Din kavramından önce inancın nasıl ortaya cıktıgını acıklamak gerekir.Cünkü din kavramı,inancın siyasallaşmış boyutudur.İnsanlar yasadıkları hayatın bir anlamı olması gerktiğine inanırlar.''Doğup tüm bunları yaşadıktan sonra öleceksem bunların anlamı ne?Daha farklı yasayamaz mıydım neden bunlar benim basıma geliyor?''Bu soruların tümüne cevap verecek yetkinliğe sahip olmadığımız için yüce bir anlam ararız.Bu da bizi inanmaya götürür.Koskoca evrende bir nokta ve o nokta da bir küçük nokta...Hayat biz noktaların etrafında dönmüyorsa merkez neresi?İnanç sorgulanamaz.Tanrının varlığını ya da yokluğunu kanıtlayamassınız.Ya inanırsınız ya da inanmassınız.Önemli olan vicdanını dinleyerek erdemli hareket etmektir.Çünkü her birimizin bu evrendeki yeri bir diğerimizden daha fazla değildir.Hayata anlam katmak için inanç gereklidir.Ancak inanç ve din aynı şey değildir.Din,insanları bir arada tutmak ve kontrolü sağlayabilmek için biçimleştirmek,sistem kurmaktır.İnancı sistemleştirmektir.İnsanları bir araya getirebilen en temel etken korkudur.Bir düşünü birbirini hiç tanımayan insanlar Marmara Depreminde beraber hareket ettiler.Çünkü korkuyorlardı.İşte bu nedenle dinler büyük oranda korkuya dayanır,ölüm korkusuna.