-
İçerik Sayısı
4.469 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
1
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
zeyynepp tarafından postalanan herşey
-
hımmmm evet bu konuda haklısın tartışılır bi konu karamsarlık anlamında içini ferah tut aşk bi gün gelir seni bulur er ya da geç........ geç olsunda güç olmasın james :) veee... tam aradığın gibi olsun....
-
bye bye zedan ii çalışmalr....
-
jamescim karamsar olmamak gerek kanımca aşk seni bulur umarım.....
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
zeyynepp şurada cevap verdi: kralx başlık Forum Oyunları
-
bu forumdki herkes çoookkk mutlu olur umarımmm herkes istediği gibi birini bulur
-
kızzz bi konu attın ortaya bi bakıyozki tartışıyozz olsun ii oldu ama fikir alışverişi yaptık bizde.... saol
-
oleyyyy bende +1000 aldımmm saol james
-
her zaman saygı içinde olduktan sonra her konuyu farklı biçimlerde değerlendirip tartışabiliriz yeterki saygı olsun
-
bence çok güzel saygı içinde tartıştık
-
evet zedan farklı fikirler öğrenmek ve kendi fikrini savunmak sanada saygı duyuyorum
-
kankam tam senlik bi tekliff
-
Üstteki üyeyi görünce aklınıza ne gelio ?
zeyynepp şurada cevap verdi: *NATALIA* başlık Forum Oyunları
kankam :) -
ooooo senimi kırcamn +1000 olsun
-
çernobil-türkiye ve kanser hastalığı
zeyynepp şurada cevap verdi: zeyynepp başlık Çevre Bilimi - Ekoloji
inşş.... kaan ama ilerde ne sıkıntılar çekicez biz ya da çocuklarımız belkide torunlarımız susuz kalan milletler.açıktan ölen insanlar o kadar çoğalcak kii.......... -
+10 herkesin kendi düşüncesi ama james ben senle aynı düşüncedeyimm
-
eğer bunu bana diyosan ben bunu yaşadım.....hemde çok acı çekerek!!!! hayat bu paylaşılır ama sonuna kadar vazgeçilmez!!!
-
bir insan başka bi insanın hayatını hak etmez bence bu çok fazla ve ağır hakedene birçok şekilde karşılık verirsin güzel bi söz,çıkılan bi yemek,alınan hediye yada daha büyüklerini ama hayat yok yaa bana göre değil hiç... ben kimseye hayatımı adayamam kimseninde adamasını istemem açıkcası.... tabi senin düşüncen saygı duyuyorum bende böyle düşünüyorum .....
-
hayatta var olmak için illa birimi olması gerekir? tabikide birlikte yaşlanacağım bi insanın olmasını bende isterim ama hayatımı ona adamak ya da bir insana bağımlı olarak yaşamak bana göre değil....
-
biz ona bişey demiyoruzki onun kendi tercihi sadece kendi fikrimizi söylüyoruzzz
-
böyle birirni bulmak çpok zorr!!! umarım çıkar karşına ben hayatımı paylaşmaktan yanayım
-
ben işte böyle bi teklif isterim olsa keşke beğendiğine sevindim
-
çok güzel bi teklif sonuçya artık senin değil iki kişinin ortak hayatı söz konusu oluyoooo
-
Ütopya, aslinda olmayan, tasarlanmis olan ideal toplum ve devlet sekli anlami tasir. Ütopyalar, ideal düzen arayislarinin tasarlanmis tipik örnekleridir. Ütopyalar üzerine görüsler iki biçimde ortaya çikmistir. Bir kismi özendirici, istenen nitelikte, diger bir kismi ise korkutucu, ürkütücü ütopyalardir. Istenen (Özendirici nitelikte) Ütopyalar Bu tür ütopyalar, ideal bir toplum ve devlet tasarimlaridir. Bu özellikteki ütopyalarin en önemlileri sunlardir: Platon’un Ütopyasi Platon, "Devlet" adli eserinde ideal devletin nasil olacagini belirtmistir. Bu devlette insanlar üç sinifa bölünmüstür; Çalisanlar (isçiler, çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. Isçi sinifi çalisip üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarini karsilar. Bekçiler sinifi toplum içinde güvenligi ve disariya karsi devletin varligini savunur. Yöneticiler sinifi ise devleti yönetir. Bu toplumda her sinifin bir erdemi vardir. Isçi sinifinin erdemi kanaatkâr olmak, bekçi sinifinin erdemi cesaret, yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir. Platon’un açtigi bu ütopik devlet anlayisi yolu, gelecekte hem dogu hem de bati felsefelerinde temsilciler bulmustur. Dogu felsefesinde böyle ütopik bir devlet anlayisini Fârâbî’de görmekteyiz. Fârâbî’nin Ütopyasi Platon’dan etkilenen Fârâbî, "Medinet’ül Fâzila" (Erdemli Sehir) adli esrinde böyle ütopik bir devlet tasarlamistir. Ona göre, insanlar yardimlasarak bir arada yasamalidir. Saglikli bir organizmada bütün organlar nasil uyumlu bir sekilde çalisiyorsa, toplum da böyle olmalidir. Kötü insanlar toplumdan çikarilmalidir. Erdemli sehirde gerçeklikler, dogruluklar, iyilik ve güzellikler birlesirler. Bunu saglayan bu sehrin yöneticisidir. Yönetici, peygamber ile filozofun erdemlerini kendinde toplayan kisidir ve bu özeliklerini topluma yayarak devleti yönetir. Bireylerin de yöneticinin bilgilerine katilmasiyla mutlu bir sehir dogar. Thomas Morus‘un Ütopyasi Roman tarzinda yazdigi "Ütopya Adasi" adli eserinde ütopik bir devlet tasarimi ortaya koyar. Bu devlette özel mülkiyet yoktur ve yasaktir. Herkes devlet adina üretir. Para geçerli degildir. Üretilenlerden herkes ihtiyaci kadar alir. Bireyler günde alti saat çalisir, geri kalan zamanlarini sanat ve bilimle ugrasarak geçirirler. Yöneticiler, tipki Platon’un ideal devletinde oldugu gibi, çok siki bir egitimle yetistirilir. Tommaso Campanella’nin Ütopyasi Günes Devleti adli eserinde ütopik bir devlet yasarimi yaparken, o da Platon’un etkisi altinda kalir. Günes kentte her sey ortaktir. Aile yoktur. Eslerin seçimi yönetimce yapilir. Kent bir rahip tarafindan adilce yönetilir. Herkes dört saat çalisir. Geri kalan zamanda sanat, eglence, okuma, beden ve ruhlari egitme gibi zevk veren islere ayrilir. Yöneticinin yetkisi mutlaktir. Adlari "Güç", "Akil", " Sevgi" anlamina gelen üç yardimcisi vardir. Francis Bacon’un Ütopyasi Yeni Atlantis adli eserinde ütopik devletini tanitir. "Ben Salen" adli adada saglam bir ahlâk anlayisi egemendir. Özel bir örgüt, halkin bu yüksek bilgi ve kültürünü planlar ve yürütür. Buna göre "Yeni Atlantis" bir bilgi devleti olarak tasarlanmistir. Korkutucu Nitelikte Ütopyalar Günümüzde de ütopyalar yazilmaktadir. Ancak, bunlarin ortak bir niteligi vardir, o da toplumlari gelecekte bekleyen tehlikeleri göstermektir. Bu tehlike, bir yandan makinelesen bir toplumda insanin duygu, düsünce ve deger sistemleri ile yok olup gitmesidir. Öte yandan, insan özgürlüklerinin, demokratik haklarin kurulacak bir despotik devlet tarafindan yok edilmesidir. Bu ütopyalar, insanlari, bu türden tehlikeler için önceden uyarmaktadir. Huxley’in Ütopyasi Yeni Dünya adli eseri bir bilim-kurgu özelligi tasir. "Yeni Dünya" da teknoloji çok gelismistir. Insanlar suni yoldan üremektedir. Evlilik yoktur. Insanlar çalisir ve eglenirler. Hastalanma ve yaslanma yoktur. Geçmis, tüm degerleriyle yok edildigi için, geçmisi düsünme ve özlem duyma yoktur. Bu ütopya, dogal yasamdan kopmayi dile getirme açisindan gelecege iliskin bir korku ütopyasidir. G. Orwel’in Ütopyasi Orwel, "1984" adli eserinde despotizmin (zorbalik) egemen oldugu bir dünyayi tasvir eder. Bu ütopyaya göre, dünya esit güce sahip üç bloka ayrilmistir. Yönetenler tek egemen güçtür. Insanlar yöneticilerin korkusu ile sinmis, özgürlükler kaldirilmis, ahlâki ve insani duygular yok edilmis, düsünme ve düsündügünü söyleme yasaklanmis, yasam tüm güzelliklerini yitirmistir. Hiç kimse birbirine güvenememektedir. Çogu kisiler casustur. En yakinlarini yönetime gammazlama bir ödev haline getirilmistir. Bireylerin kisilikleri tamamen silinmistir. Orwel bu eserinde, gelecek üzerine korkularini dile getirmistir. Insanlari, modern dünyayi etkileyebilecek sorunlar üzerinde düsünmeye yöneltmek istemistir
-
KİRLİLİK KURBAĞALARA CİNSİYET DEĞİŞTİRİYOR
zeyynepp şurada bir başlık gönderdi: Çevre Bilimi - Ekoloji
[/colorİsveç'te yapılan bir araştırma, kirlilik nedeniyle bazı erkek kurbağaların cinsiyet değiştirdiğini ortaya koydu. Uppsala Üniversitesi laboratuvarında 'Rana temporaria' ve 'Rana pipien' türü kurbağalar Avrupa, ABD ve Kanada'daki sularda tespit edilen östrojen seviyesine maruz bırakıldı. Östrojen seviyesi arttıkça erkek kurbağaların yüzde 95-100'ünün cinsiyet değiştirdiği gözlendi. Cinsiyet değiştiren kurbağaların bazılarının yumurtlayabildiği, bazılarınınsa yumurtalıklarının olduğu ancak yumurta kanallarının olmaması nedeniyle kısır olduğu anlaşıldı. 'Environmental Toxicology and Chemistry' adlı derginin mart sayısında yer alan araştırmaya imza atanlardan Cecilia Berg, böcek öldürücü ilaçlar ve diğer kimyasal maddelerin vücutta östrojen gibi görev yapabileceğini belirtti. Berg, tüm kurbağaların dişi olması halinde bunun kurbağa neslinin tükenmesine neden olabileceğini de söyledi. Tek çare suların daha iyi temizlenmesi Araştırmacılar, şu anda tek çarenin kurbağaların zarar görebileceği suların daha iyi temizlenmesi olduğunu vurguladı. Bu olay, dünyadaki kurbağa türlerinin yaklaşık üçte birinin neslinin neden tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu sorusuna da yanıt olabilecek. ABD'de daha önce yapılan bir araştırma, tarım ilaçlarında kullanılan kimyasal maddelerin, erkek kurbağaların cinsiyetini değiştirdiğini ortaya koymuştu. Dünyanın en çok satılan tarım ilaçlarından birine maruz kalan erkek kurbağaların bir süre sonra hem erkek, hem dişi özellikler göstermeye başladığı görülmüştü. Tarım ilaçlarında bulunan 'atrazine' maddesinin erkek kurbağalarının cinsel gelişimini değiştirerek, hem erkek hem dişi özellikler göstermelerine neden olduğu, ilacın yetişkin kurbağalarda da cinsiyet hormonu testesteron seviyesini düşürdüğü saptanmıştı] -
Arkadaşlar bir web sitenin forumunda bu konu üzerine olan tartışmalar vardı benim de ilgimi çekti ve ilgili bilgileri burada paylaşıp değerlendirmelerde bulunalım diye düşünüyorum...... Çernobil kazası: http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ernobil...B6r_kazas%C4%B1 Hakkında detaylı bilgi; Çernobil reaktör kazası, 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıdır. Ukrayna'nın Kiev iline bağlı Çernobil kentindenki Nükleer Güç Reaktörünün 4. ünitesinde 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı 30 Nisan 1986 günü tüm dünya tarafından öğrenildi. 1972’de Ukrayna’daki (O dönem Sovyet Rusya’nın bir parçasıydı) Kiev’in 140 km kuzeyinde kurulan Çernobil Nükleer Santralı’nda ortaya çıkan kazaya, her biri 1.000 megavat (mW) gücünde dört reaktördeki tasarım hataları ile reaktörlerden birinde güvenlik sisteminin devre dışı bırakıldığı bir sırada deney yapılması yol açtı. Kazanın sebepleri Deneyin yapılacağı 25 Nisan 1986’da önce reaktörün gücü yarıya düşürüldü, ardından da acil soğutma sistemi ile deney sırasında reaktörün kapanmasını önlemek için tehlike anında çalışmaya başlayan güvenlik sistemi devre dışı bırakıldı.26 Nisan günü saat 01:00’i biraz geçe teknisyenler deneyin son hazırlıklarını tamamlamak üzere ek su pompalarını çalıştırdılar. Bunun sonucunda gücünün yüzde 7’siyle çalışmakta olan reaktörde buhar basıcı düştü ve buhar ayırma tamburlarındaki su düzeyi güvenlik sınırının altına indi.Normal olarak bu durumda reaktörün güvenlik sistemine ulaşması gereken sinyaller de teknisyenler tarafından engellendi. Su düzeyini yükseltmek için buhar sistemine daha fazla su aktarıldı ve saat 01:23’de deneyin fiilen başlatılması için koşulların oluştuğuna karar verildi. Deneyin amacı, reaktörün çalışması ansızın durdurulduğunda, buhar tirbünlerinin daha ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini öğrenmekti. Geri kalan öteki acil güvenlik sinyali bağlantılarını da kestikten sonra türbinlere giden buhar akışı durduruldu. Bunun sonucunda dolaşım pompaları ve reaktörün soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani bir ısı yükselmesi görüldü ve yapım özellikleri nedeniyle reaktör tümüyle denetimden çıkmış oldu. Tehlikeyi farkeden teknisyenler reaktörün durdurulmasını sağlamak amacıyla bütün denetim çubuklarını derhal sisteme sokmaya karar verdiler. Ama aşırı derecede ısınmış bulunan reaktörlerde saat 01:24’te yani deneye başlanmasından bir dakika sonra iki patlama oldu. Bu patlamanın ayrıntıları tam olarak bilinememekle birlikte, denetim dışı bir çekirdek tepkimesinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.Üç saniye içinde reaktörün gücü %7’den %50’ye fırladı. Yakıt parçacıklarının soğutma suyuyla karşılaşması, suyun bir anda buhara dönüşmesine yol açtı. Oluşan aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının tepesini uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santralı ateşler içinde bıraktı. Kazanın etkileri Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamadan sonra tüm Avrupa üzerine yayılmış ve Çernobil'den yaklaşık 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmış ve yapılan araştırmada İsveç'teki reaktörün değil Çernobil'den gelen parçacıklar olduğu tespit edilmiştir. Aynı şekilde İngiltere'nin Galler bölgesinde kazadan iki hafta sonra saptanan yüksek radyoaktif nedeniyle yeşil alanlara koyun ve sığırların girişi engellenmiştir. Araştırmalarda ilk yıl doz açısından en fazla Avrupa ülkesi Bulgaristan olarak belirlenmiş. Sıralama açısından ise şemada yer alan ülkeler doz sırasına göre şu şekilde sıralanmıştır:[1] * Bulgaristan * Avusturya * Yunanistan * Romanya * Finlandiya * Yugoslavya * Çekoslavakya * İtalya * İsviçre * Polonya * USSR * Macaristan * Norveç * Demokratik Alman Cumhuriyeti * Türkiye * İsveç * Federal Almanya * İrlanda * Lüksemburg * İsrail * Kıbrıs * Fransa * Hollanda * Belçika * Danimarka * İngiltere * Suriye * Çin * Japonya * İspanya * Hindistan * Portekiz * ABD * Kanada etkilenenler içinde türkiyeninde olması ülkemizde hızla artan kanserin bi nedeni değilmi????