Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

cengiz

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    8
  • Katılım

  • Son Ziyaret

cengiz - Başarıları

Çaylak

Çaylak (2/14)

  • İçerik Başlatan
  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. ECE şimdi sen bu mesajları yazarken sen el hücrelerine klavyeye basmasını göz hücrelerine onlara bakmasını beyin hücrelerine düşünmesini emrediyorsun milyonlarca hücre dediğini yerine getiriyor bu işi yaparken biz yaptık diyerek onları onore etmen senin tekliğinden birşey kaybettiriyormu??????.....
  2. Selam Reekarnasyon olayı yani yeni bir bedenle dünyaya gelmek mümkün değildir çünkü her birim ruhunu dünyada kendi üretiği ruhun sonradan insan vücuduna girmediği için medyumların ruh çağırma adı altında ben mevlanayım ben annenim, babanım deyip o kişilerin beyin frekansına girerek aldatanda cinlerdir. Manevi yönden güçlü İnsanlar birkaç yerde ama aynı kimlikle görünmesi mümkündür bunun adıda Tayyi mekândır: Bulunduğu yeri değiştirmek. Ruh boyutunda Başka tarafa gitmek manasınadır.. Bu asırda tay kelimesini şöyle kullanmak mümkündür ve ispat edilmiş ve apaşikâr meydandadır. 1- Tayyi ses. Radyo. Telsiz. 2- Tayyi suret. Televizyon. 3- Tayyi renk. Renkli televizyon. Bunların nasıl vuku bulduğu bugün ortadadır.dolayısıyla insanında görünmesi mümkündür Ve fennen izahı da gayet kolaydır. Elektrik, ışık, elektron, ihtizazlarının sürati saniyede 300.000 km zaman mefhumunun dışında bir sürat.. Ses. Suret. Renk. Bunların hepsi madde değilse de öyle görünür, Öyle kabul ediliyorsa da bunlar da maddedir (Kuvantum nazariyesine göre). İnsan aklı. insan düşüncesi ve (Bilmediğimiz ruh)." Bu meleke ve duyguların da diyelim ki ışık ve elektrikten daha A (delta) kadar saniyede fazla sürati var. Yani V= 300.000 +A... Elektrik saniyede dünyayı 7,5 defa dolaşıyor. Düşüncenin dolaşması saniye bile değil... Arada zaman mefhumu en kısa bîr şekilde bile yok... Bulunduğunuz yerden TV ekranına suretimizi verelim. Amerika'da aynı anda oradaki ekranda görünürüz. Amerika'da göründüğümüz ekrandan başka bir verici ile aynı suretimiz tekrar bize gönderilse, başka bir ekranda görsek her iki ekranda da bir aynanın karşısında hareketlerimiz nasıl aynı anda ise o da öyledir. Miraçta : Resulü Ekrem Mekke'den Kudüs'e beden ve ruhla birlikte gitmiştir.Miraç hayal veya rüya da değildir. Kelimelerle şöyle deriz. Olduğu gibi gitti. Diğer bir tabirle (tayyi mekân) etti. Kelamullaha inanıyorsanız (Tayyi mekân) demek ki mümkündür. Ve oluyor da.- Olduğuna göre mümkündür demektir. sevgiyle kalın
  3. Selam İnsan" ismiyle bilinen ölümsüz varlığın, ebedi yaşamını sürdürdüğü "dalga bedendir"... Görüntüsü hologramiktir!.. Beynin ürettiği, Yüklenmiş dalgalardan oluşmuştur... Beyin tarafından üretilir ve ve beyin kendindeki tüm düşünsel verileri dalga olarak "RUH"a yükler. Beynin, sinir sistemi aracılığıyla bedende oluşturduğu bio-elektrik enerji kesildiği anda, bedenin mıknatısıyeti de kesildiği için fizik bedenden bağımsız olarak yaşamına devam eder; ki bu durum "ÖLÜM" denilen şeydir. Enerjisini beyinden alan dalga beden (ruh), aynı zamanda beyinle karşılıklı alışveriş içindedir; ve beyni enerji yönünden takviye etmektedir... Aynı, bir otomobil motorunun aküden hem enerji temin etmesi, hem de aküyü şarj etmesi gibi... Herhangi bir sebeple "ruh", fizik bedenden ayrılır ve uzunca bir süre geri dönmez ise, beyin bu enerjiden mahrum kaldığı için durur ve "ölüm" dediğimiz olay meydana gelir... "Hafıza-bellek" esas olarak bu "dalga" bedendeki bilgi yüküdür... Beyin, ihtiyaç duyduğu bilgileri buradan alır... Eğer, beyinde herhangi bir fonksiyon yetersizliği olursa, dalga bedendeki bilgileri geri alamadığı için "unutma" veya "hatırlayamama" dediğimiz olay meydana gelir... Ruhların birbirini çekişi veya itişi denilen olay ise, ruhları üreten beyinlerin, astrolojik etkiler sonucu, eskilerin ateş-toprak-hava-su diye ayırdıkları dört farklı frekansta üretim yapmalarıdır... "Ruh bedenin" dışarıdan görünüşü aynen bir hologram gibidir... Ruh, bedenden ilişkisinin kesildiği son anki görüntü üzeredir... Otuz yaşında kolu kopmuş bir insan, elli yaşında ölse, ruhunun kolu hiç kopmamışçasına mevcuttur... Çünkü, ruhta meydana gelen özellikler ve görüntüler bir daha hiç kaybolmaz!.. "RUH bedende", yani "dalga bedende" var olan bütün özellikler, beyin tarafından üretildiği için, beynimizi ne kadar geniş kapasiteli kullanabilirsek, ne kadar çok enerji üretebilirsek, o kadar güçlü bir "RUHA" sahip oluruz... "Dünya âhiretin tarlasıdır, burada ne ekersen, orada onu biçersin" demelerinin sebebi, işte budur. "İbadet" denilen çalışma şekillerinin sebebi hep beynin gelişip güçlenmesi ve dolayısıyla bu özelliklerin ruha yüklenmesidir...(1) Beynin üretip "ruha" yüklediği, "ruhun" kendini dünyanın ve güneşin çekim alanından kurtarmasını sağlayacak olan antimanyetik enerjiye eski dilde, din terminolojisinde "NUR" adı verilmiştir. Kişinin "NUR"u ne kadar çoksa, cehennemden o kadar kolay kurtulabilecektir...Yani kişi ne kadar ruhuna enerji yükleyebilmişse, bu çekim alanlarından o kadar kolaylıkla kurtulabilecektir. Eğer bu enerji yükleme işini ihmal etmiş ise, o takdirde de kendini güçlü çekim odaklarından kurtaramıyacak ve ebedi olarak o çekim alanında hapis kalacaktır. Bu "ruh" adı verilen bireysel bilinci taşıyan yapı, bir diğer ifade şekliyle "yüklenmiş dalga beden"dir!... Yâni, görüntü ve ses yüklenmiş televizyon dalgalarında olduğu gibi... Seyyal bir yapıya sahiptıir... Zaman ve mekân kaydının dışındadır... Aynı anda bir kaç yerde bulunabilme özelliğine sahip olabilir... En büyük özelliği ise; karşı karşıya bırakıldığı her şeyin hakikatine yönelmesi, o şeyin aslını hakikatını araştırması... Bildiğimiz "bilinç" bu ruhta yer aldığı için, gene "bilince" ait tüm özellikler bu yapıdan algılanır.. Hücreleri birarada tutan, yani bedeni bir bütün hâlinde koruyan beynin yaydığı bioelektrik enerjidir ki buna tasavvufta "harareti griziye" denilmiştir.. sevgiyle kalın http://www.ahmedbaki.com
  4. Rab...? İlk ayetler;oku seni halkeden (Rabbbinin) adıyla oku Deki, (Rabbim) Allah Rab; insandaki isimlerin (esmaların) bütünü O isimlerle var olan bir varlığız hepimiz İlmini geliştirdiğin sürece, Allahın Alim ismi sevdiğin sürece, Allahın rahim ismi sende güçlü bir şekilde tecelli eder Kendini seven insan Allahı sever... kendine güvenen insan Allaha güvenir ... kendinin ne kadar değerli bir varlık olduğundan haberin varmı?...
  5. selam Günün birinde buluttan bir damla yağmur düştü. Koskoca okyanusa… Damla denizin genişliğini görünce utandı. Şu deniz denilen yerde ben kim oluyorum. Eğer deniz bu ise gerçekten ben hiçim, dedi. Damla kendisini hor görünce… Sedefin biri onu koynuna aldı. Seve seve besledi sonunda bu sevgi o bir damlayı padişahlara yaraşan ünlü bir inciye çevirdi… Görünmeyen sevgi o damlayı içinde eritti. Görünür inci oldu. Taçlara konmak için… Sedef gurur duydu yaptığı işten… Kendiside nadide eşyalara fırlayarak kakıldı. Rahleleri, saray kapılarını süsledi… Aza kanaat eden sedefin içini de ALLAH inci ile doldurdu… Allah bedenimizi sedef ruhumuzu inci yapması dileğimle....
  6. Selam Ulihiyetten murat O sendeki vücut ki, cüz’iliktir. O, Hakkındır, senin değildir. Öyle olunca cüz’i olman dolayısıyla kulsun. O cüz’ilikte’de alakan olmadığından sendeki vücudun Hak’kın bir yüzü olması hasebiyle Hak’sın. Bu nükteyi anladınsa sen hem kendini buldun hem Hak’kı buldun. Çünkü senin vücudun Hak’kın azasıdır. Sen yoksun, sende ne kül irade nede cüz irade var… Cümle iradeler Hak’kındır. Çünkü her mahluktaki vücut Hak’kındır. Vücut sahibi vücudunu nasıl isterse öyle kullanır. Ve hangi azasını nasıl isterse öyle hareket ettirir. Cümle mahluk aciz olup tasaruf sahibi yalnız ve yalnız Allah-ü teala’dır. Biz aciziz acizliğimizi itiraf edelim, vücut sahibinin emirlerini tutarak nehyinden kaçınarak kulluk’da ve niyazda olduğumuzu idrak edelim.
  7. bir damla suyu denize döksen ikilik denizde kaybolur. deniz denizdir, dalgada dalga deniz coşsa, dalgalansa burada irade denizin olur dalganın değil... kısa ama büyük mana ifade eder bu kelimeler... O koskoca deryada damlayı bulmak imkansız. ne akıl ile ne de kimya ile bulunmaz. M.D
  8. Ece hanım selam BEN - Zatı tekliği BiZ = Esmalarıyla tecelli şekilleri, kudret ve güçlerin ve bütün bu tecellilerin ustası, yapanı yani (Rab'bı)... Ben= Vahiy = Zatı ahadiyetinden sudur eder. Biz = Kudret ve kuvvetlerinin tezahürleridir. Muntazam değişmeyen bir kanun halinde... Maddi ve manevi ne varsa hepsi dahil. Vahyin Şekilleri: 1- (Ben) dağa vahyettim. 2- (Ben) Ağaca vahyettim. 3- (Ben) Arıya vahyettim. 4- (Ben) Meryem'e vahyettim. 5- (Ben) Resul'e vahyettim. 6- (Biz) Nebilere vahyettik. Âdem ve bütün Peygamberler göğe bakarak. Oturarak. Dİz çökerek. Ellerini göğe doğru kaldırarak. Muayyen bir yıldıza bakarak vahiylerini daima gece alırlardı. Ses olarak alırlardı. İsa ayakta: Turda göğe bakarak ellerini kaldırırlardı. Vahyi daima gece alırlardı, ve muayyen yerlerde, Musa Turda, İsa dağda." Vahiy, bunlara kuvvetli ilham şeklinde adeta duyarak işiterek... Resulü Ekrem ise zaman ve mekân olmadan her yerde gece ve gündüz mübarek kalplerine çevrilerek vahiy'i Cebrail'den alırlardı... (Lanü ferrigu beyne ahadin mim resulih) Ayeti kerimesi. (Ben) (Biz) Lâfızlarında gizli Hakkın murad'ı ve arzusundaki hikmetin ifadesidir. Bu Ayeti Kerime... Kelâmın çıkış yeri aynıdır: Musa'ya (İbranice). isa'ya (Süryanice). Resul'e (Arapça) ya çevrilerek gelirdi. Aralarında Resullerin fark yoktur lâfzı bunu ifade eder. Manaya çok dikkat ediniz... BEN= Ruha... Sırdır. Biz = Ceset'de cari hayy'ın husule getirdiği bütün havas ve hassalar her türlü işleme, ahenk... Kâinattaki... Bunların içine dalmak için bazı Ayeti Kerimeler vardır. Bunları iyi anlamak gerekir sevgiyle kalın Allah muininiz olsun
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.