O'nu 68 yıl önce sonsuzluğa uğurladık. Türk milleti, kendisine ulus olma bilincini kazandıran, yıkıldığını düşündüğü bir zamanda yüreğine bağımsızlık tutkusunu yerleştiren ve geleceğe umutla bakmasını sağlayan Ata'sını anıyor.
Bugün (10.11.2006) Büyük Önder Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 68'inci yıldönümü...
O, yaşamını milletine, onun bağımsızlığına, özgürlüğüne ve ilerlemesine adamıştı. 57 yıllık yaşamı boyunca asker, devlet ve siyaset adamı, reformcu kimliğiyle milletine hizmet etti.
Uzun sayılmayacak bir ömre büyük bir ulus yaratmak gibi yüce bir işi sığdırdı. Derken hastalandı. Dolmabahçe Sarayı'ndaki hasta yatağında 8 Kasım'da gözlerini açtı ve yavaşça "Saat Kaç" diye sordu. Bir daha konuşmadı. İki gün sonra, sabah saat 9'u 5 geçe gözlerini bir daha açmamak üzere kapadı.
10 Kasım 1938'de bütün bir millet Ata'sına ağlıyordu. Yaşlısından gencine, kadınından erkeğine herkes inanmak istemediği bir ölümün matemini tutuyordu. Atatürk'ün ölümü, yalnız Türk Ulusu'nu değil bütün dünyayı derinden üzdü.
16 Kasım 1938'de, Atatürk'ün naaşı, Türk Bayrağı ile örtülü katafalk üzerinde Türk Milleti Ata'sına son saygı görevini yerine getirebilsin diye Dolmabahçe Sarayı'nın tören Salonu'na konuldu.
Üç gün sonra da cenaze alayı, yine göz yaşları arasında Gülhane Parkı'na geldi. Buradan bir torpido ile Yavuz Zırhlısı'na, İzmit'te de özel bir trene konulan Ata'nın naaşı 20 Kasım'da Ankara'ya getirildi.
Etnoğnafya Müzesi'ndeki geçici kabrinde 15 yıl kalan Ata'nın naaşı, 10 Kasım 1953'te, büyük bir törenle Anıtkabir'e defnedildi.
Aramızdan ayrılalı 68 yıl oldu, ancak milyonların kalbinde yaşamaya devam ediyor...
Bağımsız bir vatan üzerinde, gösterdiği aydınlanma yolundan yürüyen ve ihtiyaç duyduğu gücün, damarlarında akan kanda olduğu gerçeğinin bilincinde bir milletin kalbinde...
SAYGIYLA ANIYORUZ