Zıplanacak içerik

buraks

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

buraks tarafından postalanan herşey

  1. Dünya devleri art arda Türkiye’ye yatırım yapıyor. Son örnek Citibank. Peki neden? Denizbank’ı alan Dexia’nın CEO’su açıklıyor: Fortis, GE Capital, Banque National de Paris, Dexia, Citibank, National Bank of Greece, Merill Lynch... Bunlar sadece son 1-1.5 yıl içinde Türkiye’de banka alan veya ortak olan yabancı dev bankalar... Koç Finansal Hizmetler’e yüzde 50 ortak olan, bu ortaklık yoluyla Yapı Kredi’yi bünyesine katan İtalyan Unicredit, Türkiye’yi ilk grupta saydıklarımızdan daha önce keşfeden bir başka dev... Tabii, TMSF’nin el koyduğu Demirbank’ı satın alan HSBC de... Sadece bankalar değil Türkiye’ye olan ilgisi artan çokuluslu devler, Örneğin Telsim’i alan dünyanın en büyüğü Vodafone. Türk Telekom’un yüzde 55’ini alan Lübnan merkezli Oger Telecom. Akmerkez’e ortak olan emlak devi Corio, Petrol Ofisi’nin hissedarı OMV, İtalyan, Fransız ve İsviçreli çimento devleri... Medya sektörüne yatırım yapan dünya medya kralı Murdoch’un News Corp’u ile Kanada merkezli CanWest. Son olarak Döktaş’ın çoğunluk hisselerini satın alan Finlandiyalılar... AVRUPA HIZLA YAŞLANIYOR Peki ne oldu da, Türkiye yabancı sermayenin yeni cazibe merkezi oldu? Yıllardır, yüzde 20-30 reel faiz veren Hazine kağıtlarından alan yabancılar, neden şimdi ellerini taşın altına koyarak Türkiye gibi “istikrar sicili pek de parlak olmayan bir ülkeye” geliyor? Aslında lafı uzatmaya gerek yok. Bu sorunun cevabını önceki gün İstanbul’da Denizbank’ı satın alınmasıyla ilgili basın toplantısında bir konuşma yapan Dexia’nın CEO’su Alex Miller’ın şu sözlerinde buluyoruz: “Avrupa yaşlanıp, eskiyor. Türkiye ise hem genç ve dinamik hem de nüfusu yüksek bir ülke. AB yolunda ilerliyor. En hızlı büyüyen pazar. Ekonomik ve politik alanda kaydedilen gelişmeler bizi çok etkiliyor.” Aynı yönde bir örnek daha verelim. Bu da Reuters Haber Ajansı’ndan Andrew Hurst’ün Zürih mahreçli haberinden. Standard and Poor’s yöneticisi John Gibling, Citibank gibi dev bankaların neden Türkiye’deki bankalara yüksek fiyat önerdiğini açıklıyor: “Refah seviyesi artan ve orta sınıfı yükselen çok büyük nüfusu var.” İki önemli figürden iki kilit ipucu: Avrupa eskiyor, Türkiye’de orta sınıf yükseliyor. Bu ipuçlarını biraz açalım. Avrupa gerçekten eskiyor. Zengin Batı Avrupa ekonomilerinde yıllık büyüme hızı yüzde 2’ler seviyesinde. Batı Avrupa’da nüfus artış oranı neredeyse sıfır. Bu ülkeler giderek yaşlanıyor... YUNANLI’NIN TÜRKİYE İTİRAFI Türkiye’de ise son 4 yılda ortalama büyüme hızı yüzde 7. Nüfus 70 milyonun üzerinde ve nüfus artışı ise yüzde 2’ye yakın. Ve hepsinden önemlisi nüfusun çok büyük bölümü genç (Nüfusun yüzde 73’ü 40 yaşın altında. İstikrarsız ve riskli de olsa bu genç nüfus ile dinamizm, kasalarından nakit para fışkıran çokuluslu şirketlerin ilgisini çekiyor. National Bank of Greece (NBG), Finansbank’ın çoğunluk hisselerini aldığında Yunanistan’da gürültü kopmuş, eleştiriler artmıştı. Bu eleştirilerin cevabını, ABD merkezli haber ajansı Bloomberg’ün çalışanlarından Yunan vatandaşı Maria Petrakis’in 29 Eylül tarihli haberinden aktaralım: “Yunanistan ekonomisi yavaşlıyor. GSYİH 2005’te yüzde 3.7 büyüdü. 1999’dan beri en düşük büyüme hızı. 2006’da yüzde 3.5 büyüme bekleniyor. Bu yüzden Yunan bankaları Türkiye gibi yılda ortalama yüzde 7 büyüyen pazarlara yöneliyor.” Gelelim, ikinci kilit cümleye: Orta sınıfın refahı artıyor ve tüketici haline geliyor. Önce rakamlar. Türkiye’de 2001 yılında 2 bin 105 dolar olan kişi başına milli gelir bu yıl tahminen 5 bin 300 dolar seviyesini geçecek. Dört yıllık artış oranı yüzde 150’yi aşıyor. IMF tahminleri, Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre kişi başına milli geliri 2006 için 8 bin dolar olarak gösteriyor. Son dört yılda kişi başına yaklaşık 3 bin dolarlık gelir artışı söz konusu. Şu çok net ki, son dört yılda Türkiye’de sokaktaki vatandaşın refah seviyesi yükseldi. (Buna itiraz edenler çıkacaktır, ancak fiyat ve gelir istatistikleri ortalama olarak bu gelişmeyi çok net ortaya koyuyor. ) Peki, kişi başına gelirin 8 bin dolarlara çıkması herbiri yüzmilyarlarca dolarlık devin, altın madeni bulmuş gibi Türkiye’ye koşması için yeterli mi? Değil. Peki o zaman neden geliyorlar? Şundan: Bugünkü Türkiye 1990’ların sonundaki Türkiye olsaydı, kişi başına gelir yine 8 bin dolarlarda gezinseydi gelmezlerdi. Bugün farklı olan, bankaların düzenli geliri olan insanların borç vermesi. Düzenli geliri olan insanların da geleceklerine -eskiye oranla daha çok- güvenerek bankalardan borç alma istekleri. Bu karşılıklı alışveriş başta finans sektörü olmak üzere, konut, otomobil, beyaz eşya, elektronik gibi ekonomiyi sürükleyen sektörleri harekete geçiriyor. Medya, sigorta gibi sektörler de bu dinamizmle ekonomideki genel büyümenin üzerindeki oranlarda büyüyor. ORTA SINIFIN ÖNEMİ Somut bir örnek verelim. 2001 yılında ortalama bir otomobilin fiyatı yaklaşık 20 bin dolardı. O dönemde satın alma gücü paritesine göre milli gelir 5 bin dolar seviyesindeydi. Yani ortalama bir vatandaş ancak 4 yıllık geliriyla otomobil sahibi oluyordu. Faizler hem astronomik, hem de belirsiz olduğu için bankalar uzun vadeli kredi vermiyor, vatandaş da “döviz artar, neme lazım” deyip varolan kısa vadeli kredilere bile talep göstermiyordu. Bugün rekabet nedeniyle benzer otomobiller hemen hemen aynı fiyatta. Kişi başına gelir ise 8 bin dolar. Yani bir otomobil fiyatı 4 yıllık gelirden 2 buçuk yıla inmiş durumda. Ama fark şurada, bugün 36 aya uzanan ve faizi 3 yıl önce kimsenin aklına bile gelmeyecek kadar düşük olan kredi imkanları var. Aynı örnekler beyaz ve kahverengi eşya gibi rekabetin yoğun olduğu sektörler için de geçerli. (TÜİK’in sitesinde 2003 Ocak’tan 2006 Eylül’üne kadar TÜFE’de yer alan tüm malların tek tek fiyatları var. İsteyen karşılaştırabilir. 2003 başındaki dolar kurunu 1.6 YTL alırsanız, bazı ürünlerde dolar bazında fiyat düşüşleri dahi var.) İşte, doymuş zengin ülke pazarlarına göre Türkiye pazarını cazip kılan iki faktör bu. Gelir düzeyinin artması ve ortalama gelir düzeyinin yetmediği noktalarda uzun vadeli finansmanın devreye girmesi. Doymamış pazar herkesi cezbediyor Türkİye pazarının hemen hemen her sektörde doyum noktasının çok uzağında bulunduğunu gören yabancılar, işte bu açıkları kapatmaya talip oluyor. Çok basit bir örnek: Türkiye’de toplam reklam harcamalarının milli gelire oranı yüzde 0.46 seviyelerinde. Bu oran reklamla 1990’da tanışan eski Doğu Bloku, yeni AB üyesi ülkelerde yüzde 1.2 ile yüzde 2 arasında değişiyor. Murdoch ve CanWest onun için burada. Yenileri de sırada... Türkiye ekonomisinin üçte birinden fazlası İstanbul’dan yönetiliyor. Onun için dev alışveriş merkezlerine yabancı talipler çıkıyor, Harvey Nichols gibi dünya markaları, çok popüler lakantalar birbiri ardına İstanbul’da açılıyor. Birkaç örnek de bankacılıktan verelim. Hep diyoruz ya “Neden bizim bankalar teker teker gidiyor” diye... Örneğin Türkiye’de konut haricindeki tüketici kredilerinin milli gelire oranı sadece yüzde 6. Bu oran Bulgaristan’da yüzde 11, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 8, Malezya’da yüzde 22, Tayvan’da yüzde 32.Konut kredilerindeki boşluk çok daha çarpıcı. Konut kredilerinin milli gelire oranı bizde sadece yüzde 4. Örneğin İngiltere’de bu oran yüzde 86, Hollanda’da yüzde 100 seviyesinde. 2001’DEN SONRA DEĞİŞTİ Türkiye’nin yatırım için cazip hale gelmesinin bir başka nedeni de, enflasyon ve devalüasyon oranlarının düşmesiyle şirketlerin temettü dağıtır hale gelebilmesi. Bu önemli, aksi halde Citibank Akbank’ın azınlık hissesine 3.1 milyar dolar yatırmazdı. Oysa 2001 öncesinde, bankaların kurucu ortakları bile düzgün temettü alamıyordu. Temettüdeki artış temettüyü gelir yazan çokuluslu şirketlerin, ortaklarına Türkiye’deki yatırımını izah ederken kolaylık sağlıyor. Görünen o ki, Kemal Derviş’in temelini attığı, AKP’nin de “bozmama becerisini gösterdiği” istikrar programı yabancı sermaye akışını daha da hızlandıracak. Hem de büyük yerli patronların “gönlünden geçen” fiyatlarla... VATAN
  2. buraks şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    CHP lideri Baykal, adı açıklanmayan anket sonuçlarına dayanarak iktidara yürüdüğünü açıkladı. Kam-Ar'ın ekim ayı anketi ise AK Parti ile CHP arasındaki farkı ortaya koydu. CHP lideri Deniz Baykal, önceki gün bir grup gazeteciye, bir seçim anketini açıkladı. Baykal'a göre, anketi CHP yapmamıştı, ama sonuçlar CHP'yi AK Parti ile başabaş gösteriyordu. İstanbul anketinde ise CHP oylarını yükseltmiş ve AK Parti'yi geçerek birinci parti olmuştu. Ancak, KAMAR Araştırma şirketinin 29 Ağustos - 14 Ekim tarihleri arasında 3931 kişiyle yüzyüze yaptığı görüşmelerle yürüttüğü kamuoyu araştırmasının sonuçları bunu doğrulamıyor. Araştırmanın sonuçlarına göre AKP İstanbul'da hâlâ 1. parti konumunda. Türkiye genelinde ise AK Parti açık ara önde. AK Parti: 30.3 CHP: 15.9 MHP: 7.3 DYP: 6.8 DTP: 4.9 ANAP: 4.0 Kararsız: 22. kynk:rotahaber
  3. eğer gercekten o.pamuk birşeyler söylemek zorunda hissediyorsa kendini pkk nın yaptığı katliamlardan söz etseydi. bunların kanıtıda var belgeside var. fakat nobeli alamazdı ama nobelden fazlasını bu Türk halkı ona verirdi. artık onun nobeli var ama bağrına basacak bir milleti yok.
  4. buraks şurada cevap verdi: jeune başlık Güncel Konular
    selam... benim anlayamadığım konu senin kendi eleştirinin güncel konularla ne alakası var. yaparsın kendine bir blog veya günlük oluşturabileceğin kücük ücretsiz web sayfaları var bu forumdada mevcut sanırım onlardan kendi şahsi fikirlerini paylaşırsın iyi taraflarını kötü taraflarını eleştirilerini daha doğrusu kendi içini orada dökersin... kabuslarını, olmayacak hayallarini orada yazarsın.. hiç Türkiye'de yaşamayan biri okusa sanki ülke elden gitti biz karanlık çağda yaşıyoruz sanacak...
  5. sn.politika, diğer konularda fikirlerinize katılmasamda bu konuda sizi canı gönülden tebrik ediyor görüşlerinize katılıyorum.bizim cumhurbaşkanımız kutlamasada ermenilerin başkanları kutlamıştır ortak yönleri cok. o.pamuk'un 2 secimden birini yapması gerekiyordu ya ülkesini seçecekti ya kariyerini, o 2 ncisini secti.
  6. severek içiyorum böcek olduğunu netten duyuyorum ayrıca rengini bu böcek veriyorsa pepsi bazen altın renkli üretilebiliyor o zaman bu böceğin sarısınımı kullanıyorlar neyse bende kola ile ilgili bi ticaret ilişkim yok kullanıcı olarak elimdeki bilgileri paylaşayım istedim... 1-Kola Mideyi DELERMİŞŞŞŞŞ yalanımız bu, genelde annelerimizden duyduğumuz bir şey; "Kola Mideyi" deler. kolanın (Coca Cola) içindeki sitrik asit miktarı portakal suyundaki miktardan daha az. fosforik asit ise galon başına (takribi 4,5lt) 11 ila 13 gram arasında. buda kolada %0.20 ila %0.30 civarı bir orana denk geliyor. bu oranda ne etin kimyasını değiştirir; ne dişi eritir, nede paslanmış çiviyi söker. şöyle bir durum söz konusu olabilir; 1 veya iki gün içinde beklettiğiniz takdirde ve aynı asit miktarı korunduğunu hayaledersek; evet eritir. kola içindeki gastrik asit miktarı ise midedekinden çok daha azdır. yani mide için zararsızdır. kaynakça; Allen, Frederick. Secret Formula. New York: HarperCollins, 1994. ISBN 0-88730-672-1 (p. 209). Pendergrast, Mark. For God, Country, and Coca-Cola. New York: Charles Scribner's Sons, 1993. ISBN 0-684-19347-7 (p. 191). Poundstone, William. Big Secrets. New York: Quill, 1993. ISBN 0-688-04830-7 (p. 25-46). -------------------------- 2-Noel Baba'yı Coca-Cola yarattımışşşşşşşş yalan: Noel babanin renginin neden kirmizi beyaz oldugunu biliyormusunuz? Yillar öncesinde Coca Cola Noel zamani reklamlarinda Noel babayi kirmizi beyaz giydirmis. O gün bugündür Noel babanin kiyafeti Kirmizi Beyaz. gerçek İddiaya göre günümüzdeki Noel Baba imajının (kır sakallı, koca göbekli, kırmızı cübbeli, kukuletalı) kaynağı, 1931'de Haddon Sundblom adlı çizerin Coca Cola reklamları için yaptığı çizimlerdir. Ne var ki Coca Cola reklamlarından çok önce, 19. yüzyılın başında Noel Baba'nın çeşitli çocuk kitaplarında ve karikatürlerde günümüzdeki Noel Baba imajına benzer şekilde resmedildiği görülmüştür. 1862 Noel'inde Noel'in henüz ABD'de tatil dönemi olmadığı ve Noel Baba figürünün kullanılmadığı dönemde Thomas Nast adlı Amerikalı karikatürist Harper's Weekly adlı derginin kapağında Noel Baba figürünü kullanmış ve kimilerince Noel Baba'nın mucidi kabul edilmiştir. kaynak : kaynak web sitesi olduğu için yazmadım isteyen olursa sonra pm den atarım Yalanımız Şu; Coca Cola Yahudi Kuruluşudur. İsrail ordusuna yardım yapmıştır. BÜYÜK YALAN GERÇEK; Coca Cola , anti-semitizm yüzünden israil ile iş yapmayı reddetmiştir. ortadoğudaki israil karşıtı düşünceler yüzünden coca cola ve pepsi firmaları uzun yıllar israile satış yapmamışlardır. 1 Nisan 1966 yılında Tel Avivdeki basın konferasında iş adamı Moshe Bornstein Coca Colanın sırf yahudi olduğu için kendisiyle iş yapmak istemediğini, eğer yahudilerle iş yaparsa arap pazarını kaybedeceğinden korktuğunu anlatmıştır. Bu gelişmeler üzerine yahudi düşmanlarına karşı kurulan "anti defamation league" amerikan hükümetine başvurup bunun sebeplerini sormuş ancak bir cevap alamamıştır. bütün bu olayların öncesinde; 1949 yılında Coca Cola israilde bir fabrika kurmak istemiş;ancak israil hükümeti tarafından reddedilmiştir. bunun üzerine coca cola arap pazarına girmiş ve bu pazarda önemli bir yer edinmiştir. 1966 daki gelişmelere dönersek; israile satışın reddedilmesiyle beraber müthiş bir yahudi boykotu başlamıştır coca colaya karşı. önce manhattan da hizmet veren Mount Sinai hastahanesi bünyesinde coca cola satışını yasaklamıştır. bunu, ünlü hotdog satıcısı Nathan's Emporium izlemiştir. akabinde Coney adasıda cola satışını kesmiştir. boykotların dünya geneline yayılmasından korkan ve ırkçılıkla suçlanan Coca Cola, Tel Aviv de bir fabrika kurmayı kabul etmiştir. tabii ki bu durum arapların hoşuna gitmemiştir ve ağustos 1968 den 1991 yılına kadar sürecek Coca Cola boykot u başlamıştır. 1991 de boykot sona erince hemen ertesi sene pepsi israilde fabrika kurmuş ve "yeni jenerasyonun tecihi" sloganıyla yahudi pazarında yerini almıştır. pepsinin bu iki yüzlü politikası; ortadoğuda çok kimsenin dikkatini çekmesede, amerikada kritik dönemler geçirmesine sebep olmuştur. çünkü herkes bilmektedir ki; arap pazarını kaybetmek istemeyen pepsi, boykot zamanında "coca cola yahudiler için, pepsi araplar için" tarzında kampanyalar yapmıştır. işte bütün bu olayların ana kaynağı budur. yoksa coca colanın yahudilere yardım ettiği veya yahudi kuruluşu olduğu tümüyle yalandır. kaynakça; Allen, Frederick. Secret Formula. New York: HarperCollins, 1994. ISBN 0-88730-672-1 (pp. 339-341). Beeston, Richard. "Jackson Enrages Orthodox Jews." The [London] Times. 20 September 1993. Bulloch, John. "The Coca-Cola War." The [London] Independent. 9 September 1990 (p. 28 ). Cody, Edward. "Egypt Gets Coca-Cola; Arab Blacklist Ignored." The Washington Post. 17 July 1979 (p. A7). Hellman, Ziv. "Getting in Tempo with Pepsi-Cola." The Jerusalem Post. 5 July 1991. Holmes, Charles W. "Pop Go the Cola Wars in Strife-Torn Region." The Houston Chronicle. 25 July 1993 (p. 1). Hundley, Tom. "Israel Braces for New Conflict: The Soda War." Chicago Tribune. 19 May 1992 (p. 1). Lippman, Thomas W. "Thirsty Egyptians Rush to Buy 7-Up." The Washington Post. 5 September 1978 (p. A10). McGlynn, Brian. "The Strategy That Refreshes?" Forbes. 27 November 1978 (p. 81). Meyer, Eugene L. "Deli-Bakery Is a Roll Model." The Washington Post. 25 September 1987 (p. E1). Parks, Michael. "Pepsi Is No Longer 'Right One' in Israel." Los Angeles Times. 4 June 1993 (p. 1). Pendergrast, Mark. For God, Country, and Coca-Cola. New York: Charles Scribner's Sons, 1993. ISBN 0-684-19347-7. Sommer, Allison Kaplan. "Achieving Success with the 'Real Thing.'" The Jerusalem Post. 5 July 1993. Sommer, Allison Kaplan. "Pepsi-Cola's Anti-Israel Boycott Comes Back to Haunt Them" The Jerusalem Post. 12 August 1994. Zadka, Saul. "Coca-Cola Comes off Arab Blacklist." The [London] Independent. 15 September 1991 (p. 8 ). Agence France Presse. "Pepsi-Cola Faces Kosher War." 15 May 1992. Business Week. "Coke's Breakthrough into the Arab World." 10 April 1978 (p. 40). Fortune. "Pepsi for Israel?" 26 December 1983 (p. 12). Fortune. "Pepsico to Enter Israeli Market." 16 September 1990 (p. 8 ). The Orange County Register. "Briefly Business." 12 January 1989 (p. E3). Reuters. "Pepsi Withdraws Evolution Ad Campaign in Israel." 17 May 1992.
  7. bu hocayı suclarken elde tutulur bişeyle suclayın görüntülerlede görülüyor eğer gercekten hoca kadınlı yerde yüzmek istese neden halk plajı türünde bi yere gitmezki görüntüde de görüldüğü üzere kayalık sığ bi yerde yüzüyor.
  8. buraks şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Allah (c.c.) iftira atanlara da rıza göstermez.
  9. önceki talihsiz açıklamalarını yapmasa alabilirmiydi sorusunu sormak gerekiyor ilk önce... bende şimdiden gelecek yılın ödül alabilicek en büyük şanslı yazarını takdim ediyorum "Elif Şafak" pamuk tan geri kalır yanı yok. neyse çok hoş bi şiir buldum yazarı ismini yazmamış yinede paylaşmak istedim... Fransa ihtilalde yetmiş bin insanını Doğrarken giotinle kıyım vahşet anını Çevredeki evlerin balkonunu camını Doldurmuş seyirciler medeniyim der şimdi Cezayir'de doktorlar müslümanı sınarmış Bir kaç ilaç yükleyip doping nedir denermiş En vahşi işkenceye hevesini bilermiş İnsan hakkı diyince gel hayıra yor şimdi Utan Fransa utan arkana bakmak için Solak olmak yetermiş insanı yakmak için Boğulduğun pisliğin içinden çıkmak için Debelenmen boşuna kurtulması zor şimdi Bir gecede kırkbeş bin cana kıyan eliyle Bize ahkâm kesiyor o berbat siciliyle Pamuk onların olsun satılık kalemiyle Tasması ellerinde ürür gezer çer şimdi Oşt sesine duyarlı hale alıp modunu Kayıtlara piyondur diye yazdır kodunu Pislikti diyerekten yad ederiz adını Batırdın ortalığı al yüzüne sür şimdi Aydın kisvesi ile giydirmişler bir kılık Ne yandan tutarsan tut kokuyor uluk uluk Bizde semirdi meret bize anırdı gölük Ne duysa abuk subuk her herzeyi der şimdi Kime hayrı dokunur vatanını satanın Ben aklına yanarım ona alkış tutanın Gözüne dursun emi ekmeği bu vatanın Süründürsün ebedi de kalasın kör şimdi
  10. fatih altaylı nında söylediği gibi genelde bu ödülü alanlar kendi milletiyle barışık olmayan yazarlar. ödülü alana kadar "fransa konusunda" sesi cıkmayan pamuk fransanın cıkardığı yasağı eleştiriyor. buradakiler fransanın verdiği ödülleri nişanları geri verirken o ödülü almayı reddedseydi Türk halkı gözünde büyürdü. kariyeri uğruna milletini sattı yazılabilecek tek şey bu...
  11. buraks şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    halilim kardeşime yazdıkları konusunda katılıyorum. gerçekten kadın düşkünlüğü olsa hoca gidipte kimsenin olmadıgı yerde denize girmez herhalde malta giden halk plajına veya turistlerin yoğun olduğu bölgelere giderdi. neden bu basında dinin açığı aranmaktadır yukarıda yazısını okuduğum bi arkadasın yazdığı gibi ilk önce doğan grubuna ait olan petrol ofislerinin kaçak benzin mazot cezalarını ödesinler.
  12. buraks şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    yazılarınızı okumaya çalışıyorum halilim kardesim. ilk önce tartışma için şort ve haşema yı öğrenmesi gerekiyor "politika" nın. aynı gazetede 2 milyon dolarlık evdende bahsediliyordu ama hoca cevabını verdi neden düzeltme yapmadılar. ayrıca maltada ki görüntü plajmı kayalık onuda ayırt etmek gerekiyor gidip hocanın kendi sitesinden show tv de konuşmalarını dinleyebilirsin. sırf plajda denize girmemek için 90 km yol gittik insan olmayan kayalıklarda girdik denize diyor. daha resit bile olayan kız cocugu ile fotografları görünüyor ya ayıp bu kadarda bi insan suclanmaz herhalde.
  13. buraks şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    slm bu akşam arendada suclamaları izledim son günlerde doğan medyanın neden bu kadar üzerine gittiğini anlamadım ama yakında anlarız. cünkü öyle bi görüntüleri sasırtmışlarki kızıyla yüzerken bile sanki bi bayan varmış gibi gösterilmiş. ayrıca tatile gidince at gözlüğümü takacak sagda soldaki mayolu bayanları özellikle yakın cekim miş gibi büyültüp göstermişler son derece komik ya. birde kendi görüntüsünü vermişler vaazının görüntüsünü sitesinden izledim sözler başka sey için söylenmişti cımbızla cekip başka sorunun cevabı gibi gösterilmeye calışılmış. neden hurriyette daha önce cıkan evi 2 milyon dolar denilen haberin yalan oldugu cıkmadı? acarkentte o zamanda aldıgı evin fiyatı 250 bin dolardı. evindede o zaman bahsedildigi gibi güvenlikte yoktu fitnesde yoktu spor salonuda yoktu ama bunlar gazetede yazılmıştı ileride teksipde gereği duyulmamıştıda. neyse akşam show tv ye konuştu Cüppeli Hoca'dan düzeltme! Hoca 15 bin dolarlık saatie açıklık getirdi;15 değil 5. Üstelik 2 bin 500 dalor da indirimi var!" Hürriyet'in manşetiyle gündeme gelen ve iki gündür Türkiye'nin en çok konuşulan adamı olan İsmailağa Cemaati'nin önde gelen ismi Cübbeli Ahmet Hoca dün SHOW TV'de canlı yayına çıktı ve kendisine yönelik iddialara cevap verdi. Hoca iddialara cevap vermeden önce Defne Samyeli yerine bir erkek spiker istedi. Samyeli kalktı bir başka erkek spiker Hoca'nın karşısına geçti. Cübbeli Hoca adı ile bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, canlı yayında hakkındaki iddialara yanıt verdi. Mahmut Ünlü, hakkında çıkan haberlerin gerçeklerle ilgisinin olmadığını belirtirken, cemaatlerine yıllardır vaazlar verdiğini Hürriyet tarafından yapılan haberlerde konuşmalarının cımbızla seçildiğini söyledi.. EŞİNE ALDIĞI 15 BİN DOLARLIK SAAT Benim hakkımda çıkan saat konusu dendiği gibi 15 bin dolar değil 5 bin dolardır ve saati veren de 2 bin beşyüz dolara indirmiştir. Ben yüzme konusunda herkese tavsiyede bulunmuşumdur. ASKERLERE DUA VE DEPREM Benim askerlere yönelik senelerce sohbetlerimde yaptığım duaları nedense görmezden geldiler. Marmara depremi sonrasında sözlerim yüzünden kaç kez ifademi aldılar. Ben hiçbir zaman askerimizi kötülemedim. Ben sadece o dönemde orda bulunan İsrail askerlerine dikkat çektim. Bu kadar tesadüf olmaz dedim. Askerimiz hep ordaydı bişey olmuyordu. İsrail askeri geldikten sonra depremin olmasına dikkat çektim. PADİŞAHLIK YOK Kİ... Padişahlık olayı yoktur ki veliahtlık olsun. Ben Mahmut hocanın sağlığında vefat etmeyi istiyorum. Hızırefendi ve Bayramali hoca da veliaht değildi. Mahmut Hoca efendi yerine geçecek iki isim belirlemiştir. Bu kişiler de sağdır ben bunları burda belirtmek durumunda değilim. Ben vefat edenlerden sonra kim kalırsa onların yanında hizmetimize devam edeceğiz. MÜŞTERİLERİN ÇOK OLACAKTIR Ben 11 yaşında cemaatimi doldurmuştur. Bu üstadımın duasıdır. Müşterilerin çok olacaktır. Ben münferit teke tek biriyim doğruları da söylerim. Çok doğrucu geçiyorum. Bu yüzden de başıma çok kişi geçiyor. Mehmet Sağlamer yanımdaydı. Uzun yıllar yanımda kaldı. son zamanlarda bazı tavırlarını görmeye başladım. Benim adımı kullanmaya başladı. Benim yanıma bir zaman için gelme. Benim adıma para toplanmak istediğini görünce ve hoca para vermeden gelmez lafının çıkması üzerine onunla ilişkimi kestim. DEFNE'YE SENLE GÖRÜNÜRSEM BU HABERİ İZLEMEZLER Mahmut Ünlü hocanın Show haberi sunan Defne Samleyi yerine başka bir isimle görüşmesinin nedeni de program sonrasında Defne Samyeli açıkladı. Mahmut Ünlü hocanın kendisi ile stüdyoya çıkması halinde böyle haberleri kendisini seven cemaatin izlemeyeceğini açıkladığını söyledi kaynak:http://www.haberturk.com/haber.asp?id=2718&cat=110&dt=2006/10/12 ne hocanın muridiyim nede yakınıyım. ama doğan medyada en yakın kankam calışıyor o kadar dürüstse doğan medya arkadasımı 2 yıl neden kacak calıştırdı sigortasız?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.