Sanırım konuyu biraz daha ayrıntılı ele almakta yarar var. Bu aynı zamanda bizi kısır yüzeysel polemiklerden kurtarır.
Günümüzde birçok laik ülke,kuşkusuz laisizmden uzaklaşma anlamına gelerek,halkı din siyasetiyle kontrol etmeye yönelmişlerdir.En laik burjuva demokrasilerinin başında gelen Fransa,örneğin müslümangöçmenleri kontrol etme ve radikal islam türü ynelimlerden uzak tutma amacıyla,devlet denetiminde fransız islamını oluşturma çabasındadır ve bunu,Fransız islam örgütleri birliği vasıtasıyla yapmaktadır.Atatürk Türkiyesinin Laisizmi,özel bir evlet dini oluşturmasına rağmen yin de laisizmin ileri örnekleri arasındadır yani bir yönüyle katı bir jakoben tavrı vardır.Ancak demokrat parti dönemiyle birlikte bu olgu gericilik lehine bir sürece evrimliştir.
Zamanla dinci güçlerin önü açılmış dinci-kemalist jakoben laik ikilemi günümüze değin süren bir siyasal çatışmaya dönüşmüştür.
Günümüzde ise,12 eylülle başlatılan amerikan ılımlı isamında ifadesini bulan yeni din siyasetinde din ile devletin ayrılığı ilkesinden söz etmek artık imkansızlaşmıştır.Bu durumda laisizm yerini "laikçiliğe" bırakmıştır.Bu laikçi devlet anlayışı allahla kul arasına girmekte,taraf olmakta,dayatmada bulunmada,yerine ikame ettiği yeni dünyevi dini Amerikan stratejisine bağlanarak halkın inanç ve duygularını istismara dayalı bir yapı oluşturmaktadır.
Oysa gerçek laisizm,dinsel inançları ya da inançsızlığı bakımından isteyen istediği gibi yaşayıp davranabilmeli.Laik devlet,din işlerini yönetmek ve dinse alanı düzenlemek için kurumlara ihtiyaç duymaz. laisizmde Diyanet gibi kurumlara,maaşları devletçe ödenen din görevlerine yer yoktur.toplumun dincileştirilmesi,helal gıda,zorunlu din dersi gibi örnekler ise vardığıız noktayı iyi özetliyor sanırım...