sedelina

yaw bush un bı bu olmadığı kalmıştı nerdeyse acıyacam adama kuyruk bütün yüzünün güzelliğini kapatmış,eyı olmuş kuyruğu kesmeleri

konuşacak ne kalmış,o çocuğun o an neler hissettiğini anlayabilirmıyızkı sıcak yatakta yatarken.. o çocuğun çektiği acıyı hıssedebılırmıyız ki,dişçiye gıtmekten korkarken ne desek de boş,orda onun yerınde olan anlar herhalde

Bir Sevmelik Canım Kaldı merhaba, sıcak bir merhaba önce geciktim uzak yollardan geldim bavulumda kanayan aşk yaraları yol yorgunuyum da üstelik kendime gelmeye çalışıyordum bilmeden sana geldim seni biryerlerden ısırıyor gözlerim bu aşinalığı ruhlarımızın miras kalmış olabilirmi ruhlar alemindeki sevişmelerden ellerini yadırgamadı ellerim gözlerim kalbine değmiş sanki biryerlerde ellerimle koymuş gibi buldum sıcaklığını teninin yakınlık dediysem çözme hemen bağcıklarını yüreğinin oturup içelim önce birbirimizi bir kahve fincanında önce bir yere yerleşmeliyim dedim ya yol yorgunuyum yaralarımda bavul kanamaları şimdi açılalım birbirimize yüzme biliyorsan boğulmasın biri diğerinde kaç kulaç attığımızı hesaplamadan bırakalım kendimizi aşk denizine ne terazi, ne metre yaramaz burda işine bana kaç adım geldiğini saymadan gözlerini kapatıp yürüyeceksin yüreğine yatırım yapacaksan beni değil, kalbine kuleler dikeceksin çünkü aşka hesap işlemez bir bedene iki can sığdırma çabası bu ben karlar aldındayken sen üşüyeceksin bir dikene bastığında benden ah işiteceksin köklerim sende filizlenecek ben yanacağım, sen tüteceksin ne diyordun kuyumcu terazisi, metre, üç adım diyorum ki, iki okyanus gibi yürüsek birbirimize karışsak sonra hesapsız, kitapsız matematige dökmeden işi bir savaşma değil bu nihayetinde bir sevişme belkide bir nebze ruhları değişme kazananı kaybedeni yok yeneni yenileni bir bir berabere kalacağız sonuçta yorma kendini çıkacak çivisi aşkın daha çakılmadan kuyumcu terazisi, metre, beş adım, diyorsun diyorum ki, mantığınla sevme beni ölçülmez aşkın boyu eni, hele kantara hiç vurma kasap gibi hiçbir çengele gelemem ben kelepçelerini çöz sevmelerinin bir eskiciye sat terazini kuyumcu terazisi, metre, on adım diyorsun sen trende seyahatten yanasın güzergah ve durakları belli oysa bir deli tay koşar içimde dörnala tutuşmuşsam ellerine sevgilinin her yanım yangın yeri cehennemine ateş olurum cennetine mavi bir deniz uğraşma, anlayamazsın hislerimi bir sevmelik canım kalmış zaten bırak, harcama beni Mesut Yekta

Bir Sevmelik Canım Kaldı merhaba, sıcak bir merhaba önce geciktim uzak yollardan geldim bavulumda kanayan aşk yaraları yol yorgunuyum da üstelik kendime gelmeye çalışıyordum bilmeden sana geldim seni biryerlerden ısırıyor gözlerim bu aşinalığı ruhlarımızın miras kalmış olabilirmi ruhlar alemindeki sevişmelerden ellerini yadırgamadı ellerim gözlerim kalbine değmiş sanki biryerlerde ellerimle koymuş gibi buldum sıcaklığını teninin yakınlık dediysem çözme hemen bağcıklarını yüreğinin oturup içelim önce birbirimizi bir kahve fincanında önce bir yere yerleşmeliyim dedim ya yol yorgunuyum yaralarımda bavul kanamaları şimdi açılalım birbirimize yüzme biliyorsan boğulmasın biri diğerinde kaç kulaç attığımızı hesaplamadan bırakalım kendimizi aşk denizine ne terazi, ne metre yaramaz burda işine bana kaç adım geldiğini saymadan gözlerini kapatıp yürüyeceksin yüreğine yatırım yapacaksan beni değil, kalbine kuleler dikeceksin çünkü aşka hesap işlemez bir bedene iki can sığdırma çabası bu ben karlar aldındayken sen üşüyeceksin bir dikene bastığında benden ah işiteceksin köklerim sende filizlenecek ben yanacağım, sen tüteceksin ne diyordun kuyumcu terazisi, metre, üç adım diyorum ki, iki okyanus gibi yürüsek birbirimize karışsak sonra hesapsız, kitapsız matematige dökmeden işi bir savaşma değil bu nihayetinde bir sevişme belkide bir nebze ruhları değişme kazananı kaybedeni yok yeneni yenileni bir bir berabere kalacağız sonuçta yorma kendini çıkacak çivisi aşkın daha çakılmadan kuyumcu terazisi, metre, beş adım, diyorsun diyorum ki, mantığınla sevme beni ölçülmez aşkın boyu eni, hele kantara hiç vurma kasap gibi hiçbir çengele gelemem ben kelepçelerini çöz sevmelerinin bir eskiciye sat terazini kuyumcu terazisi, metre, on adım diyorsun sen trende seyahatten yanasın güzergah ve durakları belli oysa bir deli tay koşar içimde dörnala tutuşmuşsam ellerine sevgilinin her yanım yangın yeri cehennemine ateş olurum cennetine mavi bir deniz uğraşma, anlayamazsın hislerimi bir sevmelik canım kalmış zaten bırak, harcama beni Mesut Yekta

kadının sesine başvur eğer senın sedef besin zincirindeki yerini almadıysa bulurlar

evet cevaplar düşünürlere ve kişilere çok uymuş.çok beğendim.nerden buldun bunu gıı

kendı çıkarı için başkasını ezenleri, dindarım deyip,kul hakkına gireni, eğitimde olup ınsan yetiştirmeyle alakası olmayanı herşeyı para için yapanı dost görünüp,postunu yolmaya çalışanı yuzlerındekı her maskeden bı başka maske çıkanı aşkı yatak ilişkisinden ıbaret görenı kadını dövmeyuı marıfet sayanı aldatmayı vıcdanına yedırıp bunu rahat bi şekılde yapanı karşısındakının ağlamasına neden olacağını bile bıle herşeyı yapanı anlamıyorum insan olupta,insanlığın yanından bile geçemeyenleri

hey yenıler çok konuşmaz ha,fazla konuşma da jone çay getir

peki bayan erkeği aldattığında erkekler anlarlar mı

o üst dallara ulaşana kadar da,dallara basıp bir çok elmayı yere düşürüp çürümesıne sebeb olabilir de...

hah gördum şimdi resmi ayy bu rüyama gırcek ya bunu korku başlığına yollasaydın yaw

bence de yorum yok çunku resım yok göremıyommm

ya manyak bişe,okuldaki bilgisayardan açtık,gelen geçenin ödünü patlatıyoruz

karadan kalkan havada uçan,var mı ulen bana yan bakan hatalıysam ustune düşmeden önce kuleyi ara sayın kuşlar lütfen pilotun camına konmayın

buşh a lazım belkı yüreği yumuşar

bi parmağın bilem sevgilisi var

ya bende ıstıyom onlardan bananeeee

bakmamızı şiddetle tavsıye etmişsin.ben de şiddetle bakıyorum

arkam sağlam demek istemiş bence vermeyın vızede göreyım

aldatan erkeği işte böyle çizeriz..

tamam ısmarlıycam sırf susasın dıye ha

bence hepsi yanlış,denizden çıktığında ne olur,karaya basar

hadı beee

evet insanlar yeteneklerıyle geldıler demek neden bir bitki fotosentez yapıp bize hava uretmek zorunda neden mutasyonlarla düşünen ve medenıyet kuran varlığa dönuşemıyor havadaki gazların oranını ayarlıyan şey nedir? ardarda gelen mevsımler,suyun doğadaki çevrımı,doğadakı bır canlının besin zıncırı yolu ıle diğerıne geçip yokolmaması... doğadaki binlerce çeşit renk besın zıncırı sayesınde canlıların oranının korunması,yılan-kuş bağlantısı tüm bu denge ve düzenı tabıat ana mı sağlıyor..anamıza sevgıler ellerınden öperiz.. bu kadar farklı renkler ve güzellikler hep mutasyonsa bu mutasyon gep güzel şeylerı yapmış nedense hep uyumlu ve hoşumuza giden