Bundan 5 sene evvel öğle yemeğinde ne yediğini hatırlayan var mı?
Yine bundan 5 sene evvel o gün içerisinde hangi günahları işlediğini hatırlayan var mı?
Yine bundan 5 sene evvel o gün içerisinde yaptığı iyilikleri hatırlayan var mı?
Bırakın o gün içerisinde yaptığınız iyilik ve kötülükleri emin olun O GÜNÜ BİLE hatırınıza getiremezsiniz. Ama hatırlayamasanız dahi öyle bir günü yaşadığınıza İNANIRSINIZ.
Örneğin doğum anını hatırlayan var mı? YOKtur.
Bu sizin doğmadığınız anlamına mı gelir?
Annenize sorduğunuzda size: " Seni şu günde şu saatte doğurdum " der.
İnsanoğlu nasıl ki öldüğünde yaptığı herşey ona hatırlatılacaktır (önceden yaptıklarınızı ve şu anda hatırlayamadıklarınızı bir düşünün) ve o da bu yaptıklarını inkar edemeyecektir, aynı şekilde " SUAL: elestü bi rabbiküm! CEVAP: bela!!! " bu olayı da hatırlayacaktır.
İnsan hatırlayamadığı şeyi inkar edebilir ama hatırladığında durum TAMAMEN değişir.
ATEİST yahut TEİST her ikiside bir yaratıcı olduğuna inanır. ATEİST maddecidir. Bütün bu yaratılışı maddeye bağlar.
TEİST ise bütün bu yaratılışı maddeyi de yaratana bağlar.
Her ikisindeki bu bağlama iç güdüsü aslında "kalu bela" denilen zamandan gelmiştir.
Bunu size yaşadığım bir olay ile anlatmaya çalışayım...
Birgün arkadaşın biri ile yürüyüş yapıyorduk. Yoldan geçmemiz gerekiyordu. Arabaların geçmesini bekledik. Daha sonra beraber yola indik. Tam karşıdan karşıya geçerken bir araba yavaşça bize doğru geldi. Ben arabanın geçmesi için biraz geri gittim. Fakat arkadaşım araba kendine yaklaştığında hızla geri çekildi. Beni bile tutup geriye itti. Araba geçtikten sonra yolun diğer tarafına geçtik. Biraz daha beraber yürüdük. Onun araba geldiğinde kendini hızla geri çekmesi ve beni bile geriye itmesi bende bir merak uyandırmıştı. Dayanamayıp ona sordum: " araba bize geldiğinde neden bu kadar telaş yaptın? Halbuki benim gibi hafif geriye çekilebilirdin. " Arkadaş: " Geçmişte küçük bir trafik kazası geçirmiştim " dedi. Ben: " Araba bize yaklaştığında yaşadığın o gün mü aklına geldi. " dedim. O: " Hayır! " dedi. Ben: " O zaman neden geriye çekildin? " O: " Araba bana yaklaştığında o gün aklıma gelmedi. Fakat sanki o günden bana bir iz kaldı. Ne zaman bir araba bana yaklaşsa kendimi hızla geri atarım. Ama diyorum ya o gün aklıma gelmiyor. Bende derin bir iz bıraktı. Yaptığım bu hareketi ben o gün yaşadığıma bağlıyorum. " dedi. Gerçekten de bir arabanın yakınından geçerken bile duraksıyordu.
Demek ki insanlar geçmişte yaşadıkları olayın muhtevasını hatırlayamasa dahi bu onda iz bırakmasını engellemiyor. İşte insanlarda doğuştan gelen " inanma isteği " de buna bağlı. Verdiği sözü yahut o anı hatırlamıyor ama o gün insanlarda öyle bir iz bırakmış ki her insan " inanma isteği " ile dünyaya geliyor. Ve bir zamandan sonra arayış içerisine giriyor.
Tabi bu olayı (kalu bela denilen zamanda verilen ahid) çoğu insan hatırlamaz. Diyorum ya insan birçok şeyi zaten hatırlamaz. ( Hz. Ali'nin bu olayı hatırladığı rivayet edilmiştir )
Bir insana : " bana son 1 ay içerisinde yediklerini eksiksiz olarak yaz " deseniz. Hatırından hepsini yazamayabilir. Fakat son 1 ay içerisinde yediklerini inkar edemez. Çünkü o yedikleri sayesinde halen yaşamaktadır. O kişi: " Yaşadığıma göre yemiş olmalıyım " der.
İnsan doğuştan inanma isteği ile doğar. Bunu nasıl açıklayacaksınız? " yaşadığıma göre yemiş olmalıyım " diyen insan nasıl olurda " bende bu inanma isteği olduğuna göre daha önceden bir olay yaşamış olmalıyım " demez.
Bir müslüman -hatırlayamadığı yemekleri- yediği için ayakta durduğunu ve yine -hatırlayamadığı sözü- verdiği için inanma isteği ile doğduğunu bilir.
Allahü Teala gönderdiği peygamberler ve onlara verdiği suhuf ve kitaplar ile defalarca insanları -bu gerçeği bildirerek- uyarmıştır.
" LA İLAHE İLLALLAH "
A'RAF SURESİ 172. AYETİ MEALEN:
Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.