NıEtZsChE

bu cewabı beni tanımamana weriyorum... benim desteklediğim kişi(bağımsız) zaten mecliste... bunun demokrasi olup olmadığına dair en güzel cewabı tengeriin arkadaşım vermiştir... ne zaman uyanacaksınız bilmiyorum ki...

Çözümün seçimde olmadığını söylememiş miydim

bu konuda seni sonuna kadar destekliyorum jön.... halkların kardeşliği...

toprak aldın noldu adam mı oldun önce iç sawaşını hallet sen hala misak-ı milli diyo yaa toprak uğruna sawaşcaksan yol senin olsun ben sadece gülerim.... Kardeşçe yaşamayı bilme işim yok toprak derdine düşcem... dünya bize yetmiyor sanki....

Chp sol gösterip sağ wuracak... akp ortada zaten... oyum olaydı ya Ufuk Urasa ya da tkp ye werirdim....

bilgekagan gibi ırkçı faşist kendii bilmez arkadaşlar yüzünden insnalar bırakın türklüklerinden utanmayı türkiye de yaşamaktan utanır oldu... bu kadar mı duyarsız bilgisiz olundu anlamıyorum.... daha kavramları zihninde oturtturamamış insanlardan aslında pek fazla bir şey beklenemez... Sizin gibi insnalar önce ırkdaşım ırkdaşım derler sonrqa öölümlere göz yumarlar. ben kürtüm diyenleri sebepsizce döwerler... doğru yalışı ayırt edemeden saldırganlaşırlar. işte bu yüzden size 'kurt' sözcüğünü yaklaştırıyoruz... Onlar bir eti görünce sizse türk harici bir insanı görünce kendini kaybediyor ipinizi koparıyorsunuz....

islam dini oldukça ince çizgide yürüyen bir dindir. Öncelikle her şeyi en üst boyuta taşır fakat bunu uygulamaya geçirirken her şey alt üst oluyor. İnsanların cehaletini sadece bir dine bağlamak ne kadar doğru bu tartışılır. ona bakılırsa annesi ve babası ateist olup o ailede dünyaya gelen ferdlerin hiç araştırmadan ateist olup ve üstelik cehaletin doruklarında gezen bir çok insan var. İşi sadece islama yükleyemeyiz. Bir de şu var ki tevrat daha tutucu bir dindir. Ya da hristiyanlığı ele alalım. İncili okurken kurallarını görünce oldukça şaşırmıştım. Kuranla kıyaslayınca hristiyanlığın daha da sert olduğunu düşünmöeye başladım. Ama tabi ki uygulaaya geçerken bu dinde de aksaklıklar fazlasıyla oluyor. Osmanlı döneminde yapılan en büyük hataysa matbaanın 500 yıl sonra ülkeye gelmesidir. Konuyu günümüze taşırsak ve günümüz koşullarıyla ele alırsak tarih bu günde eriyecektir. O yüzden o günün şartlarıyla yorumlamalıyız. Şunu da unutmamak gerekir ki cehaleti sadece çarşaf giyip hayatında bir çok şeye 'haram' gözüyle bakanlarda buluyoruz. Evet belki bu bir cehalet göstergesi şunu da düşünelim herhangi bir dine inanıpda 'haram' gözlüklerini kaldıran fakat günün koşullarını, tarihini, şartlarını, ülkesini bilmeyen üstelik hayatı sadece birilerinin cebine koyduğu para ve giydiği marka kıyafetler olan bir çok insan var. Bunları 'aydın' olarak mı tanımlayacaksınız? Üzgünüm ama o zaman sizin ölçütlerinizin bir ****** ölçütlerinden farkı yok....

Dipnot arkadaşımın söylediği bir çok şeye katılıyorum. Cumhuriyet rejimi ülkemize geldiğinde ülke dindarların elinde erimek üzereydi. Şimdi de durumun o günden b u güne pek fazla bir farkı yok. Sanıyorum ki bu insnalar rejim karşıtı insnalardır. Devlet ideolojisini(kemalizm) bozmak isteyen bir çok kendini bilmez siyasetçiler insnaların dini duygularını sömürerek bir yerlere gelmeyi umut ediyorlar. Ve ne yazık ki bir çok insan da buna izin veriyor. Din kimsenin tekelinde değildir ve dinle siyaset birbiriyle karıştırılmamalıdır. Oltaya gelmeyeli arkadaşlar. Öncelikle insnaları neyi neden savunduklarına dikkat edelim. Dini duygularımızı kimsenin eline bırakmamıza gerek yok. Bu güne kadar bu toplum laiklik ilkesiyle ayakta durdu ve son 4 seneye kadar şeriatçılar diye bir sınıf da yoktu. Bir takım şeylerin farkında olunması umuduyla...

Bir sır daha var çözdüklerimizden başka, bir ışık daha var bu ışıklardan başka. Hiçbir yaptığınla yetinme geç öteye:Bir şey daha var bütün yaptıklarından başka...(ÖMER HAYYAM).. Benim için erdem budur. Öncelikle yaratıldığını kabul etmeyip kendini yeniden yaratmak. Sonra ortaya konulmuş tüm sınırları silip Kader kavramını yeniden yazıp belki de yapabildiğimin en iyisini yapmak. Bir anlamda fazlasıyla keskin yaşamak ama yine de yetinmemek yaptıklarınla... Benim için erdem sürekli koşmak ama hiç durmamak yorulmamak.... Tüm yaratıcılığını kullanıp yeniden yaratmak ve en başta da kabullenmemek çizilen sınırları... Bu düşüncer benim hayatımı erdemli kılıyor...

Ben Ziya gökalp'i okurken neye karşıyım neden karşıyım acaba diye okumuştum sonra baktım ki aslında bazı şeyleri bana uyuyor ama yine de milliyetçi yaklaşım(ırkçılıkla kıyaslanmasa bile ya da ırkçılığa yaklaştırılmasa bile) ben o kavramla bağdaşmıyorum... en basit ve somuta indirgenmiş örneklerle açıklamak istiyorum. türklüğümle gurur duymuyorum(ama utanmıyorum da yanlış anlaşılmasın), türkçülük esaslarından pek azı bende var(çok azını hissedebiliyorum), bugün milliyetçiliğin geldiği boyutu sevmesem bile açıkça söylemeliyim ki milliyetçilikle bağdaştırmıyorum, günün ideolojisinin o kavramla bütünleştirerek refaha çıkacağımıza inanmıyorum... bunun gibi bir çok şey . ama şunlarda var ki benim belirlediğim ideolojim var ki bu konuda şunu söyleyebilirim doğru olduğuna inandığım şeyin arkasından gidiyorum. milliyetçilik kötü bir şey mi? hayır bence değil insnalar dozunu bildiği sürece neden kötü olsun ki? aslında ideoloji ve kavramlar hiç bir zaman kötü değildir, kötü olan onların uygulayış biçimi ya da insan ihtiyaçlarını karşılayış biçimleridir... milliyetçilik bunu başarabiliyor mu derseniz bence o da hayır.... Umarım günümüzdeki milliyetçilik olması gereken boyutunu alır. Gençler şiddet kullanmasın bana yeter tabii açıkçası bu sadece milliyetçi ya da ülkücü gençler için değil ideolojisine saygı bekleyen tüm insanlar için böyle... teşşekkürler...

ülkü ocaklarına nasıl bakılmalı ki?? ben hiç iyi bakmıyorum. gençler yırtıcı oluyor. okullarda terör estiriyorlar. sürekli kavga yıkım. merak ediyorum oradaki gençlerin ne alıp veremediği var... çoğu kulaktan duyma bilgilerle hareket ediyor. yakıcı yıkıcı savaş yanlısı sömürücü *******... çok azı 'milliyetçik'i anlayabilmiş. eğer Ziya gökalp'se sevdedikleri örnek aldıkları onlara 'türkçülüğün esasları'nı okumalarını tavsiye ederim.... millliyetçi değilimdir ama okuduğumda keyif almıştım... yıkıcı ırkçıların Ziya Gökalp'i anlaması dileğiyle...

atatürk'ü anlayan bir çok insanda aslında anlamıyor. nedense atatürk'ün 'nutuk'unu okuyan bir çok insna onun milliyetçi yaklaşımlarını ele alıyor gerisi su.... ne kadar iyi anlayabiliyoruz ki... kavramların içinde hapsolup kaldık işte...

bizleri bu hale sokan düşünce nedir peki?? sanki 'diğerleri' diye bir sınıf yaratıyoruz. biz ayrıcalıklı sınıfmışız gibi 'diğerleri' hayatta sıkışıyor. ve bir yerden patlak vermeye başlıyor. ihtiyaçlarımızı insanlardan isteme biçimlerimiz değişiyor önce. sonra 'diğerleri'ni farkediyoruz ve '' dinim cinsim ulu'(Mehmet Emin) gibi cümleler kurmaya başlıyoruz. birbirimizi yakıp yıkarak bizleri deliye çeviren şeylerin üstüne bir dünya kurmaya çabalıyoruz. Bu ne kadar doğru? karde4şlik çatısı yeterli değil miydi bizlere? dünya hepimize yetecek kadar büyük değil mi? bizleri çıldırtan şey ne bu dünyada? kazandığımız tüm ceğerleri kaybetmeye başlayan bir toplum çiziyoruz geleceğe. Böyle bir dünyaya bir süsü çocuk. kiisinin ellerine daha 7-8 yaşlarında silahlar tutuşturuluyor. Beyinleri 'savaş'la yıkanıyor. beyinleri köreliyor düşünceler yok oluyor. böyle bir dünya da yaşam ne kadar zorlaşıyor.... ve unutuyoruz en sonunda kardeş olduğuuzu. bizden sonra gelenlerde 'kardeşlik'kelimesini unutacak belki de... belki de onlara farklı anlamlar yükleyecek ve dünya içler acısı bir hal alaktan kendini kurtaramayacak...

bizlerin duyarsızlığı ve kulaktan duyma şeylerle hareket etmemiz siyaseti felsefeden ayırış ve siyasetçiler diye bir sınıf ortaya koymuştur. günümüzde insanlar okumuyorlar. mesela ütopyaları ele alalım. her filozof günün sisteminde aksaklıkları görmüş ve 'ütopya' yazmaya eğiliştir. peki bizler sistemdeki aksaklıkları ne kadar görebiliyoruz? gördüğümüzü farz edelim ki bunlara ne kadar çözümler bulabiliyoıruz? çevrenize baktığınızda çoğu insan sistemi eleştiriyor olabilir fakat çoğu eleştirdiği sisteme çözümler bulamaz. bu da sistemi durağanlaştırıyor. halbuki bunlar felsefi temellere dayandırmış ve devletin ieolojisini belli kurallar çerçevesinde hareket ettirmiş olsaydık o zaman sistem çağın insanına yeterince cevap verirdi. bu sorunun ana temeli başta birey. duyarsızlaşma çağın en büyük salgını haline gelmişken insanlar bir de felsefi temmellere mi başvursun?????....

asiyim ben geri döncem ama tabi önce o cemaate bir daha dönmeyeceğime ikna olmalıyım...

öncelikle haklısın bir an sinirlendim o yüzden tüm cemaati suçladım napıyım çok çektim onlardan:) yok fazla özele girmiyor. sadece babamla anlaşamadık ve son çare bu kaldı. belki yanlış bi şeydi ama en azından şimdi sewediğim insanlar arasnda değilim. =)sadece kardeşimi ve annemin yemeklerini özledim... sewgilerimle...

merak etme arkadaşım bende meraklı değildim onlara... belli bir bilinçe ulaşana kadar beklemek şart üstelik benim aile gibi bir ailede sende olsaydı görürdüm ben seni. 16 yaşında bıraktım o cemaati.... şimdi 17 yaşındayım ve evimden yuvamdan ayrıyım... hepsi nur cemaati dediğin insanlar yüzünden oldu....*******

mükemmel bir cewaptı kutluyorum.....

nur cemaati ve nurculuk ilginç konular.Yıllardır onların içinde yaşıyorum malesefki! Said Nursi'yi takip eden bu insanlar gece yarısı zorla namaz kıldıran(belki inanmıyrm neden kılmak zorundayım ki!)Zorla kitap okutmalar zorla kapatmalar gecenin bir yarısı uyandırıp Tanrı'ya dua etmeler... Toplantılarından birinde bana somut örnekler verin diye atılmıştım. Onu geçtim sırf Tanrı dedim diye görmediğim muamele kalmadı. İnsanı dinden soğutan yobazları ve onun arkasından gelen insanları hangi tutanakla savunuyorsunuz gerçekten ilginç... Onların arasından sıyrıldığıma gerçekten memnunum. Umarım insanlar gerçekleri bir an önce görür....Dönem insan beynini yıkama olmuş. Bizlerde kör! Ne zaman uyanacak bu insanlık. Manevi duyguları sömüren insanlardan ne beklenebilir ki? Tanrı'yı yok eden de insanlardır var edenlerde. Bırakın insanlar inanmak istediğine inansın. Nurculuğun çökmesi dileğiyle....

bu yazıya sadece gülüyorum.... çok hayalperestsin... bence komünel yaşamın felsefesini doğru yerlerden araştır..

keşke babamla tartışmasaydım we bawulumu toparlamasaydım... o kapıdan...

nıetzsche'yi anlamak gerçekten mesele... tan kızıllığı, zerdüşt böyle buyurdu, ecco homo, iyinin ve kötünün ötesinde gibi eserlerini okudum. hatta defalarca okudum diyebilirim. nıetzsche'yle çok erken tanıştık çocuk yaşta hatta. üstelik o küçücük yaşımda zerdüştünü okudum. hayatıma tamamen yön veren bir eserdi. düşündürücülüğü beni etkilemişti. kendini insnalardan bu denli soyutlayabilmesi. sonra bir alışkanlığım oldu. daha 12 13 yaşlarda ona mektuplar yazmaya başlamıştım. okuduğum her kitabı nietzsche ci bir yaklaşımla ona yazıyordum... çocukluk işte . ama nedense o geleneğim hala sürüyor. hayata o kapıdan bakmak beni daha mutlu kılıyor. gerçi ailem beni asosyalleştirdiği kanısında ama yine de seviyorum:P ecco homo'sunda da söylediği gibi' belki zerdüştü anlayabilek için kürsüler kurulacak....' eğer felsefe bölümünü iyi bir dereceyle tamamlayabilirsem bu kürsüleri ben kurmak istiyorum... tartışma ortamı olacak ve düşünceler yarışacak belki de... belki de isteği buydu... SAYGILAR SUNARIMM..

komünel yaşamı bu kadar sert bi şekilde eleştirmen oldukça yanlş(hsnklc). ucunda din war fakat marks'ın hiç bir kitabında 'komünel yaşam dinsizlişktir' gibi bir ifade geçmiyor. üstelik darwin demişsin. türkler maymundan gelmiş hikayesi oldukça komik. türlerin kökeni diye bir eseri var bunu mu duydun okumadın ne ki kitabının hiç bir yerinde maymundan geldiğini belirtmiyor. aynı atadan gibi kavralar var ki burada türklere değil tüm insana 'TÜRLERE' yazılan bir kitap. sana tavsiyem başını biraz Kurandan kaldır ve iyi araştır. HY gibi adamlar okuma çünkü o adamın hiç bir bilimsel(ki bilimsel olamayan) düşüncesi yalanlandı ve bilimle alakasının olmağı ortaya kondu. ama tabi insanlar bilimle çıkarları aynı kefene koyarsa sonuç ne denli gülünç olduğu gayet ortada. komünel yaşamı da da tarafsızca birilerine danışarak değil önyargılarından kurtuldağunda baştan sona okumanı öneririm. bu öneriyi kaale alacağını da sanmıyorum ya...

anarşizm en bağımsız kavramdır diyebilirim. tarihten bugüne kadar çok farklı biçimlerde tanımlanmış olan bu siyasi kavram aslında pek de ütopik değildir. aslında bu kavramı ütopik yapan teoriyle uygulaması arasındaki aksaklıklardan ortaya çıkmıştır. günümüzdeyse anarşizme yeni yeni bir kavram gözüyle bakılmaktadır. öyle ki dünyanın hiç bir yerindeki televizyon kanallarında ya da haber bültenlerinde 'anarşist teröristler' diye bir kavram yoktur. bu kavramı ilk kez türkiye de duydum ve açıkçası pek de şaşırmadım. anarşizmin belli bir ideolojisi yoktur(sosyalizm, komünizm, monarşi vs. gibi) onlar çoğunlukla günün sosyal ideolojisine yakınlaşırlar fakat sürekli değişen dünyada da belli bir ideoloji olamayacağından belirli bir ideolojiye mensup olmazlar. aslında şunu söyleyebilirim ki tanıdığım tüm anarşistler oldukça sosyal entellektüel ve kültürlü olurlar. ama günümüzde bu kavrama mensup insanların düşüncelerini yaşam biçimine geçirebildiklerini söyleyebilir miyim biliyorum. ne yazık ki azınlıkta bir kaç kişi ideolojisini yaşam biçiine dönüştürebiliyor...

insanı insan olarak görmek var. bir kavrama hapsedip onunla muhattap olmamakta neymiş? inanç insan ilişkilerini ne denli etkiler??? şunu söyleyebilirim ki çevremde her çeşit insan var ama dindar geçinen insanların çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. din bir süre sonra kişilere ulaşamadığına eminim. inanç mühim değil ki üstelik öyle bir dönemde yaşıyoruz ki o dindar insan dediklerimiz 'din kardeşilerimiz' diye tanımladıkları insanlara yardım elini uzatmıyor...mühim olan insanlık....