Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

LOGİSTİCUS

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    9
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Diğer Bilgiler

  • Website URL
    http://www.logisticusdergisi.com

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Belirtmemiş

LOGİSTİCUS - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Formula 1'in İstanbul Park Pisti'nde gerçekleştirilen 7. ayağı olan Türkiye Grand Prix'sini, 3 günde toplam 110 bin 400 kişinin izlediği açıklandı. Geçen yıla oranla büyük bir seyirci artışının gözlendiği Formula 1 için bugün yapılan yarışta da tribünlerde ve açık alanda toplam 41 bin 800 seyircinin bulunduğu bildirildi. Özellikle yabancı seyirci sayısında da artış gözlenirken, Türkiye'ye yakın ülkelerin yanı sıra uzak Avrupa ülkelerinden de Formula 1'i izlemeye gelen yarış severler oldu. Bu arada bazı yabancı yarış severlerin, İstanbul Park'ın çevresinde çadırlar kurdukları gözlendi. Logisticus Dergisi
  2. İHK yetkililerinden alınan bilgiye göre, Alman karayollarında yapılan bazı denetimlerde zaman zaman sürücülerin ADR Belgelerinin PVC ile kaplı ve imzasız olduğu tespit edilmiştir. Bu şekilde gösterilen ADR Belgeleri yetkililerce kabul edilmemekte olup, bu vesileyle, ADR Sürücü Belgelerinin kesinlikle kaplanmaması ve mutlaka sürücü tarafından imzalanmış olması gerekmektedir. Loisticus Dergisi
  3. Renault’nun uluslararası boyutta düzenlediği ve 8 yılını geride bırakan “Herkes için güvenlik” programı 10. yılını doldurdu. İlköğretim öğrencilerine ve öğretmenlerine özel olarak hazırlanan eğitim setleri ve düzenlenen afiş yarışması ile öğrenciler yol güvenliği konusunda erken yaşta bilinçlendiriliyor. Renault’nun geliştirdiği “Herkes için güvenlik” programı, 10. yılında da binlerce öğrenciyi güvenli bir geleceğe hazırlamaya devam ediyor. Uzmanlar tarafından ilköğretim öğrencileri için özel olarak hazırlanıp okullarda dağıtılan; “Sokakta İlk Adımlar” trafik eğitim setleri sayesinde, bu yıl da tüm dünyada 7 ile 11 yaş arasındaki bir milyondan fazla çocuk, trafik güvenliği konusunda erken yaşta bilgilendirildi ve bugüne kadar 11 milyonun üzerinde çocuğa yol güvenliği eğitimi verildi. “Sokakta İlk Adımlar” projesinin eğitim çalışmaları, başladığı yıldan bugüne kadar sadece Türkiye’de tam 87 bin 320 kilometre yol kat etti. Dünyanın ekvator çevresi 40 bin km olduğuna göre, demek ki “Sokakta İlk Adımlar” dünyanın etrafında iki kere tur atacak kadar büyümüş. Ödül Eurodisneyland Paris Buluşması Renault’nun “Herkes için güvenlik” programı kapsamında yer alan ve 7 farklı ülkede “Okula güvenlik içinde gidelim” konulu afiş yarışması ise her geçen yıl daha yoğun bir ilgi ve katılımla büyüyor. Bu yılki yarışmaya 100 bin’in üzerinde çocuk, sınıf çalışmasıyla yaptıkları, birbirinden güzel tam 5 bin afiş’le katılarak trafik konusunda ne kadar duyarlı ve bilinçlenmiş olduklarını gösterdiler. Öğrencilerin afişlerde kullandıkları sloganlar karayolundaki tehlikelerin altını etkili biçimde çiziyordu: “Trafik Çocuk Oyunu Değil”, “Hayatınız Kemerden Daha mı Sıkıcı?”, “Yollar Çiçek Açsın”, “Yolunu Uzat Hayatını Kısaltma”. Türkiye finallerinde bu yıl “Balık hafızalı olma, trafik kurallarını unutma” sloganlı afiş birinciliği aldı. Yarışmada kendi ülkelerini temsil etmeye hak kazanan öğrencilerin ödülleri ise Eurodisneyland Paris’de unutulmaz bir hafta sonu oldu. Artık bir Renault geleneğine dönüşen ve her geçen gün daha çok çocuğa ulaşan afiş yarışması kadar, katılımcı öğrenciler için Eurodisneyland Paris buluşmaları da bir Renault geleneği oldu. Bu yıl Türkiye‘yi MEV Koleji Özel Güzelbahçe İlköğretim Okulu 3 B sınıfı öğrencilerinin temsil ettiği uluslararası finalde, dünyanın farklı ülkelerinden gelen 150 çocuk şenlik havasında günler geçirerek, farklı kültürlerde arkadaş edinmenin mutluluğunu da yaşadılar. Öğrencilerin yol güvenliği konusundaki vizyonlarını da paylaştığı uluslararası buluşmada, Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Fransa, İran, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Portekiz, Güney Kore, Romanya ve İngiltere yer aldı. Herkes için güvenlik: Dünya ölçeğinde çocuk ve gençlere yol güvenliği eğitimi veren ilk program… Renault 2000 yılında çocuk ve gençlerin yol güvenliği konusunda eğitilmesi için bir ilki başlattı. Hem öğretici ve hem de eğlendirici bir yaklaşımı temel alan “Herkes için Güvenlik” programı, çocukların yaşlarına göre, örneğin ilkokullar için “Sokakta İlk adımlar” eğitim seti, “Büyüklerim Söz Veriyor” sosyal medya kampanyası, “Herkes için Güvenlik” afiş yarışması, liseler için “Göster Fikrini!” afiş yarışması, ve genç sürücüler için de ulusal eğitim operasyonları gibi birçok etaptan oluşuyor. “Herkes için güvenlik” programı, dünyada bir otomobil üreticisi tarafından ilk kez gerçekleştirilen, çocuklarla gençlerin yol güvenliği konusunda eğitilmesini amaçlayan en geniş kapsamlı ve uzun soluklu eğitim kampanyası. 2000’de başlatılan program kapsamında, 10 yılda, 19 ülkede, 11 milyondan fazla çocuk ve yetişkin, genç sürücü trafik güvenliği konusunda eğitildi. Logisticus Dergisi
  4. Peugeot, 2010 yılının ilk fırsatını sunuyor. Düşük yakıt tüketimi ve düşük karbon salımı ile ön plana çıkan Peugeot, Şubat ayında sunduğu indirim oranları ile 2 yıla varan yakıt masrafı kadar destek sunuyor. 2010 yılına yeni marka projesini lanse ederek başlayan Peugeot, yılın ilk fırsatını da çarpıcı kampanya şartları ile sunuyor. Peugeot showroom’larını ziyaret eden tüketiciler, yılın ilk ayında benzersiz fırsatlardan faydalanma imkanına sahip olacaklar. Şubat ayında Peugeot modellerinde 5 bin 900 TL’ye varan fiyat avantajının yanı sıra bazı Peugeot modellerinde 12 ay “0” faiz olanağı sunuluyor. Peugeot modellerinde sunulan fiyat avantajının tutarı 2 yıla varan yakıt masrafı desteğine denk geliyor. Peugeot 407 modelinde peşin indirimi ile birlikte 20 bin TL krediye 12 ay “0” faiz oranı uygulanıyor. 206+ dizel ve benzinli modellerimizde peşin indirimlerle birlikte 10 bin TL’ye için 12 ay "0" faizli finans imkanı sunuluyor. 206 Sedan modeli ile de peşin indirimi veya 17 bin TL’ye 12 ay “0” faiz oranı uygulanıyor. 2009 yılın damgasını vuran Blue Lion indirimi 2010 yılında daha iyi şartlarla devam ediyor CO2 emisyonu 130 gr/km’ye eşit veya daha düşük olan, aynı zamanda %95 oranında geri dönüşüme uygun ve sadece ISO 14001 onaylı bir fabrikada üretilmiş olan Blue Lion standartına uygun tüm modellerinde Peugeot, çevre duyarlılığına destek olmak üzere 2009 yılında sürdürdüğü kampanyayı daha da ileriye taşıyor ve 2010 yılında 2.000 TL ek fiyat avantajı sunuyor. Logisticus Dergisi Otomotiv
  5. Yeni Mégane Coupé-Cabriolet, yenilenen ve şimdiden 5 farklı kasa tipinden oluşan Mégane ailesini taçlandırdı. « Göz kamaştıran » tasarımı coupé’lerin şıklığı ile cabriolet’lerin verdiği kullanım keyfini bir arada sunuyor. Öncüsünün başarısını sağlayan unsurlarla - camlı büyük tavan ve zengin donanım yelpazesi- güçlenen yeni Mégane Coupe-Cabriolet müşterilerine sunduğu ilave özelliklerle daha da ileri gidiyor: · İleri konumlu ön cam ve arka kafalıkların arkasına yerleştirilmiş cam rüzgâr siperi ile açık havada güven içinde daha fazla sürüş keyfi, · Takviye edilmiş şasi ve yeni elektrikli direksiyon sayesinde üst düzey sürüş özellikleri, · Biri çift kavramalı yepyeni otomatik vites kutusu EDC (Efficient Dual Clutch) ile eşleşen zengin motor seçenekleri, · Parlak siyah ve yarı mat krom renkli dış kaplamalarla özenli detay işçilik kalitesi. Yeni Mégane Coupé-Cabriolet, Fransa’da Renault’nun Douai fabrikasında, Scénic ve Grand Scénic’in yanı sıra üretiliyor. Bu şekilde, Mégane programının başlangıcından beri edinilmiş olan bütün bilgi birikiminden ve önceki Mégane Coupé-Cabriolet kuşağının montaj deneyiminden yararlanıyor. Yeni Mégane Coupe-Cabriolet otomobili farkı biçimde yaşamak için davette bulunuyor. Araç Renault’nun yeni marka sloganını şık bir biçimde simgeliyor: « Yaşamı değiştirelim. Otomobili değiştirelim. » (‘İngilizcesi = Drive the Change’) Yeni Mégane Coupé-Cabriolet, 2010 ilkbaharında satışa sunulacak. HER PROFİLDEN SEÇKİN Yeni Mégane Coupé-Cabriolet, yenilenen Mégane ailesi taçlandırıyor ve « göz alıcı » tasarımı ile baştan çıkarıcı bir kimlik sergiliyor. Yeni Mégane Coupé-Cabriolet şık görünümü ile dikkat çekiyor. Ön camın ve kemer çizgisinin etrafındaki yarı mat krom kaplamayla birleşen bu « parlak siyah » camlı tavan « cabriolet efsanesini » yeniden canlandıran bir üst gam dokunuşu getiriyor. Arkada koyu kırmızı optikler, ışık yolları ve LED’li stop lambaları sayesinde araca çok seçkin bir görsel imza kazandırıyor. İç tasarım da, malzeme ve işçilik kalitesi ve iç ambiyansta uyumlu renk seçimleri ile araca şık ve seçkin bir ifade katıyor: Koyu karbon, açık bej veya deri koltuklar için çift tonlu karbon-kırmızı. Uçak tasarımlı kokpit hatchback versiyonu ile paylaşılıyorsa da, coupe-cabriolet’ye özgü takviyeli yan destekli koltuklar ile « kelebek kanadı » madalyonlu kapı panoları otomobilin şıklığını daha da arttırıyor. ŞIK VE PRATİK Yeni Mégane Coupé-Cabriolet’nin kabininde, yolcular her koşulda güven içinde açık havada sürüş keyfinden yararlanıyorlar. Açılan ve gizlenebilen cam tavan standart olarak sunuluyor. Bu tavan 0,47 m² ‘lik (segmentin en genişi) saydam bir yüzey oluşturuyor. İç mekâna büyük bir aydınlık getiriyor, ferahlık ve özgürlük duygusu veriyor. Açılır cam tavan aynı zamanda mükemmel ses ve ısı yalıtımı ile konfor ve dış etmenlere karşı daha yüksek koruma güvencesi sağlıyor. İki bölüm halinde geri çekilerek açılan ve gizlenebilen bu tavanın çalışma sistemi tamamen otomatik hidroelektrik bir mekanizma ile sağlanıyor. Sürücü özel bir kumanda butonuna basarak aracın tavanını 21 saniyede açabiliyor. Cabriolet konumunda, sürücü ve yolcular gerçek bir özgürlük duygusu yaşıyorlar. Otomobile biniş ve inişler ön cam kirişinin Mégane II Coupé-Cabriolet’ye oranla 10 cm daha ileri konumlandırılmasıyla kolaylaştırıldı. Yolcuların konforlu bir biçimde cabriolet konumundan yararlanması için, Yeni Mégane Coupe-Cabriolet’de ikinci sıranın kafalıklarının arkasına yerleştirilmiş sabit bir rüzgâr kesici cam siper standart olarak bulunuyor (sınıfında tek). Bu düzenek, 90 km/saat hıza kadar hava girdaplarını sınırlayarak dört kişiye rahat ulaşım olanağı sağlıyor. Ön koltukların arkasına yerleştirilen takılır çıkarılır hava girdabını önleyici ızgara ile birlikte kullanıldığında, rüzgâr siperi aracın hızı ne olursa olsun iki kişinin türbülanssız olarak, rahat ve güven içinde yolculuk yapmasına olanak veriyor. Yeni Mégane Coupé-Cabriolet’nin kabininde, sürücü ve üç yolcu HB’lere yaraşan bir konfor düzeyinden yararlanıyorlar. Sürücü özenli ergonomisi Mégane HB ve Mégane Coupe’de benimsenen çözümlerden yararlanan bir sürüş konumundan yararlanıyor: - Direksiyon simidinin etrafında ve orta konsolda toplanan kumandalar, - Yüksekliği 70 mm ve derinliği 240 mm ayarlanabilen koltuk, - Katlanma sonrasında ön koltukların ayar konumunun bellek sistemi, - Derinliği 45 mm ve yüksekliği 5° ayarlanabilen direksiyon simidi. Yeni Mégane Coupe-Cabriolet’nin tasarımına gösterilen özen kadar, pratik ayrıntılarına da büyük önem verildi. Örneğin araç aşağıdaki özellikteki bir bagaja sahip : - Kolay ve güvenli bir kilitleme için otomatik kapanma sistemi, - Boyutları dengeli : coupé’de 417 dm³ ve cabriolet’de 211 dm³, - Cabriolet konfigürasyonda sınıfının en iyisi eşik yüksekliği (zemine göre 590 mm) ve açıklık (258 mm) değerleriyle erişimi kolay, bu şekilde 3 kabin valizi yan yana yüklenebiliyor. YARARLI VE KULLANIMI KOLAY TEKNOLOJİK DONANIMLAR YAĞMURU Yeni Renault Mégane Coupé-Cabriolet, Mégane ailesinin tamamında olduğu gibi, çoğunluğu üst sınıftan gelen geniş bir teknolojik donanım yelpazesine sahip: · Araçtan uzaklaşıldığında kapıları kilitleyen « eller serbest » Renault kart sistemi, · Otomatik park freni, · Hafif-Otomatik-Hızlı 3 kademeli çift bölgeli otomatik klima, · Viraj aydınlatmalı Bi-Xenon farlar · Dijital ve analog karma gösterge tablosu, · Hız ayar ve sınırlayıcı için yeni renkli arayüz, · Plug&Music (USB, mini-Jack) bağlantılı « 3D sound by Arkamys® » audio sistemi, · Carminat TomTom®, pazarın en ucuz entegre navigasyon sistemi, · Aracın bazı fonksiyonlarının (gündüz farları veya park sensörünün ses volümü) devreye alınmasını/devreden çıkarılmasını ve ayarlanmasını sağlayan kişiselleştirme menüsü. SÜRÜŞ KONFORU Yeni Renault Mégane Coupé-Cabriolet, hoş ve sağlıklı bir yol tutuşu sunacak şekilde Mégane HB ve Coupé ile aynı dengeli sürüş özelliklerini sergiliyor: - McPherson tipi ön takım, motor yatağının şasiye göre yanal hareketlerini sınırlayan « kamalı » tip bir beşiğe bağlı. Yanal sertliği önceki nesle göre üç kat arttırıldı. - Arka takım, bir yandan aracı hafifletirken, burulma sertliğinin artmasını sağlayan kapalı profilli esnek bir dingilden oluşuyor. - Yeni elektrikli direksiyon, araca daha fazla canlılık ve tepki gücü kazandırırken, yoldan gelen daha hassas bilgi iletimi ile yüksek sürüş konforu sağlıyor. Kasanın burulma direnci, cabriolet konumunda olduğu gibi coupe konumunda da, yürüyen aksamın artan sertliğine uyum göstermek ve aracın sürüş hassasiyetini iyileştirmek amacıyla Mégane II Coupe Cabriolet’ye göre kıyasla % 80 arttırıldı. Motor seçenekleri açısından, Yeni Mégane Coupe-Cabriolet benzinli ve dizel yedi motordan oluşan zengin bir yelpazeye sahip. Benzinli motorlar : - Altı ileri manuel vites kutulu 1.6 16v 110 hp motor. - Altı ileri manuel vites kutulu TCe 130 – Turbo Control Efficiency motor. - Vites geçişlerinde hızlanma kesintisi olmaması sayesinde, daha fazla sürüş konforu sağlayan yeni tip sürekli değişken otomatik vites kutusu CVT ile eşleştirilen 2.0 16v 140 hp motor. Dizel seçenekler Euro 5 uyumlu motor-kavrama bloklarından oluşuyor: - Çift kavramalı altı ileri yeni otomatik vites kutusu EDC - Efficient Dual Clutch (bkz. çerçeveli not) veya altı ileri manuel vites kutusuyla eşleşen dCi 110 FAP. - Altı ileri manuel vites kutulu dCi 130 FAP. - Altı ileri manuel vites kutulu dCi 160 FAP. Çift kavramalı otomatik vites kutusu EDC : Efficient Dual Clutch Çift kavramalı ve altı ileri otomatik vites kutusu EDC (Efficient Dual Clutch) Renault’nun konfor, sürüş keyfi ve çevreye saygı özelliklerini bir arada sunma amacına uygun olarak geliştirildi. Çift kavramalı Dual Clutch Transmission teknolojisine dayanan bu sistem, geleneksel otomatik vites kutularına göre aşağıdaki avantajları sunarak bu alanda bir çığır açıyor: - Manuel vites kutulu araçların emisyonlarıyla karşılaştırılabilecek CO2 salınımı ve yakıt tüketimi, - Hızlı ve akıcı otomatik vites değişimleri, - Sürücünün komutlarına anında cevap verebilme özelliği. COUPÉ-CABRIOLET’DE TAM GÜVENLİK İÇİNDE SÜRÜŞ KEYFİ Yeni Renault Mégane Coupé-Cabriolet, Marka’nın güvenlik konusundaki tüm uzmanlığından yararlanıyor. Tüm yeni Mégane ailesi gibi, araç, pasif ve aktif güvenlikte örnek olacak şekilde tasarlandı. Trafikteki risklerini önceden algılama konusunda sürücüye yardımcı olan çok sayıda donanım sunuluyor : · Ön koltuklarda kemer takma görsel uyarı, · Lastik basıncını kontrol sistemi, · Viraj aydınlatmalı Bi-Xenon farlar, · Otomatik yanan farlar, · Otomatik cam silecekleri, · Hız ayar ve sınırlayıcı. Yeni Mégane Coupe-Cabriolet sürüşe yardım sistemlerinin tamamına sahip : · Elektronik fren dağıtıcı EBV’li ABS, · Acil durum fren destek sistemi, · Virajda kayma kontrol fonksiyonlu - anti-patinaj sistemli ESP. Pasif güvenlik konusunda, Yeni Mégane Coupe-Cabriolet şunları benimsiyor : · Ön cam dikmeleri, kasa yanları, eşik ve tabana yerleştirilmiş takviye saçlarıyla devrilme durumunda kabinin bütünlüğünü koruyacak şekilde tasarlanan programlı deformasyonlu kasa yapısı, · Özel sensörlerle ani bir devrilme riski algılandığında otomatik olarak devreye giren fişekli güvenlik barları, · Aktif ön gergili ve güç limitörlü emniyet kemerleri, · Adaptatif ön hava yastıkları, · Çift hacimli kafa/göğüs/basen hava yastıkları, · Ön koltuk minderlerinde kemer altından kaymayı önleyici hava yastıkları, · Yandan çarpışma sensörleri, · Kamçı etkisini önleyen kafalıklar, · Arka koltuklara çocuk koltuğu yerleştirmek için Isofix bağlantı sistemi. Yeni Mégane Coupé-Cabriolet, otomobil severlere 2010 Cenevre Fuarında (4-14 Mart) tanıtılacak. Paralel olarak, araç aynı zamanda Atelier Renault’da sergilenecek (Paris, 53 avenue des Champs-Elysées). Logisticus Dergisi Otomotiv
  6. Bir hafta içerisinde filosuna iki adet geniş gövdeli Airbus A330 ekleyen Onur Air uçak sayısını 29’a yükseltti. Her A330 tipi uçak 65 kişilik ek istihdam yaratacak ve her bir uçağın gerçekleştireceği ticaretle ülkemize yılda 190 milyon dolar döviz girdisi sağlanacak. ILFC firmasından kiralanan çift koridorlu ve 10 bin 800 km menzilli uçaklara TC-OCA ve TC-OCB kuyruk tescili verildi. 358’er koltuklu A330 tipi uçaklarla birlikte Onur Air’in koltuk kapasitesi 6 bin 662’ye yükseldi. Her uçak 65 kişilik ek istihdam yaratacak Temmuz ayı içerisinde 3’üncü Airbus A330 tipi uçağında filoya ekleneceğini açıklayan Onur Air Genel Müdürü Şahabettin Bolukçu ise filoya katılan her A330 tipi uçağın 65 kişilik ek istihdam yaratacağını ve her bir uçağın gerçekleştireceği ticaretle ülkemize yılda 190 milyon dolar döviz girdisi sağlanacağını söyledi. İkinci A330’u Hong Kong’dan Türkiye’ye getiren kaptanlar için Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen karşılama töreninde konuşma yapan Onur Air Uçuş İşletmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ercan Peksatıcı bir Türk havayolu şirketi olarak filolarına A330 gibi büyük uçaklar ekledikleri için çok mutlu ve gururlu olduklarını dile getirdi. Peksatıcı “Yeni uçaklar Onur Air’e ve ülke ekonomisine hayırlı olsun” dedi. Uçak sayısı 30 olacak Onur Air’in filosu yeni gelen A330’larla birlikte 6 adet A300, 2 adet A330, 9 adet A321, 7 adet A320 ve 5 adet de MD-88 tipi olmak üzere 29 uçaktan oluşuyor. Şirket Temmuz ayında filosuna 1 adet Airbus A330 daha ekleyecek ve uçak sayısını 30’a, koltuk kapasitesini ise 7 bin 18’e çıkaracak. Logisticus Dergisi Ulaştırma Lojistik Denizcilik
  7. Dünyada çiftlerin yüzde 15i , Türkiye’de ise 2 milyon çift infertilite (kısırlık) nedeniyle, yardımcı üreme yöntemlerine başvuruyor. Bu çiftlerin büyük bir oranında hamile kalamamanın nedenleri biliniyor. Yüzde 10-12sinde ise, herhangi bir hastalık tespit edilemiyor. Bu duruma, Açıklanamayan infertilite deniliyor. Hem kadın hem erkek için her şey yolunda ve yumurtlama zamanı olsa bile aylık gebe kalabilme şansı sadece yüzde 20-25…Bu oran bir yıl sonunda yüzde 85’e kadar çıkabiliyor. Dünyada ve Türkiye de kısırlık verileri? Günümüzde çiftlerin en büyük sorunlarından biri de çocuk sahibi olamamak. Kısırlık görülme sıklığı toplumda yaklaşık % 10-15 civarındadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 2 milyon çift çocuk sahibi olamıyor ya da zorlanıyor. Hamilelikten korunmaksızın, bir yıl süreyle düzenli bir cinsel yaşama rağmen hamile kalınamaması durumunda kısırlıktan(infertilite) söz edilebilir. Ortalama her altı aileden biride infertilite yaşanmaktadır. Çiftlerin büyük bir kısmında hamile kalamamanın nedenini açıklayacak sebepler bulunabilirken, yaklaşık % 10-12'sinde herhangi bir sebep tespit edilemez. Bu çiftler açıklanamayan kısırlık (infertilite) olarak adlandırılırlar. Sorunu olmayan çiftin, aylık gebe kalabilme başarı oranı % 20-25 olup, bu oran bir yıl sonunda yaklaşık % 85’ e ulaşmakta, 2 yılın sonunda ise % 90’ nı geçmektedir. Bunun nedenleri nelerdir? Kısırlık (İnfertilite) nedenleri bazen çok kolay tespit edilip çözümlenebilirken, bazen de sorunları çözmek oldukça zordur. Çocuk sahibi olamayan ailelerin 1/3’ ünde erkekte sorun varken, 1/3’ ünde kadında sorun saptanmaktadır. Geri kalan 1/3’te ise her ikisinde de problemler mevcuttur. Ancak belirtmek gerekir ki yapılan testler ile çiftlerin yaklaşık %15’inde kesin neden belirlenememektedir. ( Nedeni belirlenemeyen kısırlık-infertilite ) Günümüzde iş hayatı nedeniyle kadınlar hamile kalma yaşlarını geciktirmekte, böylece modern yaşam doğurganlık üzerine böyle etki yapmaktadır. Kadınlarda doğurganlık, 25-27’li yaşlar da maksimum seviyede olur, ve özellikle 32 yaşından sonra ise inişe geçmektedir. Biyolojik saat ilerledikçe kadının hamile kalma şansı giderek azalır. Yaş ile birlikte yumurtalıklardaki yumurta sayısı ve kalitesi azalmaktadır. 20 yaşında bir kadın ile 21 yaşındakinin gebe kalma olasılıkları arasındaki fark çok büyük değilken 30' lu yaşlarda bu fark daha fazla anlam kazanır. Yumurtlama bozuklukları kadında görülen en sık kısırlık (infertilite) nedenidir. Kadında kısırlığa (infertilite) neden olan diğer etkenler; yumurta kanallarının (fallop tüplerinin) tıkalı olması, rahim (uterus) ve doğumsal anormallikleri, iyi huylu rahim urları (myomlar), uterus içi yapışıklıklar (uterin sineşiler) olarak sayılabilir. Erkeğe ait en çok görülen kısırlık (infertilite) nedenleri ise, semende sperm sayısında azlık ve hareketlerinde yavaşlık, şekil bozukluğu veya sperm hücresinin görülememesidir. Cinsel ilişki sıklığı: Cinsel ilişki sıklığı açısından normal ya da anormal diye bir sınıflama yapmak doğru değildir. Önemli olan ilişki sayısının az ya da çokluğu değil yeterliliğidir. Bunun için tavsiye edilen sayı haftada 3 ilişkidir. Zamanlama: Cinsel ilişki sıklığının yanı sıra ilişkinin zamanlaması da çok önemlidir. Yumurtlamanın (ovulasyonun) olduğu günlerde girilecek olan ilişkide, hamile kalma olasılığını artacaktır. Ayrıca stres de kısırlık (infertilite) vakalarında önemli bir faktördür. Çünkü stres salgı bezlerini etkiler bu şekilde hormonların salınımında problem olur. Bu şekilde yumurta oluşumu-gelişimi veya yumurtlama gibi hormonların etkisiyle olan olaylarda olumsuzluklar olabilir. Çalışma saatlerinin uzaması, trafik stresinin yaşanması gibi koşullar yorgunluk olarak geri dönmektedir. Yorgunluk da cinsel arzuyu ve cinselliğe ayrılan süreyi azaltmaktadır. Süre: Çiftin ne kadar zamandır çocuk istediği önemli bir noktadır. Hamile kalmaya uğraşan çiftlerde aradan geçen süre uzadıkça, tıbbi yardım almadan başarılı bir gebelik elde etme olasılığı da o ölçüde azalmaktadır. Günümüzde cinsel yolla bulasan hastalıkların artması nedeniylede tüplerde tıkanıklık olabilmekte, erkeklerde de kanallarda tıkanıklığına sebep olabilmektedir. Tüplerde tıkanıklık olunca yumurta hücresini rahim içine aktaran döllenmenin gerçekleştiği yollarda tıkanıklık olduğu için sperm ve yumurta hücresi karşılaşamadığı için gebelik oluşamamaktadır. Amerika'da bu sorun ilk sıradaki kısırlık nedenidir. Çözümleri nelerdir? Hamilelik elde etmek birçok faktöre bağlıdır. Esas önemli olan doğru zamanlama ve yeterli sayıda cinsel ilişkidir. Zamanlamada bahsedilen, yumurtlama olduktan sonra spermin bu yumurtayı yakalayarak döllenmenin sağlanmasıdır, ancak her kadının yumurtlama dönemi farklılık gösterebilir. Bu nedenle doğru zamanlama konusunda çiftlere yardımcı olabilecek çok güzel ürünler artık ülkemizde bulunmaktadır. Eczanelerde oldukça pratik ve yüksek doğruluk oranına sahip tükürükten yapabilen, sınırsız kullanım özelliği bulunan testler mevcut. Tükürükten yapılan bu testler, yumurtlama olmadan 24-36 saat önce pozitif değer vererek evde de hamilelik planladıkları andan itibaren bu şekilde daha kontrollü olarak gidebilmelerine önemli ölçüde yardımcı olacaktır. Bunun yanında tabii ki cinsel ilişki sıklığının yanında yeterliliği de bizim için çok önemli. Çiftlere haftada 3 kez cinsel ilişkiyi önermekteyiz. Ancak kimi zaman bu kişilerde ki stress gibi faktörlerden dolayı bayanlar vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişkiden (Disparoni), zamanlı cinsel ilişkiye (Timed İntercourse) bağlı şikayetler gözlenmekte ve ilişki sayısında da sıkıntı olmaktadır. Bu sıkıntılar yaşandığında kullanılacak olan vajinal jellere çok dikkat edilmelidir. Çoğu vajinal jel, spermlerin hareketliliğine ve yaşamasına engel olmakta, kadınlarda ise bakteri üremesi, mantar, kaşıntı gibi problemlere sebep olmaktadır. Fakat Amerika da özellikle kısırlık yaşayan (infertil) hastalar düşünülerek, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı olması amacıyla üretilmiş olan bir jel, artık TC. Sağlık Bakanlığı izini ile ülkemizde de bulunmaktadır. Bu jel, içerdiği doğal ARABİNOGALAKTAN bitki şekeri sayesinde spermlere zarar vermeyip, sperm hücrelerine antioksidan desteği sağlayarak güçlendirip, spermlerin yumurtaya doğru olan yolculuğunda önemli ölçüde fayda sağlayarak, doğal yolla hamile kalınmasına yardımcı olan bir üründür. Ürün kadının üreme sisteminde, spermlerin için en uygun ortamı sağlamaktadır. Üretkenlikle ilgili ciddi problemi olmayan çiftler, cinsel ilişki sırasında 6 ay kadar bu ürünü kullanmalarını tavsiye edilmektedir. Çünkü, bu ürün Dünyada ve Türkiye de doğal yolla hamile kalmayı desteklemede güvenle kullanılan tek ürün. Üretkenlikle ilgili ciddi sağlık problemleri olmayan çiftlerde, Amerika da, Avrupa da ve ülkemizde bu jel kullanılarak birçok hamileliğin gerçekleştiğini bilinmektedir. Bu ürün, aşılama ve tüp bebek tedavisine geçmeye karar vermeden önce ya da negatif sonuç alınan tüp bebek tedavilerinin bekleme süreçlerinde her cinsel ilişkide kullanılarak, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı olan FDA onayına ve CE belgesine sahip güvenli bir üründür. Kısacası; Gebelik oluşumu için, yumurtalıktan atılan sağlıklı bir yumurtanın, erkeğin sağlıklı döl hücresi olan sperm ile birleşmesi, daha sonra döllenen yumurtanın tüplerden ilerleyerek rahme gelip yuvalanması ve gebeliğin vücut tarafından desteklenmesi gereklidir. Kadında doğru yumurtlama döneminin tespit edilip, doğal yolla hamile kalmaya yardımcı jeli kullanarak 1 yıl sonunda hamilelik gerçekleşmezse doktora başvurması gerekmektedir. Bu durumda tüp bebek yapmak şart mı? 1 yıl süresince, doğal yolla hamile kalmayı destekleyen jelin kullanılarak girilen ilişkilere rağmen hamilik gerçekleşmezse bu çiftleri doktora başvurmaları gerekmekte, nedenin saptanmasının ardından gerekli tedaviler düzenlenmektedir. Kısırlık tedavisi nedene yönelik olarak yapılmalıdır. Eğer tüplerde tıkanıklık varsa bu hastaya aşılama yapmanın bir anlamı yoktur. Erkekte sperm yokluğu, kadında tüplerde tıkanıklık, yumurtalık yetmezliği gibi durumlarda Tüp Bebek (IVF) yöntemine başvurulmaktadır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr.Burcu K.Arslan
  8. apı Kredi Yayınları Doğan Kardeş Kitaplığı’ndan çıkan Yemeğe Kurt Gibi Saldırılır mı? – Çocuklar İçin Görgü adlı kitap bilgi verirken eğlendiren tam bir yaşama bilgisi rehberi. Bizim Korsanlar / Akdeniz’i Köpürten Osmanlı Leventleri’nin yazarı Alper Uygur’un kaleme aldığı kitabı Emine Bora resimledi…Kitap, pek çok görgü kuralını eğlenceli bir dille çocuklara öğretiyor, hatırlatıyor. Selamlaşmadan, misafirlikte yatıya kalmanın inceliklerine, restoranda nasıl davranılması gerektiğinden akıllı ve dengeli beslenmeye, giyimin püf noktalarından kişisel bakıma kadar onlarca başlıkta çocuklara gerekli bilgiler veriyor. Kitabın sonunda ise küçük okurları 20 soruluk “Süper mega görgü testi” bekliyor. Kaynak Logisticus Dergisi Aktulite
  9. İş Bankası Kibele Sanat Galerisi’nde soyut heykelciliğin duayeni Tamer Başoğlu’nun retrospektif sergisi devam ediyor. Türkiye’de çağdaş heykelin öncülerinden Tamer Başoğlu, elli yılı aşan sanat yaşamının gözler önüne serildiği retrospektif sergisiyle İş Bankası Kibele Sanat Galerisi’nde... Sergide Başoğlu’nun 30 metre boyundaki anıt heykellerinden 30 santimetrelik rölyeflerine, üretim sürecinin geniş bir özeti sanatseverlerle buluşuyor. Tamer Başoğlu henüz 17 yaşında girdiği Akademi sınavlarında Türk heykelinin en önemli isimlerinden Hadi Bara’nın dikkatini çekti. İkinci sınıftayken Avrupa’da çağdaş sanatın öncü isimlerinden Rudolf Belling'in öğrencisi de olan Başoğlu, Eğitimini Hadi Bara, İlhan Koman ve Zühtü Müridoğlu gibi Türk heykel tarihinin iki ünlü isminin atölyelerinde tamamladı. Başoğlu, 1960 yılında İtalyan hükümeti bursunu kazandığında aklında sadece mermeri şekillendirmek varken daha sonra çağdaş sanatın gerçekleştirilebilmesi için mermerin yanı sıra demir, bakır, döküm gibi diğer malzemeleri öğrenip öğretmeyi de amaç edindi. Yeniliklerin Peşinden Koşan Adam Sanatçılığının yanı sıra hocalığı ile de Türk heykelciliğinin bugün katettiği mesafedeki kilit isimlerden olan Başoğlu, tek bir üslup ya da malzemeye saplanıp kalmamış, sürekli keşif ve yenilik peşinde koşturmuştur. Türkiye’de çağdaş heykelin başladığı dönemde çivi, toplu iğne gibi çok basit nesnelerin bile kısıtlı olduğunu söyleyen Başoğlu, sanatının asıl hedefinin öğrencilerinin önünü açmak olduğunu dile getiriyor. İlk Soyut Atatürk Anıtı Bugün ODTÜ ile özdeşleşen Atatürk ve Devrimleri Anıtı adlı beton çalışması Türkiye'nin ilk soyut anıt heykeli. Başoğlu, bu heykelin ardından Türkiye’nin dört bir yanında 40’a yakın anıt heykelle bir rekora da imza attı. Ege’nin Çakıl Taşlarından, Teröre Kurban Verilen Evlatlara... Başoğlu’nun çok sevdiği Ege’nin çakıl taşlarından, inşaat molozlarından arta kalan kiremit parçalarından çalıştığı rölyefler ise sergide son dönem eserleri arasında yer alıyor. Sanatçı, çevresinde gördüğü acılar, sıkıntılar ve üzüntülerden beslendiğinin altını çizerek Türkiye’nin kanayan yarasına da parmak basıyor. Şehit analarının acıdan kavrulan yürekleri ve sessiz dudakları sergideki kavruk ahşap heykellerden izleyiciye yansıyor. Tamer Başoğlu Retrospektif Sergisi 3 Temmuz’a kadar İş Bankası Kibele Sanat Galerisi’nde ziyarete açık... Tamer Başoğlu hakkında: 1938 yılında Nazilli’de doğan Tamer Başoğlu, 1954-1960 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’nde Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun öğrencisi olarak eğitim gördü. Eğitim çalışmalarını 1960 yılında devlet bursuyla gittiği Accademia Belle Arti Roma’da Pericle Fazzini ve 1968 yılında Salzburg Yaz Akademisi’nde Kirschner ve Emilio Vedova ile sürdürdü. 1964 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’nde başlayan ve halen süren eğitimciliğinde, çok sayıda kişisel sergi açıp karma sergiye katıldı; çok sayıda ödül aldı, çok sayıda kamu yapı ve alan uygulamalarında da bulundu. ODTÜ ile bütünleşen Türkiye’nin ilk soyut Atatürk Anıtı, Tamer Başoğlu’nun eserlerindendir. Logisticus Dergisi Aktualite
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.