Zıplanacak içerik

siyaset

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

siyaset tarafından postalanan herşey

  1. Dün gazeteleri sıraysıya kontrol ediyordum bu gün neler var neler yok diye yeni şafak gazetesi birinci sayfasından bir haber duyurdu. "Kompozisyon yarışmasında birincilik kazanan baş örtülü bir çocuğu kılık kıyafeti uygun değil diye çıktığı kürsüden indirdiler. " cümleleri yer alıyordu. Bu na diğer gazetelerin tepkileri ne olacak diye baktım ama beklediğim tepki gelmedi... Nede olsa kartel medya hakim Türkiye'de 'o' ne derse 'o' olur.... Çocuk 15 yaşında daha bir şeyler yapmaya çalışıyor kendi çapında büyük bir iş başarmış bir çok kişinin arasından başarıyla çıkmış... Taktir edilmesi gerekirken hakaret görüyor (kürsüden indiriliyor) Bizler her şeyden önce insan olmasını öğrenmeliyiz..... Esasında ilk defa karşılaşmıyoruz böyle durumlarla daha önce piyano gösterisi hazırlayan bir genci izlemek için gelen annesini de başörtülü diye almamışlardı. Gerçekten sorulması gereken bir soru var NEDEN laikliğe aykırı hımmm devleti bölmeye çalışıyor evet sizde haklısınız Olayın detayına inmeyeceğim merak edenler olursa diye http://www.yenisafak.com.tr/gundem/?t=26.1...c=1&i=83997
  2. aaaa öylemi bak ben bunu bilmiyordum. Ya şu yazdıklarınızı bi de okusanız görçekten ne demek istediğimi anlarsınız... Benim bir şey yazmama gerek yok yazdıklarınızla siz çelişiyorsunuz... Başörtüsüyle ilgili ayet yok diyorsunuz' sonra 'Kur-an'da göğuslari kapatmasıyla ilgili yazı vardiyorsunuz' Öyleyse bu başörtüsü sırt kısmından göğus kısmına doğru bağlanıyor. Ya başörtüsü saçını kapatır uçlarıda göğuslerini kapatır. Nur suresi 31. ayet... gerçeklere bu kadar gözünüzü yummayın....
  3. Buna baskıdan siyade bir yönlendirme desek daha doğru olur... Kimseye işkence yapıldığını sanmıyorum... zorlamaktan kasıt nedir... gel bizimle namaz kıl demekse bence bu gayet doğru bir şeydir. İnsanlar bazı doğruları anlamaya bilir bu doğruları anlatacak da birileri olacaktır. Namaz kılmanın yanlış olduğunu söyleyecek birisi var mı ? yoktur. O zaman birilerine namaz kılın demekte bir sakıça yoktur.
  4. Yok artık daha neler bir haberi İl Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt yalan olduğunu söylüor... Belgeler ordada hocanın ne zaman işe başladığı diğer çocukların ne zaman pansiyondan ayrıldığı ortada sen tutmuş kimleri savunuyorsun.... yazık ya gerçekten yazık... sizin gibi yalan haberler yapan kurumların avukatlığını üslenenler oldukça ben burada ne söylesem boş...Sırf ideolojiniz uğruna gerçek olan bir şeyi yalanladınız ya helal olsun ne diyeyim...
  5. Arkadaşım bu yurtları belli ki hiç bilmiyorsun....Tanıdığım bir çok kişi (bir çok kişi) bu yurtlarda kalıyor... Kıza bakıyorsun ben cemaat yurdunda kalıyorum diyor buna kimse inanmıyor ilk baktığımda bende inanmamıştım. Fakat kalıyor namaz kılmıyor saçı açık dekolte giyinen bir kız... Erkekde aynı şekilde namaz kılmıyor... Bu yurtları ne kadar bildiğin belli... önüne çıkın 2 örnekle hareket ediyorsun çok çabuk bir genelleme yapıyorsun....
  6. Bu tür konularda neden hep olumsuz yanlarını vermekte ısrar ediyorsun. Neden Sait Nursi'nin Balkan harbinde cemaatiyle doğudan gelip savaştığını yazmıyorsun.
  7. [Kız lisesinde namaz baskısı' haberi de katmerli yalan çıktı Okullarda yapılan saskı, yurtlarda zorla namaz kıldırılıyor, sınıf içinde türban takıyor vb. çarpıtma haberlerle halkın türbana karşı bir ön yargısının oluşması sağlanmak isteniyor...(muhabir çalıştığı gazetenin gözünden bakmaya başlıyor ben bu haberi yaparsam gazetede çıkar adım duyulur düşüncesiyle yalan haberler yapıyor.) Türbana karşı çephe alanlar bu tür yalan haberlere karşı neden bir tepki göstermiyorlar o da ilginçtir.... Amasya'da türban takmaya ve namaz kılmaya zorlanan 4 kız öğrencinin okulu bıraktığı yönündeki haberlerin asılsız olduğu ortaya çıktı. Dün bazı gazetelerin manşetinde yer alan iddia, valilik ve il milli eğitim müdürü tarafından yalanlandı. Anadolu kız meslek lisesine bağlı pansiyonda baskıya maruz kaldıkları ileri sürülen çocuklardan 3'ünün pansiyonda hiç kalmadığı belirlendi. Diğer öğrenci de, dinî faaliyetle suçlanan müdür yardımcısı göreve başlamadan önce pansiyondan ayrılmış. "Dinci baskıya karşı çıkan öğretmenlere nöbet tutturulmuyor." dediği ileri sürülen Türk Eğitim-Sen şube başkanı, böyle bir ifade kullanmadığını açıkladı. İl Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt'un dün yaptığı yazılı açıklama da çarpıtma olayının vahametini gözler önüne serdi. Öğrenciler H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D.'ye, din kültürü dersi öğretmeni Ahmet A. ile kaldıkları pansiyonun müdür vekili Özlem Y. tarafından baskı yapıldığı iddiası üzerine inceleme başlattıklarını anlatan Akkurt, elde ettikleri sonucu şöyle özetledi: "4 öğrenciden H.D., G.D. ve Ş.Ç., okulun pansiyonunda hiç kalmadı. Bu öğrencilerin aileleri Tokat'ın Turhal ilçesinde iş bulduğu için çocuklarının naklini o bölgeye yakın olan Aydınca Lisesi'ne aldılar. Diğer öğrenci Ş.D., 20-27 Eylül tarihleri arasında okulumuz pansiyonunda bir hafta kaldı. Haberde ismi zikredilen okulumuzun pansiyonundan sorumlu müdür yardımcısı Özlem Y. ise 1 Ekim'de göreve başlamıştır. Bu nedenle kız öğrencilere herhangi bir dinî baskı yapmış olması mümkün değildir. Zorlama veya baskı iddiasıyla ilgili olarak bize herhangi bir şikâyet gelmedi. Öğrenciler, veliler veya sendika temsilcisi dilekçe vermedi." Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi 9 ve 10. sınıf öğrencileri olan ve yaşları 16 ile 17 arasında değişen H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D.'nin, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri Ahmet A. ve kaldıkları pansiyonun müdür vekili Özlem Y. tarafından namaz kılmaları ve kapanmaları yönünde baskı gördükleri iddiası asılsız çıktı. Konu hakkında yayınlanan haberler üzerine inceleme başlatan İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 'dinî baskı' ifadelerinin gerçek dışı olduğunu ortaya çıkardı. Amasya Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt, yaptığı yazılı açıklamada, 4 öğrenciden H.D., G.D. ve Ş.Ç.'nin kız meslek lisesi pansiyonunda hiç kalmadığını belirtti. Dinî baskı iddiasıyla kendilerine şikayet gelmediğinin altını çizen Akkurt, ayrıca pansiyonda erkek öğretmen görevlendirilmediğini hatırlattı. Akkurt, "Okulun kadrosunda bulunan 14 bayan öğretmene belletici olarak görev verilmektedir. Ayrıca yaptığımız denetimlerde pansiyonda başı kapalı çalıştığı öne sürülen müdür yardımcısı Özlem Y.'nin kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olarak çalıştığı gözlemlenmektedir." şeklinde konuştu. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ahmet A., okulda her şeyin şeffaf olduğuna vurgu yaparak, baskı ve zorlamanın söz konusu olmadığını belirtti. Geçen yıl hakkında ortaya atılan iddianın asılsız olduğunun günyüzüne çıkmasına rağmen böyle bir haber yapıldığına dikkat çeken Ahmet A., hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Yurt müdür yardımcısı Özlem Y. ise habere konu olan öğrencilerden sadece bir tanesinin yurtta kaldığını ve onun da 27 Eylül'de yurttan ayrıldığını söyledi. Toplu namaz ve dini baskı gibi bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Özlem Y., veliler ile yurtta kalan öğrencilerin bu konuda hiç şikayetçi olmadığını sözlerine ekledi. 'Muhabir, açıklamalarımı çarpıtmış' Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, haberde yer alan açıklamanın kesinlikle kendisine ve sendikaya ait olmadığını bildirdi. Kendisine sorulan pansiyonla ilgili bir soru üzerine nöbetler konusunda açıklamada bulunduğunu belirten Terzi, "Açıklamalarım çarpıtılmış." diye konuştu. Öğrenciler ise okullarında kesinlikle bir baskının söz konusu olmadığını söyledi. Daha önce de okulları hakkında benzer haberler yapıldığını ifade eden öğrenciler, bu tür haberlerle okullarının gündeme gelmesinin kendilerini rahatsız ettiğini kaydetti. Lisede öğrenim gören ve pansiyonda kalan 9. sınıf öğrencisi Ö.H., "Okuldan ayrılan arkadaşlarımız okulu beğenmedikleri veya uzak buldukları için bahane uydurmuşlardır. Okulumuzda hiçbir zaman baskı görmedik." dedi. ZAMAN GAZETESİ
  8. siyaset şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Kaçırılan 8 askere tutuklama Dağlıca saldırısında teröristler tarafındanh kaçırılan ve daha sonra serbest bırakılan 8 asker 'emre itaatsizlik'ten tutuklanarak askeri cezaevine konuldu Hakkari Dağlıca'dan 21 Ekim'de düzenlenen ve 12 askerin şehit olduğu saldırıda teröristler tarafından kaçırılan 8 asker "emre itaatsizlik"ten tutuklandı. Kaçırıldıktan sonra götürüldükleri Kuzey Irak'ta 4 Kasım günü PKK'lı teröristler tarafından, aralarında DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk, Osman Özçelik ve Fatma Kurtulan'ın da bulunduğu 5 kişilik heyetin aldığı 8 asker, Erbil Havaalanı'nda ABD'li yetkililere teslim edildi. Bir ABD uçağıyla Süleymaniye Havaalanı'na götürülen 8 asker, buradan da helikopterle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1996'dan bu yana Irak topraklarında konuşlu bulunduğu Bamerni Havaalanı'na getirildi. 8 asker, helikopterle Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı'na götürüldükten sonra uçakla Ankara'ya gönderildi. Emre itaatsizlik Ancak Genelkurmay'da yürütülen soruşturmadan sonra 8 asker önceki gün Van'a getirildi. Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'nda askeri savcılıkta ifade veren askerler, daha sonra mahkemeye çıkarıldı. Tutuklanan 8 asker, Hacıbekir Kışlası içindeki Askeri Cezaevi'ne konuldu. Askerlere tutuklama kararından sonra aileleriyle kısa telefon görüşmesi yapma izni verildi. Uzman Çavuş Halis Çağan, çavuş Mehmet Şenkul, erler Ramazan Yüce, İrfan Beyaz, Fuat Başoda, İlhami Demir, Özhan Şabanoğlu ve Fatih Atakul'un, "Suçun vasıf ve mahiyetinin askeri disiplini aşırı derecede sarsmış olması, büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçunun işlendiğini gösteren kuvvetli delillerin bulunması ve izinsiz olarak başka ülkenin topraklarına geçmek" gerekçeleriyle tutuklu yargılanacağı öğrenildi. İddiayı reddettiler Van Barosu tarafından görevlendirilen avukat Ramazan Korkmaz ise sanık askerlerin ifadelerinde söz konusu suçlamaları reddettiğini ve emre itaatsizlik yapmadıklarını belirttiklerini söyledi. Tutuklanan askerlerden İlhami Demir'in Ağrı'da oturan babası Rabih Demir, oğluyla önceki akşam kısa bir konuşma yaptıklarını söyledi. Demir "Oğlum beni 14.30 sıralarında aradı ve 'Biz tutuklandık’ dedi. Cezaevinde pazartesi günü (bugün) görüşebileceğimiz söylendi. Van'a giderek oğlumla görüşeceğim'' dedi.
  9. siyaset şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    ******** ve abartıyorsun. ben askerlerin salbest bırakıldığına sevinmediğimi söylemedim. Ancak " askerlerin selbast bırakılmasına sevinemedim" diyenlerin bu gerekceden dolayı sevinemedim diyebilirler. konuya yazı yazan herkez sıcak odalarında oturmuşlar bu sözleri söyleyenleri eleştirmekten başka yaptıkları yok. Acaba " askerlerin selbast bırakılmasına sevinemedim" diyenler hangi gerekçeyle bunları söylüyor demiyorsunuz.... (ki kaçırılan askerlerden birini tanıyorum) benden çok ailesi sevinmiştir bir tek...
  10. siyaset şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Olayyara bide şehit ailelerinden dinlemek gerekiyor kanısındayım: Hakkari Dağlıca'da 12 askerin şehit olduğu saldırıda kaçırılan 8 askerin salıverilmesinin yankıları sürüyor. Esir askerlerin bırakılması ailelerini sevince boğdu. Ancak Adalet Bakan Şahin, esir düşen askerleri, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiçbir mensubu böyle bir duruma düşmemeliydi. Kurtulmuş olmalarından fazla sevinç duymadım" sözleri ile eleştirdi. Bu durum bazı esir askerlerin aileleri tarafından tepki ile karşılandı. Fakat, Bakan Şahin'in bu sözlerine aynı gün Dağlıca da şehit düşen Astsubay Çavuş Soner Özübek'in ailesi tarafından destek gördü. Bakanı Mehmet Ali Şahin'in PKK tarafından kaçırılan askerlerin kurtulmasıyla ilgili söylediği sözlere Dağlıca'da şehit düşen Astsubay Soner Özübek'in ailesinden destek geldi. "Askerlerin kurtulmalarına fazla sevinemedim" diyen Bakan Şahin'e destek gösteren şehit Özübek'in Eskişehir'deki babası Tuncer Özübek, "Oğlum şehit olduğunda üzerinde hiç mermisi çıkmamış. Tek kurşun isabet etmiş... Oysa esir alınan 8 askerlerimiz son mermisine kadar savaşabilirdi. Niye savaşmamışlar. 8 asker bir tabur adam yapar her biri 100 kurşun sıksa 800 kurşun yapar. Şehit babası olarak bu askerlerin esir düşmesine sevinemiyorum, kabullenemiyorum." dedi.
  11. Acaba kim ele verdi? Bence 2 korucunun yapacağı iş değil bu. 24. operasyonda F16 lar dağı bombalıyor 1 hafta önce pkk dağı terkediyor. Bizimkiler de boş dağı bombalıyor. Bu istihbarat nereden geliyor. 2 korucudan mı hiç sanmıyorum..... Her kasanın içinde bir iki çürük domates olur. Bizim kasamızda da var.
  12. Bence haberleri olmadığından değil kamuoyunda gereksiz gerginlik yaratmamak için yaptılar. Şu gün selbest bırakılacak 2 ve 1 ve sıfır... selbest bırakıldığında zaten haberimiz olur. Hükümet tarafından kesin olan bilgiler verilir. Somut bir kaynağa dayandırmadan (askerler elimize geçmeden) açıklama yapması mantıksız olur. Bu yalan haber yapan gazeteciye de benzemez......
  13. Çok şükür yalan bi haberin ardından da olsa 8 askerimizin selbest bıraklıdı. Acabaaa. Bush'a karşı Erdoğan'ın elinde bir koz bırakmamak için mi yapıldı? 'Operasyon yapmamamız için bi neden söyle 8 askerimiz ellerinde rehin olarak tutuyorlar. Bir sürü şehit verdik diyecekti siz sonlandıramazsanız biz sonlandırırız' diyecekti. Erdoğan Bey ama ne tesadüfse görüşmesine 1 gün kala askerler selbest kalıyor hayırlısı artık. Yok ben acaba diyorum...
  14. Kaynaklar: 1. Nisa Suresi,3 2. Nisa Suresi,129 3. Münazarat,69
  15. Madem Allahınız demiş, "Ne kadar isteseniz kadınlar arasında adaletli davramaya güç yetiremezsiniz" diye, neden, 1'den fazlası ile evlenmeyi savunuyorsunuz. Zira "eşit muamele şartını" yerine getiremeyeceğinizi, Allahınız peşinen söylemiş Neden birden fazla kadınla evlendiğini açıkladım. Aynı şeyleri sorup durmuşsun kadında bir hastalık olur sa erkeğin zinaya gitmemesi için. DNA testi meselesine gelince o devirde daha icat edilmemişti. Günümüzde diyeceksin günümüzde kaç kişi çok evlilik yapıyor. İstisnalar her konuda olur. Bunda da olacaktır. Ama günümüzde insanlar çok evlilik yapmamaktadır. 10 eşlilikten 4 eşliliğe geçişte de çok fazla olan eşlerini islamın emrettiği sayıya düşürmüş.
  16. Yazışmalara baktığımda bir şey ditkatimi çekti İslam dininin çok kadınla evliliğe müsade etmesini yanlış anlayanlar var. İslam dini Arabistan Yarımadasına yayıldığı sırada bir kısım cahiliye adetleri de bütün tesirleriyle hükmünü icra ediyordu. İslamiyet bunlardan bazılarını tamamen kaldırıyor, bazılarını mutedil hale getiriyordu. Bunlardan birisi de Cahiliye dönemindeki sınırsız kadınla evlenme meselesi idi. İslamiyet gelmeden önce Arap Yarımadasında erkekler, sayı tahdidi olmaksızın, istedikleri kadar kadınla evlenebilirlerdi. İşte Kur'an-ı Kerim bu cahiliye adetine bir sınırlama getirdi. Azami olarak dörde kadar evlenebileceğini açıkladı. Cenab-ı Hak “Eğer hanımlarınız arasında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sadece bir tane ile yetinin.” buyurdu.(1) Buna göre, birden fazla evliliği Kur'an tesis etmedi. Ancak daha önce sınırsız olan adedi sınırlandırdı. Mesela Giylan ismindeki Sahabi Müslüman olduğu zaman on hanımla evli idi. İslamiyeti kabul ettiğinde dörtten fazlasını boşadı. İslamiyet her ne kadar birçok kadınla evlenmeye müsaade etmişse de, bir tek kadınla evlenmeyi esas olarak kabul etmiştir. Birden fazlasına müsaade “ahlaki ve sosyal zaruretler” haline tahsis edilmiştir. Bu durumda kadınlar arasında adaletin şart olduğu açıklanırken ruhi temayüllerde eşit davranmanın pek mümkün olmadığına dikkati çekilmiştir: “Ne kadar isteseniz kadınlar arasında adaletli davramaya güç yetiremezsiniz” (2) Cenab-ı Hak bir ayette adaleti emrederken, diğer ayette de insanların hanımları arasında adaleti gerçek manada gerçekleştiremeyeceklerini açıklaması, birden fazla kadınla zaruret olmaksızın evlenmemeye işaret içindir. Ayrıca bir islamiyet 4 kadınla evleneceksin diye zorlamaz. 1 kadınla evlendin sonrasında o kadından çocuğun olmadı. Yada cinsel olarak bir hastalığı oluştu. Böyle bir durumda erkek zinaya gitmemesi için 2. kadın alabilir hükmü verilmiştir. 1. kadını boşayıp 2. kadını alabilir fakat islam dini ilk kadın zordurumda kalmaması için dul olmaması için onu dışarı atmamayı emretmiştir. Bunun için çok evlilik vardır. Bu konu ile ilgili sohbette erkek 4 kadınla evlenebiliyor da kızlar neden evlenemiyor sorusu sorulur. Erkek çok evlilik yaptığında dünyaya gelen çocuğun annesi bellidir doğuran babı bellidir 1 tane sorun yok. Fakat kadın çok evlilik yaptığında anne belli bir tane pekala baba hangisi 4 tane ? Buyurun o babayı cıt pıt diyerek seçelim... Tarihin her devrinde milletler arasında ortaya çıkan kanlı savaşların acımasız tesiriyle erkek nüfusu azalıp, kadın nüfusu bir kaç misli artar. Böyle bir durumda bir erkeğin bir kaç kadını koruması bir vazife olur. Türkiye, Birinci Dünya, Almanya da İkinci Dünya Savaşından sonra bunu yaşamıştır. Almanya'da İkinci Dünya Savaşından sonra kadınların sayısı erkeklerin üç katı kadardı. Alman milleti şiddetli bir sosyal dengesizlik tehlikesiyle yüz yüzeydi. Çünkü kadınların hemen hemen üçte ikisi çaresizlik ve kimsesizlik içinde bulunuyordu. Böylece Almanya hükümeti bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine imkan tanımak zorunda kalıyordu. Bir Alman Profesör, Alman kadının kurtulması için İslamın bu ruhsatını kabul etmekten başka çare olmadığını ısrarla belirtiyordu.
  17. Siz tahminler üzerinden politika yapıyorsunuz. Tahminler üzerinden insanları dışlıyor tahminler üzerinden küçük görüyorsnuz. Sizin tahminleriniz tutmayacak....
  18. Aynı konular, aynı yazılar, yanı tartışmalar, aynı kişiler hep aynı ....Belirli bir süre sonra sıkıyor
  19. Politika seni anlamak mümkün değil. Yok bıyığı var giyinmesini bilmiyor orta çağdan kalma kıyafetler. Giyinmesini bilen de düşünceleri farklı. Valla ağzımızla kuş tutsan sana yaranamayacağız. Hayır sözüm ona olayları düzgün algılıyor beyfendi. Bak bak bak avrupadaki Türkler kendini biz Türk'üz diye tanıtmaktan utanıyorlarmış. Bunu yapacak kişiler bizler değil sen ve senin gibi düşünenlerdir. bildiğim Tanıdıklarımın yaşadığı 2 ülke var. Almanya'da ve Hollanda'da Türkler biz Türküz diye basbas bağırıyorlar. Türk olmaktanda grur duyuyorlar. Neymiş efendim diğer Türkler giyinmesini bilmiyor diye Avrupada yaşayan Türkler Biz Türküz demeye utanıyorlar mış. Biraz daha gerçekci olalım olur mu? Gerçekten çok mantık dışı olmayan şeyleri yansıtıp duruyorsun buraya...Ya böyle bir şey yok Sen kaç türk tanıyorsun anlattığın şekilde. Konuşmaların ilk avrupalılar güzel giyinen traj olan vb. bakımını yapan bi Türk görünce onun Türk olduğuna inanmıyor diye başladı. Sonradan döndü Avrupada Türkler utanıyor kısmına 'hayırdır bu dönmenin bi sebebi varmı'
  20. Arkadaşım sen hangi yazıya bakıyorsun açılan başlığa mı yoksa benim çevap verdiğim yazıya mı? Biraz daha ditkatli bak... Ben dipton'ta değli politikaya cevap verdim....
  21. ’Meydanlarda neden türbanlılar yok’a dair Gerçekten yoklar mı? "Baktım yoklar" deyip geçiştirebilir miyiz? Peki o zaman senin bakınca göremediğini, nasıl oluyor da ben bakınca görebiliyorum? "Meydanlarda neden türbanlılar yok" sorusu, başka "tehlikeli" ve "bölücü" soruları da kışkırtmaz mı? Mesela, "Madem her tür sorunun sorulması meşrudur" mantığından hareket eden biri, "Neden askerin şehidi hep fakirden çıkar abi?" diye sorsa... Ya da "Neden şehit analığı hep başı örtülü yoksul kadınlara düşer usta?" diye sorsa... Hazırladığınız bir yanıt var mı? Belki de en iyisi "Türbanlı da meydanda / Başı açık da meydanda" demek. Ya da "Türbanlının da oğlu şehit oluyor / Başı açığın da" demek. Bir de şu var: "Türbanlılar" diye homojen bir grup mu var? Bunlar düğmeye basılınca hareket eden, düğmeye basılınca duran birer "otomatik portakal" mıdır? "Başı açıklar" diye bir kategoriden söz edilebilir mi? Bir "başı açık" ile başka bir "başı açık" arasında fark olabileceğini düşünüyoruz da, neden bir "türbanlı" ile başka bir "türbanlı" arasında fark olacağını düşünmüyoruz? Eğer "Arada bir fark yok... Bunların hepsi aynı" diyorsanız... O zaman bu tür bir genellemenin sizin için de geçerli olabileceğine onay vermiş olursunuz. Ayrıca... "Bunların alayı aynı" önermesi de doğru değil. Mesela, okulunu bırakıp evine kapanan "türbanlı" da var, Çankaya’da konuk ağırlayan "türbanlı" da var. Okey oynayıp erkek arkadaşlarıyla nargileye takılan "türbanlı" da var, "Günaha girerim" diyerek sokağa adımını atmayan "türbanlı" da var. Kendisine Amerika’da okuma imkánı bulan "türbanlı" da var, henüz bir pasaporta sahip olmayan "türbanlı" da. AKP’li "türbanlı" da var, MHP’li "türbanlı" da. Meydanlara koşan "türbanlı" da var, "Aman AKP’yi zor durumda bırakmayalım" deyip meydanlardan uzak duran "türbanlı" da. Ahmet Hakan
  22. Aynı şeyleri yineleyip duralım istersen 'o sizin için bez parçası olabilir ama bizim için imanın gerektirdiklerinden birisidir. Kur-an'da açıkca dile getirilmiştir. Laiklik gibi önemli bir konuyu akılcılık bilimsellik medeniyetle ölçmemiz gerekirken 'basit bir bez' parçasını ön plana tutmanız daha da bi ilginç... Bölücülük ha, bölücülük nedir ya insanların arasında farklılık yaratmakmıdır. (burdaki bölücülükten kasıt terör deil) vatanı sanmıyorum parçalamak topraklarını dağıtmak bunu basit bir bez parçası yapamaz. Eğer burda insanları 2 ye bölmekse bunu biz değil siz yapıyorsunuz türbanlı-saçı acık sizin gibiler bizim gibiler.... ne güzel işte demek ki bir arada yaşaya biliyoruz. Esasında biz toplum olarak hep bir arada yaşadık. Fakat bizim protokol kalburüstü kesim dediğimiz insanlar bir arada yaşayamıyordu. Sonucta onlarda yaşamaya başladı. Sevselerde sevmeselerde bence bir takım farklılıkları ortadan kaldıran insanların başındakine değil düşüncesine değer veren bir tablo. İyi de be güzel kardeşim senin o yadırgadığın bıyık bizim kültürümüzde olan bir şey 'osmanlı bıyığı' krallar gibi biz avrupalı değilz. Biz Türk'üz sakalımızla bıyığımızla tespihimizle biz buyuz....Bu saatten sonra ne babamın bıyığına ne de dedemin sakalına kimse bir şey diyemez avrupalılaşmaymış siz avrupalı olun biz Türk oluruz... Size güle güle.....
  23. Hımmm Bekir Çoşkun'un yazısından basit bir alıntı. Yazıyı okuduğumda çok saçma gelmişti. Şu televizyonlara yansıyan alanlar hangi alanlar hiç okullarda kutlanan Cumhuriyet Bayramından haberiniz varmı? Oraya çocuklarını izlemeye gelen ennelerden haberiniz varmı? Tabi ya bizim için istanbul beykozda toplanan kalabalık yeterde artar bile. Ha unutmadan bir kaç ilde de valilik çevresinde toplanan halk bu kanıya varmanıza yetmiştir. **************** baksaydınız Türkiye'de televizyon ekranlarına yansıyan alanların dışında, okullar olduğunu ve o okullarda okuyan öğrencilerin ailelerinin de gittiğini görürdün. Ama sizin gibi düşünenlerin bunu görmesinin mümkünatı yoktur. Eğer görseydiniz ne Bekir Çoşkun bu yazıyı yazardı. Ne de sen bu yazıyı buraya taşırdın. saygılarla
  24. Yıllardır süregelen bir tartışmadır Türkiye'deki üniversiteler yüksek lise düzeyinde eğitim veriyor. Öğretim görevlileri tarafından üniversitelerin bu durumda olması hep öğrencilere yüklendi. Öğrenciler araştırma yapmıyor. Bizim anlattıklarımızla yetiniyor denildi durdu. Üniversitelerde baskı gündeme geldi. Fakat gündem arasında basit bir olay olarak algılandı ve pas geçildi. Esasında özgür düşünce, haklarını bilen bireyler yetiştirmek yetişen bireylerinde öğrencilerine doğruyu aktarmak adına çok büyük önemi vardı. Sonuçta onlar bu günün üniversite öğrencisi yarının öğretmenleriydiler. Bozuk bir sistemden eğitim alan kişiler aldıkları bu eğitimi aktarırken bozuk olarak aktaracaklar ve sistemdeki çarpıklık bu şekilde sürüp gidecek. Olayı bir örnekle somutlaştırmak istiyorum. Üniveristelerde yapılan bir çok baskıya karşı basit bir örnek teşkil etsede.... Ahmet Selçuk üniversitesinde eğitim görmektedir. Ders saati 17.30'da başlayacaktır. Genelde geç kalır derslere fakat, o dersin hocası geç kalanları derse almadığı için erken gelmiştir. Saat tam 17.30 Ahmet derstedir fakat hoca ortalıkta yoktur. Ahmet bir işte çalışmakta ailesine elinden geldiğince yük olmamaya gayret etmektedir. Ne olduysa hoca 20 dakika geçmesine rağmen gelmemiştir. Ahmet öğlen yemeği yemediği için acıkmış ve yemek yemeye gitmiştir. Arkadaşlarını da uyarmıştır olaki hoca gelirse beni çaldırın diye. 10 dakika sonra hoca gelir arkadaşları Ahmet'e haber verir. Koşarak sınıfa girer fakat 5 dakika geçmiştir. Ahmet: Hocam derse girebilir miyim? Hoca sorar: Neredesin? Ahmet: Siz gelmeyince ben de acıktım yemek yemeye indim Hoca: Saat kaç oldu dersimiz 17.30'da başlıyor Ahmet: Ben o saatte burdaydım fakat siz yoktunuz bende gelmeyince aşağıya yemek yemeye gittim 5 dakika oldu sizde derse başlayalı Hoca: Beni alakadar etmez benden sonra derse giremezsin Ahmet: Ben zamanında geldim siz yoktunuz ben geç kaldıysam sizde geç kaldınız......bu sözden sonra hoca bağırmaya başlar ********** ÇIK, DIŞARI ÇIK DEDİM SANA Ahmet daha da bir şey söylemez çıkar. Tabi hoca arkadan konuşmaya başlar. ********** ***** hem geç kalıyor hemde konuşuyor. ***** böylelerine yüz vermeye gelmez değil mi çocuklar? Diğer öğrencilerde ne yapsın ne de olsa orası yüksek lise evet hocam doğru söylüyorsunuz. Sıkıysa birisi aksi bir şey söylesin yada o çocuğu savunmaya kalksın. Diploma alamaz o öğrenci, her yıl büte girer fakat geçemez nedeni hoca Ahmet'inde tabiriyle hoca takmıştır. Olay nedir hoca daima haklıdır. Üniversitelerin yüksek lise denmesinin nedini budur Not baskısı, ********* vb. olaylar yüzünden saygılarla
  25. İç İşlerinden yapılan açıklamaya göre askerlerimizle ilgili bir gelişme yok. Fatih Altaylı'nın aldığı kaynak yalan çıktı demek ki. Sizlerden de özür diliyorum. Kesin olmayan bir açıklamayı dile getirdiğim için....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.