Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

vertyucek

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    14
  • Katılım

  • Son Ziyaret

vertyucek tarafından postalanan herşey

  1. Euzü Billahimineşşeytanirracim Bismillah-ir Rahmanir Rahim totem yapma dua et evet bildiğiniz gibi son zamanlarda çok revaçta bu totem yapmak. özelliklede futbol takımlarının taraftarları arasında çeşitli versiyonları var.iki eli birleşik hale getirip baş parmakları kaldırmak sonrada kolları göğe kaldırmak,maça giderken hep aynı formayı giymek,sevgilisini öpmek,maçı izleme-mek,alakasız bir şekilde om denilen hindu dininin sembolünün kolyesinden takmak v.s. v.s v.s. ee ne var bunda diyebilirsiniz. bu hareketler takımlarını çok seven taraflar için takıma destek vermenin bir göstergesi olan masum,sevimli,güzel harekletler olarak görülebilir.ama acaba aslında totem nedir? sözlüklerde totem : 1.İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne, ongun. 2.Bir insan topluluğunun ya da tek bir kişinin gizemsel ve büyüsel duygularla bağlı bulunduğu hayvan, bitki, doğasal olay ya da cansız bir nesne. a. bk.totemcilik. Totem'in her türlüsünün İSLAM litaratüründeki tam karşılığı "puttur".put denilince akla hemen sadece taştan,topraktan heykeller gelmemelidir..şirkin muhtevası çok ama çok geniştir.put HAZRETİ İSLAMA göre HAZRETİ ALLAH C.C'E ilahi sıfatlarında ortak koşulan her şey,her duygu veya düşünce,her nesne ve her harekettir..putla her hangi bir insanın herhangi bir iletişiminede dinen"şirk" denir . şimdi diyeceksiniz yahu bizim totemle şirkin ne alakası var.müslüman olan bizler titiz olmak zorundayız HAZRETİ İSLAM bizim yaşantımızın her adımını düzenlemek üzrere HAZRETİ ALLAH C.C tarafından PEYGAMBER EFENDİMİZ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'E vahyedilmiştir.asıl gayesi müslümanların dünya ve ahiret hayatlarını yaratan RABBİMİZİN C.C rızasına göre düzenlemektir.bu yüzden totem gibi başka dinlerin türevi alakasız şetlere bulaşmamalıdır bizim dinimiz HAZRETİ ALLAH C.C'E duayı emreder totemi değil. totemin şirkle alakasının olup olmadığını anlamak için önce şirkin muhtevasını iyi bilmek ve mantığını kavramak gerekir. şirkin ve putlaştırmanın ana hatları ve çeşitleri İSLAM alimlerine göre şöyledir: çeşitler. 1.Büyük Şirk çeşitleri• İtaâtta Şirk• Duâda Şirk• Niyet ve Gâyede Şirk• Sevmede Şirk• Hulûl Şirki• Tasarrufta Şirk•KorkudaŞirk• Tevekkülde Şirk 2. Küçük Şirk:• Kavlî Şirk • Fiilî Şirk • Kalbî Şirk • Gizli Şirk bazı şirk hareketleri sadece bir çeşit şirki ilgilendirirken totem denilen şey bir çok yönden şirkle alakalıdır yapanıda şirke batırır. yukarıda gördüğünüz üzere şirkin Duâda,Niyet ve Gâyede,Sevmede ve Fiilî Şirk olmak üzere değişik çeşitleri vardır.totem olayı ve futbol takımlarına aşırı derecee düşkünlük bu saydığımız çeşitten şirklerin hepsini içeren bir şeydir. örneğin totemin duadaki şirkle nasıl bir alakasının olabileceğini anlatmaya çalışalım: Dua:Talep etme isteme anlamına gelir. bir arkadaşınızdan borç para istemeyle,küçük kardeşinizden bir bardak su istemeyle karıştırılmamalıdır bu isteme ve talep etme durumu. Dua her şeye etki edebilme gücü elinde bulunan,birşeyin gidişatına istediği gibi yön verebilme veya değiştirme gücüne sahip olan,herşeye gücü yeten bir İlahtan veya benzeri bir inanç nesnesinden ihsan,lutuf ve bahşetme dileme durumudur. dua DİNİMİZ İSLAMA göre HAZRETİ ALLAH C.C'TEN başkasına asla edilemez edilirse şirktir. • Fiilî Şirk Bazı şeyleri uğurlu yahut uğursuz saymak gibi inanışlardır. Bazı hayvanları, kuşları veya günleri uğursuz saymak; uğursuz olduğu inancıyla bazı şeyleri terk etmek, kahinlere gitmek onları tasdik etmek, kayıp şeyleri bulmak üzere onlardan yardım istemek, fal bakmak veya baktırmak, niyet çekmek, türbelere para atmak, ip bağlamak (itîkad edilmemesi koşuluyla!) böyledir. “...Sizin uğursuzluğunuz sizinle beraberdir...” (Yâ’sîn, 36/19), Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, “Uğura inanmak şirktir” buyurmuştur. totem yapmaktaki niyetiniz yaptığınız totemin takımınıza şans getirmesi onu galibiyete götürmesidir.maçın gidişatına etki etmesidir.yaptığınız totemden veya benzeri harketlerden bunu ummakta ve beklemektesinizdir.bu dinen bir duadır,taleptir,istemedir .oysaki aslında o totemin böyle bir şeyi gerçekleştirme gücü asla bulunmamaktadır..bu kendi kendini kandırmaktır.keşke sadece kendi kendini kandırmakla sınırlı kalsa.konu boyunca anlatmaya çalıştığımız gibi bu harketlerin hepsi şirktir ve şirk en büyük günahtır.: HAZRETİ ALLAH C.C şöyle buyuruyor: Bismillah "Ey günâhta haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günâhları affeder. O, gafûrurrahîmdir, affı, merhameti çoktur." (Zümer 53) ama şirk mevzu bahis olunca şöyle buyuruyor: Bismillah Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur. Nisa Suresi 48 ayet. yaptığınız totemle belki siz çok sevdiğiniz takımınızı zafere taşımış,en sevdiğiniz forvete goller attırmış gibi hissedebilirsiniz.oysa asıl golü siz kendi kalenize atmışsınızdır malesef. peki bu yapılan günah hiçbirşekilde affedilmetecekmidir bir keffareti yokmudur?cehennem kesinmidir? = bu totem yapma,evrene enerji gönderme,sürekli aynı formayı giyme,bir şeye etki edeceğine inanarak şans,uğur,şifa getireceğine inanarak om koltekeri takmak v.s v.s v.s ile ilgili girdiğiniz şirk günahının tek keffareti bilmemektir.bu harekleri bilmeden yapmadır...çünkü bir müslüman böyle bir hareketin HAZRETİ ALLAH C.C katında böyle büyük bir günah olduğunu bilseydi kesinlikle bunu yapmasına imkan yoktu.islam alimleri bilinmeden yapılan suçların HAZRETİ ALLAH C.C'ÜN affedeceğinin umulduğunu fakat günah işlediğinin farkına varıldığında hemen istiğfar ve tevbe yani "estağfirULLAH tevbe "kelimesinin mümkün olduğunca çok ve kalpten gelen bir şekilde tekrarlanması gerektiğini bize bildirmektedirler. dediğimiz gibi bu anlattığımız olay müslüman kardeşlerimizin bilmeden yaptıkları birşeydir.onlar başka bir ilah veya ilah benzeri güce sahip şans getirici,olağanüstü etki edici bir şeyden medet ummanın şirk olduğunu bilerek bu işi yapmamışlardır. öyle ise burada şirk suçundan çok dinini öğrenmemek suçunun olduğu umulur ALLAHU ALEM (ALLAH en doğrusunu bilir).buda çok çirkin bir durumdur ama şirke göre daha telafi edilebilir bağışlanabilir bir günahtır.fakat bütün kötülüklerin başı bir müslümanın dinine olan vurdumduymazlığıdır.bu boşvermişlik bir müslümanı böyle telafisi çok zor olan işlere bulaştırabilir .evet bilmemek bir özürdür,hatadır ama öğrenmemek bir suçtur,kabahattir..HAZRETİ ALLAH C.C neden öğrenmedin de neden böyle işlere bulaştın diyede sorabilir.. Hazreti ALLAH C.C böyle bilmeden işlenen öğrenildikten,bilindikten sonrada vazgeçilen kötü işler için şöyle buyuruyor: Bismillah Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler. ALİ İMRAN suresi 135.ayet Bismillah (Şöyle ki: ) Allah'dan başkasına kulluk etmeyin. Ben size O'nun tarafından müjde vermek ve uyarmak için gönderilmiş gerçek bir peygamberim. Ve Rabbinizin mağfiretini isteyin, sonra ona tevbe edin ki sizi, belli bir süreye kadar güzel güzel yaşatsın. Ve her fazilet sahibine layık olduğu ihsanı versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azabından korkarım. HUD Suresi 2. 3. ayetler
  2. daha açıklayıcı olacağını düşünüyorum Frank Tipler (Matematik Fiziği Profesörü): 20 yıl önce kozmolojist olarak kariyerime başladığımda bir ateisttim. Bir gün Yahudi-Hıristiyan teolojisinin temel iddiasının doğru olduğunu ve bunun bizim anladığımız fizik kanunlarının bir sonucu olduğunu gösteren bir kitap yazacağımı en vahşi rüyalarımda bile hayal edemezdim. Ben bu sonuçlara benim özel fizik branşımın merhametsiz mantığını kullanarak ulaştım. bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz Fizikçi Doçent Caner Taslamanın BigBangi anlattığı çalışmalara bakabilirsiniz.yine HAZRETİ KUR'ANIN ayetlerinin nasıl bilimsel olduğunu bilim tarafından nasıl onaylandığını(evrenin yaratılması ve bir çok delil niteliğinde örnek) anlatan siteside mevcuttur.ve yinde size araştırmacı yazar Emre Dorman'ın edebi çalışmalarını Modern Bilim =''Tanrı Var'' Kitabını okumanızı tavsiye ederim.zaten bende açtığım konularda onların kitap ve çalışmalarından alıntılara sıkça yer veriyorum. peki Frank Tipler neden böyle söylemektedir?çünkü bu gün HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN dinlerinin evrenin yaratılışındaki temel iddia olan yoktan var edilme yani bigbang teorisinin temeli olan bu iddia kanıtlanmıştır.zaten bigbang teorisini kuran 2 bilimadmından biri fizikçi bir papazdır. şimdi diyeceksinizki (HAZRETİ) İSLAMDAN bahsetmiyor.bu Frank Tipler'in semavi dinler hakkındaki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir .bildiğiniz gibi semavi dinler ilk bakıştada dikkati çekecek şekilde birbirinin aynı özelliklerini taşıyan dinlerdir.temelde tek İLAH (CELLE CELALÜH) inancına sahiptirler.ve bu tek İLAH (CELLE CELALÜH) tarafından gönderilmiş PEYGAMBERLERİ [ELÇİ (ALEYHİMÜSSELAM)] ve kitapları vardır.ve bu kitaplar temelde aynı şeyleri söylerler.farklı sebeplerden ötürü ise bu dinlere mensıp kişiler kendi PEYGAMBERLERİNDEN (aleyhimüsselam) sonra gelen PEYGAMBERİ (ALEYHİSSELAM) reddetmiştir.Frank Tiplerde malesef yaşadığı ortama uygun konuşmuş oysaki araştırmış olsaydı hristiyanlık ve yahudliği zikrederken HAZRETİ İSLAMIDA zikretmesi gerektiğini hatta başta onu zikretmesi gerektiği görürdü.çünkü HAZRETİ İSLAM semavi dinler diye tabir edilen dinler içinde tek tahrif edilmemiş kitap ve inanca sahiptir.araştıran hristiyanlar buna şahadet etmektedir. ‘Herşey, Osman Kur’an’ının eksiksiz ve doğru olduğunu göstermektedir. Bu imtiyazları dolayısıyle ‘Osman metni’ İslam topluluğunda çabucak ve kolayca kabul edilmiştir... Tek tek vahiylerin, Peygamber’in bıraktığı veya yazdırdığı şekilde kağıda geçirildiğinden emin olabiliriz.’ (Kaynak: Kur’an Tarihi, Th. NöldekE, Fr. Schwallz, Düzenleyen: Muammer Sencer, İlke Yayınları, s. 111, 141) İLAH (CELLE CELALÜH) meselesinde ise yahudi ve hirstiyanların inançlarında yine insan tahrifatı,bozması mevcuddur.yahudiler evet İLAH (CELLE CELALÜH) tektir ama yalnız bizim İLAHIMIZ'DIR tek insan olarak bizi yaratmıştır diğer insanlar maymundan gelmedir derler.hristiyanlar ise İLAH kavramını teslisle yani üçleme ile bozmuşlardır.bu üçlemeleri bazen baba oğul kutsal ruh diye üçlemelendirilir bazande Kutsal ruhun yerine Meryem ana geçer sonrada bunların tek olduğunu söylerler ...
  3. Değerli GeceKuşu Arkadaşım sizin bu yzazıları yazmanızın tek sebebi var oda sizinde benden taleb ettiğiniz HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN varlığını destekleyecek olan kişisel görüşler değil bilimsel makalelerle dolu olann sitelerin linklerinin admin tarafından silinmiş olması açtığım konudaki ana tema bilim adamlarının HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH ile görüşleri değildi aslında.ana tema bilimsel kanıtlar sunan bilimsel verilerin olduğu sitelerdi.hemde HAZRETİ KURANIN üzerinde araştırma yapmış bir doçent doktorun ayetlerin önermelerinin sayısız örnek ve kanıtla desteklenenerek tamamiyle bilim tarafıdan doğrulandığını anlatan bir sitede vardı içerisinde,ulaşılan bilimsel sonuçların evrenin ve var olan herşeyin kesinlikle bir yaratıcının eseri oldunu açıklayan bir sitede. ve onun içinde yok diyenler kanıtlarını getirsinler lütfen diyerek bitirmiştim yazımı ama malesef verdiğim linkleri okuyanmadığınız için kanıt sunmamışsınki gibisinden bir yazıyla muhatab olmak zorunda kaldım.aslında admin arkadaş bir uyarı yazısı yazması ve konu şu admin tarafından düzeltilmiştirdemesi gerekiyordu.o zaman yanlış anlaşılmaların önüne geçilebilirdi.bu önemli bir durum ve mutlaka değiştirmelerin belirtilmesi gerekli. forum malesef link vermeyi site reklamı yapmak olarak değerlendiyor.oysaki reklam ile hiç bir alakası yok linklerini verdiğim sitelerin ne sahiplerini şahsen tanırım nede siteden bir men faatim var.benim bu konuda reklamını yapabileceğim tek şey var oda olsa olsa bilgidir.aslında şu bir gerçekki günümüzde eğer bilimsel açıdan bilgi paylaşıyorsak mutlaka bilimadamlarının bilimsel görüşlerine başvurmalıyız bunuda en iyi bilimsel içerikli sitelerden alıntı yaparak yapabiliriz.alıntı yapmamız durumunda linkleri vermek ise dini açıdan kul hakkına riayet,etik açıdanda ahlaka uygun bir davranıştan başka bir şey olmasa gerek.aslında tam tersi uyarılmalı alıntı yapan eğer link yazmamışsa neden alıntı yaptığın sitenin hakkına riayet etmiyorsun denmeli bence. konuya gelecek olursak bu gün bilim bir yaratıcının var olup olmadığını tartışmıyor artık ulaşılan bütün sonuçlar hiçbirşeyin tesadüfler ve bilimle alakası olmadığı halde bilimsel gibi gösterilen teorilerdeki gibi kendiliğinden var olamadığını bilakis üstün ilim sahibi bir yaratcının eseri olduğunu ortaya koymakta.işte bilimde bu müthiş eserin nasıl yaratıldığını ve onu yaratanın yaratma sanatını anlamaya çaşlışıyor.biraz incelerseniz göreceksiznizki en güncel bilimsel olaylar aslında çok ilginç bir şekilde yaratıcıya dayanıyor hatta metafizikle içiçie giriyor. örneğin dünyanın çok uluslu ve en büyük labaratuvarı olan cernde materyalizmin yanlış olduğu anlaşılan sonsuzdan beri gelen evren modelinin yarine bir başlangıcı olan ve sonunda yok olacak olan evren modeli yani HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH'ÜN dinleri ile bize bildirdiği yoktan var edilen evren modeli inceleniyor. yine bu labaratuvarda Tanrı parçaıcığı,Tanrı etkisi gibi teroriler geliştirerek bilimadamları yaratılışın ilk anında HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH'ÜN ne yaptığını evreni nasıl yarattığını anlamaya çalışyorlar.en son geliştirilen teorilerden biri olan J-Stringe'de bu yönde geliştirilmiş bir bilimsel teoriside yine yaratıcının nasıl madde yarattığını anlamaya çalışma çabasıdır.ve sizin dediğiniz gibi deizmede dayanmıyor bunlar çünkü araştırırsanız bütün bunların başlangıç noktası diyebiliceğimiz big bang teorisi HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN semavi dinler ile yani İSLAM,Musevilik,Hristiyanlık ile vahyettiği ayetlere dayanıyor. işye bu yüzdende o sitelerin linklerini bu konunun başına koymuştum ana konu bunlarla ilgili idi.ama siz araştırma yapmak isterseniz Doç. doktor Caner taslamanın kur'an ayetlerindeki bilimsel mucizlerini anlattığı site ve çıkış noktasını HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN dinlerinden aldığını belirttiğimiz Big Bang teorisi ile ilgili sitesini okuyabilirsiniz arama motorlarına yazarak. bilimsel makaleler demiştiniz onlarıda konusu sufuzim ve insan olan bir siteyi size tavsiye ediyorum.orada Fizik Mühendisi Kenen Keskinin sitenin fizik bölümünde İSLAM ve bilimle ilgili sayısız makalesi var.Einstein'in(ayştayn)teorilerinden günümüzde geliştirilen teorilere kadar çok ilginç makaleler var hemde sayısız. okumanızı tavsiye ederim Konumun adını aldığı kitabın sahibi araştırmacı yazar Emre Dormanın kitaplarınıda internetten ücretsiz pdf okuyabilirsiniz.yeterki iyi araştıralım ve önyargısız olalım gerçeklere ulaşmak o kadarda zor değil. ayrıca şurada konu ile ilgili daha önce paylaştığım yazılarda var: http://www.turkish-media.com/forum/topic/249556-allahin-cc-yaratisina-dair-bilimsel-kanitlar/page__fromsearch__1
  4. BEDİÜZZAMAN SAİDİ NURSİ ALEYHİSSELM buyuruyorki ''iddia'' yani var demekte yok demekte kanıta tabirdir yani sadece var diyenden kanıt beklenmez yok diyende kanıtlarını getirmesi lazımddır.Newton yerçekimini bulduğunda ona sordular neye göre konuşuyorsun oda ilgili kanıtlarını sundu kabul edildi bu gün en değişmez kanunlardan biri oldu.bugün biri çıksa deseki yer çekimi yok!! onada hangi kanıtlara göre konuşuyorsun derler değilmi?işte budurumda böyledir eğer var diyorsanız kanıtlayacaksınuz.yok diyorsanızda kanıtlamak zorundasınız. bilim bu gün var olan herşeyin üstün ilim sahibi bir yaratıcı tarafından yaratıldığını idiia ediyor yani var diyor.ve bar dmekle kalmayıp kanıtlarını bilimsel bir şekilde sunuyor tabii olarak. yok diyenlerde lütfen kanıtlarını getirsinler!!!
  5. Prof. Ulrich J. Becker (MIT’de Fizik Profesörlüğü, ilgi alanı, yüksek enerjili parçacık fiziğidir.) “Bir Yaratıcı olmadan benim var olmam nasıl mümkün olabilir ki? Bu soruya verilen ikna edici bir yanıttan haberdar değilim.” Prof. John Erik Fornaes (Princeton Üni.’de Matematik Profesörlüğü) “Ben Allah’ın varolduğuna ve Allah’ın evrene bütün seviyelerini, temel parçacıklardan canlı varlıklara, galaksi kümelerine kadar kapsayacak bir yapı kazandırdığına inanıyorum.” Prof. Robert Jostrow (Darmouth Üni. Yeryüzü Bilimleri Profesörü. Nükleer ve atmosferik fizik çalışmaları. Goddard Uzay Çalışmaları Ens. Başkanlığı.) “Hiç kimse hayatın, basit bir bakterinin bile, bir molekül karışımından evrimleşebileceğini açıkça ortaya koyamamıştır…” Prof. Henry Margenau (Yale Üni. Fizik ve Doğa Felsefesi Profesörü. Birçok bilimsel derginin editörü.) “Şuna hiç şüphe yok ki, doğa kanunları tesadüfler ya da kazalar sonucu ortaya çıkmış olamaz. O halde doğanın sayısız yasalarının ortaya çıkışına dair sorulacak cevap ne olmalıdır? Doğa kanunlarının evrensel geçerliliğine uygun olan tek bir cevap biliyorum: Doğa kanunları Allah tarafından yaratılmıştır. Allah her şeyi bilen, her şeye gücü yetendir.” Prof. Robert A. Naumann (Princeton Üni. Fizik ve Kimya Profesörlüğü. Alexander von Humboldt Stiftung Senior ABD Bilim Adamı Ödülü.) “…Şu anda kozmoloji, temel parçacık fiziği ve mikrobiyolojinin ortaya çıkan çok açık bir metafiziksel içerik barındırdığını kabul ediyorum. …evrenin mevcudiyeti, Allah’ın varolduğu sonucuna ulaşmamı gerektiriyor.” Prof. Janos Szentagothai (Budapeşte Semmelweis Tıp Fak. Anatomi Profesörlüğü. Macaristan Bilimler Akademisi Başkanlığı) “…Evrenin başlangıcına dair edinilen bilgilerin hiçbir zaman –bu yolda ne kadar yol kat edilirse edilsin- ilk başta etkin olan Yaratıcı birs gücün varlığını olumsuzlaştırmaya yetmeyeceğini düşünüyorum. …Allah’ın varlığına … tamamen ikna olmuş durumdayım.” Alıntılar Henry Margenau & Roy A. Varghese, Cosmos. Bios, Theos, Open Court Publishing Company, Illinois, Mayıs
  6. YANLIŞ HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH VAR VE HAZRETİ MUHAMMED ONUN KULU VE ELÇİSİDİR milyarlarca mü'min ve müslüman gibi bende buna şahdet ederim .RABBİMİZ CELLE CELALÜH ve bu yazıyı okuyanlar şahit olsun. mistik oncelikle başlığından başlamak istriyorum (HAŞA) ''ALLAH YOK'' neye gore bu sozü soylediniz?.Bediüzzaman Saidi Nursi Aleyhisselam sozler adlı kitabında buyuruyor ki:iddia etmek kanıta tabidir.yani var demekte yok demekte kanıt ister siz yok diyorsunuz neye gore?hangi kanıtlara gore.arkadaşın biri güzel soylemiş sana neden inanalım?bize bir sebep sole??? yazılarınız ,ise sadece kendi kişisel görüşleriniz ve malesef hepsi araştırılmadan sadece onyargılar neticesinde yazılmış yanlış algılamaların ve bilgilerin ürünü şeyler .evet yok diyorsunuz lütfen iddianıznı kanıtlyacak deliller getirin orneğin bilimsel kanıtlar.dini eleştirrek şurasını beğenmiyorum şurası aklıma yatmıyor.şurası şoyle ise o halde ALLAH (CELLE CELALAÜH HAŞA) yoktur diyerek onun yokluğunu kanıtlamayasanız. islamla ilgili sorularınızı şurada ilahiyatçı müslümanların olışturduğu siteye sorunuz. gerçeklerin aslında sizin zannettiğinizden çok farklı olduğunu göreceksiniz sizin yaptığınız şu videodaki profesorün yaptığı gibi ve ona güzel bir verilmiş şimdi diyeceksinki sen şahadet ediyor ve var diyorsun neye göre? mesala şuradaki yazılarımı okuyabilirsin http://www.turkish-m...__fromsearch__1 bu yazılar tamamiyle bilimsel veriler baz alınarak yazılmış yazılardır kişsel gorüşelerim değil altını çiziyorum!.ve sizinde bilimsel kanıtlar sunan herhangibir kişinin kişsel gorüşleri değil tamamiyle bilimsel bazlı kanıt niteliği taşıyan kandırmaca ve kafa karştırmadan uzak yazılarınzı bekliyorum...
  7. hayır yazı internetin değil benim dikkatsizliğimin azizliğne uğramış arkadaşım HAZRETİ ALLAH CELLE CELAHÜN ayetleri (KUR'AN,TEVRAT,ZEBUR,İNCİL) gibi kendini kanıtlayan diğer bir tanrı veya inanışta yok yani bu gün bilim HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH VAR DİYOR kanItlar soz konusu olunca HAZRETİ ALLAH CELŞLE CELALÜH'TEN başka kendini kanıtlayan başka ilah yok diyor. yani bilimsel olarak şahadet ediyor aratınız goreceksiniz..zaten açtığım konularda senin soruna cevap vermek amaçlı açılmış konulardır.
  8. değerli Evrensel.madde bahsinde protonun ölümü dedim.ölemkten kasıt yok olmak değildir.evet bazı bilimsel konularda kendi fikirlendense alıntılar yapıyorum.çünkü bilimsel bilgiler bence bilimadamlarının verdiği bilgilerle alıntılanmalı.kişisel grüşler serglenirse bilimsel konular yanlışlar kaçınılmaz.sizin imzanızda belirttiğiniz şekilde hareket eden imam, imam değildir.zira HAZRETİ İSLAMIN en kati hükümlerinden biri HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN haram dediğine kimse helal diyemez helal dediğinede kimse haram diyemez bunları bvilinçli yapıyor ise burakın imam olmayı müslüman olamaz.ibadette böyledir ibdetler bellidir ve yalnız HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH'ÜN belirlediklerine ibadet denir.kişilerin yaptığı hatalar kendilerini bağlar.asıl soru olan hangi tanrı sorunuzua gelecek olursak ve aleykümselam selamlar bizden.: )
  9. Rahman(dünayada kullarının asi olsun iman eden olsun istisnasız hepsi için hayrı dileyen) ve Rahim(ahirette yalnız KENDİ YÜCE ZATINA CELLE CELALÜH ve ahirete iman edenlere hayır dileyen) ALLAHIN adı ile.o çokça bağışlayıcıdır çok şefkat ve merhamet gösterendir.kullarının hatalarını kendi YÜCE ZATINI inkar etmedikçe kendisini ve RASULUNÜ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM incitmedikçe şefkat ile muamele edendir. Antony Flew (Felsefeci): Hep söylendiği üzere, itiraf ruhu arındırır. Bu yüzden yazıma şunu itiraf ederek başlamak istiyorum; ateistler çağdaş kozmolojik konsensuslar karşısında utanmalıdırlar. Çünkü öyle gözüküyor ki, kozmologlar St. Thomas Aquinas’ın, felsefî olarak ispat edilemeyeceğini iddia ettiği şeye, yani evrenin bir başlangıcı olduğuna dair bilimsel kanıt sunmaktadırlar. Şu ana kadar evrenin sadece sonsuz değil ama ayrıca başlangıçsız olduğu düşüncesi rahatlıkla savunulabilirdi ancak Big Bang karşısında bu duruşu korumanın artık rahat ya da kolay bir şey olmadığı çok açıktır. Yeryüzünde gözlemlediğimiz yaşamın kaynağına dair yapı- labilecek yegâne tatmin edici açıklama, sonsuz zekâya sahip bir Aklın varlığıdır. Doğrusu teoloji karşıtı başlıca iki kitabımı da Big Bang kozmolojisinin gelişmesinden ya da fiziksel değişmezler temelinde hassas ayar kanıtının ortaya çıkmasından çok önce yazmıştım. Ama 1980’lerin başlarından itibaren görüşlerimi yeniden gözden geçirmeye başlamıştım. İlahi varlığı keşfetme yolculuğum şu ana kadar aklın uzun bir hac yolculuğu olmuştur. Kanıtın beni sürüklediği yere gittim. Ve bu beni, kendiliğinden var olan, değişmez, maddi olmayan, her Ulaştığımız bilimsel seviye,deney ve gözlemler sonucu kainatın YARADANIN CELLE CELALÜH mülkü olduğunu kanıtladı.imanınızı pekiştirmek için az bir araştırma yapmanız yeterlidir.peki neye dayanıyor bu bilimsel gerçeklerin aslı HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN herşeyi yoktan var ettim demesine.BİG BANG teorisi HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN semavi dinler ile gönderdiği yaratma plnanını baz alarak oluşturulmuş bir teoridir.
  10. ve ayrıca yeni farkettim hangi imam vermiş o fetvayı şike parası helaldir demiş?varmı yazılı veya görsel medyadan bir kanıtınız ?
  11. dğerli arkadaşum kısaca hangi tanrı sorusuna şöyle cevap vereyim.''insanlar tarafından üretilmeyen Tanrı'' bilakis insanları üreten tanrı.bakınız bigbang teorisi semavi dinlere dayanır yani HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH'ÜN dinlerine.evreni yaratanda insanı yaratanda odur.ayrıca madde sizin dedeiğiniz gibi olumluya evrilmez tam tersi olumsuza yaşlanmaya ölüme doğru gider.bunu normal hayattada görebilirsiniz siz hiç kullanıldıkça yenileşen bir kazak,araba v.s bir şey gördünüzmü?bilimde bu gün en uzun ömürlü protonun bile eninde sonunda formunun bozulduğunu ve öldüğünü söylüyor sizin önermenzin tam tersi olarak. evet artık herşey bilimsel olarak açıklanıyor ve bütün açıklamalarda HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN dininde yaptığı açıklamalarla uyuşuyor ve bunun için biz ona iman ediyoruz. Fred Hoyle Eğer maddenin, organik (cansız) sistemleri hayata doğru iten bir temel prensibi olsaydı bunun varlığının laboratuvarda kolaylıkla kanıtlanabilir olması gerekirdi. İlkel çorbayı temsil etmek üzere, örneğin bir yüzme havuzunu ele alın. Bunu biyolojik olmayan özellikteki kimyasallarla istediğiniz gibi doldurun. İstediğiniz gazı üzerine pompalayın veya arasından isterseniz hoşunuza giden herhangi bir çeşitte radyasyon verin. Deneyin bir sene sürmesine izin verin ve o 2.000 enzimden (canlı hücreler tarafından üretilen proteinler) kaç tanesinin havuzda ortaya çıkacağını görün. Ben cevabını vereceğim, böylelikle deneyi yapmanın zaman, zorluk ve masrafından kurtulmuş olursunuz. Muhtemelen aminoasitlerden ve diğer basit organik kimyasallardan oluşan, kahverengimsi çamurdan başka hiçbir şey bulamayacaksınız. Bu iddiadan bu kadar emin nasıl olabilirim? Eğer tam tersi olacak olsaydı, bu deney şimdiye kadar çoktan yapılmış olurdu ve eğer yapılsaydı dünya çapında çok iyi bilinip ünlü olurdu. Bunun maliyeti ise Ay'a bir adamı yerleştirmeyle karşılaştırıldığında çok önemsiz kalacaktır. (Sir Fred Hoyle, The Intelligent Universe, New York: Holt, Rinehart and Winston, 1983, s. 20-21) Prof. Michael Pitman (Biyolog): Zamanın hiçbir faydası yoktur. Canlı bir sistemin dışındaki biyomoleküller zamanla çözülmeye eğilimlidirler, yapılanmaya değil. Biyomoleküllerin tümü çoğunlukla birkaç gün dayanacaklardır. Zaman kompleks sistemleri ayrıştırır. Eğer büyük bir kelime (bir protein) ya da bir paragraf tesadüfen meydana gelmiş olsa da, zaman onu bozmak için işleyecektir. ce_encyclopedia/08dna04.htm; Scientists Speak About DNA; [Michael Pitman, Adam and Evolution, 1984, s. 233) daha önce şu yazıdada bahsetmiştim http://www.turkish-m...304#entry945304
  12. Galaksi-Güneş-Dünya-Ay Sistemindeki Yaşamı Destekleyen Bazı Hassas Ayarların Listesi Doğanın temel değişmezleri ve yaşamın ortaya çıkmasına neden olan ilk koşullar, şaşırtıcı bir kesinlikle ayarlanmıştır. Evrenin ne denli akıl almaz bir incelikle ayarlandığı hakkında bir fikir vermek için Yer’den Mars gezegeni üzerinde bir çukura topunu göndermeyi başarabilen bir golf oyuncusunun becerisini düşünmek yeter! Modern bilimin verileri evrenin ve yaşamın varlığını destekleyen çok kritik değerlere sahip olduğumuzu ortaya koymaktadır. Bu değerler öyle hassas bir ayarda tutulmuşlardır ki hem kendi değerleri hem de birbirleri ile olan hayati ilişkilerindeki değerlerde yaşanacak ufak değişim ve sapmalar yaşamın ortaya çıkmasını imkânsız kılacak boyuttadır. Biz farkında olmasak da evrende gerçekleşen sayısız olay ve oluşum sayesindedir ki canlılar olarak varlığımızı sürdürebilmekte ve varlığımızın amacına dair kozmolojik, felsefî ve teolojik sorgulamalar yapabilmekteyiz. Söz konusu bu ayarların neden başka bir gezegende değil de Dünya’da yaşamı mümkün kıldığı ayrı bir soru olmakla birlikte 308 Jean Guitton, Tanrı ve Bilim, çev: Yaşar Avunç, Simavi Yayınları, İstanbul (1993), s. 54.186 MODERN BİLİM: “TANRI VAR” yaşamın ortaya çıkmasını sağlayan bu ayarların Tanrı’nın üstün sanatının birer nişânesi olduğunu akıl ve vicdan sahibi her insanın kabul etmesi gerekir. Yeryüzünde yaşamın ortaya çıkmasını sağlayan temel hassas ayarların mevcut haliyle olmayıp farklı olması durumunda ortaya çıkacak düzensizliğin yaşamı imkânsız kılacağını gösteren değerlerin bir kısmının şu şekilde sıralanması mümkündür: 1. Galaksinin büyüklüğü Eğer daha büyük olsaydı: Gaz akması ve yıldızlar, Güneş’in yörüngesini bozardı ve çok fazla galaktik püskürmeyi ateşlerdi. Eğer daha küçük olsaydı: Yeterli bir zaman diliminde, yıldız oluşumunu sağlamaya yeterli olmayacak miktarda gaz galaksimize akardı. 2. Galaksinin tipi Eğer daha eliptik olsaydı: Yaşam kimyası için yeterli ağır elementlerin oluşmasından önce, yıldız oluşumları dururdu. Eğer daha düzensiz olsaydı: Işınıma maruz kalma çok şiddetli olacak ve yaşam kimyası için gerekli ağır elementler bulunmayacaktı. 3. Galaksinin yeri Eğer zengin bir galaksi kümesine daha yakın olsaydı: Galaksinin çekim gücü bozulacaktı. Eğer büyük bir galaksiye/galaksilere daha yakın olsaydı: Galaksinin çekim gücü bozulacaktı. 4. Süpernova püskürmeleri Eğer daha yakın olsaydı: Işınım gezegendeki yaşamı yok ederdi. 309 Hugh Ross, The Creator and the Cosmos, s. 188-193.187 Eğer daha uzak olsaydı: Kayalık gezegenlerin oluşması için yeterince ağır element külü olmazdı. Eğer daha sık olsaydı: Işınım gezegendeki yaşamı yok ederdi. Eğer daha seyrek olsaydı: Kayalık gezegenlerin oluşması için yeterince ağır element külü olmazdı. Eğer daha geç olsaydı: Işınım gezegendeki yaşamı yok ederdi. Eğer daha erken olsaydı: Kayalık gezegenlerin oluşması için yeterince ağır element külü olmazdı. 5. Beyaz cüce ikilileri Eğer daha az olsaydı: Yaşam kimyasının işlemesi için yeterince flor üretilemezdi. Eğer daha çok olsaydı: Yıldız yoğunluğundan gezegen yö- rüngeleri bozulurdu; gezegendeki yaşam yok olurdu. Eğer daha erken olsaydı: Etkin flor üretimi için yeterince ağır element yapılmazdı. Eğer daha geç olsaydı: Proto-gezegendeki birleşimde flor daha geç yapılırdı. 6. Galaksi merkezinden ana yıldız uzaklığı Eğer daha uzak olsaydı: Kayalık gezegenlerin oluşması için yeterli miktarda ağır element olmazdı. Eğer daha yakın olsaydı: Galaktik ışınım çok büyük olurdu; yıldız yoğunluğu, gezegenlerin yörüngesini bozardı. 7. Ana yıldızın doğum tarihi Eğer daha yakın bir zamanda olsaydı: Yıldız hâlâ kararlı yanma fazına geçememiş olurdu; yıldız sistemi çok fazla ağır element içerirdi.188 Eğer daha eski bir zamanda olsaydı: Yıldız sistemi yeterince ağır element içermezdi. 8. Ana yıldızın kütlesi Eğer daha büyük olsaydı: Yıldızın parlaklığı çok çabuk de- ğişirdi; yıldız çok çabuk yanardı. Eğer daha küçük olsaydı: Yaşam için gezegen uzaklıkları kapsamı çok dar olurdu; gel git kuvvetleri, gezegenin dönme süresini bozardı; morötesi ışınımı, bitkilerin oksijen ve şeker yapması için yetersiz kalırdı. 9. H3 + üretimi Eğer daha küçük olsaydı: Gezegenin oluşması için gerekli basit moleküller ve yaşam kimyası oluşamazdı. Eğer daha büyük olsaydı: Gezegenler yaşam için yanlış zaman ve yerde oluşurdu. 10. Yüzey çekimi Eğer daha güçlü olsaydı: Gezegenin atmosferi çok fazla amonyak ve metan tutardı. Eğer daha zayıf olsaydı: Gezegenin atmosferi çok fazla su kaybederdi. 11. Ana yıldıza uzaklık Eğer daha uzak olsaydı: Kararlı bir su döngüsü için gezegen çok soğuk olurdu. Eğer daha yakın olsaydı: Kararlı bir su döngüsü için gezegen çok sıcak olurdu. 12. Yörüngenin eğimliliği Eğer daha büyük olsaydı: Gezegendeki sıcaklık farkları çok büyük olurdu.189 13. Yörüngenin dışmerkezliliği Eğer daha büyük olsaydı: Mevsimsel sıcaklık farkları çok büyük olurdu. 14. Dönme süreci Eğer daha uzun olsaydı: Günlük sıcaklık değişimleri çok bü- yük olurdu. Eğer daha kısa olsaydı: Yaşam için gerekli yüzey sıcaklığı kapsamı sağlanamazdı. 15. Gezegenin yaşı Eğer daha genç olsaydı: Gezegen çok çabuk dönerdi. Eğer daha yaşlı olsaydı: Gezegen çok yavaş dönerdi. 16. Manyetik alan Eğer daha güçlü olsaydı: Elektromanyetik fırtınalar çok şiddetli olurdu. Eğer daha zayıf olsaydı: Ozon tabakası, yıldız ve Güneş ışı- nımından yeterince korunamazdı. 17. Yerkabuğunun kalınlığı Eğer daha kalın olsaydı: Atmosferden yerkabuğuna çok fazla oksijen transfer edilirdi. Eğer daha ince olsaydı: Volkanik ve tektonik aktivite çok büyük olurdu. 18. Yansıtılan ışığın yüzeye çarpan toplam ışığa oranı Eğer daha büyük olsaydı: Buzullaşma etkisi artardı. Eğer daha küçük olsaydı: Sera etkisi artardı. 19. Göktaşı ve kuyrukluyıldız çarpışma oranı Eğer daha büyük olsaydı: Birçok tür var olmazdı.190 Eğer daha küçük olsaydı: Yerkabuğu yaşam için gerekli olan maddelerden yoksun kalırdı. 20. Dünyanın ilk haliyle çarpışan kitlenin zamanlaması Eğer daha erken olsaydı: Dünyanın atmosferi çok kalın olurdu; ay çok küçük olurdu. Eğer daha geç olsaydı: Gelişmiş yaşam çağı için Güneş çok parlak olurdu. 21. Atmosferdeki nitrojen oksijen oranı Eğer daha büyük olsaydı: Gelişmiş yaşam fonksiyonları çok çabuk ilerlerdi. Eğer daha küçük olsaydı: Gelişmiş yaşam fonksiyonları çok yavaş ilerlerdi. 22. Atmosferdeki karbondioksit düzeyi Eğer daha büyük olsaydı: Sera etkisi artardı. Eğer daha küçük olsaydı: Bitkiler etkili şekilde fotosentez yapamazdı. 23. Atmosferdeki su buharı düzeyi Eğer daha büyük olsaydı: Sera etkisi artardı. Eğer daha küçük olsaydı: Karadaki yaşam için yeterli miktarda yağmur yağmazdı. 24. Atmosferdeki ozon düzeyi Eğer daha büyük olsaydı: Yüzey sıcaklıkları çok düşük olurdu. Eğer daha küçük olsaydı: Yüzey sıcaklıkları çok yüksek olurdu; yüzeyde çok fazla morötesi ışınım olurdu. 25. Atmosferdeki oksijen miktarı Eğer daha büyük olsaydı: Bitkiler ve hidrokarbonlar kolayca yanardı.191 Eğer daha küçük olsaydı: Gelişmiş hayvanlar, çok az soluyabilirdi. 26. Sismik aktivite Eğer daha büyük olsaydı: Birçok yaşam biçimi yok olurdu. Eğer daha küçük olsaydı: Nehirlerin sürüklediği, okyanus tabanındaki zengin besinler, tektonik hareketlerle tekrar karalara geri dönüştürülemezdi; karbonatlardan yeterince karbondioksit bırakılamazdı. 27. Volkanik aktivite Eğer daha düşük olsaydı: Atmosfere dönen su buharı ve karbondioksit miktarı yetersiz kalırdı; yaşam için gerekli toprak mineralizasyonu çok düşük kalırdı. Eğer daha yüksek olsaydı: En azından gelişmiş yaşam tahrip olurdu. 28. Buzul çağlarının sıklığı ve kapsamı Eğer daha küçük olsaydı: Çeşitli ve gelişmiş yaşam formları için yeterli verimlilikte, genişlikte ve iyi sulanan vadiler olu- şamazdı; çeşitli ve gelişmiş yaşam formları için yeterli mineral konsantrasyon olmazdı. Eğer daha büyük olsaydı: Gezegen kaçınılmaz olarak tamamen donardı. 29. Toprak mineralizasyonu Eğer besin açısından daha fakir olsaydı: Yaşam biçimlerinin çeşitliliği ve karmaşıklığı sınırlanırdı. Eğer besin açısından daha zengin olsaydı: Yaşam biçimlerinin çeşitliliği ve karmaşıklığı sınırlanırdı. 30. Jüpiter’in uzaklığı Eğer daha fazla olsaydı: Dünya’ya çok sayıda göktaşı ve kuyrukluyıldız çarpardı. Eğer daha az olsaydı: Dünya’nın yörüngesi kararsız hale gelirdi.192 31. Jüpiter’in kütlesi Eğer daha büyük olsaydı: Dünya’nın yörüngesi kararsız hale gelirdi. Eğer daha küçük olsaydı: Dünya’ya çok sayıda göktaşı ve kuyrukluyıldız çarpardı. 32. Atmosferin basıncı Eğer daha küçük olsaydı: Sıvı haldeki su çok çabuk buharlaşır, nadiren yoğunlaşırdı. Eğer daha büyük olsaydı: Sıvı haldeki su, karadaki yaşam için gerekli olduğu gibi kolayca buharlaşmaz; yeryüzüne yeterince güneş ışığı gelemez; yeryüzüne yetersiz miktarda morötesi ışınım gelirdi. 33. Atmosferin şeffaflığı Eğer daha küçük olsaydı: Güneş ışınımının yetersiz kapsamdaki dalga boyları gezegen yüzeyine ulaşırdı. Eğer daha büyük olsaydı: Güneş ışınımının çok geniş kapsamdaki dalga boyları gezegen yüzeyine ulaşırdı. 34. Atmosferdeki klor miktarı Eğer daha küçük olsaydı: Erozyon oranları, nehirlerin, göllerin, toprağın asitlilik oranları ve bazı metabolik oranlar, çoğu yaşam formu için yetersiz kalırdı. Eğer daha büyük olsaydı: Erozyon oranları, nehirlerin, göllerin, toprağın asitlilik oranları ve bazı metabolik oranlar, çoğu yaşam formu için yükselirdi. 35. Okyanuslardaki ve topraktaki demir miktarı Eğer daha küçük olsaydı: Gelişmiş yaşamı destekleyecek, yaşam çeşitliliği ve miktarı çok sınırlanır; eğer çok küçükse hiçbir yaşam mümkün olamazdı.193 Eğer daha büyük olsaydı: En azından gelişmiş yaşamda demir zehirlenmesi kaçınılmaz olurdu. 36. Troposferdeki ozon miktarı Eğer daha az olsaydı: Biyokimyasal dumanlar yeterince temizlenemezdi. Eğer daha fazla olsaydı: Gelişmiş hayvanlarda soluma zorlu- ğu görülür, ürün hasatları düşer ve ozona duyarlı türlerin yok olmasıyla sonuçlanırdı. 37. Stratosferdeki ozon miktarı Eğer daha az olsaydı: Gezegenin yüzeyine, cilt kanserlerine ve bitki yetişme miktarında azalmaya yol açacak çok miktarda morötesi ışınım gelirdi. Eğer daha fazla olsaydı: Gezegenin yüzeyine çok az morö- tesi ışınım ulaşabilir, bitki yetişme miktarında azalmaya yol açar ve hayvanlar için yetersiz vitamin üretimi görülürdü. 38. Mezosferdeki ozon miktarı Eğer daha az olsaydı: Mezosfer gazlarının sirkülâsyonu ve kimyası bozulur, atmosferin alt tabakalarındaki yaşam için gerekli gazların izafi bolluğu da tahrip olurdu. Eğer daha fazla olsaydı: Mezosfer gazlarının sirkülâsyonu ve kimyası bozulur, atmosferin alt tabakalarındaki yaşam için gerekli gazların izafi bolluğu da tahrip olurdu. 39. Orman ve çalı yangınlarının miktarı ve kapsamı Eğer daha az olsaydı: Toprakta yetişmeyi engelleyici maddeler birikir; toprağın nitratlaşması yetersiz olur; toprağın yeterli miktarda su geçirmesi ve bazı zararlıların absorbe edilmesi için gerekli odunkömürü üretimi yetersiz olurdu.194 Eğer daha fazla olsaydı: Çok fazla bitki ve yaşam biçimi yok olurdu. 40. Toprak kükürtünün miktarı Eğer daha az olsaydı: Bitkiler bazı proteinlerden yoksun kalır ve ölürlerdi. Eğer daha fazla olsaydı: Bitkiler kükürt toksinlerinden zehirlenip ölürler; suyun ve toprağın asitliliği yaşam için çok fazla olurdu; nitrojen döngüleri bozulurdu. Yaşam tesadüflere başvurularak açıklanamaz. Üstelik yaşam, fizik ve kimyanın kanunlarını aştığı için yaşamın kökeni asla kendi kendini örgütlediği senaryo ile açıklanamaz. Bununla birlikte yaşamın fizik ve kimyanın kanunlarını aşıyor olması yaşamın sebebinin fiziksel bir şeyden çok daha fazlası olması gerektiğini anlarız. Bu gibi bir durumda mantıklı olan tek açıklama şudur: Yaşamın sebebi olan ve olmaya devam eden şey ne şanş ne fizik ne de kimyadır; Tanrı’ dır. Emre Dorman
  13. EVREN MODELLERİ: - Semavi dinlerin evren modeli:-Bizim Dinimizinde içinde bulunduğu (HAZRETİ İSLAM,Hristiyanlık,Musevilik)Semavi dinler derlerki evren ve madde HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH tarafından yoktan var edilmiştir.durağan değildir hareketlidir evren genişler(ayetlerle açıklayacağız daha sonra).varlıklar sadece bizim gördüklerimizden ibaret değildir. -ateistler semavi dinlerin bu önermesine karşı çıkmışlardr ve şöyle bir evren modeli çizmişlerdir:-felsefeci Immenuel Kant'ın ortaya koyduğu ve günümüzde materyalizm,maddecilik diyede adlandırılan ve ateizmin temellerini oluşturan maddenin sonsuzdan beri var olduğuna ve maddenin mutlak varlık olduğuna yani elle tutulan gözle görülen maddeler dışında hiçbir şeyin (İlah,melek,cin gibi) olmadığına dayanan görüştür. bu görüşe göre madde ve evren yaratılmamıştır çünkü zaten sonsuzdan beri vardır.ve aynı zamanda evren statiktir yani hiç bir hareket göstermeyen bir durağanlıktadır.bu görüşü savunalardan ateist filozoflardan Georges Politzer "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" kitabında bunu şöyle belirtir: Evren yaratılmış bir şey değildir. Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde, evrenin tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve evrenin yoktan var edilmiş olması gerekirdi. Yaratılışı kabul edebilmek için, herşeyden önce, evrenin var olmadığı bir anın varlığını, sonra da, hiçlikten (yokluktan) bir şeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir. Bu ise bilimin kabul edemeyeceği bir şeydir. (George Politzer, Felsefenin Başlangıç İlkeleri, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1989, s.84) -peki bilimnin ulaştığı sonuçlar nelerdir?ulaşılan sonuçlar bu 2 görüşten hangisini doğru çıkarmış olabilir? Bilimin evren modeli: bilimin baz aldığı ve ulaşılan bilimsel sonuçların kanıtladığı big bang teorisine göre evren modeli:-bilimadamları büyük patlamayı anlatırken evrenin hammadesi atom yoken zaman,mekan ve maddenin olmadığını daha sonra müthiş küçüklükteki bir atomun yaratıldığını yine müthiş bir güçle parçalanarak birbirinden ayrıldığını ve bu gün içerisinde yaşadığımız evreni oluşturmaya başlandığını söylerler.yani bigbang teorisine göre evrenin hammaddesi olan atom yokken madde ve zaman yoktu.sonra hiçliğe yakın bir küçüklükte bir madde oluştuki bı madde atomaltı partüküllerden bile çok küçüktü (bunun küçüklüğü için bilimadamları sonsuz küçüklük terimini kullanıyorlar zira bu madde yokluktan geliyordu).ve daha sonra müthiş bir hızla büyüdü ve günümüzdek içinde yaşadığımız evreni oluşturdu.ve hala genişlemesi devam ediyor. yani big bange göre evren yoktan var edilmiştir yani bir başlangıcı vardır yani sonsuzdan beri var değildir .peki diyeceksiniznizki bu fikirin kanıtı nedir öncelikle bu teori dünyada evrenin oluşumu hakkında üzerine çok geniş çapta araştırmalar,deneyler yapılıyor ve bu terori baz alınrak bilimadamlarınca daha kapsamlı teroiler ve çalışmalar yapılan tek teoridir. başta şu anda en önemli bilim adamı olarak kabul edilen Stefan Hawking'İnde başında olduğu bütün fizikçilerin ezici bir çoğunluğu tarafından çeşitli deney ve ölçümler neticesinde kabul görmüş yegane teoridir.kanıtları ise yine bilimsel veriler dayanır.rakibi olan bir teori yoktur. Kanıt Evrenin genişlemesi: bu gün astrorofiziksel deneylerin ve gelişmiş teleskopların ölçümlerinin ulaştığı sonuç şudur ki evren her saniye ve büyük bir hızla genişlemektedir. bilim adamları bu sonuca galaksilerin her an birbirlerinden biraz daha uzaklaştıklarını gözlemleyerek varmışlardır. mademki evren her an genişliyor buda evrenin bundan 1 saniye önce daha küçük,10 yıl önce çok daha küçük 1000 yıl önce çok daha küçük ve evrenimizin yaşı olarak bilim adamları çeşitli ölçümlerine dayananan sayılar olan 13.5 ila yaklaşık 15 milyar yıl önce çok ama çok daha küçük olduğu sonucunu ortaya koyar.bilim adamları evrenimizin yaklaşık 13.5 ila 15 milyar yıl önce bir atom altı parçacıktan daha küçük bir madde olduğunu söylüyorlar.ve daha gerilere giderek ve evrenimizi daha küçülterek vardıkları sonuç aşırı küçüklük,hiçlik ve yokluk tur bu sonuca zaten sizde kolay bir mantıkla ulaşabilirsiniz örnek vermek gerekirse tabağınızdaki yemek önce tabağı doldurur ama siz yemeği yedikçe tabağın içindeki yemek küçülecek ve en sonunda yok olacaktır.ve .bu sonuçta bizi evrenin var oluşunun bir başlangıcı olduğu yani bir zamanlar hiç olmadığı sonucuna götürür ve deriz ki evren yoktan var edilmiştir.ve ayrıca bu durum kendine karşı olan ve ateistlerin benimsemiş olduğu materyalist görüş olan evrenin sonsuzdan beri var olduğu ve statik(durağan) olduğu görüşünü savunan görüşün tamamiyle yanlış olduğunu ortaya koyar -karanlık madde ve enerji:karanlık madde ve enerji diye tabir edilen bu iki şeyden 1. olan karanlık madde için bilim adamları onu göremiyoruz,dokunamıyoruz,tadamıyoruz bildiğimiz maddelere benzemiyor ama diyorlar.onun nasıl var olduğunu neye benzediğini bilmeselerde bilim adamları karanlık madde var diyorlar çünkü evrendeki her şeyin varlıkta kalabilmesi için ona ihtiyacı var en küçük atomdan en büyük galaksilere kadar .evrende boşluk dediğimiz yada boşluk zannettiğimiz yeri dolduran o ve evrendeki maddelerin %90'ını o oluşturuyor yeni keşfedilmiş olan karanlık enerji ise evreni genişleten yegane güç ve oda evrendeki enerjilerin%70ini oluşturuyor... Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. 51 Zariyat Suresi 47 O (Allah) Evren'i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. 2-Bakara Suresi 117 Sonuç olarak O'nun CELLE CELALÜH yaratışının bilimsel kanıtının olmadığını zannetmek bilimden haberdar olmamak demektir.
  14. Eûzubillahimeşşeytranircîm Bismillahirrahmanişrahîym Değerli arkadaşlar internette zaman zaman müslümanlara yönetliyilen sorular şunlar :neden o dindesin (HAZRETİ) ALLAH'A (CELLE CELALÜHE) inanıyorsun ama bir şeye inanmak için kanıtının olması gerekmezmiydi gibi sorular soruluyor.ama malesef müslüman kardeşlerimiz gerek araştırma ve bilgi edinmeyi gerçekleştirmedikleri için kendileride kendi inançlarının bilimsel kanıtının olmadığını zannediyorlar.ve hatta kendi imanlarına delil aramayı günah bir bir işmiş gibi addediyorlar.Oysaki HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH(onun şanı yücedir demektir) dini İSLAMDA müslümanlar için öğrenmeyi ilmi farz kılmıştır ve ilme alime çok değer vermektedir.peki neden çünkü bütün ilimler onun ilminden gelir fizik biyoloji v.s bu ilimlerin kanunlarını koyan ve onları yaratan odur.müslümanlar öğrenme farzını yerine getirmekte malesef biraz geri kalmaktalar oysa İSLAM tamamiyle bilimsel bir dindir ve asla bir dogma değildir. Bakınız bizim ve herkesin Rabbi olan HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH kendisinin varlığına olan inanca kanıt aramayı değil aramamayı delil taleb etmeyi değil delil taleb etmemeyi isyan olarak kabul etmektedir ve İSLAMDA bu davranış günahtır.çünkü O CELLE CELALÜH vardır ve hertürlü delili hiç zorlanmadan yaratabilir.ve yaratmıştırda.ve bunları boşunada yaratmamıştır ALLAH TEALA HAZRETLERİ abes iş yapmaz onları bizim aramamız ve bulmamız için yaratmıştır. bakınız İSLAMI HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜHÜN kitabına! ve yine onun bize dinimzi açıklamak ve tebliğ etmek ve nasıl yaşayıp anlamamızı öğretmek için gönderdiği kişi olan PEYGAMBER EFENDİMİZ MUHAMMED SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN(dua ve selam onun üzerine olsun demektir) sünnetine! ve sahih olan hadislerine! yani İSLAMIN temel kaidesi olan ehli sünnet vel cemaat akidesine göre temellendirmiş ve bu yüzdende dinini doğru yaşamak isteyen,batıldan uzak kalan müslümanlar tarafından kabul görmüş güvenilir bulunmuş ve olan bizim 4 mezhep imamları dediğimiz İSLAM alimleri bu konuda ne diyorlar: İmam-ı Azam(a.s:alethisselam:ALLAHIN C.C onun üzerine olsun demektir), Ahmed ibni Hanbel(a.s), İmam-ı Şafi, Süfyan-ı Sevri (a.s) ve diğer bütün alimlere göre kişinin imanı, delili olmasa da sahihtir. Ancak delil aramayı terk ettiği için günahkardır ve asidir. Bu alimlere göre iman hakikatlerinin delillerini bilmek vacibtir terki ise haramdır! İmam-ı Eşari (a.s) ise biraz daha ileriye gider ve der ki; "İmanın sıhhatinin sartı, imanın temel meselelerinden her bir meseleyi akli deliller ile bilmektir." Buna göre imanın delillerini bilmeyen kimse İmam-ı Eşari'nin katında mutlak olaram mü'min değildir. İmam-ı Eşari şöyle devam eder; "Bu kişi araştırma ve delil talep etmeyi terk ettiği için asidir! Bu kimse diğer asiler gibidir. Yani içki içen, kumar oynayan ve diğer haramları işleyen asiler gibidir. Onun durumu Allaha kalmıştır. Allah isterse onu affedip cennetine koyar, dilerse günahı kadar ona azap çektirir ve daha sonra cennetine sokar." oysaki dini bilmeden aratırmadan sadece negatif bir şekilde eleştirme yapmaya çalışanlar derler ki- İSLAMDA bir kere sorgulama yok ya!. halbuki alakası yoktur tam tersi sorgulama-ma yoktur HAZRETİ İSLAMDA. çünkü HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH kendi varlığını bir çok kanıtla kullarına ispat etmiştir.çünkü O CELLE CELALÜH kullarının kendisine körü körüne dogmatik bir inançla bir zorunlululukmuş gibi inanmasına ihtiyacı yoktur (böylelerine dininde asi ve günahklar diyor) bu konuda HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH izin verirse RABBİMİZİN bizim için verdiği SAYISIZ DELİLLERİNDEN SADECE birkaçını incelyeceğiz: EVRENİN VAR OLUŞU HAKKINDAKİ BİLGİLER VE BİLİMİN ULAŞTIĞI SONUÇLAR İnsanoğlu düşünen,değerlendiren bir varlıktır.ve bu varlık kendine ve çevresindikilere hep şu soruyu sormuşdur :yaşadığım evreni,dünyayı kim var etti? bu soruya bir çok değişik cevaplar verilmiştir dünya tarihi boyunca.biz insanın bu sorusuna verilen 2 temel cevabı ve bilimin ulaştığı sonuçları incelemeye çalışacağız EVREN MODELLERİ - Semavi dinlerin evren modeli:-Bizim Dinimizinde içinde bulunduğu (HAZRETİ İSLAM,Hristiyanlık,Musevilik)Semavi dinler derlerki evren ve madde HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH tarafından yoktan var edilmiştir.durağan değildir hareketlidir evren genişler(ayetlerle açıklayacağız daha sonra).varlıklar sadece bizim gördüklerimizden ibaret değildir. -ateistler semavi dinlerin bu önermesine karşı çıkmışlardr ve şöyle bir evren modeli çizmişlerdir:-felsefeci Immenuel Kant'ın ortaya koyduğu ve günümüzde materyalizm,maddecilik diyede adlandırılan ve ateizmin temellerini oluşturan maddenin sonsuzdan beri var olduğuna ve maddenin mutlak varlık olduğuna yani elle tutulan gözle görülen maddeler dışında hiçbir şeyin (İlah,melek,cin gibi) olmadığına dayanan görüştür. bu görüşe göre madde ve evren yaratılmamıştır çünkü zaten sonsuzdan beri vardır.ve aynı zamanda evren statiktir yani hiç bir hareket göstermeyen bir durağanlıktadır.bu görüşü savunalardan ateist filozoflardan Georges Politzer "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" kitabında bunu şöyle belirtir: Evren yaratılmış bir şey değildir. Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde, evrenin tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve evrenin yoktan var edilmiş olması gerekirdi. Yaratılışı kabul edebilmek için, herşeyden önce, evrenin var olmadığı bir anın varlığını, sonra da, hiçlikten (yokluktan) bir şeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir. Bu ise bilimin kabul edemeyeceği bir şeydir. (George Politzer, Felsefenin Başlangıç İlkeleri, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1989, s.84) -peki bilimnin ulaştığı sonuçlar nelerdir?ulaşılan sonuçlar bu 2 görüşten hangisini doğru çıkarmış olabilir?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.