Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

tatli-dilli

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    14
  • Katılım

  • Son Ziyaret

tatli-dilli tarafından postalanan herşey

  1. benim gözümde aldatan kadinda aldatan erkek de aynidir ve asla bu kavramlarda olan insanlara saygim olmaz, bir insan kendine ne yakistiriyorsa onu yapar, bunlar cirkin seyler ve ben cirkin seylerden uzak durmaya hep özen gösterdim, kendine saygisi olmayan insana ben asla saygi duymam...
  2. kader kismet isi bu gercekten bazen, kiminle nerede nasil tanisacagini ve üstelik aranizda ne yasanacagini kimse bilemez. alninda ne yaziliysa o oluyor. sanaldan ask konusuna gelince bana göre sanal ve ask cümlesi birbirine uyusmuyor neden derseniz, sanal yalan dolan olabilir ama ask bambaska bir duygudur, ask yasanirmi yasanmazmi bilemem, ama bu tamamen birbiriyle tanisan insanlara bagli, karsindaki insan dürüstse samimiyse tanislir hoslanilir farkli duygular da besleyebilirsin bu gercek hayatta da öyle, sonra gercekten bulusup tanisinca sevgili murti san'inda dedigi gibi bu sanalliktan cikar, nerde olursa olsun herzaman hersekilde dürüslük ve samimiyet cok önemli bir insanda bu vasiflar ve saglam bir karakter oldugu sürece hersey güzel olur. elbette sanaldan da gercek hayattakindan daha da kolay kandirilabilirsin, ama ben böyle bir duyguyu sayet yasicaksamda sanal ask yani ilk ve tek olmasini isterdim, gercek hayatta da yüzlerse sevgili istemezdim asla, cünki siradanlasmasin bu yüce ask sevgi duygusu, askim sevgilim hayatim bebegim vs vs kelimeleri siradanlasip anlamini yitirmesin, ben kalbime herkesi kolay kolay konduramam hasas konular bunlar. geri kafali da düsünebilirim bu konuda ama benim duygularimda lekesiz ve dogal olmali.
  3. tesekkürler ve hosbuldugum umarim hepinizin keyifleri yerindedir...
  4. ben valla arayis icinde degilim su anda tesadüfler elbette biryerde karsilastiracaktir, ki ayrica ben balik burcuyum. niye ikizler evde kaliyormus meliskoo?
  5. hakkaten biraz karmasik yazmisim, tuhaf cümleler kurmusum ama anlasilmayacak gibi degilki. isin özü dogru insani bulmak zor birsey. tekrar okursan anlarsin yazdigim
  6. Herkese merhabalar umarim bu güzel paylasim platformunda ben de aranizda kabul görürüm, nice güzel arkadaslik ve dostluklara bu güzel günde merhaba diyelim o zaman...
  7. Yine cok fazlaca sevdigim ve arasinda müthis cümleler olan bir siir daha... her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konulabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan” kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum yaralı yarasız sevdalardan geçtim koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar daha hızlı koşardım severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine sana bakmak suya bakmaktır sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır sen öyle göz sen öyle toprak ve güneş ortaklığı sen teninde cennet kayganlığı iken sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır dişlerimin arasından ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır gördüğün suretten utanmak sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak allah’a inanmaktır
  8. Biraz uzun ama mutlaka okuyun derim, zira bir askin en basindan en sonuna dek yasananlari anlatiyor, her duydugumda gözlerim doluyor, cok seviyorum bu siiri... Yalniz bir opera... Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim İmrendiğin, öfkelendiğin Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim Yani yaşamışlık sandığın Geçmişim Dile dökülmeyenin tenhalığında Kaçırılan bakışlarda Gündeliğin başıboş ayrıntılarında Zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim. Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp, Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren, Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin. Ve hala bilmiyordun sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana Bütün kazananlar gibi Terk ettin. Yaz başıydı gittiğinde, ardından, Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine Çerçevesine sığmayan Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu. Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? 'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran zamanı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını. Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri. Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı. Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk. Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık. Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize. Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz. Kış başlıyor sevgilim Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan Oysa yapacak ne çok şey vardı Ve ne kadar az zaman Kış başlıyor sevgilim İyi bak kendine Gözlerindeki usul şefkati Teslim etme kimseye, hiçbir şeye Upuzun bir kış başlıyor sevgilim Ayrılığımızın kışı başlıyor Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime. Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak.... Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz Çıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar, Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara, Çağrışımlarla ödeşemezsiniz. Dışarda hayat düşmandır size İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup Kulak verdiğiniz saat tiktakları Kaplar tekin olmayan göğümüzü Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz Bakınıp dururken duvarlara Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek, Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına, Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya Kendimizi hazırlar gibi. Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken, Ve kazanmış görünürken derinliğimizi Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar Göremeseniz de, bilirsiniz Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar. Bana zamandan söz ediyorlar Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onalar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir. Gün gelir bir gün Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide O eski ağrı Ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten bitmissinizdir. Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Günlerin dökümünü yap Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini Kim bilebilir ikimizden başka? Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış Bir ilişkiyi, duyguların birliğini, Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Bunlar da bir işe yaramadıysa Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda. Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden İkindi yağmurlarını bekleyen Yaz sonu hüzünlerinden Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim Geçti her cağın bitki örtüsünden Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından Bakarken dünyaya Yangınlarla bayındır kentler gibiyim: Çicek adlarını ezberlemekten geldim Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların Unuttuklarını hatırlamaktan Uzun uzak yolları tarif etmekten Haydutluktan ve melankoliden Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden Duyarlığın gece mekteplerinden geldim Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim. Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Yaram vardı, bir de sözcükler Sonra vaat edilmiş topraklar gibi Sayfalar ve günler Işık istiyordu yalnızlığım Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk...Bitti. Soldu şiir. Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde Ask yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım. Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır: Eksiliyorduk Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim Her otelde biraz eksilip, biraz artarak Yani çoğalarak Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında Ağır ve acı tanıklıklardan Geçerek geldim. Terli ve kirliydim. Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de... Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları Ve açık hayatları seviyordu. Buraya gelirken Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri... panayır yerleri... Ölü kelebekler... Ölü kelebekler... Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim. Adım onların adının yanına yazılmasın diye Acı çekecek yerlerimi yok etmeden Acıyla baş etmeyi öğrendim. Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? İpek yollarında kuzey yıldızı Aşkın kuzey yıldızı Sanırsın durduğun yerde Ya da yol üstündedir Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı. Aşkın bir yolu vardır Her yaşta başka türlü geçilen Aşkın bir yolu vardır Her yaşta biraz gecikilen Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler Gözlerim Aşkın kuzey yıldızıdır bu Yazları daha iyi görülen Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler İlerlerim Zamanla anlarsın bu bir yanılsama Ölü şairlerin imgelerinden kalma Sen de değilsin. O da değil Kuzey yıldızı daha uzakta Yeniden yollara düşerler Düşerim Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler Yaşamsa yerli yerinde Yerli yerinde her şey Şimdi her şey doludizgin ve çoğul Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi Şimdi her şey yeniden Yüreğim, o eski aşk kalesi Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.
  9. sevgili frozen benimde cokca sevdigim eserlerden biridir, zaten siir dedigin sarki dediginde insan kendinden mutlaka birsey bulabilmeli en azindan bende öyle oluyor, birseyler bulabiliyorsam kendimden dinlerim yoksa dinlemek istegim bile varolmuyor. ah ah nerde o eski güzel siirler
  10. sevgili esra simdiden söyleyeceklerim icin affina siginiyorum, cünki kimsenin özeline karisip laf etmek gibi bir hadsizlik yapmam. ama sanirim yasin daha kücük, ama ben hic bir zaman böyle carpik iliskileri sevmedim, nasil bir insan iki kuzenden birden hoslanir? ve bu kuzenler bile bile bunu nasil yürütürler anlamis degilim, benim mantigima ters birsey bu, her yasadigin seyde dürüst olacaksin, musa senin icin cok degerliyse ilk basta alperle konusacaktin ve ona hersey anlatacaktin inanki senin icin daha kolay olurdu, ama sen kim sevgi güzel söz gösterse o tarafa kaymaya meyillisin anlasildigi üzre kendi yazdiklarindan, simdi de alpere mi dönsem diyorsun, bu gidis gelisler sonunda senin icin üzücü olabilir. iyice bi otur düsün. hem nasil hemen ilk gün öpüsürsün ulu orta? yazik bu genclige...
  11. @ sevgili melisko dogru insani bulabilmek ve o insana asik olmak cok zor ama birakalimda zor olsunki dogru ve tek oldugunu anlayalim. zaten ben zor asik olan bir insanim, zor begenirimle alakasi yok bunun, önce bi gözetlemek oturusunu kalkisini karakterini anlamaya calismak lazim. bunlar kadar kismet isleri ama kadere de delalet gerekir derler. birtek oturup dogru insan beni nasilsa bulur mantigi ile düsünüp durmak yanlis. caba sarfetmek lazim hersey icin, fedakarlik vs.
  12. hic kimsenin isine karisip ukalalik yapmak istemem ama bir erkegi kulun köpegin yaparak eline ne gececekki? sen istermisin bir erkek seni o hale getirsin sonra yeri geldi mi en büyük darbeyi vursun? bir insan bir insani seviyorsa zaten onun onda kiymeti ve yeri tartisilmazdir illaki kul köpek mi yapmali? ben üzülüyorum ya böyle düsünceler karsisinda.
  13. herkesin hayatinda arkadas dost sevgili konusunda mutlaka edindigi tecrübeler vardir, hepimizin gecmesi gereken beli noktalar var, ama önemli olan benligimizi kaybetmeden tecrübe edinebilmek. bence nekadar dogal olursan bir insani okadar cok etkilersin, almadan önce vermeyi deneyebilmeli insan, sevilmeden önce sevmeyi, yani hep karsi taraftan adim beklemek yerine bazen ilk adimi kendin atmalisin. bu günlerde dogru insani bulmak hem zor, hem de sans ve tabikide yüce yaradanin taktir ilahisidir. bir insana yaklasirken kafanda binbir plan olmamali dogru insan budur sudur diye, böyle olunca insan hep hayal kirikligina ugruyor. sevmek de güvenmekte herseyde zorlasti artik maalesefki. insanlarin amaclari beklentileri duygulari farklilasti. sen ihanet etmeden dürüst saygili sevgili olabildigin halde karsindaki insan bunu anlamayabiliyor bazen. benim icin hayatimda en önemli seylerden birkaci: - saygisi sonsuz olmali bana kisiligime aileme cevreme (zaten saygisi olan bir insan sevgiyi güveni herseyi icinde barindirir bana göre) - yalan söylememeli asla - ona güvenebilmeliyim - beni ben oldugum icin kabul edebilmeli - vicdan sahibi olmali - insanlara yardim etmeyi sevmeli, dinine saygili olmali cünki allahtan korkmayan bir insan bana herseyi yapabilir - aile kavramina biz kavramina bagli olmali - *** unuttuklerim elbeteki vardir ama zamanla eklerim belki saydiklarim cok gelebilir sizlere ama düsününce asla cok degil, karakteristik seyler hepsi yani adam gibi adam, insan olmali, yani yardima muhtac birini gördügü zaman yüregi sizlamali, ve yardim etmek icin didinmeli. degilse asla ben onunla yasayamam, cünki ben yastigima basimi koydugum zaman günümün muhasebesini yaparken, ben bugün insanlik adina birseyler yapabildimmi dedigim zaman cevabim evet oluyorsa huzurum tamamlanniyor ve öyle uykuya dalabiliyorum, isterimki ayni yollarda ayni seyleri paylasip ortak seylerden zevk alip ortak hayallerde kosalim yani "biz" kavramini ikimizde kavrayalim. tek tarafli olunca hersey yipratir zamanla.
  14. Günaydinlar hepinize bu güzel paylasim platformunu bikac defa okuduktan sonra nihayetinde ben de araniza katilmaya karar verdim, umarim kabul görürüm. 24.5 yasinda sivasli ama dogma büyüme isvicrede yasayan, üni mezunu bir insanim. su anda isvicre disisleri bakanliginda personel bölümünde calismaktayim. ailemle yasiyorum, 3 abim 2 ablam var, hepsi evli coluk cocuk sahibi, bense yasca en az fark olan kardesimden 10 yas kücügüm, yani tekne kazintisiyim: ))) umarim zamanla cok daha güzel bir sekilde tanisiriz.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.