dogville.

armance sen nerde yaşıyosun ne rehabilitasyonu ya "Elbette dışarıda aileleri olmayan ya da ailelerinden kopmuş çocukları devlet kanatları altına alsın.. " otostopçu seri katilde onlardan biriydi. kimse kanadının altına almadı ama sadece cezalandırılırken tanıdı o devleti.

bunda böyle ne cümle yazarsam bir paragrafta açıklama yazıcam "ben otostopçu seri katil wuornos un değil annesi babası olmayan 13 yaşında tecavüze uğramış küçük wuornos un kazandırılmasından bahsediyorum." bunu yazarak demek istediğim şu ki: sen sadece o kadını yani wuornası seri cinayetler işleyen bir lezbiyen olarak görüyorsun bense onun geçmişini gösteriyorum sana onu bize seri katlkeen değil 13 yaşındayken annesi onu bıraktığında büyük ailesi evden kovduğunda kazandıracaktık ama bu tutum seri katiller yaratmaya devam eder.

armance lütfen bir yazdığımı da oku yazıyorum yoruluyorum değsin biraz abi bak "ben otostopçu seri katil wuornos un değil annesi babası olmayan 13 yaşında tecavüze uğramış küçük wuornos un kazandırılmasından bahsediyorum." ben yazmıştım sayfa 2

"Sistemin getirdiği kurallara uymayan ve o sistemi yaralamaya çalışan her türlü hareket suç olarak kabul edilir.. Ve sistem kendi cezsını uygular.. Bir dönem sonra o günkü sistemin cezası tartışılabilir yanlış olduğu söylenebilir ama o gün için geçerli olan uygulanır." niye eleştiriyosun sistemi bugün için bu geçerli demekki senin düşüncene göre.

the last mohican filminin müziklerinin daha bugün dinledim bu kadar zaman nasıl dinlememişim özellikle the kiss.

ben otostopçu seri katil wuornos un değil annesi babası olmayan 13 yaşında tecavüze uğramış küçük wuornos un kazandırılmasından bahsediyorum.

Hitchhiker Serial Killer(Otostopçu Seri Katil) "Ben masumum. Umarım size de tecavüz ederler b.k çuvalları" "Onların paralarını çaldım, onları öldürdüm ve yine yapacağım ve başka birini öldüreceğimi biliyorum çünkü uzun süre insanlardan nefret ettim." "Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim." Tam adı "Aileen Carol Wuornos" olan ve ABD'nin en ünlü kadın seri katillerinden biri olarak görülen eşcinsel, hayat kadını. 1989-1990 yılları arasında cinsel ilişkiye girdiği bazı kişileri öldürdüğü, ve cesetlerini ormanda sakladığı ortaya çıkmıştır. 7 kişiyi öldürdüğü iddia edilse de, iki kişinin cesedi bulunamamış ve Wuornos 5 kişiyi öldürmekten yargılanmıştır. Çoğu kişiye göre Amerika’nın ilk kadın seri katili çoğu kimseye göre de yalnızca şiddet gördüğü için vahşileşen bir kurbandır. Kişilik gelişiminde "Nurture" çıkmazının etkisi söz konusu olduğunda, bariz bir bicimde "nurture" yani yetiştirilme şartlarının olağan dışılığını ispatlayacak bir hayatı olmuştur Aileen Wuornos'un. Anne babası doğmadan önce boşanır. Babası daha sonra çocuk tacizinden suçlu bulunur ve hapishanede kendini asar. Aileen henüz altı aylıkken annesi bir not bırakıp çeker gider. Büyükannesi ve büyükbabası bakımını üstlenir. Ancak on üç yasındayken tecavüze uğrar, gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği için o evden de kovulur. Hayatta kalmak için hurda bir arabada barınır, para için fahişeliğe baslar, uyuşturucuya alışır, çoğu zaman da ortalıkta sarhoş olarak gezer. Yine de yirmi yaşındayken yetmiş yaşında bir adamla evlenmeyi başarır ama kocasını bastonla dövdüğü için evliliği sadece bir ay sürer. Nihayet 1986 yılında hayatinin aşkı Tyria Moore adında bir lezbiyenle karşılaşır. Dört sene beraber yasarlar. Ancak Wuornos'a en son darbeyi de sevgilisi vurur ve yakalandıktan sonra aleyhine tanıklık eder. Mahkeme kararıyla Aralık 1989 ve Kasım 1990 arasında toplam 5 kişiyi öldürmekten suçlu bulunur ve ölüme mahkum edilir. Rivayete göre, kararı duyunca "Ben masumum. Umarım size de tecavüz ederler ********* çuvalları" diye bağırmıştır. Önceleri öldürdüğü insanların kendisine saldırdığını öne süren Wuornos, idamdan hemen önce ise "Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim." diyerek suçunu itiraf etti. Wuornos, 9 Ekim 2002 çarşamba günü idam edilmiştir. 2003 tarihli Monster filmi dışında 1993 yılında New York film festivali'nde bir bolumu gösterilen Aileen Wuornos: The Selling of a Serial Killer isimli bir belgesele de konu olmuştur. Gilles De Rais, yani Mavi Sakal’in kadın versiyonu sayılan bir Kara Dul olmadığı, yani belli bir motif ve amaç doğrultusunda kurbanlarını ortadan kaldırmadığı için çoğu profil uzmanına göre bir seri katil sayılmasa da kesinlikle gelmiş geçmiş en soğukkanlı katildir. bu kadın bu hale gelene kadar nerdeydik yalnızken yanında kimse yoktu babası annesi bırakmışken onu ona elini uzatan yoktu hayata yenik başladı tutunmak için yanlış yolu seçti yapılan tek şey idam etmek oldu ama onun çocuk yalnızlığında kimse yoktu yanında okuyunca yukardakini asılsın tabi diyeceksiniz o canavarı kim yarattı kim onu bu kadar iradesiz bıraktı çıkınca tekrar öldürecekti ceza vermeye gelince hemen ya kazanmak kazanılamaz mıydı küçük wuornos bi alkışdır gidiyor yuh yaratılıyor bu insanlar onları biz yaratıyoruz hayır siz yaratıyorsunuz kınayanlar ve yargılayanlar sadece çocukken tutsak elini küçük wuornos böylemi olurdu hayır ama ne yapıldı yalnız bırakıldı sonunda da idam.

iyi dileğin için ve hayal yerine ideal dediğin için sağol.

niye istanbul dedin

ve sonuç ne oldu akın

hayranlık sadece ve ortaoyuncularda oynayabilme isteği ama şans kapıyı kırınca bir felaketti. ferhan şensoy a karşı gözlerim açıldı o kadar oyununu izledim oyunlarda kendini tekrara çok düşüyor mesela bendeki tiyatro merakı ve arzusu hala öyle mi düşünüyorum bilmiyorum ya.

anton çehov un vişne bahçesi ni daha önce okumuş olsan daha iyi olur bu oyun için ben bu tiyatroyu üç kere izledim oyundaki rus şarkıları da çok güzel oyunda sevdiğim şeyler birleşiyor hep rusça oyun zaten başlı başına ortaoyuncuları sıkı takip ederim kusura bakma suçlar gibim i oldu.

hayyallerin mavisi ve gerçeklerin siyahı hoşgeldin mavi siyah

önemli değil

fişne pahçesu yani ama bildiğim kadarıyla temmuz hatta ağustos ayında oyun olmayacak ferhan şensoy un nerede izleyeceksin sen ben yanlış biliyor olabilirim. nasıl oynanacakmış fişne pahçesu derya baykal ferhan şensoy ayrılmış bilmem ne televizyonda mı veriliyor yoksa

birincisi ismimm dogville godville olsaydı tanrı şehri demek olurdu ama ben köpek şehrini tercih ettim bunun dışında demek istediğim şiir duygu dur ağır mevzuları şiirle okumak istemem ağır dediğim aşk ı hafif gördüğümden değil kesinlikle ama şiire ağır basan duygu duygular şiirlerde konuşturuluyor aşk da en yoğun duygu olduğundan sanırım şirlerde çok görüyoruz.

armance ben seni anlıyorum da kim sağlayacakmış o adaleti onu soruyorum önce zencilere uyuşturucu sattırıp onları o hale getirip sonra yargılamaya kalkan beyaz adam zihniyeti bu

valla hala cevap arıyomusun anlamadım ama şiir duygusal kulağa hitap eder kafiyesiyle falan..... her konu duygusallık kaldırmaz ne biliyim mesela vatan sevgisi için düz yazı daha uygun şiir götürmez onu hele siyaset hiç

ferhan dan neyi izleyeceksin

buldum ben gidiyim en iyisi

neyse nerde kalmıştık neyi kaldırıyoduk

bıkmadınız mı sisteme verilen kurbanlardan tecavüzcülerin iki üç ayla baklava çalanların yıllarca hapis yattığı sistemimiz haklı olduğum ortada demişsin sen sistemin kölesisin duymak istemeyeceksin doğru mevcut sisteme göre sen haklısın ama bu sistem benim ağzıma çok.

napıyosun

git git git me dur yalan söyledim doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var.........................