-
İçerik Sayısı
4.469 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
1
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
zeyynepp tarafından postalanan herşey
-
ben şahsen bizzat kendim
-
deniz kızı kuzum sana çay olmazmı kardeşcim nerdesin sen ya...geliyorum sende gelöiş oluyosun ama bi karşılaşamadık
-
ev ahalisi gelsin
-
hııı...tamam canım soğusun bak bakalım kısmetimde neler varmış ayyy çok heyecanlandım şimdi
-
bir resmi var onu sevmedim
-
Ya Kendini Bırak Bana Ya Da Beni Bana Bırak Da Yaşayayım Bu Nasıl Ayrılık Bir Daha Gelme Gelme De Alışayım Ben Senin Yalnız Kalışlarında Tek Adresin Olamam.. Ya Benim Ol Herşeyinle Ya Da Unut Herşeyimle... Yıllardır Denedik Olmadı Suç Biraz Sende Biraz Da Bende Ama Uzatmayalım Artık Saknn Bir Daha Gelme.. Sönmüyor Ateşimiz.. Ama Alev Alev De Yanmıyor Ayrılık Zor Ama Beraberkende Olmuyor.. Yazılmışsa Bir Kez İlahi Kalemle Kaderimiz Hiç Bir Kalem Kaderi Silip Baştan Yazmıyor.. Ya Kendini Bırak Bana Ya Da Beni Bana Bırak Da Yaşayayım Bu Nasıl Ayrılık Bir Daha Gelme Gelme De Alışayım Ben Senin Yalnız Kalışlarında Tek Adresin Olamam.. Ya Benim Ol Herşeyinle Ya Da Unut Herşeyimle...
-
deniz kızı fal nerde bursercan teşekkür ederim sende iyki varsın
-
Kilo vermek istiyorsanız bu listeye mutlaka göz atın! Bir türlü doymak bilmiyorsanız masanızı donattığınız yiyeceklere bir göz atın... Belki de seçiminizi yanlış yapıyorsunuzdur. Çünkü bazı yiyecekler sizi kurt gibi acıktırırken bazıları uzun süre tok tutar. Peki hangi yiyecekler acıktırır, hangileri iştah kapatır?... İştah kapatan dost yiyecekler Avokado: B6 vitamini deposudur. Kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Tok tutan avokadoyu kendinizi aç hissettiğiniz zamanlarda yiyebilirsiniz. Çavdar Ekmeği: Yapılan diyetlerin hepsinde kepek ekmeğinden bahsedilse de aslında çavdar ekmeğinin tok tutan etkisi yadsınamaz. Hatta beyaz buğday ekmeğine göre yüzde 50 oranında daha fazla doyma hissi verir. Dil Peyniri: Gün içerisinde açlık hissettiğinizde atıştırabileceğiniz faydalı bir gıda olmasının yanında proteinli yapısından dolayı tok tutma özelliğine de sahiptir. Böğürtlen: Kendinizi aç hissettiğinizde bir kase yoğurdun içine karıştıracağınız böğürtlen sizi bir süre tok tutar. Böğürtlen çok fazla antioksidan içerir, bu nedenle de yararlıdırlar. Sardalya: Protein deposudur. Kan şekeri seviyesinin dengelenmesini sağlar. Bu sayede tokluk hissi verir. Ayrıca metabolizmanın harekete geçmesini sağlar. Elma: Yapılan diyetlerde ara öğün olarak elma tavsiye edilir bunun nedeni ise tok tutucu özelliğinin olmasıdır. Kalorisi az olan elmayı acıktığınızda yerseniz bir süre daha tok hissedersiniz. Kepekli Makarna: Günlük gıda tüketiminde önemli bir yere sahip olan lifli besinlerdendir. Bu besinler yendikten sonra hacimlerinin yüzde 20’si kadar genişleme özelliğine sahip oldukları için tokluk hissi verirler. Esmer Pirinç: Kan şekerini dengede tutarak açlık hissinin önüne geçen karbonhidratların başında gelen esmer pirinç, uzun süre acıkmamanızı sağlar. Bu nedenle yemeklerinizde esmer pirince yer verin. Yulaf Ezmesi: Tokluk ve şişkinlik hissi veren besinlerin başında gelir. Fakat yulaf ezmesini süt ile değil su ile yapmakta fayda vardır. Sütle yapıldığında ise sütü tercih edin. Badem: Günde iki avuç düzenli olarak yenecek bademin, tokluk hissi vererek obeziteye karşı müzadelede yararlı olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmış bir gerçek. Brokoli: Brokolide vücuttaki insulin dengesini koruyan krom bulunur. Kan şekerinin düşmesini engelleyen krom sayesinde açlık hissetmezsiniz. Yumurta: Çok pişmiş yumurta da tok tutan yiyecekler arasındadır. Hazırlanması kolay olan yumurta protein açısından da zengindir. Protein sizi tok tuttuğu için kolay kolay acıkmazsınız. Balık: Balıkta bulunan iyot, tiroit hormonlarının yapımı için gereklidir ve açlık duygusunun gelişmesini engeller. Ihlamur: Yemek saatine yakın içilen ıhlamurun, hastalıklara faydasının yanı sıra iştahı kapatan etkisi de var. Tok kalmak için yapmanız gerekenler Glisemik endeksi düşük besinler: Sürekli acıkıyor ve bunun önüne geçmek istiyorsanız, glisemik endeksi düşük besinleri tüketmelisiniz. Glisemik endeks, yenilen herhangi bir besinin kan şekerini yükseltme yeteneğidir. Tükettiğiniz besin, kan şekerini ne kadar uzun zamanda ve az miktarda yükseltiyorsa, glisemik endeksinin düşük olduğunu belirtir. Bu besinler, bireyin daha uzun süre tok kalmasını sağlar. Karbonhidratlar: Karbonhidratlar kepek, buğday gibi tahıl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde bulunur. İçeriğindeki lifler, sindirim sistemini harekete geçirir. Ayrıca bu besinler insanı tok tutarak açlık hissini engeller. Triptofan: Proteinlerin büyük bir bölümünde bulunan bir çeşit aminoasittir. Triptofan, vücutta serotoninin oluşmasında ve hücrelere taşınmasında önemli bir görev alır. Serotonin ise iştah etkisini azaltır. Özellikle muz, avokado, yulaf ve peynirde bulunur. Krom: Krom vücuda insülin dengesini korur. Bu denge kan şekerinin düşmemesini veya azalmaması açısından çok önemlidir. Kan şekerinin düşmesi açlığa yol açar. Krom ihtiyacınızı karşılamak için fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve tahıl ürünleri yemek gerekir. Albümin: Bir tür taşıyıcı proteindir. Can sıkıntısını giderir ve iştahı kapar. Bu protein, triptofanı oluşturarak beyine taşır ve serotonin üretimini arttırır. Bezelye, fıstık ve fasulyede bulunur. Fruktoz: Meyvelerden elde edilen doğal şekerdir. Fruktoz kan şekeri dengesini kesinlikle etkilemez. Ayrıca yemek sonrası tatlı ihtiyacı duymanızı engeller. Çilek ve bal früktozun kaynağıdır. İyot: Tiroid hormonlarının yapımı için gereklidir. Açlık duygusunu engeller. Balık, iyotlu tuz ve soğanda bulunur. Acıktıran yiyecekler Greyfurt: Diyet yapıyorsunuz uzak durmanız gerekenlerden biri de greyfurttur. Kansere karşı koruyucu olan greyfurdun kötü yanı iştah açıcı özelliğinin de bulunmasıdır. Karalahana: Karaciğer ve bazı kan kanseri türlerine de iyi gelen kara lahana, ayrıca iyi bir iştah açıcıdır. Patates: Patatesin yapısında bulunan bileşikler kan basıncını düşürücü etki gösterir; bu endenle glisemik endeksi yüksek olan yiyecekler arasında bulunan patates, özellikle kızartma şeklinde pişirilirse çok çabuk acıkmanıza neden olur. Kırmızı Biber: Kolesterolü önleyici özelliği bulunan kırmızı biber iştah açar. Bu nedenle acı bir yemek yediğinizde doyduğunuzu çok kolay anlayamazsınız. Nohut: Mideyi temizleyerek iştah açan nohut, sağlık açısından yararlı olsa da kilo verirken çok fazla tüketilmemesi gereken bir kurubaklagildir. İncir: Kilo aldırıcı özelliği bulunan incir iştah açar, bu nedenle diyet döneminde yemeniz tavsiye edilmez. Havuç: Havucun kalorisi ve glisemik endeksi diğer sebzelere göre daha yüksektir. Bu nedenle acıktırıcı özelliği olan havucun diyetlerde bulunmaması gerekir. Alkol: Alkollü içeceklerden uzak durmaya çalışın. Alkollü içkiler, size kalori kazandırırken iştahınızın açılmasına neden olur. Tuz: Tuz iştah açıcı özelliğe sahiptir. Çok tuzlu bir besinin ardından tatlı yeme isteğinin doğması, kan şekerinizdeki dalgalanmalar yüzündendir. Özellikle diyette tüketimden kaçınılmalıdır. Tarçın: Kokusuyla özellikle tatlıların vazgeçilmezi olan tarçın da çok çabuk acıktıran baharatlardandır. Mısır: Glisemik endeks değerinin yüksek olması nedeniyle kan şekeri seviyesini yükselten mısır, yendikten sonra açlı8k hissi uyandırır. Bu nedenle diyet yapanların uzak durması gereken bir besindir İştahınızı kesecek yöntemler • Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmenize yol açan kimyasal maddeler salgılarlar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısım, aynı zamanda duyguları kontrol eder ve sıkıldığımız ve kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi budur. • Yemeklerin tadı, kokusu veya görüntüsü de açlık duygusuna neden olabiliyor. • Yapılan araştırmalara göre, tat alma duyusunu değişik tatlarla tatmin etmek, daha az miktarla yetinmeyi sağlıyor. • Su içmek kendinizi tok hissetmeniz açısından önemli. Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzer sinyaller gönderiyor. Bol su içmek, bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi engelleyecektir. • Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine izin vermek anlamına giriyor. Bu sayede tat alma duygusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. • Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız artar ve daha fazla kalori yakmaya başlarsınız. Böylece egzersizi takip eden birkaç saat boyunca iştahınız bastırılmış olur. • Öğün aralarında dayanılmaz atıştırma duygusunu dişlerinizi fırçalayarak erteleyebilirsiniz. KAYNAK: MİLLİYET
-
Bilim adamları 'su bağımlılığının', 'uyuşturucu bağımlılığı' gibi bir hastalık olarak ortaya çıktığını açıkladı. Aşırı su tüketiminin zehirlenme ve ciddi fiziki sorunlara neden olduğunu belirten uzmanlar, su zehirlenmesinin kandaki sodyum oranının düşmesine (hiponatremi), böbrek arıtma yeteneklerinin aşılmasına, hücrelerde aşırı sulanmaya, beyin ödemine yol açtığını belirtti. Günde 4 ila 20 litre su içen kişilerin sinir sistemlerinin etkilendiğini, bu boyutta tüketimin krizlere yol açabildiğini, aşırı su tüketiminden kaynaklanan beyindeki dengesizliklerin komaya ve ölüme sürükleyebildiğini anlatan bilim adamları, ''aşırı susama'' (polidipsi) sorununa dikkat çektiler. Polidipsiden kaynaklanan ''potomani'' hastalarının günde 4 litreden fazla su içme ihtiyacı hissettikleri, ''su bağımlısı'' oldukları üzerinde duran ve bunu ''uyuşturucu bağımlılığına'' benzeten uzmanlar, polidipsi hastalarının yüzde 80'inin şizofreni sorunu yaşadığını bildirdiler. İştahsız kişilerde, rejim yapanlarda, sporcularda, fazla alkol, kahve, ilaç ve sigara tüketenler arasında daha çok görüldüğü belirtilen potomani hastalarının, aşırı su tüketimiyle, organizmanın ihtiyacı olan mineralleri de imha ettikleri belirtildi. Uzmanlar, potomani hastalığının tedavi gerektirdiğini, su zehirlenmesi halinde ise acil servislerde yoğun bakıma ihtiyaç olduğunu ifade ettiler. alıntı
-
Obezite vücutta aşırı yağ depolanması ile oluşan süregelen metabolik bir bozukluk olarak tarif ediliyor. Vücutta kalori alımı, harcanması, depo edilmesi belli bir denge içinde yürütülüyor. Bu dengenin herhangi bir faktöre bağlı olarak bozulmasında obezite ortaya çıkıyor. DSÖ tarafından obezite en riskli 10 hastalıklar biri olarak kabul ediliyor. Ülkemizde çeşitli bölgelerde yapılan çalışmalarda obezite sıklığına bakıldı. Ankara’da 6-17 yaş grubu 1510 çocuk ile gerçekleştirilen çalışmalarda tüm çocukların yüzde 4.8’i obez olarak bulundu ve obez çocukların yüzde 82.3 ‘ünde ailede kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklar tesbit edildi. ÇALIŞMALAR YAPILDI Diyarbakır da 9-17 yaş grubuna 3040 çocuk ile gerçekleştirilen çalışmada vücut kitle indeksi sonuçlarına göre çocukların yüzde 2,1 fazla kilolu, yüzde 0.9 obez bulundu. Araştırmacılar Diyarbakır’da obezin düşük bulunmasının nedenini bölgenin çocuklarında hareketli bir yaşantının bulunması , yazın tarla yada iş yerinde çalışıyor olmasına bağladılar. Bursa’nın Orhangazi ilçesinde 6-14 yal grubu 5795 çocuk ile gerçekleştirilen çalışmada obezite prevelansı kızlarda yüzde 1,5 erkeklerde ise 1,8 olarak bulundu. Kızlarda kilo fazlalığı prevelansının yaş grupları büyüdükçe anlamlı olarak artığı, erkeklerde ise yaş büyüdükçe anlamlı olarak azaldığı görüldü. Obezite Gelişimini Etkileyen Risk Faktörleri Genetik Faktörler: Obez anne ve babaların obez çocuğa sahip olma olasılığı daha yüksektir. Çocuğun obez olma ihtimali; her iki evebeyn obez ise yüzde 80, sadece biri obez ise yüzde 40 ikisi de obez değilse yüzde 14’ tür. Çevresel Faktörler:Çevresel faktörler; yakın çevre olan aile, arkadaş çevresi, aktivite durumu ve televizyondur. Obez çocukların fazla yeme isteğinin ve beslenme biçiminin aile çevresinde edinilen bir alışkanlık olduğu söyleniyor. Yeme alışkanlığının edinilmesinde sadece evebeyn değil arkadaşlar, kardeşler ve akrabalar da rol oynuyor. Ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde yiyeceğe kolay ulaşılması ve hareketsiz yaşam obezitenin riskini artıran faktörlerdir. Televizyonun risk oluşturma nedeni ise televizyon seyretme sırasında tamamen hareketsiz olma yiyecek ile ilgili reklamları fazla seyretme ve bu yiyeceklerin tüketilmesidir. Uskun ve arkadaşlarının ilköğretim öğrencileri ile gerçekleştirdikleri çalışmada, gün içinde 2 saatten fazla televizyon izlemenin ve gün içinde 2 saatten az oyun oynamanın obezite için risk faktörü olduğu belirlendi. Ayrıca büyük şehirlerde yeşil alanların azlığı, yeterli spor aktivite ortamının olmaması, okula servis ile gitme, yürüme yerine araca binme, merdiven yerine asansör kullanma, uzaktan kumandalı cihazlar uzun süreli ders çalışmayı gerektiren sınavlar, hareket azlığına yol açan faktörler olarak sıralanıyor. Beslenme Şekli: Bilindiği gibi bebeklere ilk 6 ay anne sütü dışı ek besin önerilmiyor. Süt çocuklarında mama ile beslenmek, muhallebi gibi kaloriden zengin besinlere erken başlamak ve bunları fazla miktarda vermek yatkın çocuklarda şişmanlığa yol açan yanlış uygulamadır. Psikolojik Faktörler: Aile içi olumsuz ilişkiler, okulda başarısızlık, arkadaş edinememe, grup faaliyetlerine katılmama hem çocuğun ruhsal yapısını etkileyip aşırı yemeye neden oluyor hem de çocuğu pasif hale getiriyor. TEDAVİ Diyet:Obezitenin gelişmesinde önemli rol oynayan faktörlerin birincisi hatalı beslenmedir. Bunun için beslenmenin düzene sokulması gerekir.Şişmanlatıcı yiyecekler kısıtlanmalıdır. Abur cubur diye adlandırılan yiyecekler (gazlı içecekler, hazır meyve suları, şekerlemeler) , karbonhidrat ve yağdan zengin gıdalar( çokokrem, hamur tatlıları yağda kızartılmış yiyecekler) kısıtlanır. Yeme alışkanlıkları düzene sokulur. Hazır yemek ve fast food türü yiyecekler kısıtlanır, yemek aralarında kalori bakımından zengin yiyeceklerin atıştırılması önlenir. Normalde yemeğe başlandıktan sonra doyma hissinin beyne ulaşması ortalama 20 dakika da almaktadır. Hızlı bir şekilde yemek yeniyorsa, doyma hissi erişilmeden gerekenden fazla kalori alınmış olunur. Devamlı bir şeyler atıştırmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca güne 1-2 defa fazla miktarda yemek de obez gelişimi açısından zararlıdır. Egzersiz:Egzersiz programı kilo vermek ve özellikle de verilen kilonun uzun dönemde korunabilmesi için vazgeçilmez bir unsur. Başlangıçta hafif kısa süreli ve nispeten seyrek egzersizlerle başlayıp çocuğun toleransı oranında arttırılır. Davranışsal Terapi: Obez çocukların yeme alışkanlıklarının ve aktivitelerinin düzenlenmesinde önemli rol oynar. Grup Terapisi: Adolesan yaş grubunda daha etkilidir. Okul hemşireleri, okul grupları ve yaz kampları düzenleyebilir. Gruplarda pozitif beden imajının gelişmesi desteklenmelidir. Tıbbi Tedavisi:Çocuklarda ilaç tedavisi ve midenin küçültülmesi, incebağırsaklara yapılan by-pass operasyonları gibi cerrahi girişimler tıbbı zorunluluk olmadıkça önerilmez. Yazan :Araştırma Görevlisi Birsen MUTLU Sağlığın Sesi
-
bişey değil bursercan yenilerinide göndercem en yakın zamanda...
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
zeyynepp şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Anı Defteri - Defterleri
tamam canım -
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
zeyynepp şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Anı Defteri - Defterleri
ben uyuyan güsel uykusuz prenses -
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
zeyynepp şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Anı Defteri - Defterleri
uyuya kalmışım kuşum -
nutelladaşım bu karikatürü görünce sen geldin aklıma
-
zavallı miyav
-
:lol: demek onlarda dişçiden korkuyo
-
Doğada soğuk ve soğuktan korunma
zeyynepp şurada cevap verdi: zeyynepp başlık Doğa Sporları - Avcılık - Kamp - Karavan
:w00t: -
ya sırtına bin gez ne güzel olurdu
-
Tattoo Hakkında herşey
zeyynepp şunu cevapladı bir başlık içinde Sanat, Dans, Fotoğraf, Sanat Felsefesi
kalıcı iyi fikir ablacım yok kalıcı yaptırmam seninde dediğin gibi dini sebeplerden dolayı...ama geçici ufacık bi kelebek ensemde