Zıplanacak içerik

kardelen83

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

kardelen83 tarafından postalanan herşey

  1. '' SENDEN ÇOCUK İSTİYORUM '' * Senden çocuğum olsun istiyorum Aysel, - Bende senden bir arabam olsun istiyorum, hala tık yok - Tamam bende kendi kendime yaparım çocuğu *Senden çocuğum olsun istiyorum Tarık, -Onu benim söylemem gerekiyordu Yeşim -Eee yıllardır niye söylemedin o zaman, kötü kötü konuşturuyorsun beni *Senden çocuğum olsun istiyorum, -Bende az evvel senden 1 bardak su istemiştim ama daha getirmedin çiğdem, -Önce çocuk, daha sonra su İsmail -Ya şimdi çalışmalara başlasak doğması 10 ayı bulur, öldürecekmisin beni susuzluktan! *Senden çocuğum olsun istiyorum Özlem, -Bu cümleyi kaç kıza söyledin Hilmi? -Babası olduğum 6 çocuğun annesine söylemiştim. Senden çocuğum olsun istiyorum -Kaç kilo istersin Cemal? istersen suyundanda koyalım tam olsun! Senden çocuğum olsun istiyorum Belma. -Efendim! -''Senden çocuğum olsun istiyorum'' dedim dedim, -Pardon tanışıyormuyuz sizinle? -Ay çok özür dilerim, ben Belma ile karıştırdım sizi. Ama sizinlede bir çocuk yapabiliriz isterseniz. *Senden çocuğum olsun istiyorum ama sevişmeden olsun istiyorum. (psikopat arkadaş!)
  2. YÖNETMENLİKLER HASTALIK DURUMU H herhangi bir hastalık durumunda doktor raporu kabul edilmeyecektir. Doktora kadar gidebilen, işinede gelebilir İZİN GÜNLERİ Her çalışanın yılda 104 izin günü vardır. Bunlara ''cumartesi ve pazar'' adı verilir WC KULLANIMI İş gününün büyük kısmını tuvaletlerda harcandığı tespit edildiğinden, bundan böyle tuvalet kabinlerinde kalma süresi 3 dakikayla sınırlandırılmıştır. 3 dakika bittiği anda alarm çalacak tuvalet kağıdı otomatikman içeri toplanacak, kabin kapısı açılacak ve yukarıdan otomatik bir fotograf makinesi inerek resminizi çekecektir B u durumun üst üste 2 kez başınıza gelmesi halinde resminiz şirketin kara listesinde yayınlanacak, resimde sırıttığı tesğit edilenler yönetmenliğin ''akli dengesizlik durumu'' maddesi kapsamında değerlendirelecektir. ÖĞLE TATİLLERİ Zayıf personelin öğle tatili süresi 30 dakikadır.Normal personelin öğle tatili süresi, dengeli beslenip formlarını korumaya yetecek şekilde 15 dakikadır. Kilolu personelin öğle tatili süresi 5 dakikadır, bu zaten 1 kutu diyet kola içmek için yeterlidir . ilginize çok teşekkür ederiz . Müdiriyet
  3. Hiç beklentisiz sevdiniz mi?Yani bugün telefon etmedi demeden, şu an nerede acaba diye kendi kendinizi yemeden, yaş günümü hatırlayacak mı acaba diye bir beklenti içine girmeden...sevdiniz mi hiç? Onun, size ait bir mal olmadığını kabul edip , onu özgür yaşamı ile sevmeyi denediniz mi? Yanında ki kız arkadaşına aldırmamayı öğrenip, ama aldırmıyormuş gibi yapmadan, gerçekten aldırmadan,- bitecekse biter , bunu ben değiştiremem , beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi -diye düşünüp. Onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi yıpratmaktan vazgeçe bildiniz mi hiç? Hiç beklemeden çalan bir kapıda Onu karşınız da görmek ne güzeldir bilirmisiniz?Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden.. Ve beklemeden gelen bir 'seni seviyorum 'mesajının tadına varabildiniz mi hiç? Siz istediğiniz için değil,O istiyor diye yapıldı mı tüm bunlar? Ve beklentisiz sevmemin tadına bakabildiniz mi hiç? Bugün beni hatırlamadı yerine..-hiç beklemiyordum , senin geleceğini -diyebilmek ne güzeldir oysa.. Onu boğmadan, kendinizi boğmadan , sevebilmek ne güzeldir.. Sahiplenme duygusundan uzak, sevmemim ,sevilmemim tadına varabildiniz mi hiç? Yapılmamış davranışlar, söylenmemiş sevgi sözcükleri ile kendi kendimizi aşk çıkmazında kaybedeceğinize, Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz mu? Beklentisiz sevin..Ben beklentisiz seviyorum.. Niye aranmadım diye düşünüp kendini kendinizi yiyeceğinize hiç beklenmedik bir 'seni özledim 'mesaji ile aşk ı yakalayın.. Beklentisiz sevin.. Ben beklentisiz seviyorum.. O sizin sevgiliniz oldu için değil.. Ona tapulu malınız gibi. Cantanız, arabanız gibi davranma hakkınız olduğunu düsünmeden. .Onu sevdiğiniz,onun da sizi sevdiği için ,sevin.. Sevgi ye karışan beklenti denen illeti hemen silin aşkın ak sayfalarından.. Göreceksiniz ki O zaman aşk başka bir güzel.. Göreceksiniz ki , O zaman sevgili daha bir romantik.. Göreceksiniz ki O zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda bıraktığı tat, Yıllanmış şarap gibi, Beklenti zehrine karışmadan bir başka döndürüyor insanın başını.. Ben beklentisiz seviyorum..Onun nerede olduğunu merak etmiyorum.. Beni bugün neden aramadı diye geçirmiyorum içimden, aramadığı zamanlar da.. Geleceğe dair hayallerimde yok zaten.. Ben sevgiyi yaşıyorum.. Onun yanımda olduğu anlar o kadar değerli ,o kadar kıymetli ki.. Gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anları.. Beklentisiz seviyoruz.. Sevdiğimiz için seviyoruz.. Hayalsiz,,geleceksiz,beklentisiz.. Anlık seviyoruz..
  4. kardelen83 şurada bir başlık gönderdi: Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
    Aşk nedir? Elmanın içine giren kurtmu? Bahçeden çiçek çaldıran cesaretmi? Kendi güneşini yaratmak mı, karanlıklarda bile? Aşk nedir? Bütün günahlarını kabullenmek mi hayatın? Yanmak mı cayır cayır? Her kapı çalışında, ''O geldi sanmak mı ? Dünyanın bütün gerçeklerinden sıyrılıp, iki kişilik bencil bir dünya kurmak mı yoksa? Aşk nedir? Kalbinde yeni umutlar taşımak mı, kadere inat? Bir sanat mı yoksa, hiçbir ressamın çicemediği, hiçbir şairin yazamadığı? Bütün denizler bittiği zaman, gözlerindeki denizde kaybolmak mı? Aşk nedir? Ruh ikizini bulmak mı yoksa? Herşeyi göze almak mı , canı pahasına? Yürüdüğü sokakları bile kıskanmak mı? ___________________________________________________ Aşk elmaya giren kurtsa, ben elmanın yarısıyım.Benide parçalıyor o kurt. Bende çürüyorum seninle. Yarısı sensin güneşimin. Yastığımdaki inilti , sabahımdaki''Günaydın hep sensin. Senin bütün günahlarını kabulleniyorum. Yanıyorum cayır cayır. Her kapı çalışında sen geldin sanıyorum. Her sabah yeni umutlar büyütüyorum. Evet herşeyi göze alıyorum seninle. Ölümü bile. Yürüdüğün sokakları kıskanıyorum. Bana baktığın gibi kimselere bakmadığını biliyorum ama gözlerinin gördüğü her şeyde ben olmak istiyorum. Dünyanın en önemli sanatçısı oluyorum, seni büyütürken yüreğimde. Şiirlerimi sana yazıyorum, seni çiziyorum bütün resimlerde. Seni anlatmayan şarkıları susturuyorum. Yüreğimi susturamıyorum Çünkü..... BEN SANA AŞIĞIM
  5. ALÇAKGÖNÜLLÜ Bir yarim olsun esmer yakışıklı, Çok şey istemem boyu 1 .80 olsun. Fazle zengin olmasın umrumda değil, Yeterki 50-60 milyarı olsun. Mesleğe etikete hiç önem vermem, İsterse mühendis, isterse doktor olsun. Düğünümde fazla görkem istemem, Yeterki nikahımız Hiltonda olsun. Balayımız küçücük bir tatil, Paris' te, Roma' da, New-York' ta olsun. Yüz görümlülüğü umrumda değil, Ne çıkar tek taş pırlanta olsun. Nerede olursa olsun otururum ben, Minicik üç katlı bir köşküm olsun . Evimde erkeğimin sözü geçmeli, Yeterki benimde müsadem olsun . Ev işlerini kendim yaparım, Yardım edecek bir hizmetçim olsun. Yemek hazırlamak ayrı bir zevktir, Pişirecek Bolulu bir ahçım olsun. Midem büyük değildir kuru ekmek yerim, Yeterki katığım siyah havyar olsun. Yaz tatilim sakin geçmeli, Bunun için Side' de bir yalım olsun. Soğuk karlı kış günlerinde, Uğrak yerimiz Uludağ olsun. Yılbaşı gecesi tek eğlencemiz, Maksim'de İborotti olsun. Doğumgünümü hatırlasın yeter, Yeterki hediyesi bir yakut olsun. Yıldönümümüzü birlikte kutlayalım, Bana hediyesi bir villa olsun. Kocayalım onunla aynı yastıkta, Yeterki yastığımız atlastan olsun. Çocuklarımı kendim büyütürüm, Bakacak İtalyan bir dadımız olsun. Bundan ibaret bütün isteğim, Nice kısmetler çıktı da teptim. Benim gibi bir alçakgönüllüyü, Alacak olan sadece birazcık Sabırlı olsun
  6. eline sağlık gelincik ..kurabiye yi denedim nefis oluyor sizlerede denemenizi öneririm
  7. rica ederim sevgili arkadaşım gönlün de solmayan bitmeyen gül bahçeleri olsun sevgiler
  8. arkadaşlar ..asıl ben size teşekkür ederim yazılarımı okuyup cevapladığınız için
  9. (U) UÇAR : Sezgi, anlayış, dikkat UFUK : Herşeye gücü yeten UĞUR : Becerikli,atılgan UĞURALP : Dünya,varlık UĞURCAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan ULAÇ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan ULAŞ : Çok övülmüş,methedilmiş ULUÇ : Beyaz ay,dolunay ULUĞ : Yüce ve saygın kişi. UMUR : 1.Aldırış etme. 2.Tecrübesi çok olan, deneyimli. UMUT : Beyaz taç,gelin tacı URAL : Aydınlık gece UTKAN : Din uğruna çalışan UTKU : Yüce,ulu UYGUR : Şanı şerefi en yüksek olan UZAY : Kızıl kan (Ü) ÜLKER : Boğa burcunda yedi yıldızdan biri ÜLGEN : Yüce, ulu - İyilik tanrısı ÜMİTCAN : Umutlu, hayırlı dost. ÜMİT : Umut Ünal : Adın duyulsun, tanın ÜNALP : Tanınmış, ünlü yiğit ÜNKAN : Tanınmış soydan gelen ÜNER : Tanınmış, ünlü ÜNAY : Ay gibi güzel ve şöhretli. ( V ) VAHA : Çöl ortasında sulak ve yeşil yer. VAROL : Sağlıklı, uzun yaşa VASFİ : Nitelikle ilgili VEDAT : Sevgi, dostluk VEFA : Sözünde durma, dostluğunu sürdürme VELİT : Yeni doğmuş çocuk VOLKAN : Yanardağ VURAL : Vurarak al ( Y ) YAĞIZ : 1.Esmer 2.Doru. 3.Yiğit. YAĞIN : Yağmur - Yiğit YAHYA : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında YAKUT : Parlak kırmızı, değerli taş YAKUP : Erkek keklik - Takip eden, izleyen YALÇIN : Sarp - Düz, kaygan - Parlak YALMAN : Kılıç, kama gibi şeylerin ucu - Sarp, dik YAMAN : 1.Gücü ve becerisi alışılmışın üzerinde olan.2.Korkulan. YASİN : Kur'an'ın 36.Suresi YAŞAR : Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konan bir ad YAVUZ : İyi, güzel - Mert, cesur YEKTA : Tek, eşsiz YENER : Üstün gelen, kazanan YILDIRAY : Parlak, ışık veren ay YILDIRIM : Buluttan yere elektrik boşalması YILMAZ : Bıkmayan, azimli YİĞİT : Güçlü, yürekli, kahraman, alp. YUSUF : Yakup Peygamberin oğlu YÜCEL : Yüksel, yüce hale gel ( Z ) ZAFER : Amaca ulaşma, başarı - Düşmanı yenme ZAHİT : Parlak yıldız ZAHİR : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında ZEKAİ : Zeka ile ilgili ZEKERİYA : Erkek - Bir peygamber ZEKİ : Çabuk anlayan, kavrayan ZEYNEL : Zenelabidin'in kısaltılmışı ZİHNİ : Akılla ilgili ZİYA : Aydınlık, nur
  10. S) SABRİ : Sabırla ilgili SACİT : Secde eden SADRİ : Göğüsle ilgili SAİT : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış SAİM : Oruçlu SAKIP : Delen, delik açan - Çok parlak SALİH : Elverişli, yararlı - Dinin emirlerine uyan SALİM : Sağlam - Kusursuz, eksiksiz SAMET : Çok yüksek, çok ulu - Hiç kimseye ihtiyacı olmayan SAMİ : Dinleyen, duyan - Yüksek, yüce SAMİH : Cömert, eli açık SAMİM : Bir şeyin merkezi, içi SANBERK : Gücüyle tanınmış. SANCAR : Kısa kama - Saplar, batırır SANER : Ünlü tanınmış. SARGIN : Candan, içten SARP : Çetin, sert SARPER : Zoru başaran kişi. SAVAŞ : Uğraşma,mücadele,kavga - Silahlı mücadele, harp SEÇKİN : Niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, elit. SEDAT : Doğru, haklı SELCAN : Coşkun, taşkın SELÇUK : Güzel konuşan - Türk hükümdarı SELİM : Sağlam, doğru, kusursuz - Temiz, içten SEMİH : Cömert, eli açık SEMİN : Çok değerli. SERCAN : Sevgili, sevilen SERDAR : Başkumandan, başbuğ SERGEN : Raf, vitrin - Tepelerdeki düzlük - Yorgun SERHAN : Kurt, canavar - Şarkıcıların başı SERHAT : Sınır - İki devlet arasındaki sınır SERKAN : Soylu kan, başkan SERKUT : Mutlu, talihli SERMET : Ebediyet, sonsuzluk SERTAÇ : Çok sevilen, sayılan SERTUĞ : Baş tacı edilen. SERVER : Başkan, reis SEZAİ : Uygun, yaraşan SEZER : Duyar, hisseder SEZGİN : Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı SITKI : İç temizliğiyle, doğrulukla ilgili SİMAVİ : Yüzle, çehreyle ilgili SİNAN : Mızrak, süngü gibi silahların sivri ucu SÖMER : Katışıksız güçlü SONER : Son doğan yiğit SONGUR : Şahin - Ağır, hantal SOYSAL : Uygar SÖKMEN : Yiğitlere veilen san SUAVİ : Değişmeyen - Kanıtlanmış SÜHEYL : Kutlu, uğurlu SÜLEYMAN : Saflık, temizlik SÜMER : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış (Ş) ŞAHAN : Padişahlar, hükümdarlar, tahtlar. ŞAYAN : Yakışır, yaraşır. Uygun ŞAFAK : Güneş doğmadan önce ufukta beliren aydınlık ŞAHİN : Büyük, yırtıcı kuş ŞANSAL : Niteliklerinle ünlen, tanın ŞANVER : İyi niteliklerin bilinsin, duyulsun ŞEHZADE : Hükümdar oğlu ŞENEL : Neşelen, mutlu ol ŞENER : Mutlu, neşeli ŞENOL : Her zaman neşeli, mutlu ol ŞENSOY : Neşeli, mutlu soydan gelen ŞEREF : İyi ahlak ve fazilet sonucu oluşan manevi yücelik - İyi ün ŞERİF : Şerefli, kutsal - Soylu, temiz ŞEVKET : Büyüklük, heybet ŞÜKRÜ : Şükürle, minnettarlıkla ilgili ( T ) TAHA : Kuran'da bir sure adı. TALAY : Gereğinden çok. TALİP : Arayan, isteyen - Alıcı müşteri TAMAY : Dolunay TAMER : Nitelikli, sayılan kişi TAN : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak zamanı TANAY : Şafaktaki ay. TANBERK : Şafak çizgisi - Parlayan şimşek TANER : Şafak gibi aydınlık yiğit TANJU : Çinlilerin Türk hükümdarlarına verdiği ad TANKUT : Kutlu, uğurlu sabah TANSEL : Şafak seli, ışık seli TARCAN : Ayrıcalıklı dost. TARHAN : Oğuzlarda demirci ustası - Tüccarlar - Han ve komutan ünvanı TARIK : Sabah yıldızı, Zühre, Venüs TARKAN : İslam'dan önce Türklerin kullandığı vekil, vezir gibi san TAŞKIN : Coşmuş, taşmış halde bulunan - Akarsuların taşması TAYFUN : Okyanuslarda görülen fırtına TAYFUR : Küçük bir kuş türü TAYGÜN : Çocuk, torun TAYKUT : Kutlu, uğurlu çocuk. TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç. TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç. TEKAY : Eşi benzeri görülmemiş TEKCAN : Değerli, eşsiz TEKİN : Tek, eşsiz - Uyanık, tetikte TERCAN : Genç, delikanlı - Kırmızı buğday TEOMAN : Hun İmparatoru Mete'nin babası TEVFİK : Uygun düşme, uyma - Başarma - Allah'ın yardımına ulaşma TEZCAN : Telaşlı, heyecanlı TİMUÇİN : Moğol İmparatoru Cengiz - Katı, sağlam demir TİMUR : Demir - Türk-Moğol İmparatoru TOLAY : 1.Cemaat. 2.Topluluk. TOLGA : Savaşçıların giydikleri demir başlık TOPRAK : Yer kabuğunun yüzey bölümü TOYGAR : Tarlakuşu, turgay TUFAN : Nuh Peygamber zamanındaki güçlü yağmur TUGAY : İki alaydan oluşan askeri birlik TUĞRUL : Ak doğan - Selçuklu'nun kurucusu TUNA : Çok bol - Yavru - Görkemli, gösterişli - Bir akarsu TUNCAY : Tunç renkli ay TUNCER : Tunç gibi kuvvetli TUNÇ : Bakır, çinko, kalay karışımı TURAN : Türklerin en eski yurtlarına verilen ad TURGAY : Boz renkli, tarlalarda bulunan bir tür serçe TURGUT : Oturulacak yer, konut TURHAN : Soylu, seçkin TÜRKER : Yiğit Türk
  11. (P) PAKEL : Sezgi, anlayış, dikkat PAKER : Sert, çatık kaşlı veya Aslan PAKSOY : Allah'ın kulu PAMİR : Herşeye gücü yeten PARS : Becerikli,atılgan PAYDAŞ : Dünya,varlık PAYİDAR : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan PEKAY : Çok aydınlık, ay gibi ışıklı. PEKCAN : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan PEKEL : Sağlam, güçlü el. PEKER : Güçlü yiğit, çok sağlam. PEKİN : Doğruluğu kesinlikle bilinen. PERKER : Güçlü ve yiğit kişi. PERTEV : Dürüst,güvenilir PEYAM : Mutlu,sevinçli gün PEYKAN : Beyaz taç,gelin tacı PEYMAN : Aydınlık gece POLAT : Din uğruna çalışan POYRAZ : Yüce,ulu POZAN : Candan,cana yakın ® RAFET : Sert, çatık kaşlı veya Aslan RAUF : Dünya,varlık RAMAZAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan RAMİM : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan RAMİM : Çok övülmüş,methedilmiş RABSİN : Beyaz ay,dolunay RAUF : Mutlu,sevinçli gün RECEP : Beyaz taç,gelin tacı REFİK : Din uğruna çalışan REHA : Candan,cana yakın REKİN : Gururlu, ağırbaşlı. RENAN : Kızıl kan RIDVAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi RIZA : Yiğit,hükümdar RUHİ : Tek yiğit,prens RÜÇHAN : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu RÜSTEM : Kızıl,al renkli Tuğ RÜŞTÜ : Armağan,hediye
  12. ( O ) OGÜN : Belirli bir günde doğan OĞAN : Güçlü, kuvvetli OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu OĞULCAN : Can dost. OĞUR : Uğur - Samimi, içten OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık. OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse. OKCAN : Hareketli, canı tez OKER : Hızlı, hareketli OKTAR : Ok atan, okçu OKTAY : Öfkeli, sinirli OLCAY : Şanslı, talihli OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş OMAÇ : Hedef, amaç OMAY : Seçkin, seçilmiş ONAT : İyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli ONAY : Uygun bulma ONGAR : Kurtuluş ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı ONURAL : Şan, şeref kazan ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit ONURHAN : Onurlu hükümdar ORÇUN : Ardıl, halef, oğul. ORHAN : Şehrin hakimi ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü. ORKAN : Hükümdar soyundan gelen. ORKUN : Çoban beyi. ORKUT : Kutsal şehir. ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht ORTUN : Ortanca kardeş OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı'nın kurucusu ORTUNÇ : Ateş renginde tunç OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal. OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair. OZGAN : Öne geçen, kazanan OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair. (Ö) ÖCAL : Öcünü, intikamını al ÖDÜL : Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan ÖĞDAY : Çok akıllı ÖĞÜN : Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa Önde, ileride ÖĞÜNÇ : Övünülecek şey ÖĞÜT : Nasihat ÖKER : Akıllı ÖKMEN : Akıllı, zeki ÖKTEM : Güçlü, onurlu ÖKTEN : Akıllı, bilgili ÖMER : Yaşayış, hayat - İkinci Halife ÖMÜR : Yaşayış, hayat ÖNAL : Her işte lider olan. ÖNAY : Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal ÖNDER : Bir topluluğa başkanlık eden - Önde giden, yol gösteren ÖNEL : Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade ÖNER : Başta gelen - Yön - Sıra ÖRSAN : Örs gibi sağlam adı olan ÖRSEL : Örs gibi sağlam el ÖVÜL : Kendini beğendir, övgü kazan ÖYMEN : Evcimen, evine bağlı ÖZAL : Özü kırmızı ÖZALP : Özünde yiğit olan ÖZAY : Özü ay gibi parıltılı olan. ÖZCAN : Candan, samimi ÖZDEMİR : Özü demir gibi sağlam olan ÖZDEN : Soyca temiz - Özvarlıkla ilgili - Suların geçtiği yer ÖZEN : Bir işin iyi olması için gösterilen çaba - En içeride olan - Dere, ırmak ÖZER: Yiğit, doğru kişi ÖZGÜN : Benzerlerinden ayrı - Kendine özgü. ÖZGÜR : Hür - Bağımsız ÖZHAN : Hükümdar soyundan gelen ÖZKAN : Özü, kanı temiz ÖZMEN : Özü iyi, sağlam olan ÖZTAN : Tan yeri gibi aydınlık.
  13. M) MACİT : Şan, şeref sahibi - İyi ahlaklı MAHİR : Becerikli, hünerli MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş MANÇO : Manda yavrusu MANSUR : Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma MECİT : Çok ulu, yüce MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven MEHMET : Muhammed isminin Türkçe'de söylenişi MELİH : Güzel, şirin, sevimli. MEMDUH : Övülmüş MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım MENGÜ : Ölümsüz, ebedi MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz MERİÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu MERİH : Bir gezegen MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse. MESUT : Mutlu, bahtiyar METE : Büyük Hun imparatoru. METİN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru MİTHAT : Övme MİRKELAM : Güzel, nazik konuşan MİRZA : Hükümdar soyundan gelen MUHAMMED : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu MURAT : 1.İstek. 2.Amaç. MURATHAN : Arzulu hükümdar MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler MÜŞFİK : Şefkatli, merhametli (N) NADİ : Haykıran, seslenen - Toplantı NADİR : Az bulunur NAFİ : Yararlı - Şifa, hayırlı NAFİZ : Becerikli,atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen NAHİT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen NAİL : Muradına ermiş NASUH : Öğüt veren - Temiz NASUHİ : Bozulmaz biçimde tövbe eden NAŞİT : Şiir yazan, okuyan NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan NAZİF : Temiz - Zarif NECAT : Kurtulma NECDET : Kahramanlık, yiğitlik NEDİM : Tatlı , güzel konuşan NEDRET : Az bulunan, seyrek NEHAR : Gündüz NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış NESİM : Yumuşak rüzgar - İyi, yumuşak huylu NEŞAT : Sevinç, neşe NEŞET : Meydana gelme, yetişme NEYZEN : Ney çalan NİDA : Bağırma,sesle çağırma, haykırma. NİHAT : Huy, yaradılış NOYAN : Baş komutan, bey. NUH : Üçüncü peygamber NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç
  14. ( j ) JARİN : Yakınmak, haykırmak. JENİN : Vurmak, titreşmek. JERFİ : Derinlik JİYAN : Kızgın, hışımlı (K) KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad. KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın KADİR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref KADRİ : Değer, kıymetle ilgili KAĞAN : Kaan, hükümdar KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi KAMER : Ay - Sadık hizmetli KAMURAN : Arzusuna erişmiş KANDEMİR : Güçlü soydan gelen KANER : Yiğit soydan gelen. KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu'da bir devlet. KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı. KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş KARTAY : Yaşlı, pir KAYA : Büyük, sert taş kütlesi KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar KAYHAN : Güçlü hükümdar KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem KENAN : Hz.Yakup'un ülkesi. Cennet, Filistin KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar KERİM : Cömert - Ulu, büyük KILIÇ : Sivri uçlu,keskin, çelikten silah KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur KIRDAR : Ölçülü davranış KIRHAN : Kırçıl han KIVANÇ : Övünç, iftihar KORAL : Sınır muhafızı KORALP : Yiğit sınır muhafızı KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak KORAY : Kor renkli ay. KORCAN : Ateşli, canlı KORÇAK : Heykel KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar. KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan KÖKER : Köklü soydan gelen KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin KUBAT : Kaba, şişman KUBİLAY : Ünlü Moğol hükümdarı KUDRET : Güç, kuvvet - Allah'ın gücü - Zenginlik - Yetenek KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü KUNTER : Sağlam, kuvvetli KUTAY : Uğurlu ay. KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu KUTAY : Uğurlu ay KUTBAY : Uğurlu kişi KUTER : Kutlu uğurlu kişi. KUTHAN : Kutlu hükümdar KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay KUTLU : Uğurlu, kutsal KÜRŞAT : Göktürk prensi (L) LAÇİN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın LAMİ : Sert, çatık kaşlı veya Aslan LATİF : Allah'ın kulu LEMA : Herşeye gücü yeten LEMİ : Becerikli,atılgan LEVENT : Dünya,varlık LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan LÜTFİ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
  15. H) HAFIZ : Koruyan, saklayan - Kur'an ı ezberlemiş kişi HAKAN : Eski Türk ve Moğol hükümdarı HALDUN : Sonsuz, ebedi olan HALİT : Sonsuz, sürekli - Bir yıldan çok yaşayan HALİL : Yakın dost HALİM : Sessiz, sakin - Yumuşak huylu, yavaş HALİS : Katıksız - Saf, temiz, hilesiz - Yalnız HALUK : İyi huylu, geçimli HAMDİ : Allah'ı övmek, şükretmek HAMİ : Himaye eden, koruyan HAMİT : Övgüye değer HARUN : İnat eden, huysuz HASAN : Güzellik, iyilik HASRET : Özlem HAZAR : Barış, güven HAZIM : Akıllı, işbilir HEPER : Her zaman yiğit. HINCAL : Öc al HİDAYET : Doğru yola girme - Müslüman olma HİKMET : Bilgelik - Özlü söz, vecize HİRAM : Yürüme, gezinme HULKİ : Yaradılışla ilgili - İyi huylu, ahlaklı HULUSİ : Saf, içi temiz - Samimi, içten HURŞİT : Güneş HÜRAY : Ay gibi özgür HÜREL : Özgür ülke. HÜRCAN : Özgür HÜRKAL : Özgür kal. HÜRKAN : Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen. HÜROL : Özgür ol. HÜSEYİN : Küçük sevgili HÜSNÜ : Çok güzel I) (İ) ILDIR : 1.Parıltı. 2.Alaca karanlık. ILDIZ : Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi ILGAR : Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke ILGAZ : 1.Dizginleri koyuverilmiş atın dört nala koşması.2.Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı. IRA : Öz yapı, karakter, kişilik. IŞIKHAN : Işıklı han IŞINER : Işık saçan yiğit. İBRAHİM : İnananların babası - Peygamber İDRİS : Hoş kokulu bir kiraz türü - Bilimde ileri düzeyde olan - Peygamber İHSAN : İyilik - Bağış, bağışlama İLAYDIN : Aydınlık, mutlu, demokratik ülke. İLBAY : Bir yerin saygın kişisi sözü geçen. İLBEY : Vali İLCAN : Yurttaş, vatandaş. İLGİN : Gurbette yaşayan, garip. İLGÜ : Engel. İLHAMİ : İçe doğanlarla, esinle ilgili İLHAN : Hükümdar, İmparator, Yönetici İLKAN : Bir Türk hükümdarı. İLKAY : Yeni ay, ayın ilk hali İLKCAN : İlk doğan erkek çocuklara verilen ad İLKE : Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı İLKER : İlk doğan erkek çocuk İLKUT : Kutlu, mutlu ülke. İLTEKİN : Tek eşsiz ülke İLTER : Yurdunu seven, koruyan İNAL : Kendisine inanılan İNAN : Dizgin - Yönetme - İman İNANÇ : Bir düşünceye bağlılık - İman - Doğru, emin İRFAN : Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü İSHAK : Bilgin olarak tanınan bir peygamer İSLAM : İslam diniden olan, müslüman İSKENDER : Bir Makedon kumandanı İSMAİL : İbrahim peygamberin oğlu İSMET : Masumluk, temizlik - Haramdan çekinme İŞÇAN : Çalışkan İZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı
  16. (E)) ECEVİT : Çevik,çalışkan,açık fikirli- Yaramaz,sinirli EDİZ : Yüksek yer - Ulu,yüce EFE : Batı Anadolu'da köy yiğidi, zeybek. EFGAN : Ağlayıp inleme - feryat EGE : Bir çocuğu koruyan,ona bakan - Büyük ulu EGEHAN : Engin denizlerin hükümdarı. EGEMEN : Hakim , hüküm süren ENES : Secereli Arap atı. ENİS : Dost, arkadaş. EMİR : Bir kavmin başı -Peygamber soyundan - Kumandan EMİRHAN : Emirlerin başı, hükümdarı EMRAH : Bir halk ozanımız EMRE : Aşık, vurgun ENDER : Çok az, nadir bulunan ERTUĞ : Yiğit başlığı. ENER : En yiğit, en kahraman ENGİN : Uçsuz bucaksız - Yüksekte olmayan yer ENGİNSU : Açık deniz ENVER : En nurlu, en parlak ERALP : Yiğit ERAY : İlk ay ERBATUR : Cesur, yiğit ERBERK : Şimşek gibi yiğit ERCAN : Canlı, sağlıklı ERCÜMENT : İtibarlı, haysiyetli, değerli ERDAL : Tek erkek ERDEM : Namus, fazilet - Hüner - Ruhsal yetkinlik ERDEN : El değmemiş ERDİNÇ : Duru, güçlü erkek EREN : Yetişmiş - Cesur,yiğit - Ermiş kişi ERDOĞAN : Yiğit doğmuş ERGİN : Olmuş, yetişmiş - Reşit ERGUN : Oynak, hızlı giden at ERGÜN : Yumuşak huylu, uysal ERHAN : Adaletli hükümdar (F) FADIL : Fazietli, ahlaklı - Fazıl FAHİR : İftihar edilecek, övülecek FAHRETTİN : Diniyle övünen FAHRİ : Şeref ve itibar için yapılan iş FAİK : Üstün, yüksek FALİH : Başarı kazanan, isteğine ulaşan FARUK : Haklıyı haksızı ayırabilen - Keskin FATİH : Fetheden - Hüküm veren FAZIL : Faziletli, ahlaklı FEHİM : Anlayışlı, zeki FERDİ : Kişiye özgü FERHAT : Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren FERHAN : Sevinç, mutlu FERİD : Eşsiz, tek, benzeri olmayan FERİDUN : Eşsiz, tek FERİT : Avcı kuş FERKAN : Güçlü, saygın soydan gelen FERRUH : Uğurlu - Kutsal FETHİ : Fetih ile ilgili FEVZİ : kurtuluşla,zaferle ilgili - galip üstün gelen FEYYAZ : Faydalı, verimli, bereketli FIRAT : Tatlı su - Türkiye'nin en uzun akarsuyu FİKRET : Düşünce - Akıl, anlayış FUAT : Kalp, gönül FURKAN : Doğruyu yanlıştan ayırma G) GALİP : Üstün gelen, kazanan GANİ : Zengin, varlıklı - Bol GAZANFER : Aslan - Yiğit, yürekli GEDİZ : Su birikintisi, gölcük - Ege'de bir akarsu GENCAL : Genç, taze GENCALP : Genç yiğit, kahraman GENCAY : Ayın bir haftalık hali, hilal GENCER : Genç yiğit GİRAY : Uygun, laik. GİRGİN : Kolay yakınlık kuran GÖKALP : Mavi gözlü yiğit - Göklerin yiğidi GÖKAY : Mavi ay GÖKBERK : Mavi gözlü, sert kişi GÖKCAN : Mavi gözlü dost, candan kişi GÖKÇE : Güzel, gösterişli - Yiğit, cesur - Mavi gözlü GÖKÇEN : Güzel, hoş GÖKHAN : Eski Türklerde gök tanrısı - Göklerin hakimi GÖKMEN : Sarışın, mavi gözlü GÖKSEL : Gökle ilgili GÖKTAN : Mavi şafak GÖKTUĞ : Mavi tuğ. GÜÇHAN : Çetin, güçlü han GÜÇLÜ : Kuvvetli, gücü yerinde - Önemli, etkili - Şiddetli GÜLTEKİN : Genç, nazik delikanlı GÜNALP : Güneş gibi yiğit GÖRKAY: Güzel ay. GÜNEY : Dört yönden biri - Her zaman güneşli yer GÜNKUT : Günün uğuru GÜNTAN : Güneşin doğuşundan az önceki zaman GÜNTEKİN : Güneş gibi tek GÜRAL : Hakkını bol bol, çok al GÜRALP : Güçlü yiğit GÜRAY: Çok ışıklı, aydınlık. GÜRCAN : Güçlü, coşkulu can GÜRKAN : Gürbüz, kanı bol GÜROL : Hayat boyu herşeyin bol olsun GÜRTAN : Işıklı, geniş tan yeri GÜVEN : Kuşku duymadan bağlanma, inanma - Cesaret GÜVENÇ : Güven - Sevinçli - Dayanak, yardım GÜZEY : Güneş görmeyen yer, kuzey
  17. CABBAR Kuvvet,kudret sahibi-Becerikli CAFER:Küçük akarsu CAHİT Çaba gösteren, çalışkan CAN: İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağladığınave ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık. CANALP : Özünde yiğitlik, güç olan CANBERK : Güçlü, sağlam CANDAŞ : Dost, yoldaş CANDEMİR : Özü demir gibi sağlam CANDOĞAN : Cana doğan CANEL : Dostluk eli CANER: Çok içten, sevilen. CANKUT: Neşe, mutluluk, talih, baht. CANTEKİN : Tek, eşsiz can CAVİT : Sonsuz, ebedi CELAL : Büyüklük, yücelik - Öfke, kıgınlık CELAYİR : Moğolların kollarından CELİL : Büyük, yüce CEM : Hükümdar - Toplanma,biraraya gelme CEMAL : Güzel yüz - Yüz güzelliği CEMİL : Güzel yakışıklı erkek - İyilikle anma CEMRE : Ateş,kor-Suda,havada,toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık CENAP : Şeref, onur CENGİZ : Güçlü, gözüpek CENGİZHAN : Moğol İmparatorluğunu kuran hükümdar CENK : Savaş CEVAHİR : Mücevher,değerli süs taşı CEYHUN : Orta Asya'da bir akarsu - Cennet'in 4 nehrinden biri CİHAN : Dünya CİHANGİR : Dünyaya egemen olan CİHAT : Din uğruna savaşan COŞKUN : Heyecanlı, kabına sığmayan CUMHUR : Halk, topluluk CÜNEYT : Küçük asker Ç) ÇAĞAN : Bayram, şenlik ÇAĞATAY : Tay-Doğu Türklerine verilen ad ÇAĞDAŞ : Çağın koşullarına uygun. ÇAĞIN : Yıldırım, şimşek ÇAĞKAN : Canlı, dinamik, çalışkan. ÇAĞLAR : Şelale, çağlayan ÇAĞMAN : Çağdaş insan ÇAĞRI : Çakır gözlü ÇAKAR : Parlayan, ışık veren ÇAKIN : Şimşek, parıltı ÇAKIR : Mavi renkli, gri benekli gözü olan ÇELİK : Su verilip sertleştirilmiş demir - Çok güçlü ÇELİKER : Çelik gibi güçlü ÇETİN : Sert-Çözümü zor, sarp-İnatçı,azimli ÇEVİK : Çabuk davranan, hareketli ÇIĞIR : Çığın açtığı iz, yol - Yenilikçilik ÇINAR : Uzun ömürlü,uzun boylu, kalın gövdeli bir ağaç türü (D) DALAN : Biçim - İnce, zarif DALAY : Deniz. DARCAN : Sıkıntılı, aceleci DEMİR : Kolay işlenen dayanıklı bir maden DEMİRALP : Demir gibi güçlü, yiğit DEMİRCAN : Özü demir gibi sağlam DEMİREL : Demir gibi güçlü eli olan DEMİRHAN : Demir gibi güçlü hükümdar DEMİRKAN : Güçlü soydan gelen DENİZ : Deniz, su kütlesi, derya DENKTAŞ : Akran, aynı yaşta DERVİŞ : Tarikata girmiş - Hoşgörülü,alçakgönüllü DERYA : Deniz - Engin bilgili - Çok DEVRAN : Felek, kader DEVRİM : Olumlu yönde değişiklik yaratan hareket DİLMEN : Güzel konuşan DİNÇ : Güçlü, sağlıklı DİNÇER : Güçlü, sağlıklı DOĞA : Tabiat DOĞAN : Yırtıcı bir kuş DOĞU : Güneşin doğduğu yön Doğuhan : Doğunun hükümdarı DOĞUKAN : Doğulu, doğu soyundan DOĞUŞ : Yaradılış DORUK : En yüksek yer, zirve - Üstün başarı DORUKHAN : Zirvenin hükümdarı DURAN : Varlığını sürdüren-Dağyolu-Dingin,sakin DURUKAN : Kanı saf, berrak. DÜNDAR : Artçı asker, birliği koruyan asker
  18. ( BAHA : Kıymet, değer, para. BAHİR : Deniz-Belli, açık-Işıklı,parlak BALER : Tatlı dilli, cana yakın BALKI : Şimşek, ışık, parlayış. BARAN : Direnci kıran güç, ulu, yüksek. BARAY : Sonsuzluk. BARBAROS : Kızıl sakal BARIN : Güç ve kuvvet. BARIŞ : Sulh. BARKIN : Gezmek, görmek, gezgin. BARKAN : Çölde oluşan küçük kum kitlesi BARLAS : Kahraman BARS : Kaplan benzeri yırtıcı hayvan BARTU : En eski Türk hanlarından biri. BAŞER : Başta gelen BATI : Güneşin battığı yön BATIHAN : Batı'nın hükümdarı, hanı BATURALP : Yiğitler yiğidi BATIRAY : Ay gibi yiğit BATUĞ : Üstün olan, yiğit. Az. BATUHAN : Yiğit hükümdar. BATUR : Yiğit, yürekli, bahadır. BAYAR : Ulu, yüce BAYBARS : Eski Türklerin beslediği kaplan BAYBORA : Fırtına BAYCAN : Zengin BAYHAN : Zengin ve güçlü BAYKAL : Yaban kısrağı - Sibirya'da bir göl BAYSAL : Soylu, ünlü BAYÜLKEN : Göğün 16.katında oturan barış tanrısı BEDİR : Dolunay. BEDİRHAN : İleri görüşlü lider BERK : 1.Sert, sağlam, katı. 2.Yıldırım. BERKAY : Güçlü ve ay gibi. BERKE : Kamçı, kırbaç. BERKAN : Parlama - Kıvırcık kuzu postu BERKANT : Bozulmaz yemin BERKAY : Ay gibi güçlü BERKE : Kamçı BİLGEHAN : Göktürk hakanı BİLGİN : Alim, bilgili kişi BİRANT : Tek yemin. Özelliği olan yemin BOĞAÇ : Bir Dedekorkut kahramanı BORA : Şiddetli rüzgar BORAN : Rüzgar şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı. BUĞRA : Erkek deve BURAK : Hz.Muhammed'in Miraç gecesi bindiği efsanevi at BURÇ : Kale, hisar çıkıntısı - Güneş sistemi - sarp yamaç BÜLENT : Yüce, yüksek
  19. ŞİMDİ SIARA BEYLERİN isimlerinizin anlamı ( A) ABAY : Hünerli. ACAR : Becerikli,atılgan ACUN : Dünya,varlık AKAY : Beyaz ay, dolunay AKEL : Dürüst, güvenilir AKGÜN : Mutlu,sevinçli gün AKIN : 1.Arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olmak. 2.Baskın. AKTAÇ : Beyaz taç,gelin tacı AKTAN : Aydınlık gece ALİ : Yüce,ulu ALİCAN : Candan,cana yakın ALİŞAN : Şanı şerefi en yüksek olan ALKAN : Kızıl kan ALKIN : Sevdalı,aşık ALP : Kahraman,cesur,savaşçı ALPAR :Yiğit,cesur ALPASLAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi ALPTUĞ : Yiğitlik simgesi. ALPER : Yiğit insan, yiğit erkek. ALPEREN : Yiğit ve ermiş kişi. ALPHAN : Yiğit,hükümdar ALPTEKİN : Tek yiğit,prens ALTAN : Sabah güneş doğarkenki zaman ALTAY : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu ALTUĞ : Kızıl tuğ, al renkli. ANIL : Amaç, erek, hatırlanmak. ANDAÇ : Armağan,hediye ARAL : Takımada,sıradağlar. ARCAN : Saf,temiz AREL : Temiz,dürüst ARDA : 1.İşaret olarak yere dikilen çubuk. 2.Ardıl. ARGUN : Zayıf,güçsüz,dermansız ARGÜN : Temiz,aydınlık gün ARIKAN : Temiz soy ARIN : Temiz,saf - Alın ARİF : Anlayışlı,tanınmış,meşhur,bilgi sahibi ARKAN : Temiz kandan gelen - Üstün,galip ARKUT : Temiz ve kutlu. ARMAN : Hasret,özlem - Sıkıntı ARSLAN : Yırtıcı,güçlü,yiğit ARTUN : Kendine güvenen, onurlu. ATABERK : Şehzade eğitmeni - Devlet yetkilisi ATACAN : Hoşgörülü,babacan ATAK : Canlı,girişken-Cömert-Nişancı ATAKAN : Düşünmeden cesurca işe girişen ATALAY : Ünlü,şöhretli ATAMAN : Ata kişi,önder ATASOY : Ataların soyundan gelen ATAY : Bilinen,tanınmış ATİLLA : Savaşçı,fatih - Büyük,ünlü AYBAR : Gösterişli,heybetli AYBERK : Ay gibi güzel ve sağlam. AYDIN : Işıklı-Aylı gece-Açık,belli-Uğurlu AYHAN : Ay hakimi AYKAN : Soylu,asil AYKUT : Ay gibi uğurlu. AYTAÇ : Ay biçiminde taç AYTEK : Ay gibi AYTEKİN : Ay şehzadesi, prensi AYTUNÇ : Ay gibi güzel,tunç kadar sağlam AZİZ : Sevgili - Az bulunur- Muhterem AZMİ : Kararlılık - Güçlü,kuvvetli
  20. ( V) VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan. VAHİDE : Tek yalnızca bir tane. VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti VEDİA : Korunması için bırakılan emanet VERDA : Gül. VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli. (Y) YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları. YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm YAREN : Dost, arkadaş YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki YAŞAM : Hayat YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri. YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı YUDUM : Bir içimlik sıvı YÜKSEL : Başarı kazan, yücel YUDUM : Bir içimlik sıvı Z) ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü ZEHRE : Çiçek. ZELİHA : Züleyha, su perisi ZENNAN : Kadınlar ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı. ZERİN : Altından ya da altına benzer olan. ZERRİN : Altından yapılmış. ZEYNEP : Süs, bezek. ZİNNUR : Nurlu, ışıklı ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale ZUHAL : Satürn gezegeninin adı. ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su. ZÜBEYDE : Öz, asıl ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs. ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su. ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın. ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
  21. T) TAÇNUR : Mutluluk TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan TALHA : Güzellik TALİA : Güzel, şirin TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü TANAY : Secde eden TANSELİ : Şafak vakti gelen sel TANSU : Göğüsle ilgili TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden TENDÜ : Öz, asıl TENNUR : Yüksek, ulu TİJEN : Taç, taçlar TİLBE : Put - Güzel kadın TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat TUĞÇE : Küçük tuğ TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında TÜLAY : Ayın ince ışığı TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası TÜNAY : Gece ve ay TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız TÜRKÜ : Yankı, ses TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız U) (Ü) UBEYDE : Tanrının kölesi UĞURGÜL : Uğurlu gül UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev. ULYA : En yüce, en ulu, yüksek UMAY : Devlet kuşu UMUR : Görgü, deneyim UZEL : Usta, becerikli ÜLKÜ : Amaç, ideal ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah ÜNZİLE : Gönderilmiş ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet.
  22. (S) SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler SAHRA: Kır,ova,çöl SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli. SANAL: Sanlı ol, ünlen SANEM: Çok güzel kadın; Put SARA: Halis, saf, katkısız SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma SAYGIN: Sayılan, sevilen SAYIL: Her zaman saygı gör SEBLA: Uzun kirpikli göz SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından SEHER: Tan ağartısı SEL: Taşkın su SELDA: Bir söğüt cinsi SELEN: Haber, müjde SELİN: Gür akan su SELİNTİ: Ufak sel SELİS: Akıcı söz SELMA: Barış içinde,huzur,erinç. SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan SELVA: Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. SELVİ: İnce uzun ağaç SEMA: Gökyüzü; Göç SEMANUR: Nurlu gökyüzü SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik. SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik SEMİRAMİS: Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran Asur kraliçesi SEMRA: Esmer kadın. SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven SENAR: Yar, aşık, seven insan SENAY: Ay gibi güzelsin. SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı SERAY: Ay gibi güzel SEREN: Gemi direği SERMA: Kış soğuğu SERPİL: Gelişmek,büyümek. SERPİN: Yağmur SERRA: Rahatlık,kolaylık SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında SEVAL: Severek al anlamında SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek SEVDEM: Sevginin en son demi SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu SEVGÜL: Gül gibi sevilen. SEVİL: Her zaman sevilen biri ol SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen. SEYLAN: Sel, akma, akış SEYYAL: Akıcı, akışkan SEZEN: Hisseden, sezgili SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı. SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında) SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz SİMA: Yüz, çehre SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler SİMİRNA: İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı. SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim SİTARE: Yıldız SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı SONYAZ: Sonbahar SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği. SURPERİ: Peri güzeli. SUZAN: Yakan,yakıcı. SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın. SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli. SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek. (Ş) Şafak: Gündoğumundan önceki aydınlık. Şahane: Tam anlamıyla güzel. Şahika: Zirve, doruk. Şanal: Ünlen, ünün yayılsın. Şansal: Ünün yayılsın. Şayeste: Uygun, layık. Şaylan: Övünen, gururlu, neşeli. Şaziye: Sevinç, gönül ferahlığı. Şebnem: Su damlacığı, çiy. Şefika: Acıyan, esirgeyen. Şehnaz: Çok nazlı, Türk müziğinde bir makam. Şehrazat: Özgür. Şehriban: Şehrin ileri geleni. Şelale: Çağlayanın büyüğü. Şenay: Ayın parlaklığı, güzelliği. Şengül: Güleryüzlü. Şeniz: Mutlu, sevindiren iz, hatıra. Şennur: Neşeli, nurlu. Şenol: Şen, mutlu ol. Şeref: Büyüklük, ululuk.
  23. O) OKSAL: Ok at; Oka ilişkin OKŞAN: Sevil,şefkat gör. OLCA: Ganimet,bolluk. OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen. ONGU: Sağlık,mutluluk. ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı. (Ö) ÖDÜL: Armağan ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa. ÖĞÜT: Tavsiye. ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat. ÖNAY: Yeni çıkmış ay ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden. ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç, ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler ÖZNİL: Nil gibi verimli. ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık. ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün. ÖZTEN: Güzel tenli. P) PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında PERÇEM: Kahkül PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse PERRAN: Uçan, uçucu PERVİN: Ülker yıldızı PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak PINAR: Büyük su kaynağı PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık. R) RABİA: Dördüncü. RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı. RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe REBİA: Bahar. RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can. REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu RİMA: Dişi ceylan yavrusu ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk. RUHAN: Güzel kokulu RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz RUHŞEN: Neşeli,canlı. RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan. RUKİYE: Büyü,sihir. RÜÇHAN: Üstünlük RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut.
  24. (M) MAHİRE: Hünerli,becerikli. MAHPERİ: Güzeller güzeli. MAİDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet MANOLYA: Bir süs bitkisi MARAL: Dişi geyik MAVİSU: Deniz MAYIS: Bir bahar ayı MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi") MEDİHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın. MEHİR: Ay parçası MEHPARE: Ay parçası gibi güzel. MEHTAP: Ay ışığı,dolunay. MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın MELDA: İnce ve taze bedenli MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi) MELİHA: Güzel,şirin,sevimli. MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi. MELİS: Bal, bal arısı MELİSA: Oğul otu MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek MERAL: Dişi geyik,ceylan. MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü MERİÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak MERİH: Mars gezegeni MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı MERZE: Mercan. MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik. MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler. MİHRİBAN: Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü. MİHRİCAN: Dost,sevgili. Sonbahar. MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel. MİHRİNAZ: Çok nazlı. MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan. MİMOZA: Bir süs bitkisi MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi. MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan MİRCAN: Güneş gibi aydınlık. MÜGE: İnci çiçeği MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış MÜJGAN: Kirpikler. (N) NADİDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz. NADİRE: Az bulunan. NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz NAHİDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız. NARİN: İnce, ince yapılı, kibar NAŞİDE: Şair,şiir okuyan ve yazan. NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin. NAZER: Nazar NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı. NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m) NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında NECLA: Evlat,çocuk. Soylu. NEFİSE: Çok güzel,değerli. NEHAR: Gündüz anlamındadır NEHİR: Akarsu, ırmak NEHİRE: Gereğinden fazla. NERGİS: Bir süs bitkisi NERMİN: Yumuşak,narin,ince. NESLİ: Soylu. NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden. NESLİŞAH: Şah soyundan NESRİN: Yaban gülü NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im) NEŞVE: Keyif,neşe. NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam NEVAL: Talih,kader,kısmet. NEVADE: Torun anlamında NEVBAHAR: İlkbahar, ilkyaz NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece NEVGÜL: Yeni açmış gül NEVİD: Yeni, yepyeni NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık. NEVRES: Yeni yetişen. NEYİR: Işıklı, aydınlık, parlak NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün. NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert. NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem. NİSA: Kadın,kadınlar. NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık NURAN: Nurlu,ışıklı. NURAY: Işık saçan. NURCAN: Aydınlık insan. NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan. NURGÜL: Nur+Gül NURGÜN: Nur+Gün NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan. NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler NÜKHET: Güzel koku NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.