Yaşantı ve fikirlerimizi islama uyarlamak yerine, islamı yaşantı ve fikirlemize uyarlamak bizlerin hep kolayına gelmiştir. Yazdığınız yazı Hz. Ali 'nin dediği gibi "inandığı gibi yaşamayan, yaşadığı gibi inanmaya başlar" cümlesini haklı çıkaracak tarzda.
Lugat manasından yola çıkalım. Bildiğiniz meşru kelimesinin kökenidir şeriat. (Arapça). Yani birşey gayrimeşru ise şeri değildir manasınadır. Günümüzde gayrimeşruluk şu anki kanunlara uygun olmama durumudur ki bu da bizlere bazı kavramları unutmaya yada unutturulmaya çalışıldığındandır.
Herşeyden önce Kuran demokrasisi diye bir kavram olmaz. Sanki demokrasi kuranda üstün bir faziletmiş gibi kabul öngörülemez. Demokrasi halkın kendi kendisini kanunlar çıkartarak (seçtiği vekillerine verir bu hakkı) yönetmesidir . Halkın seçtiği kişiler değil direk olarak Allah 'ın koymuş olduğu kurallar ile yönetilmesidir islam şeriatı. Buradaki farkı gözden kaçırmamak gerekir. Mevcut tartışma kimin nasıl seçileceği ve onun islami olup olmadığı değil, insanların nasıl yönetileceğidir. Görevleri insanların uygun gördüğü nizamlar (anayasa) değil islam belirler şeriatta. Kaldıki mevcut siyasi partilerin durumu (tüzüklerinden ötürü) pek islami değildir.
Herşeyden önce açıklamak isterimki ben hanefiyim. Dolayısı ile uydurulmuş dinin kuralları diye bahsettiğin olayları kabullenemeyaceğim. Kendini bilen hiçbir hanefi de kabul etmez. Ancak olgu su ki sen hiçbir delilin olmamasına rağmen manevi toplanma yeterlidir demişsin.
Cuma 9.
"Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır."
Cuma-10.
"Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz."
Hiç lafı eğip bükmüyelim ve kendi arzumuza göre yorumlamayalım. Şeriat Allah 'ın koymuş olduğu emir ve yasakların harfiyen uygulanmasıdır. İnsanı yaratandan onu daha iyi bilen kim vardır?
"Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir ?" (maide 50)
Laiklik ise bu kuralları insanın vicdanına gömer, halbuki kuran Allah 'ın emrettikleriyle hükmetmeyi. (Nisa-105 veya maide 44)
Bu kavramları birbirine bağlı imiş gibi göstermeye çalışmak ya kendi inancını buna bağlamaya çalışmaktır yada saflıktır.
"Yine derler ki: "Ey Rabbimiz, doğrusu biz, beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler." (Ahzab67)
Nisa 58 açıkladığın ayetin devamında;
"Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir." Nisa-59
ve
"Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar." Nisa-65
Söylermisin acaba kuranın hangi yerinde söylemiş olduğun ilkeler geçiyor. Demokratik seçimi biyata, laikliği ve demokrasiyi kurana endekslemeyi hangi ayet veya hadis ile yapıyorsun. Sakın bunlar senin kendi görüşün olmasın. Burada mevzu bahis olan islamdır. Olmasını istediğin görüşü kendine uyarladın gibi geliyor bana. )
"Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı? Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var ?" (kalem 36-39)
Selam ile.