DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
Apaçık
Herşey gayet açık... "Nisa suresinin 89’uncu ayeti vb pek çok ayetin doğal sonucu olarak “Namaz kılmadığına emin olduğunuz bir insana oğlunuz da olsa bir bardak su vermeyiniz, evinize almayınız vb.” Bunamı inanacağız... Neymiş açık alan.. Anne-oğla ve abla-kardeşe düşman edilerek toplumsal barışın temel dayanağı olan aile içi saygı-sevgi ve barış ortadan kaldırılmaktayken... Bir insan olarak buna yürekler dayanmaz. O oğul veya kız için kardeşleri, anneleri ve babaları hiç bir şekilde vazgeçemeyecekleri birer değer olmalarına karşın bu yapay gerilim yaratılmaktadır... Görmüyor ve sormuyormusunuz hiç.. Nedir bu derin uykular... Bu mu inanç dediğiniz şey.. Geçin bunları... Aklın ve bilimin kol gezdiği yerlerde... İnanılan şeylere bakın.. Pes....
-
IRKÇILIĞIN NERESİNDEYİZ.... ("Türk milletini oluşturan maddi unsurları sayar mısın" sorusunu, eğer "Dilimiz, dinimiz, ırkımız" diye yanıtlamazsannn)
Ne yani siyah Türk olması şartımı var... Güldürmeyin insanı... Bence herşeyden önce nsan olmalı özde... Bir insanı, bir grubu, bir düşünceyi ve bir toplumu aşağılamak kadar aşağılık birşey olamaz... Bu Hengi hırk ve düşünceden olursa olsun... Üst kimlik insan olma doğrultusunda ortaya konulmalı ve öyle bakılmalı toplumsal yaşama... Yoksa ırkçılığın kafatascı yapısı bilincini dahi sorgulamadan direk beyaz, siyah / o toplumlar, bu toplumlar ya da Türk, Kürt vb gibi tehlikeli düşüncelerin tohumlarının ırkçı oluşumunu bilincini dahi olgunlaştırmadan sadece kendi düşüncenize uygun ideolojik felsefesini yaparsınız hepsi o... Ki bu yapıyla da bizim gibi eğitim düzeyi düşük bir toplumda filizlenme sebebi de bu olmaktadır... Bu nedenle Türk toplumu genelde ırkçılık üzerine oturtulmuş bir yapıdadır.. Ve tehlikeli bir süreci yıllardır bağrında barındırmaktadır... Sonuçları da ortada ve fatura toplum ve ülke olarak hepimize kesilmektedir... Sonuç olarak... Ben sevgili Haluk BİLGİNER'in düşüncelerine katılıyorum...
-
la_bohéme arkadaşımın büyük katkısıyla… (2007 YILBAŞI PARİS TATİLİM ve FOTOĞRAFLARIMLA 8 GÜNLÜK PANAROMİK PARİS RÜYASI)…
:lol: Seni ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyacağız sevgili la_bohéme... Yanlız buraya geldiğinde tatilini sadece İstanbul olarak düşünme... Türkiyenin değişik yerlerine de gidececeğiz buradaki dostlarla ve programı bana bırakın... Eminim yine Paris tatilim gibi çok ama çok eyecanlı, eğlenceli ve mutlululuk dolu dakikalar ile geçer... Şimdi de biraz özel çekim birkaç fotoğraf... Umarım beğenirsiniz.. Paris ve gece (eiffel'den..) 2006'dan 2007'ye sokakta yeni yıl kutlaması... Sevgili dünya tatlısı arkadaşım la_bohéme'i metroda beklerken no problem... Fakat iyi dinleniyor insan inanın..
-
IRKÇILIĞIN NERESİNDEYİZ.... ("Türk milletini oluşturan maddi unsurları sayar mısın" sorusunu, eğer "Dilimiz, dinimiz, ırkımız" diye yanıtlamazsannn)
12 Şubat 2007tarihli Hürriyet'in Kelebek ekinde Haluk Bilginer 'le yapılmış bir söyleşide değerli tiyatrocumuzun anlattıklarını okuyunca Alman-domuz çağrışımını anımsadım. Şöyle diyordu Haluk Bilginer: "Hepimiz ırkçıyız. Türk toplumu ırkçı bir toplum. Bilinçaltımıza çocukluğumuzdan beri ırkçılık işleniyor. Örneğin, biz 'Anladıysam Arap olayım' derken düşünüyor muyuz ne söylediğimizi ya da ne yaptığımızı? Araplara hakaret ediyoruz. Ya da ' Çingene hesabı yapma' diyoruz. Birisini aşağılamak için Çingene diyoruz. Yani Çingenelere hakaret ediyoruz. Ya da ' Korkak Yahudi' diyoruz, 'Ermeni tohumu' diyoruz. 'Kürt çalar, Çingene oynar' diyoruz. İşte bunlar bizim bilinçaltımız. Bu sözler, bilinçaltımıza işlenen ırkçılıktır. Eğer kulağımız da duyuyorsa ağzımızdan çıkanı, o zaman bu toplumda şiddetin neden hüküm sürdüğünü daha iyi anlarız." Sonra haklı olarak soruyor Bilginer: "Anladıysam Türk olayım dersem ne diyeceksin?" Evet, ne denecek? Aptal yerine konulan Türk tepkisiz mi kalacak? Öyleyse Araplar?.. Sözlü sınavda çocuk, öğretmenin "Türk milletini oluşturan maddi unsurları sayar mısın" sorusunu, eğer "Dilimiz, dinimiz, ırkımız" diye yanıtlamazsa sınıfta kalıyor. Şimdi elimizi vicdanımıza koyup soralım kendimize: Bu resmi "millet" tanımı, yurttaşlarımız olan Kürtleri, Yahudileri, Romanları, Ermenileri, Arapları, Rumları, Süryanileri, Keldanileri, Nasturileri, Yezidileri, Ortodoksları, Katolikleri, Protestanları, dinsizleri, hatta Lazları, Gürcüleri, Çerkezleri, Gagavuzları, Çeçenleri, Abhazları "dışarıda" bırakmıyor mu? Ne dersiniz şu ırkçılığı bu bağlamda bir tartışalımmı... Hepinize sevgi ve saygılar...
-
KÖRÜ KÖRÜNE YAŞAMAK... ("O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin / demeyecaksin işte, / Yaşarsın çükü...
____________________________________________________________ " Bir küçük oğlancık ". Yazarı Helen Buckley , İrlanda'da Dublin Üniversitesi'nde öğretim üyesi. Hem çocuk edebiyatı üzerine, hem yetişkinlere seslenen çocuk pedagojisi üzerine sayısız çalışması var. Toplumsal çalışmalarda yoğunlaşmış, üretken bir yazar. Kendini çocuk haklarına, çocukların her tür şiddetten, baskıdan korunmalarına ve onların toplumsal bireyler olarak yetişmesine adamış... İşte şiir olarak yazdığı öykü: " Bir küçücük oğlancık bir gün okula başladı. Pek mi pek akıllıydı. Okulu da pek mi pek büyüktü. Ama akıllı çocuk sınıfına dışarıdan kestirme bir yol buldu. Buna çok sevindi. Artık okul ona kocaman görünmüyordu. Bir zaman sonra bir sabah Dedi ki öğretmen "Bugün resim yapacağız.." "Ne güzel" diye düşündü çocuk. Resim yapmayı çok severdi. Her şeyin resmini yapardı: Aslanlar, kaplanlar, tavuklar, inekler, trenler, gemiler. Mum boyalarını çıkardı ve çizmeye başladı. Ama öğretmen "Durun" dedi, "Henüz başlamayın!" Ve herkes hazır görünene dek bekledi. "Şimdi" dedi öğretmen, "Çiçek çizmesini öğreneceğiz". "Ne güzel" diye düşündü çocuk. Çiçek çizmeyi çok severdi. Ve en güzellerini yapmaya başladı: Pembe, mavi, kavuniçi mum boyalarıyla. Ama öğretmen "Durun" dedi. "Size nasıl çizileceğini göstereceğim". / Yeşil saplı kırmızı bir çiçek çizdi. "İşte" dedi öğretmen. "Şimdi başlayabilirsiniz". Küçük çocuk bir öğretmenin çiçeğine baktı Sonra kendi çiçeğine. Kendi çiçeğini daha çok sevdi Ama bunu söyleyemedi. Defterinde sayfayı çevirip Öğretmeninki gibi çizdi Kırmızı bir çiçek sapı yeşil... Bir başka gün Dedi ki öğretmen: "Bugün çamurdan bir şeyler yapacağız". "Ne güzel" diye düşündü çocuk. Çamurla oynamayı çok severdi Her şeyi yapabilirdi çamurla: Yılanlar, kardan adamlar, filler, Fareler, arabalar, kamyonlar. Başladı çamuru yoğurmaya / Ama öğretmen "Durun" dedi, "Henüz başlamayın!" Ve herkes hazır görünene kadar bekledi. "Şimdi" dedi öğretmen, "Bir çanak yapmayı öğreneceğiz". "Ne güzel" diye düşündü çocuk. Çanak yapmayı çok severdi. Ve başladı yapmaya Boy boy, şekil şekil çanakları. Ama öğretmen "Durun" dedi. "Size nasıl yapılacağını göstereceğim". Ve de gösterdi herkese bir büyük çanağın nasıl yapılacağını. "İşte" dedi öğretmen. "Şimdi başlayabilirsiniz". Küçük çocuk bir öğretmenin çanağına baktı Bir de kendi çanağına. Kendi çanağını daha çok sevdi Ama bunu söyleyemedi. Çamur topağını yuvarlayıp yeniden Yaptı öğretmeninki gibi derin bir çanak. Ve çok geçmeden Küçük çocuk öğrendi beklemeyi, izlemeyi, Ve her şeyi öğretmen gibi yapmayı. Ve çok geçmeden Başladı kendiliğinden hiçbir şey yapmamaya Ama birdenbire Taşınıverdiler başka bir eve, Başka bir şehirde Ve çocuk gitti başka bir okula. Bu okul daha da büyüktü öbüründen. Kestirme yolu da yoktu dışarıdan Büyük basamakları çıkmak Ve uzun koridorlardan geçmek gerekiyordu sınıfa kadar. Ve daha ilk gün Dedi ki öğretmen: "Simdi resim yapacağız". "Ne güzel" diye içinden geçirdi çocuk. Ve başladı beklemeye Öğretmenin, ne yapmasını söylemesini beklemeye. Ama öğretmen hiçbir şey söylemedi başladı sınıfta dolaşmaya. Küçük çocuğa gelince durup sordu: "Resim yapmak istemiyor musun?" "İstiyorum" dedi çocuk. "Ama ne resmi yapacağız?" "Ne resmi istersen" dedi öğretmen "Nasıl çizmeliyim?" diye sordu çocuk "Nasıl istersen" dedi öğretmen "İstediğim renk mi?" diye sordu çocuk. "İstediğin renk" dedi öğretmen, "Eğer herkes aynı resmi yaparsa ve aynı renkleri kullanırsa kimin neyi yaptığını ve neyin ne olduğunu nasıl anlarım ben?" "Bilmem", dedi çocuk. Ve başladı çizmeye: Kırmızı bir çiçek, sapı yeşil..." Hepinize sevgiler...
-
GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
Türkiye, depreme verdiği 18 bin canın hesabını soramadı. Davalar zamanaşımına uğradı.
-
DÜNYAYA BEDEL TÜRKLER... (Dünya birincisiyiz… 400 bilim adamı tarafından resmen açıklandı, Türkiye olarak dünya birincisiyiz… Bizede bu yakışırdı...)
Sevgili αէαﻯʌ arkadaşım.. Sanada bravo... Okuduğunu anlamayanların birinciliğinide ben sana veriyorum... Nedenine gelince.. Bak başlığıktan alıntı yaptığım konunun ülkemiz açısından birinciliği ne diyor... Neymiş birinciliğimiz 'dünyaya karbondioksit salınım' mış... Keşke ülkemiz.. Eğitim, bilim, ekonomi, spor, istihdam vb. konularda dünya sıralamalırında üst düzeylerde yer alabilsek... Keşke diyanete hayrılan para kadar eğitime para hayrılsa... Keşke cami yapımı sayısı tüm müslüman ülkeleri birinciliğini yakalamasa da üniversite ve bilim yuvaları kurulabilse... Ah keşke... Sevgiyle kalın...
-
inanmayan arkadaşlar siz anlatın
Sevgili ipek... Şu vereceğim adrese bir bakarsan.. Bir şarkı sözünde bile neden inanmadığımızı çok iyi ifade edilebilir.. (Bloğumdur ve en son yayınlanan yazımdır hayrıca) John Lennon'un 'Working Class Hero' isimli parçanın Türkçesidir bu... Yeterki anlayarak ve hissederek okuyun.. Sevgiyle kalın.. Adres: Lütfen tıkla...
-
GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
- KÖRÜ KÖRÜNE YAŞAMAK... ("O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin / demeyecaksin işte, / Yaşarsın çükü...
EN GÜZEL BEN ÖLÜRÜM!.. Böyle umut doluyken tepeden tırnağa Böyle seviyorken seni amansız Böyle değerliyken Böyle yüceyken sevda En güzel ben ölürüm K e s i n!.. Sevgili Bülent ÖZCAN’A sevgi ve saygılarımızla..- GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
Mahşerin üç atlısı. 1- Irkçılık 2- Dinsel hayrımcılık 3- Emperyaliz...- VAKİT GAZETESİ TEMSİLCİSİ "HASAN KARAKAYA" VE BU ZİHNİYETİ GÖZLER ÖNÜNE SERMEK VATANDAŞLIK GÖREVİMDİR... (Varın artık gerisin siz getirin...)
__Bu adam, Trabzon'da rahip öldürüldüğünde, 'Misyonerlik faaliyeti nedeniyle bir gencin hayatı kaydı' diye yazarak 'mazlum' un değil, 'zalim' in yanında yer alan bir gazetenin sorumlusudur. __Bu adam, Metin Göktepe 'nin katillerine, Manisa'daki işkenceci polislere sahip çıkan bir gazetenin sorumlusudur. __Bu adam, yargıç fotoğrafları yayınladığı için hedef gösterme suçlamasına maruz kalmış bir gazetenin sorumlusudur. __Bu adam, fotoğrafının üzerine çarpı attıkları adamları hedef haline getiren bir gazetenin sorumlusudur. __Bu adam, memleketi 'dost kamp-düşman kamp' diye bölerek yayın yapan bir gazetenin sorumlusudur. __Bu adam, düşman bellediklerine ağza alınmadık, cinsel göndermelerle dolu küfürler yazabilen bir adamdır. __Bu adam, haklarında verilen tazminat cezalarından yırtmak için bin takla atıp resmi makamlara karşı alavere çeviren bir yayın organının sorumlusudur. __Bu adam, 'Müslümanlığı' değil, kendilerinin sergilediği Müslümanlık tarzını eleştirenleri 'din dışı' kalmakla suçlayıp hedef gösteren bir yayın organının sorumlusudur. __Bu adam yeri geldiğinde Taliban övgüsü yapmaktan kaçınmayan bir gazetenin sorumlusudur." Böylece AKP iktidarının medya özgürlüğü konusundaki "samimiyeti!" konusunda bir kanıt daha kamuoyunun dikkatine sunulmuş oluyor. _______________________________________________________________________________________________________________________ Hürriyet gazetesi, Ahmet Hakan 'ın köşesindeki "Uçaktaki Adam" başlıklı yazısından...- DOKTORLAR dizisine dikkat!
Bana görede segili frozen...- "yam_yam"ca Şiirler
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben; Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken. Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi, Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.- KÖRÜ KÖRÜNE YAŞAMAK... ("O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin / demeyecaksin işte, / Yaşarsın çükü...
Sevgili karbeyaz'a yürekten teşekkürler... Yüreğinden geçen duyguların kelimelere dökülen kor sıcaklığına yelken olmasını bekliyoruz... Dost sevgilerimizle...[ ____________________________________________________________ Yüreğindeki Kırışıklıklar hadi dindirdin diyelim yüreğindeki fırtınaları sildin bütün izlerini yüzündeki gözyaşlarının alnındaki öpücüklerin ya saçlarındaki erimeyen karlar hadi gittin diyelim bitmez tükenmez yollara gördün bütün arka odalarını uzak kentlerdeki otellerin limanlardaki genelevlerin ya yüreğindeki silinmeyen kırışıklıklar hadi esridin diyelim dertten kederden zilzurna dolaştın bütün içki evlerini ara sokaklarına kustun soyundun anılarından çırılçıplak ya gözlerindeki ölü kuşlar... Sevgili Doğan Hayat'a (kırpı) yürekten sevgiler...- HAYATINIZI KURTARACAK 16 İPUCU... (Vicudumuzla ilgili önemli detaylara dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz...)
Yaşam Hakkında 16 İpucu Londra'daki King College Hastanesi Yaşlanma Bilimi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, vücudumuzun bize hayatımızı kurtaracak tam 16 ipucu verdiğini ortaya koydu. Sağlıklı yaşam konusunda birçok araştırmaya imzasını atan; Londra'daki King College Hastanesi Gerontoloji (yaşlanma bilimi) Enstitüsü' nde araştırmalarını yürüten Prof. Dr. Robert Wale, "Sadece parmaklarınızın uzunluğu bile sizin sağlığınız hakkında kayda değer bilgi sahibi olmamızı sağlıyor aslında. Siz de vücudunuzla ilgili önemli detaylara; dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz " diyor ve ekliyor: "Vücudunuz; siz fark etmeden sağlığınızla ilgili en önemli ipuçlarını veriyor. "Prof. Wale' ye göre, tırnaktan gözlere, doğum kilosundan avuç içine kadar vücuttaki her şey birer gösterge. O halde bir test yaparak ne kadar sağlıklı olduğumuzu anlamak mümkün. Wale' nin " İşte hayatınızı kurtaracak 16 ipucu" dediği test şöyle: 1.Tırnaklar : Tırnaklarınıza dikkatle bakın. Eğer hafif mavilik yada; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karşı karşıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karşı karşıya olduğunuzu gösterebilir. 2. Nefeslerinizi sayın : Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz. 3. Gözler : Aynada gözlerinizden birine bakın. İrisin etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu aynı şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi. 4. Avuç içinize bakın : Avuç içlerinize dikkatle bakın. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde sorun var demek. 5. Hafıza kontrolü : Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakın. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer' le karşılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor. 6. Kas kontrolü : Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor. 7. Görünüş : Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün. Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına geliyor. 8. Tiroit misiniz? : Kollarınızı yere paralel olarak tam karşınızda bir şeye uzanıyormuş gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok. 9. Düz yürümek : Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi işliyor demektir. 10. Doğum kilonuz : Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. 11. Beliniz kalın mı? : Vücut şekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa, kalp sorunu yaşama riskiniz daha fazla. > 12. Tuvalet sıklığı : Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık sık tuvalete gitmektir. 13. Nabız kontrolü : Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yaşayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor. 14.Dişlerinizi fırçalayın : Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir. 15. Parmak uzunluğu : İşaret ve yüzük parmakları aynı uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla. 16. Ayak Bilekleri : Baş parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.- GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
- GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
MÜFETTİŞLER - DİNK CİNAYETİ GİDEREK BÜYÜYOR. BU İŞİN İÇİNDEN NASIL ÇIKACAĞIZ?..- GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
- "yam_yam"ca Şiirler
:clover:- IRAK ----- İRAN ----- SURİYE ------ ve Tabiki TÜRKİYE... (Belli ki, İran’dan sonra Suriye ve Türkiye’ye saldırmayı ve becerebilirse ülkemizi işgal et)
Muhteşem ruh ve bedeninin yörüngesinde ne demiş: “Ben sadece alçak gönüllü bir günahkârım, eğer bugün Teksas’ta bir barda oturup içki içmek yerine, Oval Ofis’te bulunuyorsam, bunun nedeni tanrıyı bulmuş olmamdır.” (*) Newsweek dergisi “Bush ve Tanrı” adlı incelemesinde, Allah korkusu taşıyan dini bütün Başkan’ın (!) Güneş doğmadan önce tatlı uykusundan uyanarak, Beyaz Saray’ın gözlerden uzak kuytu bir köşesinde, Protestan din adamlarının vaazlarını okuduğuna yer vermişti. (*) 21. Yüzyılda Güvenlik ve İstihbarat – Dr. Sait Yavuz Syf: (331 -332) Alfa Yayınları 1. Basım Haziran 2006- DÜNYAYA BEDEL TÜRKLER... (Dünya birincisiyiz… 400 bilim adamı tarafından resmen açıklandı, Türkiye olarak dünya birincisiyiz… Bizede bu yakışırdı...)
Sevgili frozen... Bu tür bilgileri bizlerlerle paylaşmandan mutlu olacağımızı bilmenizi isterim... Duyarlılığın ve paşlaşımın için Teşekkürler...- NAMAZINDA NİYAZINDA KATİL / LER... (Din adına tarih boyunca sayısız cinayet işlendi... uzak ve yakın tarihimizde de din adına sayısız cinayet işlenmi)
Tekrar belirtiyorum.. Bu başlık aslında biz demokrasiye inanan, 1923'te yakılan o meşaleyi ellerinden indirmemeyi felsefe kişiler insanlar olarak bir mienk taşıdır diyorum.. Cünkü; Cumhuriyet Devrimi Şehitleri yaşadığınız süre içinde Cumhuriyet Devrimlerine sadık, onlar için canını feda eden ve onları her şart altında savunan insanlar olduk çoğu kez. Ve hayrıca Cumhuriyetin temel ideolojilerinden “Ne Mutlu Türküm Diyene”yi savunduğumuz için ve o uğurda da bazılarının 1998 yılında ortak eylemde buluştukları şeriatçı, tarikatçı, ırkçı, etnik milliyetçiler ve ayrımcıların kurşunlarına hedef olduk.. Hepimiz biliyoruz ki yakın tarihte Kalpaksız Kuvvacı, sevgili Uğur Mumcu, Bir türlü ama birtürlü içlerine ısınmayan Cumhuriyetimizin kazanımlarının nimetlerinden faydalanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin üniversitelerinde çalışan ve oradan da maaşını alan devlet memurları bile, senin öldürülmenin üzerinden 14 yıl geçtikten sonra katledilen Hrant Dink’in katilini sen ve senin düşüncen olduğunu yazdılar... Fakat bugün ne acıdır ki; Kalpaksız Kuvvacı, (Uğur MUMCU ve onun gibi demokrasi şehitleri) gerçek katillerin nerelerden çıkacaklarını çok iyi biliyoruz aslında. Bugün de tepkileri bu yüzden bize.. Ve bizleri de susturmak isteyeceklerdir.. Ama bizi ancak halka ihanet öldürür... Kurşun değil... Bende buradan yoksul halkları birbirine düşürecek ve aslında kendi kendini yok etme planının uygulayıcısının maşası olan ve bu gibi canilikleri dine mal eden ve dini kullanarak yapanlar aslında emperyalistlerin tetikçiliğini yaptıklarını hatırlatmak istiyorum. Sevgiyle kalın..- IRAK ----- İRAN ----- SURİYE ------ ve Tabiki TÜRKİYE... (Belli ki, İran’dan sonra Suriye ve Türkiye’ye saldırmayı ve becerebilirse ülkemizi işgal et)
Yenidünya düzeninde Türkiye’nin yeri ne peki? Söyleyelim. Bush’un ve AB’nin dostane planlarına göre; önce yavaş yavaş ülkeyi içeriden çökertme, daha sonra vakit saat gelince, “altın vuruş”la son darbeyi indirerek, bizi bölüp parçalamak ve yok etmek!.. Tabi yapabilirse!.. Türkiye’nin, yenidünya düzeni (küreselleşme) karşısında ki iç dengeler itibarıyla tanımını değerli bilim insanımız Sayın Pr. Dr. Erol Manisalı bakın nasıl yapıyor: “Türkiye yerli şirketlerini yabancılara terk eden, üretim yerine tüketime yönelen bir süreç yaşıyor.” Bu sonuca hangi kanıtlarla varıyor? - Her yer yabancı alışveriş merkezleriyle doldu. Üretim unutuldu. Tüketim toplumu haline geldik… - İmalatta 100 liralık yerli üretim için % 79’ı ithal girdi kullanıyoruz. Bu oran 1991 yılında % 30 idi… - Tarım sektörü tamamen dışa bağımlı hale getirildi. Tohumluk girdiler dışa bağlandı. ABD ve AB’nin sübvansiyonlu ürünleri piyasayı doldurdu… - Dış ticaret açığımız, cari açığımız ve dış borcumuz hızla artmakta… - Bankacılık sektörü hızla Batı’nın dev tekelerinin eline geçti… - Pek çok alanda ülkemizi yabancı şirket ve tekeller ele geçirdi… - İMKB’ yabancı banka ve şirketlerin kontrolü altında… Eee geriye ne kaldı sizce...- GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
Teknoloji ve İnsan Ve aydınlanma... - KÖRÜ KÖRÜNE YAŞAMAK... ("O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin / demeyecaksin işte, / Yaşarsın çükü...
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
Navigation
Configure browser push notifications
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.