Zıplanacak içerik

dogville.

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

dogville. tarafından postalanan herşey

  1. eren sanada açayım bi özür dilerim sayfası mutlu olur musun ama sendende özür dilemiştim
  2. rica ederiz topicide sahiplendin hemen..
  3. yazı tarzı beni zerdüşt şöyle buyurduya görtürüyor...dipnot..sadece.
  4. ilk kitabını okumuştum.. türk filmi gibi aslında.. çekilmedik acı bırakmamışlar.. sonrada bi azim hikayesi.. bazen izliyorum böyle şeyler... uğultulu tepeleri arıyorum şimdi.. bulsam da izlesem..
  5. 7 22 açamadık daha bir şey. klavyenin sesi yankılanıyo yeterince.. kafamda çalıyo bir şeyler..
  6. seven ikinci kişye yazık değil mi.. karşılıksız olacak.. yok yedekte tutulmuyorsa ki mide bulandırıcı...
  7. nolduda ekleyemeyen mi varmışda
  8. sen değilsin de ben oldum diyorum yani artık iyi davranmazsan ben de başlıycam diesel mazotmu kaçırıyosun şaka
  9. dün akşam okudum bu yazıyı ve yapılacak bir yorum yoktu artık karışmadım. ama bu yazı gece uyutmadı.ben dedim içimden ben şahit olsaydım bu kazaya ,o çocukların yüzünü ben görmüş olsaydım ,döndüğümde sadece bir maceraperestlikle "ne kazaydı hepsinide gördüm altı kişilerdi" deyip geçiştirirmiydim yoksa bu olay beni de yasa sokarmıydı.. sanırım ben de yasa girerdim... katil desek de bile bile ölüme çıktı desek de kaybedilen yaşama üzülüyoruz tabi.. sonra insana değer vermeye acısını taşıyabilir olmaya sadece insan olması yeterli... sonuçta altı ayrı büyük dünya... ve karanlık bir bodrumda bir kasnakda yaşayan her gün bir kaç santim yukarı çıkıp birkaç santim aşağı düşen böceğin hayatı size göre değersiz ya ona göre.... uyarılsa dinlemezdi o adam şu an ölü olandan, ölümünü bizat kendi elleriyle hazırlayan ;üstelik kendiyle birlikte beş insanın hayatına sebep olan adamdan bahsediyorum... öldüler ve sen diğerleri olarak görmedin ..ölenlere üzülmek için birlikte vakit geçirmiş,birbirinizi düşünmüş, birbirinize emek harcamış olmamanız önemli değildi... "ama yıldızları, hepsinin sana gülümsediğini düşündüğün zaman mı seversin ;yoksa yıldız olmaları yeterlimidir sevmek için ve kaymak onlara acı veriyorsa ya da parlaklık kaybetmek bu yeni hallerine üzülmek için.." geçmiş olsun...
  10. kaç kere izlemişmdir ilk on beş dakikasını noluyorsa hiç izleyemedim hep bir sorun çıktı sonunda bigün hiç bir şey olmadı baktım yarım saat oldu hala televizyonun karşısındayım sorun yok bu seferde ben kalktım filmde bi uğursuzluk vardır diye...
  11. benim profilim ileti sayısı bin başlığı özür dileme 900 ileti yüzde doksanı aktif
  12. biliyosun dimi ardından ne olsa başlık açıcam medias özür dilerim hayvanlık ettim diye
  13. her şeyi allah yarattı deyince isyan çıkıyor işte ben mi yarattım derdi ıstırabı ben mi yarattım lar ortaya çıkıyor tanrının yarattığı sadece insan gerisini biz ayarlıyoruz her şeyi o ayarladıysa beni neyle yargılayacak..
  14. time to cry ı dinliyodum bende ...
  15. bana sağda solda laf atan çok oluyor attığınız zaman özelden ulaşıp şu başlıkta deyinde geliyim dövüşiyim bari
  16. ben forum kurallarından bahsetmiyorum sen beni admin ya da onun akrabasımı sandın.. ha bu arada sakın seninde bana kısaca dog diyeceğin tutmasın aman
  17. made in i ben de severim o da beni sever diesel başta bilecektin kıymetimi bende geçtim made nin yanına yalnızsın işte..
  18. ya ne olmuş burda böyle topicleri karıştırmak benim işimdir lütfen
  19. sana kısaca hiphop diyebilirmiyim yarışmaya nerden katılıyosun sen my rules my way sen gittinde öte taraftan mı yazıyosun nerdeeeeeeeeeeeeee my rules rules belli
  20. Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara... Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "Otur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira... İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler... Bir çocuk daha doğurmalar... Borçlara girmeler... İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben... Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında, Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? "Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır; Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin, Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa. Gün içinde mesela... Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 9, akşam 18 Sonra başka mecburiyetler Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli Bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma... Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, Ama olsun... İstemek de güzel CAN YUCEL
  21. dogville. şurada cevap verdi: hayal_et başlık Şiir Forumu
    Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara... Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "Otur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira... İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler... Bir çocuk daha doğurmalar... Borçlara girmeler... İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben... Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında, Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? "Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır; Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin, Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa. Gün içinde mesela... Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 9, akşam 18 Sonra başka mecburiyetler Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli Bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma... Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, Ama olsun... İstemek de güzel CAN YUCEL

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.