emre_s

öncelikle size sen diye hitap ettiğim için özür dilerim. dikkatimden kaçmış. ikinci olarak ben askerlik yapmış arkadaşlar bunu iyi bilirler derken cinsel bi anlam katmadım yazıma. sadece şunu söylemeye çalıştım. askerde etrafında binlerce erkeğin en saf halini görüyosun ve kadına duyduğun cinsel değil manevi özlem artıyo. ayrıca bunu ucuz bulmanız da ayrıca bir tartışma konusu olur ama uzatmak da istemiyorum. ayrıca o kapiş kelimesi hiç hoş olmamış. burda birbirimize kulp takmaya veya kapak yapmaya çalışmadığımızı zannediyodum!!! tekrardan özür diliyorum sen diye hitap edip gereksiz samimiyet kurduğum için.

acaba beyni kafatasının içinde çalışan bayan arkadaşlar neden tarih boyunca adamakıllı bi mucit çıkararamış. elektrik, telefon, uçak, bilgisayar, asprin, televizyon...vb. gibi insan hayatını rahatlatan icatlar neden hep erkek beyninin ürünü. beyni kasıklarında olduğu için mi? kadınlar güzel ve alımlıdır. ve ben de severim kadınları. en azından gay değilim ama akıl konusunu da erkelere karşı üstünlük olarak kullanırsanız bence siz zararlı çıkarsınız. tarihi sürece baktığın zaman yapılan her eylemde erkeği görürsün. ya savaşı bile erkek başlatıyo. şimdi de öyle değil mi. şirketlerin patronlarına baktığında % 95 erkek. bayanların çoğu ya sekreter ya memur. hadi bizim türkiye de bunu mazur görelim. çünkü biz de kadına hakları çok geç verildi. avrupada da aynı ama. fransanın parlementosuna bakınız. kaç tane bayan kaç tane erkek var. veya almanyanın, italyanın. dünyanın en zengin ilk 100 insanının içinde 2 tane bayan var. onlarda kocası öldüğünde kalan mirasla o listeye giriyo. dünya kadın olmadan çekilmez. bu bir gerçek. askerlik yapan arkadaşlar bunu iyi bilirler . ancak şunu da kabul edelim ki bu iki cins birbirini tamamlıyo bu arada iş bilenin kılış kuşananın. kullananın değil yani. onlar cuk oturtmuşta sen ıskaladın biraz

valla biz burda dursak da farketmez seden. kan bürümüş bunların gözünü

teşekkür ederim ece. yani şu senden gördüğüm yakınlık beni hayata bağlıyo

forum yeni feministler kazanmış....

yanlış anlamalar hız kesmeden devam ediyo yani. o kadar da ara vermiştik ya ama o olay hakkaten çok garipti. hiç öyle bi cevap beklemiyodum. ben de hala düşündükçe gülüyorum kızın cevabına

küsmedim de kaçmadım da teşekkür ederim hoşbuldum

ya herkesin başına gelebilir. iletiyi gönderemediniz dedi önce. sonra ben bi kez daha deneyince ikisini birden yayınladı. silemedim de. gülcek ne var ki. bu arada tşk ederim hoşbulmuşum

işallah senin de başına gelir aynısı

tanışma topiğinden hatırlıyorum ben sizi sizin beni hatırlamamanız ne kadar gurur alıcı bi bilsen ya aynı mesajı 2 kez gönderdim yanlışlıkla. admin silerse sevinirim. kusura bakmayın

tanışma topiğinden hatırlıyorum ben sizi sizin beni hatırlamamanız ne kadar gurur alıcı bi bilsen

benim de uzun süre dışardan gördüğüm ve hoşlandığım bi kız vardı. bi süre göz takibi yaptıktan sonra (halk tabiriyle kesişme) konuşmaya karar verdim. ona kendisinden hoşlandığımı söyleyecektim. fırsatını kolladım ve bir gün sokakta yürürken punduna getirip yalnız kaldığı anı yakaladım. yanına gidip bi saniye bakarmısın dedim. döndü ve bana anlamsız gözlerle baktı. zaten o an 0-1 olmuştu. müsaitseniz konuşabilirmiyiz dedim. aynı saniye de hayır cevabı aldım. bende durum 0-2 olunca bi şeref sayısı almak için espri yapmak istedim. neden kontörlüsünüz galiba dedim. duyduğum tarihi cevap maçı bana 3-2 kazandırdı. ''hayır ondan değil benim çıktığım bi çocuk var''. tabi öyleya bende onun sahiden kontörlü olup olmadığını merak etmiştim değilmi. peki acaba bu kız akıllı mı? benim kişisel görüşüm bu kızın yanında bulunanların derhal ambülans çağırıp kızı kliniğe yatırmaları gerektiğidir. ama tabi takdir siz değerli halkımızın...

mesliste 550 tane eşek var dediği için mahkemeye verilen ve bunun üzerine meclisteki 550 tane eşekten özür diliyorum diyen bir türk dünyaya bedel ama 1500 türk lirası bir alman markına diyerek benim gibi bir çok forum kullanıcısına imza imkanı sunan (tabi mark kalktığı için güncellememiz gerekti) yurtdışında çalışıp para kazanmak zorunda kalmış gurbetçi dostlarımız için de mizahı bir atasözü düşünerek; dağ dağa kavuşmaz ama türk almana kavuşur diyen oynadığı rollerdeki mizahi üslubu görüldüğü gibi hayatına da yansıtabilmiş adam gibi bir adamdır. artık bu değerleri ölmeden önce farkedelim bence.

8. Tümen Komutanı Albay Kâzım Sevüktekin orduda Efe Kâzım diye anılan babacan, kabadayı bir komutandı. Takdim için yanına getirilen yeni genç subaylarla pek kısa konuştu, isimlerini, nereli olduklarını sormadı. Hatta yüzlerine bile pek az baktı. Başarı dilemekle yetindi. Komutanın bu soğuk tavrı Kurmay Başkanını şaşırtmıştı. Ağzını arayınca komutanın birden gözleri doldu: “Yahu bu aslan gibi çocuklar birkaç gün içinde şehit olacaklar. İsimlerini bilmez, yüzlerini hatırlamazsam, acıya daha kolay katlanıyorum. Anlayabildin mi?” “Sözüm bitmedi. Önemli bir sorunum daha var.” Hasan Saka homurdandı: “Anlaşıldı, yine para isteyeceksin.” “Evet. Çünkü…” “Biliyorum, ödeneğin var ama paran yok. Hâlbuki ilaç alman lazım.” Maliye Bakanı’nın derdini bilmesi Dr. Refik Bey’e ümit verdi: “Evet.” Hasan Saka, “Sen para diye çok geldin gittin…” dedi, “…yandaki odanın Maliye Bakanlığı olduğunu iyi bilirsin. Odadaki kasa da devlet hazinesidir. Kasayı kapatmadım bile. İçinde para bulursan al, helal olsun.” “Peki, ne yapacağım?” “Veresiye alacaksın.” Refik Saydam titremeye başladı: “Rica ederim Hasan Bey! Dünyaya kafa tutan bir hükümet, ordusunun ilacı için mahalle eczanesine el açar mı? Biri duysa ne der?” Hasan Saka istifini bile bozmadı: “Ne diyecek? ‘Bunların paraları yok ama yürekleri var’ der. TURGUT OZAKMAN - Şu Çılgın Türkler

rica ederim o senin müthişliğin

DEDE BAHÇEDE OYNAYAN TORUNUNU İZLER. TORUNU BAHÇEDE KAZMA KÜREK OYNARKEN Bİ DELİĞİN İÇİN DE SOLUCAN BULUR ÇEKİP ÇIKARIR SOLUCANI O SIRA DEDESİ BUNU FARK EDER VE TORUNUN ZEKİLİĞİNİ OLÇMEK İÇİN YANINA GİDİP - "O SOLUCANI TEKRAR DELİĞE SOKABİLİRMİSİN" DER. TORUNU: -"EVET DEDE" DER. DEDENİN SURATINDA HAFİF Bİ TEBESSÜMLE: -"SEN ONU TEKRAR DELİĞE SOK BENDEN SANA 10 LİRA " DER. ÇOCUK İÇERİ ANNESİNİN ODASINA KOŞAR SAÇ SPREYİNİ KAPTIĞI GİBİ SOLUCANA SIKMAYA BAŞLAR SOLUCAN KALEM GİBİ DÜZLEŞİR. GERİ BAHÇEYE DÖNER VE AYNEN ÇIKARDIĞI GİBİ DELİĞE SOKAR DEDE ŞAŞKIN ŞAŞKIN 10 LİRAYI TORUNUNA VERİR.. ERTESİ GÜN ÇOCUK GENE BAHÇEDE OYNAR BU SEFER NİNESİ YANINA GELİR ÇOCUĞUN ELİNE 20 LİRA SIKIŞTIRIR VE: -"SEN DEDENE NELER ÖĞRETMİŞİN ÖYLE" DER

Dünya çapında bir anket yapılmış. Sadece bir soru sorulmuş:"Lütfen dünyanin geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz." Anket büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmış. Çünkü; - Afrikada insanlar "yiyecek" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. - Batı Avrupa'da insanlar "eksiklik" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. - Doğu Avrupa'daki insanlar "kişisel göruş"un ne anlama geldiğini bilmiyorlar. - Orta Doğu'da insanlar "çözüm"un ne anlama geldiğini bilmiyorlar. - Güney Amerika'daki insanlar "lütfen" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. - İsrail'deki insanlar "dürüstlük" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. - Ve Amerika'daki insanlar "dünyanin geri kalan kısmı"nin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

Amerikadan çok zengin bir işadamı Türkiye'yi ziyaret eder. Futbola ilgisi olan adam türkiyedeki futbol klüplerini ziyaret etmeye başlar. Önce bildiği tek türk takımı galatasarayın klüp binasına gider ve başkanla görüşür. Sonrasında başkan kendisini Galatasarayın kupalarının bulunduğu müzeye götürür. Burasını çok beğenen coni bir kupa satın almak ister ve önünde gördüğü büyük kupanın fiyatını sorar. klübe pek bir hayrı olmayan klüp başkanı da kupayı satmaya karar verir ve 1 milyon dolar ister. Adam parasını öder ve kupayı alır. Daha sonra nerden duymuşsa fenerbahçeyi de ziyaret eder. klübün zengin başkanı onu kupa müzesine götürür.coni oradaki kupaların hiçbirini beğenmez ama bir kupa da oradan almak ister. Başkana fiyatını sorar ve şok bir cevap alır. 100 milyon dolar. Coni çok şaşırır ve buradaki kupaların neden galatasarayın kupalarından pahalı olduğunu sorar. başkanın verdiği cevap çok anlamlıdır; Çünkü bunların hepsi antika

Ölüm döşeğinde olan bir adam 3 evladına mirasını kasabadaki kadının paylaştıracağını söyler ve adresi verir. Adam bir müddet sonra ölür ve 3 oğlu kadıya gitmek için yola koyulur. Yolda giderlerken bir adam görürler ve adam kaybettiği devesini görüp görmediklerini sorar. Büyük evlat: - Senin devenin bir gözü körmüydü? - Evet. Ortanca evlat: - Senin devenin kuyruğu kesikmiydi? - Evet. Küçük evlat: - Peki senin devenin bir ayağı topalmıydı? - Evet.Gördünüzmü peki nereye gitti benim deve? 3 evlar görmediklerini söylerler. Ancak duruma inanmayan adam onlarlabirlikte kadının yanına geleceğini onları kadıya şikayet edeceğini söyler. Kasabaya vardıklarında kadıya durumu anlatır ve kadı sorar: - Sen nereden bildin devenin bir gözünün kör olduğunu? - Yol kenarındaki ağaçların sadece sağ tarafındaki yapraklar yenmişti bende devenin sol gözünün kör olduğunu düşündüm. - Peki sen nereden bildin devenin kuyruğunun kesik olduğunu? - Yolumuzun üstünde deve pisliği vardı ancak dağınıktı. Bende devenin kuyruğu olmadığı için pisliğin düşerken dağılacağını düşündüm. - Pek sen nereden bildin devenin bir ayağının topal olduğunu? - Derenin kenarında devenin ayak izlerini gördüm ancak 3 ayağının izi tam fakat birisi yarımdı. Bende bir ayağının topal olduğunu düşündüm. Bunun üzerine çocukları haklı bulan kadı adamı gönderir ve çocukları akşam yemeğiiçin evine götürür. Yemeği yerken kendisinden daha akıllı olan bu 3 evlata mirası nasıl paylaştıracağını düşünen kadının aklına bir fikir gelir. Siz yemeğinizi yeyin benim bir işim var diyen kadı kapının eşiğinden çocukları dinleyip onların niyetlerini öğrenmek ister. Büyük evlat: - Kuzunun eti iyiymiş ama keşke it emmeseymiş. Ortanca evlat: - Şarap iyiymiş ama keşke mezar toprağından olmasaymış. Küçük evlat: - Kadı iyi adammış ama keşke yarım erkek olmasaymış. Bunun üzerine kadı hemen yola koyulur ve kuzuyu aldığı yere gider. - Senden aldığım kuzu ne emdi? - Kadı bey o kuzunun anası ölmüştü bende kapının önünde duran köpeğe emdirdim. Daha sonra şarabı aldığı yere gider. - Sen şarabı yaptığın üzümü nerede yetiştirdin? - Kadı bey buralarda üzüm sadece mezar toprağında yetişebiliyor. O yüzden bende mezar toprağında yetiştirdim. Ve nihayetinde annesinin yanına gider. - Anne ben yarım erkekmiyim? - Oğlum senden yıllarca gizledik üzülmemen için. Sana küçükken ormanda tecavüz etmişlerdi sen hatırlamazsın. Hemen eve gidip çocuklara sorar: - Sen kuzunun it emdiğini nerden bildin? - Kuzuların kaburgasının arasında bir bölüm var orda yağ olmaz, köpeklerin olur ve bunda vardı. - Sen şarabın mezar toprağından olduğunu nereden bildin? - Çünkü içtikçe neşe değil keder veriyordu oradan bildim. - Peki sen benim yarım erkek olduğumu nerden biliyorsun lan? - Eve girerken duvarda asılı olan Fenerbahçe bayrağını gördüm.

ya aslında ben fazla büyütmüşüm. geri dönmeye dönecem ama adnan şensesin 10 kere müziği bırakıp döndüğü gibi olması kanıma dokunuyo:D bari biraz zaman geçsin. bu arada siyasi forumlara dadandım. çok ateşli tartışmalara giriyorum:D sizin gibi gençleride siyaset arenasında görmek isterim (gençler derken sedalina ve meliskoo üstüne alınmasın, onlar evde kalmışlar kategorisinde) eminim sedalina ve meliskoo seni foruma çağıran dillerim kopsun diyodur arkadaşlar uzun lafın kısası bu foruma bişeyler yazmak çok keyifli. o yüzden bende yazacağım ancak biraz zaman geçmesi lazım(bari millet jubilemi unutsun) beni çağıran ve forumda kalmamı isteyen yüreklerin herbirine çok teşekkürler

ece neden öyle düşünüyosun ki. ben kimseyi töhmet altında bırakmak istemedim. işte sorunda bu.bak yanlış anlaşılmalardan dolayı yazdığım ayrılık yazısı bile yanlış anlaşıldı; birisine iltifat ediyorum küfür gibi cevap alıyorum. birisine sen iyisin diyorum. düzgün söyle diye cevap alıyorum. yani demek ki ben elimi kolumu mimiklerimi kullanmadan meramımı anlatmayı beceremiyorum. artık topiclere yorum yazmamamın sebebi budur. şahıs merkezli olsaydı kişinin kendisiyle halledebilirdim ama benle ilgili. zaten bu yoncayıda artık yanlış anlaşılmamak için kullanıyorum bu arada seden ben ayrılmadım. yazdıklarınızı sürekli okuyorum.ama artık yazmayacam. beselediğin iyi niyetlerde tamamen karışılıklı. umarım bütün dileklerin gerçekleşir

arkadaşlar 1 aydan fazla bir süredir bu foruma katılmaktayım. bu benim internet aracılığı ile fikir çatışmasına girdiğim ilk forum. bunun hoş olabileceğini hatta becerebileceğimi düşünüyordum.maalesef istemeden de olsa biçok arakdaşı kırdığımı ve anlatmak istediğimi genel olarak anlatamadığımı farkettim. bu yüzden artık katılımcı değil sadece izleyiciyim. hepinizin yorumlarını okumak bana keyif veriyo. ama sizin yazdıklarınıza bişeyler yazınca (daha doğrusu yazamayınca) keyfim kaçıyo. şu ana kadar istemeden de olsa kırdığım veya kızdırdığım arkadaşlardan özür diler hepinize mutluluklar dilerim

anladım. kusura bakma ben haksızım

galiba bu kez çizmeyi aştım. eğer istemeden kırdıysam özür diliyorum ece. formundasın yine bugün