-
İçerik Sayısı
48 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
sessizgece tarafından postalanan herşey
-
Kim, kimden kopya çekmiş ?
sessizgece şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Gene yanıldın Bir kere şunu sakın unutma ayet ve hadisler üzerinde oymak bizim haddimize değildir bundan kesinlikle sakınırız o sizin özelliğiniz kaynakmı istiyorsun Elmalılı Hamdi Yazır kuranı kerim meali ve tefsiri benim sana verdiğim ayetin tefsiri anlayasın diye ama siz tefsirin ne olduğunu bile bilmediğiniz için böyle yanılgılara düşüp durursunuz sen gitte önce kırk fırın bir ekmek ye öyle gel bende birşey biliyorsun sanıp sana cevap yazıyorum boşa vakit. Ha bu arada o insanların yapmadıkları şeylerle insanlık dışı işkenceler mağdur kaldığını söylemişsin ölücem gülmekten yahu sende ordamıydın Öğrenmen için yazıyorum az öncede bir arkadaşa yazdım Kuranı kerimi sadece mealden okuyup yorumlamaya kalkarsan hep böyle boşluğa yuvarlanıp durursun çünkü ayet yorumlamak uzman işidir bilmiyorsan hatırlatayım bunun üniversitelerde fakülteleri bile var hatta kendi içerisinde sayısız bölümleri bile var tefsirden yararlanmazsan neyin ne olduğunu anlamazsın anlamayıncada idrak etmen zorlaşır idrak edemeyincede bu yukardaki durum oluşurrrrr... -
Görmediğimiz şeylere nasıl inanacağız?
sessizgece şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Eline koluna yüreğine sağlık arkadaşım çok güzel sadece bakmakla olmuyor değilmi baktığını görmek gördüğünü algılamak ve hissetmekte lazım ne mutlu aklı ile görüp kabullenmeyi başarebilenlere. -
Evet haklısın bizim anladığımızı sizin anlamadığınız konusunda sevgili arkadaşım,bahsi geçen konu ganimetle ilgili değildir evlilik hususu ile ilgilidir bilmiyorsunuz ve maalesef bilmediğinizide bilmiyorsunuz,Kuranı kerimi anlamak için onun sadece mealinden yararlanmaya kalkmanız sizi yanılgıya düşürür kuranı kerimi anlamak için birde tefsire bakmanızı öneririm çünkü her ayet bir olay neticesinde gelmiştir.50- Ey Peygamber! Biz sana özellikle şunları helal kıldık. Bu âyette, peygambere, layık ve faziletli olan hanımlar zikredilmiş ve beyan buyurulmuştur. Çünkü; 1- "Ecir"lerini yani, mehirlerini verdiğin hanımların. Şüphesiz mehıri verilmiş olan hanımın gönlü verilmeyenden daha hoştur. 2- Bir kimsenin bizzat kendisinin katıldığı savaşta ganimet olarak sahip olduğu cariye, elbette satın aldığı cariyeden daha temiz ve daha şüphesizdir. Evet yine haklısınız bizler kuranı Allah kelamı olarak kabul ettiğimiz için eleştirileri kabul etmeyiz çünkü insan gibi aciz bir yaratığın Allah'ın sözlerini eleştirmek gibi bir yanlışa düşmesinden hoşlanmıyoruz şunu adını eleştiri değilde öğrenmek olarak değiştirirsek daha güzel bir iletişim kurabilceğimizi düşünüyorum bir arkadaşımız bana sabit fikirli olduğumuzu söyledi bende "evet ben sabit fikirliyim bu konuda"dedim fakat bu fikri sabiteye ulaşmak için çok fikirleri beyin süzgecinden geçirmiş bir insanım kişinin bana verdiği değer benim değerlerime gösterdiği saygıyla orantılıdır diye düşünüyorum o yüzden değerlerime saygılı olmayan hiç bir insanla diyaloğum olması söz konusu bile değildir. Yazdıklarınızın gerçekten tümünü okumak isterdim fakat çalışan üreten bir insan olduğum için takdir edersiniz ki çok fazla vakti olan biri değilim fakat bir boş vaktimde söz okuyacağım şimdi sorularınıza bakalım. Bir kere kölelik ve cariye sistemi islam dinin yol açtığı bir durum değil bunu herkes gibi sizde bilirsiniz dünya tarihinden beri süregelen ve maalesef halen daha sürmekte olan bir tutum.İslamiyet tüm insanların eşit yaratıldığını arabın aceme acemin araba bir üstünlüğü olmadığı gerek hadislerle gerek ayetlerle belirtip yeni bir çığır açmıştır. Şavaşta esir düşmüş kadınları elinin altında ki cariyeden daha üstün tutmasından anlayabilirsiniz esirlere verilen değer keşke dünya boyunca yapılan savaşlarda aynı olsaydı bakın bugün Irakta yaşanan insalık dışı vahşetlere kim yapıyor ABD askerleri kime yapıyor Irak halkına yani müslüman olmayanlar müslümanlara zülm ediyor ganimet olarakmı gördüğünden yapıyor hayır insan olarak görmediğinden. İslam dini kötülüğü yasaklamış iyiliği emretmiştir hiç bir savaşı kendileri başlatmamıştır yapılan sadece bir savunmaydı öyle olmasaydı uhudda Hz.Hamzayı öldürten hint'in kocası Ebu Süfyan müslüman olurmuydu? Halid bin Zeyd Peygamber efendimize karşı savaşan ordunun komutanlığını yaparken müslüman olurmuydu? Bunun gibi nice örnekler sıralayabilirim.Peygamber Efendimiz insana insan olduğu için değer vermiştir esir düşen kadınları bir mal olarak görmeyip eş olmasını emretmiştir şunu hiç bir zaman unutmayın yapılan şeyler insalık dışı şeyler olsaydı İslamiyet bu kadar taraf kazanmazdı amcasını öldürüp cesedini parçalayan Vahşiyi bile af edip mescidine kabul ederek sonsuz bir hoşgörü sembolu olmamışmıdır keşke sayın gecekuşu keşke tüm insanlar onlar kadar hoşgörülü olabilseydi düşmanlarının bile bahsederken Muhammed-ul Emin dedikleri başka bir örnek gösterebilirmisiniz bana. Son olarak ben bir bayanım hepsinden önemlisi bir müslümanım kayıtsız ve şartsız dinimin bana verdiği bütün görevler hepsi kabulumdur ben böyle çok mutluyum çünkü. Dipnot:Kafir tanımlanması sadece Allah'ı inkar edenler için kullanılır bunuda gayet açık bir dille beyan etmeleri gerekir aksi takdirde vebali çok büyüktür herkese kafir etiketi vurulmaz.
-
BEN BU GECE EKİLMEDİM
sessizgece şurada cevap verdi: suheda başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
-
Kim, kimden kopya çekmiş ?
sessizgece şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Gene yanıldın bakın daha önceki bir iletimde ne demiştim anlamak için okumak yetmez okuduğunu algılayıp mantık çerçevesinde yorumlayabilmeli insan aksi takdirde yukarda ki gibi boşluğa düşüverirsiniz. Zamanın en ağır ölüm cezasıydı yukardaki söylenenler bir topluluğa mesaj veriyorsanız onların anlayacağı dilden olucak mesajınız yoksa söylediğinizin bir anlamı olmaz şimdi ayette Allah'insanlara"sizi elektirkli sandalyeye bağlıycağımmı"demeliydi. İstersen birde ayetin iniş nedenine bakalım. Maide 33 iniş sebebi 1- Kitap ehlinden bir kavim hakkında inmiştir ki, Hz. Peygamber ile aralarında sözleşme yapmışlardı, sözleşmelerini bozdular ve yol kesip yeryüzünde bozgunculuk yapmaya kalkıştılar. (İbnü Abbas'dan bir rivayet). 2- Müşrikler hakkında inmiştir. (İkrime'den, Hasenü'l-Basri'den ve Alâ'dan rivayet) 3- Olayları meşhur olan Ureyneliler hakkında inmiştir ki, Ukûl, Ureyne ve Beciyle'den bir kısım halk yoksulluk ve hastalık içinde oldukları halde Medine'ye gelmişler, müslüman olduklarını açıklamışlar, Resulullah kendilerini zekattan toplanan beytü'l-mâl develerinin otladıkları yere göndererek bunların sütlerinden içip geçinmelerini ve hastalıklarını da bu develerin sidikleriyle tedavi etmelerini emretmiş, varmışlar. Bir müddet sonra tamamen sıhhatlerini kazanıp iyileştikten sonra dinden dönmüşler, çobanları öldürüp develeri sürmüşler ve yolları kesip ırza da tecavüz ederek kaçmışlar, fakat takip edilerek yakalanmışlardı. (Enes b. Mâlik, Urve b. Zübeyr ve daha bazı zevattan rivayet) 4- Ebu Bürde de denilen Hilâl b. Uveymirî Eslemî'nin kavmi hakkında inmiştir ki, Peygamberimiz bu Hilâl ile "ne iyiliğine, ne kötülüğüne yardım etmemek; ona gelen müslümanlar emanlı olup heyecana düşürülmemek ve aynı şekilde her kim Resûlullah'a gitmek üzere Hilâl'e uğrarsa emanlı olup heyecana düşürülmemek" üzere "barış anlaşması" (akd-i muvâdea) yapmıştı. Bir gün Kinâne oğullarından bir kısım halk müslüman olmak maksadıyla gelirken Hilâl'in kavmine uğramış, o gün de Hilâl orada yokmuş, kavmi tutmuşlar bunların yollarını kesmişler ve kendilerini öldürüp mallarını almışlardı. Bu rivayetlerin toplamından anlaşıldığı üzere âyetin inişi, her halde yol kesme haydutluğu ile ilgilidir. Fakat bazıları bu hükmün kâfirlere mahsus olduğuna, bazıları da fâsık müslümanları da içine aldığına kâni olmuşlardır ki, fakihlerin çoğunun görüşü budur. Allah ve Resulüne savaş açan, yani Allah'ın ve Resulünün emirlerine ve hükümlerine fiilen karşı çıkmakla Allah'a ve Resulullah'a harp vaziyeti alan ve yeryüzünde bozgunculuk için koşan, cana veya mala veya ırza saldırmaya veya tarla ve nesli yok etmeye girişmek ve ihmalcilik ile hak (doğru) nizamı ve halkın asayişini bozmak ve ifsat etmek için çalışan kimselerin suçlarının derecelerine göre cezaları şundan ibarettir: Öldürülmeleri, yani adam öldürmüşler ise kısas yoluyla değil, affı caiz olmamak üzere cezayı tatbik ederek öldürülmeleri veya asılmaları, yani hem adam öldürmüşler, hem de mal almış veya ırza tecavüz etmişlerse diri olarak asılıp, süngü ile öldürülecek, yahut öldürüldükten sonra ölü olarak asılarak halka gösterilmeleri, veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi, yani adam öldürmemişler de yalnız mal almışlar ise, biri sağdan, biri soldan olmak üzere birer elleriyle birer ayaklarının kesilmesi, veya bulundukları yerden sürülmeleri, (yani bunların hiçbirisini yapmış olmayıp yalnız yolda tehdit etmişler ise bulundukları yerden sürülmeleri, hapsedilmeleri veya bulundukları yerden diğer bir yere sürülmeleri. Aslında çok uzunda sıkmak istemem sizi gördüğünüz gibi herşeyin bir yanıtı mutlaka var sadece biraz zahmet buyurup araştırın kulaktan dolma yarımyamalak bilgilerle birşeyler iddaa etmeyin. Hemen arkasında ki ayette şu şekildedir. Maide 34 Ancak, sizin onlara güç yetirmenizden önce tevbe edenler başka. Bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir. -
Şu ayetten çıkardığınız anlam bumu sevgili arkadaşım,lütfen yahu bilmeden yorum yapmayın yukarda alıntıladınığız ayet evlilik hususu üzerine inmiş bir ayettir yani kimler helal kılındı kimlerle evlenmenin bir sakıncası yoktur burda anlatılmak istenen şey budur,ama sizin anladığınız"bütün bu kadınların hepsi senin malın"yok arkadaşım öyle değil. Bir insan kimlerle evlenebilir onlar anlatılıyor ayette sizin anladığını manada değil.Ayetin Peygambere hitab ederek başlamasımı yanılttı sizi bilmiyorum ama zaten surelerin bir çoğu peygambere hitabla başlar ve peygambere söylenen herşey aslında müminlere öğretilmeye çalışılan din kurallarıdır.Kuranı kerimi biraz anlayarak okusanız daha çok şeylerle karşılaşabilirsiniz kimler mahrem kimler değil hepsi anlatılıyor.
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
sessizgece şurada cevap verdi: Evrensel başlık Dini Konular - Din - Dinler
Hayhay; ilk evliliğini 25 yaşında gerçekleştirmiş ve bu izdivacı da, kendisinden 15 yaş büyük olan Hatice validemizle yapmış olmasıdır. Efendimizin (S.A.V.) bu evliliği, günümüzün en büyük inkârcılarını dahi yarı yolda bırakan Mekke müşriklerini susturmuş ve Peygamberimize hiç olmayacak şeyleri isnad eden bu müşrikler, evlilikleri konusunda O’na bir şey söyleme cüretini gösterememişlerdir. Üstelik Hz. Hatice validemizin başından, önceden iki evlilik daha geçmiştir. Hz. Hatice validemizin vefat ettiği tarihte Peygamberlik vazifesinin 8.senesinde olan Efendimiz (S.A.V.), omuzunda kâinat çapında bir yük bulunmasına rağmen 5 yıl daha evlenmemiş, yani 53 yaşına kadar sadece tek evlilikle yetinmiştir. Zevcelerden Ümmü Seleme, Ümmü Habibe, Hz.Safiye ve Hz. Sevde, daha önceden evlenmiş ve eşlerinin savaşlarda ölmesi üzerine, bazısı çocuklarıyla birlikte ortada kalmış kimselerdir. 60 yaşları civarında olan Peygamberimizin çok daha genç ve evlenmemiş zevceler yerine bu kişileri tercih etmesindeki ana sebep, İslâm nurunun yayılmasına hız kazandırmaktır. Nitekim Ümmü Habibe’nin nikâhlanmasıyla, bütün Emevîlerde tesir icra edebilecek Ebû Süfyan ailesinin gönlü fethedilmiş, Hayber emirlerinden birinin kızı olan ve Müslümanlarla yaptıkları savaşta ailesini kaybeden Hz.Safiye’nin nikâhlanmasıyla da birçok Yahudinin yumuşaması sağlanarak İslâmiyetin yayılmasına hız kazandırılmıştır. Efendimizin ikinci eşi olan Hz. Âişe-i Sıddıka ile olan izdivacı, kendisine rüyada bildirilmiş ve bu izdivaç, kadınlık âlemi için bir şeref vesilesi olmuştur. Emsalsiz kabiliyetleriyle Efendimize (S.A.V.) aynı zamanda bir talebe olan Âişe-i Sıddık’a, büyük bir mürşid ve mübelliğe olarak Peygamber ümmetinin yarısını teşkil eden hanımların irşad vazifesini yüklenmiştir. Efendimizin (S.A.V.) Hz.Zeynep’le olan ve Cebrail Aleyhisselâmın Cenâb-ı Hak’tan getirdiği emirle gerçekleşen izdivacı ise, Arap Yarımadasında kök salmış olan âdetlere karşı bir tür ilân-ı harp hükmünü taşıyordu. Peygamberimizin eşleri şunlardır. Hz. Hatice ®; Hz. Sevde binti Zem’a ®; Hz. Aişe ®; Hz. Hafsa binti Ömer ®; Hz. Zeynep binti Huzeyme ®; Hz. Zeyneb binti Cahş ®; Hz. Ümmü Seleme ®; Hz. Ümmü Habîbe (Remle binti Ebî Süfyan) ®; Hz. Cüveyriye binti Hâris ®; Hz. Safiyye binti Huyey ®; Hz. Mâriyetü’l-Kıbtiyye (Ümmü İbrahim) ®; Meymûne binti Hâris ® Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul. Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir. kaynak Sorularlaislamiyet. Umarım yardımcım olmuşumdur. Ayetmi öyle bir ifademi kullandım nereden çıkartıyorsunuz ayet olduğunu ayetin iniş nedeni dedim.Hz. Aişe tarafından rivayet edilen bir olay anlaşılmıştır herhalde.Ha bu arada cariyeler derken abartmayalım tek bir cariye var Mariye bunun dışında yok. -
DOĞDUĞUNUZ AYA GÖRE KİŞİLİĞİNİZ..
sessizgece şurada bir başlık gönderdi: Astroloji - Burçlar - Geleceği Öğrenin
AYLARA GORE KISILIKLER.... OCAK Hirsli ve ciddi kisilik Ogrenmeyi ve ogretmeyi sever Insanlarin zaaflarini ortaya cikarmayi sever Cok elestirir Akilli ve planli programlidir Cok calisir ve uretkendir Duyarli ve derin hisleri olan biridir Insani nasil mutlu edecegini bilir Asiri dikkatlidir Bunyesi kuvvetlidir Zor heyecanlanir Romantiktir AMA askini ifade etmekte zorlanir Cocuklari sever Evcil ve sadik bir es olur Kolayca kiskanir Sosyal yonden zayiftir SUBAT Somut seylere onem verir Degiskendir Sessiz utangac ve agirkanlidir Kendine guveni pek yoktur Durusttur Ozgurlugune duskundur Bazen saldirganlasir Kesin olmayan islerden hoslanmaz Inatcidir Hayallerinin pesinden gider Batil inanclara egilimlidir MART Cekici kisilik Utangac ve tutucu Esrarengiz Comert ve sempatik Rahatina duskun Duyarli Hizmet etmekten zevk alir Kolay sinirlenmez Guvenilir Nezakete onem verir Iyi bir gozlemcidir Intikamcidir Seyahat etmeyi sever Dikkat cekmeyi sever Dekorasyona meraklidir Tempolu muzikleri sever Cok degiskendir NISAN Aktif ve enerji doludur Cabuk karar verip cabuk pisman olur Sefkatlidir Mantigini dinler Diplomatiktir Insanlari teselli etmeyi sever Dostlarinin sorunlariyla yakindan ilgilenir Cesurdur Maceraperesttir Sevgisini ve ilgisini belli eder Hafizasi gucludur Bas ve gogus hastaliklarina egilimlidir MAYIS Sert yapili Kolay sinirlenir Kolay ilgi ceker Fiziksel guzellige onem verir Motivasyona ihtiyaci yoktur Sistematik calisir Hayal kurmayi sever Ileri gorusludur Kolay sakinlestirilir Anlayislidir Kulak ve boyun bolgesi hassastir Edebiyat ve sanatla ilgilidir Evde oturmayi sevmez Cocuklari pek sevmez HAZIRAN Ayni anda birden fazla sey dusunur Nazik ve tatli dillidir Hassastir Kararsizdir Komik ve eglencelidir Konuskandir Kolay arkadas edinir Kolay incinir Gribe yatkin bunyesi vardir Cok inatcidir TEMMUZ Iyi bir sirdastir Anlasilmasi guc biridir Asiri gururlu Baskalarinin dusuncelerine asiri onem verir Sokulgandir Kin tutmaz Sempatiktir Yanliz olmayi sever Kolay ogrenir Arkadas sIkintisi cekmez Mide sorunlari olabilir Zor ikna olur Agir isleri sever AGUSTOS Sakalasmayi sever Duyarli ve ilgilidir Korkusuzdur Liderlik ozellikleri vardir Ruhbilimle ilgilenir Kolay provoke edilir Dikkatli ve tedbirlidir Bagimsizligina duskundur Yol gostermeyi sever Romantiktir EYLUL Iyi bir konusmacidir Sadik ve guvenilirdir Detaylarla ugrasir Sorumluluk almayi sever Bilgi ve kulture onem verir Insanlarin hatalarini yuzune vurmayi sever Spor ve seyahati sever Iliskilerinde secicidir Hislerini kendine saklar EKIM Herkesle sohbet etmeyi sever Ilgi odagi olmak ister Yalanciligi yapmacikligi sevmez Arkadaslarina cok onem verir Cabuk kirilip cabuk toparlanir Bencildir Kendiliginden yardim teklif etmez Baskalarinin dusuncelerine onem verir Duygusaldir Kendine kolay guvenmez Etrafindan cabuk etkilenir KASIM Eglenceli kisilik Insanlari kolay etkiler Caliskan ve sorumluluk sahibi Kontrolu ele almayi sever Enerjik ve cevresini motive Eden biridir Iyi bir liderdir Icten ve yardimseverdir Adil davranir Surprizleri sever Hatalari affetmez Iradesi gucludur Derin duygularla sever Herkesi oldugu gibi Kabul eder Sir saklamayi bilir ARALIK Sadik ve comert Sabirsiz Birlikte vakit gecirmesi eglenceli kisilik Azimli Sosyal yonu kuvvetli Dostlarini kendinden fazla dusunur Kizginligi uzun surmez Sevildigini hissetmek ister Espri anlayisi gelismistir -
Hem fikirim sizinle tabi ki ölülerimizi rahmetle ve saygıyla anıcağız ama biz toplum olarak biraz abartmayı seviyoruz sanıyorum herşeyi. Şimdi lütfen herkes Ata'ya bir fatiha okusun ve kurduğu düzeni korumaya söz versin.
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
sessizgece şurada cevap verdi: Evrensel başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ne kadar düşüncelisin arkadaşım dul olmaya mahkum edilmiş kadınlar ha yine bilmeden ordan burdan kulaktan duyma şeylerle ahkam kesiyorsun uslubunu beğenmiyorum en azından şöyle diyebilirsin "bu böylemi olmuştu olmuşsa neden?" Peygamber efendimizin eşlerinden Hz.Aişe dışında yaşı genç olan tek bir eşini söyle desem bilmezsin,bilmediğin birşey daha var eşlerinin Hz.Aişe dışında ki hepsi dul ve yaşları ilerlemiş kadınlardı. Peki yukarda ki ayetin hangi olay karşısında indiğini biliyormusun?eminim onuda bilmiyorsun,Peygamber efendimiz tüm eşlerine boşanma hakkı vermiştir ve hepsine bunu bizzat kendisi bildirmiştir "ben size dünya malı (ipekler,ziynetler)ve luks yaşam veremem eğer sizden herhangi biri bunları tercih ederse boşanabilir"bunun üzerine tüm hanımları"hayır biz senin eşlerin olarak yaşamayı ve öyle ölmek isteriz"demiştir. Bu konuyla ilgili açıklamaları birçok yerde bulabilirsin azcık araştır olurmu? -
ŞEYH AHMET YASİN'İN ŞİKAYETİ Allah ım ummetin suskunlugunu sana sikayet ediyorum Ben bir kocamis yaslıyım. Kurumus , iki elim , ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri gogu inletecek bir hatip te deilim! Benki saclari agarmis , omrunun son demlerinde, Turlu hastalıkların yıktıgı ve uzerinde Zamanın belalarının estigi biriyim! Tek istegim benim gibi , muslumanların zaaf Ve aczindem muteesir olanalrın yazmasıdır! Siz ey muslumanlar! Suskun ve aciz, Helak olmus oluler! Hala kalpleriniz sızlamıyor mu, Basımıza gelen bu acı felaketler karsısında? Bir halk yok mu? Hiç kimse mi yok, Allah içim ve ummetin namusu için kızacak? Serefli direnişciler iken Bizleri katil teroristler olarak ilan edenlere Karsı duracak! Bu ummet utanmazmı serefi cignenirken? Siyonist katilleri ve uluslararasi işbirlikcilerini gormezden gelirken! Omuzlarımıza el verecek Ve gozyaslarımız silecek bir bakıs! Bu ummetin kurumları, Sivil gucleri, partileri.teskilatları Ve bariz sahsiyetleri.ALLAH için kızmazmı? Tumu birden sokaga dokulup, Bizim için dua etmeye; Ey Rabbimi gucumuzu topla Zaafımızı gider ve mumin kullarına yardım et! Diye cagırmazmı? Buna damı gucunuz yetmiyor!? Yakında bizim buyuk olumlerimizi duyacaksınız, O zaman alınlarımızda su yazılacak: Bizler direndik ileri atıldık ve kacmadık! Ve bizimle birlikte cacuklarımız , kadınlarımız, Yaslılarımız ve genclerimiz olecek! Onları bu suspus Ve bön ummete yakıt yapacagız! Bizden teslim olmamızı ve beyaz bayrak Dikmemizi beklemeyin! Cunku biz bunu yapsakta olecegimizi biliyoruz. Birakın savası onuruyla olelim! Dilerseniz bizimolun , elinizden geldigince, Öcümüzü sizden her biriniz boynuna taksın! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temmenimiz Allah ın emaneti savsaklayan Herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! ALLAH askına bari aleyhimize olmayın! Ey ummetin liderleri! Ey ummetin halklari?! ALLAH IM sana sikayette bulunuyorum Sana sikayette bulunuyorum Sana sikayette bulunuyorum Gücümün azlıgını,imkanımın Yetersizligini ve insanlara karsi zaafımı Sana sikayet ediyorum Sen mustazafların Rabbisin Sen bizm rabbimizsin Bize kime bırakıyorsun?... Bize cehhenem olacak uzaklaramı? Veya dusmanamı? ALLAH ım! Akıtılan kanlar, Dokunulan ırzlar, cignenen hurmetler, Yetim bırakılmıs cocuklar,oglunu yitirmiş anneler, Dul kalmıs kadınlar, yıkılmıs evler Ve ifsad edilmiş ekinler askına Sana sikayette bulunuyorum. Sana sikayette bulunuyorum! Gücümüz dagıldı Birligimiz bozuldu Yollarımız ayrıldı Halkımızın zaafını ve ummetimizin bize yardım edip, dusmanı yenmedeki aczini Sana sikayet ediyoruz
-
Bir isyandır yani bir baş kaldırı yaşadığı tüm acıların ve sıkıtıların sorumlusu olarak yaratıyıcı görüp ona karşı alınan bir tutum yani kısacası psikolojik bir sorun. Bana ateizmi öğretmeye kalkmayın kimileri özentiden bu fikri benimser kimleride yukarda saydığım nedenlerden ama yüzdelik oranın çokluğu yukarıda saydığım nedenlerdir. Bilim bir yaratıcıyı kabul etmediği gibi red etmemiştirde bu sizin husnu kuruntunuz sevgili arkadaşım. Insanin karsi karsiya oldugu iki gerçeklik vardir. Bunlardan birisi bilim adamlarinin "evren" dedigi, insanlarin da vücutlariyla içinde bulunduklari cismani alem, yani fizik dünyadir. Digeri de her insanin düsündügü, hayal ettigi, inandigi, duygulari ile yasadigi kendi özel dünyasidir. Birinin madde, digerinin madde olmamasi gerekçesiyle birbirinden bagimsizmis gibi görünen bu iki dünya arasindaki etkilesme süphesiz bir gerçektir. Fizik dünyada olan bir olay, haber bile olsa kisinin özel dünyasini etkiler, onu üzer, sevindirir veya korkutur. Hatta hayalindeki dünyanin yapisini tamamen degistirebilir. Öte yandan insanin iç dünyasinin etkilerini dis dünyada görmek de mümkündür. Bunlar bize yollar, köprüler, binalar olarak gözükür; sanat ve teknoloji harikalari bu gerçegi açikça ilan eder. Bati bilim anlayisinin bilimi antik Yunanla baslatmak istemesini anlamak zor degildir. Çünkü mevcut belgeler materyalist, rasyonalist tanritanimaz bugünkü Bati benzeri dünya görüslerinin o devirde ortaya çiktigini gösterir. Inançlar sisteminin benzerligi sebebiyle Islamiyet ve Hiristiyanligi ayni sekilde degerlendirenler su önemli noktalari gözden kaçirirlar: Kur'an ve hadislerin ilk devir Müslümanlarina vermis oldugu dünya görüsü ve hayat anlayisi karsilastirilirsa Hiristiyanlikla taban tabana zit oldugu görülecektir. Insanin maddi yani Islamiyette ihmal edilmez. Ruh temizligi kadar vücut temizligi de önemlidir. Ibadetlerde gusül ve abdest sarttir. Ideal insan bir melek degil, diger canlilar gibi arzulari, ihtiyaçlari olan ama Allah'i unutmayan, böylece duygularini ve nefsini kontrol edebilen insandir. Kim olursa olsun her dogan günahsiz dogar. Insanlar bu dünyaya kendilerine ebedi bir hayatta kullanmak için verilen duygulari ve kabiliyetleri gelistirmek için gelirler. Dünya, ahiret için ürün veren bir tarla veya insani ebedi hayata hazirlayan bir talimgah ve egitim alanidir. Kurtulus için insanlarin Hiristiyanlikta oldugu gibi bir araciya ihtiyaçlari yoktur. Akil (rasyonel düsünme) ve kalp (duygular ve sezgi) insanin iki rehberidir. Insanlarin aklina ve kalbine hitap eden, yani evrendeki olgu ve olaylara dikkat çekip insanlari bakmaya, düsünmeye, duygulanmaya ve sonuçta yorum yapmaya sevkeden ayet ve hadisler burada sayilamayacak kadar çoktur. Müslümanlar kendi dünya görüslerini, Kur'an ayetleri ve hadisler isigi altinda Yunan bilimiyle karsilasmadan önce saglam bir sekilde olusturmuslardi bile. Bu dünya görüsünde evrenin detayli bir haritasi yoktu ama insanin kozmoz içindeki yeri ve rolü tutarli ve anlamli olarak anlatiliyordu. Dogayi ve isleyisini anlamak amaciyla gözlem yapmak ve yorumlamak olarak tanimlanan bilimsel anlayis zaten bir Müslümanin inancinin dayanak noktasiydi. Bu yüzden Müslümanlar Hiristiyanlarin aksine bilimi reddetmeyip tam tersine sahip çiktilar. Ancak Müslümanlarin getirdigi bilim anlayisi Yunan bilim anlayisini asar. Örnegin 800'lü yillarin basinda yasayan Kindi "ilim varligin hakikatini bilmektir" der. Bu ifadeye göre evrenin yapisini ve isleyisini ögrenmek, hakikaten bilmek için ancak bir araç ve adim olabilir, nihai bir amaç olamaz. 800'lü yillarda tercümelerle baslayan bilimsel faaliyetler, Müslümanlarin orijinal katkilariyla 12. yüzyila kadar faal ve çok üretken bir dönem yasadi. Islam dünya görüsü isiginda gelisen bilimsel gelenek, ayni sekilde 12. yüzyilda Arapçadan Latinceye tercümelerle Ispanya ve Italya kanaliyla Bati Hiristiyanlik dünyasina ulasti. Cabir bin Hayyan'in simyasi, Harizmi'nin cebiri, Ibni Sina'nin Kanun'u (tibbi ve felsefesi), Ibni Heysem'in optigi ve Öklit, Arsimet ve Batlamyus gibi Yunanli yazarlarin orijinal eserleri Arapçadan Latinceye çevrilen eserlerden sadece bir kaç tanesidir. Batili düsünürler Yunan gelenegini, özellikle Aristotle'i toplumlarina kabul ettirebilmek için Farabi'nin, Ibni Sina'nin, Ibni Rüsd'ün fikirlerini kullandilar, eserlerinden yararlandilar. Descartes dahil, bir çok Batili düsünürün Gazali'den nasil etkilendigini M. M. Serif[6] delilleriyle anlatir. Zeki EKER.alıntı Aynı iyi dileklerle..
-
Tüm bu yazdıklarını bilgisizliğine veriyorum sevgili arkadaşım. Bak hala ayetlerden yararlanıp fikir beyan ediyorsun bu yanlış sana ters tuhaf yada yanlış gelen birşeyi kendice yorumlamaya çalışıyorsun ve yorumlarken hata yapıyorsun. Peki özel yaşamda isteyen istediğini giyiyor demişsin tabiki giyecek bırakta o kadarıda olsun. İslam dini kadına mirasta erkeğin yarısı kadar hak veriyor demişsin peki her kız çocuğuna babasının mirasından hak verme zorunluluğunu unutuyorsun galiba dolayısı ile kadın her halukarda mirasta erkekten daha çok hakka sahiptir siz miras deyince sadece kocadan kalan malı düşünürseniz büyük bir yanılgıya düşersiniz erkek sadece babasının malından istifade edebiliyorsa oysa İslam dininde kadın hem babadan hem kocadan kalan malda hak sahibi. Hırsızlık suçunun cezası kol kesme diyorsun şeriatte doğrudur fakat bunun üç şahitle onaylanıp nedenlerinin çok önemli olduğunu unutuyorsun zira aç kalıpta hırsızlık yapması durumunda bir insan ceza verilemeyeceğini bilmiyorsun galiba!!!Peki sırf zevk olsun diye insanları öldürüp malını gasp edenlerin kollarının kesilmesi çokmu ağır bir ceza unutma ki cezalar ne kadar ağır olursa caydırıcı özelliğide bir o kadar etkili olur. Diğer söylediklerini gelince bugün inancı gereği başını açmak istemeyen bir kadına bu özgürlük verilirse oluşabilcek sorunlardan bahsetmişsin yok çarçaf giymek isterseymiş yok peçe takarsa taksın sana ne bize ne?Çarşaf giyenlerden ne gibi zarar gördün ki? Ve diğer çok önemli mevzularmış gibi sıraladığın şeyler,kadına değer veriyorsan istediği imkanlarıda ona sağlamak zorundasın. Bir kadın hekim erkek hasta muayene etmek istemezse bu onun bileceği iş sonuçta bu onun işi ve ücret alıyor değilmi? Kadınlar erkeklerle aynı otobüse binmek istemezse demişsin ben bu fikre bayıldım en güzeli en azından fortçu derdi olmaz Herkes inancına göre yaşamak isterse ne olucak demişsin yaşasın sana yada bana ne zararı var bakın şunu hiç bir zaman unutmayın bir insan dininizi malınızı,ırzınızı,milletinizi,devletinizi, tehdit etmiyorsa isteği şekilde yaşar istediğini yapar kimsenin kimseyi kısıtlama engelleme yetkisi yoktur. Herkes inandığı gibi yaşar ve öylede ölür Türbandan bu kadar korkmanızı ürkmenizi gerektiren herhangi birşey yok emin olun,türban rejim düşmanıymış inanmayın şimdiye kadar bu yüzdenmi bu kadar mağdur edildi buca kız öğrenci başın kapalı ise gelme aç başını gel ne zaman başın dışı ile değilde içindekilerle ilgilenirsek o zaman daha rahat daha huzurlu bir toplum olucağız dünyanın.insanı insan olduğu için sevmeyi öğrenebilsek fikirlere saldırmadan dinlemeyi öğrenebilsek kendi görüşlerimizi anlatırken karşımızda ki insanı kırmamayı öğrenebilsek ve hepsinden önemlisi bilmeden okumadan araştırmadan ön yargı ile yaklaşmadan öğrenebilsek emin olun herşey daha güzel olacak.
-
Sorumun muhattabı siz değilsiniz sevgili arkadaşım,ama her iki kişide sizseniz sözüm yok. Neden böyle bir soru sorma ihtiyacı duydum arkadaşımız sürekli bilimden dem vuruyor fakat ne hikmettir ki ben bilimsel bir açıklamaya henüz rastlamadım.Ateizmi sizden daha iyi bildiğimi sanıyorum ateizm bir felsefi görüş değilmidir?yani Allah inancını kabul etmeyen felsefi bir görüş bir çeşit inanç şekli daha doğrusu yokluğa inan materyalist bir düşünce değilmidir? Peki buna rağmen bu görüşü savunup benimsediği belirten arkadaşlar neden kendi fikirlerini ispat etmeye çalışırken ayet ve hadislerden yararlanma ihtiyacı duyuyorlar karşında ki fikri eleştirmekle sonuca gidilmez,herkesin kendi doğruları vardır sadece yanlış bulduklarınızı anlatarak doğruya ulaşılmaz kendi cephenizdeki doğruları bilmemiz lazım öyle değilmi? Siz burda bir başlık açtınız zannedersem alıntı bir yazı bu peki buna bu yazıya katılıyormusuz yada katılmıyormusunuz katılıyorsanız neden katılmıyorsanız neden?önce konu üzerinde ki görüşleri belirtmeniz lazım,öyle tepeleme uslupla inanmadığınızı söylediğiniz Kuran ayetleriyle fikir beyan edilmez.Bu çok eski bir o kadarda yakışıksız bir davranış şeklidir. Benim edindiğim izlenim burda bir tartışma ortamı değil düpedüz karşı görüşe hakaret şeklidir her yazının her konun her fikrin arkasından"bakın sizin dininiz bunları söylemiş"mantığı pek sağlıklı bir mantık değil bu neyi gösterir inanmayla inanmamanın arasında sıkışıp kalmışlığı ve fikir çaresizliğinin üretememenin ümitsizliğin işaretidir.Farz edelim ki burda herkes inançsız o zaman ne yazacaksınız?Sözün özü bu din olmasa sizinde verebileceğiniz hiç birşey yok..... Bırakalım şimdi ayetleri hadisleri camide namaz kılan her yüz müslümandan altmışı hırsız demişsiniz bu istatistik hakkında sizin görüşünüz nedir? Son olarak ateist ve dinsizler üzerinde ki toplumsal baskının kalkmasının gerektiği söylediniz böyle bir baskı yok geçelim bunu sonuçta inanıp inanmadığınız anlınızın ortasında yazmıyor,ama siz her fırsatta dine sataşırsanız karşı görüşlerde kendi inançlarını savunma ihtiyacı duyar.
-
B ile başlayan bayan isimleri BADE: Aşk, kutsal sevgi BAHA: Değerli, kıymeti çok BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim BALA: Yavru çocuk BALCA: Bal gibi, bala benzer BALIN: Yar, sevgili BALKIN: Pırıldayan, parlak BALKIZ: Bal kadar tatlı kız BANU: Prenses; Hanımefendi BAŞAK: Arpa çavdar gibi ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı BEDİZ: Resim, tasvir, süs, bezek BEGÜM: Hanım; Timur oğulları'ndan gelen prenses BEHİN: İyinin iyisi BELDE: Memleket, şehir, kasaba BELEMİR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor.Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol BELFÜ: Kar tanesi BELGİ: İşaret BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen BELİZ: İşaret, iz; alamet BENAN: Parmak uçları BENAY: Ben ayım, ay gibiyim BENEK: Namuslu kadın BENGİ: Ölümsüz, sonsuz BENGİSU: Ölümsüzlük suyu BENİZ: Yüz BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç BERİA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili BERİL: Zümrüt BERİN: En yüksek, en ulu anlamında BERKE: Zerdali, kayısı; Kamçı, değnek BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı BERRAK: Duru BERRAN: Keskin, kesici BESİSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü BESTENİGAR: Türk müziğinde bileşik bir makam BETÜL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma'nın diğer isimleri BEYZA: Çok beyaz, lekesiz BİHTER: Daha iyi, en iyi BİKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi BİLGET: Havadis, malumat BİLGÜN: Bil+Gün BİLHAN: Çok bilgili BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz BİNGÜL: BİN+GÜL=Gülü bol; Gül bahçesi BİNNAZ: BİN+NAZ= Çok nazlı BİNNUR: BİN+NUR=Çok ışıklı, ışığı gür BİRAY: Ay gibi tek, eşsiz BİRBET: Yüzü benzersiz BİRGEN: Yanlız, yanlızlığa alışkın BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz BİRSEN: Yanlız sen BUKET: Çiçek demeti BURCU: Güzel koku, ıtır BURÇAK: Bir bitki BURÇİN: Dişi geyik BUSE: Öpücük BÜKÜM: Bükme eylemi BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber B ile başlayan erkek isimleri BABÜR: Hindistan'da yaşayan bir tür kaplan/Babür imparatorluğunun kurucusu Babürşah'tan BAHA: Değer fiyat, kıymatinin karşılığı, Ederi BAHADIR: Yiğit , kahraman, atak, gözünü daldan budaktan esirgemeyen BAHATTİN: Dinin değerlisi,güzelliği BAHİR: Deniz-Belli, açık-Işıklı,parlak BAHRİ: Denizle ilgili, denizci, denizingücü, sonsuzluğu BAHTİYAR: Mutlu, talihli, Hayatından memnunolan BAKİ: Süreklilik sahibi, sonsuza kadar kalan, sonsuz, sonu olmayan BALA: Küçük çocuk, Yavru, Korunması gereken BALABAN: Bir tür yırtıcı kuş. İri cins birtür Doğan (kuş) BALER: Tatlı dilli, cana yakın BARAN: Yağmur mevsimi BARANSEL: Güce, kuvvete ait. Güçsel. BARBAROS: Barba Rosse Kırmızı sakal. Asıl adı Hızır olan büyük Türk amiraline Avrupalıların taktığı ad. BARIN: Bütün,tüm - Güç kuvvet BARIŞ: Uzlaşma. BARKAN: Çölde oluşan küçük kum kitlesi BARKIN: Gezgin, Seyyah, Sürekli gezipdolaşan BARLAS: Kahraman BARS: Kaplan benzeri yırtıcı hayvan BASRİ: Gören, görme ile ilgili, görebilmek BAŞAR: Başarılı ol anlamında BAŞER: Başta gelen BATI: Güneşin battığı yön BATIHAN: Batı'nın hükümdarı, hanı BATIKAN: Batı+ Khan Batının Hanı ya da Batının Kanı anlamında BATIRAY: Ay gibi yiğit BATTAL: Kahraman. Oldukça iri yapılı, Alışılmışın dışında büyük BATU: Güçlü Kuvvetli BATUHAN: Güçlü Kuvvetli Han. Altınordu devletinin kurucusu Batuhan. BATUR: Korkusuz, yiğit. BATURALP: Yiğitler yiğidi BAYAR: Büyük, ulu yüce. BAYBARS: Eski Türklerin beslediği kaplan BAYBORA: Fırtına BAYCAN: Zengin BAYEZİT/BEYAZIT: Birçok Osmanlı şehzadesinin ortakadı. BAYHAN: Zengin ve güçlü BAYKAL: Yaban kısrağı. Moğolistandaki büyükgöl BAYRAKTAR: Bayrak taşıyan. BAYRAM: Ulusca kutlanılan, Kutsal ve önemli günler. BAYSAL: Dirlik düzenlik içinde, sakin,gürültüsüz. BAYÜLKEN: Göğün 16.katında oturan barış tanrısı BEDİR: Ayın ondördü. Dolunay. Ay. BEDİRHAN: Ay+ Han gibi Bedir + Han BEDRETTİN: Ayın ondördü gibi ışık saçan, temiz ve yüce BEDRİ: Ay gibi, aya benzeyen, Aya ait BEHÇET: Sevinç, güzellik, güler yüzlülük. BEHİÇ: Şen. Güleryüzlü, Neşeli. BEHLÜL: Hayır sahibi - Daima gülen BEHRAM: Merih Yıldızı. BEHZAT: Doğuştan iyi, soylu kişi BEKİ / BEKRİ: El değmemiş, Bakir, Tertemiz, bozulmamış. BEKİR: Yeni doğmuş, bakir BEKTAŞ: Saygın, aziz, denk, eşit. BERAT: İzinli, müsaadeli olmak / Diploma BERHAN: Han soyundan, Hanla ilgili, han üzerine.. (Han=Hakan) BERK: Sağlam güçlü, dayanıklı BERKAN: Parlama - Kıvırcık kuzu postu BERKANT: Sağlam Yemin . Berk + Ant. BERKAY: Sağlam yapılı ve ayışığı gibi parlak olan. Ay ışığı, Güçlü ay BERKE: Cengiz Han'ın torununun adı. Değnek, sopa, kamçı anlamında da kullanılır BERMAL: Birşeyler yapmakla ilgili, yapan, ortaya çıkaran, becerikli BESİM: Güler yüzlü BİLAL: İlk ezanı okuyan Bilal-i Habeşi'nin adından.. BİLGE: Derin bilgi sahibi BİLGEHAN: Göktürk hakanı BİLGİN: Bilgi sahibi. Alim BİRANT: Tek yemin. Özelliği olan yemin BİRCAN: Tek, eşsiz BİROL: Tek ol, anlamında . Bir + Ol BOĞAÇ: Bir Dedekorkut kahramanı BOĞAÇHAN: İnanılmaz derecede güçlü , insanüstü gücü olan BORA / BORAN: Ardından yağış getiren şiddetlirüzgar. BOZKURT: Türklerin Orta asyadan çıkışında yol gösterdiğine inanılan efsanevi kurt BUĞRA: Erkek deve BUĞRAHAN: Müslüman Türk Hakanlardan Saltuk Buğrahan. BULUT: Bildiğimiz bulut. (Havada bulut sen bunu unut gibi)(!) BUMİN: Baykuş, Puhu kuşu. BURAK: Hz. Muhammed'in Miraç'ta bindiği efsanevi ata verilen isim. BURÇ: Kale, hisar çıkıntısı - Güneş sistemi - sarp yamaç BURÇAK: Baklagillerden bir bitki BURÇİN: Dişi geyik. BURHAN: Delil, kanıt. BURHANETTİN: Dinin kanıtı, dinin delili, isbatı BÜLENT: Yüksek, uzun, erişilmesi zor, yüce BÜNYAMİN: Hz. Yakup'un oğlu
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
sessizgece şurada cevap verdi: Evrensel başlık Dini Konular - Din - Dinler
KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR) 33-AHZAB: 1 - Ey peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir. 2 - Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardınca git. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız haberdardır. 3 - Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter. 4 - Allah bir adam için içinde iki kalb yapmamıştır. Kendilerinden zıhar yaptığınız eşlerinizi analarınız kılmamıştır. Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır. O sizin ağzınızdaki lafınızdır. Allah ise hakkı söylüyor ve doğru yolu gösteriyor. 5 - Onları (evlatlıkları) babaları adına çağırın. Allah yanında o daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur. Fakat kalblerinizin kasdettiğinde vardır. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. 6 - Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. O'nun hanımları da onların analarıdır. Akraba da Allah'ın kitabında birbirlerine, diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir maruf (uygun bir vasiyet) yapmanız müstesnâdır. Bu, kitapta yazılıdır. 7 - Unutma o peygamberlerden mîsaklarını (kesin sözlerini) aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan ki onlardan ağır bir mîsak (sağlam bir söz) aldık. 8 - (Bunu Allah), sadıklara sadakatlerinden sormak için yaptı. Kâfirler için ise acı verecek bir azab hazırladı. 9 - Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salıvermiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu. 10 - O zaman onlar, hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakit gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Siz Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz. 11 - İşte burada müminler imtihan edilmiş ve şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı. 12 - O vakit münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü bize bir aldanıştan başka bir vaad yapmamış." diyorlardı. 13 - O vakit bunlardan bir grup: "Ey Medine halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün." diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düşmana) açıktır." diyorlardı, halbuki açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı. 14 - Eğer onların her tarafından üzerlerine girilse de sonra fitne çıkarmaları istenilse derhal onu yapacaklardı. Ama onunla da pek az duracaklardı. 15 - Halbuki bundan önce Allah'a ahid vermişlerdi. Arkalarını dönmeyeceklerdi. Allah'a verilen ahid ise mesuliyetlidir, mutlaka sorulur. 16 - De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız." 17 - De ki: "Eğer Allah size bir felâket diler veya bir rahmet murad ederse, sizi Allah'tan saklamak kimin haddine?" Hem onlar kendilerine Allah'tan başka bir veli de bulamazlar, bir yardımcı da. 18 - Şüphesiz Allah, içinizden o savsaklayanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar harbe pek az geliyorlardı. 19 - Size karşı kıskançlık ediyorlardı. Derken o korku hali gelince, gördün onları ki, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlardı. O korku gidince, size keskin keskin diller sıyırdılar. Onlar hayra karşı kıskançlık ediyorlardı. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Bu Allah'a göre önemsizdir. 20 - Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler. 21 - Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için. 22 - Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: "İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi." dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı. 23 - Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler. 24 - Çünkü Allah sadıklara sadakatleriyle mükafat verecek, dilerse münafıklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir. 25 - Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyle defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür. 26 - Hem de kitap ehlinden onlara yardım edenleri kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi, siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. 27 - (Allah) onların arazilerini, yurtlarını ve mallarını size miras kıldı. Bir de henüz ayak basmadığınız bir yeri (size miras kıldı). Allah, her şeye kâdirdir. 28 - Ey peygamber! Hanımlarına şöyle söyle: "Eğer dünya hayatını ve zinetini istiyorsanız, haydi gelin, sizi donatayım ve güzellikle bırakıp salıvereyim. 29 - Yok eğer Allah ve Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, haberiniz olsun ki, Allah içinizden güzellik edenlere pek büyük bir ecir hazırlamıştır. 30 - Ey peygamberin hanımları! sizden her kim bir terbiyesizlik ederse ona azab iki kat katlanır. Bu Allah'a göre çok kolaydır. 31 - Yine sizden her kim Allah'a ve Resulü'ne boyun eğer, salih bir amel işlerse, ona da mükâfatını iki kat veririz. Hem onun için bol bir rızık hazırlamışızdır. 32 - Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin. 33 - Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. 34 - Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır. 35 - Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. 36 - Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âşi olursa açık bir sapıklık etmiş olur. 37 - Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir. 38 - Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir. 39 - Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter. 40 - Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir. 41 - Ey iman edenler! Allah'ı çokça anın. 42 - Ve O'nu sabah akşam tesbih edin. 43 - Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir. 44 - O'na kavuşacakları gün müminlere esenlik dileği selâmdır. (Allah) onlar için cömertçe bir mükafat hazırlamıştır. 45 - Ey peygamber! Biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik. 46 - Ve hem de izniyle Allah'a bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil (olarak gönderdik). 47 - Müminlere müjdele! Onlara Allah'tan bir mükafat vardır... 48 - Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak (aldırma) da Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter. 49 - Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâh edip de sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, sizin için üzerlerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Derhal müt'alarını (mehirleri belirlenmediği takdirde yararlanacakları bir mal) verip onları güzel bir şekilde salıverin. 50 - Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 51 - Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Sırasını geri bıraktığın kadınlardan dilediğini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Onların gözleri aydın olup üzülmemelerine ve kendilerine verdiğin ile hepsinin hoşnut olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır. 52 - Bundan başka kadınlar sana helâl olmaz. Bunları başka eşlerle değiştirmek de olmaz. İsterse güzellikleri hoşuna gitsin. Ancak sahip olduğun cariyen başka. Allah her şeye gözcü bulunuyor. 53 - Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır. 54 - Siz bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de şüphe yok ki Allah her şeyi bilmektedir. 55 - Onlar (peygamberin eşleri) için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (kadın dostları) ve sahip oldukları köleleri hakkında bir günah yoktur. Bununla beraber (ey Peygamberin hanımları) Allah'tan korkun. Çünkü Allah her şeye şahit bulunuyor. 56 - Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin. 57 - Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır. 58 - Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. 59 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 60 - Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar. 61 - Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler. 62 - Allah'ın bundan önce geçenler hakkındaki kanunu budur. Ve sen Allah'ın kanununu değiştirmeye asla çare bulamazsın. 63 - İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur." 64 - Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri lânetlemiş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. 65 - (Onlar) orada ebedî kalırlar ve ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardımcı. 66 - O gün yüzleri ateş içinde çevirilirken: "Ah keşke Allah'a itaat etseydik, peygambere itaat etseydik!" derler. 67 - Yine derler ki: "Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler." 68 - Ey Rabbimiz! Onlara azabın iki katını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle." 69 - Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Eziyet ettiler de Allah onu, onların söylediklerinden temize çıkardı. O, Allah yanında mevki sahibi idi. 70 - Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sağlam söz söyleyin, 71 - Ki (Allah) işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir. 72 - Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir. 73 - Çünkü Allah münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların da tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Bu surede dinden çıkmaya sebeb olunan şey nedir çok merak ettim ben her okuduğumda İman etmiş olmanın huzurunu bulurum ama inanmayanlar için gerçekten dehşet bir sure herhalde başlarına gelecekleri düşünüp yorumluyor ki arkadaşlar,korkunun üzerine gitmektense saklanmayı tercih ediyorlar kafirler için tüm söylenenleri okuyunca korkan bir insanın psikolojine kapılıp"olmaz bunlar olmayacak çünkü ben hiç birine inanmıyorum ki"yok böyle birşey tesellisi değilmi??? 73 - Çünkü Allah münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların da tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. İnşallah azhab görenlerden olmayacağız oysaki bilmez ki insanlar hiç bir zaman geç değildir yüreğinizi dinleyin ateist arkadaşlar emin olun o size doğruyu söyleyecektir bırakın korkmayın insanların sizi tenkid etmelerinden çekinmeyin hadi içinize gömmeye çalıştığınız unutmaya çalıştığınız ne varsa salıverin çıksın gün ışığına daha mutlu daha huzurlu yaşamanın tek yolu budur.Ben hepsini yaşadım sözüme güvenin. -
Şimdi takatuka kardeş anladığım kadarı ile ateist bir arkadaşsın o zaman neden ayetleri alıp kendince yorumlamalar derdine düşmüşsün ateizmde kimse kalkıpta inanmadığı şeyler hakkında yorum yapmaz bırak sen ayetleri hadisleri kendi fikrin ne onu söyle bu konuda ki kendi düşüncelerini ayetleri irdelemeden açıkla,ayetin yanlışlığı,doğruluğu seni neden bu kadar çok ilgilendiriyor ki nasılsa tek kelimesine inanmıyorsun inanmadığın şeylerle kafanı neden bu kadar yoruyorsun senin doğruların nelerdir anlat bilelim bak arkadaşımız bir soru sormuş"TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞ ÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLERMİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE"sen buna cevap ver ve bunu cevapalarken ayetlerden hadislerden kopya çekme.
-
İnandığım dini kastederek bana sabit fikirli diyorsanız sevgili arkadaşım evet ben bu konuda sabit fikirliyim fakat bu fikri sabiteye ulaşmak için çok fikirleri gezmiş beyin süzgecinden geçirmiş biriyim. Bilimsel olgular tabiki güncel olgulardır herhangi bir devamlılık içermezler bugün bize doğruymuş gibi gösterilen bir çok bilimsel verinin yarın tam aksi ispat edilebilir. Şimdi size bir soru siz ateistmisiniz?yoksa sadece bilime inan ateizmle ve dinle ilgilenmeyen birimisiniz?yanıtlarsanız memnun olurum.
-
A ile başlayan bayan isimleri ABİDE: Anıt - Değerli eser AÇELYA: Fundagiller familyasından, kokusuz ama güzel renkli çiçek. ADALET: Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. ADİLE: Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan. AFET: İnsanlığın önleyemediği büyük doğal felaket AFİFE: Namuslu, iffetli, temiz ve dürüst AFİTAP: Güneş / Çok güzel AFŞAR: Atak, uyumlu, Oğuz boylarından birinin adı (Avşar) AHSEN: En güzel, Çok güzel AHU: Ceylan, karaca, maral - Güzel kadın AJDA: Filiz, sürgün - Üzeri çentik çentik olan şey AKASYA: Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen bir ağaç.Salkımağacı AKGÜL: Beyaz gül, gül gibi AKGÜN: Aydınlık gün AKİFE: Sebatlı, kararlı - İbadet eden ALARA: Al + ara. Al=Kırmızı, ara=bezeyen, süsleyen , Kırmızı süs anlamında bir tamlama ALARCIN: Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan ALÇİN: Kırmızı renkli küçük bir kuş türü ALEV: Ateşin çıkardığı yalım ALEYNA: Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan ALİYE: Yüce, yüksek ALTAN: Kızıl Şafak ALTIN: Değerli bir metal (Paslanmayan, en iyi iletken) ANDAÇ: Bir kimseyi hatırlamak için saklanan şey, hatıra ARİFE: Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip ARZU: İstek, özlem eğilim ASENA: Türk Mitolojisinde Ergenekon destanında adı geçen dişi kurt ASİYE: Acılı kadın / Direk ASLI: Kök, köken - Aşık Kerem'in sevgilisi ASLIHAN: Kökeni soylu han soyundan ASRIN: Çağdaş, bu asıra ait olan, asıra uygun olan ASU: Asi, ehlileşmeyen huysuz at - İsyankar ASUDE: Sessiz, sakin dinlendirici ASUMAN: Gök, gökkubbe, sema ASYA: Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı AŞKIN: Aşmış, ileri, üstün/ Senin aşkın ATEŞ: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması ATIFET: Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever ATİKE: Özgür - Soylu - Güzel, genç kız AYBEL: Ay gibi dikkat çeken, aya benzeyen güzelliğiyle farkedilen, seçilen AYBEN: Ay gibi. Ayın kendisi AYBÜKE: Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı AYCA: Ay gibi parlak ve aydınlık AYCAN: İçi aydınlık AYÇA: Ayın ilk günlerde aldığı biçim, hilal AYÇİN: Ayçın, ay gibi, aya benzer AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki - Parmakları, endamı güzel kadın AYDAN: Aya benzer ay gibi AYDİL: Güzel, parlak, aydınlık gönül AYFER: Ayışığı AYGEN: Gönül dostu AYGÜL: Ay gibi güzel ve parlak renkli AYLA: Kadın, eş zevce /Ayın çevresindeki ışıklı daire AYLİN: Ayın çevresinde görülen ışıklı daire AYNUR: Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl AYPARE: Ay parçası AYSEL: Ay gibi parlak ve güzel AYSEN: Aydan farksız, ayın yerdeki benzeri, güzel sevimli AYSU: Ay gibi parlak, berrak su AYSUN: Ay gibi güzel ve parlaksın AYŞAN: Şanı ay gibi parlak olan AYŞE: Yaşam, dirlik, AYŞEGÜL: Güleç, güler yüzlü AYŞEM: Ay ışığı - Benim Ayşem AYŞEN: Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık AYŞENUR: Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel AYŞİN: Ay gibi, aya benzeyen AYTAÇ: Ay gibi taçlı AYTEN: Ay gibi beyaz tenli AYTÜL: Tül gibi şeffaf ve ince ay ışığı gibi parlak AZİME: Azmeden, yapmak için kesin kararlı / iri, kemikli yapılı AZİZE: Kutsal, ermiş kadın - Sevgi hitabı AZMİYE: Niyetli, kararlı AZRA: Bakire, el değmemiş A ile başlayan erkek isimleri ABAY: Sezgi, anlayış, dikkat ABBAS: Sert, çatık kaşlı veya Aslan ABDULLAH: Allah'ın adamı- Allah'a ait olan, onun yolundan giden kişi ABİDİN: Dua eden / Duacı ACUN: Dünya,varlık ADEM: Allah'ın yarattığı ilk insan / Adam ADİL: Adaletli / Hakça davranan ADNAN: Eski Türk isimlerinden / İki gökyüzü, iki cennet anlamında AFFAN: Kendini kötülüklerden uzak tutan AGAH: Bilgili / Bilen / Haberli / Uyanık AHMET: Övülmeye değer/ Beğenilmiş / Allah'a şükreden / AKAD: Soyluluk, Onurlu bir kişiliğe sahip olmak AKAY: Beyaz ay,dolunay AKEL: Dürüst,güvenilir AKGÜN: Mutlu,sevinçli gün AKIN: Hızlı bir biçimde düşmana yapılan saldırı AKİF: Dünya işlerinden uzaklaşıp, ibadet için Allah'a yönelen AKİL: Akıllı , Rüştünü kanıtlama konumuna gelmiş , yaptıklarının farkında olan AKTAÇ: Beyaz taç,gelin tacı AKTAN: Aydınlık gece ALAADDİN: Din uğruna çalışan ALDEMİR: Ateşte kıpkırmızı hale getirilen demir Al-Demir ALİ: Yüce, yüksek, şanlı, onurlu kimse ALİCAN: Cana yakın, içtenlikli, candan, sıcakkanlı, girişken ALİM: Bilim adamı, bilgin ilim bilen, ilimle uğraşan kimse ALİŞAN: Şanı şerefi en yüksek olan ALKAN: Kızıl kan ALKIN: Sevdalı,aşık ALP: Kahraman,cesur,savaşçı ALPAR: Yiğit,cesur ALPASLAN: Aslan gibi cesur,savaşçı beyi ALPAY: Cesur,yiğit ALPER: Alp + Er Cesur erkek Soylu erkek anlamında ALPHAN: Yiğit,hükümdar ALPTEKİN: Alp+ Tekin Soylu prens, güvenilir ve soylu ALTAN: Al + Tan Kırmızı + şafak, güneşin şafaktaki kırmızı rengi ALTAY: Yüksek orman anlamında. Orta Asya'da bir sıradağ ALTUĞ: Al+Tuğ Kırmızı + Tuğ değerli taşlarla süslü tuğ ANDAÇ: Armağan,hediye ANIL: Ölçülü davranan, hoşa giden kimse ARAL: Takımada,sıradağlar. ARAS: Sahip çıkılan buluntu, Doğu anadoluda bir ırmağın adı ARCAN: Saf,temiz ARDA: Halef, ardından gelen AREL: Temiz,dürüst ARGÜN: Temiz gün, günlük güneşlik, yaşama sevinci veren gün ARIKAN: Temiz soy ARIN: Temiz,saf - Alın ARİF: Anlayışlı,tanınmış,meşhur,bilgi sahibi ARKAN: Temiz kandan gelen - Üstün,galip ARMAĞAN: Hediye,ödül ARMAN: Hasret,özlem - Sıkıntı ARSLAN: Yırtıcı,güçlü,yiğit ARTAÇ: Ar+ Taç Utanma duygusunu baş tacı eden ASIM: Temiz, namuslu, sağlam karakterli ASİL: Soylu, soylu bir aileden gelen,seçkin insan ASLAN: Türklerin, güçlü insan tanımlarında genellikle seçtikleri ormanlar kralı ASRIN: Bu asıra ait, bu devire uygun ASUTAY: Hırçın tay AŞKIN: Benzerlerinden daha üstün - Coşkun ATA: Baba, ced, Ecdat, Büyükbaba, Bilge ATABEK: Şehzade eğitmeni - Devlet yetkilisi ATABEY: Selçuklularda şehzadeleri eğitmekle görevli kişilere verilen ünvan ATACAN: Hoşgörülü,babacan ATAHAN: Han soyundan gelen, soylu yiğit ATAK: Canlı,girişken-Cömert-Nişancı ATAKAN: Atasının kanını taşıyan, atasının kanından gelen gücü barındıran ATALAY: Ünlü,şöhretli ATAMAN: Ata kişi,önder ATANUR: Atasından aldığı nuru taşıyan ATASOY: Ataların soyundan gelen ATAY: Herkesçe bilinen, tanınmış, ünlü ATEŞ: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması ATIF: Eğilimli, birine şefkatle eğilen, sevgi duyan / Bir şeye yönlendirilen ATIL: İleri hamle yap, anlamında Atıl, atılmak ATILAY / ATALAY: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse ATILGAN: Engelleri aşan - Korkusu olmayan ATINÇ: Atılgan / Atak ATİLLA / ATTİLA: Hunların "Tanrının Kırbacı" denilen büyük hükümdarı ATLIHAN: At + Han kelimelerinden, İyi ata binen yiğit Han AVNİ: Yardım etmek, yardımda bulunmak, yardımla ilgili AYBAR: Gösterişli,heybetli AYBARS: Ay ve Pars kelimelerinden, Ay gibi güzel, pars gibi yırtıcı AYBERK: Sağlam kişilik- Ayın parlaklığı AYDEMİR: Ay gibi ışıklı,temiz,demir gibi güçlü AYDIN: Beyni çağdaş düşüncelerle aydıınlanmış, bilgili kişi AYGÜN: Ay gibi parlak ve ışıklı güzel gün AYHAN: Ay gibi güzel yüzlü hakan Ay +Han AYKAN: Kanı ay gibi parlak ve temiz Ay Kanlı AYKUT: Kutlu ay, armağan, ödül AYTAÇ: Başında ay gibi ışıklı taç bulunan Ay + Taç AYTEK: Ay gibi AYTEKİN: Tek ay, uğur getiren ay AYTUNÇ: Ay gibi güzel,tunç kadar sağlam AYYÜCE: Ay gibi aydınlık nurlu ve yüce olan er AZER: Azerbaycan kelimesinin kökü olan Azer'den.. AZİM: Bir şeyler yapmak için kararlı kişi, Azmeden, Azimli AZİZ: Onur sahibi yüce, Saygıdeğer, Manevi gücü çok üstün AZMİ: Kemikli, kemikle ilgili / Azim sahibi
-
Sana gözyaşlarımdan kulübe yaptım..
sessizgece şurada cevap verdi: AsiMeLek başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Güzel şeyler yazıyorsun sevgili arkadaşım yalnız bunları tek bir başlıkta toplasan daha doğru olmazmı hem okunması daha kolay olur hemde bu kadar topic açmana gerek olmaz -
Tekrar edeyim anlaşılmadı herhalde söylediklerim Öncelikle teşekkür ederim sevgili arkadaşım şayet anlattığın gibi ise bu arkadaşlarla yazışmanın bir anlamı yok dünyada ki en zor iş sabit fikirleri kırmaktır. Dikkat edersen benim eleştirdiğim şekilde hala bana cevap veriyor arkadaşımız.Şarşırmam şokta olmam çünkü ben bu tip insanları iyi tanırım tek gayeleri ısrarla inanmadıklarını söyledikleri dinle uğraşmaktır hem inanmazlar hemde bir türlü vazgeçemezler bunun asıl nedeni nedir biliyormusun inandıklarını kendilerine itiraf etmekten korkmaları.
-
Sevgili arkadaşım; Şayet okuduğum iletiler bilimsel yada sosyal mesajlar içerin iletiler olsaydı tıpkı sizin dediğiniz gibi bir yorum yapardım fakat ben içlerinde bu şekilde bir yazı görmedim ayet ve hadislerle yazılan çarpıtma yorumlara başka ne türlü bir şekilde yorum yapılabilir?önce siz bilimsel ve sosyal içeriği olan mesajlarınızla yorum yapın takdiri sonra bize bırakın. Ayrıca karanlık orta avrupa dönemiyle islam dönemini nasıl kıyaslayabiliyorsunuz anlayabilmiş değilim. Yukarda ki yazıların bir çoğu konu başlığı dahil olmak üzere tamamen kasıt içeren apaçık din düşmalığı değilde nedir???
-
***** ********** ******** ******** Hırsızlıkla ganimeti aynı kefeye koyan zihniyetler islamın tek bir hecesini bile bilmeyen zihniyetlerdir,birde ayetleri getirmişler örnek olarak siz kim ayet yorumlamak kim?bu konuda bir eğitimmi aldınız sizinde bildiğiniz gibi bu konular uzman işidir herkes ayet yada hadis yorumlayabilseydi üniversitelerde ki ilahıyat kısımlarına ne gerek kalırdı tıpkı koca karı ilaçları ile hastaları tedavi etmeye benziyor sizin yaptığınız yazık çok yazık. Kısaca islamda ganimet Daru'l-Harb*de yaşayan gayr-i müslim (kâfir)lerle yapılan savaş esnasında veya savaşan iki ordunun karşılaşmaları sırasında gazilerin kuvveti ile düşmandan alınan mal. Ganimet mallarından taşınabilir olanlarına, ganâim-i me'lufe; taşınmaz mallara, ganaim-i gayr-i me'lufe denir. Enfâl de denilen ganimet mallarına, genel anlamda ganâim-i hâlise; beşte biri devlet hazinesine ayrıldıktan sonra gazilere dağıtılan ganimet mallarına, ganâim-i maksûme; düşmandan alınıp da henüz gaziler arasında taksim edilmeyen ganimet mallarına, ganâim-i gayr-ı maksûme; devlet başkanının veya ordu emîrinin, savaşa teşvik için gazilere fazladan verdiği ganimet mallarına neıl (çoğulu enfâl) denir. Kur'an'ın sekızınci suresine, ganimetlerden bahsettiği için "el-Enfâl Sûresi" denilmiştir. Düşmandan harbetmeksizin alınan ganimete de "fey" denir. "Allah'ın, o kent halkından, Resulune verdiği ganimetler Allah'a, Resule, ve ona akrabalığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara, (yolda kalmış) yolcuya aittir... ' "(Bilhassa o fey'), hicret eden fakirlere aittir..." (el-Haşr, 59/6, 7, 8).alıntı Aldığını fakirlere yetimlere vermek hırsızlık öylemi?Oysa bunu yapan robin hud bir halk kahramanıydı değilmi? Dr. Fahri Demir, 'İslam Dini Açısından Din-Devlet İlişkisi' başlıklı değerli çalışmasında, Kur'an-ı Kerim'e göre Müslüman'ın ancak kendini savunma bağlamında savaşmasına cevaz verildiğini belirtiyor ve Hac Suresi'nin 39-40. ayetlerinde 'kendileriyle savaşılanlara haksızlığa uğramış olmaları sebebiyle savaş konusunda izin verildi' denildiğini hatırlatıyor. Kur'an-ı Kerim'in bu açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi, Müslüman bir ülke, ancak bir saldırıya uğradığı takdirde, kendini savunma bağlamında savaşa girecektir. Dolayısıyla, 'Darü'l-Harb'in, saldırıya uğramış Müslüman bir ülkenin kendini savunmak amacıyla savaş açtığı saldırgan ülke' olarak tanımlanması gerekir. Dr. Demir, Bakara Suresi'nin 190. ayetine dayanarak, İslam'da savaşın 'meşru ve fi sebilillah' olduğunu, bunun da 'savunma amaçlı savaş' olduğuna da işaret ediyor ve şöyle diyor: 'Yayılmacı (emperyalist) savaş, meşru olmadığı gibi, böyle bir savaşta ele geçirilen mallar ganimet, dolayısıyla dinen helal olmadığı gibi, savaş tutsakları demek olan esirlerin köleleştirilmesi de dinen meşru ve caiz olamaz.' Gördüğünüz gibi bir şeyi anlamak için onu sadece okumak yeterli olmuyor okuduğunu anlamak anladığını mantık çerçevesinde yorumlamak ve yorumladığını tebliğ etmek zorundasın faydasız bilginin kimseye bir yararı dokumaz.