Zıplanacak içerik

Gece Yağmuru

Φ Süper Üye
  • Katılım

Gece Yağmuru tarafından postalanan herşey

  1. Hey Allahım yaa....Ben kimseye hitaben yazmadım bu yazımı...Kimsenin üstüne alınması gereken bi yazı değil..Ya herkes neden üstüne alınmak için sıraya girdi anlamadım...Sardunyamın geri dönmesi için kim ne yazdıysa yada ne yaptıysa saygı duyarım ve ben kişisel bişey yazmadım...Neyseki topicin sahibi benim ne yasdığımı yalnış anlamadan okuyan biri... Benim başka bir düşüncem olsaydı eğer bunu ima etmez direk olarak söylerdim...Asıl siz, sizi ilgilendirmeyen bir yazıya sürekli olarak bişeyler yazıp ne yapmaya çalışıyorsunuz...İki satırlık yazım ve içeriği tamamen samimiyetle dolu kişisel bir sataşma olmayan yazımı illa kendinize pay çıkardınız.... Bilimselci, By x men sizin ne düşündüğünüz benim umrumda bile değil.... Propaganda yapmak için yanlış topic....
  2. Umarım arkadaşım
  3. Gece Yağmuru şurada yorum gönderdi siyahx'nın blog başlığı içinde ^^^SİYAHX^^^
    Tşk ederiz çok saygılısınız
  4. Niye kendin açtın hasır alsaydın Biras sabretseydin açılırdı...Ne kadar acelecisin Neyse madem açmışsın bisde gerekli ve samimi yorumlarımızı yapalım... Fazla tanımasamda arkadaş diye nitelendirebileceğim kişilerden birisin...Seviyeli iletilerin dahilinde nasıl bir kişiliğe sahip olduğunuda zamanla çözeceğiz sanırım...İyiki burdasın ve iyiki tanıştık...Herşey gönlünce olsun arkadaşım...
  5. Gece Yağmuru şurada yorum gönderdi siyahx'nın blog başlığı içinde ^^^SİYAHX^^^
    Sen niye kendin yorum yapmışsınki Bende merakla okuyorum..
  6. Arkadaşım bir kucak dolusu gereksiz şeyler yazan ben değilim...İki satırla anlatmak istediğimi izah ettim ben Sardunyama ve anlayana...Sizin benimle kişisel bir sorununuz varsa burası hiç yeri değil..Bu yaptığınız hem çok yalnış hemde çok ayıp...Tartışma meraklısı olmadığınız üstünüze vazife olmayan ve sizi zerre kadar ilgilendirmeyen bir iletiyi alıp kendinizce yorum yapmanızdan belli olmakta...Neden bana taktınız kafayı anlamadım..Kaldıki sizinle yada başka biriyle bir problemim yok..Ve ben sizinle muhattap bile değildim bu topicde...Yeter artık lütfen..Kendinizce bişey yaptığınız zannetmeyin... Sen yalnış anlamışsın demekle biterdi demek...Onu yalnış anlamadan önce düşünecektiniz..Nasıl okuduğunuza ve algıladığınıza bağlı...Siz yalnış anlayıp bir kucak dolusu gereksiz şeyler yazın ama biz cvp vermeyelim..Olduuu...Ne yazacağıma bundan sonra sizden izin alırım... Burda yalnış anlayan sizsiniz ve özür dilemesi gerekende sizsiniz...
  7. Gece Yağmuru şurada yorum gönderdi Gece Yağmuru'nın blog başlığı içinde Gece Yağmuru
    Tşk ederim Bakalım bari
  8. Gece Yağmuru şurada bir blog başlığı gönderdi: Gece Yağmuru
    Orta Çağ'da kaleme alınmış Orta Doğu kökenli edebi eserdir. Şehrazad'ın hükümdar kocasına anlattığı hikâyelerden oluşur. Hikâyeye göre Fars kralı Şehriyar "Hindistan ile Çin" arasındaki bir adada hüküm sürer (eserin daha sonraki biçimlerinde, Şehriyar'ın Hint ve Çin'de egemenlik sürdüğü yazar). Şehriyar karısının kendisini aldattığını öğrenir ve öfkelenir, tüm kadınların sadakatsiz, nankör olduğuna inanmaya başlar. Önce karısını öldürtür, sonra da vezirine her gece kendisine yeni bir hanım bulmasını emreder. Her gece yeni bir gelin alan Şehriyar, geceyi geçirdikten sonra tan vakti kadınları idam ettirir. Bir süre bu böyle devam eder, daha sonra vezirin akıllı kızı Şehrazad bu kötü gidişata son vermek için bir plan kurar ve Şehriyar'ın bir sonraki eşi olmaya aday olur. Evlendikleri geceden başlayarak, kardeşi Dünyazad'ın da yardımıyla her gece Şehriyar'a çok güzel ve heyecanlı hikâyeler anlatır. Tam şafak vakti geldiğinde, hikâyenin en heyecanlı yerinde anlatmayı keser. Hikâyenin sonunu merak eden Şehriyar, ertesi gece devam edebilmesi için, o gecelik Şehrazad'ın idamını erteler. Kitabın sonuna kadar, Şehrazad'ın Şehriyar'a anlattığı hikayeler yer alır. Sona gelindiğinde, Şehrazad üç erkek çocuğu doğurmuştur ve evlenmelerinin üzerinden uzunca bir süre geçmiştir. Kralın kadınlara olan öfkesi ve kötü düşünceleri dinmiş, Şehrazad'ın sadakatine inanmıştır. Böylece önceki emrini de kaldırır.
  9. Gece Yağmuru şurada bir blog başlığı gönderdi: Gece Yağmuru
    Ergenekon destanı, Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır. Genel olarak, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatır. Türk illerinde Türk oku ötmeyen, Türk kolu yetmeyen, Türk'e boyun eğmeyen bir yer yoktu. Bu durum yabancı kavimleri kıskandırıyordu. Yabancı kavimler birleştiler, Türkler'in üzerine yürüdüler. Bunun üzerine Türkler çadırlarını, sürülerini bir araya topladılar; çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince vuruşma da başladı. On gün savaştılar. Sonuçta Türkler üstün geldi. Bu yenilgileri üzerine düşman kavimlerin hanları, beğleri av yerinde toplanıp konuştular. Dediler ki: "Türklere hile yapmazsak halimiz yaman olur" Tan ağaranda, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Türkler, "Bunların gücü tükendi, kaçıyorlar" deyip artlarına düştüler. Düşman, Türkler'i görünce birden döndü. Vuruşma başladı. Türkler yenildi. Düşman, Türkleri öldüre öldüre çadırlarına geldi. Çadırlarını, mallarını öyle bir yağmaladılar ki tek kara kıl çadır bile kalmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler, küçükleri tutsak ettiler. O çağda Türkler'in başında İl Kagan vardı. İl Kagan'ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı (Kayan) adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan'ın bir de Tokuz Oguz (Dokuz Oğuz) adlı bir yeğeni vardı; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oguz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de karılarını aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: "Dörtbir yan düşman dolu. Dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer izleyip yurt tutalım, oturalım." Sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler. Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu. Türkler'in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye Ergenekon dediler. Zaman geçti, çağlar aktı; Kayı ile Tokuz Oguz'un birçok çocukları oldu. Kayı'nın çok çocuğu oldu, Tokuz Oguz'un daha az oldu. Kayı'dan olma çocuklara Kayat dediler. Tokuz'dan olma çocukların bir bölümüne Tokuzlar dediler, bir bölümüne de Türülken. Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon'da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. Aradan dört yüz yıl geçti. Dört yüz yıl sonra kendileri ve süreleri o denli çoğaldı ki Ergenekon'a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtla varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım. Türkler, kurultayın bu kararı üzerine, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar; bulamadılar. O zaman bir demirci dedi ki: "Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dağ bize geçit verir." Gidip demir madenini gördüler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın altını, üstünü, yanını, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiş deriden yetmiş büyük körük yapıp, yetmiş yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. Tanrı'nın yardımıyla demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak denli yol oldu. Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıktı ortaya; nereden geldiği bilinmeyen. Bozkurt geldi, Türk'ün önünde dikildi, durdu. Herkes anladı ki yolu o gösterecek. Bozkurt yürüdü; ardından da Türk milleti. Ve Türkler, Bozkurt'un önderliğinde, o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde Ergenekon'dan çıktılar. Türkler o günü, o saati iyi bellediler. Bu kutsal gün, Türklerin bayramı oldu. Her yıl o gün büyük törenler yapılır. Bir parça demir ateşte kızdırılır. Bu demiri önce Türk kaganı kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Sonra öteki Türk beğleri de aynı işi yaparak bayramı kutlarlar. Ergenekon'dan çıktıklarında Türklerin kaganı, Kayı Han soyundan gelen Börteçine (Bozkurt) idi. Börteçine bütün illere elçiler göderdi; Türkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi. Ta ki, eskisi gibi, bütün iller Türkler'in buyruğu altına girdi. Bunu kimi iyi karşıladı, Börteçine'yi kagan bildi; kimi iyi karşılamadı, karşı çıktı. Karşı çıkanlarla savaşıldı ve Türkler hepsini yendiler. Türk devletini dört bir yana egemen kıldılar. ÖRS OL,ÇEKİÇ OL AMA ARADA DÖVÜLEN DEMİR OLMA.....
  10. Sevgili Bilimselci.. Neden benim iletimi analiz ettiğini anlamış değilim,ben böyle bir hak ya da yetki verdiğimi sanmıyorum size......Benim yorumumun manasını Sardunyam daha iyi bilir...Sardunyam ile herhangi bir fikir ayrılığına girmiş değilim..Lütfen bilmediğiniz konular hakkında yorum yapmayın..Çok konuşan çok yanılırmış unutmayın...Benim iletim tamamen Sardunyama yöneliktir..Sizin isminiz geçmiyor..Bundan dolayıda size cvp hakkı doğmuyor...Sizinle herhangi bir fikrimi oranlayacağımıda sanmıyorum... Dostluklar laf kalabalığı ile de olmaz Sevgili Bilimselci...Tekrar ediyorum benim iletim Sardunyama yöneliktir ve asla ama asla art niyet içermemektedir..Bunu da sardunyam çok iyi bilmektedir...Size cvp hakkı doğmadığı için de bir daha asla ama asla size yönelik olmayan bir iletiyi cevaplamıyınız... Kendinizce ne yapmaya çalıştığınızın farkındayım..Damdan düşer gibi tabiri buna çok uyuyor...Kaldı ki Sardunyam benim ablam gibidir..Benim onu yönlendirmem söz konusu bile olamaz( Neye kanıp neye kanmıyacağı) Yeri geldiğinde ben fikir danışan biriyim kendisine...Hey Allahım ya sabah sabah çok komiksiniz Bilimselci
  11. Ablacım hoşgeldin Fikir ayrılığı başka lansedilmek istenen başka...Bu tür çocuk oyunlarına kimse kanmaz zaten..Sen ve seni tanıyanlar çok iyi biliyorlardır durumu merak etme...Her zaman da yanındayız,birlikteyiz...Kusura bakma biraz geç kaldım ama anca gelebildim
  12. Geçmiş bayramın kutlu olsun abicim Öhöömmm tatlı kalmışmıydı
  13. Gece Yağmuru şurada bir blog başlığı gönderdi: Gece Yağmuru
    İlk kez hesaplaşıyorum kendimle Tuhaftır kalemi kağıdı ve seni onca sevmeme rağmen İlk kez yazıyorum, Şimdi sen yoksun seni düşünmek var Çocukken de seni düşünürdüm. Her gece radyo dinler Şiir yazardım Her çarşamba pazara giderdik annemle, Babam maaş aldığında baklava yerdik. Dondurmayı da çok severdik ablam üç top yerdi ben iki top Yalnızca bu yüzden kavga ederdik. Oysa oysa hayatımın vazgeçilmeziydi ablam Onun da yüzü hiç gülmedi hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar Hüzünü büyüttüm o günden beri kendimi değil Gözlerimde hala bir çocuk ağlar Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar Bir tohumun özlemiydi çiçeğe Hala kulaklarımda annemin sesi "bitirsen şu okulu bir işe girsen" Şiirle karın doymadığı doğruydu Bak Cemil okudu mühendis oldu En güzel kızıyla evlendi Üsküdarın Evini de aldı arabasını da Bense bağlama çalardım kendi halimce Sesim güzelmiş öyle derlerdi Nerden bilirdim Hep hüzün türküleri söyleyeceğimi hayat bana yalan söyledi o en güzel yıllarım acılara yenildi. Almanya'daki abime Okulu bitireceğime söz verirdim. Mahsun düşlerimin O en sürgün adasında bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi Ayaklar altında nasıl ezilirse umut benim de güneşimi işte öyle çaldılar öyle tutsak aldılar sevinçlerimi sensiz geçen her günü hesabıma yazdılar şimdi öyle uzak ki çay içip simit yediğimiz günler kardeşine karne hediyesi uçurtma yaptığım günler öyle uzak ki. Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin ekmek tanesine kanat çırpması bir anne duası kadar içten sevmiştim seni Fener stadında beşiktaş maçı ve parasızlığımız devam ederken bütün mavilerimi sana vermiştim. kaybetmek alnıma yazılmış sanki. Olmadı bir tanem hayat bana yalan söyledi o en güzel yıllarım acılara yenildi. babanın tayini çıkıp gittiğiniz o kış yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza. sana söyleyemedim ama işten ayrılmıştı babam kapanmıştı çalıştığı lokanta senet zamanları daha bir çökerdi omuzları ve akşam trenleri işçi yorgunluğuyla daha bir uzardı raylar sitemler bile eğlenmişti hayata bir yanardağ isyanlara uyanmıştı üstelik üstelik sen de yoktun artık oysa yalnızca sen öpmüştün gözlerimi bir yanı hep eksik kalan çocukluğumun aslında her insan biraz yeniktir hayata ve biraz küskün son tren de kaçınca son istasyondan öyle kala kalırdık yorgun, vurgun ve üzgün kendime düşmanlığım bu yüzden hep kendime pişmanlığım şimdi her şeyim yarım fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum. bir silah olsaydı bir silahım yoksulluğu şakağından kaybetmeyi kalbinden ve sensizliği alnın tam ortasından vururdum. düzmece duygular harcım değildi. uzak denizlerin fırtınasıydım karlı dağların kekliği yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum şimde ne sen varsın ne o eski sevdalar olsun üstüme devrilse de bu sağır karanlık akşam olur şairlere gün doğar bir kerecik söyle demiştin de söylememiştim hani İŞTE ŞİMDİ SÖYLÜYORUM SENİ SEVİYORUM.... Fatih Kısaparmak
  14. Gece Yağmuru şurada bir blog başlığı gönderdi: Gece Yağmuru
    Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden Sanki Elif Elif uzuyordu inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar İnliyordu dağın ardı yasla Herbir heceden heceden... Mustafa Kemal'in Kağnısı derdi kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik Nam salmıştı asker içinde Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü Doğrulmuştu yola, önceden önceden... Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı Mahzundu bütün Sarıkız, yanısıra Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden... Fazıl Hüsnü Dağlarca
  15. Gece Yağmuru şurada bir blog başlığı gönderdi: Gece Yağmuru
    Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz, Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz. Gül ki sen, neş'enle gülsün ay, toprak, deniz. Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz. Bir güneştin bir zamanlar, aya kadar kaldındı dün, Dün bir ay'dın, sislenen boşlukta yıldızsın bu gün; Benzin uçmuş bak, ne rüya'dır, bu akşam gördügün? Ey Vatan gözyaşlarin dinsin, yetiştik çünkü biz. Beklesin Türkoğlu'nun azminde kuvvet bulmayan, Sel durur, yangın söner elbette bir gün Ey Vatan Süslenir, oynar yarin, dün ağlayıp matem tutan Ey Vatan gözyaşlarin dinsin, yetiştik çünkü biz. Cemal Edhem
  16. Gece Yağmuru şurada yorum gönderdi Gece Yağmuru'nın blog başlığı içinde Gece Yağmuru
    Tşkler..Keşke herşey rüyalardaki gibi olsa
  17. Gece Yağmuru şurada yorum gönderdi Gece Yağmuru'nın blog başlığı içinde Gece Yağmuru
    Tşk ederim
  18. Haberin gerçekliğine pek inanmadım ama resim hiç hoş olmamış Biz kimsenin inancını zedeliyecek bir harekette bulunmadığımız halde neden hala üzerimize gelmekte ısrarlıdırlar anlayabilmiş değilim...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.