Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

öğrenmenin yaşı yoktur

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    11
  • Katılım

  • Son Ziyaret

öğrenmenin yaşı yoktur - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Bu yazıyı okuduğunuz sırada Ortadoğu bir kez daha İsrailliler ile Müslümanlar arasındaki çatışmalara sahne oluyor. İsrail ordusu, Filistinli sivillerin yerleşim birimlerini acımasızca bombalıyor, çocuklara ateş açıyor, Filistin'i yaşanmaz hale getirmeye çalışıyor. Filistinli bazı radikaller ise, İsrail'in sivil halkını hedef alıyor, masum çocukları veya kadınları hedef alan korkunç intihar saldırıları ile dehşet saçıyorlar. Müslümanlar olarak bizim temennimiz, her iki tarafın da öfkesinin ve nefretinin dinmesi, akan kanların durması ve Ortadoğu'ya barış gelmesidir. İsraillilerin masum insanları vurmasına da, bazı radikal Filistinlilerin teöre başvurarak masum İsraillileri bombalamasına da karşıyız. Bizce bu çatışmaların sona ermesinin ve Ortadoğu'ya gerçek bir barış gelmesinin en önemli şartı, her iki tarafın da kendi inançlarını samimi ve doğru bir şekilde anlaması ve uygulamasıdır. Çünkü İsrail-Filistin çatışması, Yahudiler ve Müslümanlar arasındaki bir "din savaşı" kimliğine bürünmüş durumdadır. Oysa böyle bir din savaşının yaşanması için hiçbir neden yoktur. Yahudiler ve Müslümanlar, aynı şekilde Allah'a inanan, aynı peygamberleri seven ve sayan, aynı ahlaki prensiplere sahip olan insanlardır. Birbirlerine düşman değildirler; aksine ateizmin ve din düşmanlığının yaygın olduğu bir dünyada birbirlerinin müttefikidirler. Bu temel prensip üzerine, İsraillilere (ve tüm Yahudilere) çağrıda bulunuyoruz: 1) Müslümanlar ve Yahudiler, tüm evrenin ve canlıların Yaratıcısı olan tek bir Allah'a inanmaktadırlar. Hepimiz Allah'ın kullarıyız ve O'na döneceğiz. O halde neden birbirimize düşman olalımı İnandığımız kutsal kitaplar birbirinden farklıdır; ama hepimiz o kitaplara Allah'ın vahyi olduğuna inandığımız için uyuyoruz. O halde neden birbirimize cephe alalım? devamı için; http://filistinzulmu.com/israillilerecagri.html
  2. Arkadaşlar uzun zamandır yazamadım. Tatile ancak girebildik. Ve yine nette sörfe başladım ve size bedava belgesel indirebileceğiniz bir site buldum. http://www.divxvar.com/ iyi seyirler...
  3. Vizyona giren X-MAN filminin ana konusu ne? MUTASYON . Peki mutasyon filmin anlattığı gibi harika mutant canlılar mı ortaya çıkarıyor. HAYIR. Mutant demek sakat demektir.Bu filmin amacını anlayor gibiyim ama... Mutasyonla ilgili bilgiler için ; http://www.evrimcilerinitiraflari.com/07.htm inceleyebilirsiniz.
  4. İş hayatının altın kuralları Bu temel bilgileri unutmayın... Başarı için çok şey gereklidir ama bunların en önemlisi kendine güvendir. Başarı için en önemli şey kendine güvenmedir. İyi olduğunuza inanmazsanız başarılı olamazsınız. Başarılı olmak istiyorsanız işe kendinize güvenerek başlayın ve cesaretinizi destekleyecek bir basarı çizelgesi oluşturana kadar güveninizi arttırmayı sürdürün. İyi olduğunu bilen kişi daima iyi işler yapar. İş hayatında bir işin verebileceği zengin zevklerden yaralanmanın da bir yolu vardır. İşinize sadece iş olarak bakmaktan vazgeçin ve onu bir spor olarak görmeye başlayın. Bu size şunları kazandırır: 1-İşinizden büyük zevk alırsınız 2-Bağımsızlık kazanırsınız 3-İş hayatının rekabetinden büyük zevk alırsınız 4- İşinizde tanınırsınız. Mesleğinize spor değil iş olarak bakarsanız şunları kaybedersiniz: 1- Sağlığınızı kaybedersiniz 2-Uykunuzu kaybedersiniz 3-Çalışma etkinliğinizi kaybedersiniz 4-Zirveye çıkma şansınızı kaybedersiniz. Siz bir satıcısınız Burada sözünü ettiğimiz satış şekli, yetenekten çok davranışlarla ilgili. İlk izlenimlerin kalıcı olmasının bir nedeni vardır. Birisi sizinle karşı karşıya geldiğinde hakkınızda hemen bilgi edinir. Onda bıraktığınız izlenimleri bilinçli bir şekilde sınıflandıramaz ama yinede o izlenimi alır ve bir yere saklar. Elinizi sıkarken, gücünüzü hisseder, sesinizin cesaret yansıtıp yansıtmadığını duyar, yürümenize bakar. Paketinize özen gösterin Kendinizi paketleyiş biçiminizle ona pek çok bilgi verirsiniz. Giyiminize ve bakımlı olup olmayışınıza göre, sizin düzenli veya düzensiz, rahat ya da sinirli, resmi veya samimi, tutucu veya yeniliklere açık bir insan olduğunuza karar verir. Kişinin masası, çalışma odası, ya da bürosu, onun hakkında neler ortaya koyar, bir bilseniz şaşırırsınız. Kendisi içeride yokken bile birinin bürosuna girerek, onun hakkında bir hayli bilgi edinebilirsiniz. Bürosu bir çalışma yeri olarak mı, yoksa bir vitrin gibi mi düzenlenmiş? Yoksa her iki durumda bu büro için geçerlimi? Oda, sahibinin özelliğini yansıtacak şekilde zevkle ve kişisel olarak mı döşenmiş? Yoksa yalnızca dekoratörün zevkini yansıtan lüks ve modern bürolardan birimi. Yine aynı şekilde bir büronun genel görüntüsüne bakarak, buranın işinden nefret eden biri tarafından mı, yoksa işini çok seven biri tarafından mı kullanıldığını anlarsınız. Yapacaklarınızı iyi düşünün Yapıp söylediklerinizin gelecekte ki sonuçlarını daima düşünün. İş hayatı, satın alanlar ve satanlardan oluşur. Hiç unutmamanız gereken başka bir kural: "Satanlar, alanlardan daima daha çok kazanır.!" Önemli bir nokta: "İnsanlar kendilerine bir şeylerin satılmasından hoşlanır." İyi pazarlamacıyı kendilerine bir şey satmak için dil dökerken görmek onları mutlu eder. İnandıkları bir satıcıdan bir şey almaya da bayılırlar. Alıcılar, kendilerinin kaptan olduklarını sanırlar. Bırakın öyle sansınlar. Her iyi satıcı, aslında kendisinin kaptan olduğunu bilir. Ucuz oyun oynamayın Kimsenin yüzüne söyleyemeyeceğiniz şeyleri arkasından söylemeyin. Alay, kinaye ve iğnelemeler iş hayatının küçük tuzaklarıdır. Durmayın, patronunuza rakibi hakkında üstü kapalı, hoş olmayan bir yorumda bulunun! Ne olacağını göreceksiniz. Belki patronunuzun gözünde adamı küçültmeyi başaracaksınız. Ama bakın kendinize ne yaptınız, Patronunuz, bilinçli ya da bilinçaltında, aynı yöntemi kendisi için de kullanılıp kullanılmadığını merak edecek ve sizden kuşku duymaya başlayacaktır. Her şerde hayır, her hayırda şer gizlidir Yenilgi, ortada bir hata olduğunu gösterir. Olmasaydı, yenilmezdiniz. Durumunuz en azından tedbirsiz davrandığınızı gösterir. Tamam! Ortada bir hata varsa, şimdi değişiklik yapmanın tam zamanı Büyük bir yenilgiden sağ çıkıp, geri dönüş yaptınızsa, pek çok yönden daha güçlü olduğunuzu göreceksiniz. Yenilginin yıkıntıları arasından, daha büyük bir zaferin malzemesini bile çıkartabilirsiniz. Tabi kazanmasını bilen bir kişi iseniz. Felaketi başarıya döndürmek için yapılacak üç şey vardır: Birincisi: Felakete karşı hazırlıklı olun. İkincisi: Felaketin neden olduğunu araştırın Üçüncüsü: Karşı saldırıya geçin! İki kişinin bildiği sır değildir Kimsenin sır tutmadığını aklınızdan çıkarmayın. Bunu bildiğinize göre, bu bilgiyi yararınıza kullanabilirsiniz. Bunun da dört yolu vardır; Önce sırrınız olmasın. İkincisi sırrınızı açtığınız kişilerin sayısı asla beşi geçmemeli. Bu sayı beşin üstündeyse, hayatınızı herkesin önüne sermiş sayılırsınız. Üçüncüsü "sırları" ustaca bir haberleşme yolu olarak kullanın. Şayet duyulmasını istediğiniz bir şey var ise bunu sır olarak söyleyin, göreceksiniz ki bu çok kısa vakitte yayılmış… Mümkün olduğu kadar az hata yapın. Bir tek hatanın felaketiniz olabileceğini düşünün. Hatalar, ders almanın en kötü ve en pahalı yoludur. Hatalarınız gerçekten büyükse, çok zeki biri olabilirsiniz: Ama bunu gösterme fırsatı bulamazsınız. İş hayatında hata yapmak, arabayla yolda kaybolmaya benzer. Yola çıkmadan, gözünüzü iyice açıp nereye gittiğinize baksaydınız, kaybolmayacaktınız. Şimdi geri dönüp doğru yolu bulmanız on kat daha fazla zaman alacaktır. Herkesin amacı farklıdır. İş hayatınızın kişisel amacını öğrenin. İnsanlar çok garip nedenler yüzünden çalışır. İş hayatında, paranın ötesinde onları yönlendiren şeyler de vardır. Somut ödüller, ego tatmini, toplumsal temaslar, yapabilirliğin ifadesi, ataklık ya da yarışma arzusu, kaçış, rahatlık, görev ve kişilikteki garip eğilimler insanları çalışmaya yönlendirir. Hedeflerinizin ne olduğunu iyi bilin. Hedef saptama, başarınızı etkileyebilecek en önemli yeteneklerden biridir. Sizi amacınıza ulaştıracak olan hedefleri saptamadan, iş hayatında bir yere varamazsınız. Stratejinizi bile tasarlayamazsınız. Büyük bir ihtimalle saptayacağınız mantıklı hedeflere ulaşacaksınız. O yüzden hedefleriniz bir anlam taşıyacak kadar yüksek olmalıdır. Düşmanlar hayatın bir gerçeğidir İş dünyasında düşman, kin bağlamış bir arkadaş ya da bir rakiptir. Bu düşman, kendi başarısını ne kadar çok ister ise sizin başarısızlığınızı da o kadar çok ister. İş hayatında düşmanım yok diyorsanız, ya kendinizi aldatıyorsunuz, ya da dahi bir politikacısınız. Mecbur oluncaya kadar karar vermeyin. İş hayatında insanlar kararlarını genellikle çok erken verirler ya da sıralamaları yanlıştır. Verdiğiniz her karar bir çeşit fedakârlıktır. Size bir şeylere mal olmaktadır. Vereceğiniz bir karar seçeneklerinizden fedakârlık etme anlamına gelebilir. Bir şeyi yapmaya karar vermek onun dışında hiçbir şeyi yapmamak demek olabilir. Mecbur oluncaya kadar karar vermeyin Önsezilerinize kulak verin Onlar da herkesin mantığı kadar doğrudur. Karar verebilmek için sadece gerçekleri bilmek yetmez. Bir kararın niteliği sizin gerçeklere eklediklerinize bağlıdır. Kazandığınızda da, kaybettiğinizde de, gülümseyerek, çevrenize yenilmez olarak ün salın Sözünüzde durun Verdiğiniz veya verdiğiniz sanılan bir sözü tutun. İş hayatında her gün milyonlarca insan milyonlarca şey vaat eder. Bütün bu vaatler iş hayatını bir araya getiren ipliklerdir. Ne yazık ki bu ipliklerin çoğu birbirine karışmış düğümlenmiş, takılmış, kısalmış ya da kopmuştur ve ne yazık ki, iş vaadi yetersiz, güçsüz ve yarasızdır. Açık kapıları kapatmayın İş hayatında atılacak en olumlu adımlardan biri her türlü ihtimale açık durumlara girmemektir ya da daha işin başında iken bütün açık kapıları kapanmamak gerekir. İki numaralı adamın gücünü asla küçümsemeyin. İş hayatında insanları övmek bir teşvik kaynağıdır ama bu tür tavsiyeler iyi bir otomobilin her türlü yol koşulunda her zaman en yüksek hızla gidebileceğini ileri sürmeye benzer. Yani ustaca kullanmayı bilmezseniz tehlikeli ya da zararlı olabilir. Beraber çalıştığınız kişileri tartmak önemli bir kuraldır. Bazı şirketlerin iyi elmanlar bulmak için paralarını ve zamanlarını boşa harcadıkları da bilinen bir gerçektir. Kişileri tartabilmek için buna hiç gerek yoktur. Sadece onlara çözmekten hoşlandıkları sorunları halletmeleri için bir fırsat verin, yeterlidir. Kendi işiniz bilin İnsani, çözmekten hoşlandığı sorunların boyutuna göre tartabilirsiniz. Hangi görevde olursanız olun, görevinizi kendi işiniz gibi yapın. Hangi görevde olursanız olun görevinizi kendi seviyenizdeki biriyle rekabet ediyormuş gibi yapın. İş hayatının en olumlu ve insani tatmin eden yönlerinden biri yenilecek olsanız bile sizin kadar basarılı olan biriyle rekabet ederek yeteneklerinizi geliştirebilmenizdir.
  5. Türkiye şu anda Türkiye ise bu O'nun şükre şayan çabalarıyla olmuştu. Unutmayalım, unutturmayalım... www.atamizindeyiz.com Kefen siyrildi ve... Ozel solusyonla islatilmis pamuk kitlesi kaldirilinca Ata'nin yuzu ortaya cikti. Derisi kahverengi bir hal almis, ama hatlari bozulmamisti.Sanki uyuyordu...8 Kasim 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Sevki Mutlu'nun ev telefonu caldi. Prof. Mutlu, Ankara Tip Fakultesi Histoloji ve Embriyoloji Kursusu Baskani'ydi.Patalogdu. Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygun'du...Aygun, "Hocam" dedi, "10 Kasim gunu Atamizin naasini Anitkabir'e tasiyacagiz. Bunun icin bir komite kurduk. Naasi geleneklere uygun olarak topraga defnedecegiz. Ancak bozulmadan korundugunu belgelemek icin muayene etmenizi rica ediyoruz."Prof. Mutlu once reddetti. Mutlu, o sirada 40 derece atesle yatiyordu. Hastaligini gerekce gostererek bu gorevi bir baska meslektasinin yapmasini rica etti.Ancak Vali Aygun israrciydi: "Ben sizi sarar sarmalar gotururum, bu tarihi bir gorev" dedi.Mutlu kabul etti ve 9 Kasim sabahi Etnografya Muzesi'ne gitti.Basbakan Adnan Menderes oradaydi. Meclis Baskani Refik Koraltan ve eski baskan Abdulhalik Renda da...Mutlu, gorevden affini istemekle ne buyuk hata ettigini o zaman anladi.Gercekten tarihi bir taniklikti bu... Ata'nin gul agacindan tabutu, 4 Kasim gunu, gecici kabrinden cikarilip muzenin holundeki mermer katafalka konulmustu. Bir hafta boyunca sirayla ogrenciler, subaylar ve generaller katafalk basinda nobet tutmustu. Nihayet tabutun acilma gunu gelip de komite uyeleri tamam olunca, Prof.Dr. Kamile Mutlu "Baslayin" talimatini verdi Bunun uzerine tabutun vidalari sokuldu. Tahta tabutun icinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmis olma ihtimal dusunulerek once bir burgu ile delik acildi. Gaz ya da koku çikmadi.Sanduka talas doluydu. Sandukanin ici, muhafaza solusyonu ile islatilmis tahta talasi doluydu. Bu talas, naasin ayak yonune dogru toplandi. Talasin arasinda,agzi kapali ve ici sivi dolu bir sise bulundu. Bu,cesedi muhafaza icin kullanilan solusyondan bir numuneydi. Uzerinde terkibi yaziliydi.Ata'nin naasi beyaz kefene sarilmis, sonra kahverengi bir musambayla kaplanmisti.Sargilariacmaya basladilar. Herkes nefesini tutmustu. Cunku, "Naas curuyup bozulmus, cikan gazlar tabutu patlatmis,nobetci er, kokudan bayilmis" diye bir suru soylenti geziniyordu. Ve 15 yil sonra ilk kez Ata'nin yuzunu goreceklerdi. Kefenin sargilari aralaninca Prof. Kamile Sevki Mutlu, orada bulunanlarin yardimiyla katafalka cikti ve Ataturk'un yuzune bakti. Ata'nin derisi kahverengi bir hal almis, ama yuz hatlari bozulmamisti. Menderes sapsari olmustu Prof. Mutlu, gordugu tabloyu daha sonra soyle anlatacakti:"Yuzunu orten islak pamuk kitlesi kaldirilinca Ata'nin heykel gibi duran yuzu ile karsilastim. Uzun sari saclarindan ince bir tutam, sol goz kapaginin uzerine dusmustu. Ataturk, Dolmabahce Sarayi'ndaki yataginda uyuyor gibiydi." Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite uyelerini tabutun basina cagirdi. Onlar da tek tek tabutun icine baktilar.En basta Basbakan Adnan Menderes vardi. Koyu renk takim elbisesi icindeki Menderes de yanindakilerin yardimiyla katafalka cikti,urkek bir sekilde asagi, tabuta dogru bakti. O an ne oldugunu Prof. Kamile Mutlu'dan aktaralim: "Menderes cok heyecanlandi.Rengi sapsari oldu. Bir de baktim ki, muzenin kapisina dogru gidiyor. Ataturk'un yuzune bakmadi.Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadi. En sona Abdulhalik Renda kalmisti. O da Ata'yla karsi karsiya gelir gelmez tabutun yanina yigiliverdi. Salondaki herkes Ataturk'u tek tek gordukten sonra naas, tekrar solusyonla islatildi. Ata'nin basi pamuklarla ortuldu ve vucudu beyaz kefenle sarildi.
  6. Acaba savunma sistemimiz olmasaydı yaşamımızı devam ettirebilir miydik? Ya da bu sistem bazı görevlerini eksik yapsaydı nasıl bir yaşam biçimimiz olurdu? Bunu tahmin etmek hiç de zor değil. Tıp dünyasında rastlanan bazı örnekler vardır ki, savunma sisteminin ne kadar hayati bir önem taşıdığını gözler önüne serer. Bu konuyla ilgili pek çok kaynakta yer alan bir hastanın öyküsü, savunma sisteminde oluşabilecek herhangi bir eksiklikte yaşamın ne denli zor bir hale geleceğini gösterir. Bu hasta, doğumundan sonra mikroplardan arındırılmış plastik bir çadırın içine yerleştirildi. İçeriye dışarıdan birşey sızması tamamen engellenmişti. Başka bir insana dokunması yasaktı. Büyüdükçe daha büyük bir plastik çadırın içine yerleştirildi. Bu plastik çadırdan sadece plastik astronot elbisesini giyerek çıkabiliyordu. Peki bu çocuğun diğer insanlar gibi yaşamasını engelleyen neydi? Doğumundan sonra, vücudu gelişirken savunma sistemi oluşmamıştı. Vücudunda kendisini düşmanlardan koruyabilecek bir ordu yoktu... Çocuğun doktorları, bu çadırdan çıktığında başına nelerin geleceğini biliyorlardı. Hemen soğuk algınlığı başlayacak, boğazında hastalıklar başgösterecek, antibiyotiklere ve diğer ilaç tedavilerine karşın bir enfeksiyondan diğerine geçecekti. Bir süre sonra ilaçlar işe yaramayacak ve çocuk ölecekti. Bu plastik çadırın dışında ancak birkaç ay veya birkaç yıl yaşayabilirdi. Yani çocuğun bütün dünyası ancak plastik bir çadır olarak kalacaktı. Bir süre sonra doktorlar ve ailesi çocuğu, evinin içinde kurulmuş ve mikroplardan tamamen arınmış bir odaya yerleştirdiler. Ama bütün bu uğraşlar bir sonuç vermedi. 12 yaşından sonra çocuk tahmin edildiği gibi peşpeşe gelen enfeksiyonlar sonucunda hayatını yitirdi. Çocuğun yaşamını sürdürebilmesi için, ailesi, doktorları, kaldığı hastane ve ilaç firmaları herşeyi denediler. Bütün imkanlar seferber edildiği ve bulunduğu yer sürekli dezenfekte edildiği halde çocuğun ölümü engellenemedi. Bu son açıkça gösteriyor ki, kendisini mikroplardan koruyacak bir savunma sistemi olmadan, insanın yaşamını sürdürmesi mümkün değildir. Bu da savunma sisteminin bir bütün olarak, eksiksiz, ilk insandan bu yana var olması gerektiğinin açık bir ispatıdır. Bu durumda evrim teorisinin iddia ettiği gibi, böyle bir sistemin uzun bir zaman dilimi içinde aşama aşama gelişmiş olması söz konusu olamaz. Çünkü savunma sistemi olmayan veya tam olarak görevlerini yerine getirmeyen bir insan, bu örnekte görüldüğü gibi kısa bir süre içinde ölecektir. http://www.muhammedhasenoglu.org/savunma_sistemi.htm
  7. Sapkın tarikatının inaçlarına göre, Tom Cruise eşi Katie Holmes'un doğumundan sonra plasentayı ve bebeğin göbek kordonunu yiyeceğini açıkladı. İnsanlar Allah'ın emrettiği dinlerden uzaklaştıkça garipliklerin haddi hesabı kalmıyor işte. ne dersiniz?
  8. arkadaşlar gidip göremeyenler için müzenin 360derece sanal tur yapıldığı internet sitesi açılmış. www.yaratilismuzesi.com
  9. en son taksim metroda açıldığını duydum. Galiba muhtelif yerlerde de açılacakmış. Evrimciler gerçekten çıldıracak galiba..
  10. Gittim gördüm yazıyorum. Müze HY'nın müzesi. Evrim teorisine karşı açılmış. Müzede sergilenenler ise milyon yıllık fosiller. Amaç ise şu; evrim teorisi diyor ki canlılar birbirlerinden türedi. O halde yeryüzü katmanlarında mesela yarı balık yarı sürüngen canlılar olmalı. Bunlara arageçiş formu deniyor. Ama evrimciler 150 yıldır bu canlılardan bulamadı. Tam tersine müzede sergilendiği gibi ilk andan itibaren mükemmel yaratılmış canlılar var. GÖRMEYE DEĞER...
  11. Selam arkadaşlar, son dönemde gündemi meşgul eden Yaratılış Müzesi olayı var. Gidip gören bilgisi olan var mı? Ben Üsküdar'da Yöre Alışveriş Merkezi'nde olduğunu duydum.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.