Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

wild_beatiful

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    15
  • Katılım

  • Son Ziyaret

wild_beatiful tarafından postalanan herşey

  1. wild_beatiful doğum gününüz kutlu olsun!

  2. wild_beatiful

    FORUM ARKADAŞLARIM..

    teşekkürler sedat:)biraz aklım başıma sonra geldi:)sende bizim için önemli ve değerlisin..iyiki varsın yakışıklı prens....
  3. yaradılıştaki vurgu,incelik ve açıklık çok net..... bunu anlamamak buna hayran olmamak elde değil..... bir zeytin çekirdeği misal Yaratılışın altı aşaması Kuran-ı Kerim’in Tin suresinde yemin edilen objelerin biri de zeytindir. Allah’ın (c.c.) üzerine yemin ettiği zeytin de yaradılış biçimiyle o yeminin sırlarını varlığında taşır. Tin suresinde insanın en güzel yaradılış sıralamasında geçen zeytin,yaradılışın son üç aşamasını temsil eder. Zeytin yapısı itibarıyla genelde oval biçimdedir. Bir zeytini uzun kısımlarından çekirdeğiyle beraber boydan boya tam ortadan kestiğimiz zaman ortaya çıkan zeytin kesitinin görüntüsü tıpatıp bir hücreyi andırır. Dikkatli baktığınız zaman zeytinin en dışında hücre zarı, zeytin ile çekirdek arasında plazma yapı vardır. Yani zarıyla, plazma yapısıyla ve çekirdeğiyle hücrenin ikizidir. Yaratmak sadece Allaha mahsustur...tesadüf diye bir şey yoktur....
  4. kurana göre insanin yaratilisi "De ki yeryüzünde gezip dolaşın da (Allah'ın) hilkate nasıl başladığını görün. Allah yeni bir ahiret hayatını da tekrar yaratacaktır. Çünkü Allah her şeye hakkıyle kadirdir" (Ankebut 20). Nihayet Kurân-ı Kerim göklerle yeryüzünün, dağların, diğer canlıların yaratılışı hakkında bilgiler veriyor: "İnkâr edenler görmediler mi ki göklerle yer bitişik halde iken bizim onları birbirinden ayırdığımızı, her canlı şeyi de sudan yarattığımızı o küfür (ve inkâr) edenler görmediler mi? Hâla inanmayacaklar mı onlar? Yer (yüzün) de onları (insanları) çalkalar diye sabit sabit dağlar yarattık.Aralarında da bol bol yollar yaptık. Biz gökyüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yaptık onlar (münkirler) İse bunun ayetlerinden (Allah1 in varlığına birliğine işaret) yüz çeviricidirler. O geceyi-gündüzü, güneşi, ayı yaratandır ve bütün bunlar kendi yörüngesi içinde yüzmekte (devretmekte) dîr" (Enbiya 30, 31, 32, 33) (3). "Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi kanat üstünde,kimi ayağı üstünde yürüyor, kimi de dört (ayağı) üstünde yürüyor" (Nur 45} (3). Tekrar insanın yaradılışına dönelim. Âdem'den sonra Havva'nın yaradılışı hakkında Kurân-ı Kerîm; "Ey insanlar sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yine onun zevcesini (Havva'yı) vücuda getiren ve İkisinden de birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz (e karşı gelmek) den sakının" (Nisa 1) (3). "O, sizi bir candan (Adem’den) yaratan, bundan da (gönlü) kendisine ısınsın diye eşini yaratan o'dur (Allahtır) vaktâ ki o (eşini) örtüp bürüdü (cinsi münasebet) o'da hafif bir yük yüklendi de (gebe oldu) bununla gidip geldi nihayet (gebeliği) ağırlaşınca ikisi de Rablerine şöyle dua ettiler. "Eğer bize düzgün (hilkati tam) bir çocuk verirsen andolsun ki her halde şükredenlerden olacağız" (Araf 189} "Size nefislerinizden kendilerine ısınmanız için zevceler yaratmış olması, aranızda bir sevgi ve esirgeme yapması onun ayetlerindendir"(Rum 21). "Sizi bir kişiden yarattı. O, sonra ondan da eşini meydana getirdi. Sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karnı içinde bir yaradılıştan öbür yaradılışlara (kalb ile) halk edip duruyor....." (Zümer 6). "....Size hem kendi (cins) inizden eşler hem davarlardan eşler yaptı. Sizi bu suretle (zürriyetlendirip) üretiyor......" (Şûra 11) Havva, Âdem'den nasıl vücuda gelmiştir? Bu konuda Kurân-ı Kerim'de geniş tafsilat yoktur. Havva Arapça bir kelime olan 'Hayy (canlı)'dan gelmektedir.Canlıdan (Adem'den) yaratıldığı için bu isim verilmiştir.İslâm kaynaklarında Havva'nın yaratılışı hakkında iki görüş vardır (7): Ekseri ulemanın görüşüne göre Cenab-ı Hak Adem'e bir uyku hali verdi,sonra O'nun sol kaburga kemiklerinin birinden Havva'yı yarattı. Adem uyanınca onu gördü O'na meyletti ve onunla ülfet peyda ederek ısındı. Çünkü o kendinden, bir parçasından yaratılmıştı (7). Bazıları Havva'nın Âdem'in kaburga kemiğinden yaratılmasının İsrailiyyat (ben-i İsrail kitaplarındaki masallar) olduğunu bildirmişlerdir. Bazı hadis-i şeriflerde kadınlar kaburga kemiğine benzetilmiş ya da "kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın; olduğu gibi kabul edersen istifade edersin" şeklinde bir ifade mevcuttur (9,10}. Araştırıcılar bu hadislerden Havva'nın yaradılışına ait herhangi bir tafsilat çıkarmanın mümkün olmadığını söylerler ve çeşitli mecazi yorumlara müsait olan bu hadislerin esas hedefinin kadınlara karşı yumuşak davranma olduğunu kabul ederler, Diğer görüş Ebu Müslim Isfahanî'ye aittir. İsfahanı, Havva'nın yaratılmasından bahseden ayetten maksat onun Âdem'in cinsinden olmasıdır. Allah "size kendinizden eşler yaratmıştır", "kendinizden peygamberler göndermiştir" buyruğunda olduğu gibi kaburgadan değil, Âdem gibi Havva da topraktan yaratılmıştır diyor(7). Kaldı ki birinci görüş daha kuvvetlidir. Zira "sizi bir tek nefisten yarattı" ayeti bu görüşü takviye ediyor; eğer Havva da topraktan yaratılmış olsaydı bu halde sizi iki nefisten yarattık buyurulması gerekirdi. Bazıları da ayetteki "min"den bir gayenin başlangıcı anlamındadır, Yaratılış , Âdem ile başlamış ve Âdem topraktan yaratıldığına göre Havva'da topraktan yaratılmış olabilir denilmektedir(7). İnsanın yaradılışı hakkındaki ayetlerin İzahı bu şekildedir. Kurân-ı Kerim'e göre insanın insan olarak yaratıldığı anlaşılıyor. Ama son günlerde Darvin'in aksine yukarıda bahsedildiği gibi Fransız L’express gazetesinde Allan Wilson bilimsel araştırmalara dayanarak yepyeni bir hipotez ortaya attı. Ona göre Havva'nın zenci olduğu, maymunun insandan türediğini iddia etti. Bazı Türk gazeteleri ise Kurân-ı Kerim'de ki "biz onlara (Yahudilere) hor ve hakir maymunlar ve domuzlar olun dedik" (Bakara 65, Maide 60, A'raf 166) mealindeki ayetler İle insandan maymunun türemesi arasında bir irtibat kurmak eyilimi gösterdiler. Halbuki bu ayetler sapıtmış Yahudi kavmine ilâhi bir ceza ile helak olma anlamında tefsir edilmiştir. Ayrıca Kurân-ı Kerim'de münkirler hakkında "hayvandan aşağı" (Araf 179) müminler hakkında ise "yaratılmışların bir çoğundan üstün kılınmış" (İsrâ 70) gibi ifadeler dikkati çekmektedir. İnsanın ana rahminde halk oluşu Kurân-ı Kerim'de şu şekilde İfade edilmektedir: "İnsanın üzerine uzun devirden öyle bir zaman gelip geçti ki o anılmaya değer bir şey bile değildi. Hakikat biz insanı birbiriyle karışık (erkek ve kadın suları ile) bir damla sudan yarattık" (Dehr1,2). "Sonra onu (insan) sarp ve metin bir karargâhda (rahimde) bir nutfe yaptık" (Mü'minun 13). "Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yaptık, O bir çiğnem eti de kemik (ler)'e kalb ettik de o kemiklere de et giydirdik. Bilahare onu başka yaratılışa inşa ettik. Suret yapanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir" (Mü’minun 14). "Ki O sizi bir topraktan, sonra bir meniden sonra bir kan pıhtısından yaratıp sonra bebek olarak çıkaran sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz için, sonra da ihtiyarlar olmanız için yaratandır" (Mümin 6,7). "Ey insanlar biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, sizi birbirinizle tanışasınız diye büyük cemiyetlere ve kabilelere ayırdık" (Hucurat 13) "Hakikaten meniden (rahme) döküldüğü zaman erkek ve dişi iki çifti o yarattı"(Necm 45-46) "Döl yataklarında size nasıl dilerse öyle kılık veren odur,.." (Âli İmran 6) "İnsanı bir damla sudan yarattı" (Nahl 4). "O sizi yer (yüzün) de yaratıp türetendir" (Mü'minun 79) "And olsun sizi (evvela) yarattık sonra size suret verdik" (Araf 11) "O sudan bir beşer yaratıp da onu soy sop yapandır" (Furkan 54) "İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi" (Yasin 77) "Halbuki o sizi hakikat türlü türlü tavırlar (haller) le yaratmıştır" (Nuh 14) "Biz sizi hakir bir sudan yaratmadık mı? Onu sağlam bir yerde tutup da, Malûm bir vakte kadar" (Mürselat20,21,22) "O (döl yatağına) dökülen meniden bir damla su değilmiydi? Sonra o (meni) bir kan pıhtısı olmuş derken insan biçimine koyup yaratmış düzenlemiştir. Hülâsa ondan erkek, dişi iki sınıf çıkarmıştır" (Kıyame 37,38,39) "O sizi bîr tek candan yaratandır" (Enam 98) "Onu (yaratan) hangi şeyden yarattı, Bir damla sudan yarattı da onu biçimine koydu. Sonra onun yolunu kolaylaştırdı" (Abese 18,19,20) "Biz hakikat insanı en güzel bir biçimde yarattık" (Tin 4) "Yaratan Rabbinin adı ile oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı. (Alak 1,2) (3).
  5. kurana göre insanin yaratilisi "De ki yeryüzünde gezip dolaşın da (Allah'ın) hilkate nasıl başladığını görün. Allah yeni bir ahiret hayatını da tekrar yaratacaktır. Çünkü Allah her şeye hakkıyle kadirdir" (Ankebut 20). Nihayet Kurân-ı Kerim göklerle yeryüzünün, dağların, diğer canlıların yaratılışı hakkında bilgiler veriyor: "İnkâr edenler görmediler mi ki göklerle yer bitişik halde iken bizim onları birbirinden ayırdığımızı, her canlı şeyi de sudan yarattığımızı o küfür (ve inkâr) edenler görmediler mi? Hâla inanmayacaklar mı onlar? Yer (yüzün) de onları (insanları) çalkalar diye sabit sabit dağlar yarattık.Aralarında da bol bol yollar yaptık. Biz gökyüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yaptık onlar (münkirler) İse bunun ayetlerinden (Allah1 in varlığına birliğine işaret) yüz çeviricidirler. O geceyi-gündüzü, güneşi, ayı yaratandır ve bütün bunlar kendi yörüngesi içinde yüzmekte (devretmekte) dîr" (Enbiya 30, 31, 32, 33) (3). "Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi kanat üstünde,kimi ayağı üstünde yürüyor, kimi de dört (ayağı) üstünde yürüyor" (Nur 45} (3). Tekrar insanın yaradılışına dönelim. Âdem'den sonra Havva'nın yaradılışı hakkında Kurân-ı Kerîm; "Ey insanlar sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yine onun zevcesini (Havva'yı) vücuda getiren ve İkisinden de birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz (e karşı gelmek) den sakının" (Nisa 1) (3). "O, sizi bir candan (Adem’den) yaratan, bundan da (gönlü) kendisine ısınsın diye eşini yaratan o'dur (Allahtır) vaktâ ki o (eşini) örtüp bürüdü (cinsi münasebet) o'da hafif bir yük yüklendi de (gebe oldu) bununla gidip geldi nihayet (gebeliği) ağırlaşınca ikisi de Rablerine şöyle dua ettiler. "Eğer bize düzgün (hilkati tam) bir çocuk verirsen andolsun ki her halde şükredenlerden olacağız" (Araf 189} "Size nefislerinizden kendilerine ısınmanız için zevceler yaratmış olması, aranızda bir sevgi ve esirgeme yapması onun ayetlerindendir"(Rum 21). "Sizi bir kişiden yarattı. O, sonra ondan da eşini meydana getirdi. Sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karnı içinde bir yaradılıştan öbür yaradılışlara (kalb ile) halk edip duruyor....." (Zümer 6). "....Size hem kendi (cins) inizden eşler hem davarlardan eşler yaptı. Sizi bu suretle (zürriyetlendirip) üretiyor......" (Şûra 11) Havva, Âdem'den nasıl vücuda gelmiştir? Bu konuda Kurân-ı Kerim'de geniş tafsilat yoktur. Havva Arapça bir kelime olan 'Hayy (canlı)'dan gelmektedir.Canlıdan (Adem'den) yaratıldığı için bu isim verilmiştir.İslâm kaynaklarında Havva'nın yaratılışı hakkında iki görüş vardır (7): Ekseri ulemanın görüşüne göre Cenab-ı Hak Adem'e bir uyku hali verdi,sonra O'nun sol kaburga kemiklerinin birinden Havva'yı yarattı. Adem uyanınca onu gördü O'na meyletti ve onunla ülfet peyda ederek ısındı. Çünkü o kendinden, bir parçasından yaratılmıştı (7). Bazıları Havva'nın Âdem'in kaburga kemiğinden yaratılmasının İsrailiyyat (ben-i İsrail kitaplarındaki masallar) olduğunu bildirmişlerdir. Bazı hadis-i şeriflerde kadınlar kaburga kemiğine benzetilmiş ya da "kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın; olduğu gibi kabul edersen istifade edersin" şeklinde bir ifade mevcuttur (9,10}. Araştırıcılar bu hadislerden Havva'nın yaradılışına ait herhangi bir tafsilat çıkarmanın mümkün olmadığını söylerler ve çeşitli mecazi yorumlara müsait olan bu hadislerin esas hedefinin kadınlara karşı yumuşak davranma olduğunu kabul ederler, Diğer görüş Ebu Müslim Isfahanî'ye aittir. İsfahanı, Havva'nın yaratılmasından bahseden ayetten maksat onun Âdem'in cinsinden olmasıdır. Allah "size kendinizden eşler yaratmıştır", "kendinizden peygamberler göndermiştir" buyruğunda olduğu gibi kaburgadan değil, Âdem gibi Havva da topraktan yaratılmıştır diyor(7). Kaldı ki birinci görüş daha kuvvetlidir. Zira "sizi bir tek nefisten yarattı" ayeti bu görüşü takviye ediyor; eğer Havva da topraktan yaratılmış olsaydı bu halde sizi iki nefisten yarattık buyurulması gerekirdi. Bazıları da ayetteki "min"den bir gayenin başlangıcı anlamındadır, Yaratılış , Âdem ile başlamış ve Âdem topraktan yaratıldığına göre Havva'da topraktan yaratılmış olabilir denilmektedir(7). İnsanın yaradılışı hakkındaki ayetlerin İzahı bu şekildedir. Kurân-ı Kerim'e göre insanın insan olarak yaratıldığı anlaşılıyor. Ama son günlerde Darvin'in aksine yukarıda bahsedildiği gibi Fransız L’express gazetesinde Allan Wilson bilimsel araştırmalara dayanarak yepyeni bir hipotez ortaya attı. Ona göre Havva'nın zenci olduğu, maymunun insandan türediğini iddia etti. Bazı Türk gazeteleri ise Kurân-ı Kerim'de ki "biz onlara (Yahudilere) hor ve hakir maymunlar ve domuzlar olun dedik" (Bakara 65, Maide 60, A'raf 166) mealindeki ayetler İle insandan maymunun türemesi arasında bir irtibat kurmak eyilimi gösterdiler. Halbuki bu ayetler sapıtmış Yahudi kavmine ilâhi bir ceza ile helak olma anlamında tefsir edilmiştir. Ayrıca Kurân-ı Kerim'de münkirler hakkında "hayvandan aşağı" (Araf 179) müminler hakkında ise "yaratılmışların bir çoğundan üstün kılınmış" (İsrâ 70) gibi ifadeler dikkati çekmektedir. İnsanın ana rahminde halk oluşu Kurân-ı Kerim'de şu şekilde İfade edilmektedir: "İnsanın üzerine uzun devirden öyle bir zaman gelip geçti ki o anılmaya değer bir şey bile değildi. Hakikat biz insanı birbiriyle karışık (erkek ve kadın suları ile) bir damla sudan yarattık" (Dehr1,2). "Sonra onu (insan) sarp ve metin bir karargâhda (rahimde) bir nutfe yaptık" (Mü'minun 13). "Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yaptık, O bir çiğnem eti de kemik (ler)'e kalb ettik de o kemiklere de et giydirdik. Bilahare onu başka yaratılışa inşa ettik. Suret yapanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir" (Mü’minun 14). "Ki O sizi bir topraktan, sonra bir meniden sonra bir kan pıhtısından yaratıp sonra bebek olarak çıkaran sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz için, sonra da ihtiyarlar olmanız için yaratandır" (Mümin 6,7). "Ey insanlar biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, sizi birbirinizle tanışasınız diye büyük cemiyetlere ve kabilelere ayırdık" (Hucurat 13) "Hakikaten meniden (rahme) döküldüğü zaman erkek ve dişi iki çifti o yarattı"(Necm 45-46) "Döl yataklarında size nasıl dilerse öyle kılık veren odur,.." (Âli İmran 6) "İnsanı bir damla sudan yarattı" (Nahl 4). "O sizi yer (yüzün) de yaratıp türetendir" (Mü'minun 79) "And olsun sizi (evvela) yarattık sonra size suret verdik" (Araf 11) "O sudan bir beşer yaratıp da onu soy sop yapandır" (Furkan 54) "İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi" (Yasin 77) "Halbuki o sizi hakikat türlü türlü tavırlar (haller) le yaratmıştır" (Nuh 14) "Biz sizi hakir bir sudan yaratmadık mı? Onu sağlam bir yerde tutup da, Malûm bir vakte kadar" (Mürselat20,21,22) "O (döl yatağına) dökülen meniden bir damla su değilmiydi? Sonra o (meni) bir kan pıhtısı olmuş derken insan biçimine koyup yaratmış düzenlemiştir. Hülâsa ondan erkek, dişi iki sınıf çıkarmıştır" (Kıyame 37,38,39) "O sizi bîr tek candan yaratandır" (Enam 98) "Onu (yaratan) hangi şeyden yarattı, Bir damla sudan yarattı da onu biçimine koydu. Sonra onun yolunu kolaylaştırdı" (Abese 18,19,20) "Biz hakikat insanı en güzel bir biçimde yarattık" (Tin 4) "Yaratan Rabbinin adı ile oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı. (Alak 1,2) (3).
  6. Dünya dışında yaşam olup olmadığını anlayabilmek için kanaatimce her şeyden önce Kur’an’ın evren hakkında verdiği bilgiler anlaşılmalı, bu bilgiler ışığında Dünya’nın evrendeki yeri de gözetilerek bir karara varılmalıdır. Kur’an evrenin yaratılışı, fiziksel yapısı, yaradılış amacı ve bunun gibi konularda oldukça detaylı bilgiler vermekte, bu konuda neredeyse kendisinden başka hiçbir kaynağa gerek bırakmamaktadır. Kur’an’ın 1500 yıl önce bahsettiği birçok şeyin bilim adamları tarafından yeni yeni keşfedilmesi de ancak Kur’an’ın ilahi sırlarını bir kez daha kanıtlamaktadır. Bu nedenle, bugün bilim tarafından ısrarla doğrulanmak istenmese de, Kur’an’da yer alan birçok şeyin yakın gelecekte bilim adamları tarafından da kabul edilmek zorunda kalınacağı akıllardan çıkarılmamalıdır. Evrenin yaradılışı, Kur’an’da hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, birçok ayette açıklanmıştır. Bunlardan en önemlisi, konuyu tam bir özet halinde açıklayan Arâf Suresinin 54. ayetidir:“Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!” Ayette ilk olarak dikkati çeken, evrenin yaradılış süresidir. Burada altı gün olarak geçen süre, insana göre değil, elbette Allah katındaki zamana göredir, ancak yine de evrenin «bir anda» yaratılmadığını işaret etmesi bakımından oldukça önemlidir. Ayette geçen istivâ kelimesi, «yükselmek» manasına gelir. Buradaki anlamı, müfessirler tarafından Allah’ın tüm Arş’ı kaplaması şeklinde anlaşılmıştır. Ayette, altı günlük süre göklerin ve yerin «toplam» yaradılış süresi olarak verilmiştir. Dünya’nın yaradılış süresi ise Fussilet suresinin 9. ve 12. ayetlerine göre iki gündür : “De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir. (Fussilet,9)” anlamındaki ayet Dünya’nın yaradılış süresinin en açık şekilde belirtildiği ayettir. Tabi, yeniden hatırlatmak gerekir ki, bu süre, insana göre değil, Allah katındaki zamana göredir. Bu ayetin ardından 10. ayette de “O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.(Fussilet,10)” denilmektedir. İlk bakışta, gıdaların yaratılma süresinin bu altı gün içerisinde yer aldığı düşünülebilirse de, akla uygun olan evrenin yaradılışının ardından Allah tarafından Dünya üzerinde tekrar «özel bir yaratma» faaliyetinin gerçekleştirildiğidir. Böylece bu ayetlerden, evrenin toplam yaradılış süresinin üçte biri kadar bir sürenin Dünya’nın yaratılması için harcandığını ve daha sonra da gıdaların yaratılması için en az evrenin geri kalanının yaratıldığı süre kadar zaman harcandığını anlıyoruz. Tüm bunlar, Dünya’nın ne kadar önemli olduğunu gösteren en önemli delillerdir. Ve insan, bu kadar özenli bir yaradılış süreci sonucu ortaya çıkan Dünya’ya Allah’ın halifesi olarak gönderilmiş olduğundan önemi oldukça büyüktür. Ancak, Dünya’nın insan yaratılmadan önce, evrenin yaradılışı esnasında yaratıldığı da unutulmamalıdır. Fussilet Suresinin, bunlardan sonra gelen 11. ve 12. ayetleri ise çok daha önemli bilgiler içermektedir : “Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek ve ya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de "İsteyerek geldik" dediler. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah'ın takdiridir. (Fussilet,11–12)” Bu ayetlerde üç önemli nokta vardır. Birincisi, Kur’an, başlangıçta evrenin gaz bulutu (duman) halinde olduğunu bildirmektedir. Bu, şu an bilim adamları arasında kabul görmüş olan Big Bang teoremi tarafından öne sürülen görüşle paralellik göstermektedir. İkincisi, Kur’an evrenin yedi gök halinde yaratılmış olduğunu bildirmektedir. Bunu bir sonraki başlık altında uzun uzun inceleyeceğiz. Üçüncüsü; bu göklerin her birine görevlerinin vahy edildiği açıklanmaktadır; ki görev, ancak onu anlayacak kapasitede şuur sahibi canlılara verilen bir şeydir. Bu da, her gök katında şuurlu canlıların olabileceğini düşünmemize yol açar. İşin gerçeğini ise ancak Allah bilir. herşey tesadüflere bağlı değil ol dedi oldu alem..... mantıklı düşünür ve insan yardılışınıda incelersek ki onuda sunucam size birazdan......
  7. wild_beatiful

    sen hiç sensiz kalmadınki

    Sevginiz yanınızdayken, aşkınız avucunuzdayken, sahip olduğunuz güzelliklerin farkında olarak, her anınızı dolu dolu ve sınırsızca yaşayın.... Gelecek günlerin bizlere neler getireceği hiç belli olmuyor... ''SEN HİÇ SENSİZ KALDIN MI? '' Sensiz geçecek uzun senelerin bu ilk sabahı olacak gözlerimi açtığımda. Odam sensiz, ev sensiz her yer sensiz olacak, korkuyorum, Korktuğum için gözlerimi açmak istemiyorum.. Hep böyle karanlık kalsın razıyım, sensizlikle karşılaşmamak için. Sensizlikleri sevmiyorummm... Karanlıkları seviyorummm... Artık gün doğmayacak biliyorum ve göremeyeceğim hiç şeyi. Yüreğim yorgun, yüreğim kırgın, yüreğim sessiz, yüreğim serçe kadar Bilirmisiniz serçelerin ağladığında öldüğünü.... Çaresizlik ne demek bilirmisiniz? Ağlamaklı haliniz çaresizliktendir.. Ağlar yüreğiniz çaresizlikten ama haberi yoktur bu durumunuzdan hiç kimsenin. Nasıl olsun ki ; o bırakıp gitmiştir sizi ansızın, size bile sormadan... Ondan geriye size, Sadece özlemler kalmıştır, acılar kalmıştır, anılar kalmıştır Ve birde bitmeyen geceler ve gündüzler kalmıştır. Sevmiyorum sensiz geceleri ve karanlıkları Sevmiyorum sensiz gündüzleri ve aydınlıkları Sevmiyorum sensiz olan hiç bir şeyi.... İçimde, bir boşluk hissediyorum, bir de acıyan yüreğimi... Gel-gitler yaşıyor yürekler böyle anlarda... Çizginin ötesiyle berisi arasında dolanıp duruyor kısacası.. Ya dönsün gelsin.... Ya da yine dönsün gelsin.. Bir sayfadan alıntıdır.saygılar
  8. TEŞEKKÜRLER SEDAT...HAKLISIN NE DİYİM:) AMA HER GÜLÜN BİR DİKENİ VAR:)
  9. wild_beatiful

    Karaoke:):)

    Efenim aşağıdaki link i tıklayıp sesi açıyorsunuz, hep beraber sözlere eşlik ediyoruz. Neymiş VO - LA - REEEEEEEE OOOOOOOOOOOOOOO ) http://www.zosia.piasta.pl/karaoke.html KARAOKE:)BEN İLK BAKTIĞIMDA NE SAÇMA ŞEY DEMİŞTİM...:)AMA YİNEDE KAFA DAĞITMAK İÇİN GÜZEL:)BAKALIM SİZ BEYENECEKMİSİNİZ:) AMA TAKİP ETMELİSİNİZ EĞLENMEK İÇİN...
  10. 2.selim adına mimar sinan tarafınadan 6 yılda bitirilen ve >>kendisinin >>ustalık eserim diye iftihar ettiği selimiye camii bir çok manevi >>vasıfları >>sembolize etmektedir.... >>-camiinin tek kubbesi oluşu ALLAH'ın birliğini >>-pencerelerin 5 kademeli oluşu islamın 5 şartını >>-bütün pencerelerin 99 tane oluşu ceneb'ı hakkın 99 ismini >>-vaaz kürsülerinin 4 tane oluşu 4 hak mezhebini >>-mabedin bütün külliyesinde 32 kapının oluşu islamın 32 farzını >>-arka minarelerinde 6 yolun olması imanın 6 şartını >>-camiinin minarelerinde 12 şerifenin oluşuda yaptıran osmalı >>devletinin 12.padişahını SEMBOLİZE ETMEKTEDİR >> >>2. selim kıbrısı fethederse ALLAH rızası için büyük bir mabet >>yaptırma sözü veriyor çok şükür kıbrıs fethediliyor ama padişah >>işlerden >>güçlerden sözünü unutuyor bir gün rüyasında peygamber (sas) >>efendimizi >>görüyor ve verdiği söz hatırlatılıyor kendisine bunun üzerine >>zamanın >>mimar ustalarından evliya mimar sinan çağrılıyor ve böyle bir >>muhteşem >>mimari bir eser ortaya çıkıyor... >>sizlerle paylaşmak istedim saygılarımla
  11. Kadının hası güle benzer. Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle. Açın televizyonu, bir tane gül görüyor musunuz? Kadının hası... Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ağırbaşlı ve sıcak olur. Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını verir.Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına benzemez. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur kadın yüreğinde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun. Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın. Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir... İnsanların içinde kapris yapmaz, hır çıkarmaz; Ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi, adabıyla, raconuyla istediğini alır. Yüz göz olmaz kadının hası. Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye bedeldir bu bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez kadını... Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur. Kendine saygısı, güveni vardır. Erkeğine can yoldaşı olur, destek olur, onu dinlemeyi bilir. Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir kadın. Aptal olmaz gerçek bir kadın. Bön bön bakmaz adamların suratına. Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur. Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar. Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık... Saçları savrulur. Kahkahaları vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında. Sesi güzel olur kadının, biraz da buğulu... Arada bir pencereye yaslar başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler. Olgunluğuyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam... Saçmalar ki, yine şaşırtır onu. Sıkmaz kadın, bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez. Huzur verir varlığıyla. İçmesini de bilir kadının hası. Bazı akşamlar anason kokulu tüter sofrasının sıcağı. İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır. Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın. Kibirli olmaz. Kültürsüz olmaz. Bomboş olmaz kafası. Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar, söyleyecek sözü vardır. Kişiliklidir. Beceriklidir. Ama yine de tırnağı kırılınca üzülür.. Üzülür iste, profesör de olsa, sultan da olsa üzülür. Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez. Vücudunun özelini teshir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, Loş bir cazibesi vardır. Albenisi metrelerce öteden çarpar adamı. Ne kadar örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına göre bilir. Gerçek bir kadın Paris podyumlarında yürüyen, 17. yüzyılın vebalı kadınları gibi mankenlere de benzemez. Uzun saçları vardır kadının. Yumuşak olur, güzel kokar. Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman salacağını bilir. Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir; ama öyle her yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz. Havasında oldu mu, bir oynadı mı, herkes onu izler. Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç değildir. Erkekler ise korumayı severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar. Güçlü kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar. Kadının hası bu dengeyi kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz. Has kadına naz da yakışır, kapris de. Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder ki, onun nazını erkek zevkle çeker.Gerçek bir kadın şiir gibi olur, mey gibi olur, ömür gibi olur. (bana ait bir yazı değil.yazıya katılıyomusunuz?)
  12. AŞK Sessiz,SEVGİ Dilsizdir.... >>Karimi 1998 in sonbaharında kaybettim... Yedi senelik evliliğimizin >>iki >>senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karim, >>her >>evlilik >>yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, "Bunlar bizim >>hayatimizin >>gölgeleri" derdi.. Öldüğünde, yedi tane resmimiz >>vardı. >> >>97'in bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar >>çok >>sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık alacağımı söylerdim. Ölmeden iki >>hafta >>önce yine ayni şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana >>ve >>sadece: "Biliyorum" dedi. İzmir’e kar yağdığı gün, yani bir >>ay >>önce,evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine... Her çerçevenin >>altinda >>bir >>harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim. >>- A. >>- R. >>- K. >>- A. >>- S. >>- İ. >>- N. >>Gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım "Arkasına bak" yazmaya >>filan >>niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey >>yoktu. >>Sonra >>bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. inanabiliyor >>musunuz, >>her >>birinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için >>sevgi >>dolu >>sözler yazmıştı. >>1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden >>su >>sözler çıktı: >>"14 Mart 1997/Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı/ >>Söylemene >>gerek yok, biliyorum..." >>2002'deyiz. Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl >>oluyor. >>İçim acıyor simdi. >>Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor... >>Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et, çünkü; aşk sessiz, >>sevgi >>dilsizdir...
  13. Bektaşi'nin Altınlar Bektaşi'nin biri bir gün ''Tanrım,bana gökten yüz altın at,Bak ama doksan dokuz olsa kabul etmem'' demiş. Tanrıdan yüz altın isteyen,aşağısına razı olmayan Bektaşi,bir anlamda,''Hayat bana istediklerimi hemen vermeli,istemediklerimi vermemeli''demektir. söz konusu akılca olmayan düşünceye ilişkin bir erzurum hikayesi önce hikayeye bakalım sonra da yorumlayalım. Hem Şoför Mehelli,Hemde Beş Kuruş Rivayete göre,1940'larda geçmiş bir olay: o zamanlar taşımacılık kamyonla yapılıyor.bir kamyon yolcularını yüklenirken Erzurum yakınlarındaki Köprüköy'e gidecek bir yolcu gelir.Şoför ile yolcu arasında şu konuşma geçer: yolcu:''Dadaş,hele beni bir Köprüköye götür.'' Şoför:''he geç.'' Yolcu:''Kurban kamyonun üstüne binmeyeyim,sovuktur,rüzğardır;şöför mehelline oturayım.'' Şoför:''tamam geç.'' Yolcu:''Şöfor mehelli kaç kuruştur?'' Şoför:''Yirmi beş kuruş:'' Yolcu ''ben beş kuruş versem olmazmı?'' Şoför:''Dadaş, hem şoför mehelli hem köprüköy hemde beş kuruş;bu nasıl iş?'' Galiba pek çoğumuz,belki de hepimiz bektaşi gibi hayattan yüz altın istiyoruz.veya dadaş gibi,hayat bizi şoför mahallinde,köprüköy'e beş kuruşa götürsün istiyoruz.bu isteğimiz olmadığında da küçük aksiliklere esef ediyoruz.yüz altın sendromu yüzünden hem kendimizi hem çevremizi huzursuz ediyoruz... hayattan çok şey bekleyenler için....
  14. esf.hiç önemli değil..bende yeniyim:)

  15. tesekkur ederim, ozur yeniyim yeni yazdim .)

  16. sedat sana herşey için teşekkürler.... sedat araştırmacı kişiliği ve düzgün yazılarıyla dediğim gibi kelimeleri, insanları anlatım tarzı, sunumu çok iyi..kelimeleri seçerek ve itinayla yazıyor... hem karakteri itibariyle hem yaşayış tarzı dobralığıyla mükemmel biri ve hayatta bir duruşu var en güzelide bu.... hayatta her kişinin bir duruşu ve tavrı olmalı..... eğer kendinizi olduğunuz gibi,özünüzü sunarsanız karşınızdaki kişinin sizi tanıması o kadarda zor değil...ayrıca allah tarafından verilen bir özelliğiniz varsa çok fazlasıyla algılama yeteneği...ki bu sedat arkadaşımda mevcut.... birilerini tanımak için çok seneler gerekmiyor.... mutlaka insanların bir çok özelliği vardır ve zaman içinde ortaya çıkar ama belli ve asıl kişisel özellikleri hayatını yaşarken zaten ifade eder..nedir bu ; doğru söz sahibi olmak, samimi ve güvenilir olmak karşındaki insandan hiç bir zaman özünde ve aslında olmayan bir haraketi beklememek..... ben kendimi doğru ve düzgün bir o kadarda samimi tanıttım çünkü asıl olan bu ve güzel sunumuyla size yansıtan sedat oldu.. ona minnetarım tanıdığım bir çok kişiden daha dobra ve dürüst.... başarılar diliyorum ona her yaptığı işte umarım muaffak olur çünkü o herşeye layık bir insan..... kendine dikkat et sedat wild_beatiful:kötülüklere vahşi ))
  17. HOŞBULDUK SEDAT EVET VAHŞİ GÜZEL :)AMA SENİN DEDİĞİN GİBİ 'SADECE KÖTÜLÜKLERE 'VAHŞİ KENDİNE İYİ BAK GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE....
  18. Bu nazik davranışın için teşekkürler sedat.... yüreğine ve kalemine sağlık... her kelimeyi seçerek ve güzel bir ustüpla bize sunuyosun herşey için saol... seni tanımak hayata yeni bir sayfa açmak... Bir sen gördün, benim bendeki gördüğümü gören Birde ben gördüm,senin içindeki seni gören... Anladımki hayat bir köprüydü sevgiye giden... Yitirilmemiş ve özlemle beklenen umutlarına, hayallerine en parlak güneşlerin doğması dileğiyle... wild_beatiful saygılarımla:)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.