Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

DİPNOT

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

DİPNOT tarafından postalanan herşey

  1. Bize inanmayın tabiki... Bunu problem etmem... Ama herzaman söylediğim şeyi burada tekrar size söylüyorum... "ABD Binmeyeceği eşşeğin önüne hiçbir zaman yem koymaz..." Değilmi?...
  2. Saldırı değil sadece uyandırma... Ppovokatör değil sadece gerçeklerin sizdeki etki katsayısı... Konu başlığına gelince tartışılabilir fakat doğru adres olduğuna inanıyorum...
  3. Eeeeyyy kardeşim benim... Kur'an Amerikada yazılmadı... Ama gel gör ki Artık yeni bir din anlayışı ABD finansörlüğüyle sizin ******* gözyaşlı Fethullah GÜLEN hocaefendinize yazdırılıyor... Ne dersin sizin söylediklerinizin bir ciddiyeti kaldımı ki günümüzde... 21. yüzyılda yaşıyoruz aklın ve bilimin çağı yani... Ortaçağın değil...
  4. Elbette yanılıyorsun ve elbette olması gerektiği gibi oldu... Çünkü Sevgili Duygu Asena öyle olmasını istedi... Duygu Asena için kılınan cenaze namazına kadınlar da katıldı. Türk feminist hareketinin öncü isimlerinden gazeteci-yazar Duygu Asena , son yolculuğuna kadınların omuzları üzerinde ''Kadınlar vardır, kadınlar her yerde'' sloganı ile uğurlandı. Asena için düzenlenen uğurlama törenlerine kardeşi İnci Asena 'nın çağrısı üzerine kadınlar matem havasından uzakta, beyaz giysileriyle katıldı. Ki bundan daha modern, daha çağdaş ve Aydınlık Türk kadınına yakışan bir duruş sergilenemezdi. Kendilerine buradan sevgi, saygılarımı belirtiyorum...
  5. Ne yazıkki kişi toplumsal depolitizasyon gibi olumsuzlukların dışında kalamıyorsa, bir alternatif tavrı yoksa niye ne yazar ki...?'' Şair Berfe ne güzel söylemiş... ''Günümüz bir allak bullak olma, tersyüz olma, ayağın başa, başın ayağa geçmesi dönemi.'' Gerisimi?... Sadece tarlaların kıyısındaki gelincikler...
  6. 25 Şubat 1998'de gazeteci Güneri Civaoğlu 'nun Kanal D'deki ''Durum Programı'' na konuk olan emekli Orgeneral Kemal Yavuz aynen şöyle demişti: ''Fethullah Gülen hangi sıfatla ve yetkiyle Papa 2. Jean Paul 'le buluşuyor, Vakitan'ın Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi onu resmi protokolle karşılayıp ağırlıyor, merak ettim...''İlkokul mezunu emekli bir vaiz, Papa ile neler konuştu, bugün kimse bilmiyor!... Bugün 5 milyar dolarlık bir sermaye gücüne sahip Fethullahçılara, Nakşi Dergâhı'nın ''Hakikat Dergisi'' şöyle seslenir: ''Bunlar Nurcu değil narcıdır...''Sakaryalı Nakşi şeyhi Öngüt Hoca 'nın tanısı da şudur: ''Fethullahçılar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir.'' Amerika ile İngiltere gibi bizlerde buradan dünyadaki Müslümanların aymazlığına baktıkça insanın ünlü deyişi yinelemekten başka çaresi kalmıyor: Bu çağda bu zekâ.. Akıllara seza!...
  7. Nedir kardeşim senin kültür değerin.. Sadece din mi? Diğer taraftan ateis arkadaşların kültür değerleri yokmu sizce... Evet gericiliğin ve şeriat yanlısı tüm karanlık güçleri ve bölücüler kadar tehlikeli olan bu uyutulmuş kişilere karşı demokratik tepkimizi sonuna kadar koyacağız.. Üstelik her zaman ve her ortamda Atatürkçülüğe inanmış, onun ilke inkilaplarının sonuna kadar arkasında olmuş ve kurduğu çağdaş, modern ve aydınlık Türkiye'nin her ortamda ve her koşulda savunucusu olmuş bizleri maskesi altında saklananlar olarak değerlendirmene ise sadece la..t ve esefle kınıyorum... Çünkü dikkat ediyorum bu forumda Atatürkçülüğün bu onurunu ve gururunu bizler benliğimizde ve yüreklerimizde yaşadığımızı her otamda bunu da üzerini basa basa ne zaman söylesek her nedense hemen karşı tepkiler hazır. Bunları yaapanlarda genellikle Amerikan emperyalizmin kucağında büyütülen fethullahçılar ve onun yandaşları tarafından ismini duyar duymaz tepki gösterilmesi ise tahammülsüzlüğün acı ve vahim bi durumundan başkası değildir... Size birde nizamülmülk arkadaşın savunduğu birkaç düşünceyi hatırlatayım.. 1- Kürt federe devletini savunuyor ve dahima kürtlerin ezildiğini belirtiyor... (Kaldi ki sahid-i Nursi düşüncesinen temel mayası) 2- Kurtuluş savaşında Mustafa Kemal ATATÜRK'ün hiçbir katkısı olmadığını söylüyor... 3- Kemalist düşünceye olan tepkisi herzaman aşağılayıcı ve hakarete varan düzeyde ki bu nedenle kendisi en az 7 defa uyarı aldığını kendisi bir yazısında belitmiş... Bu foruma dün gelmiş biri için bunlar çok ağır ve yaralayıcı düşüncelere ki hele Ülkemizini içinde bulunduğu süreci de göz önünde bulundurursak bu gibi zihniyete de destek veriliyor olması bizleri daha da üzmeye devam etmektedir ne yazıkkı... Fakat şu unutulmamalı... Bu ülkede bu gibi zihniyete meydanı bırakmamak konunuda Bu ülkeye inanan ve bul ülkeyi bizlere emanet eden MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ümüze sözümüz var...
  8. İlhan abiler yıllarını bu Ülkeye verdiler ve Türkiyede yaşıyor... Büyükkanıt paşa türkiye dağlarında çarpıştı ve Türkiye'de yaşıyor.. Cumhurbaşkanımız sayın Ahmet Nejdet Sezer yıllarını bu ülkede adalet dağıtmaya çalıştı ve Türkiye'de yaşıyor. Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin bağrından çıktı ve emperyalizme karşı savaş ile bu ülkeyi kurdu... Bizler de bu ülkeye herşeyi ile hizmet eden bilinçli ve herşeye göhüs gerebilecek vatandaşlarız ve bu ülkede Yaşıyaruz... Ya sizin bel bağladığınız ve umut bağladınığınız büyük imam FETHULLA Denen o zat ABD kucağında... (Neden 2 milyar nüfuslu müslüman ülkelerde değil...) Bence önce siz bunun cevabını verin... Sonra gelin güzelce tartışalım... Ne dersiniz..
  9. Sonsuz Nur Sayfa 170 (fethullah gülen kitabından) ‘Erbabına göre bir sihirli asa da onun elinde vardır ve iklimine giren mutlaka büyülenir. ‘Bir sihirli asa da onun elinde vardır’ cümlesi önemlidir ve bu asanın başka kimin elinde olabileceği sorgulanmaktadır aslında ve iklimine girildiğinde büyüleyebilen ve yaşayan bir başka kişi var mıdır sorusu ile boşluk doldurulacak, soruya verilecek cevap Fettullah Gülen’den başkası olamayacaktır. Fethullah Gülen’in kitaplarında, söylemlerinde, bu ve buna benzer binlerce örnek bulunabilir. Kitaplarında verilmek istenen temel mesaj , Kuranı Kerim’i en iyi ben yorumlarım, Hazreti Muhammedi en iyi ben hissederim, Said’i Nursi en iyi ben anlarım ve ben olmam gerektiği gibi olmalıyım ve dünya imamı ben olmalıyım mesajıdır. Ve Türk halkının yanıtı... Çağdaş, moderen, aydınlanmacı ve parmağını geleceğe dikmiş Atatürk Türkiyesinin imamam, hacıya, hocaya, şıha, ulema'ya ihtiyacı yoktur... Bunu ihtiyaç duyanlar tamamıyle ****** önüne yem koyanlardır...
  10. Susmak mı... Okuma ve araştırma bilmeyenler için şimdi bunun sırası değil... Sonuna kadar bu adamın ajanlığını.... Sonuna kadar bu adamın dini takiyesini... Sonuna kadar bu adamın ikiyüzlülüğünü.... Sonuna kadar bu adamın düzenbazlığını... Sonuna kadar bu adaımn Ameriken kucağında büyütülen ve ülkemiz için büyük bir tehlike olduğunu... Sonuna kadar Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Türkiyesinin yok edilmesi doğrultusunda emperyalizmin maşalığına soyunan biri olduğunu... Ve sonuna kadar ve herşeyimizle bu adamın Ülke varlığı ve bütünlüğü için inanılmaz potansiyel tehlikeye sahip olduğun ömrümüz el verdiğince ve hizbir zümre ve kişiden çekinmeden anlatacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın... Yol... Ülkeye, Cumhuriyete, Milletin birlik ve beraberliğine bağlanma ve Atatürkümüzün gösterdiği hedefe her türlü güçlüğe rahmen emin adımlarla yürüme ve herzamankinden daha fazla bağlanma zamanıdır...
  11. Fethullah Gülen’in Dil Motifleri... Son zamanlarda kendisinden çok bahsedilen ve bir fenomen haline geldiği söylenen, kasetleri televizyonda haber birinci konusu olan ve sonra nasıl olduysa üzerinde hiç konuşulmayan bu kişi insanları nasıl etkilemekte. Yaptıklarına bakılırsa gerçekten okulları ile dershaneleri ve finans kurumları ile büyük bir organizasyonu kurabilmiş veya kurdurabilmiş olan Fethullah Gülen’in ne yaptığı ile değil nasıl yaptığı ile ilgileneceğiz bu yazımızda. Ne söylediğine değil nasıl söylediğine söyledikleri altında yatan derin yapı anlamlarının neler olduğunu kavramaya çalışacağız. Bu konuda bize kitapları kaynak olacak ve kitaplarından alıntılarla yüzey ve derin yapı mesajlarını incelerken Neuro Linguistic Programming tekniklerinin farkında olarak veya farkında olunmadan nasıl kullanıldığına bakacağız. Sonuçta bunları Fethullah Gülen yapabiliyorsa biz de yapabiliriz hatta onlardan daha fazlasını yapabiliriz. Ama bunu onun yaptığı gibi yapmamak gereğini de hiç unutmamalıyız. Sayfa 300 ‘Soru: Trafik Kazalarında ölenler Şehit Olur mu ? Cevap: Müslümansa evet. Fakat, arabada Evrad’ü ezkar ile meşgul olmalı,her zaman Cenab-ı Hakk ile irtibat korunmalı ve ne maksatla olursa olsun, seyahat ederken ölümün bizi her an gelip yakalayabileceği endişesiyle sürekli hazırlıklı olmalıyız... olmalıyız ve uygunsuz bir vaziyette yakalanmamaya gayret sarfetmeliyiz. Hizmet adına yapılan seyahatlerde boşalmak için gülüp konuşmalar olabilir; ama bunlar ahireti unutturacak derecede malayani olmamalıdır.’ İlk cümlede müslüman olmayanların ne olacağı belli değildir. Müslüman olanlarında nasıl müslüman olmaları gerektiği zaten bu kitabın genelinde anlatılmaktadır. Herzaman Cenab-ı Hakk ile irtibat korunmalı cümlesi sürekli dua edilmesini veya kuran okunmasını ifade etmektedir. Bu içeriği boş bırakılmış cümlede kişiler boşluğu din ve Kuran’ı Kerim ile boşluğu doldurmaktadırlar. Ölümün her an biz yakalayabileceği endişesiyle hazırlıklı olmalıyız...olmalıyız ve uygunsuz vaziyette yakalanmamalıyız. Ölüm endişesinin burada verilmesini bir anlamı yoktur. Çünkü bir önceki cümlede ifade edildiğine göre trafik kazasında ölürsek ve müslüman isek şehit olacağız. Burada ölüm yerine başka bir kelime , mesela devleti koyduğunuzda ortaya çıkan anlam değişikliği hepinizi şaşırtabilir. ‘Hizmet adına yapılan seyahatlerde bazen boşalmak için gülüp- konuşmalar olabilir; bunlar kesinlikle ahireti unutturacak derecede malayani olmamalıdır.’ Malayani kelimesi boş ve faydasız anlamında bu cümle içinde kullanılmıştır. Bu cümlelerin söylenmiş olması kişilerin çok yaptığı bir işte, araba kullanırken bile neler yapmaları gerektiği Fettullah Gülen tarafından planlanmakta ve yönetilmekte, tehlikelere karşı hazırlıklı olunması gerektiği ve hazırlıksız yakalanmamak için neler yapılması gerektiği anlatılmaktadır. NLP açısından bakıldığında bu cümleyi okuyan kişilerin kaza yapma ihtimali artmakta, tesbih çekerek veya dua ederek araba kullanan kişiler kolaylıkla şehit olmaktadır. Uyarılar uyarıldığımız konularda korku üretiyorlarsa, bu korkuların gerçekleşme oran tabii ki çok daha fazladır. Fasıldan Fasıla Sayfa 153 ‘Demokrasi ile uğraşmaya gelince; daha önceleri de çeşitli vesilelerle ifade ettim: Bırakın böyle şeyleri; bunlar bize ait meseleler değil.’Bu cümlede demokrasi, demokratik düzen, bağlı olarak laiklik konuları, Bırakın böyle şeyleri, bunlar bize ait meseleler değil şeklindeki emirle insanların beyninde demokrasi fikri yokedilmeye çalışılmaktadır. Fasıldan Fasıla Sayfa 258 Süper Güç Çin (!) ve Gizli Hesaplar Bu yazıda ABD Japonya işbirliğinin Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Rusya’nın çökmesi ile ortaya çıkan durumun değerlendirmesi yapılmakta ve ABD’nin Türk Cumhuriyetlerinin Rusya’dan uzaklaşmasını engellemeye çalışması anlatılmaktadır. ‘Keşke bizim basiretli,firasetli, ileriyi gören idarecilerimiz olsaydı (!) Ve keşke yarınlara ait şimdiden vizyona konulmuş plan ve programlarımız olsaydı! Böylece ‘Adriyatik’ten Çin Seddine kadar’ sözleri havada kalmaz, ülkemizi gelecekte o konuma taşıyacak ciddi adımlar atılmış olurdu’ Bu paragrafta idarecilerimizin basiretsiz, firasetsiz, ileriyi göremez olduğu ilk cümlede ifade edilmekte. Keşke ve olsaydı kelimeleri ile bu gerçekleştirilmektedir. Ve keşke ile başlayan cümlede yarınlara ait plan ve programların olmadığı da ifade edilmektedir. Adriyatik’ten Çin Seddine Kadar cümlesini söyleyen o günkü Cumhurbaşkanının sözlerinin hiçbir anlam ifade etmediği -ilk cümledeki genelleme ile idarecilerimiz içinde bu cümleyi söyleyen Cumhurbaşkanımız’da zaten vardır- söylediği sözlerin havada kalması çok normal olduğu ifade edilmektedir. Son cümlede ise o konum belirsizdir ciddi adımlar belirsizliği arttırmaktadır. Bu cümle neden söylenmiş olabilir. Başlangıçta verilen uluslararası ilişkilere ait bilgilerden sonra bu cümle neden söylenmiş olabilir. İdarecilerimiz yok, planlarımız yok, idarecilerimizin sözleri havada, ülkemizi o konuma kim taşıyabilir. Tabii ki dinleyen ve okuyan kişiler ortaya çıkarılan bu boşluğu bir kişi ile doldurabilir. O da Fettullah Gülen’in kendisidir. Böylece onlara idareci olmak istediğini ve ‘Adriyatik’ten Çin Seddine Kadar’ cümlesini dikkatimize sunması da onun o konumdaki o idareci olmak istediğini anlatmaktadır. Sonsuz Nur Sayfa 170 ‘Erbabına göre bir sihirli asa da onun elinde vardır ve iklimine giren mutlaka büyülenir. ‘Bir sihirli asa da onun elinde vardır’ cümlesi önemlidir ve bu asanın başka kimin elinde olabileceği sorgulanmaktadır aslında ve iklimine girildiğinde büyüleyebilen ve yaşayan bir başka kişi var mıdır sorusu ile boşluk doldurulacak, soruya verilecek cevap Fettullah Gülen’den başkası olamayacaktır. Fethullah Gülen’in kitaplarında, söylemlerinde, bu ve buna benzer binlerce örnek bulunabilir. Kitaplarında verilmek istenen temel mesaj , Kuranı Kerim’i en iyi ben yorumlarım, Hazreti Muhammedi en iyi ben hissederim, Said’i Nursi en iyi ben anlarım ve ben olmam gerektiği gibi olmalıyım ve dünya imamı ben olmalıyım mesajıdır. Neuro Linguistic Programming ile olan bağlantı nedir burada. Dil motiflerini büyük bir ustalıkla kullanabilen Fettullah Gülen insanları etkilemektedir. Fakat Mantık eşiklerimizin en derininde olan dini ve milli değerlerden dini değerleri kullanarak insanları etkileyen kişi daha sonra yerleştirdiği önermeleri kendi doğruları için kullanmaya başlamakta ve Kuran’ı Kerim’in bizim hayatımızı da yönetmesini sağlamaya çalışmaktadır. Çünkü hayatımızı onun ikna etmesiyle Kuran’ı Kerim yönetmeye başladığında, bu bilgileri bize aktaran kişinin kontrolü ve yönetimi altında olmamız çok doğal bir sonuçtur. Kendisi ise bu özelliklerinin mistik güçler tarafından kendisine aktarıldığını zannetmekte ve kendisine verildiğini düşündüğü bu misyonunu yerine getirmeye çalışmaktadır. Burada yanlış olan kendisi böyle düşünmekte özgür olduğu halde bilgi aktardığı kişilerde sınır oluşturduğunun ve bu sınırlar yüzünden kişilerinin gelişmelerini engellediğini farketmesi gerekmektedir. Fethullah Gülen’in gelişimine, tarikat içindeki gelişimine okuduklarına ve anlattıklarına bakıldığında görülecektir ki, tarikatta kendisine geçmişten aktarılan bilgileri kolaylıkla kullanabildiğidir. Ancak aktarılan o bilgiler içindeki sınırları da farkında olmadan kabul etmiş ve başka bir şey düşünemez hale gelmiştir. Bu Neuro Linguistic Programming konusunda bilgi anlatan ve bilgi aktaran kişiler için de çok önemlidir. NLP ile gerçekten önemli bir bilgi kaynağına sahip olduğunu zanneden bu kişiler kendi ihtiyaçları doğrultusunda NLP içeriğini doldurmaktadırlar. Başarının Yeni Teknolojisi’ sloganı, bu sloganı kullanan kişinin başarıya ihtiyacı olduğunu göstermektedir. ‘Hayatın Efendisi mi yoksa kölesi mi olacaksınız? sorusunu soran kişi ise bizi efendilikle kölelik arasında bir seçim yapmaya itmekte ve efendilik konusunda sarfettiğimiz çabaların yetersiz kalması durumunda diğer seçenek olan köleliği kabul etmek zorunda kalacağımızı belki kendisi bile farketmemektedir. Üzülerek söylemek gerekir ki, bu sonuca ilk önce kendisi ulaşacaktır. Logosunda insanın kuş beyinli olduğunu ifade edenlerden ise bahsetmeye gerek yoktur. Bu yüzden bilgi aktarılırken temiz olmalıdır, içeriksiz olmalıdır ve virüslerden arınmış olmalıdır, bilgiyi aktaran kişinin bizim üzerimizde herhangi bir hak iddia etmesini önlemelidir. Aksi takdirde NLP eğitimi verenlerde tarikat şeyhlerinden farksız hale gelebilirler veya NLP tarikatları kurabilirler. Böyle bir şey yapıyorlarsa o zaman dini kullanarak tarikat şeyhi olmaları ve istedikleri tek sonuç olan başarıya paraya, insanları köle olarak kullanmaya kolayca ulaşabilirler. Dış önermelere mümkün olduğu kadar az açık olarak hayatımızı yaşamaya başlamamız, bizim hayatımızı istediğimiz gibi yaşamamızı sağlayacaktır. Dünyada herşey ama herşey insan için bir araç ve son olaylarda araçların insandan daha önemli hale gelmesinin ne sonuçlar yarattığı gördük ve dinledik. NLP’de bu araçlardan bir tanesi, diğerlerinden farkı içeriğinin boş olması. Bu içeriği kişinin istediği şekilde doldurabilmesine ve özgür seçimlere izin vermesi. NLP bana kişisel özgürlüğümü nasıl kazanacağımı öğretmişti başlangıçta ve şimdi ben de içeriksiz düşünmeyi isteyen kişilere aktarıyorum, seminerlerle, kişisel uygulamalarla. (Yazının bu kısmından sonrası internete konmadan önce ilave edilmiştir. Kişisel Gelişim ve Değişim Dergisinin ilk sayısı için yazılan bu yazı dergide yayınlanmamıştır.) Eğer NLP bilgilerini anlatan veya aktaran bir kişi ‘Ben insanları değiştiriyorum’ gibi cümleleri sarfediyorsa ve çevresinde kendisinin NLP gurusu olduğunu düşünen insanların bulunmasına izin veriyorsa, hem kendisi ve hem de çevresindekiler büyük tehlike altındadır. Bir takım kitaplar okuyarak, beline alfa dalgaları yayan aletler takarak NLP uygulaması yapmaya çalışıyorlarsa veya anlattıkları ile ilgili sonuçlar negatif olduğunda ‘Zaten bunlar aptal’ cümlesini kullanıyorlar ise, bu sadece kendi yetersizliklerini göstermektedir. Hele başkalarının yazdığı kitaplara ait isimleri kendi sloganları gibi tabelaları üzerine yazabiliyorlarsa bu kişiler için yapılabilecek çok fazla şey demektir. Başarılı olabilirler, çok para kazanabilirler ancak bu başarılarının kendilerine bile yararı olmayacaktır. Bunu Demirel örneğinde zaten açık olarak görmekteyiz. Kişisel açıdan çok başarılı olan Demirel’in toplumsal açıdan ne kadar başarılı olduğuna siz de kolaylıkla karar verebilirsiniz. Bunu sadece yerli olanlar mı yapmaktadır? Tabii ki hayır. Üniversite öğrencilerine seminer vermeye gelen Tony Buzan’ın davetiyesi üzerinde şöyle yazar: ‘ Beynimizin sadece % 1’ini kullandığımızı biliyor muydunuz?’ Bu soruya şöyle bir cevap verilse ‘No Mr. Buzan, I really didn’t know, you were stupid enough to use only %1of your brain,’ Bu cümle de iki önemli nokta var gerçekten. Birincisi Tony Buzan bu cümleyi kendisi için söylüyorsa, ‘Ben aptalım ama başarılıyım, başarılı olmak için siz de aptal olun’ anlamı anlaşılabilir. Eğer bizim için söylüyorsa ‘Siz çok aptalsınız’ mesajını bize aktarmaktadır. Bizi aptal olmadığımıza bir kaç kez evet dedirterek, inandırdığında, kendimizi akıllı hissetmemize neden olacaktır. Anlaşıldığı gibi böylece bize aktarılan içerik sadece aptallık olarak belirlenmektedir. İkinci slogan ise ‘İçinizdeki Dahiyi Uyandırın’ sloganıdır.Böylece bizim Tony Buzan'ı uyandırmamız gibi bir anlamı da ortaya çıkmaktadır. Kendisinin nasıl uyandırılması ve buraya getirilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ancak burada söylenmesi gereken şey kesinlikle Tony Buzan'ın veya yukarıda bahsedilen insanların başarısız olduğunu düşünmüyorum ve hepsinin tebrik edilmesi gerektiğini de ifade etmek gerekiyor. Tabii ki çok başarılılar ama sadece kişisel olarak. Yoksa Türkiye ve dünya yaşadığımızdan çok farklı olabilirdi. ‘İçimizdeki çocuk’, ‘içimizdeki dahi’ sloganları başlangıçta bize güzel gelse bile, ‘İçinizdeki Trafik Canavarını Durdurun’ sloganı ile birlikte telaffuz edildiğinde artık hem güzel gelmemekte ve hem de bizi kaza yapmaya yönlendirmektedir. Biz içimizdeki şeyleri, hamile isek doğum yolu ile, yemek yediğimizde veya su içtiğimizde bildiğimiz şekilde vücudumuzun alt tarafından dışarı atmaktayız. Bu sloganlar Bilinçaltı kavramıyla da üst üste örtüşmektedir. İçimizde ne dahi var, ne çocuk var, ne de trafik canavarı var. Varolan sadece beynimizdeki kaynaklarımız, kaynaklarımızı kullanabildiğimiz ölçüde dahi tavrını, kaynaklarımızı kullanamadığımız ölçüde saldırgan araba kullanma tavrını ortaya çıkarmakta ve sonuçlandırmaktayız. Çocuk tavrımız da aynı şekilde bir hayata karşı bir tavır ve en kolay öğrendiğimiz ve en kolay şekilde bilgiyi davranışları aktarabildiğimiz bir tavır ve bir süreç. Zaten onların genel olarak yaptıkları bizim gelişmemizi önlemeye çalışmak ve bizi etki altına alarak yönetilmemizi sağlamak. Bize aktarılan bilgilerdeki virüsleri temizleyerek ve farkında olarak kabul etmemiz, tıpkı çocukluğumuzdaki gibi davranmaya başlayıp, kendi özgürlük alanımız içindeki dış önermeleri redderek, sadece kendi önermelerimizle kendi istediklerimizi yapar hale gelmemiz gerekmekte, hem de en kısa zamanda. _____________________________________________ KAYNAK: Cengiz Eren / 1999
  12. . Tüm bu oluşum karşısında Türkiye olarak bizim, Arap şeriatçı emperyalizmiyle, köktendincilikle bir varlık sorunumuz giderek büyüyor. Hizbullahçılığın Ortadoğu'yu egemenliği altına alması, Türkiye'nin de ufkunu karartacak bir gelişme olacağından kimsenin şüphesi olmasın... Sizce yanılıyor olabilirmiyim?...
  13. İsrail kara harekatını genişletiyor... Operasyonda bugüne kadar 598 Lübnanlı, 51 İsrailli öldü... 1 Ağustos, 2006 09:36:00 / http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.a...;haberID=210390 (TSİ) İsrail'in Hizbullah operasyonu 21'inci gününe girerken ölen Lübnanlıların sayısı 598'e ulaştı. İsrail, Lübnan'da Hizbullah'a yönelik kara harekatını genişletiyor. İsrail'in amacı, Lübnan'ın 30 kilometre kadar içine girmek. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki Lübnan'a destek için bölgede. İsrail Güvenlik Kabinesi, Lübnan'daki kara harekatını genişletme kararı aldı. İsrailli bir yetkili İsrail'in hava saldırılarının da tam güçle yeniden başlatılacağını söyledi. İsrail'in amacı, Hizbullah militanlarını sınır bölgesinden uzaklaştırıp, Lübnan'ın 30 kilometre içindeki Litani nehrinin kuzeyine geri çekilmeye zorlamak. İsrail ordusuna göre, bu operasyon haftalar sürebilir. İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer de operasyonların iki hafta sürebileceğini söyledi. İsrail radyosu, güvenlik konseyinin kara harekatını genişletme kararından sonra, 15 bin yedek askerin daha göreve çağrılacağını duyurdu. İsrailli askeri yetkililer, bu bölgeyi bir uluslararası güç gelene kadar kontrolleri altında tutmayı amaçladıklarını belirtti. Suriye ordusu teyakkuzda... Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad da, bölgede yükselen tansiyon nedeniyle orduya, hazırlık durumunu artırma çağrısında bulundu. Suriye hükümetinin, yedeklerin göreve çağrılması yolunda resmi bir açıklama yapmadığı bildiriliyor. İsrail, 12 temmuzda 2 askerinin Hizbullah tarafından kaçırılmasının ardından Lübnan'a girmiş, saldırıların en kanlısını Kana'da yapmış, bombardımanda çoğu kadın ve çocuk 54 sivil ölmüştü. İsrail'in Hizbullah operasyonu 21'nci gününe girerken, ölen Lübnanlıların sayısı 598'e, İsraillilerin sayısı ise 51'e yükseldi.
  14. . . 1) Şeriat düzenini savunan örgütlerin halkçı ve demokratik olmaları imkânsızdır. Çünkü halkın gücü ve egemenliği yerine Tanrı'nın gücünü ve dinin kurallarını esas alırlar. Böyle bir düzen anlayışı demokrasi ile taban tabanadır. 2) Ortadoğu'da ABD ve İsrail'e karşı olan şeriatçı örgütler büyük ölçüde ABD ve Avrupa'nın beslediği, geliştirdiği ve kullandığı odaklardır. Hizbullah, Hamas, El Kaide, PKK ve diğerleri ABD ve Avrupa devletleri için gerektiğinde işbirliği yapılan kurumlardır. Bazen dost bazen de düşman ilan edilirler. Soğuk savaş yıllarında her iki taraf da bu örgütlerden aynı şekilde yararlanmaktaydılar. Soğuk savaş bitince Batı için işler karıştı. Sovyetler Birliği'ne karşı kurdukları ''yeşil kuşak'', ''antiemperyalist ve Batı karşıtı'' bir yapıya dönüştü. Bir bölümü ise bazı tarikat liderleri gibi, Batı'nın iyice kucağına oturdular. Bugünkü İran rejiminin ortaya çıkışı ABD ve İngiltere'nin ülkede demokrasiyi engellemesinin bir sonucudur. Üstelik mollalara Fransa da destek verdi. Sonuçta Batı karşıtı bir rejim geldi. El Kaide örneğinde aynı çelişkiyi ABD yaşadı. 3) İkinci Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu'da ABD, İngiltere, ''demokratik ve halkçı çıkış yollarını kapattı'' . Bu engellemeler karşısında iki uçtan da dinci örgütler çıktı. - Hamas ve Hizbullah gibi şeriatçı ve ABD karşıtı örgütler bunların sonucudur. - Diğer taraftan bölgede ABD ve İsrail ile işbirliği yapan dinci örgütler düzenlendi. ABD, Avrupa ve İsrail bugün bu şeriatçı örgütlerle işbirliği içindedir. - ABD, İngiltere ve İsrail ''şeriatçılar yanında etnik ayrımcılığı'' da örgütleyerek PKK, Barzani ve Talabani 'yi bölge ülkelerine karşı kullandılar. Hepsi de antidemokratik - Ya referanslarını dinden (Tanrı'dan) alıyorlar; - ya da etnik ayrımcıların yaptığı gibi emperyalizmin bölgedeki maşaları oluyorlar. Hamas seçimle işbaşına gelse de demokratik bir örgüt olamaz. Çünkü dinî düzeni esas almaktadır. Bu anlamda, İsrail kadar antidemokrattır. Ancak, Hamas'ı şeriatçı seçeneğe, ''yeşil kuşağı'' oluşturanlar itti. Hamas'ın Hizbullah'ın, El Kaide'nin ve mollaların yaratıcıları bölgedeki emperyalist güçlerdir. Bugün İsrail'in ABD (ve Batı) adına bölgedeki faşist ve insanlık dışı saldırıları, ''kaçınılmaz olarak yeni Hamas'' lar, yeni Hizbullahlar doğuracaktır. Türkiye her iki ucun da tehdidi altındadır. - Bir yanda şeriat düzenini getirmek için çalışan; Batı'yı ve mevcut özgürlükleri bir araç olarak kullanan güçlerle karşı karşıyadır. - Öte yanda Batı'nın düzenlemesi içinde etkilerini arttıran tarikat liderleri söz konusudur. Bunlar Cumhuriyet rejimine, demokrasiye, Atatürkçülüğe karşı güçlerdir. Referanslarında gerçek demokrasi yoktur.
  15. Kendilerini ''liberal'' diye satan dinci yazarlar , televizyonlarda ''Bir bizim dışımızdaki gerçek vardır, bir de kalbimizdeki hakikat, bunlar çatıştığı zaman esas olan kalbimizdeki hakikattir'' diyerek inancın bilime, tarikat ve cemaatin bireysel ve toplumsal kimliğe karşı üstünlüğünü savunuyorlar... Ya da, Dünyada ve ülkemizde kadını ikinci sınıf vatandaş olarak simgeleyen türbanın özgürlük adına , dinci diktatörlüklerin, yani şeriatçılığın demokrasi adına savunulabilmesi gibi gariplikler işte bu çelişkinin sonucu değilmi?... İşte bir gazetecinin ve köşe yazarının inanılmaz ihaneti değilmi?.... Ne dersiniz?...
  16. Ne yazık ki Arap dünyasını devletler ve hükümetler değil El Kaide gibi, Hizbullah gibi, HAMAS gibi terör örgütleri ve terörist şeyhler temsil ediyor. İslam’ın devrimcileri fanatik terör örgütleri. Arap dünyası, başta Müslüman Kardeşler gibi radikal İslamcı örgütlerle mücadele etmeyi beceremiyor. Arap dünyasının Müslüman Kardeşler’in, El Kaide, HAMAS ve Hizbullah gibi terör örgütlerinin denetimine geçmesi durumunda, Arap ve Müslüman dünyasını felaketin elinden kurtarmak mümkün değil. Bunu görmeyenleri Türk tarihi lanet ile anacaktır birgün... Sevgiyle kalın...
  17. Lütfen okuyun... İnan provakatör bir düşünce olmadığını ve tamamıyle bu ülkede yaşanan gerçeklerin ne boyutlarda olduğunu ve ne tür takiyelere, oyunlara, dalaverelere ve ikiyüzlülüğe gebe olduğunu görecek ve bu ülke vatandaşlığı bilincinin ne anlam taşıdığını çok daha iyi anlayacaksınız... .
  18. Ne demek istiyorsun arkadaşım... Bugün bunları benim ufaklığı bahsetsen eminim baba sen gerçekten ...... yemişsin der... Sevgili arkadaşım artık uyanın... Bugün yaşanan yüzyıl 1400 yıl öncelerine ait değil... O devir kapandı ve bitti... Şimdi yeni bir binyılın ilk yüzyılını yaşıyoruz ve bilim ve teknik inanılmaz düzeylerde... Diğer taraftan bu coğrafyada bir aydınlanma haraketine imza atmış biri var... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK... Mustafa Kemal Atatürk daha 1923'te ''İslamiyette hiç kimsenin, kendisini özel bir sınıf olarak görmeye hakkı yoktur'' diyor. Peki, görürse ne olur ki? Günümüzdeki örneklerinin uzun bir isim listesini çıkarmaya gerek yoktur. Ama, din politikası ile yönetilen ülkelerin topraklarında ''terör rüzgârları'' esmektedir. Bugün Türkiye'de, gerçek anlamda ''din sorunu'' yoktur, ''din sömürüsü'' vardır. Bu konuda ortaya konan çabaları anlamak; bilimsel ve evrensel değerler ölçeğinde olası değildir... Artık lütfen bu gerçeği görün... Başka alternatif aramak sadece birilerine hizmet eder... Bize ve bu ülkeye değil... Dost sevgilerimle...
  19. Hizbullah kelimesi, Allah'ın yolu, taraftarları, Allah'ın safında yer alanlar, Allah'ın partisi gibi anlamlar taşımakta olup, ''Hizb'' ve ''Allah'' kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Hizbullah, örgütsel anlamda Allah adına, İslam uğruna gruplaşma olarak da ifade edilebilmektedir. Yakalanan örgüt mensuplarının ifade tutanakları incelendiğinde, kendilerini Allah'ın askerleri olarak da tanımladıkları görülmektedir. Aile ve sosyal yapıları: 1) Genelde örgüt mensupları ve ailelerinin geçmişte soruşturma geçirmedikleri tespit edilmiştir. 2) Ailelerin çoğunlukla Doğu ve Güneydoğu kökenli ve çok çocuklu oldukları gözlenmektedir. 3) Son dönemlerde, psikopat, yankesici, hırsız vb. şahısların örgüt bünyesine alındığı tespit edilmiştir. 4) Hizbullah terör örgütüne mensup militanların ailelerinin orta ve dar gelirli olduğu görülmektedir. 5) Örgüt mensuplarının genelde Diyarbakır, Batman, Bingöl, Mardin illeri nüfusuna kayıtlı oldukları gözlenmektedir. Eğitim durumları: Yakalanan teröristlerin ifadelerinden; 1) Örgüt mensuplarının genelde orta ve lise dengi okul mezunu oldukları, 2) Üniversite öğrencilerinden de az da olsa katılım olduğu, 3) Üniversiteli örgüt mensuplarının genelde tebliğ çalışmalarına katıldığı, öldürme ve yaralama türü eylemlerin, tahsilli örgüt mensuplarına yaptırıldığı, 4) Halihazırda birçok örgüt mensubunun öğrenimine devam ettiği öğrenilmiştir. Yaş durumları: 1) Hizbullah terör örgütü mensuplarının, 1937 doğumlulardan 1979 doğumlulara kadar geniş bir yaş grubunu kapsadığı görülmektedir. 2) Son dönemde, örgüt içinde 1970-1974 yılları arasında doğan örgüt mensuplarının çoğunluğu oluşturduğu gözlenmektedir. Amacı: Hizbullah'ı oluşturan İlim ve Menzil gruplarının amacı; Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde şer'i hükümlerle yönetilen bir ''Kürt İslam'' devleti kurmaktır. Nitekim, terör örgütünün, mensuplarına verdiği talimatta; - Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim biçiminin İslamiyete uygun olmadığı, - Türkiye'ye ancak Hizbullah örgütünün İslami esaslara dayanan İran modeli bir rejim getirebileceği vurgulanmaktadır. Stratejisi: Hizbullahi düşünceyi esas alan örgütlenmelerde takip edilen stratejideki en belirgin özellik; yeterli sayı ve imkân bulunduğunda cihat aşamasına geçilmesi ve silahlı mücadeleye özel önem verilmesidir. BU DÜŞÜNCELERİ SİZLERİN YORUMUNA BIRAKIYORUM SEVGİLİ ARKADAŞLARIM..
  20. . İslami diye nitelendirilen basın ki ben bu adlandırmaya en başından beri karşıyım. İslami basın adlandırması hepimize açılmış bir üçkağıttır. Bir başka kafa bulandırma oyunudur. "İslami basını takip edenler müslüman, etmeyenler değil". İşte bu kadar basit bir zihin yıkama oyunudur bu. Bu oyun Türkiye'de inançlı kesim üzerinde yıllardır oynanmaktadır. Bu basının adı olsa olsa anticumhuriyetçi, antidemokratik, antilaik yada karşı devrimci basın olmalıydı. İşte bu basın her zamankinden fazla güçlenip, iktidarın her türlü nimetinden beslenmiyor mu?... ... Yazının devamı için lütfen alttakı linki tıklayın... Umarım önümüzdeki günlerin bunların gerçek yüzlerinin insanlarımızca daha iyi görmelerine damgasını vurur... Dost sevgilerimle... ___________________________________________________ Kaynak: KAÇ KİŞİYİZ BİZ... (2) http://www.kanalturk.com.tr/yazar.php?yazarlar_id=135
  21. Özellikle, Hamas ve Hizbullah için yapılan yorumlar ile meseleyi biraz daha netleştirelim. 1) Şeriat düzenini savunan örgütlerin halkçı ve demokratik olmaları imkânsızdır. Çünkü halkın gücü ve egemenliği yerine Tanrı''nın gücünü ve dinin kurallarını esas alırlar. Böyle bir düzen anlayışı demokrasi ile taban tabanadır. 2) Ortadoğu''da ABD ve İsrail''e karşı olan şeriatçı örgütler büyük ölçüde ABD ve Avrupa''nın beslediği, geliştirdiği ve kullandığı odaklardır. Hizbullah, Hamas, El Kaide, PKK ve diğerleri ABD ve Avrupa devletleri için gerektiğinde işbirliği yapılan kurumlardır. Bazen dost bazen de düşman ilan edilirler. Soğuk savaş yıllarında her iki taraf da bu örgütlerden aynı şekilde yararlanmaktaydılar. Soğuk savaş bitince Batı için işler karıştı. Sovyetler Birliği''ne karşı kurdukları ''''yeşil kuşak'''', ''''antiemperyalist ve Batı karşıtı'''' bir yapıya dönüştü. Bir bölümü ise bazı tarikat liderleri gibi, Batı''nın iyice kucağına oturdular. Bugünkü İran rejiminin ortaya çıkışı ABD ve İngiltere''nin ülkede demokrasiyi engellemesinin bir sonucudur. Üstelik mollalara Fransa da destek verdi. Sonuçta Batı karşıtı bir rejim geldi. El Kaide örneğinde aynı çelişkiyi ABD yaşadı. 3) İkinci Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu''da ABD, İngiltere, ''''demokratik ve halkçı çıkış yollarını kapattı'''' . Bu engellemeler karşısında iki uçtan da dinci örgütler çıktı. --- Hamas ve Hizbullah gibi şeriatçı ve ABD karşıtı örgütler bunların sonucudur. --- Diğer taraftan bölgede ABD ve İsrail ile işbirliği yapan dinci örgütler düzenlendi. ABD, Avrupa ve İsrail bugün bu şeriatçı örgütlerle işbirliği içindedir. --- ABD, İngiltere ve İsrail ''''şeriatçılar yanında etnik ayrımcılığı'''' da örgütleyerek PKK, Barzani ve Talabani ''yi bölge ülkelerine karşı kullandılar. Hepsi de antidemokratik.. --- Ya referanslarını dinden (Tanrı''dan) alıyorlar; --- ya da etnik ayrımcıların yaptığı gibi emperyalizmin bölgedeki maşaları oluyorlar. Hamas seçimle işbaşına gelse de demokratik bir örgüt olamaz. Çünkü dinî düzeni esas almaktadır. Bu anlamda, İsrail kadar antidemokrattır. Ancak, Hamas''ı şeriatçı seçeneğe, ''''yeşil kuşağı'''' oluşturanlar itti. Hamas''ın Hizbullah''ın, El Kaide''nin ve mollaların yaratıcıları bölgedeki emperyalist güçlerdir. Bugün İsrail''in ABD (ve Batı) adına bölgedeki faşist ve insanlık dışı saldırıları, ''''kaçınılmaz olarak yeni Hamas'''' lar, yeni Hizbullahlar doğuracaktır. Türkiye her iki ucun da tehdidi altındadır. ___Bir yanda şeriat düzenini getirmek için çalışan; Batı''yı ve mevcut özgürlükleri bir araç olarak kullanan güçlerle karşı karşıyadır. ___Öte yanda Batı''nın düzenlemesi içinde etkilerini arttıran tarikat liderleri söz konusudur. Bunlar Cumhuriyet rejimine, demokrasiye, Atatürkçülüğe karşı güçlerdir. Referanslarında gerçek demokrasi yoktur... . __________________________________________________________ Kaynak:(Tarafımca kısaltılmıştır) www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
  22. İlgilisine; Sadece birkaçı... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=306834 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=301959 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=308380 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=303264 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=306338 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=303312 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=163250

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.