all aloNe

Einstein önyargı için atomu parçalamak önyargıyı yok etmekten zor diyor.. Önyargı gerçekten insanın başına bela olan insanları yanlış anlamamızı sağlayan kişinin karşısındakini tabiri caizse yargısız infaz etmesidir.Bana göre bu anlamda önyargı ile empati çok zıttır.Önyargılı insanlarda empati yeteneği olması beklenemez. Bir de bilenler bilir, bu konuyla ilgili meşhur gelincik hikayesi vardır: Uzaklarda bir köyde, kocasi, çocugu dogmadan ölmüs, tek basina yasayan hamile bir kadin kendisine arkadas olmasi açisindan dagda yarali olarak buldugu bir gelincigi evinde beslemeye baslar. Gelincik kadinin yanindan bir an bile ayrilmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da,oldukça uysallasir. Bir kaç ay sonra kadinin çocugu dogar. Tek basina tüm zorluklara gögüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadir. Günler geçer. ve kadin bir gün bir kaç dakikaligina da olsa evden ayrilmak ve yavrusunu evde birakmak zorunda kalir... Gelincikle bebek evde yalniz kalmislardir. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelincigi ve kanli agzini görür. Anne çildirmisçasina gelincige saldirir ve oracikta öldürür hayvani. Tam o sirada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir... Ve odada besigi, besigin içindeki bebegi ve bebegin yaninda duran parçalanmis bir yilani görür.

''I could die right now, clem. i'm just... happy. i've never felt that before. i'm just exactly where i want to be. '' "Sürekli konuşmak her zaman iletişim kurmak demek değildir." (Eternal Sunshine of Spotless Mind) "A man who doesn't spend time with his family can never be a real man " (GodFather)

Romeo + Juliet filminin neredeyse tüm müzikleri. Son günlerde dinlemekten bıkmadığım şarkılar... Gladyatör Grease - oldukça eğlenceli. - Amelie "Perde Arkası"nın müzikleri de fena değildi. Aklıma gelenler...

Seçenekler arasından Titanic ve Gladyatör. Kaç kere izlediğimi unuttum. : ) Beyza'nın Kadınları, Mozart ve Balina, Eternal Sunshine of Spotless Mind ("Sil Baştan" ama ben orijinal ismini filmin etkileyiciliğine daha uygun buluyorum.), Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? filmleri de benim izlemekten bıkmadığım filmlerdir.

: ))) Beyaz'a da konuk olmuşlardı. "Bana kitap al" da güzel, beylerin nadide eserlerinden. .)

"Bir" canım var, iki yol ayrımına vardığımda "tek" seçeneğim, "ikilem"den ise nefret ederim... O yüzden: "BİR"i seviyorum!... Bu da benim yaşam felsefem. : )

Zeka parıltılarının satır aralarına serpiştirildiğini görmek, düşünmek, meraklanmak ve sahiden okumak istiyorsanız, şu 3 kitabı okumalısınız. Kitap kurtlarının her birini en fazla 3 günde bitirip tadını alacağı kitaplar: - Bir Cinayetin Psikanalizi - Jed Rubenfeld. (Özellikle Freud sevenlere...) - Ölüm Kadar Basit - Peter James. - Şeytanın Müridi - Glenn Meade.

Kitabını okumak yerine filmini izlemiştim. Anlatılanlar etkileyici, evet. Geyşalığın yaygın olarak bilinen tanımının aksine adeta bir "meslek" olduğunu biliyordum ama filmle bu kanı kısmen şekil buldu beynimde diyebilirim. Okumaya üşenenler güzel bir film izlemek isterse "Bir Geyşanın Anıları" iyi bir seçimdir. Bayanların daha çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum.

Kısa ve özdü, teşekkürler. Yalnız, dilimize sahip çıkma savaşını çoktan kaybetmişiz, düşüncesine katılmıyorum. Kişisel olarak düşündüğümüzde "Ben sahip çıksam ne olur" diyoruz. Ama böyle düşünen en az 10 kişi varsa bu savaşı kazanmak için de yeterli güç bulunabilir demektir. Yabancı dil öğrenmenin hiçbir zararı yok, hatta insan günümüz koşullarında en az iki dil bilmeli -anadili dışında-. Ama bunun yanında kendi diline de sahip çıkacak bilince sahip olmalı, anadilini sevmeli ve dil hazinesini koruyup geliştirmeli. Fakat "millî eğitim" kavramı içine "millî olmayan" unsurların karıştırılmasına da kesinlikle karşıyım... Eğitim sisteminde var olan yabancı dil öğrenme sürelerine bakıldığında bundan iyi niyet çıkarılamayacağı ortada zaten. İrlanda'nın hazin sonundan biraz daha uzakken biz, dilimize her zamankinden çok sahip çıkmalıyız.