ChavRash

"Bir kaç kendini bilmezin yaptığı şeylerle Ülkücüleri yargılamayın." Peh! .. Bu cümleyi sarf etmeye bir Ülkücü'nün hakkı yoktur! Neden? Çünkü kendileri, bir kaç kendini bilmez Kürt dağa çıktı diye milyonlarca Kürt insanını terörist edebiliyorlar, hem de hiç çekinmeden; her yerde.. Ve bilmeleri gereken bir şey daha var ki; tüm Kürt halkına terörist dedikleri zaman Türkleri de terörist diye tanımladıkları. Çünkü Kürt halkına terörist dedikleri zaman genelleme yapmış oluyorlar; ama PKK'nın içinden Türk halkından olanların da olduğunu unutuyorlar.. Biraz mantıklı olalım.. Yukarıda Dokuz Işık'tan bahsedilmiş. Ve bunlardan birisi gelişmecilik üzerine .. Bu ne komik bir "ışık"tır! Bugün hangi Ülkü ocağında gelişmecilik üzerine konuşmalar yapılıyor? "Gelişmecilik" ışığından bahsedilirken Devrimciliğin geçmişe ait her çeşit değeri yok etmek düşüncesi olduğu vurgulanmış. Yahu siz neyden bahsediyorsunuz? Devrimcilik sadece yeniliğe açık olmaktır, geçmiş değerleri silip yok etmek değildir! Ve Devrimcilik Ulu önder Atatürk'ün izlediği yoldur; Her zaman için bize zarar vermeyecek yenilikler... Atatürk kıyafet devrimini yaptı, zararımıza mı oldu? Aramızda hâlâ Fes ile dolaşmak isteyen varsa buyursun dolaşsın; yasak değil ki!.. Devrimciliğin amacı hiç bir zaman bu olmadı, olamazda. Her yeniliğe açık olmak bu ülkeye hiç bir zaman zarar vermez. Aksine yeniliğe kapalı olmak her zaman için cümlemize zarardır; Türkiye Cumhuriyeti'ne terörden daha zararları olur ki olmuştur da zaten. Askeriyenin silah teknolojisi şimdilerde yeni teknoloji oluyor neden? Çünkü bundan önceleri yeniliğe kapalı bir kafayla yönetiliyorduk. Bugün bizim yeni diye aldığımız silahları Amerika, Rusya ve hatta PKK o silahları eski diye çöpe atıyor. Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Eğer sizler “geliştirmecilik” anlayışına önem veriyor olsaydınız, yurdun Doğusunda yaşayanlar bugün değil, on yıllar öncesinden kalkınmaya başlardı ve şimdilerde durumları bugünkü gibi olmazdı.. Yine değişik bir Devrimcilik vurgusu; Amerikan 6. Filosu Türkiye'ye geldiği zaman ayaklanan sadece biz Devrimcilerdik! 35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altına alınmak istenirken, neredeydi o zamanlar "Vatan ve Milliyetçilik" aşkı ile yanıp tutuşanlar? Deniz Gezmiş, Yusuf İnan ve yoldaşları, Ülkücüyüz diye geçinenlerden öte gitti; "Gerçek Devrimci, bugünün Türkiye'sinde kendini, hayatı boyunca Türkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir!" dediler, ama ülkücüler bunu diyemediler. Kimden korktular? Kurt’u sembol olarak benimsemişsiniz. Peki Kurt değil midir özgürlüğüne en çok düşkün canlı? Hani nerede Kurtluk? Hani nerede vatan sevdası? bozkurt34-mehmet, O zamanların polisi de askeri de hükümet etkisiyle, diğer bir değişle Amerika’nın etkisiyle Devrimcilere saldırmıyor muydu? Ve bu olaylar sırasında “vatan bütünlüğü”nü düşünerek hareket edenler terörist olarak yansıtılmadı mı? O zamanlar vatan severlik, vatanı katillere mi bırakmaktı, vatanın işgal altında kalmasında öncü mü olmaktı? Ecevit iktidarının aldığı bir karar yürürlüğe konurken Alparslan Türkeş: “Amerika’dan izin aldınız mı?” diye Ecevit’e soruyor. Saçmalığa bak! Amerika kim ki biz aldığımız kararları onlara soracağız! Atatürk kararlarını alırken sadece kurmaylarına, meclisine danışmıştır, gidip de katillere, Türk halkının düşmanlarına danışmamıştır. Bu mudur Ülkücülerin Atatürk’ten öğrendiği? Bugün, Ülkücülerin faaliyetlerinden yola çıkarak değerlendirme yapılırsa, Atatürk’ten öğrendikleri sadece Türkçülük’tür. Ki bunu bile tamamen anlayamamış, kardaşı kardaşa düşman etmeyi becermişlerdir! Kısaca Türkçülük yapacağız diye ellerine yüzlerine çamur bulamışlardır. Oysa asıl Türkçülük bu değildir. Bugün, Ülkücüler vatanı sadece Kürtlerden korumaya çalışmaktadır. Bu vatanın Kürtlerden korunmasına ihtiyacı yok, bu vatan sadece teröristlerden korunmalıdır. Yurt içindeki Kürt halkına “Sen teröristsin” diye aşağılayıcı, küçük düşürücü ifadeler kullanılırsa elbette dağa çıkarlar. Yapılması gereken tek şey dağa çıkmayana kucak açmaktır. Vakit çok geç olmadan… Bugün Ülkücülere eli kanlı, bıçaklı imajına sahip kişiler gözüyle bakılıyor. Doğru. Ama siz bunu yadırgıyorsunuz; çok saçma! Halkın kafasına o imajı kazıyansa yine Ülkücülerdir. Üstünde Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı kazınmış satırlarla hem Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk halkının Mehmetçiklerimizin kanını almış Şanlı Bayrağımızı hem de gerçek olan Ülkücülük düşüncesini küçük düşürenler yine Ülkücülerdi. Ve oruç tutmuyor diye gencecik bir delikanlıyı döverek öldüren yine Ülkücülerdi ( 90’lı yılların sonuna doğru ) .. O hâlde bu imajın neden oluştuğunu niye soruyorsunuz? Böyle davranarak Milliyetçilik yapılmaz, Türkiye Cumhuriyet’i böyle sevilmez. Ülkücülük anlayışı bir çok “Ülkücü” tarafından bilinmez. Bugün “Ülkücü” diye geçinen her 100 kişiden 95’i Ülkücülüğün tanımını ezberindedir, o tanımı kavrayamamıştır. Geri kalan kesim ise Ülkücü olmasına rağmen “Ülkücü”lerden uzak durmaya çalışır; çünkü onların asıl amaçlarını kavrayamadıklarını bilir. Ülkücü dediğin kardaş Dokuz Işık yargılarını tamamen ve olabildiğinden çok kavrayan kişilerdir ki aramızda çok şükür bu yargıları kavramış yoldaşlarımız var.. Ve ben bir Devrimci kimliğimden öte Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Halkının iyiliğini isteyen bir Türk vatandaşı olarak Ülkücülerin bir an önce kendini toparlamasına, mafya diye tabir edilen “çakal”lar ile ilişkilerini kopartmalarına, Dokuz Işık yargılarının olabildiğinden daha fazla anlamalarına ve Türkçülüğün, vatan sevgisinin Kürtlere düşman gibi davranılmaması gerektirdiğini bilmelerini isteyerek kendilerine bir tokat hatta bir yumruk atıp asıl “Ülkücülük” anlayışına kavuşmalarını diliyorum. Ve umarım tüm bunlar çok kısa bir süre içinde olur. Bu ülke için gerçekleşmesini istediğim en önemli görüş budur. Saygılarımla ..