Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kaan_bebeto

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.221
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    6

kaan_bebeto tarafından postalanan herşey

  1. kaan_bebeto

    Tarihte Bugün

    24 aralık Osmanlı ve Türk edebiyatının en büyük şairlerinden Tevfik Fikret 1867'de doğdu. Asıl adı Mahmut Tevfik olan Tevfik Fikret, 24 aralık 1867'de İstanbul'da doğdu. Önce Mahmudiye Rüştiyesi, sonra da Mektebi Sultani'de öğrenim gördü. Burada Recaizade Mahmud Ekrem'in öğrencisi oldu. 1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi), katip olarak göreve başladı. Yeterince çalışmadan para aldığı gerekçesiyle buradan ayrıldı. Çeşitli memurluklarda bulundu. 1891'de 'Mirsad' dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanarak edebiyat çevrelerinin dikkatini çekti. 1892'de Mektebi Sultani'nin ilk bölümüne Türkçe öğretmeni atandı. 1894'te 'Malumat' dergisini yayımlamaya başladı. 1895'te hükümetin bütçede kısıntı yapma gerekçesiyle memur maaşlarının yüzde onunu kesmesine tepki olarak Galatasaray'daki görevinden istifa etti ve inzivaya çekildi. 1896'da, eski öğretmeni Recaizade Mahmud Ekrem'in aracılığıyla 'Servet-i Fünun' dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. Aynı yıl Robert Kolej'e Türkçe öğretmeni olarak tayin edildi. Sultan Abdülhamid yönetimine muhalif olan Batıcılar, muhalefetlerinde uzun süre başarı sağlayamayınca bu durum onları toplumdan kaçış düşüncelerine sürükledi ve Tevfik Fikret'teki inziva düşüncesini daha da derinleşti. 1905'te eşi ve oğlu Haluk'la birlikte Aşiyan'da yaptırdığı eve taşındı. Çok az insanla görüşüyordu. Özgürlük getireceğine inandığı 'İttihat ve Terakki'yi desteklediği bu dönemde 'Sis', 'Sabah Olursa', 'Bir Lahza-i Taahhur' şiirlerini yazdı. İşgal altındaki İstanbul için yazdığı 'Sis' isimli şiirinde kente küfürler yağdırıyordu: "Ey parlaklığın ve ihtişamın beşiği ve mezarı olan, Doğu'nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi! Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden sefahate susamış bağrında yaşatan. Ey Marmara'nın mavi kucaklayışı içinde sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın. Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak, ey bin kocadan artakalan bakire... ... Örtün, ey felaket sahnesi... Örtün artık ey şehir; Örtün ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!" 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ateşli savunucuları arasına katıldı. Meşrutiyet'ten sonra inzivasından çıktı, eski arkadaşlarıyla barıştı. 'Tanin' gazetesini kurdu. Gazete İttihat ve Terakki'nin yayın organı yapılmak istenince ayrıldı. Yeni yönetimin önerdiği Milli Eğitim Bakanlığı görevini geri çevirdi. Bu göreve getirilen Abdurrahman Şeref'in çağrısıyla, Mektebi Sultani'nin müdürü oldu ve bir süre önce yanmış olan okulun onarımını üstlendi. Bu arada, toplantı salonunu mescitin üstüne yaptırdığı gerekçesiyle ağır eleştirilere uğradı. O günlerde 31 Mart Olayı patlak verdi. Fikret, olayı protesto amacıyla önce kendini okulun kapısına zincirle bağlattı, ertesi gün de istifa etti. Ancak öğrencilerin ve Milli Eğitim Bakanı Nail Bey'in ısrarlarıyla tam yetkili olarak göreve döndü. Sekiz ay sonra, yeni Milli Eğitim Bakanı Emrullah Efendi'yle anlaşamayarak bir daha dönmemek üzere Galatasaray'dan ayrıldı. Darülmuallim ve Darülfünun'daki görevlerinden de istifa etti ve yeniden Aşiyan'a çekildi, İttihat ve Terakki iktidarına muhalif oldu. 1912'de Meclis'in kapatılması üzerine, bu olayı 1878'deki kapatılmaya benzeterek 'Doksan Beşe Doğru'yu yazdı. Bunu 'Han-ı Yağma', 'Sancak- Şerif Huzurunda' gibi şiirler izledi. İttihat ve Terakki'nin fedailerince izlenmeye başlandı. Modern pedagoji ilkelerine uygun bir okul açmak, yeni bir edebiyat dergisi çıkartmak gibi tasarılarını gerçekleştiremedi. O günlerde, ağır şeker hastalığına yakalanmış olduğu anlaşıldı. 1914'te kolu şiştiği için bir ameliyat geçirdi. Tedaviye yanaşmaması sonucunda hastalığı iyice artarak ölümüne neden oldu. 19 ağustos 1915'te İstanbul'da hayatını kaybetti. Günün diğer önemli olayları 1524: Portekizli kaşif Vasco da Gama öldü. 1638: Padişah IV. Murat, Bağdat'ı ele geçirdi. 1923: Arnavutluk'ta cumhuriyet ilan edildi. 1931: Türkiye'nin ilk sivil havacılık kulübü Aero Kulüp İstanbul'da kuruldu. 1947: Gerilla lideri Markos Vafthiades önderliğindeki yaklaşık 20 bin komünist, Yunanistan'ın kuzeyinde Serbest Yunan Hükümeti'ni ilan etti. 1951: Libya bağımsızlığını ilan etti. 1966: Sovyet araştırma istasyonu 'Luna-13' ay yüzeyine yumuşak iniş yaptı. 1974: Efsanevi müzik topluluğu Beatles dağıldı. 1976: Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, zam talebini kabul etmeyince, Türkiye'de Renault otomobil üretimi durduruldu. 1979: Heykeltıraş Şadi Çalık 62 yaşında öldü. 1979: Zeki Ökten'in yönettiği 'Sürü' filmi Belçika Kraliyet Film Arşivi Uluslararası Seçkin Filmler Yarışması'nda Büyük Ödülü kazandı. 1994: Cumhuriyet Halk Partisi ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti birleşme kararı aldı. 1995: Erken genel seçim yapıldı. Refah Partisi seçimden birinci parti olarak çıktı, ikinciliği milletvekili sayısı bakımından DYP, oy oranı açısından ANAP aldı. 1998: Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, Sivas Katliamı Davası'nda 33 kişi hakkındaki idam kararlarını, 'usul eksiklikleri' nedeniyle bozdu. 16 haziran 2000'de Ankara Bir Numaralı DGM, Yargıtay'ın yerel mahkeme kararını iki kez bozduğu davanın üçüncü yargılamasında 33 sanık hakkında idam cezası verdi. 10 mayıs 2001'de Yargıtay, 31 kişinin idam cezasını onadı, iki kişi hakkındaki karar bozuldu. 2003: Ankara'daki Modern Çarşı'da çıkan yangında bir kişi öldü, çarşı kullanılamaz duruma geldi.
  2. kaan_bebeto

    Çağrışım

    DİZİ
  3. şiiiiişşşşş her şey konrol altıındaaa... bürhan seni tenhada sıkıştırırım ...sen anladın onu... niyeee kii niye bir sakıncasımı var sen beni beğenmiyormusun ? gaffur ama olmuyor ki kiiiii sıkıyürsa h begenme sen anladın oni
  4. İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez: Bunlar için didinmene bir şey denmez. Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış: Bu güzelim ömrünü satmaya değmez.
  5. Seni seviyorum diyen dillere değil, senin için ağlayan gözlere inanmalısın!
  6. çok tşk ederim gülsün ....sen bir gülsün taurusmutis Abicim çok tşk ederim....anladım abicim... sizler birtanesiniz..
  7. Ya Sensizlik Ölmekse Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle yok değildim Düşünürdüm neyi mi? Hep seni odalarda Kimdi bana benziyen baktığım aynalarda Senden başkası mıydı o sessiz beklediğim Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle değildim Kim bilir ağlamayı ölüp kendi kabrinde Sensizliği bu türlü benim kadar kim bilir Akşam karanlığında herkes gider o gelir En sevdiğim çiçekler çürümüş ellerinde Kim bilir ağlamayı ölüp kendi kabrinde Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü Ya bir şey olmamaksa sen olmak o yerlerde Yaşamak nerde hani yaşamak gücü nerde Bilinmez sensiz kalan yaşıyor mu ölü mü Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü. hayatım sensizliklen geçecek , ya sensizlik ölmek se
  8. sen de değerli bir arkidişsin
  9. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan, birbirine uzanamayan yorgun yıldızlar... Hasret çeken iki rüzgarız-_-
  10. Ablacım benim tşk edrim yeni fark ettim yazını kusuruma bakma ..çok saol Ablacım
  11. canım kardeşim benim ... bende seni çookk seviyorummm..... Altın gibi bir kalbin oldugundan hiç bir şüphem yok .... düşüncelerin için çok sağol canım kardeşim benim..
  12. Uzaklık küçük sevgileri öldürür, Büyükleri ise yüceltir. Tıpkı rüzgârın mumu söndürüp , Ateşi alevlendirdiği gibi...
  13. Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sessizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle; nasıl koşar aynalara. Bir cana hasret, bilmezler...
  14. özledim sizleri merhabaabbbb naber cadııı nerdesin..
  15. 1919 yılı başlarında İngilizler, Türklerin Pontusçulara karşı geliştirmiş oldukları direnişlerden rahatsız olmaya başlamışlardı. Damat Ferit Paşa, Sadrazam olduktan sonra sorunun çözümü için yollar aramaya başlamıştı. 30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal, Samsun'a, görev bölgesindeki iç huzuru sağlamak, silah ve cephaneleri toplamak, vatandaşlara silah dağıtılmasını engellemek ve bunu yapan kuruluşları ortadan kaldırmak üzere gönderildi. 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareket eden Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. İngilizlerin denetiminde olan Samsun'da milli mücadele hareketi için istediklerini gerçekleştiremeyeceğini anlayan Mustafa Kemal, 25 Mayısta Havza'ya geçti. Samsun'a çıkışını Mustafa Kemal, Nutuk'ta şu şekilde anlatmıştır: "1919 yılı Mayıs'ının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve manzara : Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durum, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, Şartları ağır bir ateşkes Antlaşması imzalamış, Büyük Harbin uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve memleketi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını emniyete alabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız Padişahın iradesine tabi ve onunla beraber şahıslarını koruyabilecek herhangi bir duruma razı, Ordunun elinde silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta. İtilaf Devletleri, ateşkes Antlaşmasının hükümlerine uymağa lüzum görmüyorlar. Birer vesileyle itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'da Adana vilayeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalya askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ve ajanlar faaliyette. Nihayet başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün önce 15 Mayıs 1919'da itilaf Devletleri'nin uygun görmesiyle Yunan ordusu İzmir'e çıkartılıyor. Bundan başka, memleketin her tarafından Hıristiyan azınlıklar gizli, açık milli emel ve maksatlarını gerçekleştirmeğe, devletin bir an evvel çökmesine, çalışıyorlardı." MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE SAMSUN'A ÇIKANLAR 1. Kurmay Albay Kazım Dirik Müfettişlik Kurmay Başkanı 2. Kurmay Albay Mehmet Arif Ayıcı Kurmay Başkanı Yardımcısı 3. Kurmay Binbaşı Hüsrev Gerede Birinci şube müdürü 4. Binbaşı Kemal Doğan Müfettişlik Topçu Kumandanı 5. Dr. Albay İbrahim Tali Öngören Ordu Sıhhiye Başkanı 6. Dr. Binbaşı Refik Saydam Sıhhiye Başkan Yardımcısı 7. Yüzbaşı Cevat Abbas Gürer Müfettişlik Başyaveri 8. Üsteğmen Muzaffer Kılıç Müfettişlik ikinci Yaveri 9. Yüzbaşı Ali Şevket Öndersev Müfettişlik Emir Subayı 10. Üsteğmen Hayati, Kurmay Başkanı Emir Subayı 11. Yüzbaşı Mümtaz Tünay 12. Yüzbaşı İsmail Hakkı 13. Yüzbaşı Mustafa Süsoy Karargah komutanı 14. Üsteğmen Abdullah, İaşe Subayı 15. Birinci Sınıf Katip Faik Aybars Şifre Katibi 16. Dördüncü Sınıf Katip Memduh Şifre Katibi Yardımcısı 17. 3.Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bele 18. Üsteğmen Hikmet Gerçekçi Alb. Rafet Bey'in yaveri
  16. ADAM GİBİ ADAM Bir ses geldi kalbimden.Yoksa tekliyor mu ne Yer oynadı sanki yerinden.Azrail bekliyor mu ne Birden jeton düştü.O an anladım ki Bu çocuk harbiden üşüttü Ve birden herşeyi sakladım ki Birşeyşer kalsın kalbimde Tümden alıp gitmesin sevgiyi Silip süpürmesin umutları Birazda bana kalsın.Gözyaşlarım sevinçlerim Birazda bende kalsın Hayellerim düşlerim hatta hülyalarım Efkarlarımda kalsın hüzünlerimde Belki gün gelirde adam olurum Yani adam gibi adam Yokluklar çökertmesin yüreğimi Acılar bükmesin belimi bileğimi Ben keserim göbeğimi Yeter ki yarınlar adam olsun Kendime acımıyorum kendime yanmıyorum Sağımda solumda acı yüklü insanlar var Gözlerim kanadıkca aklımı yoramıyorum İnsanı hayvan yerine koyan hayvanlar var Bir bir atarken adımlarımı Saymakla bitiremedim kaldırımları Neçe muhtaç insanlar çeviriyorlar yardımları Yüreğim durduramıyor bunca saldırıları Sesler çığlık olup çoğalıyor Karşı tarafta enseler yağlanıyor Her umut düğüm düğüm bağlanıyor Ne yazık ki adım interpolde aranıyor Adam gibi adam olmayı başaramadım Kalbime göre bir yürek bulamadım Onun içindir ki ben buralarda duramadım Ne ettimse ettim gönlümü sorgulayamadım Her bir yandan döküldü hayeller Gönüller bür olunca daha ne diler İbret almaz mı yoksa bilmem görenler Birde ben her şeye rağmen Bir adam gibi adam olsam Anlarım ki o vakit herşey tamam.
  17. evet aynen bende öle kapıları sert bir şekilde çekecegim yakında ama ağlamaya degmez herhald e
  18. susarım mümkün mü olmak öncesi gibi öylesi adımlamak ömrün kalan yanını susarım elbet içtiğim hayattı ateş gözlerden kaynadım göğe vardım yağdım salkım saçak denize varacaktım alazlanır şimdi dilim dudağım üryandık sabra belendik adına sevda dedik sözün ardına yiğitlik ne zaman ki giyindik parlak yaban alları sözleri üryan ettik önce günden cayarım her doğumunda sonra kendimden adı kalmış hayatın sanı devinen el ayak usul usul boşalıyor zemberek beyhude dile döküşün erişmez tek sözün astırmam boynuma yazmadığım fermanı sus deme bana sevda susatır insanı
  19. Küçücük bir kız çocuğunun, Kısacık kesilmiş kakülleriyle zıplarken, Saçına takacağını hayal ettiği Kırmızı bir kurdeledir şiir... Kısır bir kadının, Yanıp tutuşurken bebe hasretiyle, Doğduğunu hayal ettiği çocuğuna İsim bulma çabasıdır şiir.... Karanlık bir hücredeki mahkumun, Bunalmışken yalnızlıktan, Bir parkta çay içebilme hayaliyle İçine dökülen sımsıcak bir umuttur şiir.... Sevdiğini yitirmiş bir sevdalının, Çıkmışken yüreğinde kurduğu darağacına Boğazını sıkan ilmeği kesen Keskin bir bıçaktır şiir.
  20. semahindayim seni unutmanin dönüyorum, göçmeniyim adresinin dönüyorum kaçinci ölümü bu ömrümün dönüyorum rehinim dönüyorum seninim dönüyorum Bu sabah baslamak için seni unutmaya yeniden ölüyorum....... semahindayim seni unutmanin dönüyorum, göçmeniyim adresinin dönüyorum kaçinci ölümü bu ömrümün dönüyorum rehinim dönüyorum seninim dönüyorum Bu sabah baslamak için seni unutmaya yeniden ölüyorum.......
  21. UNUTMAYI BİLİP SEVGİYİ BİLMEYENLER UNUTUR AMA SEVMEYİ BİLİP DE UNUTMAYI BİLMEYENLER ASLA UNUTMAZ CÜNKÜ ONLAR SEVGİYE AŞIKTIRLAR...SEVGİYE HASRETLERDİR...
  22. SENDE GİTTİN YA SENDE GİTTİN YA SEVDİĞİM BİRTANEM CANIM DEDİĞİM YIKILMAZ DAĞ SANDIĞIM SIRTIMI DAYADIĞIM ÜMİDİM IŞIĞIM AYIM GÜNEŞİM , GÜNDÜZÜM GECEM, BUGÜNÜM YARINIM CANIM ... SENDE GİTTİNYA, SEN DE GİTTİN SENDE BİTTİN YA... BİR YAPRAK DAHA DÜŞTÜ DALIMDAN SADECE DALIMDANMI YÜREĞİMDEN CANIMDAN SENDE GİTTİN SENDE BİTTİN YA YAŞ OLMAZ DÜŞMEZ SANDIĞIM GÖZLERİMDEN SENDE DÜŞTÜN YA SEN DE YANLIZLIĞA İTTİN YA BENİ GÜLÜŞLERİMİN SEBEBİ GÖZYAŞLARIMIN SEBEBİ OLDUNYA SADECE GİTTİNMİ? CANIMIDA ALIP,BENİDE YAKIP BENİDE ÖLDÜRÜP GİTTİN YA SENDE BİTTİN YA VEFASIZ SENDE BİTTİN YA.... gidene ağlamak benim kaderim
  23. Bir ışıksın içimde Bir nefessin dünyadan Bir özlemsin ruhuma Bir hıçkırık bir parça göz yaşımsın Bir aşksın kalbimde Bir elmas gözlerime Sen bir umutsun herşey den ötesi Bir dileksin umutsuzlukları
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.