DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
Türkiye türkiye türkiye dağlarını duman almış üzümler memleketi tütünler memleketi türkiye türkiye çok gülmüş çok ağlamış sabırlı bağrıyanık insanlar memleketi bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş ya o nehirler delirip gün gür gelirler bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş sen türkiye'sin sağdıcım kirvem Türkiye insanların insanların ah senin insanların morca gözlerinden öpsem namuslu gözlerinden asiye'm işveli hatice fistanı dal işlemeli sen kırk köyün içende şanlı zeyneb'im şahan'ı vurdular yirmi yaşında köprü başında gel yılmaz mahmud'um gel bilaloğlan arabamın atları deh deh amanda ha burası Karadeniz gemiler yatar limanda deryalar aslanı şem-i bahri kâmil reis bu insanlar senden gelir sana gider tarlaya savrulmuş buğday gibi Türkiye sen türkiye'sin ekmeğim tuzum türkiye omzumda mavzer koynumda çevresin ve kıl heybemde taze lor peyniri gök rengi süt karanfil rengi şarap batan güneş gibi bakır taş kömürü ve rüzgara vermiş saçlarını nefti ormanlar ve köylere karşı sarışın harmanlar ferik elması kavun karpuz dut ve kayası fındık da sende bademde sen de ceviz de sende alnımın teri gözlerimin nuru türkiye sen türkiye'sin evim barkım köyüm obam türkiye o senin çift çarşılı harp görmüş şehirlerin sahilde mersin yayla türküsü Konya adana'nın yolları taştan yola çıkıp maraş'tan ezanla birlikte vardık bir akşam urfa'ya bursa'nın ya bursa'nın ufak tefek taşları uçan yıldızı dondurur ardahan'ın kışları erzincan'da bir kuş var kanadı gümüş pul pul ve göğe kılıç gibi çekilmiş minarelerini şehirler padişahı canım istanbul türkiye türkiye ay'lı yıldız'lı türkiye sen mehmed'sin omuzlarında anadolu yaylası aladağlar toroslar dev gibi gövden sen şehit oğlu şehit babası sana selam olsun dünyadan hürriyetten Attila ilhan...
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
Sakın ha 'sabiha bu adamlar beni alıp götürecek sakın ha ağlamanı istemiyorum soracakları varmış yıllardır sorarlar anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek ilk götürülüşümü bak hatırlıyorum sendikaya yazıldığım günlerdi sanıyorum otomobil farlarına yağmur yağıyordu cıgaram ıslanmış sokaklar nedense dar bu defa aksi gibi zilzurna ilkbahar çoçuğa bir şey söyleme sabiha belli olmaz sakın ha ağlamanı istemiyorum bakarsın çabuk biter akşama evdeyim uzayacak olursa git hüseyin'i bul eli kızıl kanda olsa bizi bırakmaz çantamı hazırlarsın pijamam terliklerim izin verirlerse seni de beklerim hani bir gülümsemen vardır sanki istanbul gözlerin gözlerimi bulur bulmaz içimde bütün şehir atlı karınca gibi döner ha döner ışık renk ve pul hay allah bu ilkbahar beni öldürecek rüzgardaki kokular dudaklarımdaki tuz bu adamlar sabiha beni alıp götürecek günlerden cuma sabah saat dokuz sakın ha ağlamanı istemiyorum paran var mı yok mu bilemiyorum al şu yüz lirayı yanında bulunsun yüz de bana kalıyor varımız yoğumuz çocuğa bir şeyler al onunla avunsun beyler ben hazırım haydi gidiyoruz sabiha unutma seni bekliyorum' Attila İlhan..
-
"ŞERİAT" KUR'AN DEĞİLDİR... (Din bireysel, şeriat toplumsaldır. Din bir vicdan meselesi iken, şeriat dini de içine alacak şekilde bir siyasal yapı ve)
TÜRK DİL KURUMUNA GÖRE... Şeriat; Kur'an'daki ayetlere, Hz. Muhammed'in sözlerine dayanan İslam kanunu, İslam hukuku.... Evet şeriat aynen TDK'na göre yukarıdaki gibi sözlük anlamı ile ifade edilmektedir... Sizi anlıyorum.. Fakat siz şunu anlayamıyorsunuzu, ezberci ve mantıksal bir sorgulama tekniği ile bakmıyorsunuz... Bakın sevgili arkadaşım; Siyasal bir düzenden söz edilebilmesi için, ''Kim yönetecek'' , ''Yöneticiler nasıl seçilecek'' , ''Seçim ne zamanlar yapılacak'' , ''Yasama gücü kimde olacak'' , ''Yargı nasıl yapılacak'' vs., vs. binlerce sorunun yanıtının verilmesi gerekir. Fakat sözde şeriat düzenleri, bu sorulardan hiçbirini yanıtlayamaz. Ve çoğu kez eli kanlı diktatörlükler biçiminde karşımıza çıkan şeriat düzenleri krallık, şeyhlik, cumhuriyet vb. gibi farklı isimlerle karşımıza çıksalar bile ortak özellikleri, ''demokrasi olmamalarıdır'' . Ve bunun tek mutlu istisnası, Mustafa Kemal 'in Türkiyesi'dir. ... Hakikaten şimdi anlamış olmalısınız... Yaksa gerçekten sizinle ilgili düşüncelerimi TÜRK DİL KURUMU'muza göre "VAHİM" olarak değerlendirmekten başka çarem kalmayacak gibi... ... Dost sevgilerimle...
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
Nazik ve uyumluluğunu...
-
"ŞERİAT" KUR'AN DEĞİLDİR... (Din bireysel, şeriat toplumsaldır. Din bir vicdan meselesi iken, şeriat dini de içine alacak şekilde bir siyasal yapı ve)
Alakası var var sevgili ali0_1... Bal gibi var... Ve şeriat balgibi yukarıda belirtiğim yazımın genel hatlarında gizli... Ama almıyor, okumuyo, araştırmıyor, sorgulamadan hemen tepki veriyorsunuz.. Yılarımızı verdik ve bu işin dini, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutuna, ki bunu evrensel anlamda mevcud durumu çok iyi algıladık. Doğurabileceği sonuçlarınıda... Bu nedenledir ki yazdıklarımızı anlamaya çalışın lütfen... Dost sevgilerimle...
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
İnan aynı dilekler senin için de geçerli sevgili tan_vakti... Dost yüreğinden belli olurmuş... Sizde yüreğinizi kelimelere dökmüşsünüz... Mutluluk duydum... Sizde iyi ki varsınız... Sevgiler... _______________________________________ Bunlar siz ve sizin için değerli olanlara gelsin... .
- Türkiye
-
şu anda ne düşünüyorsunuz ?
Çok haklısın sevgili ilbey__26 Gerçekten de bir insan olarak ona üzülmemek imkansız...
-
şu anda ne düşünüyorsunuz ?
İnsan olarak sadece maalesef "Utanç"...
-
şu anda ne düşünüyorsunuz ?
Çaresiz zavallıları...
-
Şu an ne dinliyorsunuz
Grup Yorum.... "KUCAKLAŞMA"
-
"ŞERİAT" KUR'AN DEĞİLDİR... (Din bireysel, şeriat toplumsaldır. Din bir vicdan meselesi iken, şeriat dini de içine alacak şekilde bir siyasal yapı ve)
Pekala... Fakat biz ne Avrupaya, ne Amerikaya, Ne Rusya'ya ve Nede Araplara benzeriz... Bizi bize benzer kılan Türkiye'de Mustafa Kemal ATATÜRK ile yapılan devrimin başka bir ülkelerde bir örneği olmaması ve tek olmasıdır... Bizim çıkış yolumuz ilke ve inkilaplarla kurulan ve emperyalizme karşı kazanılmış bir ülkenin çocukların devrime olan inançları ve kararlılığı var... Bizim geçmişimi saydığınız ülkelerin geçmişi ile hiçbirşekilde örtüşmemektedir... Kurulan bu genç cumhuriyet ile; Bizim kendimize özgü değerlerimiz... Kendimize özgü kültürümüz... Kenimize ögür duruşumuz... Kendimize özgü inancımız var... Ve bütün bunlar bü ülkenin çağdaşlaşma, aydınlanma yolundaki temel taşlarıdır... Ama hiçbirzaman geriye gitmeyecek bir zeminde bulunmaktadır... Bence bunu hiçbirzaman unutmayalım... Dost sevgilerimle...
-
TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ?... (''Ülkemiz şu anda hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan irtica)
Bir hiristiyan papazı gelir ve üniversitede prifinkinini verir ve çeker gider... Bir ülke papazı görevi gereği yerel ve temsil ettiği dinin kıyafetiyle çıkabilir ülke liderinin karşısına (bizin diyanet işleri başkanımız gibi) çeker gider görevine. Şunu unutmayın lütfen... Bizim dünyada diğer müslümanlardan hayıran tek ve çok önemli (OLMAZSA OLMAZLARIMIZDAN) bir özelliğimiz var ve bu da "LAİKLİKTİR" Dolayısıyla bu ülke Laik bir yapıda yaşamak zorundadır ve ilelebit yaşayacaktır. Kimsenin bu yapıyı dini kıyafetleri ile misyonunun bozmaya hakkı yoktur / olamazda. Sonra biz bez parçası neyi örter allah aşkına bırakın bunları artık... O örümceği bu toplumun kafasına kimlerin geçermeye çalıştığı çok iyi bilhiniyor artık... İnanç özgürlüğü adı altında kılık kıyafet özgürlüğü istenir ve bitmez şeriat yönetimi istenir ve bitmeyen bir iç kavga ve savaşlar dış güçlerin ekmeğini yağ sürer ve sonumuzu ne sen düşün ne de ben... Birkere şunu çok iyi bilmeyiyiz... Birlikte yaşamayı öğreneceğiz ama tehlike arzetmeden... Sevgiyle kalın...
-
"ŞERİAT" KUR'AN DEĞİLDİR... (Din bireysel, şeriat toplumsaldır. Din bir vicdan meselesi iken, şeriat dini de içine alacak şekilde bir siyasal yapı ve)
Arkadaşım; Bir şeriat düzeninden söz edilebilmesi için, aynı inanca sahip insanların oluşturdukları toplumların, aynı düzene ya da en azından benzer düzenlere sahip olmaları gerekir. Oysaki, kendilerince şeriat düzeni olduklarını iddia eden ülkelerde, birbirine hiç benzemeyen düzenler egemendir ve çoğu kez, bu tür devletlerin halkları birbirinden nefret eder. Örneğin Libya'nın, Suudi Arabistan hakkındaki görüşleri ya da Suudilerin, İran hakkındaki görüşleri vs., vs. hiç de olumlu değildir. Sizcede doğru değilmi?... O zaman nasıl bir şeriat ve neyin, kime göre şeriati bu... Diyeceksiniz ki Kurana göre... E adi öyle olsun... Coğrafi yapılarından özlerinden Kuran çıkan bu toplumlar neden uyguluma çabası içinde değiller peki... Bu Ne yaman çelişkidir...
-
KUBİLAY'IN ŞEHİTLİĞİNDEN BU YANA KAÇ KİŞİ KUBİLAY OLDU...
Çok haklısın sevgili commandante... Onların bağımsızlık mücadele anlayışının yolunun yolu bölücülük kadar tehlikeli bir şekilde bu ülkenin altına dinamit koymak, kemirmek, ve ortaçağ karanlıklarına sürüklemektir... Peki şöyle bir düşünelim; Diyelimki din devleti olduk ya da şeriat ile yönetiliyoruz. Bu toplum refah bulabilecekmi?, huzuru yakalayabilecekmi?, sömürü duracakmı?, ekenomik kalkınma sağlanacakmı?, Toplumsal dinamikler rahat haraket edebileceklermi? İnsanlar mutlu olabileceklermi? Açlık ve yokluğa çare bulunabilecekmi? Emperyalizme karşı bugünkü olduğu kadar durulabilecekmi? Türk Kürt kardeşlerimiz bu coğrafyada kardeş Türküleri söyleyebileceklermi? Savaşla önlenebilecek, kıyımlara dur denilebilecekmi?... Ne dersiniz... Sevgi ve umutla kalın...
-
"ŞERİAT" KUR'AN DEĞİLDİR... (Din bireysel, şeriat toplumsaldır. Din bir vicdan meselesi iken, şeriat dini de içine alacak şekilde bir siyasal yapı ve)
. "ŞERİAT" KUR'AN DEĞİLDİR... * Kuran, Allah'ın peygambere vahiy yolu ile ulaştırdığı mesajların toplamıdır. Şeriat ise din adına kendi kendilerini yetkilendiren, birtakım unvan ve statülere büründüren kimselerin sözüm ona Kuran'a dayanarak, yorumları ile ürettikleri kurallar bütünüdür. * Sade bir insana göre Kuran, icapları yerine getirilmesi gereken mükemmel bir kutsal bir din kitabı iken, şeriatçılara göre, şahsi çıkarlara hizmet eden şeriat düzeninin en güzel bir kılıfıdır. * Din temsilcileri Allah için iş yaparak insanı mutlu etmemişler, Allah'ın yerine iş yapmaya kalkarak kitleleri perişanlığa itmişlerdir. Allah'ın elinden çıktığı şekliyle mutluluk ve ahenk kurumu olan din, bu ''saptırıcı temsilciler''in elinde bir ıstırap ve kahır kurumu haline gelmiştir. * Laiklik, din gerçeğini egoları hesabına kullanmak için Allah'ın iradesini saptırarak din adı altında keyiflerini egemen kılmak isteyen güçlere karşı bir savunma ve nefes alma çaresi olarak keşfedilmiştir. Bu gelişme sayesindedir ki, ilahi iradeyi saptıran din sömürücüsü egoist odakların hiç değilse zulümlerini devletleştirmeleri çığırı kapatılmıştır. * Hz. Muhammed'in ölümünden sonra din yozlaştırılmaya ve ilahi irade saptırılmaya başlandı. İslamın doğuşundan dört-beş asır sonraki zamanda ise mezhep ve tarikat adı altında yirmiye yakın birbirinden az veya çok farklı olan oluşumlar zuhur etti. Böylece, Kuran'ın ve Hazreti Peygamber'in son söz sahipliği yaşayan bir realite olmaktan adeta çıkarılmış oldu. Kuran sadece mezarlıklarda, ölülere Cennet vizesi vermek için okunan bir ilahiler kitabı durumuna düşürüldü. Bunun sonucunda, Kuran dininde asla bulunmayan engizisyon, sömürü ve cemaatten kovma, Müslüman kitlelerin yakalarına yapıştı. Bilgisizlik, uyuşukluk, birbirini acımasızca cehennemlik ilan etme, İslam dünyasının adeta kaderi haline geldi. * Kuran, Allah'ın mesajlarını, şeriat insanların yorumlarını ve kurallarını içerir. Din bireysel, şeriat toplumsaldır. Din bir vicdan meselesi iken, şeriat dini de içine alacak şekilde bir siyasal yapı ve ideolojidir. Dinde serbestlik var, şeriatta yoktur. _______________ Harp Akademileri Komutanlığı'nın ''İrticayla Mücadele'' kitabı.
-
KUBİLAY'IN ŞEHİTLİĞİNDEN BU YANA KAÇ KİŞİ KUBİLAY OLDU...
Pes artık.... Sanıyorum gerçekleri çarpımtmakta ve gerçekleri birilerinin uzantısı ile yorum ve değerlendirme yaparak murit toplama gayreti içinde olan ve kendileri için tarihin karanlık sayflarını bir bir devşirip ak'a çevirme gayretinden başka bir amaç göremiyorum... Üzülmüyorum inanın... Sadece ne kadar sinsi olunabileceğinin ve buna karşılık ise bizlerin tarihte olduğu gibi bugünlerde de ne kadar uyanık ve hazır bulunmamız gerektiğini bir kez daha çok iyi anlıyorum... Eeeyy nizamülmülk... KUBİLAY OLAYI; 23 Aralık 1930 günü Menemen’de bir grup gericinin gerçekleştirdiği bir eylem ve cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermesi yönünden ibretle anımsanması gereken bir olaydır. Cumhuriyete başkaldırı niteliğindeki Menemen olayı, tarihimizdeki en acı olaylardan biridir. Menemen’de asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı acımasızca katledenlerin temsil ettikleri zihniyetin ve günümüzdeki uzantılarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Fakat Cumhuriyetin felsefesi, Atatürk ilke ve devrimleri için tehdit oluşturan düşünce ve girişimler, Türk ulusunun duyarlılığı ve sağduyusu ile kurumlarımızın kararlılığı sayesinde hiçbir zaman amaçlarına hiçbirzaman ulaşamayacaklardır. ARTIK BUNU DÜNYA ALEM BÖYLE BİLSİN... _________________________________________________________________________________ İşte Ayaklanmaya başlatan Adam... ŞEYH ESAT VE YANDAŞLARI: Olay. zamanın Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlanmış ve Menemende uygulamaya konulmuştur. Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim’in yönlendirdiği Manisa tarafından gelen, dördünün adı Mehmet ikisinin de Hasan olan yobazlar; 23 Aralık 1930 da sabah namazından sonra camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar. Katılmak istemeyenlere 70 bin kişilik bir Halife Ordusunun beklediğini ve onların öncü olduklarını belidirler. İstedikleri şeriattır. Karşı çıktıkları Cumhuriyettir, Atatürk ilke ve Devrimleridir... ANLAŞILDIMI NİZAMÜLMÜLK ARKADAŞ... LÜTFEN ARTIK GERÇEKLERİ GÖRÜN VE YOBAZLIĞIN KARANLIK TARİHİNİ AKLAMAYA KALKMAYIN... BU TOPLUM TÜM BU YALANLARA VE OYUNLARA KARŞI SAHİPSİZ DEĞİL... _________________________________________________________________________________
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Ay ışığı sonatını gönderen birini sevmemek imkansız olur sanıyorum... Teşekkürler sevgili taurusmutis... Sevgiler....
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Bilirim Her dostun bir çiçek gibi ve her dostun kendine öz kokusu vardır... Ama kokusunu yüreklerimize kazıdığmız çok azları vardır... İşte siz osunuz... Sevgiyle kucaklıyor ve özlemle dostluklarınıza merdiven dayıyorum... İyiki varsınız... Ve Bunlar bu bilinci taşıyan kararlı duruşlu ve hayata anlam katan, değer veren ve yaşamı güvenli kılan tüm doslara gelsin... . .
-
İSLAM DİNİ TARİHİ, ARAP TARİHİ GİBİDİR... (Peki ilk dört halifenin üçü öldürüldüğünü biliyor musunuz?... Başörtüsüde bir bilinçli tercihtir, birile.)
Sizinle güç buluyoruz sevgili taurusmutis... Yürekten sevgiler... Sizede yürekten teşekkürler sevgili sardunyam... Geçmişin karanlıklarında kalanlara ışık olduğunuzun bilinciyle yanınızdayım... Atatürk'ümüzün meşalesini söndürmeme adına ve ne olduğu belirsiz ve birtakım karanlıkların etkisinde kalıp bunları dehasa bir anlam katan doğmalara karşı mücadelemiz sonuna kadar sürecektir... İnançla, sevgiyle ve umutla kalın... Gelecek ve onumuzudeki yüzyıl... Mustafa Kemal ve ona inananların yüzyılı olacaktır... Herkese sevgiler...
-
TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ?... (''Ülkemiz şu anda hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan irtica)
Çarşaf... Sıkmabaş... Başboğçası Türban... Takke... Şalvar... Cübbe... Ferace... Burka... ......... Kılık ve kıyafet... Gerisimi?... Yıllardır okuyorum inan bir anlam veremedim.... Ya siz...
-
SOLCULARIN FORUMU
İşte... Güç bu... Sevda bu... Aşk bu... İnanç bu... Yürek bu... Kararlılık bu... Doğmadan, yobazlıktan, karanlıktan, karabasandan, korkudan, ulemedan ve molladan uzak olan... Bunlardan uzak olan bize yakın olandır ve onurlu olandır... Gerisimi?... Üstü kalsın...
-
TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ?... (''Ülkemiz şu anda hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan irtica)
Tamam konuyu biraz rahatlatalım sevgili bekir... Kısaca; Kemalizm = Yani halktan yana, çağdaşlıktan, uygarlıktan, eşitlikten, onurdan; yanlışlara, haksızlıklara, geriliklere, yozlaştırmalara karşı bir aydın, bir bilim ve kültür, bir yaşam biçimidir... Kemalizm düşünsel, felsefi yönüyle de kapitalizm ve sosyalizmin dışında bir üçüncü yoldur. Kemalizmi kapitalizmin ya da sosyalizmin bir türevi olarak gösterme çabaları art niyetli, bilimsellikten uzak, spekülatif çabalardır. Ve bunu yapanlar açıkça emperyalizme hizmet ederler. Atatürkçülük = Türkiyenin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iredesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür. Atatürkçülük, her şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Atatürkçülük bir kurtuluştur, milletçe bağımsızlığa kavuşmadır. Atatürkçülük, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmadır, batılılaşmadır;bir diğer anlamda da modernleşmedir; hür düşünceyi temsil eder, hürriyet ve demokrasi anlayışıdır. Diğer konular daha sonra devam edeceğim...
-
İSLAM DİNİ TARİHİ, ARAP TARİHİ GİBİDİR... (Peki ilk dört halifenin üçü öldürüldüğünü biliyor musunuz?... Başörtüsüde bir bilinçli tercihtir, birile.)
Takke düştü kel göründü... Siz onu bunu bırakında Mizamülmülk... Tamamı vatan ahinlerinden müteşekkil (oluşmuş) bir develet dediğiniz şimdiki Devletimizden biraz bahsedin e nedersiniz... ..
-
İSLAM DİNİ TARİHİ, ARAP TARİHİ GİBİDİR... (Peki ilk dört halifenin üçü öldürüldüğünü biliyor musunuz?... Başörtüsüde bir bilinçli tercihtir, birile.)
Demek tabirinizle "Tamamı vatan ahinlerinden müteşekkil (oluşmuş) bir develette yaşıyorsunuz" öylemi... İnanılır gibi değil... Bunu bu Ülkenin bir genci olarak çok rencide edici ve çok kırıcı ve bir o kadarda ciddiyet ve samimiyetten uzak bir düşünce olarak algılıyorum.. Kısaca çok tahlihsiz bir açıklama olarak buluyorum... _____________________________________________ NİZAMÜLMÜL HAKKINDA EK BİLGİ.... Nizamülmülk kadın düşmanı mıydı? “Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk kadın düşmanları arasında en ateşli olanıdır. Türk kadınlarının hayat tarzlarının İslamiyet açısından tehlikesini gören ve kocaları üzerindeki etkilerinden çekinin vezir tüm ağırlığını koyarak bunu değiştirmeye çalışır ve onlara karşı her fırsatta köpürür: Bir işin başarıyla sonuçlanmasını istiyorsan kadınların dediğinin tersini yap. (...) zeki değildirler. (...) Verdikleri öğütler genelde kötü ve yanlış öğütlerdir. (...) Ne kadar kendi kabuklarında yaşarlarsa o kadar övgüyü hak ederler. Ve ilk erkek Adem’den bu yana kadınları dinlemekle erkeklerin düştüğü ‘zor durumlara’, katlanmak zorunda kaldıkları ‘acılara ve mutsuzluklara’ yüzlerce örnek verir. Kendini dinletmeyi başarabilmiş midir? Uzun süre sonra kuşkusuz. Ama bayağı zaman sonra . İki yüz yıl sonra, büyük bir Fes burjuvası erdemli bir Müslüman olan İbn Batuta hâlâ ‘Türkler’de kadınların erkeklerden daha üstün konumda’ olmalarından şikayet eder.” (Roux, Orta Asya, Tarih ve Uygarlık, S. 275) ______________________________________________