir iş değil malumunuz.Sömürü düzenine karşı olmak demek bu düzeni ben geldiğimde hoppa yıkacağım demek değil.ABD'nin politikasına karşı olmak, onun bir oyuncusu olmamak demek ben geldiğimde, gelir gelmez ABD'nin bütün politikalarını işlemez hale getireceğim, bizi yönlendirme gücünü kıracağım demekle de olmuyor.Gerçekçi olmak lazım efendim.Gerçekçi olmak demek sistemin parçası olmak, güçlünün dediğini yapmak anlamına gelmiyor.Gerçekçi olmak neler yapılabileceğini gerçekçi bir şekilde bilmekle, gerçekleri görüp gerçeklerden hareket edip bu gerçekler dahilinde nasıl bir siyaset üretilebileceğini akla, mantığa, şartlara uygun olarak hesaplamakla ilgili sözden öte ciddi bir plan hazırlamak demek.Yoksa istediğin kadar lafla devlet kurarsın devlet yıkarsın, ortada fakir koymazsın, herkesi memnun edecek bir düzen kurarsın.Dilden gelen elden gelse fakirler padişah olurdu, diye bir laf var hani... Bir kere Pamukoğlu'nu dini siyasete alet etmeyecek demek inançla alakalı sıkıntıları dile getirmemesi mi demek?Şimdi kalksa ''Alevilerin sorunları, başörtüsüyle alakalı sorunları ben çözeceğim...'' dese(Belki demiştir, bilmiyorum) bu dini siyaset alet etmek mi olur, inançla alakalı sıkıntıları görmek, sahiplenmek mi olur?Ki bunu bir partinin söylemesini, sahiplendiğini görmek isteyen büyük bir kitle/kitleler var bu ülkede.Bu konuda sadece herkesin inancıyla alakalı sorunları demokratik bir şekilde çözeceğim demesi fazla bir şey ifade etmez.Bu sorunları ne kadar sahiplendiğini hissettirmesi lazım ki bu konudan bahsetmesi gerekiyor, bahsederse de din siyasete alet mi ediliyor edilmiyor mu çizginin neresinde kalınıyor birbirine karışıyor.Bu bir örnekti... Sömürü düzeni diyorsunuz da dünyaya kapitalist sistem hakim, insanlar çıkarlarını hat safhada çıkarına ulaşmak için mübah derecesinde savunuyorlar sistem bu durumdayken, siyaset-ekonomik sömürü düzeni birbirine çıkar ilişkileriyle bağlıyken sömürü düzenini basit bir lafla birinin yıkacağını, onun parçası olmayacağını, adaletli bir ekonomik düzen kuracağını düşünmek çok basit bir düşünce olur. O derece paradoks bir sistem var ki iktidar olmak için önce bu sistemin parçası olmak lazım, oyuncusu olmak lazım sonra iktidar olup seni oraya getiren sistemle sistemin sana verdiği güçle ona karşı savaşmak lazım.İktidar olacaksan yanında bu sistemden beslenmeyen adamlar olacak, iş adamı olup da sistemden nemalanmak, sistemi kendi lehine kullanmak istemeyen az adam vardır... Kiminle, kimlerle yola çıkacaksın ki hangi güçle düzeni değiştireceksin, basit değil.Bu da başka bir boyutu... Daha bahsetmediğimiz birçok durum ortadayken birinin kalkıp da dünyayı, düzeni, insanların hepsini istenildiği yönde çok kolay bir söylemle dile getirmesi ya gerçekleri göremeyişinden ya da yine gerçekleri görmezden gelip bu yolda başarıya ulaşmak için olması gereken kulağa hoş gelen lafları herkes gibi söylemesinden, siyaset yapmasındandır. Muhabbetle...- 423 cevap
-
- seçim ittifakı
- Can Ataklı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: