Zıplanacak içerik

Admin

™ Admin
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Admin tarafından postalanan herşey

  1. Aşk ve Gurur veya Gurur ve Önyargı - Pride and Prejudice (2005) Aşk filimlerinden hoşlananlar için hoş bir film olabilir. Bende hoşlanıyorum ama bu film yavaş ilerliyor ve herzaman bilinen bir konuyu işliyor Zengin Erkek Fakir Kız... Ama genede aşk filmlerinden hoşlanananların hoşuna gidecektir. Filmin kendine özgür her zamanki sıradan replikleri kullanmasıda jabası... Jane Austen'nin romanından beyazperdeye aktarılmış. 19. Yüzyıl İngilteresinde geçiyor. Boş zamanınız varsa izleyin derim... Oyuncular: Keira Knightley, Matthew MacFadyen, Brenda Blethyn, Donald Sutherland, Tom Hollander, Rosamund Pike Yönetmen: Joe Wright In this retelling of Jane Austen's novel set in 19th century England, Mrs. Bennet (Brenda Blethyn) is all atwitter in hopes of marrying her daughters to prosperous gentlemen callers, especially when a wealthy bachelor moves nearby. Headstrong daughter Elizabeth (Keira Knightley) meets her match in Mr. Darcy, but misinterprets Darcy's honorable intentions and jeopardizes her chance at love. Donald Sutherland, Judi Dench and Jena Malone co-star. Cast: Keira Knightley, Matthew MacFadyen, Brenda Blethyn, Donald Sutherland, Tom Hollander, Rosamund Pike Director: Joe Wright
  2. Admin şurada cevap verdi: bekir başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    Daha öncede söylemiştim... Biraz çaba sarf ederek ararsanız sorularınızın karşılığını bulursunuz... http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=28557
  3. Bilgisayarında kuvvetle ihtimal spyware var temizlemen lazım...
  4. ok... Hangi dizinde???????? Nasıl Bir Başlık - Dizin İsmi ?????????? ve altında verilecek konular ne olmalı????????? Hadi bakalım yazın anlayalım.....
  5. Eğer bunlarda değilse iki olay kaldı geriye ya bilgisayarında Spyware var senin aradığın bazı domain alan adlarını masn aramasına yönlendiriyor yada DNS çalışmıyor... İkincisi için şunu yap ve sonucu buraya postala: Hata mesajı veren bir bilgisayarda bu DOS işlemlerini çalıştır: ping www.edenchat.com ping www.turkish-media.com nslookup -debug www.edenchat.com nslookup -debug www.turkish-media.com Kuvvetle ihtimal bilgisayınızda spyware var onları temizlemeniz lazım...
  6. Tarayicini FireFox cevir ve tekrar dene...
  7. Buyrun arkadaşlar İl İl tanıtım rehberiniz 81 İlin Tanıtım Belgeseli
  8. Grizzly Adam ( Grizzly Ayı Adam) - Grizzly Man (2005) Bir belgesel gibi çekilmiş bu film Alaska ve Kanada'da yaşayan Grizzly Ayılarını araştıran Timoty Treadwell'in öyküsü. Çok trajik bir şekilde son bulan bu araştırmalar size neden böyle bir şey yapmış dedirtiyor... Ayrıca film bazan insanların hayvanlara yardım ettiğini sandıkları hissini verse bile onlara zarar verdiklerini görmelerinide gösteriyor... 13 yıl Grizzliy Ayıları ile yaşayan ve belgeselde onlardan biri olduğunu belirten Timoty sonunda Grizzly ayıları tarafından parçalanarak yenilmiştir aynı zamanda yanındaki kız arkadaşıda aynı akibete uğramıştır... Film görülmeye değer bir belgesel ve algılanırsa çok iyi yönde sonuç çıkarabilinir... Görün derim... Oyuncular: Timothy Treadwell, Amie Huguenard, Werner Herzog, Franc G. Fallico Yönetmen: Werner Herzog Renowned nonfiction director Werner Herzog chronicles the tragic and untimely death of outdoorsman Timothy Treadwell, who devoted his life to studying grizzly bears living in the Alaskan wilderness -- only to have one of them maul him to death. Pieced together mainly from Treadwell's own video footage, this fascinating documentary goes deep into the wilderness of one man's mind to uncover how he spent his final days. Cast: Timothy Treadwell, Amie Huguenard, Werner Herzog, Franc G. Fallico Director: Werner Herzog
  9. Haberci Kuşlar - Haberci - Valiant (2005) İkinci Dünya Savaşı sırasında haberci olarak kullanılan güvercin olan Valiant (Ewan McGregor) öyküsü. Ülkesini haberci güvercini olarak Alman Atmacalarına karşı korumak için Güvercin haber servisine katılmakla başlıyor. Güzel bir animasyon özellikle bu olayın 2. Dünya Savaşı sırasında gerçek olduğunuda düşünürsek görün derim... Seslendirenler: Ewan McGregor, Ricky Gervais, Tim Curry, John Cleese Yönetmen: Gary Chapman During World War II, a misfit pigeon named Valiant (voice of Ewan McGregor) joins the Royal Pigeon Service to do his bit for his country. Valiant's job turns out to be one of the most important of the war -- carrying essential messages from the French to the Allied forces just prior to D-Day. Gary Chapman directs this animated film that also features the voices of Ricky Gervais, Jim Broadbent, John Cleese, Tim Curry, Rupert Farley and John Hurt. Cast: Ewan McGregor, Ricky Gervais, Tim Curry, John Cleese Director: Gary Chapman
  10. Eden chat Java Platformu kullaniyor... Bilgisayarlarindaki java surumlerini yenile ve tekrar dene bu tekrar denemeyi yapmadan once browserlarindaki (Tarayicilarindaki) cache bosalt... iyi sanslar.... Java surumlerini yenilemen icin link: http://java.com/en/download/windows_ie.jsp
  11. Küçük Tavuk - Chicken Little (2005) Chicken Little (Zach Braff) başına ağaçtan bir acorn düşünce ve bunun kasabayan değişik aktardığı düşünülen Chicken Little bütün kasabayı biribirine katar... Söylediği öyküye kimse inanmaz... Babasının kendine inanmaması ve verdiği eziyetten dolayı üzülen Little biraz daha dikkatli ve babasını onere edecek bir yol bulmak istemektedir. Çok güzel bir animasyon... İzleyin derim... Seslendirenler: Zach Braff, Joan Cusack, Patrick Stewart, Steve Zahn, Catherine O'Hara, Harry Shearer Yönetmen: Mark Dindal When a tiny acorn bonks Chicken Little (Zach Braff) on the head, he causes widespread panic and gets on the bad side of the entire town. Disney's animated adventure follows the poor little clucker as he tries to redeem himself and stay out of trouble, but when he's hit on the head by a real piece of sky, it's up to Chicken Little and his friends Ugly Duckling (Joan Cusack), Runt of the Litter (Steve Zahn) and Fish Out of Water to save the world. Cast: Zach Braff, Joan Cusack, Patrick Stewart, Steve Zahn, Catherine O'Hara, Harry Shearer Director: Mark Dindal
  12. Bir Geyşa'nın Anıları - Memoirs of a Geisha (2005) 9 yaşındaki Chiyo, Kyoto'ya geyşa olması için satılması ile başlayan bir film hep duyduğum ama fazla bilgim olmadığı Japonların Geyşa adetini bana anlatan ilginç bir film. Ayrıca Çinli Yıldız Ziyi Zhang izlemek çok güzel... Çok Yetenekli bir yıldız olan Ziyi Zhang ve onun küçüklüğünü oynayan küçük yıldızın başarılı rolleri yanında yönetmende başarılı bir film çekmiş... Biraz uzun olmasının yanında çok çok güzel bir film olmamakla birlikte boş zamanınız varsa izleyin derim... Oyuncular: Ziyi Zhang, Ken Watanabe, Koji Yakusho, Michelle Yeoh Yönetmen: Rob Marshall Based on Arthur Golden's novel and set in 1929, this tale follows 9-year-old Chiyo, who is sold to a Kyoto geisha house. Chiyo endures harsh treatment from the owners and head geisha Hatsumomo, who's envious of Chiyo's stunning beauty. Rescued by Hatsumomo's rival, Chiyo blooms in her role as a geisha, but World War II threatens to change her privileged life forever. Ziyi Zhang, Ken Watanabe, Michelle Yeoh and Li Gong star. Cast: Ziyi Zhang, Ken Watanabe, Koji Yakusho, Michelle Yeoh Director: Rob Marshall
  13. Bu bölümde düzeltme yaparken yanlışlıkla bir ileti silinmiştir... Kusura bakmayınız... Sanırım by_x_men aitti...
  14. Şiddet ve Geçmiş - A History of Violence (2005) Küçük bir kasabada küçük bir lokanta işleten Tom Stall (Viggo Mortensen) ve karısı (Maria Bello) çok normal bir aile görünümdedirler. Fakat birden Tom'un bir hırsızlık olayında yaptıkları ile kahraman olması ailenin bütün yaşantısını değiştirecektir. Hiç beklemediğiniz sonuçlara hazır olmanızı gerektiren bir film. Biraz kanlı ama mantıklı... Biraz yavaş ama heyecanlı bir film izleyin derim... Oyuncular: Viggo Mortensen, Maria Bello, William Hurt, Ed Harris, Ashton Holmes, Heidi Hayes, Stephen McHattie, Greg Bryk Yönetmen: David Cronenberg Operating a diner in a small-town community, Tom Stall (Viggo Mortensen) and his wife (Maria Bello) are the picture of normalcy. But when Tom prevents a robbery and enjoys hero status in the local media, he attracts the wrong kind of attention from mobsters (Ed Harris and William Hurt) who think he's someone else. David Cronenberg (The Fly) directs this taut suspense-thriller based on the graphic novel by John Wagner and Vince Locke. Cast: Viggo Mortensen, Maria Bello, William Hurt, Ed Harris, Ashton Holmes, Heidi Hayes, Stephen McHattie, Greg Bryk Director: David Cronenberg
  15. Admin şurada bir blog başlığı gönderdi: Admin Blog (Günlüğü)
    Doğduğum günü hatırlamıyordum..! Sordum? Çok ağladın dedi..! Yüzüm kızarmıştı..! Acaba çok acı çektirdim mi diye düşünmüştüm..! Beni öyle görünce...! Ellerini ensemde dolaştırdı...! Yaşım 35’ti ama hala o ellerin şefkatini hissediyordum..! Öylece dolaştı ensemde o eller...! Büyümüştüm ama hala her ağladığımda annem diye ağlardım..! Karım yakalamıştı beni ağlarken..! Neden annen diye sormuştu..! Annem çünkü karşılıksız sevgiyi aldığım tek insandı o demiştim..! Annem, Annelerimiz, Anneleri..! Onu hep kucaklamak isterim..! Onu hep aramak ve yaptığım şeyleri anlatmak isterim..! Onu hep yanımda ve başım onun kucağında, saçlarımı okşarken isterim..! Onu hep beni karşılıksız sevdiği için isterim..! Onu hep beni gözlerken görmek isterim..! Onu hep dizimi yaraladığımda, yaramı üflerken görmek isterim..! Onu hep yanıbaşımda gülerken görmek isterim..! ONU HEP MUTLU VE SAĞLIKLI GÖRMEK İSTERİM..! HAYATTA BEN EN ÇOK ANNEMİ SEVDİM..! BENİM GÜZEL ANNEM VE ANNELERİMİZ..!
  16. Admin şurada cevap verdi: sardunyam başlık Güncel Konular
    Doğduğum günü hatırlamıyordum..! Sordum? Çok ağladın dedi..! Yüzüm kızarmıştı..! Acaba çok acı çektirdim mi diye düşünmüştüm..! Beni öyle görünce...! Ellerini ensemde dolaştırdı...! Yaşım 35’ti ama hala o ellerin şefkatini hissediyordum..! Öylece dolaştı ensemde o eller...! Büyümüştüm ama hala her ağladığımda annem diye ağlardım..! Karım yakalamıştı beni ağlarken..! Neden annen diye sormuştu..! Annem çünkü karşılıksız sevgiyi aldığım tek insandı o demiştim..! Annem, Annelerimiz, Anneleri..! Onu hep kucaklamak isterim..! Onu hep aramak ve yaptığım şeyleri anlatmak isterim..! Onu hep yanımda ve başım onun kucağında, saçlarımı okşarken isterim..! Onu hep beni karşılıksız sevdiği için isterim..! Onu hep beni gözlerken görmek isterim..! Onu hep dizimi yaraladığımda, yaramı üflerken görmek isterim..! Onu hep yanıbaşımda gülerken görmek isterim..! ONU HEP MUTLU VE SAĞLIKLI GÖRMEK İSTERİM..! HAYATTA BEN EN ÇOK ANNEMİ SEVDİM..! BENİM GÜZEL ANNEM VE ANNELERİMİZ..!
  17. Vaat Edilen Cennet - Paradise Now (2005) Hany Abu-Assad'ın iki genç erkeğin yaşamlarındaki dönüm noktasını anlatan bu film size olaylara farklı bir bakış açısı gösterecek. Filistinde intihar bombacısı olarak seçilen bu iki gençin yaşama bakış ve içinde bulundukları ikilemleri göreceksiniz ve parçası olacaksınız. Görevlerini sorgulamaya başlayacaklar. Mutlaka seyredin derim. Sakın kaçırmayın... Oyuncular: Kais Nashef, Ali Suliman, Lubna Azabal, Amer Hlehel, Hiam Abbass, Ashraf Barhom, Mohammad Bustami Yönetmen: Hany Abu-Assad Hany Abu-Assad's disturbing yet moving tale finds two men at a critical juncture in their lives. They've been drafted as suicide bombers in an upcoming assignment in Tel Aviv. Granted a night to spend with their families, they go home but are unable to say goodbye for fear of tipping their hand. But perhaps it isn't time for farewells yet as the two become separated during the mission and must decide on their own whether to continue or bail out. Cast: Kais Nashef, Ali Suliman, Lubna Azabal, Amer Hlehel, Hiam Abbass, Ashraf Barhom, Mohammad Bustami Director: Hany Abu-Assad
  18. Mürekkep Balığı ve Balina - The Squid and the Whale (2005) Brooklyn'da yaşayan bir profesörün aile yaşantısını konu alan film. İki erkek çocuğu olan Jeff bir süre sonra aile için sorunlar yaşar ve ayrı yaşama olayı başlar tabiki bu ayrı yaşama olayı çocukları etkiler. Çok güzel ve ayrıntıların çok iyi yakalandığı bir yapıt. Kaçırmayın derim... Filmin kendi içinde entellektüel bir yapısı var. Oyuncular: Jeff Daniels, Laura Linney, Jesse Eisenberg, Owen Kline, Halley Feiffer, Billy Baldwin Yönetmen: Noah Baumbach Jeff Daniels makes for a haunting Brooklyn professor who's well past his prime, and Laura Linney is his writer wife on the brink of stardom in Noah Baumbach's honest look at the disintegration of a marriage. With their lives headed for distinctly opposite directions, the two can't help but be acrimonious about their impending separation. Unfortunately, their two children are stuck in the middle of the emotional warfare. Cast: Jeff Daniels, Laura Linney, Jesse Eisenberg, Owen Kline, Halley Feiffer, Billy Baldwin Director: Noah Baumbach
  19. Madde 67 - (Değişik: 6/3/1981-2422/9 md.) Sigortalının ölümü halinde, hak sahibi kimselerine bağlanacak aylığın tespitinde aşağıdaki hükümler uygulanır: A) a) Sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malullük veya yaşlılık aylığı,-------------------------------------- (1) Bu maddenin uygulanmasında ek 1 ve 29 uncu maddelere bakınız. (2) Bu bentte geçen "Kadın ise 50, erkek ise 55" ibaresi, 25/8/1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun`un 56 ıncı maddesiyle, "Kadın ise 58, erkek ise 60" olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. -------------------------------------- Malullük veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlaması sebebiyle aylığı kesilen sigortalının ölüm tarihine ve 58 veya 63 üncü maddelere göre tespit edilecek aylığı, c) (Değişik: 25/8/1999 - 4447/9 md.) Toplam olarak 1 800 gün veya en az beş yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malullük, yaşlılık ve Ölüm sigortaları primi ödemiş olan sigortalının, bu Kanunun 61 inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının % 60`ının 1/12`si olarak hesaplanan aylığı, hak sahiplerine bağlanacak aylığın hesabında esas tutulur. Bu oran sigortalının 8100 ila 9000 gün arasında primi ödenen her 360 gün için 2, 9000 günden sonra ödenen her 360 gün için de 1,5 artırılır. Bu şekilde hesaplanan ölüm aylığı 61 inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre artırılır. d) (Mülga: 25/8/1999 - 4447/9 md.) Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda malul sayılarak aylık bağlanmasına hak kazanmış ise, (A/a- fıkralarının uygulanmasında, bu durum nazara alınmadan bağlanabilecek aylık esas tutulur. (1) D ve E - (Mülga: 25/8/1999 - 4447/9 md.) Eş ve çocuklara aylık bağlanması: Madde 68 - (Değişik: 21/6/1973-1753/2 md.) Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır. I- Ölen sigortalının 67 nci madde gereğince tespit edilecek aylığının; A) (Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Dul eşine % 50`si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine % 75`i, (Mülga: 20/3/1985-3168/6 md.) C) Çocuklardan: a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya ay lık almayan erkek çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine % 25`i, (a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50`si, Oranında aylık bağlanır. Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar. II - Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile, sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır. III - Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır. IV - Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malul olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malul olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartıyla malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibenden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır. V) (Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir. VI - Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibenden devre başından itibaren kesilir. (1) Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün © fıkrası hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir. Ana ve babaya aylık bağlanması: Madde 69 - Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde, geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına aylık olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın % 25 ini geçemez. Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı değilse ana ve babanın aylık bağlanma hakları düşer. ----------------------------- (1) Bu hükmün uygulanmasında ek 12 nci maddeye bakınız. ----------------------------- Aylığın başlangıcı: Madde 70 - Sigortalının ölümünde ölüm sigortasından hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığa hak kazandıkları tarihten sonraki ay başından başlar. Malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken ölen sigortalının hak sahibi kimselerinin aylıkları, sigortalının hak kazandığı son aylık devresinin sona erdiği tarihten başlar. Toptan ödeme: Madde 71 - Ölen sigortalının hak sahibi kimselerinden hiç biri bu kanuna göre Ölüm Sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanamadıkları takdirde aşağıdaki hükümler uygulanır: I - Ölen sigortalının kendisinin ve iş verenlerinin ödedikleri malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri toplamının: A) (Değişik : 20/3/1985-3168/3 md.) Dul eşine % 50`si, toptan ödeme alacak durumda çocuğu bulunmayan dul eşine % 75`i, (Mülga: 20/3/1985-3168/6 md.) C) (Değişik: 21/6/1973-1753/3 md.) 18 yaşını veya ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış yahut yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malül bulunan erkek çocuklarla evli olma yan kız çocukların her birine % 25`i, Yukarıdaki fıkrada belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayanların her birine % 50`si, Toptan ödeme şeklinde verilir. II - Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları, yapılacak toptan ödemeden yukarda belirtilen esaslara göre yararlanırlar. III - Hak sahibi eş ve çocuklara yapılacak toptan ödemelerin toplamı, toptan ödenecek miktarı geçemez. Bu sınırın aşılmaması için, gerekirse, hak sahibi kimselerin hisselerinden orantılı olarak indirmeler yapılır. IV - Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına yapılacak toptan ödemelerin toplamı, toptan ödenecek miktardan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde, geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi % 25 i geçemez. V - Yukarıdaki esaslara göre toptan ödeme yapıldıktan sonra kalıntı olursa, sigortalının ölümünden sonra doğacak çocukları ile nesebi düzeltilecek veya babalığı hükme bağlanacak çocuklarına da bu madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılır. Gelir ve aylıkların birleşmesi: Madde 92 - Hem malullük hem de yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı bağlanır. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanmadan önce iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan ve sermayeye çevrilen gelirler ile yaşlılık sigortasından yapılacak toptan öde melerde bu fıkra hükmü uygulanmaz. Malullük sigortasından aylık bağlanmasına ve yaşlılık sigortasından toptan ödeme yapılmasına hak kazanan sigortalıya yalnız aylık verilir. Ana ve babalarından gelir veya aylığa hak kazanan çocuklar: Madde 93 - Sigortalı olan ana ve babalarının ölümlerinde her ikisinden de gelir veya aylık bağlanmasına hak kazanan çocuklara, bunlardan intikal eden gelir ve aylıklardan yüksek olanının tümü eksik olanının da yarısı bağlanır. Ancak, 71 inci madde gereğince yapılacak toptan ödemelerde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Sigortalının geçindirmekle yükümlü olduğu kimseler: Madde 106 - Bu kanunun uygulanmasında, sigortalının geçindirmekle yükümlü olduğu kimseler: a) (Değişik: 23/10/1969 - 1186/17 md.) Karısı çalışamayacak durumda malul veya 60 yaşını doldurmuş kocası. (1) (Değişik: 29/4/1986 - 3279/6 md.) 18 yaşını veya ortaöğrenim yapıyorsa 20 yaşını, yükseköğrenim yapıyorsa 25 yaşını doldurmamış veya 18 yaşını doldurmuş olup da çalışamayacak durumda malul erkek çocukları ile yaşları ne olursa olsun evli bulunmayan ve sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan veya bunlardan aylık yahut gelir almayan kız çocukları. c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babası, dır. Geçici iş göremezlik ödeneği verilmesine hak kazanılan tarihten önce, sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş, yahut babalığı hükme bağlanmış çocuklar da ( fıkrası kapsamına girerler. Bildiri ve itiraz: Madde 116 - Kurum, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için gerekli belgeler tamamlanınca, bağlanacak aylıkları ve yapılacak toptan ödemeleri hesap ve tespit ederek en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirir. Sigortalı ve hak sahibi kimseleri, kararı bildirilen yazıyı aldıkları günden başlamak üzere bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurumun kararına itiraz edebilirler. İtiraz kararın uygulanmasını durdurmaz. Ek Madde 1- (13/7/1967-899 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi hükmü olup ek maddeye çevrilerek teselsül için numaralandırılmıştır. Evlenme dolayısıyla işlerinden ayrılan kadın sigortalılara kendileri ve işverenleri tarafından 5417, 6900 ve 506 sayılı kanunlara göre ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin yarısı, yazılı talepleri üzerine, toptan ödeme şeklinde verilir. İşten ayrıldıkları tarihten itibaren bir sene içinde evlenmiş veya evlendikleri tarihten itibaren bir sene içinde işinden ayrılmış olan kadın sigortalılar, evlenme dolayısıyla işten ayrılmış sayılırlar. Evlenmeleri dolayısıyla toptan ödemeden faydalanmış bulunan kadın sigortalılardan 506 sayılı Kanuna tabi bir işe girenler, kendilerine verilen primleri aldıkları tarihten itibaren % 5 faizi ile Sosyal Sigortalar Kurumuna iade ettikleri takdirde sigortaya tabi eski hizmetleri 506 sayılı Kanunun tatbikatında nazara alınır. Toptan ödeme şeklinde aldıkları primleri Sosyal Sigortalar Kurumuna iade etmeyenlerin sigortalılık süreleri, 506 sayılı Kanuna tabi işlere yeniden girdikleri tarihten başlar.
  20. 506 Sayılı Sosyal Sİgortalar Kanununda, Sakatlarla İlgili Hükümler Sigortalı sayılmayanlar: Madde 3 II- Aşağıda belirtilenler hakkında bazı sigorta kolları uygulanmaz: A) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki aybaşından başlanarak uygulanır. Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. ---------------------------------------- (1) Bu hükmün uygulanmasında ek 9 ncu maddeye bakınız: Ek Madde 9 - (11/8/1977 - 2100/2 maddesi hükmü olup, ek maddeye çevrilerek madde numarası teselsül ettirilmiştir.) 3 üncü maddenin I inci bendinin (A) ve (D) fıkralarında yapılan değişikliklerin tazammun ettiği tatbikat Sosyal Güvenlik Bakanlığınca bir sene içinde hazırlanacak tüzükle düzenlenir. Bu tüzük yürürlüğe girinceye kadar, Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak genelgeye göre işlem yapılır --------------------------------------- C) (Değişik: 29/4/1986-3279/1 md.) Kanunla kurulu sosyal güvenlik kurumlarından malullük veya emekli aylığı almakta iken bu Kanuna tabi sigortalı bir işte çalışanların 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerin den 63 üncü madde hükmüne göre Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir. ---------------------------------------- Madde 78 - (Değişik: 6/3/1981-2422/11 md.) (Değişik birinci fıkra: 25/8/1999 - 4447/10 md.) Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı 4 000 000 TL., üst sınırı ise alt sınırın üç katıdır. Üst sınırı alt sınırın beş katına kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Günlük kazanç alt sınırı her yıl, ilk olarak Nisan ayında bir önceki yılın Aralık ayı ile ondan önceki yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı kadar, ikinci olarak bir önceki yılın gayrisafi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar artırılarak belirlenir. Bu şekilde belirlenecek günlük kazanç alt sınırının belirlenmesinde 1000 liranın kesirleri 1000 liraya tamamlanır. (1) Günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır. Sigortalının kazancı alt sınırın altında ise, bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta primlerinin tümünü işveren öder. Aynı zamanda birden fazla işverenin işinde çalışan sigortalıların ücretlerinden kesilen primler, bu madde uyarınca tespit edilen üst sınır üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, fark, sigortalının müracaatı üzerine hissesi oranında kendisine geri verilir. Yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaları: Madde 63 - (Değişik: 29/4/1986-3279/3 md.) A) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir. Yukarıdaki fıkraya göre yaşlılık aylıkları kesilenlerden yeniden çalıştıkları süre zarfında 78 inci maddeye göre prime esas kazançları üzerinden 73 üncü madde gereğince prim alınır. Yaşlılık aylıkları kesilenlerden işten ayrılarak yaşlılık aylığı verilmesi için yazılı talepte bulunan sigortalıya aşağıdaki fıkra hükmüne göre yeniden hesaplanarak, yaşlılık aylığı, talep tarihini takip eden aybaşından başlanarak ödenir. Bu sigortalılar için yazılı talep tarihlerine göre yeniden yaşlılık aylığı hesaplanır ve bu aylık, önceden bağlanan yaşlılık aylığından fazla ise, hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme yapılır. Hesaplanan yeni aylığın eski aylıktan düşük olması halinde, eski aylık esas alınır. Ancak, aylığı kesildikten sonra geçen prim ödeme gün sayıları bu Kanunun 61 inci maddesine göre aylık bağlama oranının tespitinde değerlendirilir. (1) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden % 30 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir. Bu primin 1/4`ü sigortalı hissesi, 3/4`ü işveren hissesidir. (2) (Ek: 25/8/1999-4447/8 md.) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat veya noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil, almakta oldukları aylıklarından % 15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir. (3) Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı bir işte çalışanlar, bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta olanlara ve bunların geçindirmekle yükümlü oldukları eş ve çocuklarına, ana ve babalarına tanınan sosyal sigorta haklarından aynen yararlanırlar. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenmiş süreler, bu Kanuna göre sigortalılık süresinden sayılmaz ve 24/5/1983 tarih ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına ------------------- (1) Bu bentte geçen " maddesinin (A) fıkrasının (a) bendine" ibaresi, 25/8/1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile "maddesine" olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. (2) Bu bentte geçen % 24" oranı, 25/8/1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile "% 30" olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. (3) Bu bent, 25/8/1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle eklenmiş olup, Kanunun yayımı olan 8/9 / 1999 tarihini izleyen aybaşında yürürlüğe gireceğinden metne işlenmiştir. --------------- Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz, 64 üncü madde hükmüne göre toptan ödeme yapılmaz. Ancak iş kazası veya meslek hastalığı halinde 12 nci madde hükümleri uygulanır. Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı bir işte çalışmaları dolayısıyla bu maddenin (A) fıkrasına göre yaşlılık aylığı kesilenler, çalıştıkları süre içinde ( fıkrasında yazılı hükümlerin uygulanmasını; ( fıkrasına göre yaşlılık aylığı kesilmeden çalışanlar ise çalıştıkları süre içinde haklarında (A) fıkrasında yazılı hükümlerin uygulanmasını isteyebilirler -------------------------------------- Eş ve çocuklara gelir bağlanması: Madde 23: VIII- (Ek: 29/6/1978-2167/2 md.) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün % 50 veya daha fazlasını kaybederek sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölenlerin de ölümün maluliyete esas olan iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın hak sahiplerine gelir bağlanır. Malullük Sigortası Sağlanan yardım: Madde 52 - Malullük sigortasından sağlanan yardım, malullük aylığı bağlanmasıdır. Kimlerin malul sayılacağı: (Bu madde, 4958 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNUNUN 33. maddesi ile değiştirilmiştir. Buna göre:) Madde 53.- A) 1- a) Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği, 34 üncü madde gereğince yapılan tedavi sonunda Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği, c) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını yitirdiği, Kurumca tespit edilen sigortalı malûllük sigortası bakımından malûl sayılır. 2- Meslek hastalığı sonucu, meslekte kazanma gücü azalma oranının tespiti Kurumun meslek hastalıkları hastanelerince yapılır. Bu Kanun kapsamında ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık veya arızası bulunanlar bu hastalık veya arızasının malûl sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını Kurum veya Kurum dışındaki hastanelerden işe girmeden önce alınmış, usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbi belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından yararlanamazlar. Bu gibi sigortalılara malûllük sigortasından evvelce ödenmiş bulunan aylıklar geri alınır. C) Bu maddenin uygulama hükümleri çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir. Malullük aylığından yararlanma şartları: Madde 54 - (Değişik: 6/3/1981-2422/4 md.) Sigortalının, malullük aylığından yararlanabilmesi için: a) 53 üncü maddeye göre malul sayılması, Toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması, Şarttır. Malullük aylığının hesaplanması: (1) Madde 55 - (Değişik: 25/8/1999-4447/5 md.) Malullük aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu Kanunun 61 inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının %60`ının 1/12`si oranında malullük aylığı bağlanır. Sigortalı başka birinin bakımına muhtaç durumda ise bu oran %70`e çıkarılır. Buna göre hesaplanan malullük aylığı 61 inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre artırılır. Aylığın başlangıcı: Madde 56 - Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malullük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malul sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takibenden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır. Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş sayılan sigortalı birinci fıkraya göre aylıkların ödenmesine başlanacağı tesbit edilen tarihte hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise malullük aylığı geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki ay başından başlar. Şu kadar ki, bağlanacak malullük aylığı, sigortalının hastalık sigortasından almakta olduğu geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise, aradaki fark, birinci fıkraya göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir. ---------------------------------- (1) Bu hükmün uygulanmasında ek 20, 21, 22, 23 ve 24 üncü maddelere bakınız. ---------------------------------- Sigortalının kontrol muayenesi: Madde 57 - Malullük aylığı bağlandıktan sonra, sigortalı, her zaman, başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma girdiğini ileri sürerek malullük aylığının artırılmasını isteyebilir. Malullük aylığı bağlanan sigortalıları Kurum da her zaman kontrol muayenesine tabi tutabilir. Gerek Kurumca yaptırılan kontrol muayenesinde, gerekse sigortalının isteği üzerine veya işe alıştırma sonunda yapılan muayenesinde yeniden tespit edilecek malullük durumuna göre, malullük aylığı: I - Sigortalının istekte bulunması halinde: a) Yazılı isteğini, Yeni malullük durumuna esas tutulan rapor yazılı isteğini takibenden takvim ayından sonraki bir tarihi taşımakta ise bu raporun tarihini, II - Kurumca kontrol muayenesine veya işe alıştırmaya tabi tutulma halinde de yeni malullük durumuna esas tutulan raporun tarihini, Takip eden ay başından başlanarak gerekirse artırılır, azaltılır veya kesilir. Kabul edilir bir özrü olmadığı halde kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildirisinde belirtilen tarihten sonraki ay başına kadar yaptırmayan sigortalının malullük aylığı, kontrol muayenesi için belirtilen tarihten sonraki ay başından başlanarak kesilir. Şu kadar ki, kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildirisinde belirtilen tarihten başlayarak üç ay içinde yaptırılan ve malullük halinin devam ettiği tespit edilen sigortalının malullük aylığı, ödemenin kesildiği tarihten başlanarak verilir. Kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildirisinde belirtilen tarihten üç ay geçtikten sonra yaptıran ve malullük halinin devam ettiği tespit edilen sigortalının malullük aylığı, rapor tarihinden sonraki ay başından başlanarak ödenir. Aylığın kesilmesi ve yeniden başlaması: Madde 58 - Malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların malullük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihten başlayarak kesilir. Yukarıdaki fıkraya göre malullük aylıkları kesilenlerden işten ayrılarak malullük aylığı verilmesi için yazılı istekte bulunan sigortalıya, kontrol muayenesine tabi tutulmak ve malullüğünün devam ettiği anlaşılmak şartıyla, eski malullük aylığı, yazılı istekte bulunduğu tarihten sonraki ay başından başlanarak ödenmeye başlanır. Şu kadar ki, bu gibi sigortalılar için yazılı istek tarihlerine göre yeniden malullük aylığı hesaplanır ve bu aylık önce bağlanan malullük aylığından fazla ise hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme yapılır. Yaşlılık aylığından yararlanma şartları: Madde 60 - (Değişik: 6/3/1981-2422/6 md.) Yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartları aşağıda gösterilmiştir: A)(Değişik: 25/8/1999-4447/6 md.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için; a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması ve en az 7 000 gün veya, Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması, 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 4 500 gün, Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması şarttır. Toptan ödeme: (1) Madde 64 - (Değişik: 23/10/1969-1186/9 md.) Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan ve malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan, a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş bulunan sigortalıya, 50 yaşını doldurmuş bulunan ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalıya, (2) Kendisinin ve işverenlerinin ödediği, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin toplamı, yazılı isteği üzerine toptan ödeme şeklinde verilir. Ölüm sigortasından aylık bağlama şartları: Madde 66 - (Değişik: 6/3/1981-2422/8 md.) a) Malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken, yahut malullük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış durumda veya, Bağlanmış bulunan malullük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş durumda yahut, c) Toplam olarak 1 800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödemiş durumda, Ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanır. Ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması:
  21. Sosyal Güvencesi Olmayanların, Sakatlık ve Malullük Aylığı Alabilmesi için: 2022 Sayılı Kanun’a göre Sakatlık ve Malullük Aylığı; Sakatlık aylığı: Çalışma ve işgörme gücünün %40 ile %70 arasında kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır. Aylık bağlanabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olmak, çalışma ve işgörme gücünü en az %40 oranında kaybettiklerini tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları gerekmektedir. Malullük aylığı: Çalışma ve işgörme gücünü %70’in üzerinde kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır. 18 yaşını doldurmuş olmak, başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde malul olduğunu tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları gerekmektedir. Aylıkların Bağlanma Şartları: a) T.C. vatandaşı olmak, Muhtaç olmak, c) Bağlanacak aylık miktarına eşit veya fazla devamlı gelir sağlayamamak, d) Kendisine kanunen bakmakla yükümlü kimsesi olmamak. Aylık Bağlanması İçin Gerekli Belgeler: a) 2022 sayılı kanuna göre başvuru formu (Bu formda yeralan aylık istek dilekçesi ile mal bildirim belgesi kişi tarafından doldurulacaktır). Muhtaçlık belgesi ve vukuatlı nüfus kayıt örneği, ikametgah ilmuhaberi bölümleri ise yetkililerce imzalanacak ve mühürlenecektir. Sağlık Kurulu Raporu (Mal Müdürlüğü tarafından sevk edilen bir hastaneden) c) Üç adet fotoğraf ** Bu belgelerle, bağlı bulunulan Defterdarlık, Malmüdürlükleri, Emekli Sandığı, valilik veya kaymakamlık makamlarına başvurulur. ** Aylığı almakta olan aile reisinin aylığı; eşinin de bu aylığı hak etmesi halinde veya bu aylığı alma hakkına sahip biriyle evlenmesi durumunda %50 oranında artırılmaktadır. 2022 sayılı Yasaya göre aylıklar üç ayda bir peşin olarak alınır. Aylık bağlananlar devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi görürler. ** 2022 Sayılı Kanuna göre muhtaç olmak koşulu ile, 65 yaşını doldurmuş Yaşlılar ile 18 yaşından büyük Malûl ve Sakat Türk Vatandaşlarına 1500 gösterge rakamının, memur maaşlarına uygulanan katsayı ile çarpımında bulunacak tutarda aylık bağlanmaktadır. Bağlanacak aylık miktarına eşit veya daha fazla aylık ortalama geliri bulunanlar muhtaç sayılmazlar ve kendilerine aylık bağlanmaz. ** Aylıklar her yılın, Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere üç ayda bir peşin olarak ikametgahlarına yakın anlaşmalı T.C. Ziraat Bankaları Şubeleri ile anlaşmalı PTT Merkez Müdürlükleri aracılığı ile hak sahiplerine veya vekil yada vasilerine ödenmektedir ** Bağlanan aylıklar, hak sahiplerinin; a) Ölümü, Türk vatandaşlığından çıkması, çıkarılması, yabancı memleket uyruğuna girmesi ( Türk Vatandaşlığını muhafaza edenler hariç), c) Muhtaçlığın kalkması, d) Kadın ise evlenmesi, e) Sakatlığı nedeniyle aylık bağlanmış ise bir işte çalışmaya başlaması, f) Bir akitle hakiki veya hükmi şahıslar tarafından bakım altına alınması, g) Daimi olmayan sakatlık oranının %40'ın altına düşmesi, h) Erkek ise evlenmesi sebebiyle muhtaç durumdan çıkması, hallerinde, bu durumlarının meydana geldiği tarihi takip eden dönem başından itibaren kesilmektedir. ** Aylık almakta olanlar veya aylık sahiplerinin eş, kardeş, anne, baba, vasi, kayyum veya vekilleri aylıkların kesilmesini gerektiren hallerin vukuunda, bu durumları Emekli Sandığına üç ay içinde bildirmekle yükümlüdürler. ** 2022 Sayılı kanuna göre aylık alanlara Sandığımızca fotoğraflı" Tanıtım Kartı" verilir. Bu kart hak sahibinin aylık ödemelerinde kimlik belgesi yerine geçtiği gibi Devlet Hastanelerinde ücretsiz yapılacak tedavileri için de geçerlidir. Aylık alanlar ile aylıkları %50 oranında artırılarak ödenenlerin eşleri Devlet Hastanelerinde ücretsiz tedavi edilirler. Yapılan tedaviler için hastanelere ve aylık sahiplerine Sandığımızca herhangi bir ücret ödenmediği gibi reçete bedelleri de ödenmemektedir. ** 2022 Sayılı Kanuna göre bağlanmış aylıklarından feragat etmek isteyenler: Aylığın kesilme nedenini de belirten Sandığımıza hitaben yazacakları dilekçelerini, (dilekçedeki "imza ve beyanın kendilerine ait olduğunun" mahallesi veya köyü muhtarına imza, kaşe ve mühür ile onaylattıktan sonra) Sandığımız "Yaşlılar Sosyal Güvenlik Dairesi Başkanlığı Ehlibeyt Mah.Cevizlidere Cad.No:20 06520 Balgat /ANKARA" adresine göndermeleri gerekmektedir
  22. Sağlık Kurulu Raporu Almak için Hastanelere Müracaat Eden Engellilerden Ücret Alın(a)maz Özürlü Sağlık Kurulu Raporu Hakkında Genelge Tarihi:03.03.2004 Sayısı:3539 Genelge No:2004/30 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü SAYI : B100THG0100008 03.03.2004 3539 KONU : ......................... VALİLİĞİNE GENELGE 2004/ 30 Özürlülerin, özel kanunlar uyarınca kendilerine tanınan haklardan yararlanabilmeleri maksadıyla almaları gereken özürlü sağlık kurulu raporları için muayene, tetkik ve rapor ücreti alınıp alınmayacağı konusunda uygulamada doğan tereddütlerin giderilebilmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde konunun açıklığa kavuşturulması gerekli görülmüştür. Bilindiği üzere, 08.01.2002 tarih ve 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında özetle; genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Bahsedilen 1 inci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye aynı kanunun 1 inci maddesi 4 üncü fıkrasında Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Bu çerçevede, 08.02.2002 tarihli ve 24665 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28.01.2002/3654 sayılı kararname’nin eki karar ile gaziler, şehit ve gazi dul ve yetimleri, özürlüler, öğrenciler ve 2022 sayılı, 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamındaki kişiler 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesi 1 inci fıkrası hükmünden muaf tutulmuştur. Diğer bir ifade ile, verilen hizmetler karşılığında ücret alınmaması veya indirimli uygulama yapılabilmesi imkanı getirilmiştir. Konuyla ilgili 03.12.2002 tarih ve 2002/58 No’lu Başbakanlık Genelgesinin 6 ncı maddesinde ve Sağlık Bakanlığının 10.05.2000 tarih ve 2000/48 No’lu Genelgesinin 3 üncü maddesinde “Herhangi bir sosyal güvencesi olmayan özürlü vatandaşlarımızın almış oldukları sağlık kurulu raporlarından bağış ve evrak parası adı altında para talep edilmemesi” gerektiği belirtilmiştir. Ancak, gerek özürlü vatandaşlarımızdan gerek resmi sağlık kurum ve kuruluşlarından Bakanlığımıza intikal eden müracaatlardan; uygulamada tereddüt ve sorunlar oluştuğu ve bu durumun özürlü vatandaşlarımızın mağduriyetine yol açtığı, tespit edilmiştir. Bu itibarla mezkur genelgelerde belirtildiği üzere;06.02.1998 tarihli ve 98/10746 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan , Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’te de belirtilen yetkili sağlık kuruluşlarına özürlü sağlık kurulu raporu almak için başvuran vatandaşların raporlarından bağış veya evrak parası adı altında herhangi bir ücret talep edilmemesi, muayene, tetkik ve sağlık kurulu raporu işlemleri neticesinde doğan hizmet bedellerinin; a) İlgilinin herhangi bir kamu kurum veya kuruluşunda çalışması halinde bu kurum veya kuruluşça, SSK,Bağ-Kur, Emekli Sandığı mensubu olmaları veya emekli, yaşlılık veya malullük aylığı almaları halinde bağlı bulundukları sosyal güvenlik kurumunca karşılanması, c) Yeşil kartı bulunan özürlülerin 3816 sayılı Kanun uyarınca özürlü sağlık kurulu raporu ile ilgili iş ve işlemlerine ait giderlerinin (poliklinik muayene ücreti hariç) ise, bağlı bulundukları Kaymakamlıklar bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan Bakanlığımıza aktarılan avans sisteminden karşılanmak üzere Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünden talep edilmesi, d) Bunların dışında kalan ve herhangi bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmayıp ödeme gücü bulunmayan özürlü vatandaşlarımızdan 28.01.2002/3654 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve 03.12.2002/58 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca muayene, tetkik, ve rapor ücreti alınmaması gerekmektedir. Bilgilerinizi ve konunun ilgili kurum ve kuruluşlara tebliğini önemle rica ederim. Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR Bakan a. Müsteşar Not: [“Çalışabilir”, “Çalışamaz” satırlarında özürlünün Çalışma Gücü Kaybı Derecesine göre çalışıp, çalışamayacağı tespit edilecektir. Çalışma Gücü Kaybı derecesine göre “Çalışamaz” denen bir özürlünün özür grubunun gerektirdiği işlerde çalışamayacağı anlaşılacaktır. Örnek, % 65 Çalışma Gücü Kaybı derecesi ile değerlendirilmiş olan ortopedik özürlüye çalışamaz denmiş ise bu, özürlünün bedenen yapabileceği işleri kapsar. Yine her iki gözü görmeyen veya bir gözü görmeyen özürlü için verilen % 100 çalışma gücü kaybı oranı bu özürlünün hiçbir işte hiçbir şekilde çalışamayacağı anlamına gelse de; esasen buradan özürlünün görmeye dayalı işleri yapamayacağı anlaşılacaktır. “Çalıştırılamayacağı iş alanları” satırında ise; özürlünün özürü nedeniyle yapmaması/yaptırılmaması gereken iş alanları mutlaka belirtilecektir. Örnek; özür grubuna göre “Ayakta Durmayı gerektiren İşlerde”, “Görmeyi Gerektiren işlerde” çalışamaz şeklinde ifade edilecektir. Bu satırda özürlünün özür durumuna göre çalışamaz denen bir işte çalışması önlenecek ve sağlık durumunun daha kötü olmaması sağlanacaktır. Ayrıca; özürlü işçilerin iş güvenliği ve işçi sağlığının korunması da amaçlanmaktadır. Böylece özürlünün bu konudaki mağduriyeti giderilmiş olacaktır. (Genelge: SAYI: B100THG0100000 / 162 04-01-2001) Ayrıca, 18 Mart 1998 Tarih ve 23290 Sayılı resmi gazetede yayınlanan “Özürlüler Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ile sağlık kurulu raporlarının usul ve esasları belirlenmiştir. Raporun geçerlilik süresi kalıcı hastalık veya özürler için raporun bir defa verilmesi yeterlidir. Ancak özür durumunun değişmesi halinde rapor ve buna bağlı çalışma gücü kaybı oranı yeniden belirlenir.]
  23. Admin şurada bir başlık gönderdi: Engelliler
    H Sınıfı Ehliyet 1. Kimler H sınıfı ehliyet alır? Cevap: Özel tertibatlı olarak imal, tadil ve teçhiz edilmiş motosiklet veya otomobil türünden araçları kullanacak sakatlar. 2. Gerekli belgeler nelerdir? Cevap: a) Sağlık Kurulu raporu (H sınıfı ehliyet alabilir raporu)(Rapor güncel olmalıdır, yani başvuru tarihinde alınması gerekir.) Sabıka kaydı (Savcılıktan temiz kağıdı) c) Diploma fotokopisi (Noter onaylı), (en az ilkokul mezunu olmak) d) 8 Adet fotoğraf e) İkametgah belgesi 3. Dönem açılış tarihleri ve sınavları ne zamandır? Cevap: Dönem açılış ve sınav tarihleri M.E.B. tarafından OCAK 2003 tarihi itibarı ile yıllık takvim şeklinde belirlenecektir. Genellikle ayda bir dönem açılışı, iki ayda bir sınav şeklindedir. Kursiyerler trafik ve ilkyardım derslerinden sorumludurlar. Motor dersinden muaftırlar. 4. Ehliyet ne kadar zamanda ve nasıl alınır? Cevap: Dört haftalık teorik ders süresi vardır. Geri kalan sürede de direksiyon eğitimi alınır ve sınav zamanı beklenir. 5. H sınıfı ehliyeti olanlar hangi araçları kullanabilirler? Cevap: Özel tertibatlı, elden kumandalı veya otomatik vitesli araçlar kullanabilirler. Bunun belirleyicisi de alınacak Sağlık Kurulu raporudur. 6. H sınıfı ehliyeti kullanma süresi var mı? Güncelleme söz konusu mu? Cevap: Bu ehliyeti ömür boyu kullanmak veya belirli aralıklarla güncellemek, alacağı Sağlık Kurulu Raporunda kesinlik kazanır. El veya ayakta ortopedik sakatlığı olanlar ve işitme engelliler H sınıfı ehliyeti ömür boyu kullanabilir. 7. Ehliyeti olup da (B, E, C, AZ), herhangi bir kaza sonucu sakat duruma düşen bir kişinin almak isteyeceği H sınıfı ehliyette izleyeceği yol ne olmalıdır? Cevap: Böyle bir durumda yapılacak ilk iş H sınıfı ehliyet alabilir raporu almak olmalıdır. Rapor alındıktan sonra, daha önceden ehliyetini almış olduğu Trafik Tescil Bürosuna başvurması yeterli olacaktır. Kendisindeki mevcut ehliyet alınıp yerine H sınıfı ehliyet verilir. Ve bu işlemin sürücü kursları ile bir ilgisi yoktur. Editörün Notu: Ehliyet almak için sürücü kursu seçerken; firmanın -gerek eğitim aşamasında gerekse de direksiyon sınavı aşamasında- uygun donanımlı aracının olduğunu muhakkak teyit ettirin. Aksi halde istenmeyen sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.
  24. Admin şurada bir başlık gönderdi: Engelliler
    Özürlüler için Kimlik Kartı Sağlık Bakanlığı ile yapılan işbirliği sonucunda, Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından verilecek Özürlüler için Kimlik Kartına temel teşkil edecek olan ve 1995 yılından bu yana, ilgili kurum ve kuruluşların yetkilileri ( Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü) Sivil Toplum Örgütleri (Türkiye Sakatlar Konfederasyonu) tarafından yaklaşık iki buçuk yıl yürütülen yoğun bir çalışma sonucunda, her işlem için ayrı rapor alma sorununun tek bir yönetmelikle çözümlenmesi karara bağlanmış ve bu amaçla Sağlık Kurulu Raporlarına İlişkin Yönetmelik hazırlanmıştır. Yönetmelik, 18 Mart 1998 tarihinde 23290 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelikle özürlü birey kalıcı bir özre sahipse bir defa sağlık kurulu raporu alıp, kendisine sağlanan tüm hak ve hizmetlerden yararlanmada kullanacaktır. Kontrolü gerektiren süreğen bir hastalık nedeniyle oluşan özürler için ise sağlık kurulu raporunda belirlenen süre sonunda rapor yenilenecektir. Alınan rapor, Milli Savunma Bakanlığı dışında tüm kurum ve kuruluşlarda geçerli olacaktır. 18 Mart 1998 tarihinde yayımlanan Yönetmelikle sadece 40 ilde toplam 87 hastaneden söz konusu raporların alınması hükme bağlanmışken, 5 Şubat 1999 tarih ve 23602 sayılı resmi gazetede yayımlanan Tebliğle bu hastanelerin sayısı 137’ye çıkarılmıştır. Bunlardan 79’u Devlet Hastanesi, 25’i SSK Hastanesi, 33’u ise Üniversite Hastanesidir. 571 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin madde 3, (h) bendinde belirtildiği üzere, özürlülere verilecek olan kimlik kartı ve ilgili yönetmeliğin hazırlanması Özürlüler İdaresi Başkanlığının görevleri arasındadır. Bu nedenle Özürlüler İçin Kimlik Kartı mevzuat çalışmaları Başkanlığımız tarafından yapılarak, ilgili yönetmelik, 13 Ağustos 1998 tarihinde 23432 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 2 Aralık 1998 tarihinden bu yana verilmekte olan kimlik kartı için Temmuz 1999 tarihi itibariyle yaklaşık 13.000 özürlü vatandaşımız başvuruda bulunmuş, 10.000 özürlünün kimlikleri hazırlanmış, 11.600 başvurunun bilgileri bilgisayara aktarılmıştır. Diğerleri ise hazırlanma aşamasındadır. Kimlik Kartı Almak için İzlenecek Yol 1- 18/Mart1998 tarih ve 23290 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe uygun düzenlenmiş Sağlık Kurulu Raporu alınacaktır. 2- Özürlü Kimliği Bilgi Formu raporu veren hastanede ya da İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri’nden doldurulacaktır. 3- İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü formların aslını, sağlık kurulu raporunu, tasdikli nüfus cüzdanı fotokopisi ve iki fotoğrafla birlikte Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’na gönderecektir. Formların ikinci nüshası İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nde saklanacaktır. (Bu evrakları özürlü kişi ya da yakını gönderemez). 4- İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri’nden Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’na ulaşan formlar ve ekler incelenerek bilgisayar ortamında değerlendirilecektir. Son şeklini almış olan kart postayla özürlü vatandaşın adresine gönderilecektir. Özürlü Kimlik Kartı Almak İstediğinizde Özürlü kimlik kartı alabilmeniz için aşağıdaki belgelerle bulunduğunuz ildeki İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne başvurmanız gerekmektedir. Kimlik kartınız Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından adresinize gönderilecektir. Bu konuda ayrıntılı bilgi almak istediğinizde “ALO ÖZDANIŞ”a da başvurabilirsiniz. Gerekli Olan Belgeler: 1- Sağlık kurulu raporu (Aslı ya da onaylı örneği, 18 Mart 1998 tarih ve 23290 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik’e göre), 2- Özürlü kimliği bilgi formu (İl Sosyal Hizmetler Müdürlüklerince veya hastanelerce doldurulacak), 3- Tasdikli nüfus cüzdanı fotokopisi, 4- 2 adet fotoğraf. Bu kartın size sağlayacağı bazı kolaylıklar: 1- Devlet Demir Yolları ile seyahat etmede %50 indirimden, 2- Türk Hava Yolları ile seyahat etmede %40 indirimden, 3- Telsim-Özgür Hattan tesis ücreti, konuşma ve mesaj ücretlerinden indirimli olarak, 4- Yerel yönetimlerin alacağı kararlar ile toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz ya da indirimli, 5- Yerel yönetimlerin alacağı kararlar ile su bedellerinden indirimli, 6- Milli Parklara ücretsiz olarak, 7- Devlet Tiyatrolarından ücretsiz olarak faydalanabilirler. Özürlü Kimlik Kartı ile ilgili çalışmalar devam etmekte olup bundan sonra da özürlüler için verilecek bütün haklardan aynı kimlik kartı ile yararlanılabilecektir. Alo Özdanış Özürlü ve özürlülerle ilgili olan vatandaşlarımızın kendilerine sağlanan haklardan haberdar olmaları ve yoğun olarak karşılaştıkları sorunlara yönelik başvurabilecekleri ücretsiz telefon hattı olan Özürlüler Danışma Merkezi kurulmuştur. 0 800 314 83 00 ve 0 800 314 83 01 numaralı iki telefondan oluşan ÖZDANIŞ hattında, özürlüler öncelikle kaydedilen bilgilerden yararlanmaktadırlar. Bu bilgilerde iş imkanları, sosyal yardım, eğitim, özürlü kimlik kartı, sağlık raporu gibi konularda açıklamalar yer almaktadır. Bu bilgilerin yeterli olmadığı durumlarda, ya da özürlü vatandaşlar istedikleri takdirde ÖZ-Danış’taki görevlilere bağlanmak, onlardan bilgi alabilmektedirler. Bu merkeze bireysel olarak başvurulabileceği gibi, ücretsiz hatlardan haftanın 7 günü 24 saat ücretsiz yararlanabilmektedirler. Kaynak: Özürlüler İdaresi Başkanlığı - www.ozida.gov.tr
  25. Dünden Bugüne Özürlülerin Yaşama Hakkı Özürlülerin hayat mücadelesi diğer sosyal gruplara nazaran her asırda güç olmuştur. Bazı dönemlerde ve bilhassa bazı katı ve ırkçı ideolojilerin pençesi altında idare edilen ülkelerde özellikle zihinsel özürlülere yaşama hakkı bile çok görülmüştür. Tarihte bunun ilk örneklerini Ortaçağın karanlıklarına gömülen skolastik ve geri kalmış batı toplumlarının uygulamalarında görmek mümkündür. Özürlülerin Yaşama Hakkı bugün tabu olmaktan çıkmış, değişik felsefik ve tıbbi gerekçelerle tartışma konusu haline getirilmektedir. İktisadi alanda yaşayan ve gittikçe kronikleşen ekonomik durgunluk sosyal hayata olumsuz tesir yaptığı gibi sosyal hizmetlerde artan kamusal harcamaları frenlemek gayesiyle toplum içinde en mağdur durumda olan özürlülerin üzerinde de akıl almaz oyunlar tertiplenmektedir. 21. asrın eşiğine gelmiş batı toplumları sosyal maliyetleri makul bir derecede tutabilmek için özürlülerin hayat hakkını kısıtlamak için fikri ön hazırlık yaptığını bu makalede göreceğiz. 1. Tarihte Özürlülere Yaşama Hakkı Bütün problemlerin kendine ait bir tarihi olduğu gibi özürlülerin ve onların yaşama hakkı ile ilgili tarihi geçmişi de vardır. Batı toplumlarının tarihinde, özürlülerin çoğu zaman ezildiklerini, hakir görüldüklerine ve zulme uğradıklarına şahit olmaktayız. Bunun sebebi de, çoğu kez, toplumların insan sevgisinden uzak sapık düşünce yapısından kaynaklanmaktadır. Haddizatında, bu cehalet ortamını hazırlayanlar da bizzat devleti elinde tutan Ortaçağın Hıristiyan ruhban kesimiydi. Ortaçağın batı insanı Hıristiyan din adamlarının telkinatlarının etkisi altında kalarak, kendisini çevreleyen tabiatın insanüstü ve bedensiz güçlerle (cin, şeytan) olduğuna ve gözle görülmeyen bu varlıkların insanları istila edip onları tedavisi mümkün olmayan hastalıklara sürükleyebileceklerine inanmaktaydılar.(Dreschner; s. 398) Dolayısıyla, bu çağlarda hekimlerce maliyeti bilinmeyen akıl ve ruh hastalıkları cinlere atfedilirdi (Sebold; s. 15).Bununla da kalınmayıp, özürlü doğan veya daha sonra bu gibi hastalıklara yakalanıp özürlü duruma gelen insanlar da, majik (sihirli) ve doğaüstü güçlerin etkisi altında oldukları varsayımı ile, "cadı" muamelesi görüyorlardı. Bunun sonucu olarak, bunların topluma çeşitli tehlikeler ve zararlar verebilecek bir konuma gelmeleri sebebiyle başta kilise olmak üzere devrin siyasi rejimleri tarafından takip altına alınmaktaydılar. Engizisyon mahkemelerinin kurulmasıyla, "cadıların yargılanmasına müsaade edilmiş ve özürlülerin bir çoğuna en ağır cezalar verilmiştir. (König; s. 43)Bilhassa, fiziki yönden yıpranmış ve çirkin görünen, bedenen deforme olmuş veya deliliğin alametlerini üzerinde taşıdığı gerekçesiyle "cadı" diye vasıflandırılan insanlar Kilise ve Pazar meydanlarında diri diri yakılarak öldürülmüştür. Bu açıdan bakıldığında, Rönesans devrinden başlayarak aydınlama ve hatta sanayileşme dönemlerinin başlarına kadar milyonlarca masum insanın "cadılık"tan dolayı yargılanıp öldürüldüklerini söyleyebiliriz. (Sebold; s. 46-48) Avrupa'da cadılık davalarından yargılanan insanların yalnız özürlülerden müteşekkil olduğunu iddia edemeyiz. Ancak, resmi kayıtlara göre Avrupa'da Ortaçağdan başlayarak 18. asrın sonlarına kadar tahmini olarak 9 milyon insan Cadılıktan ötürü ölüme çarptırıldığını belirtebiliriz. (Sebold, ss. 49-48)Bunların kaçının özürlü olduğunu hesap etmek bir noktada önem arz etmez kanaatindeyiz, çünkü mahkemece haksız yere ölüme mahkum edilenlerin hepsi neticede insandı. Ancak, geçmişte "cadı"gözüyle bakılan insanları bugünün tıbbilimi ışığı altında incelediğimizde. bunların bir çoğunun zihnen, aklen veya ruhen özürlü ve dolayısıyla yardıma ve bakıma muhtaç insanlardan ibaret olduğunu burada ifade edebiliriz. Bunun böyle olduğunu, tarihte en son "cadı" yakma hadisesinden de rahatlıkla anlayabiliriz.1793 yılında Almanya'nın Prusya Eyaletinde vuku bulan bir hadiseye göre, iki yaşlı kadın, gözlerinde belirlenen kızarıklığın komşularının hayvanlarını hasta ettiği iddiası ile yakılmışlardır. (Döbler; s. 296) Cadı mahkemeleri 18. asrın sonlarında dönemin hükümdarları tarafından kaldırılırken, Bavyera Kraliyetine bağlı cadı mahkemeleri 1806 yılına kadar resmen faaliyet göstermiştir. (Döbler; s. 291)Özürlülerin diri diri yakılmaları sadece karanlık Ortaçağın bir hususiyeti değildi. Aynı gelenek bu sefer başka gerekçelerle ve daha farklı metotlarla Alman Nasyonal Sosyalizmin faşist uygulamalarında görülmüştür. Hitler Almanya'sında sadece Yahudiler ölüm kamplarında topluca zehirlendikten sonra yakılmışlardır. Aynı zamanda, Almanya ırkına mensup olduğu halde sağlıklı ve güçlü bir bedene sahip olmayan özürlüler de bu dikte rejiminin kurbanı olmuşlardır.Hitler'in sağlıklı nesil oluşturma hayaline ters düşen (Hitler; s. 462) özürlü insanlar temerküz kamplarında hekimler tarafından kobay olarak kullanıldıktan sonra bu sefer tek tek açık meydanlarda değil topluca fırınlarda yakılmışlardır (Textor; s. 179). 2. Özürlülerin Yaşama Hakkının Bugünkü Boyutu Şunu itiraf etmek gerekir ki, sosyal devlet yapısına kavuşan batı ülkeleri bugün adeta geçmişin günahını çıkartmak istercesine özürlülere gerek ekonomi, gerek sosyal, gerekse meslek hayatında önemli imkanlar tanımaktadır. Buna rağmen, kötü ekonomik gidişatın devam etmesi ile bilhassa ağır derecede özürlü ve genelde bakıma muhtaç insanları rahatsız eden üzücü gelişmeler de yaşanmaktadır. Bunlardan en önemlisi, şüphesiz ki ferdin temel haklarından sayılan yaşama hakkının üzerindeki tartışmalardır. Özürlü insanların yaşama hakkını çok gören görüşler de, yazık ki kendilerini Bio-Etikçi (Biyoloji- Etikçisi) olarak takdim eden "bilim adamları" tarafından öne atılmaktadır. Bu görüşlerin öncülüğünü Avustralya'lı tıp etikçisi Peter Singer yapmaktadır. Singer, ahlak ve toplum değerleri bakımından çok endişe verici bir yaklaşımla, insan ve şahıs kavramlarını birbirinden ayırmaktadır. Ona göre, ağır derecede özürlü insanlar genelde şahsiyetten ve haysiyetten uzak bir hayat yaşamaktadır, dolaysıyla yaşama hakkından da mahrum edilmelidir.Bir yazısında şöyle demektedir tıp etikçisi:"Sakat olarak dünyaya gelen bebeklerin ötenazisi (öldürülmesi) burada yeterince müzakere edilmeyecek kadar girifttir. Ancak, meselenin özü tabii ki bellidir: Özürlü bir bebeğin öldürülmesi moral açısından şahsın öldürülmesi ile kıyaslanamaz. Haddizatında, bu öldürme işlemi çoğu kez bir haksızlık bile teşkil etmez" (Singer; s. 188). Bu görüşlerin perde arkasında aslında maddeci ve faydacı bir dünyanın işaretlerini görmek mümkündür. Nitekim, Singer bunu açıkça beyan etmektedir: "Eğer, sakat bir çocuğun öldürülmesi sağlıklı olarak doğacak başka bir çocuğun mutluluğuna daha çok katkı sağlıyorsa, mutluluğun toplam değeri sakat çocuğun öldürülmesinden ötürü daha da artacaktır" (Singer; s. 183). Bütün hizmetlerin, öncelikli olarak sağlıklı nesillere götürülmesi gerektiğini savunan bu görüşler ne yazık ki bireyselleşen toplumlarda da revaç görmektedir.Hatta o kadar ki, sosyal değişime ayak uyduran devletlerde bu istikamette politik karar almaktadır. Bunlardan bir tanesi Çin'dir. 01.07 .1995'den beri yürürlükte olan "Irk Temizliği ve Koruyucu Sağlık Kanunu” özürlü doğabilecek bebeklerin kürtaj yoluyla alınmasını mecburi kılarken bilhassa zihinsel özürlülerin evlenmelerini de yasaklamaktadır (Textor; s. 178). Almanya'da ise, bir özürlünün ölümüne. isteği doğrultusunda dahi olsa, fiili yardımda bulunmak suç sayılırken, kişinin isteğine dayanan ölümüne dolaylı olarak yani pasif yardımda bulunmak (mesela zehir temin etmek gibi) suç teşkil etmekten çıkmıştır. Buna göre, özürlü, başkasının fiili yardımına ihtiyaç duymadan misal verdiğimiz üzere zehiri kendi arzusuyla içerek ölümüne bizzat kendisi sebebiyet verdiği için öldürücü maddeyi sağlayan hekim veya bakıcı bu yardımlarından ötürü mesul tutulmayacaktır (Reinisch; s. 48). 2.1. Avrupa Birliği'ndeki Gelişmeler Ceza muafiyetinin ötenaziye teşvik ve ikna için de geçerli olması için Avrupa çapında "insancıl ölüm" maskesi altında çalışmalar yapılmaktadır. Bununla ilgili olarak, Avrupa Cemaatler Komisyonu 1988 yılında "Koruyucu Tıp" adı altında bir proje geliştirmiştir. Koruyucu Tıbbın gayesinin, insanları, genetik yapının özelliklerinden kaynaklanan ve değişik hastalıklara sebebiyet verebilecek risklerden korumak olduğu ifade edilmektedir. Dolayısıyla, genetik yapıdan ötürü yeni nesne değişik musibetlerin sirayet etmemesi için her türlü tıbbi tedbirin alınması da mubah sayılmaktadır (Komission der Europaischen Gemeinschaften, 1988). Böyle bir projeye irsî istidadın korunmasına yönelik tıbbî müdahaleler programı şeklinde bakmak mümkün gibi görünse de "temiz ve sağlıklı";bir toplumun oluşması hedeflendiğinden, projenin asıl hedefinin sosyal maliyetleri gittikçe artan ve özürlülerin de içinde yer aldığı aciz insanların sayısını toplum içinde azaltmak olduğu da gözden kaçmamaktadır. (Bleidick 1990, s. 516). Özürlülerin sayısını azaltmak teşebbüsü sadece düşünce boyutuyla kalmamaktadır. Avrupa Parlamentosu'na 1988 yılında "Atipik Çocukların Sayısının Azaltılması" adı altında bir kanun tasarısı sunulmuştur. Bu tasarının 1 .maddesinde şu ifadeler yer almaktadır: "Tedavi edilemeyen bir özürlülükten dolayı ömür boyu şahsiyetli bir hayat sürdürememesi önceden belirlenen ve 3 gününü doldurmamış bir çocuğun hayatının idamesi için gerekli olan bakımını reddeden bir hakim ne suç işlemiş ne de kanuna aykırı bir harekette bulunmuş olur" (Bleidick, 1994, s. 421). Bir başka ifadeyle, bu tasarı ile özürlü olarak doğan çocukların yaşama hakkı daha doğar doğmaz elinden alınmak istenmektedir. Avrupa Konseyi'nin 1994 tarihli Bio-Etik tasarısını da bu arada zikretmekte fayda vardır. Bu tasarı ya göre, tüpte meydana getiren embriyonun üzerinde, 14. gününü aşmadığı müddetçe deneylerin yapılabilmesine müsaade edilmektedir. Ayrıca, özürlü ve aciz insanların da tıbbi araştırmalar kapsamına alınmaları ön görülmektedir. Tasarı, tıp dalındaki bilimsel araştırma zaruretinin önemini vurgulayarak, özürlülerin üzerinde tıbbi deneylerin yapılmasını, muhatapları ve yakınları tasvip etmeseler dahi, öngörmektedir. Bu gibi teşebbüsler yoğun protestolar neticesinde, şimdilik kısmen de olsa. akamete uğradığını görüyoruz. Avrupa Konseyi, Bio-Etik tasarısını kabul etmezken Avrupa Parlamentosu'na sunulan "A tipik Çocukların Sayısının Azaltılması" ile ilgili kanun tasarısı da bazı değişikliklere tabi tutulmuştur. Sonuç Temel ahlâkî ve insanî değerlerin maddeleşen düşüncelerin karşısında gittikçe erozyona uğraması neticesinde toplumun en zayıf kesimleri bundan en fazla zarar görmektedir. Hele hele, post endüstriyel (sanayi sonrası) ve modern toplumların vazgeçilmez bir ikilisi haline getirilen yüksek performans beklentisinin karşısında özürlüler adeta "Lüzumsuz" ve "fayda getirmeyen" varlıklar olarak görülmeye başlanmıştır. Özürlülerin yaşama hakkının tartışılabilir olması Batı toplumları için yeni bir fenomen değildir. Ortaçağda cehaletin ve batı inançlarının gölgesi altında aciz insanlar diri diri yakılıyordu. Yüz yıl evvel aynı teşebbüsler Sosyal Darvinizim maskesi altında yeniden hayatiyet bulurken bugün bu niyetler daha masum görünen Bio-Etik tartışmalar çerçevesinde açıklanmaktadır. Bilindiği gibi, Sosyal Darvinizm tabiatta olduğu gibi toplumlarda da kıyasıya bir varolma mücadelesinin yapıldığını ileri sürer. Bu itibarla, sosyal mücadele bir tekamül şeklinde cereyan ederken bu vetirede tabii ayıklanma yoluyla güçlüler hayatta kalır, zayıflar, acizler ve sisteme ayak uyduramayanlar yok olup giderler. Bio-Etik ise, toplumun sağlıklı insanlardan oluşması için, gerektiğinde bu şartlara haiz olamayanların modern tıp teknolojisi sayesinde "insancıl" yöntemlerle öldürülmesini savunmaktadır. Bizim kültürümüz ve toplum değerlerimiz açısından bu meseleye baktığımızda, insan hayatının her fert için çok önemli bir yer teşkil ettiğini görürüz. Yaratılmış olması hesabiyle. insan, hangi felaket veya hastalık ile karşı karşıya gelmiş olursa olsun ölümü asla hak edemez. Bir özürlünün hayattaki mücadelesi kendisi ve yakınları için zor bile olsa, varlığı, topluma ve devlete sosyal yükler bile getirse kimse, kendisinin isteği bile olsa, hayatına son veremez. Buna, başta dinimiz cevaz vermemektedir (M.Nuri Yılmaz; Aksiyon; s. 24). Maddeci dünya görüşüne sahip tıp etikçileri "insancıl ölüm" gibi kulağa hoş gelen ifadeler kullanarak yaşatma kültürü yerine "öldüren kültürü" benimsemelerini sağlıklı bir gidişat olarak görmek mümkün değildir. Çünkü. öldürme hakkını istemek tıbbın "hayat verici" istikametinden vazgeçmek anlamına da gelmektedir.Özürlülerin değil hayatına son vermek onların toplumla iç içe olmalarını ve huzur içinde yaşamalarını temin etmek hepimizin görevi olmalıdır. Ali Seyyar

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.