delibeto

Canlının, dış etkiler altında kalıtsal olmayan bazı değişimler geçirmesine (sizin tabirinizle modifikasyon) adaptasyon denir. Adaptasyonlar dölden döle geçmez bireyle sınırlı kalır. Ancak canlının genetik yapısına kadar etki yapabilen adaptasyonlara mutasyon denir, dölden döle geçer. Canlının yaşantısında hayatsal niteliklere sahip özellikler yavruya aktarılmalıdır. Unutmayalım ki sünnetli de sünnetsiz de yaşayabilirsiniz. Ancak kanınızda bir hastalığa karşı olan lenfosit veya akyuvar özellikleri hayatsal önem taşır ve dölden döle aktarılır...İnsanların orta çağda vebadan kırılıp geçilmesinden sonra veba süratle yok olmuştur. Peki neden? Çünkü artık yeni doğan çocuklar vebaya bağışıklık sahibi olarak doğmaya başlamıştır. Kendi kanınızı araştırın eğer soyunuzda böyle bir insan varsa siz de büyük olasılıkla vebaya karşı bağışıklık sahibisinizdir. Aklıma gelmişken EVRİM TEORİSİni ilk kim ortaya koymuştur? sadece size değil konuyu konuşan herkese bir soru bu...

Önemli olan dal yada taş olması değil doğadan direk olarak elde edilmiş yani işlem görmemiş ve yontulmamış bir cisim kullanması. Gazatelerle ilgili yazdıklarım bu haber dışında , ayrıcaymış gibi okursan sevinirim. Haberin nerden geldiği altında yazıyor zaten!

Böyle kestirip atmak çok kolay oluyor ama... Örneklerle bunu açıklasanız daha aydınlatıcı olursunuz! Herkese saygılar...

Bir bireyin ve onun oğullarının üzerinde kalıtsal olarak ( dölden döle aktarılan) değişim yapıp bunu gözlemleyebilmemiz için bunu basit canlılara üzerinde denemeliyiz . Çünkü onlar daha çabuk üredikleri için çok çabuk oğul verir deneyi kolaylaştırırlar. Bir bakteri yaklaşık 8 Dakika da bir ürer. Kuş gribine yol açan virüs eskiden insanlar için sorun değildi. peki neden? Çünkü hayvandan insana geçemiyordu ki artık geçebildiği için çok tehlikeli ve ileriki safhası olan insandan insana geçebilme yeteneğini kazanmasına da az kaldı. O zaman bzizm kanımızda da (herkeste olması imkansız) ona karşı değişim geçirmiş akyuvarlar ve lenfositler oluşacak ve bazı insanlar bu salgından kurtulacak, bu da dölden döle geçmeye devam edecek... Bak işte bir tür içi eleme, hem grip virüsünde hem insan türünde elemeyler oldu...Karşılıklı değişimler sonucu türler etkilendi ki ilk değişimi en basit yapılı canlılar yaşadı...

Ayetleri yarım okumakla yanlış yapmışsın , sadece sansayon yaratmakla meşgul basın organları da bunu yapıyor( biraz farklı yerlerde). Yazdığın cümleyi yarım bırakınca nasıl anlamsızsa okuduğun cümleyi de yarım bırakma!!!

İslam için tek geçerli rehber Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed(s.a.s.) ' dir. Hiçbir mezhep İslam ' hak değildir islam bölünmüşlük ve ayrılık dini değildir! Biz ne hristiyan ne de museviyiz, onlardan farkımız birliğimizdir!!! Boşuna mezhep tartışması yapmayın gereksiz ... Kitab'ın ilk ayeti olan OKU yerine Dinle Yazmanın tam sırası...

İslam için tek geçerli rehber Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in(s.a.s.) sünnetidir. Bazı güzel şeylerin arasına yazdıkları mide bulandırıcı ben top oynadım o zaman gavur oldum de mi? tuhhh.... Sen kimsin ? Cevap yazamayacak kadar **** misin? Allah bilir kime ne diyeceğini? İbadet de O'na, iman da O'na !

İslam 'da mezhep yoktur KURAN ve ALLAH tektir , aramıza serpilen ayrılık ve bağnazlık tohumlarına aldırış etmeden saflarımızı sıklaştıracağımıza yaptığınız bu tartışmanın anlamı yoktur. Kitabın ilk ayeti olan OKU yerine Dinle yazmanın tam sırası !!!

Onun peşi sıra gitmek sizlerin ne haddiine, peşinden gideceğiniz tek insan Hz. Muhammed (s.a.s.) varken yolunuzu şaşırmayın! Gözleri bağlanmış , okumaktan değil dinlemek ve kafa sallamaktan hoşlanan insanlara BİZ NASIL KURAN OKUTABİLECEĞİZ???

ATATÜRK, senin bu kelimeleri nasıl yorumladığını duysa sanırım hüngür hüngür ağlardı. Sana bir şey sorayım? şu an ABD de EZAN sesi duyuluyor mu?... sadece cuma günleri bile olsa... DUYULMUYOR. Ancak kiliselerin çan seslerini bizler duyuyor onlara saygı gösteriyoruz. İslam mantık dinidir, gelişme dinidir, ilerleme ve saygı dinidir, OKUma dinidir. Şu şöyle demiş ben de öyle yapayım bir bildiği vardır demek olmaz. Varsayalım ATATÜRK , dinsiz, imansız , yaa adam dini imanı olan hristiyanları musevileri müslümanları mı kıydırmış yada işkence yapmış, öldürmüş. Adam vatanını kurtarmış vatanını! Vatan nedir bilmeyenlere bunu anlatmak da zor umarım biliyorsunuzdur! Senin dinsiz, ataist , hatta içinden neler neler söylediğini yazmıyorum diye tabir etme cürret ettiğin kişi öyle olsaydı, şimdi biz ABD nin bir eyaleti yada küçük küçük bölünmüş devletçiklerdik ve avrupa bize demeokrasi getirmeye kalkacaktı. İslama karşı olsaydı camileri yıktırırdı. İnsanların beynini yıkayan onları uysallaştırıp, her emri yerine getirtecek kadar bağlayan TARİKAT vb. toplulukları kaldırdığı zaman milli bir uyanış oluşabilmiştir. Savaş sırasında bağlı oldukları tekke ve tarikatların emriyle savaştan kaçan korkaklar sayesinde bu vatan kurtulmuştur değil mi. Şu anki KAPLANCILAR , NURCULAR, vb ciler kimlerdir peki ? Nerden gelmektedir bu insanlara bu paralar ? Bana yardım sever insanlar deme sakın o kadar para katiyen birikmez 100 sene boyunca. Bunlar sadece OKUMA ****** , ama dinlemeyi ve kafa sallamayı bilen insanların dışardan yollanan paralarla BEYNİNİN YIKANMASI OLAYIDIR. Hz. Muhammed (s.a.s.) , efendimiz gavura karşı sabretmiştir sabretmiştir ve sonunda İSLAM KILICINI çekmiş , uyumadıklarını baş kaldırmayı bildiklerini göstermiştir. Peki biz ne yapacaktır gavurların gelip bacılarımızı almalarını seni beni agaca çivilemelerini mi bekleyecektik , O'nun çektiği kılıçla bizimkinin farkı yoktur, maddi bir varlık olarak yanımızda olmasa bile savaşta bizi yanlız bırakmamıştır. Hristiyanların orta çağı, bizim Yeni çağımızdır yani şimdiki çağdır. Kitabın ilk ayeti OKU değil Dinle olarak tam da şimdi değiştirilmelidir!

İSLAM ' DA mezhep diye birşey yoktur, OLAMAZ , bu sadece hristiyan ve musevilerin aramıza yerleştirdiği ayrılık tohumlarıdır. Ben kim şöyle buyurmuştur kim şöyle söylemiştir, kim imamdır değildir tartışmasına gerek duymuyorum . Ben sadece kitabım olan KURAN'ı iyi okumanızı tavsiye ediyor sizlerin yaptığı bu tartışmaların orada geçtiğini vurguluyorum. Değerli din kardeşlerim HAK 'ın yolu birdir, ,kitabı KURAN, peygamberi Hz. Muhammed(S.A.S)'dir. Her zaman için din için başvurulacak ilk kaynak KİTABI MUUKADDES 'tir. Dilden dile yayılan şeyler zaman içinde çarpıtılmış da olsa KURAN asla çarpılmamıştır. Konuşmadan önce lütfen okuyunuz , oradan yapılmış alıntıları sunmadan önce OKUYUNUZ. DİNİMİZİN BUYURDUĞU İLK KELİME OLAN "OKU" KELİMESİNİ HEPİNİZ UNUTTUNUZ, ONU DİNLE VE AKTAR OLARAK DEĞİŞTİRDİNİZ!!!

Bilim ilerledikçe bu parçalanma ve bölünmeler de devam edecektir, önceden insan vardı içini açtık baktık organlar birleşip insan yapıyomuş, organın içini açtık dokular organ yapıyomuş, dokuya baktık hücreden ,hücreyse organellerden, organeller protein vb. maddelerden , proteinler bileşiklerden...... böööle gider. Bilimin bittiği yerde tahminler varsayımlar başlar, elbette biri tutar.... Herkese saygılar...

Uzaylı derken lütfen bizler gibi yürüyen koşan, konuşan vb. özelliklere sahip canlılar kabul etmeyelim , bir bakteri bir virüs yada bir bitki de uzayda yetişiyor veya canlı kalabiliyorsa uzaylı diye nitelendirilir, ki zaten metaller üzerinde yaşayan ve onu parçalayan (kemosentez yapan) bakteriler uzayda yaşayabilmektedir. Ayrıca bizden daha gelişmiş uzaylı yada UFO palavralarına da inanmaya gerek yoktur, uzayda yaşayabiliyorsa adam zaten elini kolunu sallaya sallaya gelir buraya, uzay gemisine de atmosfere aşırı hızla gelirken oluşan ısıdan korunmak için ihtiyacı olacaktır, yürüyerek aşırı hız yapan var mı?

Maymunlar diye kaba tabirle bahsedeceğim canlı grubu alet ( alet derken çekiç, matkap, vb değil) kullanabilme yeteneğine sahip canlılardır. Onlar kullandıkları aletleri doğadan BULURLAR belki biraz sağını solunu düzeltecek yada kıracak kadar yetenekliler ancak taştan madenden alet yapıp yontabilecek kadar zekaya sahip değillerdir ki zaten kullandıkları şeyler bir dal parçası falandır( binlerce yıl yok olmayan dal gören var mı? ) . O BİLİM ADAMLARI ( belgesel,tartışma,araştırma vb. programları sadece konuşması, fiziği, tartışma gücü yüksek olan insanlar yapar kati suretle gerçek bilim insanlarının haberi yoktur bu tür konulardan) sadece sansasyon yartamaya çalışan insanlardır. Bizim memleketteki gibi Sabahta , Akşamda , Hürriyette çıkan bilim haberleri geçersizdir , bu haberler bilim dünyasına bildirilir halka değil( ilgilenen azdır) onlar da zaten sayılı uluslar arası dergi ve gazetelerdir .

Genetik zenginlik dediğin olaylar sonucu canlılar üzerinde oluşan kalıtsal yada kalıtsal olmayan değişimler sonucu çeşitli koşullara ve hastalık,iklim,sıcaklık gibi olaylara dayanıklı aynı türe ait canlılar oluşur. Daha sonra bu canlının dayanıklı olduğu hastalık ortaya çıktığı zaman o canlılar dışındaki bireyler ölür, sonuçta o koşullara dayanıklı genlere sahip yeni bireyler ortaya çıkar doğan bireyler arasından bazıları bu genleri çekinik(pasif) yada baskın(aktif) olarak alır pasif olan canlı bunu hayatta kullanamazken baskın geni alan canlıysa bunu yaşantısına aktarabilir. Direk olarak yeni döle aktarılmasa da bu faktör bir sonraki yada ondan sonraki (bölee uzayıp gitmekte) dölde açığa çıkabilir. Ha bu arada GEN diye bişey var mı o ayrı bir tartışma konusu ben burda var kabul ettim (bence yok sadece insanların uydurması ) . Elle tutulur gözle görülür ( anlatmak istediğim mikroskopla görülmediği) birşey değil genler sadece DNA iplikleri üzerinde genetik faktörleri taşıdığı KABUL EDİLEN boğum noktalarıdır.

Ben bir biyoloji öğrencisi olarak başlığı açan arkadaşa teşekkür ediyorum... Ben de entomolog olmak istiyorum... Ayrıca ben kendim gibi bir müslümanım

Delinin biri kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış. HY arkeolog mu biyolog mu doktor mu tarihçi mi ne abi ya ben bulamadım daha... Demirin,bakırın ve diğer madenlerın ilk çıktıkları hallerıyle dışarda gördüğün taşın hiçbir farkı yoktur ki o zaman nasıl olsun, adam taş bulmuş oynamış onunla birazcık. O insanların yonttukları taşları ok ve mızrak uçlarını uğraşsan sen de yaparsın al 2 tane taşı sürt birbirine durmadan 2 ay ,bak bakalım ne oluyo.

Sinir hücrelerinin sentrozomu olmadığı için üreyemez üreyemediği için yaralanan ve ölen hücrelerin yerine yenisi gelemez, şu an ki koşullar altında sinir nakli ve iyileştirmesi yapılamaz. Beyin de sinir hücreleri merkezi olduğu için nakledilemez. ancak oldugu zaman yapılan deneyler sonucu soruna yanıt verılebılır , elbette su an yapılan tahmınlerın bırısı ilerdeki deney sonuçlarının biri olarak çıkacaktır. Onun için herkes atıp tutabilir...

1) Hala 4 ayak üzerinde yürüyebiliyorsun unutma! ve bebekler önce yürür mü emekler mi? 2) Sıcak bölgedeki insanların kılları daha seyrek ve açık renklidir, soğuk yerlerde yaşayanlar da daha sıktır ayrıca kılın yapısı da değişiktir(kalınlık - incelikçe) çok önemli organların etrafı her zaman kıllarla kaplıdır (ısınma veya koruma için) 3) beynımız dıger canlılar gıbı beyın altın orana uyuyor 4) sadece iletişim kuruyoruz buna biz konuşmak diyoruz, dıger canlılardan farkı ne konusmanın?

Tamamen dine bağımlı konuşuyorsun konuşmandaki din,İslam ve Allah a dayanan temeller olmadan yani bilimsel konuşursan konuşman çöküyor çok üzgünüm BİR BİLİM İNSANI GİBİ DEĞİL CAMİNİN İMAMI GİBİ KONUŞUYRSUN SENIN KONUŞMANA GÖRE BEN ATAİST OLMALIYIM AMA HAYIR MÜSLÜMAN OĞLU MÜSLÜMANNIM

Hangi dilde yazalım onu da yazsan...

Kapadım gözlerimi hayata, Daldım rüyalara yapayalnız, Uyandım yine o karanlıkta, Çevirdim bir yaprak hayattan. ------------------------------------ Aşkı yazmak, aşkı yaşamaktan kolay, Her dize biraz eksik biraz yalan, Şair sadece gördüğünü yazar, Hissedemez mecnun misali! ------------------------------------------ Dün bütün gece uyumadım yine, Yine sen aklımın her köşesinde, Kalbimin olması gereken yerdesin, Hiç sönmeyen bitmeyen bir ateş gibisin! 100% el yapımı hatta Made in delibeto

Çok üzgünüm ama deride kök hücre yoktur, kök hücre sadece embriyoda olur( o da ennn başta olur), göbek bağındaki hücreler de kök hücre değildir...

Ben üniversitede biyoloji bölümü öğrencisi olarak öğrendiğim ve bildiğim birşeyi sizlerle paylaşmak isterim. Biz bilimde(bizim için bilim biyolojidir) her zaman deneylere özellikle de kontrollü deneylere güveniriz ki bunlar her zaman doğru sonucu verir. Bunu size bir örnekle açıklamak isterim, aynı boyutlarda 2 saksı alınır,aynı cinste ve aynı miktarda toprak konulur, aynı bitkinin,aynı büyüklükteki 2 tohumu,aynı derinlikteki toprağa gömülüp eşit miktarda su verilir,ısı sıcaklık nem rüzgar gibi koşullar eşitlenir bir tanesi ışıklı biri ışıksız ortama konulur, ve ışığın çimlenmeye etkisi var mı yok mu öğrenilir. Bu kesin ve inkar edilemez bir deneydir deney sonuçları bilim dünyasınca kabul edilir ve isteyen bilim adamı deneyi tekrarladığında aynı sonuçları elde eder. Ancak insanların inancındaki Tanrı,Allah gibi düşünceleri bilim açıklayamaz, üzerinde deney yapılamayan hiç bir şey bilimce kabul edilemez, bu nedenle Tanrı, Allah vb. bilimce varlığı yada yokluğu kabul edilemeyen varlıklardır. Ben bir bilim insanı olarak bu tür şeylerin olmadığına inanırken, bir Müslüman olarak Allah'ın varlığına ve tekliğine inanıyorum. Bir Hristiyan bilim adamı da bilim insanı olarak Tanrı'yı inkar etmek zorundadır, bir insan olarak Tanrı ' ya yine inanabilir. Benim söylemek istediğim, her insanın bir alanı bir uzmanlığı bir yeteneği vardır, bir din adamının bir kilise papazının bir cami imamının bir sinagog hahamının gelip de benle Evrim Teorisi'ni tartışmaya kalkışmaması gerekir. Ben ona gidip de bir böceğin caputunun kaç segmentten oluştuğunu sormam o da bana vereceği vaazı sormaz soramaz... Ayrıca bazı kişilerin yazılarında okuduğum HY adlı kişinin de pek çok yalanı yada yanlışı vardır, beyefendi katiyen bir biyolog olmadığı halde EVRİM ALDATMACASI adlı bir kitap yazmıştır. Ben kitabı okuduğum lise yıllarımda bile kitabı güle güle mizah kitabı olarak okumuşumdur ki şuan okusam herhalde kalp krizi geçiririm. Bazı konularda bilgisi olmayan insanları yanıltmaya çalışanlar ve onların yönlendirmeleri sonucu yanlışa sürüklenen( ki bu insanlar genelde okuma yada objektiflik özürlüdür) insanlar lütfen DAHA FAZLA ÇEŞİTLİ VE BOL BOL OKUYUN!!!

Ben şahsen fala,rüya yorumlarına,kehanetlere falan hiç mi hiç inanmamaktayım. Bana son derece basit ve gülünç gelen bu konulardan anlamam, bu tür konularla ilgili terimleri de bilmem.Ancak dejavu denilince ben orda dururum. Neden? Çünkü ben devamlı olarak dejavu görüyor yada yaşıyorum. Kendi kendime durup " Yaa , ben bunu daha önce yaşamıştım." hiç demedim şu ana kadar. Şu an üniversiteli bir genç olarak bu tür sözleri söylemeyecek kadar büyüdüğüme inanıyorum. Ben dejavu gördüğüme neden inanıyorum , peki? Arkadaşlarla birlikte sınıfta oturuyoruz mesela, sağımda arkadaşlar var. Konuşuyoruz, gülüyoruz falan, (sınıf 50 kişilik büyük bir sınıf) ben arkadaşlarımdan biriyle oturmuş konuşuyorken birden arkadaşımın sesi kısılmaya başladı ,yanımda duruyor, konuşuyor,hareket ediyor ama ben onu çok çok kısık bir sesle duyuyor ama tepki veremiyorum ve başımı sınıfın kapısına doğru çevirdim(bu hareketi katiyen kendim yapmadım başım sanki zorla döndürülürcesine yavaşça o tarafa döndü), tam o sırada kapıdan bir arkadaş girdi ve yine ben az önceki gibi istemsizce yerimden kalkıp hemen önümdeki sıraya geçtim,oturdum,oturduğumda üstümden ağır bir yük kalkmışçasına rahatladım. Tabi bu olayların en başından beri olan bir diğer olaysa gözlerimin sadece karşıya bakması(saga sola çevirip etrafta neler oluyor,bana olanları fark eden var mı diye bakmak istedim) ve nasıl anlatacağımı da bilmiyorum ama sanki görüş açım aşırı genişletilmiş biçimdeyken ufak bir noktaya beynimin zoom çekiyor olması , çok garip hissettmem ve acayip bir baş dönmesi olması. Oraya oturduktan sonraysa seslerin hızla netleşmesi ve hareket kabiliyetim hızla yerine geldi , ancak bunu hiç kimse farketmemişti, konuştuğum arkadaşsa " Daldın mı olm cevap versene!) dedi, ben duymadığımı söyledim tekrar konuştu ve olay bitti. Bu dejavuyu açıklamıyor ama sanırım çok iyi bir örnek oluyor... Saygılar... Sevgiler...