zeytin

ekstansializm yani metinler arasılık-şiirlerinin tamamını okumadım ama okuduğum kadarında- çok olduğunu hissettim. ama yinede şiirlerin güzel tebrikler

insanların bir ilişkiyi bitirmeleri şuç değil heleki o ilişki içinde yaşananlardan dolayı suçlanmak hiç mantıklı değil.sadece kız dediğin fethi zor fatihi tek anlayışını güden hayatı ,değişimi ve geleceğin getirilerini anlamayan anlamakta istemeyen kor bir zihniyet şiiri.ama yazdığın için yinede teşekkürler

adam hastahanede ısı kaybından ölüyordu yanlış hatırlamıyorsam tanrı bir imsanı bu kadar mı korur ?

çok güzel hepsi

çok ilginç herhangi bir açıklaması var mı?

anamız aşk, babamız aşk aşktan doğduk hepimiz aşklar arındıkça ilahi aşka çıkar sonumuz mevlana yanlış hatırlıyor olabilirim sürçü lisanım varsa affola

ne güzel şiirler iyiki yazmışsınız

bu bahar hangi mevsimin bu yeşil hangi gönülden kalan gün ışığı ayartırken tomurcukları kaç katran karası filizlenir ömürlere papatya sesleri mi rüzgarda ağulanan sızlanır bir sevda dağlara yazılan bu kaçıncı yürek iğdamlara doğan bu kaçıncı iğdem gönülde yaralanan bir aşk sesi üfül üfül mavi yosun,yosma kokar terin rengi yorgun serüven, yorgun aşk, aşık, maşuk bu katran seheri sızılı bir iğdam yağmurla sonlanan

şehrin diğer ucundaki adımları sayarsın beklemeye gönüllendiğinde düşünce fakiri saatlerindir beynin donar senin beklemeye mecburiyetin nedir? yoksa sevgin bekleyecek bir acze mi hakimiyettir

cıplak dar sokakların birinde kuşbakışı yarasa inin içinde sen asude güzel rüzgar üşütmez mi seni ateş yakmaz mı kapılar kapalı sesine gelen giden beyhude yüzün aynaya dönük yüreğin kuş sesine sokulur yüreğin içine abı hayat içen umutların düşer en gözüne ey asude güzel! tenin dertmidir tenine ıslak gezer ruhun gecelerin albenisine yürek sana ayıp ve bir kez daha yıkım ki;kan her taraf kan

yüzünsedi gözlerim geceye puslu seslerinde yok artık gözlerinin neminde kayboldun sen sevdiğim günün geceye gark silindim karalamaların eteğinden geceler güneşlere şart

yine mi yalnız kaldın viraneme yıldız salmışım cenazelerinde saklı sevişlerin gülüşün mü geldi ağıtlara

ben yağmuru seviyorum zannımca o da beni seviyor ne zaman dışarı çıksam üstüme düşüyor ne vakit güneş görsem hep yanımda oluyor

yağmur yine yağıyor işte bir o yana bir bu yana yine mi ben böyle her yağmurda derbeder yine mi ben böyle ıslak, sersefil

sürgün yürekleriyiz işte şeytanla dans edip manzara seyreyliyoruz her güzelliği sürgün edip dağlara gönderiyoruz satılmış ruhlarımızı alıp tekrar ambulansların acillerine çakılıp kalıyoruz kötü bedenleriz işte neden , neyi düzeltmeye çalışıyoruz ki; kaç kere koptuk kaç kere can çicek kopardık hayatımızdan çok kere aldırmadan aldırdık çocukluğumuzu, toyluğumuzu,gençliğimizi hiç zannettik mi ki niye hayatın tatlı kek kokusu hep uzakta geziniyor durmuş oturmuş bir hayat yaşamayan bizimki yoğun insansızlık durumlarında ebruli kişiliklerimize perde açılıyor ya! işte külahlardan damlıyor şıpıldak! eriyen kişiliklerimizin sınırları ya da biz; yüreklerimizin sürgünleriyiz içimizdeki kaderin şeytana yazdığı içimizdeki insanlık kaç bromil oldu artık umrumuzda değil