Her şey 1954 yılında küçük bir Hollanda kasabası olan Oosterbeck’de başladı. Bu küçük kasabanın en lüks oteli Bilderberg’de buluşan bir grup seçkin, adını toplantının yapıldığı otelden alacak gizli bir oluşum için düğmeye bastı. Batı dünyasının en varlıklı, ekonomik ve politik açıdan en etkili insanlarından oluşan bu klik, her yıl dünyanın içinde bulunduğu durumu ve geleceği konuşmak üzere toplanma kararıyla ayrıldı söz konusu otelden. Bir ‘bilgeler komitesi’ tarafından yönetilen ve üyeleri arasında sanayiciler, bankacılar, politikacılar, devlet başkanları, başbakanlar, uluslararası kurumların (NATO, IMF, Dünya Bankası) üst düzey yöneticileri ile Merkezî Haberalma Örgütü (CIA) direktörünün de bulunduğu bu özel topluluk o günden itibaren “Derin Dünya Hükümeti” olarak tanımlanmaya başladı.
ABD başkanı Nixon Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir barış temin ederek, Ortadoğu’daki sorunları çözmeye çalıştı. Bunu yaparak yılda 7 milyar dolara ulaşan ve ABD vergi mükellefleri tarafından karşılanan yardımları içerideki sosyal sorunların çözümünde kullanmak istiyordu. Nixon Watergate skandalıyla gitti ve bir daha hiç kimse bu sorunu çözmeye çalışmadı. Nixon herkesin üzerinde mutabık kalacağı hakça bir çözüm istiyordu. Bugün gündeme gelen proje Donald Rumsfeld, Perle gibi İsrail daha doğrusu yahudi lobisinin etkisindeki isimler tarafından hazırlanan bir projedir. Bu isimler Bilderberg projesinin daimi katılımcıları olduğuna göre projenin organizasyon bağlantısı olduğunu söyleyebiliriz.
Son yıllarda Bilderberg ve diğer birçok uluslararası kimilerine göre derin, kimilerine göre sığ olan sivil toplum kuruluşları Türkiye’de toplantılar yapıyorlar. Bu açık bir şekilde Türkiye’nin dünya muvazenesinde yavaş yavaş yerini aldığının bir göstergesi. Dünyanın her geçen gün enerji ihtiyacının artması enerji kaynaklarının merkezinde oluşumuz, ekonomik ve diğer evrensel değerleri yakalamamız ve bu yöndeki gayretimiz dikkatleri Türkiye üzerine çevirmiştir. I. Dünya Savaşı’ndan önce dünya muvazenesinde yer alan ülkelerden bugün tek olmayan Türkiye’dir. Bu ayak tamamlanmalı. Bir diğer önemli mevzu her alanda yetişmiş insanlarımızın varlığı.
Bu toplantıda ayrıca ülkemizin içinde bulunduğu seçim süreciyle birlikte, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki "Bak ben buradayım. Hadi gelsene” nevinden kışkırtmalarına karşı sabırlı ve soğukkanlı bir duruş sergileyen Türkiye’deki iktidarın, belli ki destekçileri ve senaristleri dışarıda bu örgütün, hazırlanan sona uygun hale getirmek için öngördüğü Türkiye’deki iktidar modeli nasıl bir model acaba ve kime işaret etti. Yoksa kışkırtıcı hainlikleri ile çileden çıkaran oyunlar içindeki bölücü terör örgütü yardımıyla hazırlanan son için bu sabırlı ve akıllı duruşu sergilemeye tahammülü olmayan, hadi hemen girelimci bir parti mi?
Sonuç itibari ile geldiler ve iktitidar modelini belirleyip gittiler.