Hayat; bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar uzun!
Bir gülümseyişe,bir kıpırdanışa,bir dokunuşa vakit ayıramayacak kadar kısa!
Hayat; gerçekleri sırtlayıp taşıyamayacak kadar ağır..
Bir kuşun kanadına konup ona bile hissettirmeden ucabılecek kadar hafif!
Hayat; her anını dibine kadar yaşamaya çalışmak icin nefes nefese koşturmayı göze alacak kadar dolu..
Bütün yaşadıklarının sadece bir hayal olduğunu hissettırecek kadar boş!
Hayat; koskoca ömürde ‘’yalnız bir gün daha nasıl geçecek,şu saatler nasıl bitecek’’ diye şikayet edebılecek kadar muamma..
Göz acıp kapayıncaya kadar gecen sürede nihayete erebilecek kadar basit.
Hayat; kendini oluşturan her büyüsü,her cazibesi,her rengi yürekleri hoplatacak,kanlarımızı kaynatacak kadar parlak ve güzel..
Gözlerimizi acılarla,hüzünlerle,ayrılıklarla,ölümlerle bulusturdugumuzda,sadece iki renk! Gri ve siyah!
Hayat; her anını tuvallere,yazılara,şiirlere,gösterilere döküp,sergileyebileceğın kadar sanat!
Tek bir uyanışta,görevinin tek bir oyundan ibaret,tek bir rol olduğunu fark edebileceğin kadar da kısır ve monoton..
Hayat; senin tek bir ‘’evet’’ınle başkalarına bölüştürüp sunabileceğin,nefes alıp verişinlerinle’’paylaştırabileceğin kadar hayret verici ve cömert..
Tek bir ‘’hayır’’ınla her şeyi mahvedebileceğin,yok edebileceğin kadar da cimri ve densiz!
Hayat; gerçek yaşam öykülerine katlanabilecek gücü bulup,bulaştırıp,daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar heybetli ve zor.
Her şeyden vazgecip,’’yaşama veda etmeyi ‘’isteyecek kadar güçsüz ve zayıf!
Hayat; sevmeyi bilecek,bilmiyorsa öğrenecek,tadacak,sunacak,paylaşacak..ve böyle sevgilerle bütün sevgileri çoğaltabilecek kadar anlam’lı..
Nefreti seçip,sıçratmak,sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak kadar da anlam’sız..
Hayat; gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar ‘’yaşamaya değer’’..
Hayat; onu kısaltmanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar öğretici..
Ve bir daha bulunmayacak,yaşanmayacak kadar ‘’tek’’..